Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Cinayet

Herkes Duysun - Cinayet haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Cinayet haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Aracında başından vurulan müdür yardımcısı cinayetinde intikam iddiası Haber

Aracında başından vurulan müdür yardımcısı cinayetinde intikam iddiası

Olay, 26 Haziran Çarşamba günü saat 09.00 sıralarında Kocaeli'nin Çayırova Mahallesi Fatih Caddesi'nde meydana geldi. Evinden çıkan Fevzi Çakmak Anadolu Lisesi Müdür Yardımcısı Mahir Çoğaç, bindiği otomobilinde emniyet kemerini taktığı sırada silahlı saldırıya uğradı. Otomobilin yanına yaklaşan zanlı, tabanca ile Çoğaç'ı başından vurdu. Kanlar içinde kalan Çoğaç hayatını kaybetti, zanlı ise olay yerinden koşarak uzaklaştı. KATİL YAKALANDI Olaya ilişkin başlatılan geniş çaplı soruşturma kapsamında Kocaeli Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro dedektifleri, katilin ve olaya karıştığı düşünülen şüphelilerin peşine düştü. Çoğaç'ı vuran şüphelinin 17 yaşındaki D.G. olduğu tespit edildi. Çoğaç'ı vuran 17 yaşındaki zanlı D.G. ile ona gözcülük yapan 20 yaşındaki B.Y. operasyonla İstanbul Ümraniye'ye bağlı Dudullu'da yakalandı. Polis, D.G'nin de aralarında bulunduğu 11 şüpheliyi gözaltına aldı. Şüphelilerin Kocaeli, İstanbul ve Adana'da düzenlenen operasyonlarla gözaltına alındı. Şüpheliler D.G. (17), B.G. (20), O.D. (18), H.Z. (22), E.K. (32), M.Ç. (27), L.A. (44), M.Ö. (24), A.H. (53), E.B. (39) ve T.Ö. (33), emniyette tamamlanan işlemlerinin ardından dün adliyeye sevk edildi. İfadeleri tamamlanan 11 şüpheliden 8'i tutuklanırken, L.A, A.H, E.B adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. HAİN PUSUDA "BAYĞARALAR" İZİ Öte yandan, "Bayğaralar" isimli organize suç örgütünün 4 yıl önceki lideri Bedirhan Bayğara'nın (36) 2020'de Adana'da bir kafede kız arkadaşıyla oturduğu sırada silahlı saldırıya uğrayarak hayatını kaybettiği, Bayğara'yı vurduğu iddia edilen kişinin ise Mahir Çoğaç'ın kardeşi Y. Çoğaç olduğu bildirildi. Mahir Çoğaç cinayetinin, Bedirhan Bayğara'nın öldürülmesiyle bağlantılı olduğu, olayın kan davası uğruna gerçekleştirildiği ileri sürüldü. "Hayalet" lakaplı Y. Çoğaç'ın ise olayın ardından yakalanamadığı iddia edildi. İntikam almak isteyen Bayğaraların, Çoğaç ailesinden kimseye ulaşamadıkları için öğretmen Mahir Çoğaç'a pusu kurdukları iddia edildi. ÇETELERDEN KAÇIP, ÖĞRETMEN OLDU Mersin Üniversitesi'nde Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nden 2000'de mezun olan, 2006'dan bu yana da Fevzi Çakmak Anadolu Lisesi'nde görev yapan Çoğaç'ın çevresi, meslektaşları ve öğrencileri tarafından sevilen ve saygı gören biri olduğu, hiçbir suça karışmayarak kendisine ve ailesine Kocaeli'de yaşam kurduğu öğrenildi. Suçsuz yere pusu kurularak öldürülen Mahir Çoğaç'tan geriye ise gözü yaşlı çocukları ve eşi kaldı.

Şarkıcı Seçil Çiftçi'nin yargılandığı külotlu çorap cinayetinde karar! Haber

Şarkıcı Seçil Çiftçi'nin yargılandığı külotlu çorap cinayetinde karar!

