Yılmaz'ın, konuşmasının satır başları şöyle;
Türkiye ekonomisinin gelecek üç yılını şekillendirecek olan Orta Vadeli Programa ilişkin politika çerçevesini, hedefleri ve uygulama araçlarını sizlerle paylaşmak üzere toplandık. Ekonomimizin büyümesi, istihdam görünümü, finansal ve fiyat istikrarı gibi kritik alanlarda nasıl bir yol haritası izleyeceğimizi Program yaklaşımımız ile ortaya koyacağız. Yeni OVP döneminin, ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum.
Üç yıllık perspektifle hazırlanmış temel politika belgesi olan Orta Vadeli Program, Strateji ve Bütçe Başkanlığımız ve Hazine ve Maliye Bakanlığımız tarafından müştereken hazırlanarak Sayın Cumhurbaşkanımızın imzası ile resmileşmektedir. Bu Programın amacı, makroekonomik politikaları belirlemek ve temel ekonomik büyüklükleri, gelir-gider tahminlerini, bütçe dengesini ve borçlanma durumunu ele almaktır. Ayrıca, kamu idarelerinin ödenek teklif tavanlarını içermektedir.
OVP, makroekonomik politika çerçevesi ve hedefleri ile öncelikli reform alanlarını ve takvimini ortaya koymaktadır. Bu kapsamda, ekonomik istikrarı sağlamak ve sürdürülebilir büyümeyi desteklemek için belirlenen politikalar ve reformlar, önümüzdeki üç yıllık dönemde ekonomimizin yol haritasını oluşturacaktır. Malumunuz olduğu üzere, geçtiğimiz yıl yapılan genel seçimlerle birlikte ülkemizde siyasi belirsizlik ortadan kalkmış ve seçimsiz uzun bir döneme girilmiştir. Seçimlerin hemen ardından uygulamaya koyduğumuz ekonomi programıyla da politika belirsizliklerini ortadan kaldırdık. Güncellediğimiz bu Orta Vadeli Programla da kararlı bir şekilde ülkemizin istikrarını ve kalkınmasını sağlayacak, refahını artıracak politikaları hayata geçirmeye devam edeceğiz. Ayrıca OVP’nin ilk yılına yönelik uygulanacak politikalar ve somut tedbirler, 2025 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda ayrıntılı olarak yer alacaktır.
“OVP’NİN UYGULANABİLİRLİĞİNİN ARTIRILMASINI HEDEFLİYORUZ”Orta Vadeli Program hazırlık sürecimizde, farklı paydaşlarla kapsamlı istişare toplantıları gerçekleştirdik. Bu süreçte, toplumsal ve ekonomik hayatın çeşitli aktörlerinden gelen görüş ve önerileri dikkate alarak, daha kapsayıcı ve etkin bir politika seti oluşturmayı amaçladık. Bu süreçte sendikalar, meslek kuruluşları, iş dünyası temsilcileri, finansal kuruluşlar, tarım sektörü temsilcileri, esnaf temsilcileri ve sivil toplum kuruluşlarıyla yaptığımız bu toplantılar, toplumumuzun farklı kesimlerinin ihtiyaçlarını ve beklentilerini anlamamıza büyük katkı sağladı. Bu çok yönlü ve katılımcı süreçle birlikte, siyasi sahiplenmenin yanı sıra OVP’nin tüm kesimler tarafından sahiplenilmesi ve uygulanabilirliğinin artırılmasını hedefliyoruz.
