Sanık ambulans şoförü, kendini doktor olarak tanıttığını, bazı hastanelerle anlaşma yaptığını ve maaş aldığını kabul etti. Özdemir, erişkin yoğun bakıma da hasta sevk ettiğini, hastalardan para aldığını anlattı. Özdemir'e iddianamede yer alan tapelerde geçen, "Taburcu süresi düşerse kazancımız düşer." ve "Parasını alamadığımız hastayı neden tutuyoruz?" ifadeleri hatırlatıldı. Sanık, "Gereksiz ve işgüzarca bir konuşmaydı." şeklinde yanıt verdi. Özdemir'in savunmasının ardından Dr. Dursun Eryılmaz'ın savunmasına geçildi. Eryılmaz, çalıştığı yenidoğan servisinin Fırat Sarı'nın işlettiğini son 5 aya kadar bilmediğini öne sürdü. Duruşma salonundan son gelişmeleri, muhabirler Melike Şahin ve Osman Terkan aktarıyor.
Hakkında medyada yazılanlara tepki gösteren sanık Doktor İlker Gönen, "Akla mantığa gelmeyecek şeylerle suçlanıyorum. Ben bu uzman raporunu açıklamak için ben dakikaları sayıyorum 2 aydır.
Herkes bir şey söylüyor. Alnımıza bebek katili yazdılar. Haberciler şimdi benim söylediklerimi söyleseler ne olur, biz bir kere yaftayı yedik" dedi.
Hakkında suçlamaları reddeden Gönen, "Ne örgütün yöneticisiyim ne örgütün içinde bulundum ne ölümlerde ihmalim var. Burada karar vermeden önce medyada karar verildi zaten" dedi. Geliri hakkında Gönen, "Ben sabit maaş aldım. Sonra bana kar ortaklığı teklif etti ama böyle bir şey olmadı." ifadelerini kullandı.
Savunmasında Gönen, "Bizim idam sehpamızı uzman raporu kurdu, tekmeyi medya attı" dedi.
Aranın ardından sanık Doktor İlker Gönen'in savunması başladı. Gönen, iddianamade geçen 5 bebeğin ölümüyle ilgili savunma yaptı.
"Pasif ötenazi" yapmakla suçlandığı bebek hakkında konuşan Gönen, "Ben Türkiye Cumhruiyeti'bde ilk defa ötenazi yapan kişi olmakla suçlanıyorum. Sanki bebeğin düşmanıyım.
Bir saat kalp masajı yapmışız. Epikrizde yazıyor. Bir de insanların sinir uçlarına dokunacak şekilde kelimeler buluyorlar 'pasif ötenazi' diye.
Benim yüzümden 47 kişi bebek katili diye suçlanıyor bunun ağırlığını da taşıyorum. Bunun hesabını kim verecek?" dedi.
Gönen, uzman raporunu hazırlayanlara "yalancı ve iftiracı" dedi. Duruşmaya 20 dakika ara verildi.
DR. ERYILMAZ TAPELER İÇİN NE DEDİ?
Örgüt lideri Fırat Sarı ile Bağcılar Medilife Hastanesi'nde çalışırken tanıştığını anlatan Dursun Eryılmaz, "Şirketin kimin olduğunu bilmiyordum. Tutuklanmadan 5 ay önce Fırat Sarı ile hastanede karşılaştım.
Dedi ki; 'Buranın işletmesini ben aldım, maaşının bir kısmını ben ölüyorum.' O zaman öğrendim." ifadelerini kullandı.
Eryılmaz'a iddianamedeki "Dursun abi göbek açamadı, mahvetti." tapesi de soruldu. Bu işlemin basit bir işlem olduğunu söyleyen Eryılmaz, dedikodu yapıldığını savundu.
Eryılmaz, "Bebeği entübe yazayım." tapesi için "Zaten entübe, orada yanlış konuşmuş." ifadesini kullandı. "Epikriz yazmıyordu." tapesi sorulan Eryılmaz, "Günlük epikriz yazmak diye bir kural yok. Notlarımı alırdım, haftalık da yazılır, aylık da." savunmasını yaptı. "Ağzımız bir olsun." tapesi için ise "Herhalde polisten tedirgin olmuş diye düşündüm." yantını verdi. Sanık Eryılmaz, İddianameye yansıyan "Vicdanım sızlıyor, ventilatör yok ya." tapesi için de "Onu hastane yönetimine sormak lazım." dedi.
