Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Bm

Herkes Duysun - Bm haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Bm haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

BM Filistin Özel Raportörü Albanese, İsrail'in Filistin'de soykırım yaptığından emin Haber

BM Filistin Özel Raportörü Albanese, İsrail'in Filistin'de soykırım yaptığından emin

İsrail'in Filistin'e yönelik soykırımının önlenmesi amacıyla "Rescop" adlı sivil toplum kuruluşunun girişimiyle başlatılan İsrail'e silah satışının durdurulmasıyla ilgili kampanya kapsamında İspanya Meclisi'nde "Barış inşası süreçlerinde askeri ambargoların rolü" başlıklı oturum düzenlendi. Bazı milletvekillerinin de dinlemeye geldiği oturuma konuşmacı olarak, İnsan Hakları için Filistin Merkezi (PCHR) Başkanı Raji Sourani, Kolombiya'nın Madrid Büyükelçisi Eduardo Avila Navarrete, Johannesburg Üniversitesi Eğitim Fakültesi Profesörü Salim Vally, eski İspanya Yüksek Mahkeme Hakimi Jose Antonio Martin Pallin ile çevrim içi bağlantı ile BM Filistin Özel Raportörü Albanese ve Filistin Kamu Diplomasi Enstitüsü Başkanı Ines Abdel Razeq katıldı. Albanese, "Son bir yılımı İsrail'in Filistin'deki soykırımını belgeleştirmeye adadım. İsrail'in Gazze'de soykırım yaptığına, yoğunlaştırılmış bir yıkım gerçekleştirdiğine dair hiçbir şüphe yok." dedi. BM'den 30 uzman ile yaptığı çalışmalarda ve temmuz ayında Uluslararası Adalet Divanının aldığı kararda İsrail'in işgal altındaki Filistin'de soykırım yaptığının açık şekilde belirtildiğini kaydeden Albanese, "Bu soykırım Gazze'de yaşayan insanlarda onarılamaz bir hasar bıraktı." dedi. Uluslararası Adalet Divanının kararlarına uymanın tüm üye ülkeler için zorunluluk olduğunu vurgulayan Albanese, soykırım yapan bir ülkeyle silah ticareti yapmanın da BM sözleşmelerini ihlal ettiğine dikkati çekti. HAMAS'IN SALDIRISI İSRAİL'İN YAPTIĞI SOYKIRIMI ASLA HAKLI ÇIKARMAZ Albanese, "7 Ekim'deki Hamas'ın saldırısı, daha sonrasında İsrail'in yaptığı soykırımı asla haklı çıkarmaz." diyerek, "İsrail'in yaptıkları karşısında silah ambargosu uygulanmasının tek başına yeterli olmadığını, bir sonraki adımın bu ülkeyle tüm askeri, akademik, diplomatik ilişkileri kesmek olması" gerektiğini ifade etti. Albanese, İsrail'in özellikle işgal altındaki Filistin topraklarında "savaş suçu ve insanlık suçu" işlediğini vurguladı. RAJİ SOURANİ: TÜM DÜNYANIN GÖZLERİ ÖNÜNDE BİR SOYKIRIM GERÇEKLEŞTİRİLİYOR Diğer yandan PCHR Başkanı Sourani de konuşmasında "İsrail, canlı olarak tüm dünyanın gözleri önünde, sanki normalmiş gibi yapılan, kimsenin tepki göstermediği bir soykırım gerçekleştiriyor. Kimse parmağını bile kımıldatmıyor. Gazze'de hiçbir şey kalmadı. Her şey, hastaneler, çocuk hastaneleri bile haritadan silindi." dedi. İsrail'in saldırılarında şimdiye kadar 17 bini çocuk olmak üzere 44 binden fazla insanın öldürüldüğünü aktaran Sourani, "120 bin kadar da yaralı var ve bunun yarısı ölecek çünkü sağlık malzemesi, ilaç yok. Bunları ulaştıracak bir yol da yok. Buna kim tahammül gösterebilir." diye konuştu. AVRUPA VE ABD'YE "İKİYÜZLÜLÜK" SUÇLAMASI Avrupa ve ABD'yi, Rusya'nın işgalindeki tutumunu İsrail'in Filistin'i işgalinde göstermeyerek "ikiyüzlülükle" suçlayan Sourani, "Tüm Avrupa ve ABD 'İsrail elbette kendini savunma hakkına sahip' diyor. Ama İsrail'in yaptığı soykırımcı bir işgal. Bunu ben demiyorum. Bunu dünyanın en önemli mahkemesi diyor. 'Bu bir soykırım' diyor. Tanımı bu. Roma Statüsü böyle diyor. İşgal durumunda kendini savunma hakkı olduğunu söylüyor." şeklinde konuştu. "Ukrayna'nın kendini savunma hakkı nasıl tamamen meşru ise Filistinlilerin de meşrudur." diyen Sourani, "Avrupa ve ABD, Ukrayna'nın onurunu savunmak için birlikte çalışıyor, Rusya'ya yaptırımlar uyguluyor. Uluslararası mahkemeleri harekete geçirdiler, ekonomik, silah ve diplomatik olarak Ukraynalılara yardım kararı aldılar. Bu bence olması gereken bir şey. Rusya cezalandırılmalı. Ama aynı şey İsrail'e yapılmıyor. Uluslararası insan hakları derneklerinin tamamı, mahkemeler Gazze'de neler olduğunu söylüyor. Bu soykırım durmalı ve İsrail bunun hesabını vermeli." açıklamasında bulundu. Sourani, "İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarındaki soykırımının siyasi değil hukuki bir mesele" olduğunu dile getirerek, "Gazze'deki işgal altındaki topraklarda olanlar uluslararası hukukun tam anlamıyla çiğnenmesidir." dedi. AB'nin İsrail ile arasındaki ortaklık anlaşmalarını askıya almasını, İspanya, İrlanda, Lüksemburg, Belçika, Norveç gibi farklı pozisyon alıp, soykırımı, insanlık ve savaş suçu işlendiğini kabul eden ülkelerin örnek alınması gerektiğini belirten Sourani "Yapılması gereken İsrail'e destek veren ülkelerin ikna edilmesi değil, bunların boykot edilmesi, yaptırım uygulanmasıdır." ifadelerini kullandı. Oturumda yapılan diğer konuşmalarda da İsrail'in Filistin'e yönelik soykırımının durdurulması için İsrail'e askeri malzeme ve silah taşıyan gemilerin geçişine izin verilmemesi, bu ülkeyle tüm askeri anlaşmaların askıya alınmasının zorunluluk olduğu vurgulandı.

