Tiravi, AA muhabirine, İsrailli askerlerin sosyal medya hesaplarında yayınladıkları görüntülerin savaş suçlarına dair önemli deliller oluşturduğunu belirterek bu suçların belgelenmesinin, büyük bir anlam taşıdığını söyledi.
İsrail istihbaratı tarafından tehdit edildiğini dile getiren Tiravi, İsrail'in en büyük televizyon kanallarından biri olan Kanal 13'te hakkında "terör destekçisi" olarak damgalandığı bir haber yapıldığını aktardı. Tiravi ayrıca "Son olarak bir tugay komutanı bana, 'Seni ve teröre destek veren herkesi takip edip bulacağız.' dedi." ifadesini kullandı.
Tiravi, İsrailli askerlerin sosyal medya hesaplarında paylaştıkları suç görüntülerinin belgelenmesinin önemine dikkati çekerek "Hiç kimse 'Gazze'de ne olup bittiğini bilmiyoruz.' diyemez. Her şey gözler önünde. Gazze halkı bir gün yas tutmaya başladığında, sevdiklerini öldüren suçluların kim olduğunu bilmek isteyecek. Bu belgeler, o gün geldiğinde adaletin sağlanması için elimizde bir araç olacak." diye konuştu.
"Birinci mercek, Filistinli gazetecilerden gelen görüntüler. Bunlar, Gazze'deki yıkımı, katliamları ve evlerin yakılmasını gösteriyor, bu da insanlık dramını en doğru şekilde aktarıyor. İkinci mercek, İsrail sözcüleri Daniel Hagari ve Avichay Adraee'nin açıklamaları, bunlar Batı medyası tarafından çevrilip yayımlanıyor. Üçüncü mercek ise İsrail askerlerinin sosyal medyada paylaştığı görüntüler. Bu görüntüler, Gazze'de yaşananları tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor."
Tiravi, İsrailli askerlerin ilk olarak TikTok platformunda işledikleri savaş suçlarını ve insan hakları ihlallerini paylaşmaya başladıklarını anımsatarak bu askerlerin bölgede gerçekleştirdikleri yıkımı eğlence malzemesi haline getirdikleri videoları "övünme" duygusuyla yayınladıklarını ifade etti.
Sosyal medyada karşılaştığı İsrail askerlerinin savaş suçlarına dair ilk görüntülerden bahseden Tiravi, "İsrail askerlerinin Gazze Şeridi'nde Birleşmiş Milletlere ait bir okulda olduğunu gösteren bir video izledim. Tamamen yıkılmış okulun içinde, histerik bir şekilde kahkahalar atarak bilgisayar klavyesiyle oynuyorlardı. Bu kahkahalar, çocukların eğitim aldığı bir okuldaydı. Bu görüntü beni derinden şoke etti." diye konuştu.
"İsrailli askerler Filistinli sivillere ait binaları bombaladıklarını gösteren videolar yayınlıyordu. Bunun sebebini anlamaya çalıştım ancak savaş bölgesinde neden telefonunuzu çıkarıp bu görüntüleri kaydedersiniz? Üstelik bunu kahkahalarla yapıyorlardı. Ben çocukluğumdan beri savaşların şiddet, yıkım ve umutsuzlukla dolu olduğunu öğrendim, ancak onlar gülüp eğleniyorlardı."
İsrailli askerlerin paylaşımlarında sıkça tatil havası yaratmaya çalıştığını vurgulayan Tiravi, "Askerler, 'Tayland yerine şimdi Gazze'deyim, New York yerine Refah'tayım' diyerek bu olayı adeta bir eğlenceye dönüştürdüler." görüşünü paylaştı.
Tiravi, İsrailli askerlerin sadece yıkım görüntüleriyle sınırlı kalmadığını, Filistinli kadınlara ait özel kıyafetleri giyip sosyal medyada paylaştıklarını kaydederek, Han Yunus şehrine yapılan kara harekatı sırasında silahsız ve savunmasız sivillerin öldürülmesi, camilerin, okulların yakılması gibi suçların belgelendiğini söyledi.