İstanbul İl Jandarma Komutanlığı ekipleri; 1 Ocak 2023'de Sancaktepe'de ormanda elleri ve ayakları bağlanıp, külotlu çorapla boğulmuş kimliği belirsiz bir erkek cesedi bulunduğu ihbarını aldı. Jandarma olay yeri inceleme ekipleri; mantar toplamaya çıkan bir ailenin fark ettiği erkek cesedinin parmak izinden kimliğinin Semih Sevim'e ait olduğunu belirledi. Yapılan ilk incelemenin ardından, ailesiyle irtibat kuruldu ve Sevim'in Tokat'ta ikamet ettiği, ancak kendisinden haber alınmadığı için kayıp ihbarında bulunulduğu tespit edildi. Semih Sevim'in İstanbul’da görüştüğü kişilerin ifadeleri, kullandığı sosyal medya hesapları ve plaka tanıma sistemi (PTS) üzerinden, öldürülmeden önceki iletişim ve hareket trafiği belirlendi. Olayda şüphesi olduğu değerlendirilenlere yönelik olarak 4 ayrı adreste eş zamanlı arama yapan jandarma ekipleri; Sevim'in eski kız arkadaşı Seçil Çiftçi’nin çelişkili ifadelerinden şüphelendi. Ekipler, sosyal medya hesaplarından Sevim'i tehdit ettiği üzerine, evinde uyuşturucu da bulduğu Seçil Çiftçi’yi gözaltına aldı. Çiftçi ifadesinde eski erkek arkadaşı Semih Sevim ile ayrıldıklarını, ancak kendisini rahatsız etmeye devam ettiğinden aralarında çıkan kavgada öldürdüğünü, sonra cesedi babası Cemal Çiftçi ile birlikte Sancaktepe'de ormana bıraktıklarını itiraf etti. Seçil ve babası Cemal Çiftçi, çıkarıldıkları adli makamlarca tutuklanarak cezaevine gönderildi.  Seçil ve Cemal Çiftçi hakkında 'tasarlayarak öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle İstanbul 19'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Davanın karar duruşmasında; Seçil Çiftçi ağırlaştırılmış müebbet, babası Cemal Çiftçi ise müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

Önce vurup sonra otomobiliyle üzerinden geçmişti: İstenen ceza belli oldu Haber

Önce vurup sonra otomobiliyle üzerinden geçmişti: İstenen ceza belli oldu

Olay, 3 Mart'ta saat 17.00 sıralarında Kayseri'nin Melikgazi ilçesi Mimsin Şirintepe Mahallesi'nde bir marketin önünde meydana geldi. Yener Koçer ile eniştesi Sertan Temel arasında kavga çıktı. Koçer yanında getirdiği tabancayla eniştesine ateş etti. Başına 3 kurşun isabet ettiği belirtilen Sertan Temel, yere yığıldı. Bu sırada otomobiline binen Koçer, çevredekilerin dehşet dolu bakışları arasında yerde yatan eniştesinin üzerinden geçti. Bu yaşananlar vatandaşlar tarafından cep telefonu ile kaydedilirken, Yener Koçer daha sonra otomobille bölgeden uzaklaştı. Çevredekilerin ihbarıyla olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Temel'in hayatını kaybettiği belirlendi. Koçer ise kısa sürede yakalanarak gözaltına alındı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Yener Koçer, çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine konuldu. İDDİANAME HAZIRLANDI Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma tamamlanarak iddianame hazırlandı. Kayseri Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede, Koçer hakkında 'kasten adam öldürme' suçundan müebbet hapis cezası istendi. İddianamede ifadesine de yer verilen Yener Koçer, eniştesinin ablasına şiddet uyguladığını öne sürerek, "Eve karşı sorumluluklarını yerine getirmiyordu. Sürekli şehir dışına gidiyordu. Evde huzursuzluk ve darp olayları oluyordu. Ablam uzaklaştırma kararı aldırmıştı. Benim yanıma sığındı. Eniştem beni darbetti. Korkutmak amacıyla ateş ettim. Öldürme kastım yoktu. Sürekli ölüm korkusuyla yaşıyordum. Pişmanım" dedi.

Motokurye Ata'nın cinayetinde ilk ifadeler! Haber

Motokurye Ata'nın cinayetinde ilk ifadeler!

