Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Çavuşoğlu

Herkes Duysun - Çavuşoğlu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Çavuşoğlu haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Çavuşoğlu: Haber

Çavuşoğlu: "Türkiye, sahada ve masada güçlü olmalı"

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu resmi temasları kapsamında geldiği ABD'de Washington'da yaşayan Türk vatandaşlarıyla bir araya geldi. Çavuşoğlu, daha önce daha çok New York'taki vatandaşlarla bir araya geldiklerini söyleyerek, "Biz her ziyaretimiz vesilesiyle mümkün olduğunca vatandaşlarımızla, hatta yurt dışındaki soydaşlarımız da, akraba topluluklarımızla bir araya gelmeye çalışıyoruz. Daha önceki ziyaretlerimizde daha çok New York'ta o bölgede yaşayan vatandaşlarımızla bir araya geliyorduk. Bugün hatta o bölgeden gelen New York'tan, New Jersey'den gelen vatandaşlarımız, dostlarımız da aramızda. Süryani toplumunun temsilcileri de bugün aramızda. Kendilerine de çok teşekkür ediyoruz. Ankara'da misafir ettik kendilerini. Bu sefer burada Washington DC'de bir araya gelme imkanımız oldu. Malumunuz resmi ziyaret için Washington'a geldim. Bugün çeşitli etkinliklere katıldık buradan Houston'a geçerek oradaki başkonsolosluğumuzun yeni binasının resmi açılışını yapacağız. Vatandaşlarımızla orada da bir araya geleceğiz. Ayrıca Houston merkezli bir Think Tank'ta da öğle yemeğinde Türkiye'nin dış politikasını Türkiye- ABD ilişkilerini değerlendireceğiz. Tıpkı bugün sabah SETA'nın düzenlediği bir etkinlikte yaptığımız gibi. Biraz önce yine büyükelçimizin organizasyonunda burada birçok Think Tank ve değişik toplumun toplumun farklı toplumların temsilcileriyle yaptığımız gibi" ifadelerini kullandı. "İkili ticaret hacmimiz enerji konusunda yeni fırsatlar var" ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'la verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini söyleyen Çavuşoğlu, "Bugün Dışişleri Bakanı Sekreter Blinken'la çok faydalı görüşmeler gerçekleştirdik. Dün bizim uzmanlarımızla, farklı bakanlıklardan ve kurumlardan arkadaşlarımızla ABD muhataplarıyla da çok faydalı bir görüşme ya da görüşmeler gerçekleştirdik. Büyükelçimiz ve Dışişleri Bakan Yardımcımız Sedat Bey'in başkanlığında Türk heyeti olarak. Ve iyi ilişkilerimizin tüm boyutlarını değerlendirdik. F13 projesi dahil iş birliği alanlarımızı bugün değerlendirme imkanımız oldu. Özellikle ikili ticaret hacmimiz enerji konusunda yeni fırsatlar var. Bunları değerlendirmemiz gerekiyor. Ve Amerika Birleşik Devletleri'nin bizim LNC ithalatımız dördüncü sıraya yükseldiğini de öğrendim. Çünkü geçen sene beşinci sıradaydı. Bu işbirliğimizi daha da arttıracağız. Ticaretin önündeki engelleri kaldırarak yüz milyar dolara ulaşmamız gerekiyor. Yine farklı alanlarda pozitif gündeme nasıl odaklanabiliriz Bu amaçla zaten stratejik mekanizmayı kurmuştuk 2021 yılında ABD'nin teklifi üzerine. Bu mekanizmanın bir amacı var olan sorunları diyalog yoluyla çözmek. Buradaki FETÖ mevcudiyeti aynı şekilde yaptırımlar ve de ABD'nin Suriye'deki PKK, YPG'ye verdiği destek ilişkilerimizi gölgeleyen problemler. Dolayısıyla bunları aşmak ama aynı zamanda da pozitif gündeme odaklanarak iş birliğimizi genişletmek için bu mekanizmayı kurduk" dedi. "Türkiye olarak biz bölgemizdeki sorunların çözümü için yoğun çaba sarf ediyoruz" Görüşmede, Ukrayna ve Suriye konularının da değerlendirildiğini söyleyen Çavuşoğlu, "Ukrayna'daki savaş, Suriye'de hepimizi ilgilendiren konuları da değerlendirme imkanımız oldu. Tabii Afganistan'daki durumuda. Taliban yönetiminin kadınlara yönelik yasakları, kız öğrencilere yönelik eğitim yasağı kısıtlamaları hepimizi üzdü. İslam dünyası olarak en güçlü tepkiyi de biz verdik. Tabii özellikle Türkiye olarak biz bölgemizdeki sorunların çözümü için de yoğun çaba sarf ediyoruz. Savaşı durdurmak tamamen bizim elimizde değil. Aslında başlangıçta epeyce mesafe katedilmiş hatta taraflar bir ateşkes için en azından başlangıcı olarak yakınlaşmıştı. Ama şimdi savaş uzadı. Şartlar değişti. Daha karmaşık hale geldi farklı boyutları var. Müzakere edilecek çok daha farklı alanlar gelişti maalesef. Bir taraftan bu konudaki gayretlerimizi devam ettirirken, diğer taraftan tahıl anlaşmasının sorunsuz bir şekilde işlemesi taraflar arasında esir takasının devam etmesi, aynı