102 yaşındaki Şaban Yaylalı, Atatürk'ün cenazesinin İstanbul'dan uğurlanışını anlattı

Çocukluğunda Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü gören 102 yaşındaki Şaban Yaylalı, Büyük Önder'in vefatının ardından İstanbul'da yaşanan büyük acıyı 86 yıldır yüreğinde taşıyor.

Haber Giriş Tarihi: 07.11.2024 15:43
Haber Güncellenme Tarihi: 07.11.2024 15:43

Atatürk'ün ölümünün ardından Dolmabahçe Sarayı'nda naaşını ziyaret edip saygı duruşunda bulunan Yaylalı, hayatını İzmir'in Konak ilçesinde kızıyla sürdürüyor.

Yaylalı, 4 yaşında gördüğü, 16 yaşında ise vefat haberini aldığı Atatürk'e saygı ve sevgisini içinde hep taze tutuyor.

Lozan mübadillerinden olan, emekli öğretmen Yaylalı, Atatürk'ü ilk kez 1926 yılında Sivas'taki köylerine geldiğinde gördüğünü söyledi.

Yaylalı, Erzurum'a giderken köylerine uğrayan Büyük Önder'in burada köylülerle sohbet ettiğini anlatarak, "Biz köyde ahırın içinde yaşıyorduk, hayvanlar bir tarafta biz bir tarafta. Kışın onlar ısıtıyor bizi. Biz burada yıllarca kaldık, arazi verdiler. 1926 yılında Gazi'nin Erzurum'a geçişi sırasında köylüler yola çıktılar ve ondan yeni ev yapılmasını istediler. O rica üzerine Mustafa Kemal bize orada yeni ev yaptırdı." dedi.

Atatürk'e hayranlığının o dönemde başladığını dile getiren Şaban Yaylalı, ilkokulu ve ortaokulu Tekirdağ'da okuduğunu, 1938'de İstanbul'da ziraat okuluna kayıt yaptırdığını ifade etti.

Yaylalı, İstanbul'daki okula yeni başladığı dönemlerde aldığı acı haberi şöyle anlattı:

"O gün hava puslu, biraz rutubetli. 8 arkadaş meyve bahçesinde çalıştık. Saat 12'ye doğru okula geldik. Okula geldiğimizde Türk bayrağının yarıya indirildiğini gördük. Atatürk'ün öldüğünü öğrendik ve hepimiz şoke olduk. 'Öğleden sonraki derslere girmeyelim' dedim ama okul müdürü 'derslere gireceksiniz' dedi. Derslere girdik ama derslerin hayrı yok. Perşembe günüydü sanırım."

Atatürk'ün ölümünün ardından naaşını ziyaret etmeleri için izin verildiğini ifade eden Yaylalı, şöyle devam etti:

"İstanbul'un Fındıklı semtinden itibaren yaya kaldırımında 4'erli kişiler halinde gruplar vardı. Dolmabahçe'ye kadar yürüdük. Büyük kapıdan girdik. Katafalkı görünce bir ağlama sesi duyuluyor, çınlıyor saray ama kimse kimseyi görmüyor. Düşünce yok, tamamen ona saygı duymak için yürüyor. Düşenler, bayılanlar var hatta bu bayılanlar içinde ölenler var. Hiç durmadan önünden geçtik, gereken taziyeyi verdik."

"ONUN GİBİ BİR LİDER GELMEZ"

Gazi'nin cenazesinin 19 Kasım 1938'de Ankara'ya doğru uğurlanışına da şahitlik eden Şaban Yaylalı, o gün kalabalıktan adım atmanın mümkün olmadığını söyledi.

Yaylalı, Gülhane Parkı'nda top arabasının arkasında çok sayıda kişinin olduğunu ifade ederek, "Arkasından gözü yaşlı, başı eğik yabancı ülkelerin temsilcileri ve askerleri takip etti. Burada Zafer Gemisi'ne nakledildi, oradan da açıkta bekleyen Yavuz Harp Gemisi'ne. İzmit'e kadar denizden taşındı, daha sonra trenle Ankara'ya uğurlandı." dedi

O sırada herkesin kendinden geçtiğini anlatan Yaylalı, şöyle konuştu:

"O kocaman adam, o kocaman lider bize bir vatan teslim etmiş, vatan vermiş. Bu vatanı bize teslim eden kişiyi artık insan gücüyle ne varsa sarf etmiş oluyorsunuz. Artık duygularınızın hepsini ona vermiş oluyorsunuz. Başka bir şey düşünemiyorsunuz. Düşünmek mümkün değil. Sadece Atatürk diyorsunuz, sadece Atatürk. 'Nereye gidiyorsun, niye bizi bırakıyorsun, neden gidiyorsun' diye arkasından bağıranlar, ağlayanlar var. Şimdi bile aynı duyguları yaşıyorum. Onun gibi bir kişi, onun gibi bir lider gelmez, gelmeyecek. Dünyanın en uzak ülkelerinden bile onun cenazesine geldiler. Bu kadar sevilen, bu kadar güçlü özelliğe sahip bir liderdi."