BM Genel Sekreteri Guterres, G20 marjında Endonezya Devlet Başkanı Prabowo ile görüştü Haber

BM Genel Sekreteri Guterres, G20 marjında Endonezya Devlet Başkanı Prabowo ile görüştü

Brezilya'nın Rio de Janeiro kentinde 18-19 Kasım'da "adil bir dünya ve sürdürülebilir bir gezegen inşa etmek" temasıyla G20 Liderler Zirvesi düzenleniyor. Endonezya Kabine Sekretaryasından yapılan açıklamaya göre, Devlet Başkanı Prabowo Subianto, zirve marjında BM Genel Sekreteri Guterres ile bir araya geldi. Prabowo, "Küresel barışı, adaleti ve uluslararası hukuku korumadaki tutarlılığınızı takdir ediyoruz" dedi. Gıda güvenliği, yoksulluğun azaltılması, insan hakları ihlalleri ve Filistin krizinin ele alınması dahil konularda Endonezya'nın BM'yi desteklediğini bildiren Prabowo, ülkesinin "gerektiğinde barış gücü konuşlandırmak" dahil dünya barışına katkıda bulunmaya hazır olduğunu belirtti. "BM İÇİN ÖNEMLİ BİR ORTAK" Guterres ise "BM için önemli bir ortak" şeklinde nitelediği Endonezya'nın küresel arenada stratejik rolünün önemini vurguladı. "Bugün karşı karşıya kaldığımız önemli sorunlar konusunda Endonezya ile ortak bir zemin paylaşıyoruz" diyen Guterres, Endonezya'nın Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN)-BM işbirliği ile Myanmar ve Orta Doğu'daki krizlerin çözümünde aktif rol oynadığını vurguladı. PRABOWO EKİMDE GÖREVİNE BAŞLADI 2014-24 dönemine denk gelen 7. Devlet Başkanı Joko Widodo yönetiminde 2019-24 yıllarında Savunma Bakanlığını üstlenen Prabowo, Widodo'nun görev süresi dolduğu için aday olmadığı seçimlerden galip ayrılmıştı. Eski Endonezya Devlet Başkanı Suharto'nun damadı olan 73 yaşındaki emekli general Prabowo Subianto, bu yıl 20 Ekim'de yemin ederek Endonezya'nın 8. Devlet Başkanı olmuştu.

