Stres çok sayıda hastalığa davetiye çıkarıyor. Halk arasında diş sıkma olarak bilinen bruksizm sorunu da bu rahatsızlıklar arasında yer alıyor. Özellikle günün önemli bir bölümünü kapsayan iş hayatında yaşanan sorunlar ve anlaşmazlıklar, özellikle geceleri diş sıkma problemi olarak dışa vurabiliyor.
İşte tahammül sınırı en alt seviyelere inebiliyor
Diş sıkma, gün içerisinde ve uyku sırasında diş gıcırdatma - sıkma biçiminde gerçekleşen, ağzın sert ve yumuşak dokularında çeşitli olumsuzluklara yol açan istem dışı ve parafonksiyonel bir çiğneme sistemi rahatsızlığıdır.
Birçok insan gün içerisinde ya da gece uyurken istemsizce gerek iş yoğunluğu, gerekse günlük yaşamın yüksek temposu gibi nedenlerle ciddi bir stres dalgası içerisinde olabilmektedir. İnsanların stres seviyesini katlayan daha birçok sebep olabilir. Bu stres, zaman zaman insan ilişkilerindeki tahammül sınırını en alt seviyelere çekerken, kişilerin istem dışı davranışlarında da belirgin bir artışın gözlemlenmesine yol açabilir.
Diş sıkma alışkanlığı da bu davranışlar arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Günlük aktiviteler sırasında bireylerin dişlerini temasta tutup, onlara kuvvet uygulaması sık görülen bir durumdur. Bu tip tablolar gün içinde bireyler işlerine konsantre olduğunda ya da yoğun fiziksel kuvvet sarf ederlerken de görülür.
Diş sıkmanın kaynağında birden fazla etken olabilir
Diş sıkmanın nedenleri halen tartışılmaktadır ve genellikle psikolojik, genetik ve stres faktörleri üzerinde durulmaktadır. Günümüzde birden fazla etkenle ilişkili olabileceğine dair ortak bir inanış bulunmaktadır.
Bilimsel çalışmalar uyku sırasında diş sıkmanın santral ve otonom sinir sisteminde ağız - yüz fonksiyonları ve uyku düzenlemesiyle, ek olarak psikososyal ve genetik faktörlerle ilgili olduğunu göstermektedir. Ancak genetik etkisini açıklamak için, pek çok kuşak üzerinde yapılacak çalışmalarla kromozomal teşhis gerekir.
Diş sıkmanın anksiyete, sinir ve depresyon ile ilgili güçlü ilişkileri bulunuyor
Pek çok hastada diş sıkmanın beraberinde psikiyatrik belirtilerin de bulunuşu gözlemlenmiştir. Bu sendrom ile ilgili yapılan çalışmalarda, hastaların psikolojik ve psikiyatrik açıdan da değerlendirilmelerine ihtiyaç duyulduğu bildirilmiştir. Psikolojik etkenler de var olan temporomandibular ağrıyı ve yakınmaların şiddetini artırır, ağrıyı gidermek için uygulanan tedavilere yanıtı azaltabilir.
Deneysel koşullarda psikolojik stres artırılınca, çiğneme kasında elektriksel aktivitenin arttığı gösterilmiştir. Stresli ve yorucu günlerden sonra da diş sıkma veya diş gıcırdatmada artış gözlenmiştir. Bu parafonksiyonel alışkanlıklarda psikolojik etkenler üzerine yapılan çalışmalarda, anksiyete, sinir, kaygı ve depresyon ile ilgili güçlü ilişkiler elde edilmiştir.
Diş sıkma birçok sağlık sorununa neden oluyor
Diş sıkma neticesinde dişlerde, eklemlerde ve dokularda değişik mekanizmalar dahilinde kuvvetler; bununla birlikte gerilmeler meydana gelmektedir. Literatürde diş sıkmanın dişlerde aşınma, kas ağrıları, temporomandibular eklem (TME) ağrısı, dişlerde ağrı ve mobilite, baş ağrısı, sabit ve hareketli protezler için de çeşitli problemlere neden olduğu bildirilmiştir.