2025-2027 dönemini kapsayan OVP hazırlıkları belirli bir takvim çerçevesinde planlanmış ve adım adım ilerlemiştir. Haziran ayında başlayan süreçte, kamu kurumları ile bütçe görüşmeleri başlatılmış ve ilgili kurumlardan politika ve tedbir önerileri toplanmıştır. Temmuz ve Ağustos aylarında, makroekonomik verilerin değerlendirilmesi, bütçe dengesi ve kamu harcamaları gibi temel konularda çeşitli analizler ve toplantılar yapılmıştır. Ağustos ayının sonuna doğru, OVP taslağı nihai hale getirilmiş, ilgili kurumlara ve Ekonomi Koordinasyon Kuruluna sunulmuştur. Son olarak, Sayın Cumhurbaşkanımızın Onayı ile OVP, bugün Resmi Gazete'de yayımlanarak resmiyet kazanmaktadır. Bu çalışma takvimi, OVP’nin hazırlık sürecindeki her bir adımın titizlikle planlandığını ve zamanında gerçekleştirildiğini göstermektedir.
“DEZENFLASYON ETKİLERİ HAZİRANDAN İTİBAREN BAŞLADI”Geçtiğimiz Eylül ayında uygulamaya koyduğumuz Orta Vadeli Program çerçevesinde son bir seneyi değerlendirdiğimizde, temel makroekonomik göstergelerdeki öngörü ve hedefler önemli oranda gerçekleşmiş olup, mevcut tahminler büyük oranda geçerliliğini korumaktadır. Bu, Programımızın etkinliğini ve öngörülebilirliğini ortaya koymaktadır. İlk olarak, öngördüğümüz takvime uygun olarak dezenflasyon sürecinin etkileri 2024 yılı Haziran ayından itibaren başlamıştır. Bu tarihten itibaren enflasyon oranında 23,5 puanlık bir düşüş kaydedilmiştir.
Büyüme kompozisyonundaki dengelenme ile birlikte cari işlemler dengesi, beklentilerimizin de altına gerileyerek olumlu bir tablo çizmiştir. İstihdam alanında ise iktisadi faaliyetteki dengelenme eğilimine rağmen, işsizlik oranları hedeflerimizin de ötesinde bir iyileşme göstermiştir. Kamu harcamalarında etkinlik ve verimlilik arttıkça, bütçe açığı da tahminlerimizden daha olumlu bir seyir izlemiştir. Bu durum, kamu maliyesinin sürdürülebilirliğine katkıda bulunmuştur.
“PROGRAMIMIZ BAŞARIYLA ÇALIŞMAKTADIR”Ayrıca, makroekonomik göstergelerdeki bu olumlu gelişmeler, yatırımcıların ülkemize olan bakışını da olumlu yönde etkilemiş, kredi notları ve ulusal rezervlerimiz artarken, ülkemizin risk primi düşmüştür. İzleyen yansılarda rakamsal olarak da ifade edeceğimiz bu sonuçlar, OVP (2024-2026) kapsamında uygulanan politikaların etkinliğini ve ekonomi üzerindeki olumlu etkilerini net bir şekilde ortaya koymaktadır. Programımız başarıyla çalışmaktadır.
"DEPREME RAĞMEN EKONOMİMİZ BÜYÜME SÜRECİNE DEVAM ETTİ"2023 yılı boyunca yaşanan küresel ve bölgesel zorluklara rağmen, Türkiye ekonomisi istikrarlı bir büyüme gösterdi. Deprem felaketine ve küresel olumsuz gelişmelere rağmen, ekonomimiz yüzde 5,1 oranında büyüyerek 14 yıl boyunca kesintisiz büyüme sürecini devam ettirmiştir. 2024 yılının ilk yarısında milli gelir büyümesi yüzde 3,8 olarak gerçekleşmiş olup, ekonomimizin sağlam temeller üzerinde büyümeye devam ettiğini göstermektedir. Yurt içi talebin büyümeye katkısı 2023 yılına göre önemli oranda azalmış, buna karşın net mal ve hizmet ihracatı büyümeye pozitif katkı sağlamıştır. Ayrıca, 2023 yılında sanayi sektörü, küresel sıkılaştırıcı politikalardan etkilenmiş ve milli gelir büyümesinden daha yavaş büyümüştür. Ancak, alınan önlemler sayesinde ekonomide dengeli bir büyüme kompozisyonu yakalanmıştır.