BM, Ukrayna'daki nüfusun yaklaşık yüzde 40'ının insani yardıma ihtiyaç duyduğunu açıkladı Haber

BM, Ukrayna'daki nüfusun yaklaşık yüzde 40'ının insani yardıma ihtiyaç duyduğunu açıkladı

Schmale, BM Cenevre Ofisi'nin haftalık basın toplantısında değerlendirmelerde bulundu. Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın Şubat 2022'de başladığını hatırlatan Schmale, "O tarihten bu yana 12 binden fazla insan öldürüldü. Ukrayna'daki insanların neredeyse yüzde 40'ı insani yardıma ihtiyaç duyuyor." diye konuştu. Schmale, BM'nin bu yılki Ukrayna İnsani Müdahale Planı kapsamında 8,5 milyon kişiye yardım ve koruma sağlamayı amaçladıklarını kaydetti. Ukrayna'da altyapıya yönelik saldırıların yaşandığını belirten Schmale, Şubat 2022'den bu yana sağlık tesislerine 2 binden fazla saldırı olduğunu söyledi. Schmale, "Enerji altyapısına yönelik sistematik saldırılar, elektrik kesintilerinin sıfırın altındaki sıcaklıklarda birkaç günden fazla uzaması durumunda, özellikle zaten savunmasız olan insanlar için kışın ek bir risk oluşturabilir." diye konuştu. BM'nin, sivil toplum kuruşlarının ve gönüllü örgütlerin Ukrayna'daki insani müdahale için sağladığı 1,8 milyar dolar tutarındaki yardımları sayesinde en az 7,2 milyon kişiye ulaştığına işaret eden Schmale, sıcaklıkların düşmeye başlamasıyla sivillerin koşullarının daha da kötüleştiğine dikkati çekti. Schmale, Mart 2025'e kadar 1,8 milyon kişiye ulaşmayı planladıklarını ve bunun için 500 milyon dolar tutarında fona ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Savaşın yaşandığı bölgelerin siviller ve insani yardım görevlileri için ciddi güvenlik riskleri oluşturduğunu vurgulayan Schmale, "2024'te 9 insani yardım görevlisi görev başında hayatını kaybetti ve insani yardım tesisleri hasar gördü." dedi.

BM Komitesinde 170 ülke, Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkına destek verdi Haber

BM Komitesinde 170 ülke, Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkına destek verdi

"Sosyal, insani ve kültürel" konuların ele alındığı 3. Komite'de, "Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkına" ilişkin karar tasarısı oylamaya sunuldu. Karar tasarısı, 6 "hayır" oyuna karşı 170 "evet" ve 9 "çekimser" oyla kabul edildi. Arjantin, İsrail, Micronezya, Nauru, Paraguay, ve ABD hayır oyu kullanan ülkeler oldu. Kararda, "Filistin halkının kendi kaderini tayin etme ve bağımsız devlet kurma hakkı teyit edilir." ifadesi yer aldı. Tüm ülkelerin bölgede barış içinde yaşama hakkı bulunduğuna dikkati çekilen kararda, bütün devletler ve BM örgütlerine Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkını gerçekleştirmesine destek olma çağrısı yapıldı. ABBAS: İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM GAZZE'YE SALDIRILARIN DURMASINA BAĞLI  Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, iki devletli çözüm konusunu görüşmenin, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarının durmasıyla başlayabileceğini belirtti. Abbas, Filistin lideri Yasir Arafat'ın 1988 yılında Cezayir'in başkentinde ilan ettiği "Filistin Bağımsızlık Bildirisi"nin 36. yıldönümü dolayısıyla açıklamalarda bulundu. "İki devletli çözüm konusundaki görüşmeler, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının durmasıyla başlamalıdır." diyen Abbas, ateşkes çağrısı yaptı. İsrail'in Filistinlilere karşı gerçekleştirdiği hak ihlalleri ve suçlara son vermesi gerektiğini belirten Abbas, Batı Şeria ve Kudüs'te Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin saldırılarının ve yayılmacı açıklama ve planların da son bulmasını istedi. Abbas, uluslararası topluma Filistin'in BM'ye tam üyeliğinin sağlanması çağrısı yaparken, ülkelerin Filistin devletini tanımaya devam etmesi gerektiğini ifade etti. Filistin'de her yıl 15 Kasım'da, Filistin lideri Yasir Arafat tarafından 15 Kasım 1988'de Cezayir'deki Filistin Ulusal Konseyi Toplantısı'nda, başkenti Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulmasını içeren "Bağımsızlık Bildirisi"nin ilan edilmesi kutlanıyor. HAMAS: GAZZE'DE ATEŞKESE HAZIRIZ ANCAK İSRAİL AYLARDIR HİÇBİR CİDDİ TEKLİF SUNMADI Hamas Siyasi Büro üyesi Basim Naim, saldırı altındaki Gazze Şeridi'nde derhal ateşkese hazır olduklarını ancak İsrail'in aylardır hiçbir ciddi teklif sunmadığını bildirdi. Hamas yetkilisi Naim, Katar'da Sky New televizyonundan Yalda Hakim'e verdiği röportajda, Gazze'de ateşkes görüşmelerinde gelinen son noktaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Naim, müzakereler kapsamında en son temmuzda ateşkese yaklaşıldığını ve bunun tüm detaylarıyla ele alındığını belirterek, "Sanırım ateşkese ulaşmaya, bu savaşı sona erdirecek, kalıcı ateşkes sağlayacak, tam çekilme ve esir değişimine gitmeye çok yakındık. Ne yazık ki (İsrail Başbakanı Binyamin) Netanyahu başka bir yol tercih etti." dedi. Ateşkese yaklaşıldıktan sonra İsrail'in, Mevasi, Han Yunus ve Gazze kentinde 3 ayrı katliam gerçekleştirdiğini ve 31 Temmuz'da da Hamas'ın eski Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye'ye suikast düzenlediğini anımsatan Naim, "Bundan sonra hiçbir ciddi teklif almadık." ifadesini kullandı. Naim, herkesi bu saldırganlığı durdurmak için gerekli adımları atmaya çağırdıklarını dile getirerek, "Çocuklarımız için onurlu ve müreffeh bir geleceği güvence altına almak istiyoruz." dedi. Hamas yetkilisi Naim, Gazze'de ateşkes anlaşması için hazır olduklarının altını çizdi. NETANYAHU ATEŞKES VE ESİR TAKASI İÇİN YENİ ŞARTLAR GETİRDİ ABD Başkanı Joe Biden, 27 Mayıs'ta Hamas ile İsrail arasında esir takası yapılması için Tel Aviv'in 3 aşamadan oluşan yeni bir ateşkes önerisi sunduğunu duyurmuştu. Hamas, birkaç saat içinde Biden'ın "kalıcı ateşkes, işgal güçlerinin Gazze Şeridi'nden çekilmesi, yeniden inşa ve esir takasıyla" ilgili önerilere olumlu baktıklarını ilan etmişti. Biden, planı sunanın İsrail olduğunu söylediği halde Netanyahu, önerilerin arkasında olduğunu belli eden güçlü bir açıklama yapmaktan hep kaçınmıştı. Daha sonra Netanyahu, esir takası için Gazze'yi parçalamayı ve dünyadan koparmayı amaçlayan bazı şartlar getirmişti. Netanyahu'nun getirdiği bu şartlar nedeniyle esir takası ve Gazze'de ateşkesi öngören müzakerelerden sonuç çıkmamıştı.