zamanda Zaporijya nükleer santral konusunda herhangi bir riskinin oluşmaması için Rasotam'la Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı arasındaki görüşme ABD ile Rusya arasında özellikle nükleer silahın kullanılmaması yönündeki görüşmeler dahil birçok yüz yüze görüşmeye ve birçok işbirliğine aracılık yapıyoruz. Türkiye olarak bölgemizde barış istiyoruz. Son zamanlarda Suriye'deki rejimle de özellikle bir siyasi çözümün yani devam eden ve sonuç elde edemediğimiz siyasi sürecin canlandırılması ve neticeye ulaşması için bir süreç başladık. Suriyelilerin evlerine dönmesi sadece Türkiye'dekiler değil terörle mücadele konusunda iş birliğimizin artması gibi adımlar da atıyoruz" şeklinde konuştu. "Umarım Ermenistan'da barış sürecine dahil olur" Çavuşoğlu, Ermenistan'ın da barış sürecine dahil olmasını beklediklerini belirterek, "Orta Asya'yla Türk devletleri teşkilatıyla işbirliğimizi güçlendiriyoruz. Konseyi bir uluslararası teşkilata dönüştürdük. Türk Devletleri Teşkilatı en son Semerkant'taki zirveyle de hukuki altyapısını güçlendirdi. Tüm kurumları aynı çatı altında topladık. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti teşkilata gözlemci oldu. KKTC için de çok önemli. Ve anayasal adıyla gözlemci oldu. Ama teşkilatın Akdeniz'le bağlarını güçlendirmek bakımında da çok önemli. Şimdi herkes dikkatini buraya vermeye başladı. Orta Asya, Türk Devletleri teşkilatı, gözlemci olmak isteyen çok sayıda ülke var. Bunun da koşullarını, kriterlerini belirledik. Ama bu savaşla beraber önümüze çıkan fırsatlar var. Özellikle Kuzey Koridor'un alternatif olarak ortadan kalkmasından sonra doğu batı orta koridor. Yani Hazar geçişli orta koridorun gerek enerji koridoru, gerekse ulaştırma, lojistik, ticaret koridoru bakımından önemi arttı.Biz de bunu değerlendiriyoruz. Üçlü, dörtlü mekanizmalar Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Türkiye, Azerbaycan, Özbekistan ve Gürcistan da tabii buna dahil. Umarım Ermenistan da bu sürece dahil olur. Yani barış yolunda samimi adımlar atar. Son zamanlarda müzakerelere yönelik maalesef geri adımlar gördük. Bugün Blinken, Paşinyan'ın bu konuda samimi olduğunu söyledi ama bunu biz sadece sözde değil, eylemde de görmek istiyoruz. Türkiye'yle Ermenistan arasında da bir normalleşme süreci var. Bunu kardeş can Azerbaycan adına da söyleyebilirim. Türkiye ve Azerbaycan normalleşme konusunda samimi. Ve bu yönde öneriler oldu, teklifler oldu" ifadelerini kullandı. "Sahada ve masada güçlü olmamız lazım" Türkiye'nin sahada ve masada güçlü olması gerektiğini söyleyen Çavuşoğlu, "Elbette dünya zor bir süreçten geçiyor, çatışmalar, krizler, gıda güvenliği, enerji krizleri vs. Biz Türkiye olarak bu olumsuzlukların ülkemize etkisini en aza indirmek için de çalışıyoruz. Ve biraz önce söylediğim gibi fırsatları değerlendirmek için de çalışıyoruz. Elbette bizim etrafımızdaki sorunlara baktığımız zaman dünyadaki çatışmaların ve krizlerin yüzde altmışı bizim coğrafyamızda. Buna Afganistan'a da dahil edecek olursak. Böyle bir coğrafyada yaşarken sorunların çözümüne katkı sağlamak bizim görevimiz. Ama Türkiye olarak etki alanımızı sadece bölgemizde sınırlarsak olmaz. Bugün Latin Amerika bölgesinde, Venezuela dahil sorunların çözümü için diyalog için çaba sarf eden bir ülkeyiz. Afrika da aynı şekilde, Filipinler'de, aynı şekilde ve ara buluculuk dostlar grubunun eş başkanlığını DMD, AGİT'te ve İslam İşbirliği Teşkilatında yapan tek ülkeyiz. Ve diğer ortaklarımızla birlikte çaba sarf etmeye devam edeceğiz. Elbette dış politikamızın aktif olması lazım. Girişimci, insani olması lazım. Sahada ve masada güçlü olmamız lazım. Bayrağımız dünyanın her yerinde dalga, bayrağımızın dalgalanması gerekiyor. 257 misyonumuzla en büyük beşinci diplomatik ağa sahibiz şu anda Türkiye olarak. Fakat bu misyonlarımızda bayrağımız dalgalanacak ama bu bayrağın gölgesinde bizden hizmet isteyen vatandaşlarımıza da hizmetin en kalitelisini, en hızlı şekilde vermek dış politikamızın önceliklerinden bir tanesidir. Yapay zekadan bile faydalanmaya çalıştık. Vatandaşlarımıza verdiğimiz konsolosluk hizmetlerinde görme engelli vatandaşlarımız için daha doğrusu işitme engelli vatandaşlarımız için farklı yöntemlerle hizmet vermek için de teknolojilerimizi geliştiriyoruz ve kullanıyoruz" şeklinde konuştu.