Olay, 11 Mayıs'ta, Balıkesir'in Karesi ilçesi Karaoğlan Mahallesi Emir Sokak'ta meydana geldi. Zincir restoranda kurye olarak çalışan Balıkesir Üniversitesi Turizm Fakültesi Turizm Rehberliği Bölümü öğrencisi Ata Emre Akman'ı, sipariş dönüşünde önünü kesen E.Ö., vücudunun 25 yerinden bıçakladı. Ata Emre Akman hayatını kaybederken, kaçan E.Ö. operasyonla yakalandı. E.Ö. ile oğlunu sakladığı iddia edilen Orhan Ö. gözaltına alındı. 'Kasten yaralama' ve 'tehdit' suçlarından 6 ayrı suç kaydı bulunan E.Ö. ile babası, polisteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. E.Ö. tutuklanırken, babası Orhan Ö. serbest bırakıldı, itiraz üzerine tekrar gözaltına alınarak tutuklandı. Öte yandan olay, yakındaki okulun güvenlik kameralarına yansıdı. Görüntülerde; Ata Emre Akman'ın vücuduna aldığı çok sayıda bıçak darbesiyle motosikletinin üzerine düştüğü görüldü. Ayrıca olaydan bir hafta önce Ata Emre Akman'ın, ailesiyle gittiği tatilden görüntüleri de ortaya çıktı. Akman'ın kameraya el salladığı, gitar çalıp, kız arkadaşıyla şarkı söylediği anlar da kameraya yansıdı. BABA İÇİN DE İDDİANAME HAZIRLANDI Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturmayı tamamlayıp, cinayetle ilgili ilk iddianamesini E.Ö. için hazırladı. E.Ö. hakkında 'canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme' suçundan 18 yıldan 24 yıla kadar hapis cezası istendi. Ayrıca 'ruhsatsız silah taşıma' suçundan 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezası talep edildi. Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığı, E.Ö.'nün babası Orhan Ö. için de iddianame hazırladı. Orhan Ö. için 'canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürmeye azmettirme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. BABADAN 'ÖLDÜR' TALİMATI İddianamede; Orhan Ö.'nün dini nikahla yaşadığı Sultan Durmaz ile ayrıldıktan sonra Durmaz'ı sürekli rahatsız ettiği, işlediği başka suçtan hükümlü olarak bulunduğu İzmir Buca Açık Ceza İnfaz Kurumu'ndan 2 Mayıs'ta izinli çıktığı belirtildi. Orhan Ö.'nün çıktıktan sonra Durmaz'ın yaşadığı evin önüne gelip, birilerinin başına bir iş geleceği yönünde tehdit ettiği de iddianamede yer aldı. Ayrıca E.Ö.'nün olaydan önce aradığı Durmaz'a babası Orhan Ö.'nün talimatıyla kendisini öldüreceğini söylediği belirtildi. TANIK İFADELERİ DOĞRULADI İddianamede; E.Ö.'nün, Orhan Ö.'nün ceza infaz kurumunda bulunduğu sürede Sultan Durmaz'a yönelik herhangi bir eyleminin bulunmamasına karşılık, Orhan Ö.'nün cezaevinden çıktığı dönemde, oğlunun Durmaz'ın evinin önüne gidip Ataman'ı öldürmesinin Orhan Ö.'nün 'azmettirici' olduğunu gösterdiği; olayla ilgili alınan tanık ifadelerin de bunu doğruladığına yer verildi. Bu iddianame de Balıkesir Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi. İddianameleri kabul eden Balıkesir Ağır Ceza Mahkemesi açılan davaların birleştirilmesine karar verdi. HASTANE KAYITLARINDA YOK Balıkesir 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tensip zaptı düzenledi. Tensip zaptında mahkeme tarafından E.Ö.'nün, nüfus ve hastane kayıtlarına göre 24 Nisan 2007'de doğduğu belirtilerek, nüfusa ise 14 Ağustos 2009'da kaydının gerçekleşmesi hususu yer aldı. Orhan Ö.'nün düşük ve ölüm de dahil başka bir çocuğu olup olmadığının araştırılması istendi. Ayrıca Balıkesir İl Halk Sağlığı Müdürlüğüne müzekkere yazılarak 24 Nisan'da 2007'de topuk kanı alınıp alınmadığı soruldu. Yine E.Ö.'nün tüm hastane kayıtları hakkında mahkemeye bilgi verilmesi, 24 Nisan 2007 tarihi öncesinde herhangi bir kayıt bulunup bulunmadığı bilgisi istendi. Balıkesir İl Sağlık Müdürlüğü tarafından mahkemeye E.Ö.'nün topuk numunesinin bulunmadığı ve anneye ait 2007 doğumlu bir bebeğin kayıtlarda olmadığı bildirildi. Balıkesir 1'inci Ağır Ceza Mahkemesinde davanın ilk duruşması görülmeye başlandı. Duruşmaya sanıklardan E.Ö. Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlanırken, babası Orhan Ö., Ata Emre Akman'ın annesi Zuhal Akman, babası Erol Akman, Akman ailesinin avukatı Özden Başak ve İbrahim Erenci, Balıkesir'deki kurye dernekleri üyeleri katıldı. '18 YAŞINDAN KÜÇÜK OLDUĞUNA HİÇ KİMSE İNANMIYOR' Duruşma öncesi adliye önünde Avukat Özden Başak basın açıklaması yaptı. Başak, 11 Mayıs'tan itibaren süregelen durum bugün artık bir noktaya geldi. Davanın ilk duruşması birazdan görülecek. Katilin 18 yaşından küçük olduğuna dair iddialar var. Fakat hem suçu işleme tarzı hem görüntüleri hem bu işi planlayabilmesi, artı tanık ifadelerini dikkate aldığımızda biz katilin 18 yaşından büyük olduğu iddiasındayız ve onunla ilgili savcılık safhasında bir talepte bulunmuştuk. Tutuklu olduğu için bir an önce iddianamenin yazılması anlamında sayın savcılık makamı ilk bunu değerlendirmedi, mahkemeye bıraktı. Bugün de bu talebimizi yineleyeceğiz. Aileyle İstanbul'dan geldik. Görüntü itibariyle katilin 18 yaşından küçük olduğuna hiç kimse inanmıyor. Dolayısıyla Türk Ceza Kanunu'ndaki yaş indiriminden faydalanmaması gerektiğini düşünüyoruz dedi. 