Çocuklar, genç erişkin ve erişkinler üzerinde yapılan araştırmalarda çeşitli parafonksiyonel aktiviteler ve TME semptomları arasındaki ilişkilerin önemi gösterilmiştir. Diş sıkma aynı zamanda atrizyon yani sürtünme kaynaklı aşınmaya da yol açabilir. Diş sıkma devam ettiği sürece ağız bölgesindeki hasar daha da artar, diş minesinde çatlaklar, dişlerde hassasiyet, mine kırıkları ve renkleşme görülebilir.
Ayrıca uzun vadede kemik erimesi ve diş eti çekilmesi ile karşılaşılabilir. Diş sıkma parafonksiyonunu sürdürenlerin çoğu uzun vadede kapsamlı diş restorasyonlara ihtiyaç duyabilirler. Diş sıkma ve diş gıcırdatma yüz kaslarında ve çiğneme kaslarında (özellikle masseter) hipertrofiye yani büyümeye neden olur.
Uzun dönemde bunun sonucu olarak kare çene görünümüne neden olabilir. Diş sıkma ve gıcırdatmaya bağlı masseter ile temporal kaslarda ağrı ve hassasiyet, yorgunluk, fonksiyonel sınırlama görülür.
Şeffaf plaklar tedavide önemli rol oynuyor
Diş gıcırdatma ya da sıkma problemlerine karşı birtakım tedavi yöntemleri uygulanır. Diş hekimleri ilk aşamada daima geri dönüşü olan klasik tedavilere başvurmalıdır. Bu yöntemlerden biri dişlerin birbirine olan temasını kesmek için kullanılan şeffaf plaklardır.
Aşırı diş sıkan bireylerde hekim kontrolünde bir antidepresan ya da kas gevşetici kullanılabilir. İlaç tek başına bir tedavi yöntemi değildir, şeffaf plak ile beraber kullanılmalıdır. Düzenli kontroller ve plağın çiğneme yüzeyi uyumlamaları ile uzun - kısa dönemde ortaya çıkabilecek zararlar önlenebilir.
Oluşturulma Tarihi: 26 Aralık 2024, Perşembe 16:07
Güncellenme Tarihi: 26 Aralık 2024, Perşembe 16:12
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İş stresi diş sıkma problemine yol açabiliyor
Stres çok sayıda hastalığa davetiye çıkarıyor. Halk arasında diş sıkma olarak bilinen bruksizm sorunu da bu rahatsızlıklar arasında yer alıyor. Özellikle günün önemli bir bölümünü kapsayan iş hayatında yaşanan sorunlar ve anlaşmazlıklar, özellikle geceleri diş sıkma problemi olarak dışa vurabiliyor.
İşte tahammül sınırı en alt seviyelere inebiliyor
Diş sıkma, gün içerisinde ve uyku sırasında diş gıcırdatma - sıkma biçiminde gerçekleşen, ağzın sert ve yumuşak dokularında çeşitli olumsuzluklara yol açan istem dışı ve parafonksiyonel bir çiğneme sistemi rahatsızlığıdır.
Birçok insan gün içerisinde ya da gece uyurken istemsizce gerek iş yoğunluğu, gerekse günlük yaşamın yüksek temposu gibi nedenlerle ciddi bir stres dalgası içerisinde olabilmektedir. İnsanların stres seviyesini katlayan daha birçok sebep olabilir. Bu stres, zaman zaman insan ilişkilerindeki tahammül sınırını en alt seviyelere çekerken, kişilerin istem dışı davranışlarında da belirgin bir artışın gözlemlenmesine yol açabilir.
Diş sıkma alışkanlığı da bu davranışlar arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Günlük aktiviteler sırasında bireylerin dişlerini temasta tutup, onlara kuvvet uygulaması sık görülen bir durumdur. Bu tip tablolar gün içinde bireyler işlerine konsantre olduğunda ya da yoğun fiziksel kuvvet sarf ederlerken de görülür.
Diş sıkmanın kaynağında birden fazla etken olabilir
Diş sıkmanın nedenleri halen tartışılmaktadır ve genellikle psikolojik, genetik ve stres faktörleri üzerinde durulmaktadır. Günümüzde birden fazla etkenle ilişkili olabileceğine dair ortak bir inanış bulunmaktadır.
