İstanbul Valisi Gül, TÜROB'un aylık bilgilendirme toplantısına katıldı

İstanbul Valisi Davut Gül, "Eskiden sadece parası olanların gittiği, parası olanların yararlandığı otelleriniz giderek toplumun orta kesimine de hitap edecek duruma gelecek. O açıdan tıpkı araba sayılarının artması gibi, tıpkı evlerimizin kalitesinin artması gibi otellerimizin de kalitesinin artması lazım, sayılarının artması lazım." dedi.

Haber Giriş Tarihi: 28.11.2024 15:42
Haber Güncellenme Tarihi: 28.11.2024 15:42

Çırağan Sarayı'nda gerçekleştirilen Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Kasım ayı bilgilendirme toplantısında konuşan Gül, otellerin, kentin misafir odası olduğunu söyledi.

Yurt içi ve yurt dışından gelen ziyaretçilerin otellerde sağlanan memnuniyetle bir başkasının gelmesine vesile olduğunu belirten Gül, "Son 40 yılda sektörün 40 kat büyümesinin lokomotifi hiç şüphesiz yatırımcılardır. Bu, şu anlama gelmiyor, 'Hiçbir sorunumuz yok, her şey güllük gülistanlık. Hiçbir sıkıntıyla karşılaşmıyoruz.' Her sektör gibi turizm sektöründe, özellikle de otelcilerin sorunları var ve bu sorunları biliyoruz." diye konuştu.

Valilik olarak sorumluluklarına değinen Gül, şunları kaydetti:

"Birincisi, hiçbir işinizde size asla engel olmayacağız, bu zaten asli görevimiz. İkincisi, kendi yapmamız gereken, inisiyatif almamız gereken her konuda otelcilerle ilgili, sektörle ilgili inisiyatifi seve seve alırız, şimdiye kadar da aldık. Üçüncüsü de bizi aşan, farklı kurumları ilgilendiren, gerek İstanbul'daki kurumların koordinasyonu anlamında gerekse de politika belirleyicilerin alacağı kararlar itibarıyla, katkı sunmamız gereken her konuda da seve seve katkı sunarım. Biliyoruz ki siz büyüdüğünüzde, sektör büyüdüğünde Türkiye büyüyecek."

Gül, otelcilerin kazandığında çalışana da kazandırdığını vurgulayarak, "Çalışan, ekonomik anlamda tatmin olduğunda daha uzun süreli istihdam ediliyor. Bizim kamu olarak en çok istediğimiz şey insanların aşının, işinin olması. Çünkü biliyoruz ki düzenli bir geliri, ekonomik özgürlüğü, kendine ait bir alanı varsa suç işlemede daha imtina edecek, ailesi güçlü olacak, toplum güçlü olacak, millet güçlü olacak dolayısıyla da devletimiz güçlü olacak." ifadelerini kullandı.

Dünya çapında ticaretin daralmasıyla turizm sektöründe yaşanan sıkıntıların farkında olduklarını kaydeden Gül, şöyle devam etti:

"Ekonominin önemli bir kısmı moral, motivasyonla ilgili. Parası vardır ama karamsarlık vardır dolayısıyla da gezmek, harcamak istemiyordur. Özellikle yakın coğrafyamızda savaşların bitme beklentisi, hele hele bitecek olması hem Türkiye'de hem dünyada turizm sektörünü daha çok canlandıracaktır. Ülkemizde de özellikle 2025'in ikinci yarısında faizlerin biraz gevşemesi, dövizin kendi mecrasında hareket edecek olması, enflasyonun dizginlenmesi, insanların yeni yatırımlarını iştahlandıracağı gibi para harcayacak kişiler için de bir motivasyon aracı olacak."

Gül, karamsarlığın bulaşıcı olduğunu ve karamsar kişilerden uzak durmanın faydalı olacağını dile getirerek, "Ülkemizin, Türkiye'mizin bugünü dünden daha iyi. Nereden biliyoruz? Sizin hayatlarınızdan biliyoruz. Hiç kimsenin ekonomik ve sosyal hayatı 10 sene, 20 sene, 30 sene, 40 sene öncekinden daha kötü değil." dedi.

Eskiden insanlar için tatilin lüks olarak algılandığını aktaran Gül, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Artık sanayi sektörünün, hizmet sektörünün güçlenmesiyle mavi yakaların, beyaz yakaların, insanların ekonomik seviyesinin yükselmesiyle birlikte tatil ihtiyacı tıpkı 'zorunlu' ihtiyaçlarımız gibi kafamızda oturmaya başladı. Nasıl sizi etkileyecek? Şöyle etkileyecek. Eskiden sadece parası olanların gittiği, parası olanların yararlandığı otelleriniz giderek toplumun orta kesimine de hitap edecek duruma gelecek. O açıdan tıpkı araba sayılarının artması gibi, tıpkı evlerimizin kalitesinin artması gibi otellerimizin de kalitesinin artması lazım, sayılarının artması lazım. Ulaşımın, erişimin artmasıyla birlikte müşteri sorunumuz da daha az alacak. Dünyayla entegre olan bir ülkeyiz. Dünyaya dört mevsim turizm sunabilecek durumdayız. Bugüne kadar yaptıklarınızı daha iyi yapacağınıza canı gönülden inanıyoruz."