BM: Haber

BM: "İsrail’in Gazze’deki savaşı soykırım özellikleri taşıyor"

BM'nin İsrail’in faaliyetlerini araştıran özel komitesi yeni bir rapor yayınladı. Ekim 2023-Temmuz 2024 arasındaki dönemi kapsayan raporun işgal altındaki Filistin topraklarında ve Gazze'deki savaşın Filistinlilerin hakları üzerindeki yıkıcı etkisine odaklandığı belirtildi. Raporda, “İsrail'in Gazze'deki savaşı, kitlesel sivil kayıplar ve yaşamı tehdit eden koşullar nedeniyle soykırım özellikleri taşıyor” ifadeleri kullanıldı. İsrailli yetkililerin savaşın başlangıcından bu yana Filistinlileri yaşamlarını sürdürebilmek için gerekli olan temel ihtiyaçlardan, yiyecek, su ve yakıttan mahrum bırakan politikaları açıkça desteklediği vurgulanarak, “Bu açıklamalar, insani yardımlara yönelik sistematik ve hukuka aykırı müdahalelerle birlikte İsrail'in hayat kurtarıcı malzemeleri siyasi ve askeri kazanımlar için kullanma niyetini açıkça ortaya koyuyor” denildi. Raporda, “İsrail, Gazze'ye uyguladığı kuşatma, insani yardımların engellenmesi, sivillere ve yardım görevlilerine yönelik hedefli saldırılar ve öldürme yoluyla BM'nin tekrarlanan çağrılarına, Uluslararası Adalet Divanı'nın bağlayıcı emirlerine ve Güvenlik Konseyi kararlarına rağmen kasıtlı olarak ölüme, açlığa ve ağır yaralanmalara neden oluyor, açlığı bir savaş yöntemi olarak kullanıyor ve Filistin halkına toplu cezalandırma uyguluyor” ifadeleri kullanıldı. İsrail'in Gazze'ye yönelik yoğun bombardımanının su ve sanitasyon gibi temel hizmetleri nasıl çökerttiği ve kalıcı sağlık etkileriyle sonuçlanacak bir çevre felaketine yol açtığına değinilen raporda, “İsrail ordusunun, asgari düzeyde insan gözetiminde yapay zeka destekli hedeflemeyi ağır bombalarla birleştirerek kullanması, İsrail'in siviller ile savaşçılar arasında ayrım yapma ve sivil ölümlerini önlemek için yeterli önlemleri alma yükümlülüğünü göz ardı ettiğini gösteriyor” denildi. BM ÜYESİ ÜLKELERE "İSRAİL'İN İHLALLERİNİ ÖNLEYİN" ÇAĞRISI Raporda ayrıca İsrail'in gazetecileri hedef almasının, küresel bilgiye erişimi engellemeye yönelik kasıtlı çabası olduğu vurgulandı. Sosyal medya şirketlerinin de Filistinlilere yönelik şiddeti teşvik eden paylaşımlara kıyasla "Filistin yanlısı içeriği" orantısız bir şekilde kaldırdığına dikkat çekildi. İsrail’in BM Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı (UNRWA) ve BM'ye yönelik devam eden karalama kampanyası ile diğer saldırıları kınandı. Komite, BM üyesi tüm ülkeleri İsrail'in uluslararası hukuka yönelik ihlallerini önlemek ve durdurmak için yasal yükümlülüklerini yerine getirmeye ve İsrail'i eylemlerinden sorumlu tutmaya çağırdı. Raporda, "Her devletin Gazze'ye yönelik saldırıyı ve Doğu Kudüs de dahil olmak üzere işgal altındaki Batı Şeria'daki Apartheid sistemini desteklemeyi durdurması ortak sorumluluğudur. Uluslararası hukukun uygulanması ve hesap verebilirliğinin sağlanması tamamen üye ülkelere aittir. Bunu yapmamak, uluslararası hukuk sisteminin özünü zayıflatır ve tehlikeli bir emsal oluşturarak vahşetin kontrolsüzce devam etmesine imkan tanır" ifadeleri kullanıldı.

