Gladyatör 2 filmi Hollywood'daki politik baskıları yeniden gündeme getirdi

Gladyatör 2'de, önemli kadın karaktere hayat vermesi planlanan Calamawy'nin sahnelerinin, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına karşı sergilediği duruş ve Filistin'e verdiği açık destek nedeniyle neredeyse tamamen kesilmesi büyük tepki topladı.

Haber Giriş Tarihi: 26.11.2024 11:14
Haber Güncellenme Tarihi: 26.11.2024 11:14

Ridley Scott'ın yönettiği efsanevi Gladyatör filminden 24 yıl sonra çekilen Gladyatör 2'de, önemli bir kadın karaktere hayat vermesi planlanan May Calamawy'nin sahnelerinin, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına karşı sergilediği duruş ve Filistin'e verdiği açık destek nedeniyle neredeyse tamamen kesilmesi büyük tepki topladı.

ABD'de yaşayan Mısır-Filistin kökenli oyuncu May Calamawy'nin karşılaştığı bu durum, sanat ve spor dünyasında Filistin yanlısı duruşların nasıl cezalandırıldığını gösteren örnekleri bir kez daha gündeme taşıdı.

Calamawy'nin Gladyatör 2 filminde önemli bir kadın karakteri canlandıracağı duyurulmuş, tanıtım materyallerinde ise rolünün Paul Mescal'ın hayat verdiği Lucius'un hikayesinde merkezi bir yere sahip olacağı ifade edilmişti.

Ancak film yayımlandığında, Calamawy'nin rolünün neredeyse tamamen kesildiği ve yalnızca kısa, sessiz, arka planda yer alan sahnelerle sınırlı kaldığı ortaya çıktı. Projenin ilk duyurularıyla taban tabana zıt olan bu durum, oyuncunun sosyal medya paylaşımlarında İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını eleştirmesiyle ilişkilendirildi.

Sosyal medyada, Hollywood'daki politik atmosferin ve stüdyo sahiplerinin İsrail yanlısı tutumlarının bu kararı etkilediği iddia edildi. Paramount Pictures ve bağlı yapımcıların İsrail'e verdiği finansal destek, yapılan değişikliklerin politik bir karar olduğu yönündeki tartışmaları daha da alevlendirdi.

Calamawy'nin yaşadığı durum, yalnızca bireysel bir sansür örneği değil, aynı zamanda Filistin'e destek veren sanatçıların Hollywood'da karşılaştığı sistematik baskının bir yansıması olarak değerlendiriliyor.

MELİSSA BARRERA YAPIMCI TARAFINDAN KADRO DIŞI BIRAKILDI

Benzer bir olay, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını eleştiren sosyal medya paylaşımlarının "antisemitik" olduğu gerekçesiyle Çığlık 7 filminden kadro dışı bırakılan Melissa Barrera’nın başına geldi.

Barrera, 7 Ekim 2023'te başlayan Gazze saldırıları sırasında Filistin halkına açık destek verdi. Genç oyuncu sosyal medya paylaşımlarında İsrail'in eylemlerini sert bir şekilde eleştirerek, Filistin halkının maruz kaldığı trajedilere dikkati çekti. İsrail'in Gazze'deki saldırılarını "soykırım" olarak nitelendiren Barrera, özellikle çocukların hayatını kaybettiği görüntüler eşliğinde dayanışma mesajları yayınladı.

Bu paylaşımlar, Çığlık 7 filminin yapımcısı Spyglass Media tarafından "rahatsız edici" olarak değerlendirildi. Ardından yapım şirketi, Barrera'yı kadrodan çıkarma kararı aldı.

Barrera'nın işten çıkarılması, özellikle sosyal medyada büyük bir tartışma yarattı. Pek çok kullanıcı, ifade özgürlüğünün kısıtlandığını ve Hollywood'un Filistin yanlısı sesleri susturma eğiliminde olduğunu savundu.

Olayın ardından, Wednesday dizisiyle tanınan Jenna Ortega gibi isimler de Barrera’ya destek verdi. Ortega, Gazze'deki insani krizi vurgulayan paylaşımlarda bulunarak Barrera'ya dolaylı destek sundu ve benzer tepkilerle karşılaşma riskini göze aldı.

KARİM BENZEMA, FİLİSTİN'E DESTEĞİ NEDENİYLE TERÖRLE İTHAM EDİLDİ

Filistin'e destek veren seslere yönelik ağır yaptırımlar, sadece sinema dünyasında değil, spor ve müzik dünyasında da sıklıkla gözlemlendi.

Filistin'e desteğini açıkça dile getiren isimlerden biri de Fransız futbolcu Karim Benzema oldu. İsrail'in Ekim 2023'ten sonra Gazze'deki saldırıları sırasında sosyal medya hesabından Filistin halkına destek veren Benzema, Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin tarafından "siyasi İslam propagandası" yapmakla suçlandı. Darmanin, Benzema'nın terörist gruplarla, özellikle "Müslüman Kardeşler" ile bağlantılı olduğunu öne sürdü ancak bu iddiaları destekleyecek somut bir kanıt sunamadı.

