Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Birleşmiş Milletler

Herkes Duysun - Birleşmiş Milletler haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Birleşmiş Milletler haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

BM'nin mülteci raporundaki acı gerçek: 120 milyon kişi zorla yerinden edildi Haber

BM'nin mülteci raporundaki acı gerçek: 120 milyon kişi zorla yerinden edildi

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), "Zorla Yerinden Edilmede Küresel Eğilim 2024" başlıklı raporunu yayınladı. Raporda, zorla yerinden edilmede 12 yıllık üst üste artışın yaşandığı bildirilirken, geçen yılın rakamların dünya genelinde tarihi yeni seviyelere ulaştığı kaydedildi. Toplam rakamın Mayıs 2024 itibarıyla 120 milyona ulaştığı belirtilen raporda, Sudan, Gazze ve Myanmar'da devam eden çatışmaların yeni yerinden edilmeleri tetiklediği ve bunlara acilen çözüm bulunması gerektiğinin altı çizildi. Yerinden edilmelerdeki artışın, yeni ve uzun süredir devam eden krizlerin çözülmesindeki "başarısızlığı" yansıttığı vurgulanırken, bu durum karşısında dünyanın kayıtsızlığına ve eylemsizliğine karşı uyarı yapıldı. Raporda, zorla yerinden edilenlerin sayısının dünyanın en yoğun 12'nci nüfus yoğunluğuna sahip Japonya ile eşdeğer olduğu kaydedildi. Yerinden edilme rakamlarının artmasına Sudan'daki devam eden yıkıcı çatışmaların en büyük katkıyı yaptığı belirtilirken, Nisan 2023'ten bu yana ülke içinde 7,1 milyondan fazla kişi yerinden edildi ve 1,9 milyon Sudanlının da komşu ülkelere geçtiğine değinildi. GAZZE ŞERİDİ'NDE 1,7 MİLYON İNSANIN YERİNDEN EDİLDİ Raporda, "2023 yılı sonunda toplam 10,8 milyon Sudanlı yerinden edildi. Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Myanmar'da geçen yıl şiddetli çatışmalar nedeniyle milyonlarca kişi ülke içinde yerinden edildi." ifadesi kullanıldı. BM Yakın Doğu'daki Filistin Mültecilerine Yardım ve Bayındırlık Ajansı'nın (UNRWA), 2023'ün sonu itibarıyla Gazze Şeridi'nde yaşanan yıkıcı şiddet nedeniyle 1,7 milyona yakın insanın (nüfusun yüzde 75'i) yerinden edildiğini tahmin ettiği kaydedilirken, bazı Filistinli mültecilerin birden çok kez yerinden olduğu ifade edildi. Suriye'nin, 13,8 milyon kişinin ülke içinde ve dışında zorla yerinden edilmesiyle dünyanın en büyük yerinden edilme krizi olmaya devam ettiğinin altı çizildi. Raporda, şunlar kaydedildi: "(Dünya genelinde) Yerinden edilme rakamlarındaki en büyük artış, çatışmalardan kaçıp kendi ülkelerinde kalan kişiler nedeniyle yaşandı. Ülke İçinde Yerinden Edilme İzleme Merkezine (IDMC) göre, bu sayı 68,3 milyon kişiye yükseldi. Bu da son 5 yılda neredeyse yüzde 50'lik bir artışa karşılık geliyor." 5 milyondan fazla ülke içinde yerinden edilmiş kişi menşe ülkelerine geri döndü Mültecilerin ve uluslararası korumaya ihtiyaç duyan diğer kişilerin sayısının, BMMYK ve UNRWA'nın yetki alanı altındakiler dahil 43,4 milyona yükseldiği bildirildi. Raporda, mültecilerin büyük çoğunluğu komşu ülkelerde barındığı hatırlatılırken, bunların yüzde 75'inin düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşadığına işaret edildi. 2023'te dünya genelinde 5 milyondan fazla ülke içinde yerinden edilmiş kişinin ve bir milyondan fazla mültecinin menşe ülkelerine geri döndüğünü vurgulandı. Öte yandan iklim krizi ve bunun zorla yerinden edilmiş insanları nasıl giderek artan ve orantısız bir şekilde etkilediğine ilişkin yeni analizler de raporda aktarıldı. BM'DEN "DAYANIŞMA" ÇAĞRISI Raporda görüşlerine yer verilen BM Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi, bu keskin ve giderek artan rakamların arkasında sayısız insanlık trajedisi yattığını vurgularken, "Bu acı, uluslararası toplumu zorla yerinden edilmenin temel nedenleriyle mücadele etmek için acilen harekete geçmeye teşvik etmeli." ifadelerini kullandı. Savaşan tarafların, savaşın temel yasalarına ve uluslararası hukuka saygı duyması gerektiğinin altını çizen Grandi, çatışmalara, insan hakları ihlallerine ve iklim krizine yönelik daha iyi işbirliği ve ortak çabaların olmaması halinde, yerinden edilme rakamlarının artmaya devam edeceğini, bunun da yeni sefaletlere ve maliyetli insani müdahalelere yol açacağını belirtti. Grandi, "Mülteciler ve onlara ev sahipliği yapan toplulukların dayanışmaya ve yardım eline ihtiyacı var. Onlar, dahil olduklarında toplumlara katkıda bulunabilirler ve bulunuyorlar." ifadelerini kullandı. Geçen yıl milyonlarca insan evlerine döndüğünü hatırlatan Grandi, bunun "önemli bir umut ışığı" olduğunu da kaydetti.

