Bursa'da tarım ve sanayileşme çatışması: Atatürkçü Düşünce Derneği uyarıyor!
Atatürkçü Düşünce Derneğinin düzlenmiş olduğu toplantı Nilüfer, Karaman Dernek Yerleşkesinde gerçekleşti. Programa, Atatürkçü Düşünce Derneği Bursa Şube Başkanı Gürhan Akdoğan ve davetliler katılımlarını sağladı.
“BURSA OVASI DA, SANAYİSİ DE SAHİPSİZ DEĞİLDİR"
Programda konuşma yapan Atatürkçü Düşünce Derneği Bursa Şube Başkanı Gürkan Akdoğan konuşmasında yıllarca rant uğruna çarpık kentleşme ve çarpık sanayileşme ile mücadele ettiklerini belirterek, "Yıllarca anlattık, olmadı, her şeyi rant gören anlayışla vahşice çarpık kentleşme ve toplum çarpık sanayileşme ile mücadele ettik, Bursa ovasını yok ediyorsunuz dedik. Sürdürülebilir kalkınma ilkesi doğrultusunda doğayı çevreyi koruyarak sanayileşmeyi, kentleşmeyi birlikte planlayalım dedik yine olmadı. Onlarca sanayileşme ve kentleşme sempozyumları düzenledik, raporlar hazırladık, kent yağmasına, ova talanına karşı davalar açtık ama bir türlü dinlemediler. 1977 yılında yapılan tarımsal arazilerin ve özellikle Bursa ovasının korunması hakkındaki protokolde korunacak ova koruma alanı 20.000 hektar olarak belirlenmiş olmasına rağmen ova korunamamış, meydana gelen sanayileşme ve yerleşim nedeniyle, ova koruma alanı 11.245 hektara kadar küçülmüştür. Bu duruma rağmen yapılan araştırmalar (2011 yılında belirlenen Ova koruma alanı 9.163 hektar) Bursa ovasının kan kaybetmeye devam ettiğini ova alanının günümüzde 9.000 hektarın da çok altına düştüğünü göstermektedir. Bursa ovasının elimizde 9.000 hektarı kalırken onu da sulayamıyoruz.” dedi
“İNSAN ETKİNLİKLERİ OLUMSUZ YÖNDE ETKİ ETMİŞTİR”
İnsan etkinliklerinin doğal kaynakları olumsuz etkilediğini de belirten Akdoğan “Dünyamızda yaşayan insanlar geride bıraktığımız 2000 yılında 6 milyar iken dünya nüfusu şimdi 7,8 milyara ulaşmıştır. 19. yüzyıl başlarında 1,5 milyar olan dünya nüfusunun, 2050 yılında 10 milyara çıkacağı tahmin edilmektedir. 1950 yılında 21 milyon olan nüfusumuz, 2023 yılında 4 kat artarak 85 milyona ulaşmıştır. Yaşadığımız uygarlık, doğal kaynakların yanlış kullanımı ve doğal yaşam alanlarına verilen zarar nedeniyle tehlikeye girmiş durumdadır. Kapasitenin üzerinde kullanımının sonucunda dünya, aşırı bir baskıyla karşı karşıyadır. Endüstri devriminden günümüze dek geçen süre içerisinde dünya nüfusu 8 katına çıkmıştır. Son 100 yıl içinde, endüstriyel üretim 100 kat artmıştır. İnsan etkinliklerinin ve nüfusun bu inanılmaz artışı çevre üzerinde önemli ölçüde olumsuz etkiler yaratmıştır. Bursa toplam tarım alanının yüzde 79'luk kısmı sulamaya uygun olmasına karşın, yüzde 42'lik kısmı sulanabilmektedir. Sulamaya uygun alanın ise yüzde 53'ü sulanmaktadır. Tüm Türkiye'de olduğu gibi Bursa'da da hala tarımsal sulama suyunun yüzde 68'i açık sulama sistemleri ile, sadece yüzde 32'si kapalı basınçlı sistemlerle sulanacak arazilere ulaştırılmaktadır” ifadelerine yer verdi.
