Uygulamalar kapsamında TENMAK'ın Tarım ve Gıda Araştırmaları Grubu'nda radyasyon teknolojisinden yararlanılarak geliştirilen kasımpatı çeşitlerinin tanıtılması ve Türkiye'de olmayan ve bugüne kadar geliştirilmemiş yerli kasımpatı çeşitlerinin geliştirilmesi amaçlanıyor. Nükleer teknolojiler kullanılan tarımsal geliştirme uygulamalarında farklı çiçek renklerinde, yüksek verimli, kuraklığa toleranslı, antioksidant kapasitesi yüksek besleyici niteliği arttırılmış bitkiler geliştirilebiliyor. TENMAK Nükleer Enerji Araştırma Enstitüsü (NÜKEN) Tarım ve Gıda Araştırmaları Grup Sorumlusu Dr. Kadriye Yaprak Kantoğlu, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, çalışmayı TENMAK ile beraber Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü'ndeki araştırmacılarla ortak proje olarak yürüttüklerini söyledi.
"ÇALIŞMALARIN İNSAN SAĞLIĞINA ZARARLI ETKİSİ YOK" Bitki ıslahı çalışmalarında bitkisel genetik materyal gen havuzunda daralma yaşandığını, bu daralmanın üstesinden gelmek için radyasyon teknolojisinden yararlanıldığını ifade eden Kantoğlu, bu çalışmaların insan sağlığına hiçbir zararlı etkisi olmadığını söyledi. Kantoğlu, söz konusu çalışmalarda genetik olarak modifiye edilmiş (GDO) organizmalar olmadığını vurgulayarak, şöyle konuştu: "Biz gama radyasyonu kullanıyoruz. Sizin bitkisel materyaliniz, bu bir tohum, bir bitki parçası ya da herhangi bir bitki organeli olabilir. Radyasyonla karşı karşıya geldiğinde orada bitkinin DNA'sında son derece rastgele olarak radyasyonun yaptığı dizi değişimidir. Bu bazen kalıtsal olabilir, bazen olmayabilir. Zaten ıslah çalışmalarında süreç bunların kalıtsal olup olmadığını, işe yarayan mutasyonlar olup olmadığını anlamaktır çünkü mutasyonların yüzde 80'i, 85'i zararlı mutasyonlar olarak gerçekleşirken yüzde 15'lik iyi grup olan mutasyonlar bizim çalışmalarımızda kullandığımız ve geliştirdiğimiz bitkisel materyali karşılar." Kantoğlu, doğada sürekli mutasyon meydana geldiğini, mutasyonların ortaya çıkma sıklığının ise 10 binde 1 olduğunu dile getirdi.
Söz konusu çalışmalarda "X ışını", "gama ışını" gibi ışınlarla yapılan radyasyon uygulamaları sonrasındaki mutasyonların 1000'de 1 oranında ortaya çıktığını dile getiren Kantoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir çalışmaya başlarken önce etkili mutasyon dozu dediğimiz, üzerinde çalıştığımız bitkiye uygun olan ışınlama dozunu belirleriz. Bu dozla en az bin tohum, en az bin çelik, en az bin aşı kalemi ya da aşı gözü olacak şekilde bir ışınlama yaparız. Daha sonra bunları çoğaltırız. Yani bunun anlamı ilk yıl bin tane materyalle yola çıkarsınız. İkinci yıl bu materyaliniz tohumla çoğaltıyorsanız, fiziki koşullarınız yeterli ise 10 bin, 20 bine çıkabilir. Doku kültürü teknikleriyle bu işi yapıyorsanız belki milyonlara kadar çıkabilirsiniz." Kantoğlu, bilimsel çalışmanın hedeflerine göre geliştirilen mutantların içerisinden istenilen özellikteki bitkilerin seçilip çoğaltılabileceğini belirterek, şu ifadeleri kullandı: "Verimi ve ürünün besin kalitesini arttırırsanız ve geliştirilen ürünleri kuraklık toleranslı, su basmalarına toleranslı bitki haline getirebiliyorsanız, yüksek sıcaklıkta tohum tutabilecek, meyve tutabilecek bitki haline getirebiliyorsanız bu sizin için büyük kazançtır. Mutasyon bu konuda önemli araçlardan bir tanesi. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nda kayıtlı olan 3 bin 400'ün üzerinde, mutant çeşit var ve özellikle Çin bu konuda lider konumda. Türkiye de son yıllarda bu konuda çok ciddi atak yapmaya başladı."