Bilimsel çalışmalar uyku sırasında diş sıkmanın santral ve otonom sinir sisteminde ağız - yüz fonksiyonları ve uyku düzenlemesiyle, ek olarak psikososyal ve genetik faktörlerle ilgili olduğunu göstermektedir. Ancak genetik etkisini açıklamak için, pek çok kuşak üzerinde yapılacak çalışmalarla kromozomal teşhis gerekir.
Diş sıkmanın anksiyete, sinir ve depresyon ile ilgili güçlü ilişkileri bulunuyor
Pek çok hastada diş sıkmanın beraberinde psikiyatrik belirtilerin de bulunuşu gözlemlenmiştir. Bu sendrom ile ilgili yapılan çalışmalarda, hastaların psikolojik ve psikiyatrik açıdan da değerlendirilmelerine ihtiyaç duyulduğu bildirilmiştir. Psikolojik etkenler de var olan temporomandibular ağrıyı ve yakınmaların şiddetini artırır, ağrıyı gidermek için uygulanan tedavilere yanıtı azaltabilir.
Deneysel koşullarda psikolojik stres artırılınca, çiğneme kasında elektriksel aktivitenin arttığı gösterilmiştir. Stresli ve yorucu günlerden sonra da diş sıkma veya diş gıcırdatmada artış gözlenmiştir. Bu parafonksiyonel alışkanlıklarda psikolojik etkenler üzerine yapılan çalışmalarda, anksiyete, sinir, kaygı ve depresyon ile ilgili güçlü ilişkiler elde edilmiştir.
Diş sıkma birçok sağlık sorununa neden oluyor
Diş sıkma neticesinde dişlerde, eklemlerde ve dokularda değişik mekanizmalar dahilinde kuvvetler; bununla birlikte gerilmeler meydana gelmektedir. Literatürde diş sıkmanın dişlerde aşınma, kas ağrıları, temporomandibular eklem (TME) ağrısı, dişlerde ağrı ve mobilite, baş ağrısı, sabit ve hareketli protezler için de çeşitli problemlere neden olduğu bildirilmiştir.
Çocuklar, genç erişkin ve erişkinler üzerinde yapılan araştırmalarda çeşitli parafonksiyonel aktiviteler ve TME semptomları arasındaki ilişkilerin önemi gösterilmiştir. Diş sıkma aynı zamanda atrizyon yani sürtünme kaynaklı aşınmaya da yol açabilir. Diş sıkma devam ettiği sürece ağız bölgesindeki hasar daha da artar, diş minesinde çatlaklar, dişlerde hassasiyet, mine kırıkları ve renkleşme görülebilir.
Ayrıca uzun vadede kemik erimesi ve diş eti çekilmesi ile karşılaşılabilir. Diş sıkma parafonksiyonunu sürdürenlerin çoğu uzun vadede kapsamlı diş restorasyonlara ihtiyaç duyabilirler. Diş sıkma ve diş gıcırdatma yüz kaslarında ve çiğneme kaslarında (özellikle masseter) hipertrofiye yani büyümeye neden olur.
Uzun dönemde bunun sonucu olarak kare çene görünümüne neden olabilir. Diş sıkma ve gıcırdatmaya bağlı masseter ile temporal kaslarda ağrı ve hassasiyet, yorgunluk, fonksiyonel sınırlama görülür.
Şeffaf plaklar tedavide önemli rol oynuyor
Diş gıcırdatma ya da sıkma problemlerine karşı birtakım tedavi yöntemleri uygulanır. Diş hekimleri ilk aşamada daima geri dönüşü olan klasik tedavilere başvurmalıdır. Bu yöntemlerden biri dişlerin birbirine olan temasını kesmek için kullanılan şeffaf plaklardır.
Aşırı diş sıkan bireylerde hekim kontrolünde bir antidepresan ya da kas gevşetici kullanılabilir. İlaç tek başına bir tedavi yöntemi değildir, şeffaf plak ile beraber kullanılmalıdır. Düzenli kontroller ve plağın çiğneme yüzeyi uyumlamaları ile uzun - kısa dönemde ortaya çıkabilecek zararlar önlenebilir.
Oluşturulma Tarihi: 26 Aralık 2024, Perşembe 16:07
Güncellenme Tarihi: 26 Aralık 2024, Perşembe 16:12
Popüler Haberler