Aynı gün iki göçmen faciası yaşandı: 9 ölü, 60 kayıp Haber

Aynı gün iki göçmen faciası yaşandı: 9 ölü, 60 kayıp

Lampedusa Adası'nın 30 mil güneydoğusunda 10 Nisan'da küçük bir teknenin batmasının dışında aynı gün birkaç saat önce bir başka göçmen teknesi kazasının daha yaşandığı ortaya çıktı. Birleşmiş Milletler Uluslararası Göç Örgütü (IOM) Akdeniz Koordinasyon Ofisi Sözcüsü Flavio Di Giacomo, X platformundan yaptığı paylaşımda, "İki gün önce meydana gelen ve 24 kurban olan (9 ölü, 15 kayıp) tekne kazasına ek olarak, ondan birkaç saat önce başka bir teknenin battığı bugün öğrenildi: O tekneden de 45 kişi kayıp." ifadesini kullandı. Di Giacomo, "Bir göçmen, her iki tekne kazasından da kurtulduğunu anlattı. İlk tekne kazasından kurtulan tek kişi, daha sonra batacak ve başka bir küçük tekne tarafından kurtarılmış. Daha sonra diğer hayatta kalan göçmenlerle Lampedusa'ya götürülmüş." değerlendirmesinde bulundu. Flavio Di Giacomo, her iki teknenin de demirden yapıldığını ve Tunus'tan hareket ettiğini belirtti. İtalya Sahil Güvenlik Komutanlığından 11 Nisan'da yapılan açıklamada, 10 Nisan'da batan küçük tekneden 22 kişinin kurtarıldığı, 9 kişinin de cansız bedeninin çıkarıldığı duyurulmuştu. Kurtarılanlar ilk ifadelerinde teknelerinde 15 kişi daha bulunduğunu ve bunların kayıp olduğunu bildirmişti. IOM'un kayıp düzensiz göçmenlere yönelik bilgileri derlediği verilere göre, Orta Akdeniz'de yılbaşından 10 Nisan'a kadar 413 göçmen denizde kayboldu. Diğer yandan, İtalya İçişleri Bakanlığının verilerine göre, bu yıl 1 Ocak-12 Nisan döneminde ülkeye denizi aşarak gelen düzensiz göçmen sayısı 16 bin 093 oldu. Geçen yıl aynı dönemde ise bu sayı 32 bin 324 idi. ORTA AKDENİZ'DEKİ DÜZENSİZ GÖÇ SORUNU Avrupa'ya yönelik düzensiz göç akınında, İtalya, Malta, Libya ve Tunus arasında kalan Orta Akdeniz güzergahı, son yıllarda yoğun hareketlilik gözlenen rotalardan biri olarak öne çıkıyor. Kuzey Afrika kıyılarından denize açılan ve sonra yardım çağrısı yapan düzensiz göçmenleri, bu güzergahta Avrupalı devlet görevlileri yerine genellikle Avrupa menşeli sivil toplum kuruluşları kurtarıyor. Söz konusu STK'ler, AB üyesi devletlerin "güvenli liman" vermemesinden ötürü zaman zaman kurtardıkları düzensiz göçmenleri tahliye etmekte güçlük çekiyor. STK'ler geçen yıldan bu yana da İtalya'daki son yasal düzenlemeler nedeniyle faaliyetlerini gerçekleştirmede bazı zorluklarla karşı karşıya kalıyor. Kendi imkanlarıyla Akdeniz'i geçebilen ya da kurtarılan göçmenlerin, Avrupa'da ilk ayak bastıkları yer ise çoğunlukla İtalya'nın Kuzey Afrika'ya en yakın kara parçası Lampedusa Adası ya da bazen Malta oluyor. Öte yandan, teknelerin alabora olması ya da teknelerdeki aşırı kalabalık nedeniyle susuz ve havasız kalınması yüzünden her yıl çok sayıda düzensiz göçmen, Akdeniz'i geçmeye çalışırken hayatını kaybediyor.