"İsrailli askerinin paylaşımlarını hiç unutamıyorum. Askerlerden biri üniversiteyi göstererek, 'Siz zavallısınız, bu üniversiteyi bombaladık, artık mühendis olmayacaksınız' demişti. Ayrıca, Filistinlilerin evlerine girip yangın çıkarttılar, kadın iç çamaşırlarını giyerek eğlendiler, nargile içip sigara tüttürdüler. Bunu yapmalarının nedeni, bilinçaltlarında burayı kendi evleri gibi görmeleriydi."
Tiravi, Gazze'deki tek kanser hastanesi olan Gazze Türk-Filistin Dostluk Hastanesinin İsrail ordusu tarafından bombalanmasına da değinerek, hastanenin harekatın başında askeri operasyon merkezi olarak kullanıldığını ve duvarlarına "Araplara ölüm" ifadeleriyle, Türk bayrağının olduğu giriş bölümüne ırkçı kelimelerin yazıldığını belirtti.
Gazze'nin güneyini kuzeyden ayıran Netzarim bölgesinde görev yapan İsrail'in 749. Savaş Mühendislik Taburunun büyük bir alanı tamamen yok ettiğini aktaran Tiravi, şöyle devam etti:
"Bu bölgede 5 kilometrelik alan haritadan silindi. Uydu görüntülerine baktığınızda her şeyin yok olduğunu görebilirsiniz. Taburun resmi sayfasında, 'Bizim işimiz Gazze'yi dümdüz etmek, kimse bizi durduramayacak ya da engellemeyecek' şeklinde bir paylaşım yapıldı. Bu, sıradan bir askerin hesabından değil, birliğin resmi sayfasından yapılan bir açıklama. Açıkça ne Filistinlilerden ne de başkalarından çekinmediklerini ifade ediyorlar."
Tiravi, askerlerin bu görüntüleri İsrail toplumuna mesaj vermek için yayınladığını ifade ederek, "İsrail toplumu içinde bu görüntüler savaş ruhunu pekiştiriyor. Bizler, ev yakmayı suç olarak görürüz ancak İsrail toplumunda bu normal kabul ediliyor. İsrail hükümetinin Filistin topraklarındaki operasyonlarının koordinatörü Gassan Alyan, 7 Ekim'den sonra 'İnsanlarla değil, hayvanlarla uğraşıyoruz' demişti. Bu, benim için askerlerin yaptığı her şeyin ilk kıvılcımıydı." değerlendirmesinde bulundu.
Gazze'de suç işleyen İsrailli askerlerden bazılarının İsrail dışında büyüdüğünü ve çift vatandaşlığa sahip olduğunu kaydeden Tiravi, keskin nişancı birimlerinde görev yapan askerler arasında ABD, Almanya, Güney Afrika, İtalya, Fransa ve Belçika gibi ülkelerden gelenlerin bulunduğunu aktardı. Tiravi, bu kişilerin Gazze'de sivillere karşı işlenen suçlara doğrudan katıldığını vurguladı.
Tiravi, askerlerin sosyal medya paylaşımlarının uluslararası hukuka aykırı suçları açıkça belgelediğinin altını çizerek, "Bir İsrail askeri, Han Yunus'ta bir evi yağmalarken, 'Şu anda mutfak eşyalarınızı kırıyorum. Eğer beni Lahey'e şikayet edecekseniz, buyurun yapın' dedi." ifadesini kullandı.
İsrailli askerlerin sosyal medya üzerinden Gazze'deki sivilleri hedef alarak suçlarını meşrulaştırmaya çalıştığını dile getiren Tiravi, "Onlar için Gazze'de hiç sivil yok, herkes Hamas'tan ibaret. Küçük bir çocuk için bile 'Hamas'tan' diyorlar." şeklinde konuştu.
Tiravi, Gazze'de savaş suçu işleyen askerlerin cezalandırılmadığını, aksine övülerek terfi ettirildiğini kaydederek, sözlerini "Suçluların hesap verebilirliğini sağlamak için isimlerini açıklamalıyız. Karşımızda bir İsrail ordusu değil, bir suç örgütü var ve bu örgütün failleri açıkça ortada. Gazze'deki askerler ve subaylar doğrudan cinayet işliyor. Bu nedenle, dikkatimizi onların üzerinde yoğunlaştırmalıyız." şeklinde tamamladı.