Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Bm

Herkes Duysun - Bm haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Bm haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kolombiya Dışişleri Bakanı Murillo'dan Gazze için birlik çağrısı Haber

Kolombiya Dışişleri Bakanı Murillo'dan Gazze için birlik çağrısı

Kolombiya Dışişleri Bakanı Luis Gilberto Murillo, Ürdün'ün ev sahipliğinde Ölü Deniz bölgesinde başlayan "Gazze'ye Acil İnsani Müdahale Konferansı"nda konuştu. İsrail'in Gazze'deki saldırılarının kabul edilemez olduğunu vurgulayan Murillo, acil ateşkes için uluslararası birlik ve dayanışmanın sağlanması gerektiğini söyledi. Murillo, Gazze'de "yürek parçalayıcı" hadiseler yaşandığını dile getirerek, "Filistin halkı bugün soykırımla karşı karşıya, bunu açıkça belirtmeliyiz ve orada adil olmayan absürt bir savaş yaşanıyor. Uluslararası toplum acil ve etkili şekilde müdahalede bulunmalı." ifadesini kullandı. "İNSANİ YARDIMLAR HİÇBİR ENGELE UĞRAMADAN KESİNTİSİZ YAPILMALI" Kolombiya olarak her türlü desteği vermeye hazır olduklarını anlatan Murillo, "Filistin sorununa kalıcı bir çözüm bulunmasını teşvik eden tüm Birleşmiş Milletler (BM) kararlarını destekliyoruz. Acil ateşkes sağlanmalı, rehineler serbest bırakılmalı ve insani yardımlar hiçbir engele uğramadan kesintisiz yapılmalı" dedi. Güney Afrika'nın İsrail aleyhinde Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) açtığı davaya müdahil olduklarını hatırlatan Murillo, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Karim Khan'ın İsrail hükümeti ile ilgili kararını da desteklediklerini kaydetti. "BU HEPİMİZİN AHLAKİ VE YASAL GÖREVİDİR" Murillo, İsrail ile diplomatik ilişkileri kestiklerini anımsatarak, "Hepimiz uluslararası insancıl hukuka uymakla yükümlüyüz. Savunmasız insanlara karşı hoşgörü, barış ve karşılıklı saygıyı bırakmamalıyız. Bu hepimizin ahlaki ve yasal görevidir." diye konuştu. ABD'nin duyurduğu BM Güvenlik Konseyi ateşkes planını değerli bulduklarını kaydeden Murillo, ayrıca BM Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansının (UNRWA) finansal olarak desteklenmesinin önemine dikkati çekti. Kolombiya, Gazze'de Filistin halkına yönelik saldırıları gerekçe göstererek 3 Mayıs'ta İsrail ile diplomatik ilişkileri resmen kestiğini duyurmuştu.

Haluk Levent BM'de İsrail'i kınadı Haber

Haluk Levent BM'de İsrail'i kınadı

9 - 10 Mayıs'ta Kenya'da düzenlenen Birleşmiş Milletler Sivil Toplum Konferansı’na konuşmacı olarak katılan Ahbab kurucusu ve sanatçı Haluk Levent, İsrail’li kınarken protestolarla dayanışma mesajı verdi. Levent, Nairobi’deki konferansta yaptığı konuşmada, “Benim adım Haluk Levent. Bugün size güzel ülkem Türkiye’nin selamlarını getirdim. Bugün burada sadece bir rock sanatçısı olarak değil, bir iyilik organizasyonu olan Ahbap’ın kurucusu ve başkanı olarak bulunuyorum. Buraya bazı proje ve önerilerimi sizinle paylaşmak için gelmiştim. Ama bu sabah uyandığımda Gazze’de 600 binden fazla çocuğun büyük tehlike altında olduğunu öğrendim. Biz Ahbap olarak Gazze’ye insani yardım göndermeyi denedik ama pek çok engelle karşılaştık. Ve bildiğiniz gibi 100’den fazla Birleşmiş Milletler çalışını hayatını kaybetti” dedi. Bu noktada moderatör Maria Fernanda Espinosa, Levent’in konuşmasını tamamlaması için uyarırken Levent şöyle devam etti: “Ayrıca Başbakan Netanyahu’ya bir soru sormak istiyorum. 10 binden fazla çocuğun öldürülmesini nasıl haklı görebilirsiniz? Bu nedenle İsrail hükümetini bu zulüm ve insani krizden dolayı kınıyorum. Ayrıca, Gazze’deki savaşı protesto eden savaş karşıtı Yahudi toplumu da dahil olmak üzere, Amerikalı ve Fransız öğrencilerle dayanışma içerisindeyim.” Moderatör Fernanda, Levent’e “Teşekkürler” dedikten sonra sıradaki konuşmacıya söz verdi.