'BURADAN HEPİMİZİN VİCDANINI RAHATLATAN BİR KARAR ÇIKACAK' Başak, sözlerini şöyle sürdürdü Bunun dışında bu tarz eylemleri yapan failler genelde haksız tahrike sokmak ister. Hep denk geldiğimiz bir durum. Burada öyle bir durum da yok. Görüntüleri dikkatle incelediğinizde çocuğumuzun olaya herhangi bir dahli yok. Yani doğrudan öldürmek kastıyla bir arabanın arkasından ona karşı hareket eden bir şahıs söz konusu. Daha birinci saniyeden sol eliyle bizim çocuğumuzun boynunu tutup bir iki saniye sonra da zaten icra hareket başlıyor. Hepinizin de bildiği gibi onu mermi gibi yetiştiren babası da şu an azmettiren sıfatıyla yargılanıyor. Bu davanın bir milat olacağını, bu tarz can yakıcı davaları da sayın mahkemenin önüne tarihi bir fırsat geldiğini düşünüyoruz. Umarım buradan hepimizin vicdanını rahatlatan bir karar çıkacak. Tabii bugün için böyle bir beklentimiz yok ama hep birlikte yargılama sürecinde bizleri birazcık soğutacak bir karar çıkacağına inanmak istiyoruz. 'BUGÜN ATA EMRE'NİN ADALETİNİ ARAMAYA GELDİK' Kurye Hakları Derneği Başkanı Mesut Çeki ise kurye dernekleri adına yaptığı açıklamada, Burada Emekçi Motokuryeler Derneği, Motokuryeli İşçiler Derneği, Bursa Motosikletli Kuryeler Derneği ve Ankara Kurye Esnaf Odası'ndan arkadaşlarımız var. Ata Emre kardeşimiz için geldik. Ata Emre kardeşimiz ne ilk ne de son olacak. Biz bunu biliyoruz, çok acılıyız. Ailenin acısını yürekten paylaşıyoruz. Ata Emre, karanlık bir sokakta bir cani tarafından katledildi. Çalışırken katledildi. Siparişini teslim ederken katledildi. Ailesi onun görüntülerini izlemeye dayanamadı. Biz de dayanamadık. O yüzden burada konuşurken gerçekten çok zorlanıyorum. Çünkü bugün aynı zamanda Ankara'da Samet Özgül davası görülüyor. O da üniversiteli, kurye arkadaşımızdı. 2 yıl önce 3 trafik magandası tarafından boğazından bıçaklanarak öldürüldü ve ailesi 2 yıldır adalet arıyor. Biz de bugün Ata Emre'nin adaletini aramaya geldik. Bu bizim ilk duruşmamız. Ama Ata bizim ilk kaybımız değil. 2022'de en az 58 arkadaşımızı kaybettik. 2023'te en az 68. 2024'ün ilk 6 ayında 30 arkadaşımızı kaybettik. Biz her gün ölüyoruz. Dövizlerimizde yazıyor, biz tehlikeli meslek yapıyoruz ama henüz çok tehlikeli meslekler arasında değiliz ifadelerini kullandı. 'BUGÜN ADALETİN KAPISINI ÇALIYORUZ' Çeki, sözlerini şöyle sürdürdü Trafikte bize birisi vurursa, Yunus Emre Göçer davasında gördük birkaç ay hapis bile yatmadan çıkanlar var. Canımıza 27 bin 300 TL fiyat da biçildi. Katillerimiz 3-5 ay içerisinde salındı, 6 ayrı suç kaydı olan birisi Ata kardeşimizi öldürebiliyor. Bu dava sadece Akman ailesinin davası değildir. Bu dava sadece kuryelerin davası değildir. Bu dava bütün Balıkesir'in, bütün Türkiye'nin davasıdır. Aileler gerçekten yasını tutmadan adalet aramak zorunda kalıyor. Buradan bütün basın mensuplarına ricamız şudur; ailenin çığlığını yetkililere duyursunlar. Lütfen duyurun. Artık biz ölmek istemiyoruz. Öldürüldüğümüzde de katillerin çok az cezalar alarak, elini kolunu sallayarak hapisten çıkmasını istemiyoruz. Buradaki mahkeme heyeti de lütfen elini vicdanına koysun. Biz motokuryeyiz. Her gün ilaç taşıyoruz. Yiyecek taşıyoruz. Hepinizin kapısını çalıyoruz. Biz bugün adaletin kapısını çalıyoruz. Adalet istiyoruz. Ata için adalet istiyoruz. Bütün motokuryeler için adalet istiyoruz. Artık çalışırken ölmek istemiyoruz. ATA EMRE'Yİ ÖLDÜREN SANIK: SULTAN'IN EVİNİ TAŞLAMAK İÇİN GİTMİŞTİM Balıkesir'de bir zincir restoranda motokurye olarak çalışan Ata Emre Akman'ı bıçaklayarak öldüren E.Ö., mahkemedeki ifadesinde Ata Emre Akman'ı tasarlayarak öldürmediğini ileri sürdü. E.Ö., “Kimseyi tasarlayarak öldürmedim. Sadece Sultan Dönmez'in evini taşlamak için gitmiştim. Babaannemin yanında büyüdüm. Üç kardeşiz. Sultan Dönmez'in kızı babama mesaj atıyordu. Sürekli bizimle uğraşıyordu. Bizimle görüşmek istedi. Sultan Dönmez, 2012-2013 yıllarında bizden çek çaldı. Sürekli bizi tehdit ediyordu, babam ile Sultan arasında anlaşmazlık vardı, onlardan kaçıyorduk. 2020 yılı öncesinde Sultan ile anlaşmazlık yoktu. Sultan'ın beraber yaşadığı Yaşar ile aramızda anlaşmazlıklar oldu. Sultan ile ilgili olarak babamla özel bir görüşmemiz olmadı. Babamın cezaevinden çıkmasından sonra Sultan ile iletişimimiz olmadı. Sultan ile olay tarihine kadar aramızda 2 bin 654 dakika telefon görüşmesi gözükse de bu görüşmeleri ben yapmadım" dedi. 'O GÜN NEYİN BENİ BUNA SEVK ETTİĞİNİ HATIRLAMIYORUM' E.Ö., sözlerini şöyle sürdürdü: "Olay günü 11 Mayıs'ta 13-14 tane bira içtim. Babam ile vakit geçirdik. Sonra arkadaşlarımın yanına gittim. Bira içtik. Babamlar geldi. Sonra eve gittik. Saat 23.30-00.00 arasıydı. Sultan ile evimizin arası 5-6 dakikalık yürüyüş mesafesinde. Olay günü babamla Sultan ile ilgili hiçbir şey konuşmadık, sızdı kaldı. Sultan'ın küçüklüğünden beri bize yaşattıklarını düşünmeye başlayınca öfkelendim. Yanıma bıçağımı aldım ama amacım onun evini taşlamaktı. Giderken yoldan taş aldım. Sultan'ın yaşadığı binaya geldim. Genç motokuryeyi gördüm. Yanına gidip Sultan'ın evde olup olmadığını sordum. 'Motorla mendil mi satıyorum görmüyor musun?' dedi. 'Sultan Durmaz'a mı geldin?' deyince 'Ebru Gündeş'e geldim' dedi. 'Neden beni tersliyorsun?' dedim ve boğuşma oldu. Bıçağı bir kere salladım. Sonrasını hatırlamıyorum. Maktule 25 kere bıçak sallamışım. 25 kere sallasam da o gün neyin beni buna sevk ettiğini hatırlamıyorum. Olay öncesinde babam beni Sultan'a karşı doldurmadı. Babamın yönlendirmesi olmadı." 'SULTAN BANA TAKINTILIYDI' E.Ö.'nün babası sanık Orhan Ö. ise mahkemedeki ifadesinde, “Uzun süreli telefon görüşmesini oğlum değil, ben yaptım. Sultan'ın kızıyla görüştüm. Benden yardım istedi. Sultan bana takıntılıydı. 2010-2013 yılları arasında Sultan ile ilişkimiz oldu. Sonra gitti ve benim arkadaşlarımdan biriyle evlendi, kurtuldum diye sevindim. Ailemle yaşadığım eve 'Çocuk hasta' diyerek geldi. Sonra babam, Sultan'ı bıçakladı. Ben onu uzak tutmaya çalıştıkça bize yapıştı. Bu kadın şeytanın ta kendisi. Ben 10 yıldır suç işlemiyorum. Cezaevinden çıktıktan sonra bana yeniden ulaştı. Sultan'a karşı en ufak hakaretim yoktur. Sultan'ın çocuğumu karnında taşırken fuhuş yaptığını öğrendim" diye konuştu. 'OĞLUMLA ASAYİŞ ŞUBE'DE KARŞILAŞTIK' Orhan Ö., mahkemedeki ifadesinde olay gününü de anlattı. Orhan Ö. oğlu E.Ö. ile eve geldiğini ve direkt uyuduğunu söyledi. Olayı polisin eve gelmesiyle öğrendiğini söyleyen Orhan Ö., "Oğlumla da Asayiş Şube'de karşılaştık. 'Ne istedin insanlardan. Kendini de yaktın beni de yaktın' dedim. Üzerime atılanlar iftiradır. Ben Sultan'ı bu zamana kadar hiç bıçaklamadım" dedi. Orhan Ö.'ye tanık ifadelerinde yer alan ve 'Ben bu saatten sonra hiçbir şey yapmam, yaparsa da oğlum yapar' sözlerinin sorulması üzerine bu cümleyi kurmadığını söyledi. ‘VİCDAN' DİYECEĞİM AMA O DA İNSANLARA MAHSUS' Duruşmada söz alan Ata Emre Akman'in annesi Zuhal Akman, "Baba ve oğlu arasındaki ifadeler arasında çelişkiler var. 'Vicdan' diyeceğim ama o da insanlara mahsus. Biz oğlumuzun çalıştığını bile sonradan öğrendik. Çocuğumu canice öldüren şahıslardan şikayetçiyim" dedi. Baba Erol Akman da "Davanın adı Ata Emre ama bu zamana kadar Ata ile ilgili hiçbir şey konuşulmadı. Adını dahi hatırlamadıklarım oğlumu canice katlettiler. En ağır şekilde cezalandırılmalarını istiyorum" ifadelerini kullandı. "ÇOCUĞUM YÖNÜNDEN TANIKLIK YAPMAK İSTEMİYORUM" Orhan Ö.'nün eşi, E.Ö.'nün öz annesi tanık Ayfer Songül ise "Çocuğum yönünden tanıklık yapmak istemiyorum. 8 yıl Orhan'la evli kaldık. 2 çocuğum oldu. Öldürme olayıyla ilgili hiçbir şey bilmiyorum. Yaşanan olayla ilgili bilgim yok. E.Ö.'yü 2007 yılında eski doğumevinde doğurdum" dedi. CHP’Lİ BAĞCIOĞLU: AKMAN AİLESİNİN YANINDAYIZ CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu da Akman ailesine destek için Balıkesir Adliyesi’ne geldi. Adliye önünde açıklamalarda bulunan Bağcıoğlu, "Bugün, 11 Mayıs 2024 günü canice katledilen Ata Emre Akman'ın başlayan adliye sürecinde ilk duruşmayı takibe ve değerli annesi ve babasına Cumhuriyet Halk Partisi'nin desteğini iletmeye, süreci takip etmeye geldik. Sayın Genel Başkanımız Özgür Özel de ilk günden itibaren, bu süreci yakından takip ediyor. Sevgili Ata'nın babası Erol Bey'le de irtibat kurdu. Her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu iletti. Ben ayrıca burada sokaklarında gençlerimizin rahatça dolaşabildiği, kadınlarımızın öldürülmediği, huzur ve güvenin tesis edildiği bir Türkiye isteyen bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, nerede bir mağdur varsa onun yanında olan Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel başkan yardımcısı, 2 erkek çocuğu babası bir kişi ve emekli bir asker olan Sayın sevgili Ata'nın babasına destek veren eski bir silahlı kuvvetler mensubu olarak bulunuyorum" dedi. 'CAYDIRICI TEDBİRLER ALINMALI' Bağcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Milli güvenlik konusunda sadece topla, tüfekle ülkelerin birbiriyle savaşması veya teröristle mücadele değil insanlarımızın güvenliği ve bekası da önemli. Eğer hala okul müdürleri, öğretmenler, çocuklar, çocuk yaştaki suçlular tarafından katlediliyorsa, Ata gibi gençlerimiz evlerine, harçlıklarına, ev bütçesine katkı sağlamak için çalışırken hunharca, canice katlediliyorsa bunun bir çözümü olmalı. Önleyici tedbirler arttırılmalı. İnfaz düzenlemeleri, adalet sistemi baştan gözden geçirilmeli ve caydırıcı tedbirler alınmalı. Kederli aileye, canice kurban edilen Ata'nın sevgili annesine, babasına desteğe devam edeceğiz. Hukuki süreçte her türlü desteğimizi sağlayacağız. Tekrar sevgili Ata'nın manevi huzurunda kendisine rahmet ve minnet diliyorum. İnşallah adalet tecelli edecek."

