Türk Gastroenteroloji Derneği (TGD) tarafından düzenlenen “41. Ulusal Gastroenteroloji Haftası (UGH)”, 26 Kasım-1 Aralık 2024 tarihleri arasında Belek-Antalya'da yoğun katılımla gerçekleştirildi. Sindirim sistemiyle ilgili güncel ve ilgi çekici konu başlıklarını kapsayan zengin bilimsel programda; gastroenteroloji biliminin en temel konuları, en yeni teknolojiler birbirinden değerli Türk ve yabancı bilim insanları tarafından sunuldu.
IRRİTABL BAĞIRSAK SENDROMUKongrede önemli konu başlıklarından bir tanesi ise Irritabl Bağırsak Sendromu (IBS) oldu. IBS hakkında bilgiler paylaşan Türk Gastroenteroloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Ayhan Hilmi Çekin, bu hastalığın fonksiyonel bir bağırsak hastalığı olduğuna ve kişinin yaşam kalitesini oldukça bozduğuna işaret etti. Ayhan, “Bağırsak alışkanlığı değişikliği ile geliyor. Rutinde normal dışkılama dışında ishal ya da kabızlıkla, beraberinde şişkinlikle seyreden bir hastalık ama olmazsa olmazı karın ağrısı. Sık tuvalete gitme, gidildiğinde rahatlama, kabızlıkla beraber şişkinlik oluyorsa buna bir spastik kolon diyebiliyoruz” dedi. Spastik kolon için ileri tetkiklere gerek olmadığını, işine hakim bir gastroenteroloğa gidildiği zaman kolonoskopi gibi işlemler gerektirmeden tanının konulabileceğini aktaran Çekin, “Gerek görürse, alarm semptomları varsa, hekim rahatsız olup daha ileri tetkik yapmayı düşünüyorsa eğer o zaman inceleme yönünden ilerler” ifadelerini kullandı.
“Bağırsağı ikinci beynimiz diye adlandırıyoruz” diyerek sözlerini sürdüren Prof. Dr. Ayhan Hilmi Çekin, beyin ile bağırsak arasındaki aksı ve IBS'deki rollerini şu sözlerle aktardı:
“Stresten bağırsak çok etkileniyor. Stresi üreten de beynimiz. Dış algılarla ve düşünce ile stres şu günlerde hem ülkemizde hem de dünyada önemli bir sağlık problemi. Bağırsağı çok etkiliyor, kasılmaları bozabiliyor, salgılar üzerine etkisi olabiliyor. Spastik kolunun önemli faktörlerinden bir tanesi ama tek faktör değil. Bağırsağın sağlığı bozuksa da bu sefer beynin üzerine etkileri oluyor. Bağırsaktaki mikrobiyotal, sindirim ve emilim bozuklukları, duyguların bozukluklarına yol açabiliyor. Bu da depresyon, anksiyete gibi tabloları tetikliyor. Dolayısıyla ikisinin arasında her iki yöne giden bir ilişki var. Biz spastik kolon ve IBS hastalarında bağırsak fonksiyonel hareketlerini, kasılmalarını düzenleyecek düşük dozlarda bazı antidepresanları da kullanıyoruz. Bunu ortadan kaldırabilir miyiz derseniz, maalesef kaldıramayız. Bağırsağın, akciğer, karaciğer ve kemik ile ilişkilerini irdelemeye başladık. Bağırsak hakikaten vücudun en kritik en önemli organı durumda.”
IBS'nin modern yaşam hastalığı olduğunu ve Covid-19 sonrası da arttığına işaret eden Çekin, “Stresin rolü fazla. Yaşam şartlarındaki zorluk, sağlıklı gıdaya ulaşmadaki zorluk da beslenme alışkanlıklarını değişti. Günlük poliklinikte değerlendirdiğiniz zaman bize gelen hastaların 3'te 1'i bu fonksiyonel hastalıklardan oluşuyor” açıklamasında bulundu.