Bakan Çavuşoğlu: 'F16 alınması gündemimizin önemli maddeleriydi' Haber

Bakan Çavuşoğlu: 'F16 alınması gündemimizin önemli maddeleriydi'

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile görüşmesi sonrasında yaptığı açıklamada, "F16 modernizasyonu ve yeni F16 alınması gündemimizin önemli maddeleriydi" dedi. Bakan Çavuşoğlu: 'F16 modernizasyonu ve yeni F16 alınması gündemimizin önemli maddeleriydi' - Tıkla İzle Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu resmi temasları kapsamında geldiği ABD'de Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile bir araya geldi. Görüşmenin ardından basın toplantısı düzenleyen Bakan Çavuşoğlu, ABD'li mevkidaşı Blinken ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini söyledi. Görüşmenin ana gündem maddelerinden birinin ABD'den alınmak istenilen F16'lar olduğunu belirten Bakan Çavuşoğlu, "F16 modernizasyonu ve yeni F16 alınması da gündemimizin önemli maddeleriydi" dedi. Bakan Çavuşoğlu yaptığı açıklamada, “Resmi ziyaret için dün akşam Washington DC'ye geldik. Üç gün boyunca yoğun bir programımız olacak. Hem burada Washington'da, yarın Houston'da ve cuma günü New York'ta temaslarımız olacak. Az önce ABD Dışişleri Bakanı stratejik mekanizma bakanlar düzeyindeki ikinci toplantısını gerçekleştirdik. Son derece verimli bir toplantı gerçekleştirdiğimizi söylemek isterim. Dün de Bakan Yardımcım Sedat Önal başkanlığında ABD tarafıyla kurumlar arası istişareler gerçekleştirildi ve bu mekanizmayı kurumsal hale getirmek istiyoruz. Yılda en az iki defa bakanlar düzeyinde toplanılması teklifinde bugün bulunduk. Tabii ki bugünkü görüşmemizde başlangıçta da basına verdiğimiz demeçte olduğu gibi ABD'yle ikili ilişkilerimizin tüm boyutlarını ele aldık ve diyaloğumuzu nasıl geliştirebileceğimizi, bu yönde hangi adımları atacağımızı da bugün heyetlerimizle birlikte değerlendirme imkanı bulduk. Tabii bir taraftan ilişkilerimiz bakımından önümüze çıkan fırsatlar var. Ticaretimizi yüz milyar dolar hedefine çıkarmak için çalışmaya devam edeceğiz. Her sene artıyor… Diğer taraftan fırsatları çoğaltırken tabii sınamalar karşısında da etkin bir şekilde bunları yönetmek için hangi adımlar atacağız? Aramızda tabii yıllardır çözülemeyen bazı konular var. Bu sorunların çözümü için hangi adımlar atacağız? Karşılıklı tekliflerimiz oldu. Diğer taraftan F-16 modernizasyonu ve yeni F-16 alınması konusu da gündemimizin önemli maddelerinden bir tanesiydi. Bu konuda şu anda yönetimin izlediği süreç, daha doğrusu işlettiği süreç kongrenin işlettiği süreç hakkında da bilgi aldık. Diğer taraftan tabii bölgesel konuları da kendi aramızda değerlendirdik. Ama ona geçmeden önce enerji iş birliğimizi daha da geliştirmek için dün arkadaşlarımız kendi aralarında görüştüler. Mutabık kaldılar. Bugün yaptığımız görüşmede de mutabık kaldık ve bu konuda önümüzdeki süreçte daha fazla yoğunlaşacağız. İşbirliğimizi daha da geliştireceğiz F-16 konusunda biraz önce söyledim. Bunun sadece Türkiye için değil NATO ve ABD'nin kendisi için de önemli olduğu konusunda hemfikiriz. Bölgesel konuları da değerlendirdik. İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği sürecinde gelinen noktayı değerlendirme imkanımız oldu ve uzmanlar düzeyinde daimi komite toplantısının üçüncüsü önümüzdeki süreçte yapılacak. Bugüne kadar atılan adımları biz Türkiye olarak memnuniyetle karşıladığımızı ama özellikle İsveç'in daha yolun başında olduğunu bir kere daha söyledik. Somut adımlar beklediğimizi, yani üçlü ahitnamede ne varsa onların uygulanması gerektiğini, ne fazla ne az, bir kere daha söyledik ve tabii terörle mücadele konusu da gündemimizdeydi. Özellikle Suriye bağlamında PKK, YPG'ye verilen desteğin sonlandırılması gerektiğini söyledik Önümüzdeki süreçte Suriye'yle ilgili yeni bir çalışma başlatma önerisi geldi. Ama biz tabii Türkiye olarak özellikle Amerika'nın geçmişte verdiği sözleri de gerek Münbiç yol haritası doksan günlük uygulanmadı, gerekse iki bin on dokuz mutabakatıyla, PKK, YPG unsurlarının otuz kilometre en az güneye çekilmesi konusunda bir ortak açıklamamız olmuştu Ankara'da. Sonuç itibarıyla burada Türkiye olarak endişelerimizi dile getirdiğimiz gibi YPG PKK'yla olan mücadelemizde kararlılığımızı da söyledik. İlişkilerimizi etkileyen konulardan bir tanesi burada FETÖ mevcudiyeti biliyorsunuz. Dolayısıyla müttefiklik ruhu çerçevesinde daha iyi bir iş birliğine sahip olmamız lazım. Konsolosluk konularını da değerlendirdik. Özellikle vatandaşlarımıza yönelik vize uygulamaları ve gecikmeler, resmi pasaport sahiplerine yönelik bile bu gecikmeleri tekrar gündeme getirdik. En son görüşmemizden bu yana biraz iyileşme olsa da, diğer bazı Avrupa ülkelerine göre bazı olumlu adımlar atılsa da halen sorunun devam ettiğini kendisine bugün ilettik. Ukrayna'daki durumu ve savaşı değerlendirdik. Tabii genel anlamda Suriye'deki gelişmeleri de ele aldık. Doğu Akdeniz, Türkiye, Yunanistan ilişkileri konusunda da görüş alışverişinde bulunduk. Tabii Kafkasya Türkiye, Ermenistan, Azerbaycan, Ermenistan normalleşme süreçleri hakkında da görüş alışverişinde bulunduk. Afganistan'daki son gelişmeleri değerlendirdik. Birçok konuda bölgesel konuda da uluslararası konuda da görüş alışverişinde bulunma fırsatı bulduk. Daha doğrusu farklı konularda görüşlerimizin büyük oranda örtüştüğünü de görmekten memnuniyet duyduk. Blinken'i de Türkiye'ye davet ettim. Hem Antalya Diplomasi Forumu'na hem de ziyaret için ikili ziyaret için Türkiye davet ettim. Arkadaşlarımız üzerinde çalışacaklar. Sonuç olarak, sabah SETA Washington'un düzenlediği bir toplantıda kanaat önderlerinin temsilcileriyle bir araya geldik. Biraz sonra bu basın toplantısından hemen sonra yine büyükelçiliğimizin düzenlediği bir etkinlikte farklı kesimlerin temsilcileriyle bir araya geleceğiz. Washington bölgesinde yaşayan vatandaşlarımızla da bir araya geleceğiz ve daha sonra Houston'a doğru yola çıkacağız.” ifadelerine yer verdi. Basın mensuplarından gelen, “Suriye'deki operasyonların durdurulması, bir diğeri de Finlandiya ve İsveç'in NATO üyeliğine evet denilmesi gibi şartlar var. Ne tür ve yeni şartlar var mı? Bir de senatodan geçmesi konusunda