Baas rejiminin devrilmesinin ardından gözler Türkiye'nin enerji güvenliği politikalarına çevrildi
Baas rejiminin devrilmesinin ardından gözler Türkiye'nin enerji güvenliği politikalarına çevrildi
Suriye'de 61 yıllık Baas rejiminin devrilmesinin ardından bölgede yeni bir sürecin başlamasıyla birlikte, dikkatler Türkiye'nin enerji güvenliği politikalarını ne yönde şekillendireceğine çevrildi.
Haber Giriş Tarihi: 18.12.2024 17:07
Haber Güncellenme Tarihi: 18.12.2024 17:08
Kaynak:
AA
Bu kapsamada değerlendirmelerde bulunan uzmanlar, istikrarın sağlanması ve enerji jeopolitiği gibi konuların önemine işaret ederken, bölgenin yeniden inşası sürecinde Türkiye'nin rolüne de değindi.
Washington Arap Körfez Ülkeleri Enstitüsü Misafir Öğretim Üyesi Kate Dourian, Türkiye'nin Esed rejiminin devrilmesinden uzun vadede fayda sağlayabileceğini ancak bu durumun büyük ölçüde, Şam'daki yeni geçici hükümetin ülkede istikrarı sağlamasına bağlı olduğunu söyledi.
Dourian, Suriye'nin ana petrol ve doğal gaz yataklarının merkezi hükümetin kontrolü dışında kalmasının Şam'ı yakıt tedarikinde İran'a bağımlı hale getirdiğini ifade ederek, Esed rejiminin düşüşünün, İran'ın artık Suriye'ye petrol ve petrol ürünleri tedarik edemeyeceği anlamına geldiğini aktardı.
Türkiye'nin bu boşluğu doldurarak bölgedeki ihtiyaca cevap verebileceğini belirten Dourian, "Geçen yıl İran, Suriye'ye günde yaklaşık 80 bin varil petrol sağlamıştı. Türkiye, bu boşluğu doldurup Suriye'ye yakıt tedarik edebilir. Ayrıca Ankara'nın, karşıt güçlerin Şam'a yürüyüşüne öncülük eden Heyet Tahrir Şam (HTŞ) üzerindeki etkisi, Türkiye'nin yeniden inşa sürecine dahil olmasını ve yeni yönetimle siyasi nüfuz kazanmasını sağlayabilir." dedi.
Dourian, uluslararası verilere göre 2011'de başlayan devrim hareketi öncesinde Suriye'nin günlük yaklaşık 383 bin varil petrol ve 8,9 milyon metreküp doğal gaz üretimi yaptığını ancak iç karışıklıklar sonucunda 2012'de günlük 171 bin varil olan petrol üretiminin 2022'de 93 bin varile gerilediğini ve bu durumun, Suriye'yi büyük ölçüde İran'a bağımlı hale getirdiğini vurguladı.
İç savaş öncesi hidrokarbon üretiminin ülke gelirlerinin yaklaşık dörtte birini oluşturduğunu dile getiren Dourian, önce IŞİD'in, ardından da kendine "Suriye Demokratik Güçleri" (SDG) ismini veren PKK/PYD terör örgütünün büyük petrol sahalarını ele geçirmesiyle bölgedeki üretimin büyük bir çöküş yaşadığını belirtti.
Dourian, ayrıca Beşşar Esed'in petrol ve gaz sektörlerini yeniden canlandırma konusunda Rusya'ya özel haklar verdiğini ancak bu anlaşmanın ABD yaptırımları nedeniyle ilerleme kaydedemediğine işaret ederek, "Türk enerji şirketlerinin devreye girerek bölgede petrol ve gaz üretimini yeniden başlatma fırsatı var. Bu, yeniden inşa sürecine katkı sağlayacak gelirler elde edilmesini mümkün kılabilir. Ancak, bunun gerçekleşebilmesi için kapsayıcı bir siyasi çözüm ve yabancı ortaklarla müzakere edebilecek istikrarlı bir hükümetin kurulması gerekiyor ki bu da zaman alacak bir süreç." değerlendirmesinde bulundu.
SURİYE ENERJİ ALANINDA STRATEJİK ÖNEME SAHİP
Ortadoğu Uzmanı Haydar Oruç da Suriye'nin sahip olduğu kaynaklardan ziyade doğu-batı ve kuzey-güney enerji hatları üzerinde yer alması sebebiyle enerji jeopolitiği açısından önemli olduğunu söyledi.
Oruç, Suriye'nin merkezi konumunun, Mısır doğal gazının Ürdün-Lübnan ve Suriye üzerinden Türkiye'ye ulaştırılarak ardından Avrupa'ya taşınmasını öngören Arap Doğalgaz Boru Hattı Projesi gibi farklı projelerde stratejik önem kazandığına işaret ederek, ülkenin bu gibi alternatif projeler için önem taşıdığını ifade etti.