Benzema'ya yönelik bu suçlamalar, insan hakları savunucuları ve Filistin yanlısı aktivistler tarafından sert bir şekilde eleştirildi. Pek çok kişi, futbolcunun insani bir trajediye dikkat çekmek istediğini vurgularken, onun politik duruşu nedeniyle cezalandırıldığını savundu.

Sosyal medyada da Benzema'nın ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine dair geniş bir tartışma çıktı. Özellikle Suudi Arabistan Ligi'ne transfer olduktan sonra Benzema'nın Filistin'e verdiği destek daha fazla dikkati çekerken, futlbolcunun Fransa milli takımına dönme ihtimali tamamen ortadan kalktı.

Benzer bir durum, Filistin'e destek veren Fas asıllı Hollandalı futbolcu Anwar El Ghazi'nin başına geldi. Ghazi, Instagram hesabında Filistin yanlısı bir paylaşım yapmasının ardından Almanya Birinci Futbol Ligi (Bundesliga) takımlarından Mainz 05 tarafından kadro dışı bırakıldı ve sözleşmesi haksız bir şekilde feshedildi.

Ancak Ghazi, bu süreçte duruşundan vazgeçmedi. Fulbolcu paylaşımında, "Tek başına kalmak anlamına gelse bile doğru olanın yanında durun. Geçim kaynağımın kaybı, Gazze'deki masum ve savunmasız insanlara yaşatılan cehennemle kıyaslandığında hiçbir şeydir." ifadesini kullandı.

Ghazi'nin işine son verilmesi hukuki sürece taşındı ve Mainz İş Mahkemesi, bu fesih kararını "geçersiz" ilan etti. Açtığı tazminat davasını kazanan Ghazi, mahkeme kararı sonrası kazandığı 500 bin avroyu Gazzeli çocuklar için yürütülecek projelere bağışlayacağını duyurdu.

Bu olaylar, spor dünyasında da Filistin'e destek veren isimlere yönelik sistematik baskının çarpıcı örnekleri arasında yer aldı.

ROGER WATERS VE BELLA HADİD UZUN SÜREDİR BASKIYA MARUZ KALIYOR

Bazı ünlüler, 7 Ekim 2023'ten sonra Filistin'e verdikleri destek nedeniyle baskılarla karşılaşsa da Filistin yanlısı duruşlarıyla tanınan bazı isimler yıllardır bu zorluklarla mücadele ediyor.

Filistin halkını destekleyen Boykot, Tecrit ve Yaptırımlar (BDS) hareketinin aktif savunucularından biri olan Pink Floyd'un kurucularından Roger Waters, İsrail'in politikalarını "soykırım" olarak tanımladığı için uzun süredir baskıların hedefinde. Filistin'e verdiği destek nedeniyle kara propaganda kampanyaları ve konser iptalleriyle sık sık karşılaşan Waters, özellikle İsrail karşıtı duruşunu eleştiren lobilerin baskısıyla pek çok engel yaşamış olsa da mücadeleden vazgeçmedi.

Özellikle Kanada'da, BDS hareketini desteklediği için bazı gruplar Waters'ın konserlerini iptal ettirmek amacıyla kampanyalar düzenledi ancak bu baskılara rağmen Waters, Kanada turlarına devam etti ve geniş bir halk desteği kazandı. Benzer şekilde Avrupa ve ABD'de de benzer engellemelerle karşılaşsa da büyük kitleler Waters'ı yalnız bırakmadı.

İsrail'in Filistin halkına yönelik politikalarını açıkça eleştiren dünyaca ünlü Filistin kökenli model Bella Hadid de uzun yıllardır bu duruşu nedeniyle pek çok zorlukla karşılaşıyor. Son olarak Adidas, İsrail destekçisi lobi grupları ve kurumlarının baskısı sonucu Hadid'i marka yüzü olduğu bir ayakkabı reklamından çıkardı. Bu karar, geniş çaplı tepkilere yol açtı.

Sosyal medya kullanıcıları, Hadid'i savunarak Adidas'a sert eleştiriler yöneltti. Bir kullanıcı, "Bella Hadid bir kahraman! Umarım Adidas boykottan zarar görür." ifadesini kullandı. Başka bir kullanıcı da "Üzgünüm arkadaşlar, Bella Hadid'e yapılan bu korkakça muamele nedeniyle artık Adidas almıyorum." paylaşımda bulundu.

Tepkiler zamanla boykot çağrılarına dönüştü. Bir sosyal medya kullanıcısı, "Bella Hadid olayından sonra Adidas'a veda ediyoruz. Soykırım suçlularını cesaretlendirenler bizim kazandığımız parayı hak etmiyor. Starbucks ve McDonald's boykotunda olduğu gibi sıra Adidas'ta! Adios!" diyerek kampanyayı destekledi.

Adidas'a yönelik bu boykot dalgası, Filistin'e destek veren isimlere uygulanan baskıların toplumun geniş kesimlerinde tepkiyle karşılandığını bir kez daha gözler önüne serdi.