Sanık doktora İlker Gönen ile Fırat Sarı arasında geçen "Dursun Eryılmaz'ın diplomasını kullanacağız, kendisi olmayacak." tapesine ne diyeceği sorusu yöneltildi.
Eryılmaz bu tape için, "Bana böyle bir teklif gelmedi. Gelse de kabul etmezdim." yanıtını verdi.
Dr. Eryılmaz savunmasında, 1,5 yıl 900 bin lira maaş aldığını da söyledi.
Eryılmaz, örgüt yöneticileri arasında gösterilen Dr. İlker Gönen'in danışman hekimleri olduğunu da anlattı.
Eryılmaz'ın avukatı, iddianame savcısı hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını dile getirdi.
Duruşma 40 dakikalık aranın ardından yeniden başladı. Davada, Dr. Dursun Eryılmaz'ın savunmasına geçildi.
Sanık doktor Eryılmaz'ın avukatı, bazı yasa maddelerini referans göstererek suçüstü olmadığı müddetçe müvekkilinin soruşturma izni olmadan yargılanamayacağını söyledi.
Bu durumu değerlendiren mahkeme heyeti, Eryılmaz'ın savunma yapmasını istedi.
BEBEKLERİN ÖLÜMÜNE İLİŞKİN SAVUNMA YAPTI
Eryılmaz, bebek ölümlerine ilişkin savunma yaptı.
Kırçiçek Helvacı bebeği, üç kez hayata döndürmeye çalıştıklarını anlatan Dr. Eryılmaz, "Akşam Sağlık Bakanlığı'nın yenidoğan uzmanı gelip durumu dinledi." dedi.
Sonrasında Karakoç bebeğin ölümüne ilişkin savunma veren Eryılmaz, "Bağırsaklarında doğumsal çürüme var. Bebek kilo kaybediyor. 1-2 saat canlandırmaya uğraştık ama ex oldu. Ben başındaydım. Akşam polis otopsiye götürmek için geldim. Çağla yanlış bir şey söylenmesin diye beni aradı. İyi ki otopsi yapılmış, basında 'Beslenmemekten öldü' dediler. Ama bağırsaktan olduğu belli oldu." diye konuştu. Kadan bebeğin ise kalp hastası olduğunu söyleyen Eryılmaz, bebeğin solunum sıkıntısıyla hastaneye geldiğini savundu.
MAHKEME BAŞKANI TEPKİ GÖSTERDİ
Özdemir, "Her ne kadar 10 bebekle suçlansam da adım sadece Kaya bebekle geçmektedir. Yine savcı Yavuz Engin tarafından art niyetli olarak 10 bebeğin ölümünden sorumlu tutuluyorum.
Soruşturma Savcısı Yavuz Engin art niyetli davrandı." dedi. Sanık ambulans şoförünün bu sözüne mahkeme başkanı tepki gösterdi. Mahkeme başkanı, "Savcı neden art niyetli oluyor? Görevini yapmışsa bu art niyet mi? Görevini yapmak senin nazarında art niyet mi? Asıl savcı bu işin üzerine gitmezse art niyet olurdu." diye konuştu.
Özdemir, savunmasında 112 Acil çalışanı olduğu için adının duyulmasından endişe ettiğini de anlattı. İddianamede geçen ve kendisini "Dr. Ahmet" olarak tanıttığı telefon görüşmeleri de sorulan Özdemir, tapelerin tamamını kabul etti. Sanık Özdemir, Fırat Sarı'dan aldığı 60 bin liranın maaş olduğunu, hasta başı da biner lira aldığını ifade etti.
"FIRAT SARI'YLA HEP GÖRÜŞÜYORUZ"
Özdemir savunması sırasında örgüt lideri olarak geçen Fırat Sarı ile hep görüştüklerini belirterek, "Yoğun bakım işletmesi yapıyor. Her özel hastane yoğun bakımın dolu olmasını ister." dedi. Mahkeme başkanı, Özdemir'e "'Çam Sakura'da doğumlar azalmış' diyorsun. Nereden biliyorsun?" sorusunu yöneltti. Özdemir, "Belki tanıdığım kadın doğum doktoru vardır, ordan biliyorumdur." yanıtını verdi.
10 bebeğin ölümüyle suçlandığını anımsatan Gıyasettin Özdemir, yalnızca Kaya bebeğin ölümüyle ilgili savunma yapabileceğini belirterek, diğer bebek ölümleriyle ilgisi olmadığını iddia etti.
HASTANE YÖNETİCİLERİ DE KİRLİ ÇARKIN İÇİNDE Mİ?
Sanık Özdemir, soruşturma kapsamında kapatılan hastanelerden Birinci Hastanesi, Bağcılar Şafak Hastanesi'nden hasta sevki karşılığında para aldığını da öne sürdü, Bağcılar Medilife Hastanesi'ne hasta yönlendirmesi yaptığını iddia etti. Özdemir, anlaşmaları hastane yönetimleriyle yaptığını anlattı.
Özdemir'in savunmasında iddianameye giren telefon görüşmeleri de gündeme geldi. Mahkeme başkanı, sanığa "112'ye bildirtmeyeceğim, hakkımızdan oluruz." sözünü sordu. Sanık Özdemir kendini şöyle savundu: "Bildirtmeyeceğim desem de bildirilmediğini anlatıyorum. Hakkımızdan olurus kısmı, 112'ye bildirildiği zaman 'yönetimi açısından değişiklik olmayacaktır' demek istiyorum."
BAŞKA BİRİMLERE DE HASTA SEVKİ YAPMIŞ Yalnızca Fırat Sarı'nın olduğu değil, diğer hastanelere de sevk yaptığını anlatan Özdemir, 112 Acil çalışanı olmasından dolayı hakkında algı operasyonu yapıldığını öne sürerek, iddianameyi hazırlayan savcı Yavuz Engin'i hedef aldı. Yaptığı tüm sevklerin sisteme uygun olduğunu da savunan Özdemir, yalnızca yenidoğan değil, başka birimlere de sevk yaptığını anlattı. EŞİ, SARI'NIN EŞİNİN ÇALIŞANI Sanık Gıyasettin Özdemir, eşinin Fırat Sarı'nın sahip olduğu Medisense isimli şirkette SGK kaydı olduğunu da söyledi. Eşinin patronunun, Fırat Sarı'nın eşi olduğunu anlatan Özdemir, söz konusu şirketin güzellik sektöründe faaliyet gösterdiğini anlattı
YENİ CELSE İTİRAFLA BAŞLADI
Beşinci duruşma örgüt yöneticileri arasında gösterilen 112 Acil çalışanı Gıyasettin Özdemir'in savunmasıyla başladı. Hakkındaki suçlamaları reddeden Özdemir, "Suçlamaları kabul etmiyorum, ancak hasta yönlendirerek para kazandığımı kabul ediyorum." dedi. Özdemir şöyle devam etti: "Burada bir gerçeği açıklamak istiyorum. İstanbul'da yalnızca 4 kuvözlü ambulans bulunuyor. Bu ambulansların bir hastaya ulaşması en az 2 saat sürüyor. Bu nedenle, tıp merkezinden yoğun bakıma ihtiyaç duyan bir hastanın sevk edilmesi ortalama 5-6 saat alıyor. 112 ekipleri bu süreyi bu kadar uzun tutmamak için yakındaki hastanelerle anlaşma yapılıyordu. Hastaneler, 112 protokol numarasını arayarak, hastaları kendilerine naklettiriyordu. Hasta bir an önce hastaneye gitmeli, fakat mevcut kurallar bu süreci hızlandırmaya izin vermiyor. Bu yüzden sevk zinciri bizim gibi kişiler aracılığıyla kırılıyor ve hastane bulunuyor. "HASTANELER BİZİMLE İLETİŞİME GEÇİYOR" Biz doktorlarla konuşarak özel hastanelerin ambulanslarını kullanıyoruz ve 112 Acil Çağrı Merkezi'nden protokol alıyoruz. Böylece 5-6 saat süren sevk süreci, 45 dakikada çözülebiliyor. Bu, hasta bakımından daha uygun bir çözüm mü? Mahkemenin takdirine bırakıyorum. Şunu da belirtmek isterim. Yoğun bakım ünitesi olmayan hastanelerde, 112'ye durumun bildirilmesi 30 dakika sürüyor. Kamu hastanelerinde ise uygun bir hastane bulunması çok daha uzun zaman alıyor. Bu nedenle, hastaneler bizimle iletişime geçiyor. Biz, 45 dakika içinde hastaya uygun bir hastane buluyoruz. İstanbul Avrupa Yakası'nda, bebekleri taşımak için yalnızca 4 adet kuvözlü ambulans var. Buna karşılık, özel hastanelerde yenidoğan ünitelerine sahip her hastanede kuvözlü ambulans bulunuyor"
SANIĞIN SAVUNMA YAPMASI BEKLENİYOR
Davada şu ana kadar 18 kişi savunma yaptı. Bugünkü duruşma da savunmalarla devam edecek. Beklenti bugün dört tutuklu sanığın daha savunma yapması yönünde...
Bu isimler arasında çete lideri Fırat Sarı, elebaşı Dr. İlker Gönen, ambulans şoförü Gıyasettin Özdemir ve Dr. Dursun Eryılmaz yer alıyor.
YENİDOĞAN ÇETESİ DAVASINDA DÖRDÜNCÜ GÜN NELER OLDU?
Yenidoğan Çetesi sanıkları ifade vermeye devam ediyor. Davada dün dördüncü duruşma görüldü. Sanıklardan yeni itiraflar da geldi.
Yenidoğan Çetesi davasındaki hastane yöneticilerinden sanık Serdar Yüksel, borca girdiğini, bu yüzden bebeklerin hastanelere sevk edilmesi için para aldığını itiraf etti. Yüksel, "Beni 112'den arayanlar ya da 'Sağlık Bakanlığı'ndan numaranızı aldık' diye arayanlardan biliyorum hastaları. Gıyasettin Mert Özdemir ve Fırat Sarı'dan para aldım." dedi. Sanık Yüksel ifadesinde, bebekleri para karşılığında il dışındaki hastanelere gönderdiğini de itiraf etti.
ASİSTANDAN İTİRAFLAR
Çete yöneticisi Fırat Sarı'nın asistanı sanık Sümeyye Nur Arslan ise Sarı'nın evde bakım hizmetleri alanına da girmeyi amaçladığını anlattı. Arslan, Sarı'nın bunun için kendisine vekalet verdiğini, ücretleri hemşirelere kendisinin yatırdığını söyledi. Sanık Arslan şunları anlattı: "Motivasyon ücretini arkadaşlarım doğru anlatamadı. Siz normalde 3 hasta bakacakken 5 hasta bakıyorsunuz. Bunlar bir süre sonra ağır geliyor. Hastane yeterli ücreti vermiyor. İşten çıkmak istediğinizde Fırat Sarı size bu parayı veriyor." Arslan, savcının sanık Fırak Sarı'yı kastederek, "Ayda 400 bin lira geliri olan biri neden sizden para istiyordu?" sorusunu da yanıtladı. Arslan şunları söyledi:
"Biz de anlam veremiyorduk. Mesela yurt dışına gideceği zaman beni şimdi döviz bürosuna göndermeyin diye para aldığı oldu. Tutuklandığında bana 150 bin lira borcu vardı."
"BELEDİYE BAŞKANI OLMAK İSTİYORDUM"
Esenyurt Belediyesi Sağlık İşleri görevlisi Renas Kılıç'ın savunması ise şaşkınlığa neden oldu. Kılıç, belediye başkanı olmayı amaçladığını, siyasi hedefleri doğrultusunda hareket ettiğini öne sürdü.