Osteoporoz için 'kemiğiniz kırılmadan önlem alın' uyarısı

Antalya'da özel bir hastanede görev yapan Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Ayşe Yener Güçlü “20 Ekim Dünya Osteoporoz Günü” nedeniyle, osteoporozdan korunmanın yollarını anlattı. Osteoporozun sadece yaşlılarda değil her yaşta görülebileceğine dikkat çeken Uzm. Dr. Ayşe Yener Güçlü, “Osteoporoz, genellikle belirtilerin olmadığı ve bir kemik kırılıncaya kadar hastalığın olduğunun anlaşılamadığı "sessiz” bir hastalıktır” dedi.

Haber Giriş Tarihi: 18.10.2024 11:18
Haber Güncellenme Tarihi: 18.10.2024 11:18

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü'nden Uzm. Dr. Ayşe Yener Güçlü “20 Ekim Dünya Osteoporoz Günü” kapsamında halk arasında kemik araması olarak bilinen osteoporoza karşı alınacak önlemleri aktardı.

“HASTALIK SİNSİCE İLERLİYOR”

Uzm. Dr. Ayşe Yener Güçlü, sırt ağrıları, gece krampları ve kolayca yaşanan kemik kırıklarına neden olan osteoporozun; kemik mineral yoğunluğu ve kemik kütlesi azaldığında veya kemiğin yapısı ve gücü değiştiğinde gelişen bir kemik hastalığı olduğunu ifade etti. Güçlü, şöyle devam etti: “Bu belirtiler vücutta kemiklerin yoğunluğunu kaybetmesi ve yapısının bozulması anlamına gelen osteoporozun yani halk arasında bilinen adı ile kemik erimesinin en bilinen belirtileri. Osteoporoz sadece yaşlılarda değil her yaş grubunda görülerek yaşam kalitesini ciddi ölçüde düşürebilir. Osteoporoz, kırık riskini artırabilecek kemik gücünde bir azalmaya yol açabilir. Osteoporoz, genellikle belirtilerin olmadığı ve bir kemik kırılıncaya kadar hastalığın olduğunun anlaşılamadığı 'sessiz' bir hastalıktır. Osteoporoz, menopoz sonrası kadınlarda ve yaşlı erkeklerde kırıkların başlıca nedenidir. Kırıklar herhangi bir kemikte meydana gelebilir ancak en sık kalça kemiklerinde, omurgadaki omurlarda ve bilekte görülür.”

RİSK FAKTÖRLERİ

Uzm. Dr. Ayşe Yener Güçlü, osteoporozdaki risk faktörlerini ise şu şekilde sıraladı:

“Kadınlar daha az kemik dokusuna sahip olduğundan osteoporoza yakalanma riskleri de daha fazladır. Düşük kalsiyum içerikli besinlerle beslenmek, D vitamini eksikliği, yeterli fiziksel aktivite içinde olmamak, genetik yatkınlık, kemik kütlesinin azalmasını hızlandıran sigara, alkol ve kafein tüketimi, bazı ilaçların (steroidler) uzun süreli yüksek dozda kullanımı ve bazı kronik hastalıklar risk faktörlerini oluşturmaktadır. Hastalığın yaygın belirtileri bel ve sırt ağrıları, boyda kısalma, omurgada kırık, sırtta kamburlaşma, omuzlarda yuvarlaklaşma, kaburgalarda, el bileğinde ve kalça kemiklerinde kırıklardır.”

“KADINLARDA 40, ERKEKLERDE 50 YAŞINDAN SONRA KEMİK YOĞUNLUĞU ÖLÇÜMÜ YAPMAK GEREKEBİLİR”

40'lı yaşlardan sonra, özellikle kadınlardaki hormonal değişimler nedeniyle kemiğin giderek kütlesini kaybetmesine yol açtığını dile getiren Uzm. Dr. Ayşe Yener Güçlü, “Vücutta kemikler, kasları yapısal olarak destekleyen, hayati organları koruyan ve kalsiyum depolayan yapılardır. Kemik kütlesinin en üst seviyelerde olduğu dönemler 30- 40'lı yaşlardır. 40'lı yaşlardan sonra, özellikle kadınlardaki hormonal değişimler, kemiğin giderek kütlesini kaybetmesine yol açar. Menopozla birlikte bu kayıp hızlanır. Menopoza girmeden önce 40-45 yaşları arasında yapılacak ölçüm, menopoz öncesi değerlerin saptanması için önemlidir. Erkeklerde kemik erimesi kadınlara oranla nadir olmakla birlikte, risk faktörleri varlığında, 50 ve üzeri yaşlarda kemik yoğunluğu ölçümü yapmak gerekebilir” diye konuştu.