Toplantıya Hazine ve Maliye Bakan Yardımcıları Osman Çelik ve , SPK Başkanı İbrahim Ömer Gönül, KGK Başkanı Hasan Özçelik ve davetliler katıldı.
Zirvede konuşan Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Osman Çelik, ESG piyasasının 2025'e kadar yaklaşık 31 trilyon dolarlık bir hacme ulaşarak, küresel varlıkların üçte birini oluşturmasının beklendiğini söyledi.
Sürdürülebilirlik bilgilerinin raporlamasının her geçen gün daha büyük önem kazanacağına işaret eden Çelik, "Ülkelerin konuyla ilgili olarak hızlı bir şekilde aksiyon alacağı ve bunun da artık zorunlu hale gelmesi nedeniyle de milli bir mesele olarak ele alınması ve sahiplenmesi önem arz ediyor." diye konuştu.
Çelik, işletmelerin bu yeni dönemde çevre, doğa ve topluma daha duyarlı yeni stratejiler ve iş modelleri geliştirerek, süreç iyileştirmeleri yapmalarının ve bu dönüşüm sürecini en iyi şekilde yönetmelerinin büyük önem taşıdığını vurguladı.
Son üç yılda sürdürülebilirlik alanında dünya genelinde ve Türkiye'de önemli adımlar atıldığını belirten Çelik, şu ifadeleri kullandı:
"Bu dönemde küresel sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmaya yönelik hızla gelişen bir mevzuat değişikliği ve dönüşüm sürecine tanık olduk. Ülkemizde de ilgili bakanlıklarımız ve kurumlarımızın uyumlu bir şekilde yürüttüğü çalışmalarla bu alanda önemli mesafeler kaydettik. Ticaret Bakanlığımızın geliştirdiği Responsible Programı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın dijital ve yeşil dönüşüme yönelik destek programları, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Başkanlığımızın taksonomi çalışmaları gibi çeşitli projelerle sürdürülebilirlik alanında önemli ilerlemeler kaydediliyor."
Çelik, Hazine ve Maliye Bakanlığının sürdürülebilir finans alanında yeni strateji ve politikalarla finansal modellerin geliştirilmesi için önemli adımlar attığını ve bu doğrultuda yeni bir daire kurulduğunu belirtti.
Bakanlık nezdinde yapılan çalışmalardan bahseden Çelik, şunları söyledi:
"Diğer taraftan ulusal düzeyde yeşil finans alanında üst düzey bir politika belgesi olan ve bu alanda da hayata geçirilmesi gereken projeleri takip edeceğimiz bir eylem hazırladık. Bunu da yakın zamanda sizlerle paylaşacağız. Başta ESG tahvil ihraçlarımız olmak üzere bu alana özel enstrümanlar üretmeye de devam ediyoruz. Yine önümüzdeki dönemde hem konvansiyonel alanda hem de sukuk ve benzeri alternatif finansman modellerinde, ESG tahvil piyasalarında etkili bir şekilde yer almayı planlıyoruz."
Çelik, zirve kapsamında tanıtımı yapılan Kapasite Geliştirme Programı'na da değindi.
Sürdürülebilirliğin yalnızca mevzuat altyapısıyla sağlanamayacağını belirten Çelik, "İşletmelerimizin ve kurumlarımızın en üst düzey yöneticilerinin bu konuya sahip çıkmaları, benimsemeleri ve gerekli adımları atmaları sayesinde bu süreci başarıyla sonuçlandırabileceğimiz bilinciyle hareket ediyoruz. Bu nedenle hepimizin sürece gereken desteği vermesi büyük önem taşıyor. Programın ilk aşaması olan farkındalık ve işbirliğinin sağlanması, diğer aşamaların başarıya ulaşması için kritik bir rol oynuyor." değerlendirmede bulundu.
Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Cantimur da sürdürülebilirlik kavramının özellikle Paris İklim Anlaşması ile ülkelerin verdikleri taahhütleri gerçekleştirmek için oluşturdukları yeni politika ve düzenlemelerin ekonomik ve finansal sistemin merkezine yerleşerek iş yapma kurallarını yeniden şekillendirdiğini söyledi.
Son yıllarda yaşanan ve şiddeti artık gittikçe artan iklim krizlerinin ticari hayatın dinamiklerini de köklü şekilde değiştirdiğini ifade eden Cantimur, şunları kaydetti:
"Bu durum ülkeleri bu alanda yeni politikalar oluşturmaya ve yeni düzenlemeler yapmaya sevk etmiştir. Söz konusu politika ve düzenlemeler, değer zincirinde yer alan tüm aktörleri farklı şekillerde etkileyerek odak noktasını rakamların ötesine taşımış ve işletmelerin doğaya, topluma ve sahip olduğu beşeri kaynaklara daha duyarlı hale gelmelerini sağlayacak pek çok fırsatı da beraberinde getirmiştir."
Cantimur, yatırımcıların ve işletme paydaşlarının, şirketlerden iklim, çalışma koşulları, insan hakları ve kurumsal yönetimle ilgili yüksek kaliteli, güvenilir ve karşılaştırılabilir raporlar talep ettiğini anlattı.
Sürdürülebilirliğe yönelik stratejik adımların yalnızca bir tercih değil, uzun vadeli başarı, rekabet gücü ve kurumsal itibarı sağlamanın temel koşulu haline geldiğini belirten Cantimur, "Tam da bu noktada sürdürülebilirlik bilgilerini güvenilir, tarafsız karşılaşıtırılabilir ve kapsamlı bir şekilde raporlanması önemli bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu itibarla sürdürülebilir kalkınmaya yönelik ülke politikalarımızla uyumlu ve dünyadaki gelişmelere paralel olarak sürdürülebilirlik raporlamasına ilişkin gerekli düzenlemelerin yapılması adına KGK, 2022 yılında Türk Ticaret Kanunu'nda yapılan değişiklikle uluslararası standartlara uygun Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları'nı belirlemeye ve yayımlanmaya yetkili kılınmıştır." diye konuştu.
Cantimur, söz konusu yetki çerçevesinde KGK'nin, sürdürülebilirlik raporlarının şeffaf ve karşılaştırılabilir olmasını ve aynı zamanda küresel geçerliliğinin olmasını sağlayacak uluslararası standartlarla uyumlu Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları'nı kısa adıyla TSRS'leri mevzuata kazandırdığını anımsattı.
TSRS'lerin faydalarına değinen Cantimur, şu bilgileri paylaştı:
"TSRS'lere uygun olarak yapılacak raporlama, işletmelerin sürdürülebilirliğine ilişkin risk ve fırsatları şeffaf bir şekilde ortaya koymanın yanı sıra risk ve fırsatlara ilişkin uyum, stratejiler belirleyerek kendi sürdürülebilirlik yolculukları için bir yol haritası oluşturacaktır. Bu sebeple raporlamanın başarıya ulaşmasındaki en büyük etmen bu sürecin işletmenin en tepe noktası tarafında sahiplenilmesi ve sürdürülebilirlik kavramının, işletmenin genel stratejisi ile temel önemli karar alma süreçlerine entegre edilmesidir."