BM Güvenlik Konseyi, Kolombiya'da etnik gruplarla görüştü Haber

BM Güvenlik Konseyi, Kolombiya'da etnik gruplarla görüştü

Heyet, Cauca yönetim bölgesine bağlı Buenaventura liman kentinde, etnik grup temsilcileri ve STK'larla toplantılar gerçekleştirdi. Taraflar arasındaki görüşmelere Cumhurbaşkanı Yardımcısı Francia Marquez ve ülkenin yeni Dışişleri Bakanı Luis Gilberto Murillo'nun da eşlik ettiği bildirildi. Kolombiya basınında çıkan haberde, ülke tarihinde ilk kez BM Güvenlik Konseyinden bir heyetin Kolombiya'daki etnik gruplarla bir araya geldiği belirtildi. BM heyetinin toplantılar kapsamında, etnik grupların taleplerini ve sorunlarını yüz yüze dinleyeceği aktarıldı. Kasım 2016'da devlet ile FARC arasında imzalanan barış sürecinden sonra tarafların taahhütlerine ne derecede bağlı kaldığı da heyetin gündeminde olacağı bilgisi paylaşıldı. Dışişleri Bakanlığı internet sitesinden yapılan açıklamada, BM heyetinin ziyaretinden ötürü Kolombiya hükümetinin memnuniyeti dile getirilerek, "Ziyaret, ulusal hükümetin barışa olan bağlılığının bir göstergesidir. Ülkedeki şiddetin barışçıl ve demokratik yollardan aşılması için hükümet, üzerine düşeni kararlılıkla yerine getirmektedir" ifadesine yer verildi. HÜKÜMETE BARIŞ ÖVGÜSÜ BM Güvenlik Konseyi Temsilcileri, ortak basın açıklamasında, hükümetin silahlı isyancı örgüt Ulusal Kurtuluş Ordusu (ELN) ve FARC'ın çatı örgütü olarak da bilinen Estado Mayor Central (EMC) ile yürüttüğü barış müzakerelerine "övgüde" bulunmuştu. BM Güvenlik Konseyi'ne bağlı 15 temsilcinin 3 günlük Kolombiya ziyareti kapsamında, Caqueta yönetim bölgesindeki eski FARC üyelerinin entegrasyonu için yapılan Bölgesel Eğitim ve Yeniden Entegrasyon Alanı'nı (ETCR) ziyaret edeceği bildirilmişti.