Kırıkkale'deki yasak aşk cinayetinde 'küfür' iddiası Haber

Kırıkkale'deki yasak aşk cinayetinde 'küfür' iddiası

4 Nisan'da meydana gelen olayda, 71 ADB 637 plakalı otomobille hareket halindeyken Kırıkkale'nin Alparslan Türkeş Bulvarı Dispanser Kavşağı'nda Fidan Cantemir tartışma nedeniyle yaptığı kaza sonrasında sevgilisi Emrah B.'nin maket bıçağı darbeleriyle ağır yaralanmıştı. Cantemir, tedavi gördüğü Yüksek İhtisas Hastanesi'nde 20 gün sonra hayatını kaybetmişti. Olayın ardından cinayet şüphelisi olarak gözaltına alınan Emrah B. çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı. Yaklaşık 3 yıldır birlikte olduğu sevgilisi Fidan Cantemir'i (42) maket bıçağıyla boğazından bıçaklayarak öldüren sanık Emrah B., ikinci kez hakim karşısına çıktı. Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, "kasten öldürme" ve "mala zarar verme" suçlarından yargılanan sanık Emrah B, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Sanık Emrah B.'nin yakınları ve avukatı, maktul Cantemir'in yakınları ile eşi A.C. ise duruşma salonunda hazır bulundu. "KADES'İ ARARIM DİYEREK UZAKLAŞTIRMAYA ÇALIŞIYORDU" Mahkeme heyetine olayı anlatan tanık R.A., "Yardıma ihtiyaç var mı diye sordum, 'Yok, bunu başımdan al yeter' dedi. O sırada da 'Aracın içinden telefonu alırım, KADES'i ararım' diyerek Emrah B.'yi uzaklaştırmaya çalışıyordu. Sadece tartışma vardı" diyerek Emrah B.'nin maktulün arabasına bindiğini ve 100 metre kadar ilerlediğini söyledi. Sanık Emrah B.'nin annesi Y.B., oğlunun kazandığı parayı eve getirmediğini ve parayı maktulle beraber harcadığını söyledi. "FİDAN EVİME GELEREK BENİ TEHDİT ETTİ" Sanığın eşi N.B. ise, olaydan bir ay önce maktulün kendisine hakaret ettiğini ve tehdit ettiğini ifade ederek, "Fidan evime gelerek beni tehdit etti. Beni evden dışarı attı, 'Sen niye boşanmıyorsun' dedi ve hakaretler etti. Eşimin mesajlarını okudum. 'Sen niye gelmiyorsun, seni özledim' yazıyordu" dedi. Fidan Cantemir'in eşi A.C. ve avukatları, tanıkların beyanlarını kabul etmediklerini belirtti. "BANA KÜFÜR ETTİ" Duruşmada savunma yapan 2 çocuk babası sanık Emrah B., "Eşimi tehdit etmiş. Eşim bu nedenle Diyarbakır'a gitti. Daha sonra eşimi getirdim. Eşim doğum yapacaktı, Ankara'ya gidecektim. Fidan evime geldi ve 'Gidemezsin' dedi. Ben de bu yüzden çocuğumu göremedim. Olay günü Fidan beni evimin önünden aldı, daha sonra bana küfür etti" şeklinde konuştu. Mahkeme, Emrah B.'nin tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı 11 Temmuz tarihine erteledi.

