Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuksuz sanıklardan proje sorumlusu E.K. ile dönemin TTK Genel Müdürü R.D. ve kurum yöneticisi M.A. katıldı. Kazada ölen işçilerin yakınları ile taraf avukatları da salonda hazır bulundu.
Sanık E.K, savunmasında, suçlamaları reddederek, "Bozma ilamında proje hazırlayan benmişim gibi bahsedilmiş ancak projeyi hazırlayan ben değilim, TTK'dir. Bilirkişi raporlarında bu süreçlerde tek yetkili benmişim gibi rapor düzenlenmiş ancak ben talimatlarla çalışırım." dedi.
Denetim eksikliklerinin de kendisine atfedildiğini öne süren E.K, "Olaydan önce böyle bir olay yaşanabileceği öngörülememiştir. Öyle ki bu olaydan sonra yönergeler değişmiştir. Kanunlarımız dahil bu olayı daha önce öngörememiştir. Daha önce alınan bilirkişi raporlarında çelişkili ifadeler mevcuttur. Bunun haricinde asıl işveren ile özel firma arasındaki iş ilişkisinin muvazaalı olduğuna dair Yargıtay kararı mevcuttur. Dolayısıyla muvazaanın olduğu iş ilişkisinde iş güvenliğine ilişkin sorumluluk asıl işverene aittir. Bu nedenlerle tekrar bilirkişi raporu alınmasını talep ederim." ifadelerini kullandı.
Kazada hayatını kaybeden işçilerin yakınlarının vekili avukat Murat Kemal Gündüz de Yargıtay'ın bozma ilamına diyeceklerinin olmadığını belirterek, buna uyulmasını talep etti.
Esas dosya yönünden mahkumiyet verilen sanıkların eylemlerini bilinçli taksirle gerçekleştirdiklerinin ve beraat eden sanığın da eylemini bilinçli taksirle gerçekleştirdiği hususunun netleştiğini söyleyen Gündüz, bu yönden yeniden rapor aldırılmasına gerek bulunmadığını kaydetti.
Gündüz, birleşen dosya sanıklarının kusursuz olduğuna dair rapor düzenlendiğini aktararak, "Bu nedenle Yargıtay ilamıyla çelişen birleşen dosyadaki raporlara itirazlarımızı tekrar ediyoruz ve birleşen dosya yönünden rapor alınmasını talep ediyoruz." dedi.
Sanık M.A. ise ihale sürecinin her yıl düzenli olarak Sayıştay tarafından denetlendiğini ve rapora bağlandığını anlatarak, "Eksiklikler tespit edilseydi raporda yer alırdı. Dolayısıyla bu tür düzenlenen raporlarda 5 yıl süre içerisinde firmanın yetersiz olduğuna dair herhangi bir tespit yoktur. Kaza olmasaydı böyle bir konu gündeme gelmeyecekti. Bu konularda, dosyanın emekli Sayıştay üyelerinden oluşan bilirkişi kurulundan rapor aldırılmasını talep ederim." diye konuştu.
Önceki savunmalarını tekrar eden sanık R.D. ise bilirkişi raporlarındaki aleyhe hususları kabul etmediğini belirterek beraatini talep etti.
Cumhuriyet savcısı, dosyadaki bilirkişi raporlarının atılı suçlar açısından sanıklar hakkında sağlıklı değerlendirme yapılabilmesi için yeterli ve açık olarak tanzim edildiğini vurgulayarak, "Yeniden rapor aldırılması yönündeki tüm taleplerin reddine ve ayrıca dosya tekamül ettiğinden ve araştırılacak başkaca husus kalmadığı açıkça anlaşıldığından tevsi tahkikat talepleri açısından da yine tüm taleplerin reddine karar verilmesi talep olunur." şeklinde görüş bildirdi.
Savcı, Yargıtay'ın kararı dikkate alınarak sanıklar E.K, Ş.S.D. ve A.A. hakkında üzerlerine atılı suçtan 5237 sayılı yasanın 85/2, 22/3 maddeleri gereğince ayrı ayrı cezalandırılmaları, birleşen dosyada ise üzerlerine atılı suçlar açısından sanıkların olayda kast veya taksirlerinin bulunmaması gerekçesiyle beraatleri yönünde karar verilmesini talep etti.
Mahkeme heyeti, Yargıtay'ın bozma ilamının içeriği ve dosyadaki bilgi ve belgeler ile raporlar dikkate alındığında yeniden rapor alınması yönündeki taleplerin reddine oy birliğiyle karar verdi.
Heyet, sanıklara ve taraf avukatlarına esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalarını yapmak için süre verilmesine hükmederek, duruşmayı erteledi.
TTK Kozlu Müessese Müdürlüğüne bağlı maden ocağında, 7 Ocak 2013'te özel firmanın galeri açma işini yürüttüğü eksi 630 kotunda metan püskürmesi sonucu 8 işçi yaşamını yitirmiş, 8 kişi de gazdan etkilenmişti.
Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 10 sanık hakkında "taksirle birden çok kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istenmişti.
Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 15 Nisan 2019'daki duruşmada, tutuksuz sanıklardan 3'ünün, olayın meydana gelmesinde asli kusurlu oldukları gerekçesiyle 8 yıl 4'er ay hapisle cezalandırılmasını kararlaştırmıştı.
Sanıklardan 2 müessese yöneticisine de denetim görevlerini yerine getirmedikleri için tali kusurlu oldukları gerekçesiyle 3 yıl 4 ay hapis cezası veren ve bu cezaları paraya çeviren heyet, tutuksuz 5 sanığın ise beraatine hükmetmişti.
Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığı, dönemin TTK Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı ile kurum yöneticisi 5 kişi hakkında istenilen soruşturma izninin reddedilmesi üzerine Ankara Bölge İdare Mahkemesine itirazda bulunmuş, itirazın kabul edilmemesi üzerine de Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapılmıştı.
Başvuruyu kabul eden Anayasa Mahkemesi, dosyanın gönderildiği Ankara Bölge İdare Mahkemesinin soruşturma izni verilmemesine ilişkin itiraza konu kararının kaldırılmasına hükmetmiş, 6 sanığın, "taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 2 yıldan 15'er yıla, "görevi kötüye kullanma" suçundan ise 3 aydan birer yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanmasına 25 Ekim 2022'de başlanmıştı.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi, "iş güvenliği mevzuatına aykırı eylemleriyle, kazaya sebebiyet verebileceğini objektif olarak öngördüğü halde neticenin meydana gelmeyeceğine inanmak suretiyle dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışlarıyla bilinçli taksirle hareket ettiği" gerekçesiyle 3 sanık hakkındaki kararları bozmuştu.
Dosya, sanıkların "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne veya yaralanmasına neden olma" suçundan yeniden yargılanması için 1. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmişti.
3. Ağır Ceza Mahkemesi de aynı kazaya ilişkin haklarında daha önce soruşturma izni verilmeyen ancak Anayasa Mahkemesi kararının ardından yargılanmasına başlanan 6 sanığın dosyasını birleştirilmek üzere 1. Ağır Ceza Mahkemesine iletmişti.
Haklarında verilen mahkumiyet ve beraat kararları bozulan 3 sanık ile Anayasa Mahkemesi kararıyla yargılanmasına başlanan 6 sanığın dosyaları birleştirilmişti.