BM'nin başarısız olduğunu belirterek istifa etti Haber

BM'nin başarısız olduğunu belirterek istifa etti

7 Ekim’den beri süren İsrail'in Filistin halkına yönelik uyguladığı yoğun bombardıman devam ederken Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği‘nde (UNHCR) üst düzey yöneticilerinden olan Volker Türk, BM'nin Gazze'deki soykırımı durdurmakta başarısızlığı nedeniyle sert bir istifa mektubuyla görevinden ayrıldı. ‘DURDURMA GÜCÜ YOK’ 17 Ekim 2022’den beri Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri olan Volker Türk, İsviçre’nin Cenevre kentindeki UNHCR Genel Merkezi Palais Wilson’dan ilettiği istifa mektubuyla görevinden ayrıldı. Türk mektubunda, İsrail'in Gazze'ye saldırılarının soykırım haline dönüştüğünü belirterek, "Hizmet ettiğimiz örgütün bu durumu durdurma gücü yok" ifadelerini kullandı. BM'nin daha önce de Tutsilere, Bosnalı Müslümanlara, Ezidilere, Rohingyalara yapılan soykırımlarda da sessiz kalarak görevini yerine getiremediğini ifade eden Türk, örgütün bir kez daha başarısız olduğunu söyledi. ‘KORKUNÇ SALDIRILARIN SUÇ ORTAĞI’ Volker Türk ayrıca ABD, İngiltere ve Avrupa'nın bu korkunç saldırıların suç ortağı olduğunu belirterek "Bu hükümetler yalnızca kendi taleplerini karşılamayı reddetmekle kalmıyor, Cenevre Sözleşmelerine saygı gösterilmesini sağlamaya yönelik anlaşma yükümlülükleri vardır, ancak aslında bunlar aktif olarak silahlandırılmaktadır." dedi. Volker Türk istifa mektubunda şu sözlere yer verdi: "Sayın Yüksek Komiser,  Bu, İnsan Hakları Yüksek Komiserliği'nin New York Ofisi Direktörü olarak sizinle son resmi iletişimim olacak.  Pek çok meslektaşımız da dahil olmak üzere dünya için büyük bir acının yaşandığı bir anda yazıyorum. Bir kez daha gözlerimizin önünde bir soykırımın yaşandığını görüyoruz ve hizmet ettiğimiz Örgütün bunu durdurma gücü yok gibi görünüyor.  1980'lerden bu yana Filistin'de insan haklarını araştıran, 1990'larda BM insan hakları danışmanı olarak Gazze'de yaşayan ve öncesinde ve sonrasında ülkede birçok insan hakları misyonu yürüten biri olarak bu benim için son derece kişisel bir durum.  Tutsilere, Bosnalı Müslümanlara, Ezidilere, Rohingyalara yapılan soykırımlarda da bu salonlarda çalıştım. Her durumda, savunmasız sivil nüfusa karşı işlenen dehşetin tozu dumanı çöktüğünde, kitlesel zulmün önlenmesi, savunmasızların korunması ve hesap verebilirlik zorunluluklarını yerine getirme görevimizi yerine getirmediğimiz acı bir şekilde ortaya çıktı.  Filistinlilere karşı ardı ardına gelen cinayet ve zulüm dalgaları da bu şekilde oldu.  Yüksek Komiser, yine başarısız oluyoruz. Bu alanda otuz yılı aşkın deneyime sahip bir insan hakları avukatı olarak soykırım kavramının sıklıkla siyasi istismara maruz kaldığını çok iyi biliyorum.  Ancak Filistin halkının, etno-milliyetçi yerleşimci sömürge ideolojisinden kaynaklanan, onlarca yıldır süren sistematik zulüm ve tasfiyenin devamı olan, tamamen Arap statülerine dayanan ve bölgedeki liderlerin açık niyet beyanlarıyla birleşen mevcut toptan katliamı. İsrail hükümeti ve ordusu şüpheye veya tartışmaya yer bırakmıyor.  Gazze'de binlerce sivil katledilirken sivillerin evleri, okulları, kiliseleri, camileri ve sağlık kurumları ahlaksızca saldırıya uğruyor. İşgal altındaki Kudüs de dahil olmak üzere Batı Şeria'da evler ele geçiriliyor ve tamamen ırka dayalı olarak yeniden dağıtılıyor ve şiddetli yerleşimci pogromlarına İsrail askeri birimleri eşlik ediyor.  Ülke genelinde Apartheid hüküm sürüyor. Bu bir ders kitabı soykırım vakasıdır. Filistin'deki Avrupalı, etno-milliyetçi, yerleşimci sömürge projesi, Filistin'deki yerli Filistin yaşamının son kalıntılarının hızla yok edilmesine yönelik son aşamasına girdi.  Dahası, Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık ve Avrupa'nın büyük bir kısmının hükümetleri bu korkunç saldırının tamamen suç ortağıdır. Bu hükümetler yalnızca kendi taleplerini karşılamayı reddetmekle kalmıyor, Cenevre Sözleşmelerine saygı gösterilmesini sağlamaya yönelik anlaşma yükümlülükleri vardır, ancak aslında bunlar aktif olarak silahlandırılmaktadır."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.