BM Genel Sekreteri Guterres, kritik minerallere talebin gelişen ülkeler için fırsat olduğunu söyledi Haber

BM Genel Sekreteri Guterres, kritik minerallere talebin gelişen ülkeler için fırsat olduğunu söyledi

Guterres, Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de düzenlenen BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı (COP29) kapsamındaki "Enerji Dönüşümünün Adalet ve Eşitlikle Kaynaklandırılmasına İlişkin Yüksek Düzeyli Toplantı"da konuştu. Enerji dönüşümünün adaletli şekilde sağlanmasına ilişkin zorluklarla mücadele edildiğine işaret eden Guterres, "Yenilenebilir enerji devrimi hızla ilerliyor ve kritik mineraller de bunun merkezinde yer alıyor. Geçtiğimiz yıl, ilk defa, şebekelere ve yenilenebilir enerjiye yatırılan miktar fosil yakıtlara harcanan miktarı geçti." ifadelerini kullandı. Ülkelerin 2030’a kadar yenilenebilir enerji kapasitesini üç katına çıkarmayı hedeflediğini ve bu doğrultuda kritik mineraller talebinin de artacağını anlatan Guterres, "Bu durum kaynaklar açısından zengin gelişen ülkeler için bu büyük bir fırsattır." dedi. Guterres, kaynaklara yönelik küresel çapta bir sömürü yaşandığını vurgulayarak, "Topluluklar sömürülüyor, haklar çiğneniyor ve çevreler mahvediliyor. Gelişmekte olan ülkeler değer zincirlerinin en altına itiliyor ve diğerleri kaynaklarıyla zenginleşiyor." sözlerini sarf etti. BM'nin toplulukları güçlendirmek, hesap verebilirlik yaratmak ve temiz enerjinin adil kullanımını sağlamak için çalışmalar yaptığını kaydeden Guterres, "Enerji dönüşümündeki kritik minerallere talep arttıkça, eylem de artmalı. Birlikte, geçişi adalete ve eşitliğe doğru çevirelim." görüşünü paylaştı. TEMİZ ENERJİYLE BERABER KRİTİK MİNERALLERE İHTİYAÇ ARTIYOR Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol da temiz enerjiye dönüşümün, iklim endişeleri ve ekonomik rekabet gücü gibi faktörlerin etkisiyle birçok kişinin fark ettiğinden daha hızlı ilerlediğini söyledi. Birol, kömür çağından petrol ve doğal gaz çağına ve şimdi de artan elektrik talebiyle desteklenen elektrik çağına geçildiğine dikkati çekti. Son 10 yıla bakıldığında küresel elektrik talebinin enerji talebinin iki katı büyüdüğünü kaydeden Birol, "Gelecek 10 yılda ise elektrik talebi enerji talebinin altı katı büyüyecek. Bu, elektrikli araç ve klima kullanımındaki artıştan kaynaklanan elektrik talebindeki büyümeyi temiz enerji kaynaklarıyla karşılamamız gerektiği anlamına geliyor." dedi. Birol, temiz enerjiye duyulan ihtiyacın kritik minerallere ihtiyaç duyulması anlamına da geldiğini belirterek, temiz enerji tedarik zincirlerinin geleneksel enerjiye göre çok daha uzun olduğunu, bu nedenle uygun ve adil bir şekilde pazara sunulmasının daha fazla dikkat gerektirdiğini anlattı. Gelişmekte olan ülkelere kritik minerallere yönelik gelecekteki talebi göz önünde bulundurmaları ve ticaret anlaşmalarını buna göre düzenlemeleri çağrısında bulunan Birol, "Bu ham maddeleri yerel olarak rafine edin ve işleyin. Bu, kaynaklara sahip gelişen ülkeler için büyük bir fırsat." diye konuştu. Birol, kritik minerallere ilişkin geri dönüşümün önemini de vurgulayarak, "Enerji dünyasında sihirli kelime her zaman çeşitliliktir. Tedarik zincirinde tek bir tarafa çok fazla odaklanmak her zaman risklidir. Tüm yumurtaları tek bir sepete koymamak çok önemlidir. Bu nedenle, çeşitlilik yaratmak arz güvenliği açısından çok önemli olacaktır. Tedarik açısından bakıldığında kritik minerallerin mevcudiyeti, doğru adımları attığımız takdirde yeşil enerjiye geçişi yavaşlatacak bir darboğaz olmayacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

BM, Gazze'deki Soykırım Karşısında Etkisiz Kaldı Haber

BM, Gazze'deki Soykırım Karşısında Etkisiz Kaldı

AA'nın, İsrail'in Gazze'de soykırım suçu işlemeye devam etmesi karşısında BM'nin bunu durduracak kararlar alamaması ve etkin adımlar atamamasını konu edinen dosya haberinin ilk bölümünde, İsrail'in BM kuruluşları ve yetkililerini defalarca yıpratmaya çalışarak etkisizleştirmesi ele alındı. İsrail, Gazze'deki saldırılarında çoğunluğu kadın ve çocuk 43 binden fazla sivili öldürmesinin yanı sıra bölgede görev yapan BM çalışanlarını da hem sözlü hem de fiziki olarak hedef aldı. İsrail saldırılarında yüzlerce Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) personeli yaşamını yitirirken Ajansın binaları, eğitim merkezleri ve kampları da İsrail tarafından vuruldu. UNRWA'nın "Hamas'ın uzantısı haline geldiği" ve "İsrail aleyhinde çalışan bir kuruluş" olduğu yönünde iddialarda bulunan İsrailli yetkililer, birçok UNRWA misyonunu da engelledi. İsrail yetkilileri, BM Genel Sekreteri Antonios Guterres'e de defalarca tepki göstererek onun liderliğindeki BM'nin "İsrail ve Yahudi karşıtı bir yapı haline dönüştüğünü" savundu. Guterres'in ateşkes çağrılarını "Hamas'a destek" olarak yorumlayan İsrail yönetimi, Orta Doğu'da gerilimin acilen düşürülmesi çağrıları yapan Guterres'i "istenmeyen kişi" ilan ederek ülkeye girişini yasakladığını duyurdu. İsrail, BM raportörlerini de sık sık hedef gösterdi. BM Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese, Gazze'ye ilişkin "Bir Soykırımın Anotomisi" başlıklı raporunda, İsrail'in Gazze'de Filistinlilere karşı "soykırım" yaptığını gösteren eşiği aştığına inanmak için haklı gerekçeler olduğunu bildirmesinin ardından tehditler aldığını açıkladı. Tel Aviv yönetimi, Albanese'ye İsrail'e giriş yasağı getirirken BM Filistin İnsani İşler Koordinatörü Lynn Hastings'in vizesini iptal etti. İsrail Meclisi (Knesset), UNRWA'nın faaliyetlerine son verilmesini öngören yasa tasarısını da kabul etti. "UNRWA'YA YÖNELTİLEN BU ELEŞTİRİ TAMAMEN YERSİZ" UNRWA Kıdemli İletişim Yöneticisi Jonathan Fowler ve BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) Sözcüsü Jens Laerke, İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana BM kurumları ve çalışanlarını defalarca sözlü veya fiziki olarak hedef almasına ilişkin AA muhabirine değerlendirmede bulundu. Saldırıya uğramalarının faaliyetlerini gerçekleştirme yetenekleri üzerinde çok büyük etkisi olduğunu kaydeden Fowler, çalışanların hepsinin bundan etkilendiğini, bunun psikolojik yansımalarının çok belirgin olduğunu söyledi. Fowler, "Savaş öncesi Gazze'de 13 bin personelimiz vardı ve bunların çoğu eğitim sektöründe çalışıyordu. Savaşın başlamasıyla açıkçası eğitim faaliyetlerimizi durdurmak zorunda olduğumuzu biliyorduk, bu da okullarımızın acil durum barınaklarına dönüştürülmesi anlamına geliyordu. Yaklaşık 200 binamız savaştan etkilendi veya vuruldu, binalarımıza sığınan 560'tan fazla kişi öldürüldü. Gazze'deki 13 bin personelimizin yaklaşık 5 bini hala faaliyet gösteriyor. Maalesef savaşın başlangıcından bu yana Gazze Şeridi'nde 230'dan fazla personelimiz öldürüldü. Çoğu aileleriyle birlikte öldü. Onlar Filistinliydi, birçoğu görev başında öldürüldü. Bu tam bir trajedi. (Gazze'deki) Bu personel ölüm sayısının, BM tarihindeki en yüksek ölüm sayısı olduğunu gerçekten vurgulamak istiyorum. Kesinlikle benzeri görülmemiş bir durum ve bu kendi başına son derece şok edici." dedi. Meslektaşlarının hayatını kaybetmesinin, sahada operasyonlarını da etkilediğini vurgulayan