paketin siz ne öngörüyorsunuz? Senatonun ısrarlı muhalefeti var. Siz nasıl görüyorsunuz?” sorusu üzerine Bakan, “James Jeffrey'in şu anda resmi bir görevi var mı yok mu? Bilmiyorum ama kendi adına mı konuşuyor? Bugün Suriye'deki operasyonların herhangi bir şart olarak önümüze geldiğini görmedik biz. Sabahtan beri farklı kesimlerle de bir araya geliyoruz Biraz önce gerçekleştirdiğimiz ikili görüşmede de böyle bir şart yok. Ama Finlandiya ve İsveç'in üyelik sürecinin hızlanmasını, kongre üzerinde her ne kadar bu konunun doğrudan bağlantısı olmasa da, olumlu etkisinin olacağını herkes söylüyor zaten. Biz de bu iki farklı konunun birbiriyle ilintilendirilmemesi gerektiğini söylüyoruz. Birbirinden bağımsız ve kendi kulvarlarında devam etsin. İsveç ve Finlandiya'nın üyeliğiyle ilgili bir üçlü aitname imzaladık. Burada hangi adımların atılacağı belli. Yine F-16 müzakerelerinde de İsveç'in üyeliği ya da Finlandiya'nın üyeliği konusunda bir ön şart hiçbir zaman resmi olarak konuşulmadı. Biz de kendi düşüncelerimizi, bunların birbirinden farklı olduğunu, doğrudan bir bağlantısının olmadığını kongreye elbette Türkiye olarak biz de anlatıyoruz, anlatacağız. Ama kongreye, yönetimin de anlatması gerektiğini söyledik. Burada önemli olan yönetimin kararlı durup durmayacağı. Yönetim kararlı durursa, neticede kongrede Menendes gibi bazı üyelerin, şu anda sadece Menendes'in sesi çıkıyor. Ama farklı üyeler de olabilir. Bunların bu süreci engellemeyle ilgili adımları karşısında yönetim güçlü bir duruş sergilerse bu iş çözülür. Sonuçta burada yönetim de başkaları da kongreye veya şuraya buraya atmasın. Bizim elimizi kolumuzu bağlayacak işte bir F-16 modernizasyonu ve yeni modellerin satışı var. Dolayısıyla, ‘Türkiye'ye her istediğimizi yaptıralım bu vesileyle' anlayışıyla bu işler yürümez. Bu işlerin böyle yürümeyeceğini de dosta düşman da herkes gördü. Sonuçta eskisine göre daha pozitif bir atmosfer var. Diğer konular NATO üyelikleri konusunda kendi kulvarında ilerliyor. Daha bu ülkelerin atması gereken adımlar var. Zaten atılan adımları biz inkar etmiyoruz. Ama yetersiz olduğunu da söylüyoruz. Kendileri de bunu biliyor.” şeklinde yanıtladı. Bakan Çavuşoğlu, Dışişleri Bakanlığının resmi bildirimin ne zaman yapılacağına ilişkin tarih konusunu da, “Sanırım süreç prosedürler çerçevesinde ilerleyecek. Ama resmi bildirim konusunda herhangi bir tarih vermediler.” olarak açıkladı. Bakan Çavuşoğlu Menendes'in itirazı konusu ile ilgili olarak "Şimdi, ‘Menendes'in itirazı konusunda biz şu stratejiyi izleyeceğiz' diye herhangi bir şey söylemediler. Doğrusu biz de ‘Menendes'i nasıl aşacaksınız' diye sormadık. Sonuçta genel anlamda yönetimin sorumluluğu olduğu için kongreyle sürecin nasıl işleyeceği de belli. Yönetimin nasıl yapacağı, kongreden gelen cevaplara karşı yönetimin karşı atacağı adımlar da gayet Amerikan anayasası ve yasalarında gayet sarih bir şekilde var.” dedi. Başkanın bypass etme hakkına istinaden de, “Eğer kararlıysa yönetim bu konuda samimi ve kararlıysa böyle bir adım atar. Yani bir kişinin veya birkaç kişinin engellemesi karşısında yönetimin böylesine önemli iki müttefik arasındaki önemli bir anlaşmayı heba etmemesi lazım, boyun eğmemesi lazım. Buna ilişkin bir şey söylediler mi? Herhangi bir şey söylemediler. Yani sonuçta Menendes şöyle yaparsa biz şöyle yapacağız, böyle yapacağız diye bir şey söylemediler. Biz de Menendes şöyle yaparsa siz ne yapacaksınız diye spesifik olarak böyle bir soru sormadık. Sadece yönetim burada kararlı durursa bu sorun aşılır ve bu işi hallederiz dedik.” ifadelerine yer verdi. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu F-16 ve dış ilişkilerin gidişatı konusunda, “ABD'nin Türkiye Yunanistan ilişkilerinde ve Kıbrıs Rum Kesimi'yle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasındaki dengeyi onların lehine bozduğunu ilk defa bugün söylemedim. Daha önceki görüşmelerimizde de Sayın Blinken'e doğrudan söyledim. Açıklamalarımızda da buna vurgu yaptık. Çünkü Rum kesimi üzerindeki kısıtlamaları, ambargoları kaldırdılar. Rum kesimi ABD'den silah alabilecek. Kime karşı alacak? Kıbrıs Türklerine karşı Türkiye'ye karşı. Neymiş efendim, kara para aklama konusunda daha iyi iş birliği yapmış Rum kesimi. Öyleyse Rum kesimine yönelik başka teşvikler verilebilir. Kredi açılabilir. Madem konu kara parayla ilgili, temiz parayla ilgili destek verilebilir, sonuçta bunun karşılığı silah vermek değil. Bu dengeyi bozmak demektir. Yani Amerika'nın denge politikasının bozulduğunu gösteriyor. Aynı şekilde Türkiye, Yunanistan ilişkilerinde her ne kadar son zamanlarda bazı açıklamalarıyla bunu dengelemeye çalışsalar da fiiliyatta bu dengenin bozulduğunu görüyoruz. Ben sadece Menendes veya birkaç tane kişinin Türkiye'nin F-16 alımının engellenmesi yönündeki açıklamaları için söylemiyorum. Ya da o nedenle bunu söylemiyorum. Ama şimdi silahsızlandırılmış Adalar'ın statüsünü Yunanistan ihlal ediyor. ABD'nin verdiği zırhlı araçlar buraya gidiyor ve ABD'nin bu konuda herhangi bir itirazı olmadı. Ya da gönderemezsin demedi. Yunanistan sürekli dokuz tane üssün Türkiye'yi dengelemek için kurulduğunu söylemesine rağmen ABD'den bunun tersi, bunun tersine bunu yalanlayacak bir açıklamayı henüz daha net bir şekilde görmedik. Yani genel anlamda bir dengenin bozulduğunu görüyoruz biz ve ABD'yi tekrar bu ilişkilerde hem Kıbrıs'ta hem de Türkiye Yunanistan ilişkilerinde tekrar dengeli olması gerektiğini söylüyoruz Ama bugün Blinken ile yaptığımız görüşmede Blinken ‘Her iki tarafa da aynı çağrıda bulunuyoruz. Her iki tarafla da eşit şekilde ilişkilerimizi sürdürüyoruz ve bu dengeyi koruyoruz' diye görüşmede vurgu yaptı. Türkiye olarak biz tabii hangi ülke, hangi ülkeye ne satıyor veya Yunanistan oradan buradan şunu alıyor diye onların yaptığı gibi engelleme kampanyası yürüten bir ülke değiliz. Biz kendimize güvenen bir ülkeyiz. Elbette F-16'ları almak isteriz. Kendi savunma sanayimizi de geliştirmek için çalışıyoruz. Ama Yunanistan'ın Türkiye'nin F-16 alımına karşı başlattığı kampanya da malum Yunanistan'la ilişkilerimizin gerilmesine tekrar sebep oldu. İstanbul'daki yemekte verilen sözlerin tutulmadığını