İl Milli Eğitim Müdürlüğü Arama ve Kurtarma Birimi'nde görevli 20 öğretmen, AFAD koordinasyonunda Samandağ'daki arama kurtarma çalışmaları ile Gaziantep, Adana ve Osmaniye'deki çadır kurulumu ve psikososyal destek faaliyetlerine katıldı.
Deprem bölgesindeki görevlerini tamamlayarak kente dönen öğretmenler, İl Milli Eğitim Müdürü Bülent Şahin ile bir araya geldi.
Öğretmenlerden MEB AKUB ekip lideri Fatih Özbınar, AA muhabirine, Samandağ'a ulaştıklarında bir hayalet şehir gibi olduğunu anlattı.
Ekipmanları alarak sokaklara çıktıklarını ve seslerin geldiği yerleri belirlediklerini aktaran Özbınar, canlı tespiti yaptıkları enkazı AFAD ekiplerine bildirdiklerini, diğer arama kurtarma ekipleriyle ortak çalışma yürüttüklerini söyledi.
Özbınar, okullarda daha önce verdiği afet eğitimlerinde deprem sırasında baza, çekyat kenarlarının güvenli olabileceğini, koşulmaması gerektiğini ve merdiven boşluklarının güvenli olmadığını anlattığını dile getirerek, "Bulduğumuz cansız bedenlerin çoğunun çıkış kapısı önünde, merdiven boşluklarında, koridorlarda olduklarını gördüm. Ama yatağının yanına düşmüş, sobanın, beyaz eşyanın yanında olanların daha çok hayatta kaldıklarını tespit ettik." dedi.
"O çocuğu annesine götüremedim"
Vala Gedik Özel Eğitim Meslek Okulu Müdür Yardımcısı Mustafa Aziz Aydoğan da ilçeye gittiklerinde sosyal medyada gördüklerinden çok daha büyük bir durumla karşı karşıya kaldıklarını belirtti.
Bir vatandaşın yeğeninin enkaz altında olduğunu ifade etmesi üzerine harekete geçtiğini kaydeden Aydoğan, şöyle konuştu:
"Kendisiyle iletişime geçtiğimizde 4'üncü sınıf öğrencisi olduğunu söyledi. 10 yaşındaymış. Öğretmen olduğumu söylediğimde ister istemez onun bana karşı yaklaşımı daha farklı oldu. Annesini özlediğini ifade etti. 'Sen yeter ki buradan çık, beraber annene gideceğiz' dedim. Sabaha doğru kızımızı çıkartırken annesinin haberi geldi, maalesef kaybettik. Ben o çocuğu annesine götüremedim. Onun üzüntüsünü unutamam."
Uşak Ölçme ve Değerlendirme Müdürü Mehmet Çevrik ise çadır kurma çalışmalarına da katıldıklarını anlatarak şunları ifade etti:
"Küçüklerin gönlünü almaya çalıştık. Kenarda bekleyen ailelerle sohbet ederek onları az da olsa teskin etmeye çalıştık. Elimizden geldiğince işi hızlandırarak onların en azından bir gece daha soğukta kalmalarını engellemeye gayret ettik. Bu gerçekten bizi en çok gururlandıran şeydi. Orada bir çadırın daha brandasını çektiğimiz zaman 'Bir aile daha bugün gece soğukta ya da açık bir alanda kalmayacak, bir yerde barınabilecek' diyoruz."