KTÜ Farabi Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Doç. Dr. Demet Sağlam Aykut, stresin insan sağlığı konusunda olumsuz etkenleri konusunda açıklamalarda bulundu. Stresin sağlık ve gelişim için gerekli bir uyarıcı olduğuna dikkat çeken Aykut, “Stres, Latince’de ‘estrictia’ kelimesinden türemiş olup ‘zorlanma, gerilme ve baskı’ anlamına gelmektedir. Sıklıkla olumsuz anlamda kullanılmakla birlikte stres; insanların ruhsal ve bedensel sağlığı açısından bir uyarı, bir tehlike işareti olarak da etki eden normal ve gerekli bir süreçtir. Fiziksel ya da duygusal nedenlerle meydana gelebilmektedir. Organizmanın çalışması, gelişmesi, olgunlaşması ve bir eylemde bulunması için optimum düzeyde stres gereklidir. Bu yönü ile stres; yaşam boyunca hemen her dönemde problem çözümü için motivasyon sağlar ve yararlı stres olarak tanımlanır” şeklinde konuştu.
Aynı stres kaynağının herkeste aynı duygusal tepkilere yol açmayabileceğini kaydeden Aykut. “Stres oluşturan bir durumun kişi tarafından ne şekilde algılandığı oldukça önemlidir. Kişinin yaşadığı stres düzeyi, stres kaynağını algılama şekline göre değişiklik gösterebilir. Bireyin, mücadele edebilme gücünü aşan yüksek düzeyde ve/veya uzun süreli (kronik) stres durumuna maruz kalması organizmanın dengesinin (homeostazis) bozulmasına neden olur” diye konuştu.
“Günlük yaşamda strese sık maruziyet ve stresin etkili bir şekilde yönetilememesi bir takım sağlık problemlerinin görülme riskini arttırmaktadır” diyen Aykut, “Stres yönetimi yeterli şekilde yapılamayan bireylerde artan stres hormonları nedeni ile midede ülser gelişimi, damar sertliği (ateroskleroz), hipertansiyon ve kalp krizi gibi kalp damar hastalıklarına yatkınlık artışı, bağışıklık sisteminde yavaşlama nedeni ile enfeksiyonlara yatkınlık, inme, diyabet gibi birçok kronik seyirli hastalık ortaya çıkabilmektedir. Bununla birlikte stresin kanser gelişiminde de rol aldığı düşünülmektedir. Kanser gelişiminde genetik ve çevresel faktörlerin yanı sıra stresin de etkili olduğu belirtilmiştir. Yapılan çalışmalarda stres hormonlarına maruziyetin kanser hücrelerinin çoğalmasını arttırdığı ve kanser tanısı almış hastalarda kanserin yayılımını hızlandırdığı ifade edilmiştir. Stresli bireylerde görülen daha fazla sigara-alkol tüketimi, kalitesiz uyku ve sağlıksız beslenme alışkanlıkları, fiziksel egzersiz eksikliği gibi yüksek riskli davranışlar da kanser gelişimi için tetikleyici olabilir” ifadelerini kullandı.
Stres yönetiminin stresle başa çıkma becerilerinin geliştirilmesi ve strese uyumun arttırılabilmesi ile sağlandığını belirten Aykut, “Etkili stres yönetimi beden sağlığını korumak, verimli ve üretici bir hayat sürdürebilmek için gereklidir. Hafif düzeyde stres varlığı enerjiyi ve verimliliği arttırdığı için stres yönetiminin amacı stresten tümüyle kaçınmak değildir. Stresle başa çıkmak için etkili stratejiler arasında düzenli uyku ve sağlıklı beslenme, fiziksel hareket, solunum egzersizleri, meditasyon ve gevşeme yöntemleri, sosyal destek sistemlerinin güçlendirilmesi ve sosyal etkileşimin arttırılması şeklinde yöntemler yer almaktadır. Kişilerin güçlü ve zayıf yönleri, stresi algılayış biçimleri farklı olmakla birlikte stresle baş etme yöntemleri de bireysel özelliklere göre değişkenlik gösterecektir. Kişilerin etkin stres yönetimine yönelik kendileri ve yaşam tarzlarına en uygun yöntemi belirleyip uygulaması gündelik yaşamda karşılaşılması kaçınılmaz olan stresin yatkınlık oluşturduğu, yaşam kalitesini düşüren, kronik seyirli ve yaşamı tehdit eden birçok hastalıktan korunmak adına çok önemlidir” dedi.