İklim zirvelerinin ana gündemi finansman konusu COP29'da eleştirilerin odak noktası oldu

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) Taraflar Konferansı'nın (COP) 29 yıllık tarihinde çeşitli fonlar oluşturulurken bu fonların iklim krizinin doğurduğu ihtiyaçlara cevap verecek finansmana ulaşamaması eleştiriliyor.

Haber Giriş Tarihi: 28.11.2024 11:07
Haber Güncellenme Tarihi: 28.11.2024 11:07

Azerbaycan'ın başkenti Bakü’de yapılan COP29, yeni iklim finansman hedefindeki tartışmalar nedeniyle belirlenen tarihten iki gün sonra, 24 Kasım'da sona erdi.

Zirvenin ana gündemi gelişmekte olan ülkelerin iklim eylemine katkı sağlamak amacıyla yeni bir iklim finansmanına işaret eden Yeni Toplu Nicel Hedef'in (New Collective Quantified Goal/NCQG) belirlenmesiydi.

Zirve sonunda NCQG hedefi üzerine yayımlanan nihai metinde, gelişmekte olan ülkelerin Ulusal Katkı Beyanları (NDC) raporları kaynak gösterilerek bu ülkelerin ihtiyaç duyduğu iklim finansmanının 2030'a kadar yıllık 455 ila 584 milyar dolar, toplamda ise 5,1 ila 6,8 trilyon dolar olduğu belirtilse de 2035'e kadar yıllık en az 300 milyar dolar fon hedefi duyuruldu.

Metinde iklim finansmanı akışıyla, gelişmiş ülkelerin ihtiyaçları arasında endişe verici bir açıklık olduğu, iklim krizi karşısında savunmasız olan en az gelişmiş ülkeler ile küçük ada devletlerinin, küresel ısınmayla mücadelelerindeki azimlerinin artırılmasının ve değişen ihtiyaçlarına cevap verilmesinin önemli olduğu vurgulandı.

İKLİM FONLARININ DETAYLARI

İklim fonları, küresel ısınmaya yol açan gazların düşürülmesi için gerekli finansman konusundaki "azaltım", iklim değişikliğinin beraberinde getirdiği zorunlu değişikliklere cevap vermeyi hedefleyen "uyum" ve iklim krizinin oluşturduğu felaketler sonucu yaşanan kayıplar hakkındaki "kayıp - zarar" fonu olmak üzere 3 temel başlıkta şekillendi.

Bu çerçevede UNFCCC çatısında oluşturulan Finans Mekanizması yapısı altında iki başat fon bulunuyor. Bunlardan ilki Küresel Çevre Fonu (Global Environment Facility - GEF) UNFCCC'nin 1994'te yürürlüğe girmesinden bu yana varlığını sürdürüyor. GEF altında, 2001 yılında düzenlenen COP7 zirvesinde uyum ve azaltım konularına odaklı Özel İklim Değişikliği Fonu (The Special Climate Change Fund - SCCF) ve yine aynı zirvede kabul edilen En Az Gelişmiş Ülkeler Fonu (Least Developed Countries - LDC) olmak üzere iki ayrı fon bulunuyor.

Finans Mekanizması'na bağlı diğer ana fon olan Yeşil İklim Fonu (Green Climate Fund - GCF) ise 2010'da düzenlenen COP16 sonunda kuruldu. Dünyanın en büyük iklim fonu olma özelliğini taşıyan bu fon, en az gelişmiş ülkeler ile ada devletleri başta olmak üzere gelişmekte olan ülkelerin iklim eylemlerine katkı sağlamayı hedefliyor.

Finans Mekanizması’nın dışında kalan diğer fonlar, iklim değişikliğinin şiddetli etkilerine karşı savunmasız gelişmekte olan ülkelerin uyum projeleri için 2001'de kurulan Uyum Fonu (Adaptation Fund) ve iklim değişikliği sonucu ortaya çıkan kayıp ve zararlar için gerekli finansmanın sağlanması amacıyla 2013'teki COP19 zirvesinde kabul edilen "Kayıp ve Zarara Yanıt Fonu" (Fund for responding to Loss and Damage - FRLD) olarak sıralanıyor.