Aynı gün iki göçmen faciası yaşandı: 9 ölü, 60 kayıp Haber

Aynı gün iki göçmen faciası yaşandı: 9 ölü, 60 kayıp

Lampedusa Adası'nın 30 mil güneydoğusunda 10 Nisan'da küçük bir teknenin batmasının dışında aynı gün birkaç saat önce bir başka göçmen teknesi kazasının daha yaşandığı ortaya çıktı. Birleşmiş Milletler Uluslararası Göç Örgütü (IOM) Akdeniz Koordinasyon Ofisi Sözcüsü Flavio Di Giacomo, X platformundan yaptığı paylaşımda, "İki gün önce meydana gelen ve 24 kurban olan (9 ölü, 15 kayıp) tekne kazasına ek olarak, ondan birkaç saat önce başka bir teknenin battığı bugün öğrenildi: O tekneden de 45 kişi kayıp." ifadesini kullandı. Di Giacomo, "Bir göçmen, her iki tekne kazasından da kurtulduğunu anlattı. İlk tekne kazasından kurtulan tek kişi, daha sonra batacak ve başka bir küçük tekne tarafından kurtarılmış. Daha sonra diğer hayatta kalan göçmenlerle Lampedusa'ya götürülmüş." değerlendirmesinde bulundu. Flavio Di Giacomo, her iki teknenin de demirden yapıldığını ve Tunus'tan hareket ettiğini belirtti. İtalya Sahil Güvenlik Komutanlığından 11 Nisan'da yapılan açıklamada, 10 Nisan'da batan küçük tekneden 22 kişinin kurtarıldığı, 9 kişinin de cansız bedeninin çıkarıldığı duyurulmuştu. Kurtarılanlar ilk ifadelerinde teknelerinde 15 kişi daha bulunduğunu ve bunların kayıp olduğunu bildirmişti. IOM'un kayıp düzensiz göçmenlere yönelik bilgileri derlediği verilere göre, Orta Akdeniz'de yılbaşından 10 Nisan'a kadar 413 göçmen denizde kayboldu. Diğer yandan, İtalya İçişleri Bakanlığının verilerine göre, bu yıl 1 Ocak-12 Nisan döneminde ülkeye denizi aşarak gelen düzensiz göçmen sayısı 16 bin 093 oldu. Geçen yıl aynı dönemde ise bu sayı 32 bin 324 idi. ORTA AKDENİZ'DEKİ DÜZENSİZ GÖÇ SORUNU Avrupa'ya yönelik düzensiz göç akınında, İtalya, Malta, Libya ve Tunus arasında kalan Orta Akdeniz güzergahı, son yıllarda yoğun hareketlilik gözlenen rotalardan biri olarak öne çıkıyor. Kuzey Afrika kıyılarından denize açılan ve sonra yardım çağrısı yapan düzensiz göçmenleri, bu güzergahta Avrupalı devlet görevlileri yerine genellikle Avrupa menşeli sivil toplum kuruluşları kurtarıyor. Söz konusu STK'ler, AB üyesi devletlerin "güvenli liman" vermemesinden ötürü zaman zaman kurtardıkları düzensiz göçmenleri tahliye etmekte güçlük çekiyor. STK'ler geçen yıldan bu yana da İtalya'daki son yasal düzenlemeler nedeniyle faaliyetlerini gerçekleştirmede bazı zorluklarla karşı karşıya kalıyor. Kendi imkanlarıyla Akdeniz'i geçebilen ya da kurtarılan göçmenlerin, Avrupa'da ilk ayak bastıkları yer ise çoğunlukla İtalya'nın Kuzey Afrika'ya en yakın kara parçası Lampedusa Adası ya da bazen Malta oluyor. Öte yandan, teknelerin alabora olması ya da teknelerdeki aşırı kalabalık nedeniyle susuz ve havasız kalınması yüzünden her yıl çok sayıda düzensiz göçmen, Akdeniz'i geçmeye çalışırken hayatını kaybediyor.