iki hafta içinde gördük. Ama sonuçta iki NATO müttefiki ülkeye yönelik biraz önce de söylediğimiz gibi Amerika'nın daha dengeli davranması gerektiğini de hatırlattık ve Yunanistan'a verilen her desteğin Yunanistan'ın kışkırtıcı politikaların devamı, artarak devam etmesi demek olduğunu söyledik. Yunanistan'ın son zamanlardaki provokasyonları hakkında da örnekler vererek, işte NATO misyonu çerçevesinde faaliyet içinde olan F-16'lara radar kilitlemesi gibi, S300 gibi diğer örnekleriyle de verdik. Kendilerine de bunu anlattık. Ama onun dışında işte o ülkeye bunu verin. Bu ülkeye bunu vermeyin diye Türkiye öyle kendisini de çok fazla şey yapmaz. Biliyorsunuz Amerika'nın bir özel temsilcisi yok. Bir yeni özel temsilci atayarak Suriye'ye siyasi sürece Amerika'nın daha fazla önem vermesi gerekiyor. Bugüne kadar Suriye'yle ilgili kurulmuş mekanizmalar var. Uluslararası Suriye destek grubu var. Artık toplanmıyor. Ilımlı muhalefeti yani meşru muhalefeti destekleyen fikirdaş ülkeler grubu vardı. Artık o da toplanmıyor. Bizim Astana süreci var. O süreç sayesinde bazı adımlar atıldı. Oradan da ciddi bir netice gelmiyor. Anayasa Komisyonu toplantılarında olduğu gibi. Bir de buna karşı bir küçük grup inisiyatifi başlatılmıştı. ABD'nin içinde olduğu beş ülke. Artık o da ortadan kayboldu Yani Suriye'de bir taraftan tıkanmışlık var. Bir taraftan biz işte rejimle angajmana girerek bir bu tıkanıklığı gidermek için çaba sarf ediyoruz. Yani Batı'nın özellikle çekingenliği var. Dolayısıyla tekrar Suriye'ye odaklanma konusunda bazı önerilerimiz oldu. Birlikte çalışma konusunda. Onun üzerinde çalışacağız. İşte onun üzerinde çalışacağız. Sizlere bilgi vereceğiz. Ama bu konularda Suriye'yle veya başka konularda iş birliği yapabilmek için bugün de söylediğimiz gibi öncelikle tabii ABD'den daha önceki verdiği sözleri tutmadığı için güvenin de zedelendiğini söyledik. Yani Münbiç yol haritası vardı. Doksan günde uygulanacaktı. Bir önceki yönetimde olmadı. 2019 biliyorsunuz ortak açıklamamız var. PKK, YPG unsurlarının başlangıç olarak otuz kilometre güneye doğru itilmesi, gönderilmesi bu da tutulmadı. Şimdi o başka yönetimdi, bu başka yönetim gibi yani o zaman onlardır gibi bir anlayış olmaz. Çünkü devlette devamlılık esastır. Sonuçta biz her türlü iş birliğine varız ama bu güvene dayalı. Bir taraftan da tabii YPG, PKK'ya verilen silah desteği var. Onların da sonlandırılması gerektiğini ve bunların bize karşı kullanıldığında bugünkü görüşmemizde söyledik. Hangi yönetim gelirse gelsin Türkiye olarak biz onunla ilişkilerimizi geliştirme konusunda hep samimi adımlar attık. Her zaman karşılık bulduk mu? Hayır, karşılık bulmadık. Sonuçta Biden yönetime gelirken bazı şeyler oldu. Kendisinin de daha önce verdiği mülakatlar ortaya çıktı. Ayrıca Trump döneminde de kişisel ilişkiler iyiydi ama Türkiye'ye yönelik yaptırımlar da o dönemde yürürlüğe girdi. Sonuç itibarıyla kişisel ilişkilerin diyaloğun iyi olması, kötü olması, devlet ilişkilerine o mutlaka yansır ama her zaman da aynı derecede yansımadığını da görüyoruz Diğer taraftan Biden yönetimiyle işbaşına geldiği günden bu yana ilişkilerimizi geliştirmek için çaba sarf ediyoruz. Bugün ikinci bakanlar toplantısını gerçekleştirdiğimiz stratejik mekanizma kurma teklifi aslında Biden'dan geldi. Roma'da gerçekleştirilen ikili görüşmede kendisi Cumhurbaşkanımıza teklif etti. Biz de bu teklifi kabul ettik. Ondan sonra bu mekanizmayı kurduk. Yine en son Bali'deki görüşmede de gayet Cumhurbaşkanımız da Biden'ın görüşmesi de son derece müspetti. Her görüşmede ve her açıklamada sözcülerinin de açıklamasında Türkiye'nin vazgeçilmez bir NATO müttefiki olduğunu, önemli bir ortak olduğunu da söylüyorlar. Ama fiiliyatta bu her zaman oluyor mu? Özellikle Suriye'de PKK'ya, YPG'ye verilen destek bakımından söylüyorum. Hayır öyle değil. Farklılıklarımız var. Bizim ilişkilerimizde bugüne kadar aşamadığımız birkaç konu var. Bunları siz de biliyorsunuz. Fakat bu mekanizmanın işlemesi dahil bu F-16 ile ilgili, F16 konusu dahil bazı konularda yönetimin tutumuna da baktığımız zaman son derece olumlu gittiğini söyleyebilirim. Her konuda hemfikir miyiz? Hayır. Ama başlangıçta söylendiği gibi Biden yönetimi geldiği günden bu yana öyle ilişkilerimizde bir ciddi kriz de olmadı. Rusya, Ukrayna'yla ilgili her zaman bize teşekkür ediyorlar. Bugün de teşekkür ettiler. Özellikle tahıl anlaşması, diğer arabuluculuğunu yaptığımız esir takası dahil birçok konuda Türkiye'nin rolünden dolayı teşekkür ettiler. Tabii Ukrayna konusunda her zaman biz uluslararası platformda da tutumumuz ve düşüncelerimiz malum. Ayrıca önümüzdeki süreçte tahıl anlaşmasının sorunsuz bir şekilde uygulanması önemli. Buna vurgu yapıldı. Türkiye'nin bu anlamdaki rolünün önemli olduğu da vurgulandı. Sonuç itibarıyla Rusya ABD ilişkileri bakımından herhangi bir Türkiye'ye yani bizden herhangi bir beklentileri olmadı, bir öneriler olmadı.” şeklinde konuştu. Bakan Çavuşoğlu, basından gelen “ABD Başkanı Haziran ayında bu iki konunun yani İsveç'in NATO üyeliğiyle Türkiye'ye F-16 satışı konularının ayrı konular olduğunu, burada bir problem olmayacağını söylemişti. Sizin yakın görüşmenizden çıkardığınız sonuca bakarak ABD'nin tavrının aynı olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusunu, “Aynı olduğunu düşünüyorum. Sadece İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği sürecindeki ilerlemelerin kongre üzerinde pozitif etkisi oluşturacağını söylediler, söylüyorlar. Bu zaten bir sır değil. Elbette pozitif etkisi olur. Ama bu iki konu birbirinden tamamen bağımsız konular. Siyasette hiçbir şey tamamen bağımsız değil ama bu teknik yürüyen konular. Bir tarafta memorandum var. Bir tarafta müzakereler var. Tamamlanmış müzakereler. Şimdi onay sürecine girdik. Sonuç itibariyle biz de bu iki konunun birbirinden bağımsız olduğunu ve ikisinin bu şekilde birbirine şart olarak koşulmasının faydalı olmayacağını da ne zaman konu gündeme gelse söylüyoruz. Bugün de herhangi bir şart gibi söylenmedi. Sadece olumlu etkisinin olabileceğini ama bu ikisinin de doğrudan bağlantılı olmadığının farkında olduklarını da söylediler.” şeklinde yanıtladı.