FİNANSMAN KARARINA TEPKİLER

COP29 sonunda yayımlanan nihai metinde, iklim fonlarının çok çeşitli olduğu hatırlatılarak özellikle Uyum Fonu, En Az Gelişmiş Ülkeler Fonu ve Özel İklim Değişikliği Fonu'na desteğin önemine atıfta bulunuldu ve taraflara bu fonlara destek sunmaları çağrısı yapıldı.

COP29 kararına yönelik tepkiler, gelişmekte olan ülkelerin 1 trilyon dolar seviyesinde olmasını istediği finansman tutarının beklenenden çok düşük açıklanması, fonlara yapılacak katkıların gönüllülük esasına dayandırılması ve bazı finansman kalemlerinin yardım değil kredi şeklinde belirlenmesi gibi noktalarda yoğunlaştı.

Zirveyi Bakü'de takip eden sivil toplum kuruluşlarından Endişeli Bilim İnsanları Birliği İklim ve Enerji Programı Politika Direktörü Rachel Cleetus, kararların COP28’de alınanlarla karşılaştırıldığında büyük bir geri adım olduğunu belirtti.

Cleetus, şöyle devam etti:

"Şok olduk. Biz buraya en az 1 trilyon doları müzakere etmek için geldik. Bu sonuçlar amaçtan çok sapmış durumda. ABD ve AB dahil olmak üzere zengin ülkeler COP29'da, Paris Anlaşması'nın bilime dayalı hedeflerini tehlikeye atan, son derece adaletsiz ve yetersiz bir iklim finansmanı sonucunu zorlamak için kaba güç kullandılar. İklim krizine neden olma konusundaki başrollerine rağmen 5 yıl içinde gözden geçirilecek zayıf bir hüküm ve çoğunluğu hibeye dayalı kamu finansmanı olmasını sağlama sorumluluğundan kaçacak şekilde çok sayıda boşluktan oluşan bir metinle, isteksizlerden oluşan bu zengin koalisyon, son derece yetersiz bir miktar olan yılda 300 milyar doları teklif etti."

Araştırma kuruluşu Oil Change International yöneticisi Laurie van der Burg, zirveden çıkan kararları "sahtekarlık" olarak tanımladı. Van der Burg, "Zengin ülkeler mazeret bulmak yerine biriktirdikleri trilyonları masaya koysaydı, fosil yakıtların aşamalı olarak ortadan kaldırılması konusunda gerçek ilerlemeyi görebilirdik. Milyonlarca insan bunun bedelini hayatlarıyla öderken ABD, AB ve İngiltere mide bulandırıcı bir kayıtsızlık gösteriyor." dedi.

Uluslararası İklim Eylemi Ağı (CAN) İcra Direktörü Tasneem Essop, zirvenin gelişmiş ülkelerin kötü niyetleri sebebiyle son yıllarda yapılmış "en korkunç iklim müzakeresi" olduğu yorumunda bulunarak "COP29’un bir finans COP’u olması gerekiyordu ancak Küresel Kuzey, Küresel Güney'e ihanet etme planıyla ortaya çıktı." ifadelerini kullandı.

Uluslararası yardım kuruluşu ActionAid İklim Adaleti yöneticisi Teresa Anderson da "Bu metin, üzerine yazıldığı kağıda değmez. Ön saflarda yer alan ülkelerin uğruna savaştığı şeylerin neredeyse hiçbiri burada yok. Yüzeysel olarak bakıldığında rakamlar önceki 100 milyar dolarlık iklim finansmanı hedefinden daha büyük görünebilir ama biraz derinine indiğinizde, metin kredilerle dolu." değerlendirmesini yaptı.