Enflasyon tarafında ise, geçiş dönemi tamamlanmış ve dezenflasyon dönemi başlamıştır. 2024 yılının Ağustos ayı itibarıyla birikimli TÜFE artış oranı bir önceki yılın aynı dönemine göre gerileyerek yüzde 52 olarak kaydedilmiştir. Bu durum, dezenflasyon sürecinin etkili olmaya başladığını göstermektedir. Eylül ve sonrası bu eğilimin sürmesini bekliyoruz.
“İSTİHDAM ARTARKEN, İŞSİZLİK GERİLEDİ”Son bir yılda istihdam güçlü artışını sürdürürken işsizlik oranları önemli düzeyde gerilemiştir. 2023'ün ikinci çeyreğinde 31 milyon 556 bin kişi olan istihdam, 2024 yılının ikinci çeyreğinde 32 milyon 661 bin kişiye ulaşmıştır. Son 1 yılda 1 milyon 105 bin ilave istihdam imkanı oluşmuştur. Bu artış, ekonominin farklı sektörlerinde istihdam olanaklarının arttığını ve işgücüne katılımın desteklendiğini göstermektedir.
Diğer yandan, işsizlik oranlarına baktığımızda, 2023 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 9,7 olan işsizlik oranı, bu yılın ikinci çeyreğinde yüzde 8,8'e gerilemiştir. İşsizlik oranındaki bu düşüş, istihdam artışının ve ekonominin genel olarak güçlenmesinin bir sonucudur. İstihdamdaki artış ve işsizlikteki düşüş, uygulanan ekonomi politikalarının etkinliğini ortaya koymaktadır. İstihdamın artırılması ve işsizliğin azaltılması yönündeki bu olumlu eğilimlerin, yeni OVP döneminde de devam etmesini hedefliyoruz.
"ENFLASYONUN 2027 YILINDA YÜZDE 7’YE GERİLEMESİ ÖNGÖRÜLMEKTEDİR"Programın en temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır. 2023 yılında, küresel tedarik zinciri sorunları, enerji fiyatlarındaki dalgalanmalar ve iç talep koşulları dahil pek çok olumsuz gelişmenin etkisiyle, enflasyon oranı yüzde 64,8 seviyesinde gerçekleşmiştir. Uygulamaya konulan sıkı para ve maliye politikalarıyla 2024 yılı için enflasyon oranının yüzde 41,5'e gerileyerek, enflasyonla mücadelede önemli bir mesafe kat edilmesi beklenmektedir. 2025 yılı itibarıyla, enflasyon oranının daha da gerileyerek yüzde 17,5 seviyesine inmesi hedeflenmektedir. Bu dönemde, ekonominin dengelenmesi ve para politikalarının istikrarlı bir şekilde uygulanması, enflasyonun tek hanelere inmesinde kritik rol oynayacaktır. 2026 yılına geldiğimizde, enflasyonun yüzde 9,7 ile tek haneli seviyelere gerilemesi ve 2027 yılında yüzde 7,0’ye gerilemesi öngörülmektedir.
Bu projeksiyonlar, Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir bir büyüme ortamına geçiş yaparken, enflasyonla mücadelede de kararlı bir duruş sergileyeceğini göstermektedir. Dezenflasyon sürecinin başarılı bir şekilde yürütülmesi, ülkemizin ekonomik istikrarını koruma ve refah seviyesini yükseltme hedeflerine ulaşmasına katkı sağlayacaktır. Enflasyonun tek haneli seviyelere düşmesi, yalnızca fiyat istikrarını sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda uzun vadede yatırım ortamını iyileştirerek, ekonomik büyümeyi destekleyecektir. Önümüzdeki dönemde, bu hedeflere ulaşmak için para, maliye ve yapısal reform ayaklarından oluşan bütüncül stratejimizle ve tüm ekonomik aktörlerle birlikte çalışmaya devam edeceğiz.