Fowler, İsrailli yetkililerin, hayatlarını riske atarak çalışan UNRWA çalışanlarının Gazze Şeridi'ne yardım malzemesi getirmesine, onları dağıtmasına ve bu bölgede dolaşmasına izin vermediğini kaydetti. Fowler, İsrailli yetkililerin UNRWA'nın İsrail aleyhinde çalışan bir kuruluş olduğu yönündeki açıklamalarına da işaret ederek "Bize yöneltilen bu eleştiri tamamen yersiz. Tamamen yanlış ve bunun için hiçbir dayanak yok. BM Genel Kurulu tarafından verilmiş bir yetkimiz var. Bu yetki 1949'da Filistinli mülteciler için yardım çalışmaları yapmak üzere belirlendi. 75 yıl sonra hala orada olmamızın sebebi sorunun özgür, adil ve kalıcı bir şekilde çözülmemesidir. İsrail'in çıkarlarına aykırı bir şekilde çalıştığımız yönündeki algı tamamen yanlış." diye konuştu. UNRWA'nın herhangi bir ulusun lehine veya aleyhine çalışmadığının, insani yardım ve kalkınma kuruluşu olarak var olduğunun altını çizen Fowler, bu faaliyetleri göstermemeleri halinde, bütün bu sorumlulukların hepsinin işgal altındaki Filistin topraklarında işgalci güç olarak İsrail'in yükümlülüğünde olacağını da vurguladı. Fowler, İsrail Meclisi'nin (Knesset), UNRWA'nın faaliyetlerine son verilmesini öngören yasa tasarısının kabul etmesine ilişkin de değerlendirmelerde bulunarak "Elbette, bunun Gazze Şeridi'ndeki uluslararası yardım operasyonunun sonunu getireceğinden çok endişeliyiz. Biz bu yardım operasyonunun omurgasıyız ve bunu sadece biz söylemiyoruz. UNRWA olmadan başka hiçbir BM kuruluşu faaliyet gösteremez. UNRWA'ya alternatif yok. (UNRWA'nın faaliyetlerinin durdurulması) Bunun olmasına izin verilemez, verilmemeli. Savaş son bulmalı. Bu yasanın iptal edilmesi gerekiyor. Ancak elbette önümüzdeki aylarda neler olabileceğinden korkuyoruz." ifadelerini kullandı. "GAZZE'DEKİ BM, UNRWA VE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARINDAN YARDIM GÖREVLİLERİNE SALDIRILAR BİR REZALET" OCHA Sözcüsü Laerke ise 7 Ekim 2023'ten bu yana, başta UNRWA personeli olmak üzere insani yardım görevlilerinin Gazze'de, hiçbir yerde görülmemiş ölçekte acımazsız saldırılara maruz kaldığını bildirdi. Bu saldırılarda en az 239 UNRWA çalışanının öldürüldüğünü kaydeden Laerke, bazılarının da gözaltına alındığını veya işkence gördüğünü anlattı. Laerke, UNRWA tesislerinin 3'te 2'sinden fazlasının hasar gördüğünü veya yok edildiğini, bazı tesislerin de askeri amaçlarla kullanıldığının altını çizdi. "Bu tür eylemler, devlet ve devlet dışı aktör olsun tüm tarafların insani yardım görevlilerini koruması gerektiğini vurgulayan uluslararası insancıl hukukun ciddi ihlallerini oluşturuyor." ifadesini kullanan Laerke, insani yardım çalışanlarına yönelik saldırıların kabul edilemeyeceğini ve onları korumak için her türlü çaba gösterilmesi gerektiğinin altını çizdi. Laerke, şöyle devam etti: "Gazze'deki BM, UNRWA ve sivil toplum kuruluşlarından yardım görevlileri, tarafsızlık ve bağımsızlık ilkelerine göre hareket ederek sivillerin acısını hafifletmek için orada. Onlara yönelik devam eden saldırılar bir rezalet ve uluslararası toplum, bunu derhal ele almalı. Bu şiddeti sona erdirmek için harekete geçmeli ve hesap verebilirliği sağlamalıdır." Medyada ve çevrim içi mecralarda yardım görevlilerine yönelik rahatsız edici sözlü saldırılara da tanık olduklarını vurgulayan Laerke, bu tür düşmanlıkların kabul edilemeyeceğini ve nefret ortamını beslediğini kaydetti. Laerke, "Savaşı sona erdirmek ve Gazze'deki 2 milyon kişinin ve hala rehine olarak tutulanların acılarını gidermek için tam tersine ihtiyaç duyulmaktadır." dedi.

İsrail, 1 aydan uzun süredir BM yetkililerinin Gazze'nin kuzeyine erişimini engelliyor Haber

İsrail, 1 aydan uzun süredir BM yetkililerinin Gazze'nin kuzeyine erişimini engelliyor

Wateridge, BM Cenevre Ofisi'nin haftalık basın toplantısına çevrim içi katılarak değerlendirmelerde bulundu. İsrail'in yoğun saldırıları altındaki Gazze Şeridi'nde durumun felaket düzeyinde olduğunu bildiren Wateridge, sadece ekim ayında okuldan barınağa dönüştürülen alanlara en az 64 saldırının düzenlendiğini ve bu sebeple yüzlerce Gazzelinin öldüğünü söyledi. Wateridge, kış aylarının gelmesi nedeniyle derin endişe duyduklarını ve yerinden edilmiş kişilerin kaldığı barınakların tamamen yetersiz olduğunu belirtti. İnsanların sokakta yaşadığını ve kaldırımlarda uyuduğunu kaydeden Wateridge, "Gazze Şeridi'ne yağmur yağdığında aşırı endişeleniyoruz. Sel bölgelerinde yaşayan, yerde yatan, gidecek bir barınağı olmayan 500 bin kişiye ne olacak? Gazze Şeridi'ne giriş yapan yardımlar aylardır en düşük seviyede. Ekim ayında ortalama olarak günde 37 yardım tırı girdi. Bu yardımların 2,2 milyon kişi için olduğunu söyleyebilirim." diye konuştu. Louise Wateridge, BM Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırmasının (IPC) geçen hafta yayımladığı ve İsrail'in kuşatması altındaki Gazze'nin kuzeyinde kıtlık yaşanma ihtimalinin yakın olduğuna ilişkin raporu da hatırlattı. Geçen ay Gazze Şeridi'nde 1,7 milyon kişinin gerekli gıdaya ulaşamadığını söyleyen Wateridge, "Akut yetersiz beslenme, (7 Ekim 2023'ten) savaş öncesinden 10 kat daha fazla." dedi. "BM'NİN BU BÖLGEYE ERİŞİM İÇİN YAPTIĞI HER TALEP REDDEDİLDİ" AA muhabirinin, "UNRWA'nın dün sosyal medya hesabından paylaştığı gibi Gazze'nin kuzeyindeki insanlar artık temel ihtiyaçlar için acil yardım çağrısında bulunuyor. Gazze'ye çok az sayıda yardım kamyonu girdiğini söylediniz. Bu kamyonlar şu anda Gazze'nin kuzeyine girebiliyor mu? Elinizdeki son rakamları bizimle paylaşır mısınız?" sorularını yanıtlayan Wateridge, geçen ay kuşatma altındaki Gazze'nin kuzeyine gıda girişine izin verilmediğini bildirdi. Wateridge, şöyle devam etti: "BM'nin bu bölgeye erişim için yaptığı her talep reddedildi. Geçen aydan bu yana girişimler oldu. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından sınırlı tıbbi tahliyeler yapıldı. Bu hafta da Gazze'nin kuzeyine 2 görevim vardı ancak bu görevler (İsrail tarafından) reddedildi. Yani kuşatma altındaki Gazze'nin kuzeyine erişim neredeyse imkansız hale geliyor ve zaten imkansızdı. UNRWA'dan hiç kimse 1 aydan uzun süredir kuşatma altındaki Gazze'nin kuzeye erişemedi."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.