Bakan Göktaş, New York2taki Türk vatandaşlarla bir araya geldi Haber

Bakan Göktaş, New York2taki Türk vatandaşlarla bir araya geldi

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, BM Kadının Statüsü Komisyonu Toplantıları için geldiği New York'taki Türkevi'nde, Türk vatandaşları ile buluştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın selamlarını ileterek sözlerine başlayan Göktaş, "Bugün burada Anadolu’nun sıcaklığı, sevgisi ve muhabbeti var ama aynı zamanda gurbet de var" diye konuştu. Kendisinin gurbetin ne anlama geldiğini çok iyi bilen kişiler arasında yer aldığını dile getiren Göktaş, "Büyükelçiliklerimizin kapısı vatandaşlarımıza sonuna kadar açık, taleplerini net bir şekilde ifade edebiliyor, büyükelçilerimize, başkonsolosluğumuza her aradığında ulaşabiliyor. Sizler zaman zaman yurt dışında gurbette olduğunuzu hissedebilirsiniz ama her zaman sizinle olan bir devletiniz ve arkanızda duran bir ülkeniz var" ifadelerini kullandı. 'BAZI AVRUPA ÜLKELERİ İLE ABD’DE DE AİLE ATAŞELİKLERİNİ AÇMAYI PLANLIYORUZ' Yurt dışındaki vatandaşların hassasiyetlerini yakından takip ettiklerini belirten Göktaş, şöyle konuştu: "Ülkesinden uzakta vatandaşlarımızın aile bağları kırgınlaşabiliyor veya yaşadıkları ülkelerde çocuklarını yetiştirmede yetkililerle sorunlar yaşayabiliyorlar. Bizler de 2015’te aile ataşeliklerini kurduk, hizmet vermeye başladık. Önümüzdeki dönemde bazı Avrupa ülkeleri ile ABD’de de bunu açmayı planlıyoruz. Aile ataşeliklerimiz vesilesiyle hem ülkemizdeki aile politikaları hem de sosyal devlet olmanın getirdiği bütün hassasiyetleri vatandaşlarımızla paylaşıyoruz. Ailenin güçlü olması, evlatlarımızın temeli sağlam bir zeminde büyümesi ve geleceğe daha güçlü bir şekilde hazırlanması demektir. Bunun için yürüttüğümüz faaliyetlerin başında Aile Eğitim Programı gelmektedir. Bu programları 2012’den beri Türkiye de uyguluyoruz. Bu programın farklı bir modelini yurt dışındaki vatandaşlarımıza sunmak için çalışmalarımızı başlattık.” "DAİMA YANINIZDAYIZ" Türkiye'ye yönelik yurt dışındaki tehditlere karşı o ülkelerdeki vatandaşların duruşlarının önemine vurgu yapan Göktaş, şunları kaydetti: "Burada yaşayan vatandaşlarımızın kardeşlik bağıyla birbirlerine kenetlenmesi ülkemizi daha da güçlü kılacaktır. Birliğimiz, Türkiye’ye kast eden her türlü örgüt ve yapılanmaya karşı özgürlüğümüzün ve bağımsızlığımızın savunucusu olacaktır. Beraberliğimiz, ülkemizin bu yapılanmalara karşı haklı davasında milletimizin sesi olacaktır. Bu anlamda yurt dışında yaşayan vatandaşlarımıza hizmet veren, destek olan tüm kuruluşlarımıza ve okullarımıza şükranlarımı sunuyorum. Yurt dışında yaşayan siz kıymetli vatandaşlarımızın her alanda ortaya koyacağı başarı Türkiye’yi daha güçlü kılıyor. Daha adil bir dünyanın mümkün olduğuna olan inancımız artıyor. Biz de devlet olarak her daim sizin yanınızda olmaya, her türlü desteği vermeye hazırız. Evlatlarımızın geleceği, ülkemizin geleceği, milletimizin geleceği için her türlü fedakarlığa hazırız." DİĞER KONUŞMACILAR Türkiye’nin New York Başkonsolosu Reyhan Özgür ise Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş’ı ve beraberindeki heyeti Türkevi’nde ağırlamaktan memnuniyet duyduklarını belirtti. Bakan Göktaş’ın ABD’deki temaslarının önemine işaret eden Özgür, ABD’deki Türk diplomatik misyonları eliyle yürütülen ve kadınların gelişimine katkı sağlayabilecek çalışma ve projelere yönelik de bilgi verdi. Özgür, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının ve diğer ilgili kurumların bu noktadaki katkıları dolayısıyla yetkililere teşekkür etti. Türkiye’nin BM Daimi Temsilcisi Sedat Önal da Bakan Göktaş ile beraberindeki heyetin BM’de katıldıkları toplantıların çok önemli olduğunu anlattı. Önal, Bakan Göktaş ile beraberindeki heyeti misafir etmekten memnuniyet duyduklarını ve Göktaş’ın BM’de Türkiye’nin kadın hakları ve kadınların toplumsal rolü ile ilgili görüş ve tezlerini dile getirecek olmasının çok önemli olduğunu belirtti. Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği görevine yakın zamanda resmen başlaması beklenen Önal, Türkevi’nin ABD’deki tüm Türkler için de değerli bir buluşma mekanı olduğunu ve adının ifade ettiği gibi gerçek anlamda bir “Türk evi” olduğunu vurguladı. Önal, Türkevi’nde bu hafta kadınlara yönelik faaliyetlere devam edileceğini de sözlerine ekledi. Toplantıya ABD’deki Türk vatandaşlarının yanı sıra TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu (KEFEK) Başkanı ve AK Parti Sakarya Milletvekili Çiğdem Erdoğan ile KEFEK Başkanvekili ve AK Parti Antalya Milletvekili Tuba Vural Çokal da katıldı. Bakan Göktaş, toplantı sonrası New York'ta, First Robotics Competitions'a (FRC) katılarak Türkiye’yi başarıyla temsil eden İstanbul Tenzile Erdoğan İmam Hatip Lisesi kız öğrencilerinden oluşan robot takımı ile sohbet etti, öğrencilerle fotoğraf çektirdi.

