Kocası tarafından şiddete maruz kaldığını öne süren genç kadın boşanmak için Aile Mahkemesi'ne başvurdu. Mahkeme, davalı erkeğin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olduğuna hükmederek tarafların boşanmasına hükmetti. Kararı davalı koca istinafa götürdü. Bölge Adliye Mahkemesi, kocaya kusur olarak yüklenilen kusurlardan bir kısmı dosya çerçevesi itibariyle ispatlanamadığı, bir kısmı ise davacı kadın tarafından usulünce dayanılmadığına hükmetti. Davanın rededilmesiyle şok yaşayan davacı kadın Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyiz etti. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi emsal nitelikte bir karara imza attı. Kararda, kocanın son bir buçuk yıldır boş boş gezerek ailesine ekonomik destek sağlamadığına dikkat çekildi. Oy birliği ile alınan kararda, kocanın çalışmayarak ağır kusurlu olduğu hatırlatıldı. Kararda şu ifadelere yer verildi; "Davalı erkeğin evliliğin son 1,5 yılında çalışmadığı, sağda solda gezdiği, bu süre zarfında davacı kadına kendi annesinin baktığı, davalı erkeğin bu şekilde birlik yükümlülüklerini ihmâl ettiği, bu hususun da tanık beyanlarıyla sabit olduğu anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı kadın dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davanın kabulü ile boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir."