Milli İstihbarat Akademisinden "İsrail'de Radikal Sağ" raporu
Milli İstihbarat Akademisinden "İsrail'de Radikal Sağ" raporu
Milli İstihbarat Akademisi, İsrail'in Gazze saldırıları ile İsrail siyasetindeki "fanatik, şiddet yanlısı ideolojileri ve uygulamaları" rapor haline getirdi.
Haber Giriş Tarihi: 03.08.2024 10:16
Haber Güncellenme Tarihi: 03.08.2024 10:16
Kaynak: AA
Raporda, 7 Ekim olaylarından daha önce "İsrail'deki radikal sağ ve işgalci yerleşimciliğin" İsrail siyasetinde nasıl hayat bulup geliştiği anlatılıyor.
Milli İstihbarat Akademisinden yapılan açıklamaya göre, akademinin hazırladığı "İsrail'de Radikal Sağ" raporunda, 7 Ekim sonrasında İsrail'in politik ve askeri hamlelerinin en belirleyici toplumsal kesimlerinden birinin, ülkedeki fanatik, şiddet yanlısı, aşırı sağcı gruplar olduğu belirtildi.
Raporda bu grupların, mevcut durumda Gazze'nin işgal altında tutularak, Gazzelilerin sürülmesini ve bu toprakların yerleşime açılmasını savunduğu vurgulandı.
TEMEL MOTİVASYON "VADEDİLMİŞ TOPRAK" İNANCI
Raporda, Filistin coğrafyasında ve özellikle de 7 Ekim sonrasında Gazze'de, İsrail’in yürüttüğü kanlı saldırıların teolojik ve politik bağlamının çözümlenmeye çalışıldığı kaydedildi.
İsrail'deki aşırı sağ siyaset ile işgalci yerleşimciliğin örtüştüğü bildirilen raporda, İsrail aşırı sağının temel motivasyonunun, "Ürdün Nehri'nden Akdeniz'e kadar olan bölgenin dini motivasyonlarla tamamen Yahudileştirilmesi olduğu" belirtildi.
Raporda, İsrail'in 1967'den beri Doğu Kudüs, Batı Şeria, Golan Tepeleri ve 2005/2023 dönemi hariç Gazze'yi uluslararası hukuka aykırı olarak işgal altında tuttuğu aktarıldı.
1967 yılı sonrasında ise dini motivasyonlarla buralarda işgalci yerleşimler kuran aşırı sağcı Yahudi grupların, İsrail’in bu bölgelerde askeri varlık göstermek için bahane olarak kullandığı unsurlar olduğu kaydedilen raporda, bu yönüyle yerleşimlerin de İsrail jeopolitik düzleminin ileri karakolları olarak görüldüğünün altı çizildi.
İsrail'in güvenlik sağlama kapasitesinin yetersizliği ve bu bölgelerde iskan edebileceği yeterli Yahudi nüfusuna sahip olmamasına da dikkati çekilen raporda, bu bağlamda Batı Şeria ve Gazze'nin ilhak edilerek, doğrudan siyasal egemenlik alanına dahil edilmesinin imkansız olduğu vurgulandı.
İSRAİL'DE AŞIRI SAĞ-SEKÜLER GERİLİMİ VAR
Raporun devamında ise "Batı Şeria'da yaşayan işgalci yerleşimci grupların, İsrail'den bu bölgede daha fazla askeri varlık göstermesini talep etmesi ve Filistinlilere karşı terör eylemlerinde bulunarak gerilimi zirvede tutmasının ciddi bir askeri ve finansal maliyeti vardır. Bu durum da İsrail'deki fanatik, aşırı sağcı gruplarla önemli bir kısmını liberal-seküler İsraillilerin oluşturduğu üst düzey askeri kadrolar arasında ciddi bir gerilime sebep olmaktadır." ifadeleri kullanıldı.
Raporda, 2005'te Gazze'den çekilen İsrail'in yerleşimleri boşaltmasının ise yerleşimcilerin İsrail Devleti'ne karşı şüpheci ve temkinli tutumlar geliştirmesine sebep olduğu anlatıldı.
Bu güvensizlik ortamında fanatik aşırı sağcı grupların, gerektiğinde devlete karşı yasal ve devletten bağımsız finansal ihtiyaçlarını karşılamak üzere çeşitli sivil toplum ağları kurduğu aktarılan raporda, devletten büyük destek alsalar da bu kuruluşların, aşırı sağın İsrail siyasetine angaje olmasının önemli araçları haline geldiği belirtildi.
