Tutanç: Kan bağışının düşük olduğu ülkelerden birisiyiz

Merve ÖZDEMİR ÇEVİK/HERKES DUYSUN

Gönüllü ve düzenli olarak kan bağışı yapan bağışçılara teşekkür etmek ve kan bağışına farkındalık oluşturmak üzere her yıl 14 Haziran tarihinde “Dünya Gönüllü Kan Bağışçıları Günü” olarak kutlanıyor. Dünya Sağlık Örgütü tarafından bu yılın sloganı ise “kan ver, plazma ver, hayatı paylaş, sık sık paylaş” olarak belirlendi.  Bu anlamlı gün dolayısıyla Herkes Duysun’a açıklamada bulunan Kızılay Bursa Şube Başkanı Prof. Dr. Murat Tutanç ise kan bağışının ülkemizde düşük olduğunu söylerken konunun hassasiyetine dikkat çekti. Başkan Tutanç, “İnsanlara tedavi amaçlı kan ve kan ürünlerinin verilmesi 18. yüzyılın sonlarında başladı. 20. yüzyılın başlarında kan gruplarının saptanması ile daha başarılı kan nakilleri yapılmaya başlanmış, kan ve ürünlerinin 1. Dünya Savaşı’nda kullanılması ile de hayatımızda önemli yer edinmeye başlamıştır. Bu ürünler günümüzde birçok hastalığın tedavisinde kullanılır oldu. Sadece insan vücudunda üretiliyor olması da kan bağışını kaçınılmaz kılmaktadır. Güvenli kan bağışı denince de hem bağışlayanın hem de hastanın güvenliğini kontrol altında tutmak için standart önlem ve kriterler akla gelir. Bu önlem ve kriterleri Dünya Sağlık Örgütü ve ülkelerin Sağlık Bakanlıkları belirlemektedir.” diye ifade etti.

KRİTERLERE UYGUN KAN VERMEK İNSAN HAYATINI OLUMSUZ ETKİLEMEZ  

Kriter ve standartlara uygun şekilde kan vermenin insan hayatını olumsuz etkilemeyeceğini söyleyen Kızılay Bursa Şube Başkanı Prof. Dr. Murat Tutanç sözlerine devam ederken; “Kan bağışı alabilmek için ya hastane olmanız ya da bir STK olmanız gerekmektedir. 11 yetkili hastane dışında Türk Kızılay’ı bu görevi üstlenmiştir ve ülkedeki kan ihtiyacının hemen tamamını karşılamaktadır ve altını çizerek belirtmek lazım; kanı satmamaktadır, zaten satamaz da.” dedi.

KAN VE ÜRÜNLERİNİN  SATILMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR

Ülkemizde kan bağışının düşük olduğunu belirten Kızılay Bursa Şube Başkanı Prof. Dr. Murat Tutanç, bu durumun sebepleri arasında, konu hakkında yeteri kadar bilgi sahibi olmadığımızı söylerken, “Bunu etkileyen pek çok faktör olsa da yeterli bilgilenmemek en büyük etken. Madem bu ürünün insandan başka kaynağı yok, tek kaynak insanların bağış yapması, o halde hepimize düşen görev bu işin aslında bir hayır, bir vatandaşlık görevi olduğunu her mecrada hatırlatmaktır. Nasıl ülkemizde organların satılması söz konusu değilse, kan ve ürünlerinin de satılması mümkün değildir. O yüzden dedikodu ve siyasi saiklere kapılmadan biçare durumda tedavi olmak için kan ve kan ürünlerini bekleyen hastalara umut olabilmek için kan bağışında bulunmak ve tavsiye etmek gereklidir.” diyerek konunun hassasiyetine dikkat çekti.