'Filozof Ramazan' cinayetinde ilk duruşma görülüyor Haber

'Filozof Ramazan' cinayetinde ilk duruşma görülüyor

"Filozof Ramazan" lakabıyla bilinen Ramazan Pişkin, İstanbul'un Fatih ilçesinde işlettiği kahvehanede Erkan Baykut tarafından öldürülmüştü. Olayla ilgili Pişkin'i öldürdüğü gerekçesiyle tutuklanan Erkan Baykut hakkında soruşturma tamamlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 31 Ocak'ta iş yerinde uğradığı bıçaklı saldırıda öldürülmesine ilişkin tutuklanan Erkan Baykut hakkında yürüttüğü soruşturmada sanık hakkında müebbet hapis istedi. İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamenin ardından davanın ilk duruşması bugün saat 13.30'da görülmeye başlandı. Habertürk'te yer alan habere göre, soruşturma sonucunda hazırlanan iddianamede, olay günü polise kesici ve delici alet yaralaması olduğu yönünde ihbar yapılması üzerine "Diyarbakırlı Ramazan Hoca'nın Yeri" isimli iş yerine gidildiğinde, Pişkin'in bıçakla yaralandığı ve hastaneye kaldırıldığı bilgisi alındığı belirtildi. Bu kapsamda soruşturma işlemlerine başlandığı aktarılan iddianamede, Pişkin'in kaldırıldığı hastanede hayatını kaybettiği kaydedildi. İddianamede, konuya ilişkin "bilgi sahibi" sıfatıyla ifadesi alınan İbrahim Baştürk'ün beyanına yer verildi. Baştürk, olay yerinin yan tarafında bulunan eczanede saat 13.40 saatlerinde Diyarbakırlı Ramazan Hoca isimli iş yerinden gürültü geldiğini, kendisinin sesleri kontrol etmek için buraya gittiği sırada çay ocağının içinden elinde bıçak olan erkek şahsın koşarak kaçtığını gördüğünü belirtti. İddianamede, incelenen güvenlik kamerası görüntülerine göre olay yerinden kaçan sanık Erkan Baykut'un toplu taşıma aracı kullanarak Beyoğlu'ndaki ikametine gittiği, adrese giden polis ekiplerinin sanığı evinin banyosunda saklanırken yakaladığı kaydedildi. "AFGAN UYRUKLU BİR KİŞİ SANDIM" İddianamede, sanık Baykut'un polis merkezinde alınan ifadesinde, maktul Pişkin'i tanımadığını, Saboor Muradı ismiyle tanıdığı kişi zannettiğini, bu kişinin de uyuşturucu satan, cinsel istismarda bulunan biri olduğunu ileri sürdü. Muradı'nın 2017'de babasının yanında herhangi bir resmiyet olmadan çalışan kişi olduğunu belirten sanık Baykut, bu süre zarfında Muradı'nın Zeytinburnu'nda bir adreste kardeşleri ve Afgan uyruklu başka şahıslarla birlikte yaşadığını kaydetti. Sanık Baykut, kendisinin de babasının yanına çalışmaya gittiği için bu kişilerle tanıştığını, bu şahısların kendisini evlerinde ağırladıklarını ve uyuşturucu verdiklerini iddia etti. Bu kişilerin bir akşam yine uyuşturucu verdiklerinde uyanıp kendine geldiğinde karşısında "Deccal" olarak tanımladıkları insan görünümünde bir varlık ile kendisini yüzleştirdiklerini ileri süren Baykut, bu sırada masada bir adet bıçak bulunduğunu, bıçağın ucunun kendisine baktığını, bundan dolayı bu kişilerin kendisine bilinci yerinde değilken kötülük yaptığını düşündüğünü savundu. Sanık Baykut, bu kişilerin yanında uyuduğu zamanların sonrasında kendi bedeninde birtakım farklılıklar gördüğünü, şahısların kendisini uyutup cinsel saldırıda bulunduklarını anladığını iddia ederek, bu durumu anladıktan sonra bu kişilerden uzaklaştığını, ancak bu olayları ailesi ya da adli makamlarla paylaşmadığını söyledi. RAMAZAN PİŞKİN'İ İLK KEZ SOSYAL MEDYADA GÖRMÜŞ Bu kişilerin rüyalarına girip kendisini yanlarına çekmeye çalıştıklarını savunan sanık Baykut, bu sürecin kendisini Kur'an-ı Kerim'e verip inancını güçlendirmesiyle son bulduğunu, bu şahıslarla yakınlığının ise 2017'den 2021'e kadar sürdüğünü anlattı. Baykut, 2021'den itibaren Muradı isimli şahsı görmediğini ancak Ramazan Pişkin'i bu kişi olarak bildiğini, Pişkin'i de ilk kez 2021'de sosyal medyadan gördüğünü söyledi. Olaydan iki ay önce Pişkin'i Ramazan Hocanın Yeri isimli iş yerinde gördüğünü ve yanına gidip konuştuğunda ilk başta iyi bir hoca olarak düşündüğünü aktaran Baykut, ancak sohbetin devamında bu şahsın aslında Saboor Muradı olduğunu anladığını savundu. Baykut, bunun üzerine Muradı'nın kendisine geçmişte verdiği zararları hatırladığını kaydederek, olay günü Kasımpaşa'daki evinden çıkarak maktulün iş yerine gittiğini, niyetinin Pişkin'e taş atıp yaralamak olduğunu belirtti. İş yerine geldiğinde tek başına sandalyede oturan Pişkin'in ayağa kalktığını belirten Baykut, Pişkin'in, Muradı olduğunu hissetmesiyle kendinden geçerek taş fırlattığını, maktulün üzerine gelmesiyle kendisine zarar verebileceğini düşünerek bıçakla yaraladığını ve olay yerinden kaçtığını anlattı. İddianamede, toplanan deliller ışığında sanık Baykut'un üzerine atılı suçu işlediği yönünde hakkında kamu davası açmaya yeterli şüphe bulunduğu belirtildi. Maktulün kardeşi Mehmet Pişkin'in sanıktan şikayetçi olduğu aktarılan iddianamede, sanık Baykut'un "kasten öldürme" suçundan müebbet hapisle cezalandırılması talep edildi. Hazırlanan iddianame, İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. Davanın ilk duruşması bugün görülecek. Duruşma saat 13.30'da başlayacak.

