Bolu'daki temasları kapsamında Valiliği ziyaret eden Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, şeref defterini imzaladıktan sonra Vali Erkan Kılıç ile görüştü.
Ziyaretin ardından konuşan Tunç, 2018 yılında Bolu Adliyesinin ihtiyaca cevap verecek şekilde hizmete girdiğini belirterek, Bolu'da ceza infaz kurumlarına yönelik planlanan ve hayata geçirilen yatırımlardan bahsetti.
Tunç, kentte hükümetleri döneminde 22 yılda, her alanda çok sayıda yatırımın hayata geçirildiğini kaydetti.
Bakan Tunç, açıklamasının ardından basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
AYM'nin 703 sayılı Anayasa'da Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin bazı maddelerine ilişkin iptal kararına yönelik soru üzerine Tunç, konuyla ilgili kamuoyunda bazı tartışmaların, yanlış anlamaların olduğunu söyledi.
Tunç, kararnamenin, 2017 yılındaki anayasa değişikliği sonrası Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi fiilen başlamadan önce parlamenter sistemin son Bakanlar Kurulunun Kanun Hükmünde Kararnamesi olarak TBMM'de yetki kanununa dayanılarak çıkarıldığını ifade ederek, "Bu kararnamede yer alan bazı hususların kanunla düzenlenmesi gerektiği noktasında Anayasa Mahkemesinin bir kararı oldu. Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle düzenlenemeyecek konuların kanunla düzenlenmesi gerektiği yönünde bazı tespitleri oldu Anayasa Mahkememizin. Tabii bu yanlış aktarılmaya çalışıldı bazı yorumcular tarafından." diye konuştu.
Anayasanın 104. maddesinde Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerinin açıkça belirtildiğini vurgulayan Tunç, şöyle konuştu:
"Cumhurbaşkanı, devletin başıdır. Devletin birliğini temsil eder ve yürütmenin başıdır, yürütmeyi temsil eder. Cumhurbaşkanı yürütmeye ilişkin konularda Cumhurbaşkanı kararnamesi çıkarabilir. Anayasamızın amir hükümleridir bunlar. Üst kademe yöneticilerini atama yetkisi de anayasadan kaynaklanan bir yetkisidir Sayın Cumhurbaşkanımızın. Cumhurbaşkanı kararnamesiyle düzenlenemeyecek hususlar da yine Anayasamızda belirtmiştir. Anayasamızın ikinci bölümünün 1, 2. ve 4. kısımlarında sayılan temel haklara ilişkin, siyasi haklara ilişkin Cumhurbaşkanı kararnamesi çıkarılamayacağı yönündedir. Aynı zamanda bir kanun hükmü varsa, kanunla düzenlenmiş bir konu varsa o konuda da Cumhurbaşkanı kararnamesinin çıkarılamayacağı yönündedir."
Bakan Tunç, münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken hususlarda da Cumhurbaşkanı kararnamesinin çıkarılamayacağını aktararak, şöyle devam etti:
"Burada atamalara ilişkin herhangi bir yetki tartışması söz konusu değildir. Sadece parlamenter sistemde kanunla düzenlendiği için ve sonrasında kanun hükmünde kararnameyle çakışan durumların 12 aylık süre içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kanunla düzenlenmesi gerektiğine yönelik bir Anayasa Mahkemesi kararıdır. Dolasıyısıyla Cumhurbaşkanımızın zaten üst kademe yöneticilerini atama yetkisi anayasadan kaynaklanan bir yetkidir ve yürütmeye ilişkin Cumhurbaşkanı kararnamelerini de çıkarabilir. Parlamenter sistemde kanunların her konuda ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiş olması nedeniyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde, Cumhurbaşkanı kararnamesi çıkarılması noktasındaki bir sınırlama söz konusudur. Önümüzdeki süreçte bu uyum yasalarının yapılması, çıkarılmasıyla ilgili yoğun bir çalışma parlamentomuzu bekliyor. Tüm bu tartışmaları ortadan kaldırmak için de demokratik, sivil bir anayasayı Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının başında, Türkiye Yüzyılı'nın başında gerçekleştirerek kanunlardan, anayasalardaki yorum farklarından, anayasanın maddelerindeki yorum farklarından kaynaklanan tartışmaları da sona erdirmiş oluruz diyorum."
Tatvan Belediye Başkanı Mümin Erol'un Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın fotoğrafını makam odasından indirmesine yönelik soru sorulan Tunç, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, bir hukuk devleti olduğunu kaydetti.