Suriye'nin kritik konumunun uzun süre devam eden iç savaş nedeniyle kullanılamadığını ve bu nedenle de çevre ülkelerin farklı alternatiflere yöneldiğine dikkati çeken Oruç, "Hatta Suriye devam eden iç savaşa ek olarak Rusya ve İran ile giriştiği yakın angajman nedeniyle Mısır ve İsrail'in öncülüğünde kurulan Doğu Akdeniz Gaz Forumu'ndan da dışlanmıştır." diye konuştu.
TÜRKİYE, SURİYE İLE İŞBİRLİĞİNİ GENİŞLETEBİLİR
Oruç, Türkiye'nin Suriye halkına son 10 yıldır verdiği desteği yeni yönetime de vermekten çekinmeyeceğini ve devlet kurumlarının toparlanmasının akabinde hızla imar faaliyetine girişileceğini vurgulayarak, "Bu kapsamda da bir taraftan Suriye'nin enerji kaynaklarının geliştirilip ekonomiye kazandırılması için adım atılırken, diğer taraftan yeni kaynaklar aranması ve özellikle Doğu Akdeniz'deki kaynakların çıkartılması hususunda işbirliği yapılması mümkün olacaktır." görüşünü paylaştı.
Türkiye ile Suriye arasında yapılabilecek işbirlikleri kapsamında en hızlı alınacak kararın iç savaş nedeniyle büyük zarar görmüş enerji altyapısının yenilenmesi olacağını belirten Oruç, şunları kaydetti:
"Öncelikle Suriye halkına ait olan enerji kaynaklarının terör örgütlerinin tasallutundan kurtarılması önem arz etmektedir. Bu sağlandıktan sonra Suriye'nin yeni yönetiminin talep etmesi halinde Türkiye, hem Suriye'nin yeniden imarı hem de mevcut enerji kaynaklarının iyileştirilmesi ve yeni kaynakların yaratılması konusunda elinden geleni desteği sağlayacaktır."
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Baas rejiminin devrilmesinin ardından gözler Türkiye'nin enerji güvenliği politikalarına çevrildi
Suriye'de 61 yıllık Baas rejiminin devrilmesinin ardından bölgede yeni bir sürecin başlamasıyla birlikte, dikkatler Türkiye'nin enerji güvenliği politikalarını ne yönde şekillendireceğine çevrildi.
Bu kapsamada değerlendirmelerde bulunan uzmanlar, istikrarın sağlanması ve enerji jeopolitiği gibi konuların önemine işaret ederken, bölgenin yeniden inşası sürecinde Türkiye'nin rolüne de değindi.
Washington Arap Körfez Ülkeleri Enstitüsü Misafir Öğretim Üyesi Kate Dourian, Türkiye'nin Esed rejiminin devrilmesinden uzun vadede fayda sağlayabileceğini ancak bu durumun büyük ölçüde, Şam'daki yeni geçici hükümetin ülkede istikrarı sağlamasına bağlı olduğunu söyledi.
Dourian, Suriye'nin ana petrol ve doğal gaz yataklarının merkezi hükümetin kontrolü dışında kalmasının Şam'ı yakıt tedarikinde İran'a bağımlı hale getirdiğini ifade ederek, Esed rejiminin düşüşünün, İran'ın artık Suriye'ye petrol ve petrol ürünleri tedarik edemeyeceği anlamına geldiğini aktardı.
Türkiye'nin bu boşluğu doldurarak bölgedeki ihtiyaca cevap verebileceğini belirten Dourian, "Geçen yıl İran, Suriye'ye günde yaklaşık 80 bin varil petrol sağlamıştı. Türkiye, bu boşluğu doldurup Suriye'ye yakıt tedarik edebilir. Ayrıca Ankara'nın, karşıt güçlerin Şam'a yürüyüşüne öncülük eden Heyet Tahrir Şam (HTŞ) üzerindeki etkisi, Türkiye'nin yeniden inşa sürecine dahil olmasını ve yeni yönetimle siyasi nüfuz kazanmasını sağlayabilir." dedi.
Dourian, uluslararası verilere göre 2011'de başlayan devrim hareketi öncesinde Suriye'nin günlük yaklaşık 383 bin varil petrol ve 8,9 milyon metreküp doğal gaz üretimi yaptığını ancak iç karışıklıklar sonucunda 2012'de günlük 171 bin varil olan petrol üretiminin 2022'de 93 bin varile gerilediğini ve bu durumun, Suriye'yi büyük ölçüde İran'a bağımlı hale getirdiğini vurguladı.
İç savaş öncesi hidrokarbon üretiminin ülke gelirlerinin yaklaşık dörtte birini oluşturduğunu dile getiren Dourian, önce IŞİD'in, ardından da kendine "Suriye Demokratik Güçleri" (SDG) ismini veren PKK/PYD terör örgütünün büyük petrol sahalarını ele geçirmesiyle bölgedeki üretimin büyük bir çöküş yaşadığını belirtti.