BM Güvenlik Konseyi, Kolombiya'da etnik gruplarla görüştü Haber

BM Güvenlik Konseyi, Kolombiya'da etnik gruplarla görüştü

Heyet, Cauca yönetim bölgesine bağlı Buenaventura liman kentinde, etnik grup temsilcileri ve STK'larla toplantılar gerçekleştirdi. Taraflar arasındaki görüşmelere Cumhurbaşkanı Yardımcısı Francia Marquez ve ülkenin yeni Dışişleri Bakanı Luis Gilberto Murillo'nun da eşlik ettiği bildirildi. Kolombiya basınında çıkan haberde, ülke tarihinde ilk kez BM Güvenlik Konseyinden bir heyetin Kolombiya'daki etnik gruplarla bir araya geldiği belirtildi. BM heyetinin toplantılar kapsamında, etnik grupların taleplerini ve sorunlarını yüz yüze dinleyeceği aktarıldı. Kasım 2016'da devlet ile FARC arasında imzalanan barış sürecinden sonra tarafların taahhütlerine ne derecede bağlı kaldığı da heyetin gündeminde olacağı bilgisi paylaşıldı. Dışişleri Bakanlığı internet sitesinden yapılan açıklamada, BM heyetinin ziyaretinden ötürü Kolombiya hükümetinin memnuniyeti dile getirilerek, "Ziyaret, ulusal hükümetin barışa olan bağlılığının bir göstergesidir. Ülkedeki şiddetin barışçıl ve demokratik yollardan aşılması için hükümet, üzerine düşeni kararlılıkla yerine getirmektedir" ifadesine yer verildi. HÜKÜMETE BARIŞ ÖVGÜSÜ BM Güvenlik Konseyi Temsilcileri, ortak basın açıklamasında, hükümetin silahlı isyancı örgüt Ulusal Kurtuluş Ordusu (ELN) ve FARC'ın çatı örgütü olarak da bilinen Estado Mayor Central (EMC) ile yürüttüğü barış müzakerelerine "övgüde" bulunmuştu. BM Güvenlik Konseyi'ne bağlı 15 temsilcinin 3 günlük Kolombiya ziyareti kapsamında, Caqueta yönetim bölgesindeki eski FARC üyelerinin entegrasyonu için yapılan Bölgesel Eğitim ve Yeniden Entegrasyon Alanı'nı (ETCR) ziyaret edeceği bildirilmişti.