Tunç, hukuk devletinde kuralların, anayasanın, kanunların olduğunu, herkesin de anayasa ve kanunlarla bağlı olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Herkes bu kurallara uymak mecburiyetindedir. Ülkemiz 40 yıldan bu yana terörle mücadele ediyor ve bu uğurda çok büyük bedeller ödedik, şehitler verdik. Ülkemizin gelişmesi ve kalkınmasının önünde en büyük engel maalesef bölücü terör örgütü oldu. Terörün her türlüsüyle mücadele eden bir ülkeyiz. Bu anlamda birlik ve beraberlik içerisinde olmalıyız milletçe terörle mücadele konusunda. Özellikle milletin oylarıyla seçilenler, demokratik siyaset yapmak isteyenler, gerek parlamentoda gerek yerel yönetimlerde bu konuda milletimizin birlik ve beraberliğini bozacak tutum ve davranışlardan kaçınmak durumundadır. Tatvan'da ve bazı belediyelerde gördüğümüz, devletin birliğini temsil eden Sayın Cumhurbaşkanımızın resminin kameralar eşliğinde birtakım beyanlar kullanılarak indirilmesi birliğimize yönelik bir saldırıdır. Dolayısıyla hem Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik bir hakarettir hem de milletin birliğini bozmaya yönelik bir tutum ve davranıştır."
Bu konularda Cumhuriyet savcılarının bir suç unsuru görmeleri halinde zaten bağımsız ve tarafsız yargı olarak soruşturma açtığına işaret eden Tunç, "Tatvan'da da böyle bir soruşturma açılmıştır. Bu tutum ve davranışlara, milletimizin birlik ve beraberliğini bozmaya yönelik bu tür eylemlere fırsat vermemek lazım. Herkesin bu konuda sorumlu davranması lazım." dedi.
Bakan Tunç, Mehmet Sıddık Akış'ın İçişleri Bakanlığınca Hakkari Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılması ve bundan sonraki süreçle ilgili soru üzerine, anayasanın 127. maddesinde mahalli idarelerin organlarıyla ilgili, bu organların başındaki belediye başkanı, meclis üyeleri hakkında soruşturma ya da kovuşturma olmuşsa İçişleri Bakanının görevden alma yetkisi olduğunu hatırlattı. Tunç, "Yine Belediye Kanunu'nun 45. ve 46. maddelerinde de anayasanın 127. maddesine dayanarak hakkında soruşturma ya da terör soruşturması ve davası söz konusuysa İçişleri Bakanına anayasadan kaynaklanan bu yetkiyle -bu geçici bir tedbirdir- geçici bir tedbir olarak görevden alma yetkisi ve oraya vekaleten şartları uygun yöneticinin görevlendirilmesi konusundaki yetkisi de Belediye Kanunu'nda ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir." şeklinde konuştu.
Hakkari Belediye Başkanı Akış hakkında daha önceden terör nedeniyle soruşturma olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Ayrıca devam eden bir davası vardır. İlk derecede de hüküm verilmiştir. Anayasa ve Belediye Kanunu'ndan kaynaklanan bir yetki söz konusudur. Milletin oylarıyla seçilen yerel yöneticiler, belediyelerimiz, hükümetten aldıkları, merkezi hükümetten gelen milletin kaynaklarını, milletin parasını, millete hizmet olarak aktarmak durumundadırlar. Dolayısıyla bu hassasiyeti göstermeyenler olursa terörle ilgili, özellikle terör soruşturmaları ve kovuşturmalarına muhatap olurlarsa, uygulamalarıyla ve tutum ve davranışlarıyla bu konuda anayasamızın 127. maddesinin ve Belediyeler Kanunu'nun 45. ve 46. maddesinin uygulanması durumunda hiç kimsenin bundan yakınmaması lazım çünkü anayasanın amir hükümleri, kanunlarımızın amir hükümleri... Bunlar da hepimizi bağlayan hususlar."
Ayhan Bora Kaplan suç örgütü elebaşlarından olan, kırmızı bültenle aranan ve Macaristan'da yakalanan Serdar Sertçelik'in iadesiyle ilgili soruya Tunç, "Onunla ilgili iade sürecini başlatmıştık. Gerekli dosyasını tercüme ettirdik, hem Macarca hem İngilizce'ye tercüme ettirdik. Macaristan'daki muhattaplarımızla da görüştük. Orada 40 günlük bir geçici tutuklama kararı verilmişti. O süre içerisinde iade yargılaması gerçekleşecek ve o yargılama neticesinde de Türkiye'ye iade edileceğine inanıyoruz." yanıtını verdi.
Bakan Tunç'a ziyaretinde, Adalet Bakan Yardımcısı Hurşit Yıldırım, AK Parti Bolu Milletvekili Yüksel Coşkunyürek, AK Parti İl Başkanı Suat Güner, ilçe belediye başkanları ve kurum müdürleri eşlik etti.