Dourian, ayrıca Beşşar Esed'in petrol ve gaz sektörlerini yeniden canlandırma konusunda Rusya'ya özel haklar verdiğini ancak bu anlaşmanın ABD yaptırımları nedeniyle ilerleme kaydedemediğine işaret ederek, "Türk enerji şirketlerinin devreye girerek bölgede petrol ve gaz üretimini yeniden başlatma fırsatı var. Bu, yeniden inşa sürecine katkı sağlayacak gelirler elde edilmesini mümkün kılabilir. Ancak, bunun gerçekleşebilmesi için kapsayıcı bir siyasi çözüm ve yabancı ortaklarla müzakere edebilecek istikrarlı bir hükümetin kurulması gerekiyor ki bu da zaman alacak bir süreç." değerlendirmesinde bulundu.
SURİYE ENERJİ ALANINDA STRATEJİK ÖNEME SAHİP
Ortadoğu Uzmanı Haydar Oruç da Suriye'nin sahip olduğu kaynaklardan ziyade doğu-batı ve kuzey-güney enerji hatları üzerinde yer alması sebebiyle enerji jeopolitiği açısından önemli olduğunu söyledi.
Oruç, Suriye'nin merkezi konumunun, Mısır doğal gazının Ürdün-Lübnan ve Suriye üzerinden Türkiye'ye ulaştırılarak ardından Avrupa'ya taşınmasını öngören Arap Doğalgaz Boru Hattı Projesi gibi farklı projelerde stratejik önem kazandığına işaret ederek, ülkenin bu gibi alternatif projeler için önem taşıdığını ifade etti.
Suriye'nin kritik konumunun uzun süre devam eden iç savaş nedeniyle kullanılamadığını ve bu nedenle de çevre ülkelerin farklı alternatiflere yöneldiğine dikkati çeken Oruç, "Hatta Suriye devam eden iç savaşa ek olarak Rusya ve İran ile giriştiği yakın angajman nedeniyle Mısır ve İsrail'in öncülüğünde kurulan Doğu Akdeniz Gaz Forumu'ndan da dışlanmıştır." diye konuştu.
TÜRKİYE, SURİYE İLE İŞBİRLİĞİNİ GENİŞLETEBİLİR
Oruç, Türkiye'nin Suriye halkına son 10 yıldır verdiği desteği yeni yönetime de vermekten çekinmeyeceğini ve devlet kurumlarının toparlanmasının akabinde hızla imar faaliyetine girişileceğini vurgulayarak, "Bu kapsamda da bir taraftan Suriye'nin enerji kaynaklarının geliştirilip ekonomiye kazandırılması için adım atılırken, diğer taraftan yeni kaynaklar aranması ve özellikle Doğu Akdeniz'deki kaynakların çıkartılması hususunda işbirliği yapılması mümkün olacaktır." görüşünü paylaştı.
Türkiye ile Suriye arasında yapılabilecek işbirlikleri kapsamında en hızlı alınacak kararın iç savaş nedeniyle büyük zarar görmüş enerji altyapısının yenilenmesi olacağını belirten Oruç, şunları kaydetti:
"Öncelikle Suriye halkına ait olan enerji kaynaklarının terör örgütlerinin tasallutundan kurtarılması önem arz etmektedir. Bu sağlandıktan sonra Suriye'nin yeni yönetiminin talep etmesi halinde Türkiye, hem Suriye'nin yeniden imarı hem de mevcut enerji kaynaklarının iyileştirilmesi ve yeni kaynakların yaratılması konusunda elinden geleni desteği sağlayacaktır."
Kaynak: AA
En Çok Okunan Haberler
Sosyal medyanın gizli tehlikesi: "Beyin çürümesi"
Çifte vatandaşlığa izin vermeyen ülkeler
İdam edilmeden önce çekilmiş rahatsız edici fotoğraflar
Demans riskini azaltmanın en etkili yolları
Kışın cilt sağlığınızı soğuklardan koruyabileceğiniz 8 öneri
Ülsere iyi gelen 8 mucizevi besin
Mutlaka görülmesi gereken 11 ülke
Sinema salonlarında bu hafta 11 film izleyici ile buluşacak
Dünyanın en zor öğrenilen 10 dili belli oldu
Yapay zekaya göre Dünya Savaşı'nda en fazla hasar alacak ülkeler
Kırşehir Şeker Fabrikası, pancar işleme kapasitesini 10 bin tona çıkaracak
Çataltepe'deki düğüm çözülecek mi?
Muğla Büyükşehirden yangından etkilenen çiftçilere destek
Mahalleli dehşeti yaşadı! Saldırı anı güvenlik kamerasında
Renault ticari pazarında atağa geçiyor