Dijital dünyanın içine doğdular: BETA kuşağı ebeveynlerine hangi görevler düşüyor?

2025’ten sonra hayata gözlerini açan bebekler BETA kuşağı olarak adlandırılacak. Teknolojinin ortasına doğan BETA kuşağı çocukların gelişiminde teknolojinin ne boyutta etkili olacağını Çocuk Gelişimi ve Aile Danışmanı Seher Kander değerlendirdi.

Haber Giriş Tarihi: 08.01.2025 12:25
Haber Güncellenme Tarihi: 08.01.2025 12:25

Her geçen gün teknolojiye daha da yakınlaştığımız ve dijitale bağımlı olarak yaşadığımız bu dönemde doğan çocuklar Beta Kuşağı olarak nitelendiriliyor. 2025 yılından itibaren doğacak çocukların BETA kuşağı olarak adlandırılacağını belirten Çocuk Gelişimi ve Aile Danışmanı Seher Kander, BETA çocuklarının gelişiminde teknolojinin etkisini ve ebeveynlerin dikkat etmesi gereken noktaları Herkes Duysun’a anlattı.

2025 yılı ve sonrası doğan çocukların gelişimine ve ailelerin üzerine düşen görevlere ilişkin açıklamalarda bulunan Aile ve Çocuk Gelişim Danışmanı Seher Kander, “Tam da bu kuşak, dijital dünyanın kalbinde doğmuş çocuklardan oluşuyor. Bizim yapmamız gereken ise dijitalle bütünleşmiş biçimde yaşayacak olan bireyleri kabul ederek onlara göre bir habitat oluşturmak.” şeklinde konuştu.

“ÇOCUKLARIN GELİŞİMİNDE CİDDİ BİR ETKİSİ OLACAK”

BETA kuşağı bireylerinin, teknoloji dünyasının adeta göbeğine doğduklarını ve önümüzdeki yıllar içerisinde de bu durumun kaçınılmaz olacağını belirten Kander, “Çocukların gelecek dünyayla başa çıkabilmeleri için ailelere de önemli görevler düşüyor. Eğer çocuklar dijital dünyanın göbeğinde doğuyorsa ve bu hazır bulunuşluğa sahip olacaksa, yetişkinler bu düzene uyum sağlamalı.” dedi.

Çocukların gelişiminde dijital dünyanın ve onun gerekliliklerinin ciddi bir etkisi olduğunun, bu kuşağın teknoloji ile birlikte büyüyeceğinin altını çizen Kander, “Biz şu an farkında değiliz ama önümüzdeki 10-20 yıl içerisinde tamamen bir yapay zekâ ve kaçınılmayacak ölçülerde dijitalleşme yaşanacak. Gelişen teknolojiye nasıl ayak uyduracağımıza ve dönemin yetişkinleri olarak çocukları nasıl destekleyeceğimize odaklanmalıyız.” ifadelerini kullandı.

DİJİTALLEŞMENİN YANSIMALARI 

Erken yaşta dijitalleşmenin çocukların sosyal ve bilişsel gelişimine etkilerine, Beta Kuşağı çocuklarında dijitalleşmenin yansımalarıyla birlikte ortaya çıkacak sorunlara da değinen Kander, “Zamanın getirdiği ölçüde çocukların gelişimini elbette bir adım öteye taşımak gerekebilir çünkü öğrenmenin, merakın ve aynı zamanda ulaşılabilirliğin çok daha kolaylıkla sağlandığı bir sistemden bahsediyoruz ama bunun yanında ihtiyacından ötürü olup olmadığına bakmak gerekiyor.” dedi.

BETA KUŞAĞI EBEVEYNLERİNİN DİKKAT ETMESİ GEREKEN NOKTALAR 

İletişimin daha çok göz teması kurarak gerçekleşmesi gereken 0-3 yaş aralığındaki dönemde, sosyal ağlara ihtiyaç duyarak büyümenin çocukların gelişiminde birtakım aksamalara neden olacağının da altını çizen Kander, Beta kuşağı çocuklarda dikkat dağınıklığı gibi sorunların da yaşanabileceğini belirtti.

Beta kuşağı çocukların gelişimsel ve sosyal durumlarının pek çok ailede endişe uyandırdığına da değinen Kander, “Aynı zamanda dijitalleşme ya da teknolojinin gelişimiyle daha sürdürülebilir politikalar izleyen gelişmeler de var. Bu farkındalığa sahip bireyler teknolojinin sürdürülebilirliği ve insana verdiği önceliği bütünleştiriyor. Dolayısıyla çocukların bu farkındalıklara sahip olarak büyümelerini desteklemek onların dijital gelişimlerinin lehine olacaktır. Bununla birlikte dikkat dağınıklığı, hiperaktivite ya da buna benzer problemlerle ilgili sıkıntılar da en aza indirgenecektir çünkü yararlı politikalar üzerinden de dijital bir çağ yönetilebilir. Çocuklar da bu anlamda yönetilebilir ancak sosyal bağlantılar eksik kalırsa yani çocukların birebir ilişki kurma becerileri desteklenmezse olumsuz sonuçlar doğurabilir.” şeklinde konuştu.

ÇOCUKLARIN EKRAN BAĞIMLILIĞI 

Dijitalleşen dünyada çocukların ekran bağımlılığını engellemek ve sosyal ilişkilerini güçlendirmek için ailelerin kritik bir rol üstlenmesi gerektiğine de değinen Çocuk Gelişimi ve Aile Danışmanı Kander, “Aile içinde kurulan ilişki, çocukların gelişimi için temel bir yapı taşı. Bu bağlamda, aile bireylerinin sofrada bir araya gelmesi, birlikte hikâyeler anlatması ve birbirlerini dinlemesi, çocukların sosyal bağlarını ve duygusal dayanıklılıklarını artırıyor.” ifadelerini kullandı.

AİLELER NASIL BİR İLİŞKİ KURMALI?

Ekran bağımlılığının genellikle bir ihtiyaçtan kaynaklandığını ve bu ihtiyacın ne olduğunu anlamanın aile içindeki iletişimi güçlendirmek ile mümkün olduğunu belirten Kander, ailelerin karşılıklı sohbet ortamları yaratması ve ekran dışı etkinliklere odaklanmasının, bağımlılık riskini azaltabileceğini söyledi.

Çocuk Gelişimi ve Aile Danışmanı Kander, çocukların dijital dünyanın problemleriyle nasıl başa çıkabileceği konusunda uyarılarını şu şekilde sürdürdü:

“Çocuklar dijital dünyanın içinde büyüseler de insan ilişkilerinin yerini hiçbir şey alamayacak. Her bağımlılık bir ihtiyaçtan doğar. Eğer çocuklarınızla kaliteli zaman geçirir, onlarla konuşur ve meraklarını paylaşarak yanlarında olmayı başarırsanız, bağımlılığın temel nedenlerini ortadan kaldırabilirsiniz.”