Mevcut uygulamada hükümlü ve tutukluların aydınlatma, su ve ısınma giderleri Adalet Bakanlığı tarafından, bunların dışında kendi talepleri ile kullandıkları elektrikli eşyanın elektrik giderlerini ise kendileri karşılıyor. 'Ceza İnfaz Kurumlarında Bulundurulabilecek Eşya ve Maddeler Hakkında Yönetmelik'te yapılan değişiklikle tutuklu ve hükümlülerin kendi talepleriyle kullandıkları televizyon, radyo, saç kurutma makinesi, buzdolabı gibi elektrikli eşyaların elektrik faturasının 'ticarethane' yerine 'mesken tarifesi' üzerinden ödenmesi kararlaştırıldı. Cezaevlerinde hassas gruplar içeresinde yer alan çocuk ve kadın hükümlülere de pozitif ayrımcılık yapılarak tüm elektrik giderlerinin ceza infaz kurumu bütçesinden karşılanacağı düzenlendi.
100 TUTUKLU VE HÜKÜMLÜ KDK'YA BAŞVURDU Söz konusu düzenlemenin 100 tutuklu ve hükümlünün elektrik giderlerini ödeyemedikleri gerekçesiyle başvurduğu KDK'nın tavsiye kararı üzerine yapıldığı ortaya çıktı. Başvurucu tutuklu ve hükümlüler, ceza infaz kurumlarında barındırılan kişilere tahakkuk ettirilen elektrik tüketim bedelinin 'mesken abone grubuna' kıyasla oldukça yüksek meblağlara ulaştığını ve söz konusu bedeli ödemekte zorluk yaşadıklarını belirterek, mağduriyetlerinin giderilmesini talep etti. ANAYASAL BİR GEREKLİLİK KDK'nın kararında, ceza infaz kurumlarının ticarethane abone grubu kapsamında yer almasının da etkisiyle, özellikle 1 Ocak 2022 tarihinden itibaren barındırılan kişilere yansıtılan elektrik tüketim bedellerinde ciddi bir artış yaşandığı; Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunca onaylanan tarife tabloları incelendiğinde de ticarethane abone grubu ile mesken abone grubu arasındaki payın daha önceki döneme oranla önemli ölçüde açıldığına dikkat çekildi. Temel tüketim ihtiyaçları arasında yer alan elektrik hizmetlerine toplumun tüm fertlerinin kolaylıkla ulaşabilmesini teminen gerekli tedbirlerin devlet tarafından alınmasının Anayasal bir gereklilik olduğu belirtildi. Bu hususun, devletin bakım ve gözetimi altında ceza infaz kurumlarında barındırılan kişiler açısından ayrıca önem taşıdığı kaydedildi. Hükümlü ve tutuklu olarak barındırılan kişilerin, hukuka uygun şekilde özgürlüğünden yoksun bırakılmanın doğal ve kaçınılmaz bir sonucu olarak çalışma hayatından da uzaklaştığı; ceza infaz kurumları tarafından sağlanan çalışma imkanları haricinde gelirlerinden yoksun kaldıklarına vurgu yapıldı.