Çavuşoğlu Türkiye-Rusya-Suriye görüşmesine ilişkin açıklamada bulundu! Haber

Çavuşoğlu Türkiye-Rusya-Suriye görüşmesine ilişkin açıklamada bulundu!

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Afrika turunun ardından basın mensuplarına açıklama yaptı. Afrika ziyaretini tamamlayarak Türkiye'ye hareket edeceğini ifade eden Bakan Çavuşoğlu, Afrika ziyaretinin detaylarını anlattı. Johannesburg'a geçince son Osmanlı başkonsolosu Mehmet Remzi Bey'in kabrini ziyaret ettiğini dile getiren Bakan Çavuşoğlu, “Mehmet Remzi Bey'in rahmetlinin kabri FETÖ tarafından hileyle başka yere taşınmıştı. Verdiğimiz mücadele sayesinde ve açtığımız dava sayesinde tekrar kendi kabrine, Müslüman mezarlığına yine naklettik” dedi. Antalya Diplomasi Forumu'nun 3 yıl içinde gerçekten dünyada saygın bir platform haline geldiğini ifade ederek, “Davos, Münih Güvenlik Konferansı gibi. Tüm dünyadan iş birliği önerileri geliyor. Biz de zaten amacımız buydu. Bu yöndeki taleplere memnuniyetle, olumlu cevap veriyoruz. Biz de buna benzer kurumlarla ya da platformlarla temasa geçiyoruz” ifadelerini kullandı. Zimbabve'de protokol iş birliği mutabakat zaptı imzaladığını kaydeden Bakan Çavuşoğlu, “Büyükelçiliklerimiz için karşılıklı arsa takası olacak. Biz Ankara'da İncek'te bir yer ayırmıştık. Onlar da şu anda 4 tane yer teklifinde bulundular. Arkadaşlarımız inceliyor Bunlardan bir tanesi üzerinde mutabık kalıp yakında bu yani arsa takasını resmi halde de getireceğiz” açıklamasını yaptı. Amoras Stadyumu'nun inşaatını ziyaret ettiğini kaydeden Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Bin 600 kişi çalışıyor. Bunun yüzde 17'si Türk, geri kalanı yerel halk. Yani Ruanda'dan insanlar çalışıyor. Kadınlar da vardı. Erkekler de vardı. Hummalı bir çalışma var. Büyük bir coşkuyla karşıladılar” ifadelerini kullandı. “Güney Afrika'da FETÖ'yle mücadelemizi her yerde sürdürüyoruz” “Güney Afrika'da FETÖ'yle mücadelemizi her yerde sürdürüyoruz” diyen Bakan Çavuşoğlu açıklamasını şu şekilde sürdürdü: “Özellikle Güney Afrika'da, Zimbabve'da FETÖ yok. Burada Ruanda'da okul kapatılmıştı ama bazı şirketlerin olduğunu da söyledik. Onları da ilettik. Mücadelemizi sürdürüyoruz. Bölgesel konuları da değerlendirdik. Afrika'da önemli gelişmeler var. Ukrayna'da devam eden savaş konusunda Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye'nin sarf ettiği çabaları takdirle karşıladıklarını söylediler Ama en çok da tahıl anlaşmasının bugüne kadar devam etmesinden dolayı Türkiye'ye, Türkiye'ye, Cumhurbaşkanımız Erdoğan'a şükranlarını ilettiler. Biz de bu konularda kendilerine bilgi verdik. Gerek ateşkes için gerekse esir takası dahil Zaporijya Nükleer Santral'inde bir risk oluşmaması için RASOTAM'la Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı arasındaki görüşmeler en son ombudsmanların görüşmesi Ukrayna ve Rusya'dan, Ankara'da görüşmeleri. Buna benzer tüm yaptığımız çalışmalar hakkında da muhataplarımıza bilgi verdik. Afrika'da 44 büyükelçiliğimiz var. Afrika örgütleriyle de ilişkilerimizi geliştiriyoruz” "Üçlü görüşmeyi en kısa zamanda gerçekleştireceğiz" Bakan Çavuşoğlu, Türkiye-Suriye-Rusya arasında üçü görüşmesinin tarihine ilişkin soruya, “Yani o tarihleri kim ortaya attı? Anlamıyoruz. Daha önce de bilgi vermiştik. Önümüzdeki hafta için bazı tarih tekliflerinin geldiğini, bunların bizim programımıza uymadığını, yeni tarih önerileri üzerinde çalıştığımızı söyledik. Henüz netleşen bir tarih yok. Ama bu üçlü görüşmeyi en kısa zamanda gerçekleştireceğiz. Belki şubat ayının başında olabilir. Rusya'ya bazı tarihi önerilerimiz de oldu. Üzerinde çalışıyoruz. Bahsedilen gelecek hafta için bazı tarihi önerileri yazıldı bunlar doğru değil. Ama üçlü görüşmeyi de önümüzdeki süreçte gerçekleştireceğiz” yanıtını verdi. Bakan Çavuşoğlu, Trablus'taki bir mahkemenin Türkiye ile Libya arasındaki bir anlaşmaya dair verdiği karara ilişkin soruya şu yanıtı verdi: “Hemen Dibeybe ile temasa geçtik. Bu anlaşmayı 3 Ekim ziyaretimizde imzalamıştık. Bunların zaten Libya'da meclisten geçmesine gerek yok. Bunlar tıpkı Libya'nın başka ülkelerle imzaladığı mutabakat muhtıraları gibi. Mahkeme yürütmenin durdurulması kararı almış. Neticede bu bir karar yani ne nihai hüküm değil. Hükümet anlaşmanın arkasında ve gerekli çalışmaları yaptıklarını, bunu da yani ciddiye almamız gerektiğini, Libya hükümeti ve devleti olarak onlar için de bu iş birliği anlaşmasının son derece önemli olduğunu, bunun arkasında olduklarını ve yakından takip edeceklerini söylediler”. İran Cumhurbaşkanı'nın Türkiye ziyaretine değinen Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, “İran Dışişleri Bakanı salı günü gelecek. Yani görüşmelerimizi salı günü gerçekleştireceğiz. Pazartesi günü Bosna Hersek Dışişleri Bakanı Türkiye'yi ziyaret ediyor. Önümüzdeki süreçte çok sayıda ziyaret talepleri var. Bunların bazılarını gerçekleştiriyoruz. Bazıları bizim programımıza uymuyor. Yeni tarih önerilerinde bulunuyoruz. Portekiz Dışişleri Bakanı yine bu ayın sonunda gelecek. Ayın sonunda ve şubatın başında bir iki ülkeye Avrupa'da ziyaretimiz olacak. Yoğun bir diplomasi trafiği işliyor. Cumhurbaşkanımızdan, özellikle gerek Putin, gerek Zelenskiy başta olmak üzere liderler diplomasisini yürütüyoruz” ifadelerini kullandı.