“PLANSIZ SANAYİLEŞME DEVAM EDİYOR”
Konuşmasında plansız sanayileşmenin devam ettiğini de belirten Akdoğan “Türkiye'de olduğu gibi Bursa'da da plansız ve ağırlıklı dışa bağımlı bir sanayileşme söz konusudur. Bugün Bursa'da, faaliyette ve alt yapı çalışmaları devam eden, 17 adet Organize Sanayi Bölgesi (OSB), 3 adet Özel Endüstri Bölgesi (ÖEB), 8 adet Sanayi Bölgeleri (SB), 24 adet Küçük Sanayi Sitesi (KSS) toplam 52 adettir. Yaklaşık olarak toplam 5.200 hektarlık bir alan kullanan Organize Sanayi Bölgelerinde, 153.000 civarında kişi istihdam edilmektedir. Bursa'da yeterince sanayi bölgesi oluşmuştur. Dağınık ve plansız sanayileşme, tarım arazilerinin yok edilmesi ve gecekondulaşma gibi kentsel sorunları da beraberinde getirmiştir. Artık, mevcut kapasite kullanımları da değerlendirildiğinde, yeni sanayi bölgelerinin açılmasına izin verilmemelidir. Sanayi Bölgeleri, Sanayi Siteleri dışında endüstriyel tesislerin kurulmasına ve çalışmasına izin verilmemelidir. Organize sanayi bölgelerinin büyük bir bölümünde, sonradan OSB olmasından kaynaklı olarak, alt ve üst yapı sorunları hala sürmektedir. Parsel bazında %30 boş kapasitesi olan Organize Sanayi Bölgelerinin, %62'sinde Arıtma tesisi yoktur. %85'inde itfaiye teşkilatı, %92'sinde Sağlık Merkezi, %70'inde PTT ve Okul gibi tesisler bulunmamaktadır. Sınırları içerisinde, sanayi bölge ve sitelerini yoğun şekilde barındıran Kestel, Nilüfer ve Osmangazi ilçelerinin durumu ise "vahim”dir ve bu ilçeler adeta "S.O.S." vermektedir. Daha önce Uluabat gölü kenarında oluşturulmak istenen KOTİYAK, Kestel de BESOB Sanayi Sitesi ve sonrası aynı bölgede TEKNOSAB ile karşımıza çıkan model, şimdide Doğu OSB olarak imar rantını sağlamak üzere yöntem olarak da son derece geliştirerek karşımıza çıkıyor. Neymiş? İleri Teknoloji Sanayi Bölgesi yapacaklarmış. Kulağa ne kadar hoş geliyor. Gelecek stratejileri, ileri teknoloji sanayi, ARGE üssü, Bursa vizyonu, uzay, havacılık, silah sanayi- yüksek ve ileri teknoloji, gibi içi boşaltılmış altı doldurulmamış birkaç laf daha süsle püsle cilala modern yönetimde kullanılan çok değerli bilimsel kavramların içini boşalt sonra gelsin imar rantı. Olan budur. Kestel'de yapılması düşünülen İleri Teknoloji Sanayi Bölgesinden önce İleri Teknoloji Sanayi OSB (TEKNOSAB) da sorulacak ve yanıt aranacak o kadar çok soru var ki. İleri Teknoloji Bölgesi denen OSB de parsel sahipleri kimler ve iştigal konuları ileri teknoloji sanayi mi? Yoksa içinde sanayici bile olmayanlar var mı? Bu soruları aynı şekilde Doğu bölgesinde de sorabiliriz sadece ölçek değişiyor orada da 322 ha o da 450 futbol sahası büyüklüğünde ve Bursa'da 17 organize sanayi bölgesi 3 özel endüstri bölgesi 8 sanayi bölgesinin bulunduğu 5200 hektar alan kapladığı fakat toplam olarak yüzde 30 boş olduğu göz önüne alındığında ne kadar daha sanayi bölgesine ihtiyaç olup olmadığı da ortadadır. Tüm yukarıda belirttiğimiz hususlar meslek odalarının uzmanlık alanlarından edindiğimiz bilgiler yerelde yaptığımız çalışmalar, çeşitli taraflarla görüşmeler ile bilimsel temelli yaklaşımlar çerçevesinde oluşturulmuştur. Böylesi büyük ve geleceği etkileyecek projeler plan hiyerarşisi içinde 1/100000 1/25000 ve 1/5000 lik planlar yapılmadan özellikle Bursa'nın anayasası diyeceğimiz 2050 1/100000lik çevre düzeni planı yapılmadan onu destekleyen ulaşım master planları gerçekleştirilmeden parçacıl şekilde yamalı bohça misali kesinlikle yapılmamalıdır. Duruşumuz toplum çıkarlarını önceleyen kentimizin geleceğini, doğayı ve çevreyi koruma sürdürülebilir kalkınma ilkesi çerçevesinde planlı sanayileşme yaklaşımlarını içermekte olup Atatürkçü Düşünce Derneği olarak bu veya buna benzer olumsuz yatırımların, planlamaların bundan önce olduğu gibi bundan sonrada takipçisi olacağımızı, Başta TMMOB, Baro ve Meslek odaları olmak üzere, üniversitelerin değerli bilim insanları, çeşitli çevre dernekleri, demokratik kitle örgütleri ve siz değerli basın mensupları ile işbirliği içinde olacağımızı bir kez daha kamuoyuna arz ederiz.” şeklinde konuştu.