BM'nin başarısız olduğunu belirterek istifa etti Haber

BM'nin başarısız olduğunu belirterek istifa etti

7 Ekim’den beri süren İsrail'in Filistin halkına yönelik uyguladığı yoğun bombardıman devam ederken Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği‘nde (UNHCR) üst düzey yöneticilerinden olan Volker Türk, BM'nin Gazze'deki soykırımı durdurmakta başarısızlığı nedeniyle sert bir istifa mektubuyla görevinden ayrıldı. ‘DURDURMA GÜCÜ YOK’ 17 Ekim 2022’den beri Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri olan Volker Türk, İsviçre’nin Cenevre kentindeki UNHCR Genel Merkezi Palais Wilson’dan ilettiği istifa mektubuyla görevinden ayrıldı. Türk mektubunda, İsrail'in Gazze'ye saldırılarının soykırım haline dönüştüğünü belirterek, "Hizmet ettiğimiz örgütün bu durumu durdurma gücü yok" ifadelerini kullandı. BM'nin daha önce de Tutsilere, Bosnalı Müslümanlara, Ezidilere, Rohingyalara yapılan soykırımlarda da sessiz kalarak görevini yerine getiremediğini ifade eden Türk, örgütün bir kez daha başarısız olduğunu söyledi. ‘KORKUNÇ SALDIRILARIN SUÇ ORTAĞI’ Volker Türk ayrıca ABD, İngiltere ve Avrupa'nın bu korkunç saldırıların suç ortağı olduğunu belirterek "Bu hükümetler yalnızca kendi taleplerini karşılamayı reddetmekle kalmıyor, Cenevre Sözleşmelerine saygı gösterilmesini sağlamaya yönelik anlaşma yükümlülükleri vardır, ancak aslında bunlar aktif olarak silahlandırılmaktadır." dedi. Volker Türk istifa mektubunda şu sözlere yer verdi: "Sayın Yüksek Komiser,  Bu, İnsan Hakları Yüksek Komiserliği'nin New York Ofisi Direktörü olarak sizinle son resmi iletişimim olacak.  Pek çok meslektaşımız da dahil olmak üzere dünya için büyük bir acının yaşandığı bir anda yazıyorum. Bir kez daha gözlerimizin önünde bir soykırımın yaşandığını görüyoruz ve hizmet ettiğimiz Örgütün bunu durdurma gücü yok gibi görünüyor.  1980'lerden bu yana Filistin'de insan haklarını araştıran, 1990'larda BM insan hakları danışmanı olarak Gazze'de yaşayan ve öncesinde ve sonrasında ülkede birçok insan hakları misyonu yürüten biri olarak bu benim için son derece kişisel bir durum.  Tutsilere, Bosnalı Müslümanlara, Ezidilere, Rohingyalara yapılan soykırımlarda da bu salonlarda çalıştım. Her durumda, savunmasız sivil nüfusa karşı işlenen dehşetin tozu dumanı çöktüğünde, kitlesel zulmün önlenmesi, savunmasızların korunması ve hesap verebilirlik zorunluluklarını yerine getirme görevimizi yerine getirmediğimiz acı bir şekilde ortaya çıktı.  Filistinlilere karşı ardı ardına gelen cinayet ve zulüm dalgaları da bu şekilde oldu.  Yüksek Komiser, yine başarısız oluyoruz. Bu alanda otuz yılı aşkın deneyime sahip bir insan hakları avukatı olarak soykırım kavramının sıklıkla siyasi istismara maruz kaldığını çok iyi biliyorum.  Ancak Filistin halkının, etno-milliyetçi yerleşimci sömürge ideolojisinden kaynaklanan, onlarca yıldır süren sistematik zulüm ve tasfiyenin devamı olan, tamamen Arap statülerine dayanan ve bölgedeki liderlerin açık niyet beyanlarıyla birleşen mevcut toptan katliamı. İsrail hükümeti ve ordusu şüpheye veya tartışmaya yer bırakmıyor.  Gazze'de binlerce sivil katledilirken sivillerin evleri, okulları, kiliseleri, camileri ve sağlık kurumları ahlaksızca saldırıya uğruyor. İşgal altındaki Kudüs de dahil olmak üzere Batı Şeria'da evler ele geçiriliyor ve tamamen ırka dayalı olarak yeniden dağıtılıyor ve şiddetli yerleşimci pogromlarına İsrail askeri birimleri eşlik ediyor.  Ülke genelinde Apartheid hüküm sürüyor. Bu bir ders kitabı soykırım vakasıdır. Filistin'deki Avrupalı, etno-milliyetçi, yerleşimci sömürge projesi, Filistin'deki yerli Filistin yaşamının son kalıntılarının hızla yok edilmesine yönelik son aşamasına girdi.  Dahası, Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık ve Avrupa'nın büyük bir kısmının hükümetleri bu korkunç saldırının tamamen suç ortağıdır. Bu hükümetler yalnızca kendi taleplerini karşılamayı reddetmekle kalmıyor, Cenevre Sözleşmelerine saygı gösterilmesini sağlamaya yönelik anlaşma yükümlülükleri vardır, ancak aslında bunlar aktif olarak silahlandırılmaktadır."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.