Bakan Çavuşoğlu : Haber

Bakan Çavuşoğlu : "Savaşın masada bitmesini istiyoruz"

 Bakan Çavuşoğlu, Güney Afrika Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Dr. Naledi Pandor ile düzenlenen ortak basın toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. Güney Afrika Cumhuriyeti ile Türkiye arasındaki dostluğun 19. yüzyıla dayandığını ifade eden Bakan Çavuşoğlu, "Bugün meslektaşlarımla birlikte ikili ilişkilerimiz ve uluslararası ilişkiler konusunda son derece derin değerlendirmelerde bulunduk. Bu yıl iki uluslu komisyon toplantısının ilk toplantıyı Türkiye'de gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Ticaret hacmimizi yüzde 50 oranında artırdık ve gerçekten 2022'de çok yüksek seviyelere ulaştı. Dördüncü karma ekonomik komisyon toplantısını yine ekonomik işbirliğimizi de değerlendirmek açısından Türkiye'de gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Bugün yine aynı zamanda iş forumunun düzenlenmesiyle ilgili ihtimali de değerlendirdik. Bu vesileyle altyapı ve enerji projeleriyle ilgili fırsatları da ele aldık. Aynı şekilde bilimsel ve teknolojik işbirliğiyle ilgili mutabakat zaptı da ilgili merciler arasında imzalandı. Bu çerçevede Türk Hava Yolları'nın Johannesburg ve Cape Town'a ilave uçuşlarının gerçekleşmesi hem ticareti hem turizmi artıracaktır. Bugün bu çerçevede pandemi öncesi seviyelere ulaşmamız ve hatta bunları aşmamız gerektiğine karar verdik. Bununla ilgili önemli bir potansiyel var. Güney Afrika ve Türkiye arasındaki bu potansiyeli teşvik etmeye devam edeceğiz. Türkiye İşbirliği ve Kalkınma Ajansı (TİKA) bu çerçevede 2017'de Pretoria'da bir ofis açtı. Halihazırda restorasyon, sağlık, eğitim ve yine mesleki eğitim alanlarında 50'den fazla projeyi birçok farklı alanda uygulamaya devam ediyor. TİKA yine aynı şekilde bu çerçevede Nisan ayındaki olaylardan sonra da ilk desteği veren kuruluşlardan bir tanesiydi. Mevkidaşımın bu konudaki görüşlerini biliyorum. Türk Maarif Vakfı Cape Town'da ikinci okulu en yakın süre içerisinde açacak, bildiğiniz gibi ilk okullarını 2021'de açmışlardı. Yunus Emre Türk Kültür Vakfı Johannesburg'ta 2017'den bu yana son derece önemli operasyonlar sürdürüyor. Yine aynı şekilde buradaki Türkiye burslarından yararlanan öğrenci sayısını artırmaya kararlıyız. Bu çerçevedeki rakamları da bugün görüştük. Yine bugün konsolosluk konularını da değerlendirdik ki vize konuları çalışma izinleri gibi. Bununla ilgili olarak da konsolosluk işleriyle ilgili Ankara'da bir konsültasyon gerçekleştirilmesine karar verdik. Bu yıl sıra bizde, dolayısıyla bir kez daha bunu Ankara'da gerçekleştireceğiz" dedi. "Hedefimiz kalıcı bir barış ve karşılıklı kabul edilebilir bir çözüm" Türkiye'nin, Rusya-Ukrayna savaşındaki müzakereci rolüne değinene Bakan Çavuşoğlu, Türkiye'nin barışın sağlanması için yoğun bir çaba sarf ettiğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, savaşın başından beri ateşkesin ve kalıcı barışın sağlanması için çalışmalarını sürdüğünü de aktaran Bakan Çavuşoğlu, "Tabii ki hedefimiz kalıcı bir barış ve karşılıklı kabul edilebilir bir çözüm. Biz bu savaşın müzakere masasında sona ereceğine inanıyoruz ve bunu ne kadar erken gerçekleştirebilirsek o kadar iyi olacaktır. İşte bunun için zaten yoğun bir çaba sarf ediyoruz. Genel çerçeveye bakacak olursak bu İstanbul'da geçtiğimiz yıl Mart ayında aslında bir çerçeveye oturtulmuştu. Ama tabii ki yeni parametreler, gerçekler var. Rusya şu anda müzakerelere hazır olduğunu ifade ediyor. Zelenskiy ise 10 noktalı bir barış planı önerdi. Biz Türkiye olarak bu barış planını destekliyoruz ve bunun üstüne çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ve bir ya da birkaç tanesini başkanlık etmeyi hedefliyoruz. Aslında Türkiye gerçekten bu konuda çok yoğun çaba sarf eden bir ülke. Ve savaşa rağmen diplomasinin gerçekten sonuçlarını gördüğümüze inanıyorum. Yine savaş esirlerinin değişimi, Zaporijya görüşmeleri gibi birçok başka boyutta devam eden görüşmeler var. İstanbul'da özellikle bazı görüşmelere ev sahipliği yapıyoruz. Şunu ifade etmek istiyorum, evet, bir savaş devam ediyor ama biz her iki tarafla da bir etkileşim içerisindeyiz, bir angajman içerisindeyiz. Bu savaşa bir an önce son vermeye çalışıyoruz" açıklamasında bulundu. "Kesinlikle kabul edilemez" Brezilya'da seçim sonrası yaşanan protestolara da değinen Bakan Çavuşoğlu, yaşananların kabul edilemez olduğunun altını çizdi. Türkiye olarak, konuya ilişkin endişe duyduklarını söyleyen Bakan Çavuşoğlu, "Türkiye olarak biz bu konuyla ilgili saldırganlığı kınayan çok güçlü bir beyanatta bulunduk. Siz de tabii ki Cumhurbaşkanının görev tesliminde de oradaydınız. Ben de oradaydım. Bunun her şekilde Brezilya halkının iradesi olduğunu ve herkes tarafından kabul edilmesi gerektiğine inanıyorum. Bunun bir istikrara kavuşturulması gerektiğine inanıyorum" ifadelerini kullandı. "Afrika kıtasının çok daha fazla tahıl ve gübre alması gerektiğine inanıyoruz" Gıda güvenliği ve Afrika halkının desteklenmesiyle ilgili olarak da konuşan Bakan Çavuşoğlu, "Gerçekten çok ciddi problemlerle karşı karşıya kalınıyor. Bu krizi ve karşılaştığımız zorlukları değerlendirdik. Tabii ki gıda güvenliği, enerji güvenliği son derece önemli konular. Tahıl anlaşması aslında bu kıtanın halkları ve ülkeleri için ihtiyaç duydukları bir şey olduğundan onları rahatlatan bir düzenleme oldu. Gıda fiyatıyla ilgili olarak artışlar bu anlaşmadan sonra yüzde 9 oranında azaldı. Ve 2008'den bu yana artmakta olan fiyatların aslında düşmeye başladığını gördük. Ancak öyle bir noktadayız ki biz Türkiye olarak şuna inanıyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın savunduğu bir husus bu, Afrika ülkelerinin gerçekten çok daha fazla gübre ve tahıl alması gerektiğine inanıyoruz. Bununla ilgili olarak hem Rusya Federasyonu hem de Ukrayna'yla görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Türkiye bu anlamda Afrika'ya tabii ki bir serbest ihracatı gerçekleştirebilir. Evet Rusya'dan gübre ve amonyum ithalatı yapıldı. Bunun tabii ki kıtadaki tarımsal üretimi de etkilediğini biliyoruz. Çünkü Afrika'nın çok önemli bir potansiyeli var. Ama bunu yapabilmeleri için gübreye ve tahıllar ihtiyaçları var. Biz Türkiye olarak kalkınmakta olan ülkelerin, en az gelişmiş ülkelerin ve Afrika kıtasının çok daha fazla tahıl ve gübre alması gerektiğine inanıyoruz" dedi.