İsrail radikal sağının devlet kadrolarıyla yaşadığı gerilimlerin de anlatıldığı raporda, İsrail'in en sağ eğilimli koalisyonunun Ocak 2023'te İsrail Yüksek Mahkemesinin yapısını ve yetkilerini değiştirme girişimine vurgu yapıldı. İsrailli "askeri elitlerin" açıktan tepkisini çekerek durumu daha da gergin hale getirdiği belirtildi.
NETANYAHU SOYKIRIMA GİRİŞTİ
7 Ekim sonrasında gelişen Gazze'nin işgali sürecinde, "askeri elitler ve sağ koalisyon" arasındaki çatışmanın yeni bir düzleme taşındığı ifade edilen raporda, askeri kanadın yine kanlı ancak görece daha kontrollü bir işgal süreci yürütme planları yaptığı kaydedildi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun başını çektiği hükümetin ise açıktan soykırıma girişerek, siyasi destek kayıplarını toparlamaya çalıştığı ve Netanyahu'nun sürecin gidişat ve nihayetini belirsizleştirdiğine işaret edildi.
Aşırı sağcı grupların, Gazze'deki işgalin kalıcı hale getirilmesini ve Gazze'nin Yahudi yerleşimine açılmasını savunmasının, İsrail ordusuyla yaşadıkları gerilimin yeni unsurlarından biri olduğu aktarılan raporda, ordunun, mevcut hükümete muhalif duruşunun da etkisiyle burada Yahudi varlığını güvence altına almanın büyük askeri ve finansal maliyetleri olacağını öne sürdüğü tespiti yapıldı.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Milli İstihbarat Akademisinden "İsrail'de Radikal Sağ" raporu
Milli İstihbarat Akademisi, İsrail'in Gazze saldırıları ile İsrail siyasetindeki "fanatik, şiddet yanlısı ideolojileri ve uygulamaları" rapor haline getirdi.
Raporda, 7 Ekim olaylarından daha önce "İsrail'deki radikal sağ ve işgalci yerleşimciliğin" İsrail siyasetinde nasıl hayat bulup geliştiği anlatılıyor.
Milli İstihbarat Akademisinden yapılan açıklamaya göre, akademinin hazırladığı "İsrail'de Radikal Sağ" raporunda, 7 Ekim sonrasında İsrail'in politik ve askeri hamlelerinin en belirleyici toplumsal kesimlerinden birinin, ülkedeki fanatik, şiddet yanlısı, aşırı sağcı gruplar olduğu belirtildi.
Raporda bu grupların, mevcut durumda Gazze'nin işgal altında tutularak, Gazzelilerin sürülmesini ve bu toprakların yerleşime açılmasını savunduğu vurgulandı.
TEMEL MOTİVASYON "VADEDİLMİŞ TOPRAK" İNANCI
Raporda, Filistin coğrafyasında ve özellikle de 7 Ekim sonrasında Gazze'de, İsrail’in yürüttüğü kanlı saldırıların teolojik ve politik bağlamının çözümlenmeye çalışıldığı kaydedildi.
İsrail'deki aşırı sağ siyaset ile işgalci yerleşimciliğin örtüştüğü bildirilen raporda, İsrail aşırı sağının temel motivasyonunun, "Ürdün Nehri'nden Akdeniz'e kadar olan bölgenin dini motivasyonlarla tamamen Yahudileştirilmesi olduğu" belirtildi.
Raporda, İsrail'in 1967'den beri Doğu Kudüs, Batı Şeria, Golan Tepeleri ve 2005/2023 dönemi hariç Gazze'yi uluslararası hukuka aykırı olarak işgal altında tuttuğu aktarıldı.
1967 yılı sonrasında ise dini motivasyonlarla buralarda işgalci yerleşimler kuran aşırı sağcı Yahudi grupların, İsrail’in bu bölgelerde askeri varlık göstermek için bahane olarak kullandığı unsurlar olduğu kaydedilen raporda, bu yönüyle yerleşimlerin de İsrail jeopolitik düzleminin ileri karakolları olarak görüldüğünün altı çizildi.
İsrail'in güvenlik sağlama kapasitesinin yetersizliği ve bu bölgelerde iskan edebileceği yeterli Yahudi nüfusuna sahip olmamasına da dikkati çekilen raporda, bu bağlamda Batı Şeria ve Gazze'nin ilhak edilerek, doğrudan siyasal egemenlik alanına dahil edilmesinin imkansız olduğu vurgulandı.