Çocuklarını boğup arkasından mektup yazmıştı: Sizi kötü dünyaya emanet etmeyeceğim Haber

Çocuklarını boğup arkasından mektup yazmıştı: Sizi kötü dünyaya emanet etmeyeceğim

Olay, 23 Mart 2023'de Kocaeli'nin Körfez ilçesinde meydana geldi. Gece saatlerinde Murat R'nin (45) sokakta şüpheli şekilde dolaştığını gören polis ekipleri şahsı durdurdu. Polis; dengesiz davranışlarda bulunup, "Çocuklarımı cennete gönderdim, buraya geldim" gibi ifadeler kullanan şahsın Esentepe Mahallesi'ndeki ikametine gitti. Murat R'nin annesinin evinde yapılan incelemede Beril Yağmur (13) ve Yunus Emre R. (10) isimli kardeşlerin cansız bedenlerini bulundu. Murat R. gözaltına alınırken, çocukların cansız bedeni ise morga kaldırıldı. Yapılan otopside çocukların boğularak öldürüldüğü tespit edildi. Gözaltına alınan Murat R., ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde 5 ay süren tedavisinin ardından tutuklanarak cezaevine gönderildi. RUH VE SİNİR HASTALIKLARINDA TEDAVİYE ALINMIŞ Olaya ilişkin açılan davanın 2. celsesi Kocaeli 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye devam etti. Duruşmaya taraf avukatları katılırken, sanığın Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde tedavi altına alındığı öğrenildi. Mahkeme heyeti, geçen celse sanık için istenen cezai ehliyeti raporunun beklenilmesine karar vererek, duruşmayı erteledi. "ÇOCUKLARIMI ÖLDÜRDÜĞÜMÜ HATIRLAMIYORUM" Öte yandan, sanık Murat R. ilk duruşmadaki savunmasında; olayı hatırlamadığını, eşinin kendisine yönelik davranışlarından dolayı psikolojisinin bozulduğunu ve şiddetli geçimsizlik yaşadıklarını ifade ederek, "Eşim çocuklarımıza, 'Bu sizin babanız değil' diyordu. Bir süre sonra çocuklar da birkaç kez öyle demeye başladı. Olay günü çocuklara ayakkabı almak için evden çıktım. Çocuklar evde uyuyordu, daha sonra çay bahçesine gittiğimi ve polisin yanlarına oturduğumu hatırlıyorum. Polislerle konuştuğumu, annemin evine gittiğimizi, sonra cezaevine geldiğimi hatırlıyorum. 5 ay ruh ve sinir hastalıklarında kaldım, sonra cezaevine geldim. