Bugün Türkiye genelinde çok sayıda sendika iş bırakma kararı aldı. Bursa’da da Eğitim Gücü Sen (Eğitim ve Bilim Gücü Dayanışma Sendikası), Genç Eğitim Sendikası ve TÖB-SEN (Tüm Öğretmenler Birliği Sendikası) üyeleri, eyleme destek vererek derslere girmedi. Eğitim sendikalarına bağlı öğretmenler, zam oranlarını protesto etmek amacıyla İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde basın açıklaması gerçekleştiriyor.
Düzenlenen basın açıklamasında öğretmenlerin susarak kaybetmeye, görmezden gelinmeye tahammülü kalmadığını söyleyerek söze başlayan Eğitim Gücü Sen Bursa İl Başkanı Okan Atar, "Bu meydan okuma yalnızca bir çığlığın değil, bir hak arayışının sembolüdür. Bugün Türkiye'nin dört bir yanında eğitim çalışanları ve kamu emekçileri haksızlıklar karşısında iş bırakıyor. Çünkü artık bıçak kemiğe dayanmadı. Bıçak kemiği kesti." dedi.
Yapılan zammı sefalet zammı olarak nitelendirdiklerini vurgulayan Başkan Atar, "Sefalet zammını istemiyoruz. Bu esaret zammıdır. Esaret zammını raflardaki fiyatlar, evleri ısıtmayan faturalar, memurlar için öteye geçemeyen bir yaşam standardı... Tüm bunların karşısında bizler yalnızca geçim derdine düşürülmüş bir kesim değil toplumun vicdanıyız." şeklinde konuştu.
Memurlara yapılan maaş zammının devletin belirlediği enflasyon rakamının dâhi altında kaldığına dikkat çeken Başkan Atar, "Devletin belirlediği enflasyon yüzde 43,93 olara belirlenmişken sözde zam adı altında belirlenen enflasyon farkı yüzde 11,54 ile bu oranın çok altındadır. Direne direne kazanacağız." ifadelerini kullandı. Açıklamalarında Aralık ayı maaş bordrosunu da kamuoyuyla paylaşan Başkan Atar, bu durumun kabul edilemez olduğunu, yoksulluk sınırının 68 bin olmasına rağmen bugün göreve başlayan bir eğitimcinin yoksulluk sınırının yarısından biraz fazla maaş aldığını ifade etti. Başkan Atar konuşmasını, "Yüzde 11,54'lük bu sözde enflasyon farkı zaten geçinmekte zorlanan kamu emekçilerinin alın terini arttırmamış, aksine daha da düşmesine neden olmuştur. Bu fark ne marketlerdeki fiyat artışlarını ne de faturalardaki yükselişi karşılamamaktadır. Açıkça görülüyor ki bu fark eğitim çalışanlarını açlık ve yoksulluk sınırına daha da yakınlaştırmaktan başka bir şey değil." sözleriyle sonlandırdı.
Okan Atar'ın ardından sözü devralan Genç Eğitim Sen Bursa Şube Başkanı Metin Öksüz, yaptığı açıklamada eğitim çalışanlarının ekonomik ve sosyal haklarının korunması adına mücadele ettiklerini vurguladı. Türkiye'deki yüksek enflasyonun, yaşam standartlarını derinden etkilediğini dile getiren Öksüz, "Yapılan maaş artışlarının yetersiz kalması, eğitim emekçilerimizi yoksulluk ve açlık sınırı arasında sıkışıp kalmaya mecbur bırakmıştır." dedi.
Öğretmenlerin öğrencilere en iyi eğitimi sunabilmek için fedakârca çalışırken, ekonomik kaygılarla boğuşmak zorunda bırakılmayı hak etmediklerini de vurgulayan Öksüz, "Geçim sıkıntısının her geçen gün derinleştiği bu süreçte, eğitim emekçilerinin ekonomik haklarının güvence altına alınması ve sosyal adaletin sağlanması bir zorunluluktur." şeklinde konuştu.
"BİR ADALET ÇAĞRISI"Kamu çalışanlarının toplu sözleşmede asla kabul etmediği ama yetkili etkisizlerin altına imza attığı yüzde 6 oranındaki zammın üzerine yüzde 5.54 enflasyon düzeltmesinin aldığını ve toplamda maaşlarında yüzde 11.54 artış olduğunu söyleyen Öksüz "Genç Eğitim Sendikası olarak, 13 Ocak 2025 Pazartesi günü iş bırakma kararı aldık. Bu karar, yalnızca bizlerin haklarını savunmak için değil, aynı zamanda topluma daha iyi bir eğitim sunabilmek için bir adalet çağrısıdır." ifadelerini kullandı.
Taleplerinin net ve açık olduğunu dile getiren Başkan Öksüz, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Eğitim çalışanlarının maaşlarının insanca yaşam koşullarını sağlayacak düzeye çıkarılmasını istiyoruz. Kamu çalışanlarına en az yüzde 30 refah payı verilmesi ve enflasyon karşısında eriyen ücretlerin güncellenmesini, maaşlarda yoksulluk sınırı baz alınarak gerekli düzenlemeler yapılmasını, eğitim çalışanlarına Ramazan ve Kurban Bayramı’nda birer maaş ikramiye verilmesini, Büyükşehirlerde görev yapan eğitim çalışanlarına "Büyükşehir tazminatı" ödenmesini, kamuya alımlarda mülakatın kaldırılmasını ve eğitime hazırlık ödeneğinin tüm eğitim çalışanlarına verilmesini istiyoruz."