Bakan Çavuşoğlu'ndan Suriye açıklaması Haber

Bakan Çavuşoğlu'ndan Suriye açıklaması

Kameralara kapalı şekilde eden toplantıda basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Çavuşoğlu, Suriye ile muhtemel bir görüşmeye ilişkin, “Özellikle kalıcı bir barış ve istikrar için siyasi çözüm için rejimle anganjmanın önemli olduğunu, özellikle rejim ve ılımlı muhalefetin bir yol haritası üzerinde yine Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararı çerçevesinde bir yol haritası üzerinde uzlaşması bakımından da bu angajmanın önemli olduğunu biliyoruz. Ayrıca terörle mücadele bakımından çünkü PKK/YPG terör örgütü bizim için de tehdit aslında daha fazla Suriye için tehdit. Diğer taraftan Suriye halklarına yaptığı zulüm de ortada. Ayrıca göçmenlerin güvenli şekilde Suriye’ye dönebilmesi için bunu Suriye rejimi de istiyor, bu angajmanın önemli olduğunu düşünüyoruz. Önümüzdeki süreçte bu yol haritasının ikinci aşaması olan biliyorsunuz dışişleri bakanları düzeyinde bir toplantının planlanması. Rusya da bunu çok istiyor. Bu toplantının ne zaman gerçekleşeceği konusunda henüz somut bir takvim yok. Bu bir plan ve stratejidir. Üçlü liderler toplantısı ne zaman olacak? O konuda da somut bir tarih yok. Ocak ayı böyle bir görüşme için çok erken. Bizim için de erken olabilir. Bunun planlanması lazım. Somut adımların atılmasına yönelik olması lazım. Yani sonuç odaklı olması lazım. (Suriye Devlet Başkanı Beşşar) Esad’la da bakan düzeyinde ya da siyasi düzeyde herhangi bir görüşmemiz olmadı” ifadelerini kullandı. Suriye’nin toprak bütünlüğüne verilen önemin her açıklamada vurgulandığını söyleyen Çavuşoğlu, Suriye’nin sınır ve toprak bütünlüğünün zarar görmemesi için terörle mücadele etmek gerektiğinin anlatıldığından bahsetti. Angajman sürecini destekleyen ülkelerin çok olduğunu fakat karşı çıkanların ve temkinli yaklaşanların da olduğunun bilgisini veren Çavuşoğlu, Astana Formatı’nın olmaması durumunda Suriye ile siyasi sürecin ilerlemeyeceğini belirtti. “Hem Sırbistan’la hem de Kosova ile temaslarımız devam edecek” Sırbistan ve Kosova arasında yaşanan gerginliği değerlendiren Çavuşoğlu, “Soydaşlarımızın her zaman yanındayız. Onların huzuru ve refahı bizim için Türkiye’de yaşayan vatandaşlarımızın huzur ve refahı kadar önemli. Dolayısıyla hiçbir zaman kendilerini yalnız hissetmiyorlar. Bu gerginliğin azaltılması için çalışmalarımız devam ediyor. Yalnızca Sırbistan’la değil Kosova ile de görüşüyoruz. Çünkü gerginliğin iki tarafı var. Gerginlik konusu olan konular var. Araç plakaları, elektrikle ilgili konular var. Gerginliğin yatıştırılması gerekiyor. Hem Sırbistan’la hem de Kosova ile temaslarımız devam edecek. Ocak ayı içerisinde Sırbistan Dışişleri Bakanı da ülkemizi ziyaret edecek” diye konuştu. “Destek vermeye çalıştığınız terör örgütü yakaladığı ufak bir fırsatta o barındırılan ülkelere neler yapabileceğini gösterdi” Çavuşoğlu, Fransa’nın başkenti Paris’te yaşanan olaylara ilişkin değerlendirmelerde bulunarak şunları söyledi: “Siyasilerin bir tepkisi olmadı. Tam tersine bunlar aynı kisve arkasına sığınıyorlar, ‘Kürtler’ diyorlar. Suriye’deki PKK/YPG’lilere de Kürtler diyorlar. Bu Kürtlere çok büyük bir haksızlıktır. Kim Kürtleri terörist olarak gösteriyorsa Kürtlere haksızlıktır. İstanbul’daki saldırıyı bana gösterip bunu ‘Kürtler mi yaptılar’ diyorlar. ‘Hayır’ diyorum. Kürtlerle terör örgütünü ayırt edin kardeşim. Yıllardır destek vermeye çalıştığınız ‘Kürt’ diye destek vermeye çalıştığınız terör örgütü yakaladığı ufak bir fırsatta o barındırılan ülkelere neler yapabileceğini gösterdi.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.