İSRAİL'DE AŞIRI SAĞ-SEKÜLER GERİLİMİ VAR
Raporun devamında ise "Batı Şeria'da yaşayan işgalci yerleşimci grupların, İsrail'den bu bölgede daha fazla askeri varlık göstermesini talep etmesi ve Filistinlilere karşı terör eylemlerinde bulunarak gerilimi zirvede tutmasının ciddi bir askeri ve finansal maliyeti vardır. Bu durum da İsrail'deki fanatik, aşırı sağcı gruplarla önemli bir kısmını liberal-seküler İsraillilerin oluşturduğu üst düzey askeri kadrolar arasında ciddi bir gerilime sebep olmaktadır." ifadeleri kullanıldı.
Raporda, 2005'te Gazze'den çekilen İsrail'in yerleşimleri boşaltmasının ise yerleşimcilerin İsrail Devleti'ne karşı şüpheci ve temkinli tutumlar geliştirmesine sebep olduğu anlatıldı.
Bu güvensizlik ortamında fanatik aşırı sağcı grupların, gerektiğinde devlete karşı yasal ve devletten bağımsız finansal ihtiyaçlarını karşılamak üzere çeşitli sivil toplum ağları kurduğu aktarılan raporda, devletten büyük destek alsalar da bu kuruluşların, aşırı sağın İsrail siyasetine angaje olmasının önemli araçları haline geldiği belirtildi.
İsrail radikal sağının devlet kadrolarıyla yaşadığı gerilimlerin de anlatıldığı raporda, İsrail'in en sağ eğilimli koalisyonunun Ocak 2023'te İsrail Yüksek Mahkemesinin yapısını ve yetkilerini değiştirme girişimine vurgu yapıldı. İsrailli "askeri elitlerin" açıktan tepkisini çekerek durumu daha da gergin hale getirdiği belirtildi.
NETANYAHU SOYKIRIMA GİRİŞTİ
7 Ekim sonrasında gelişen Gazze'nin işgali sürecinde, "askeri elitler ve sağ koalisyon" arasındaki çatışmanın yeni bir düzleme taşındığı ifade edilen raporda, askeri kanadın yine kanlı ancak görece daha kontrollü bir işgal süreci yürütme planları yaptığı kaydedildi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun başını çektiği hükümetin ise açıktan soykırıma girişerek, siyasi destek kayıplarını toparlamaya çalıştığı ve Netanyahu'nun sürecin gidişat ve nihayetini belirsizleştirdiğine işaret edildi.
Aşırı sağcı grupların, Gazze'deki işgalin kalıcı hale getirilmesini ve Gazze'nin Yahudi yerleşimine açılmasını savunmasının, İsrail ordusuyla yaşadıkları gerilimin yeni unsurlarından biri olduğu aktarılan raporda, ordunun, mevcut hükümete muhalif duruşunun da etkisiyle burada Yahudi varlığını güvence altına almanın büyük askeri ve finansal maliyetleri olacağını öne sürdüğü tespiti yapıldı.
Kaynak: AA
En Çok Okunan Haberler
Dünya genelinde konut kiraları en çok hangi ülkede arttı?
Anadolu’nun kapıları Türklere 953 yıl önce bugün açıldı
Yaz tatilinin ardından çocuğunuzu okula nasıl kolaylıkla adapte edebilirsiniz?
Güne zinde başlamanızı sağlayacak 9 enerji deposu besin
21 yıl önce su altında kalan köyden toplanan eşyalar görenleri hüzünlendiriyor
Sinema salonlarında bu hafta 9 film vizyona girecek
Karaciğer yağlanmasını engelleyen besinler neler?
Onlardan çok şey öğrendik: En bilge animasyon karakterleri
Gece açlığına çözüm olan 10 besin
En yüksek kazanç sağlayan üniversite bölümleri
Bursa'da salça karıştırma motoru üretti, kazaların önüne geçti
Bursa'da 24 yıl hapisle aranıyordu... Bulduğu taktik polisi bile şaşırttı
Bursa'da yavru kedi 7 saatlik operasyonla kurtarıldı
Manisa'da dini nikahlı eski eş ve çocuklara korkunç dayak!
Bursa'da insanların düştüğü çukur onarıldı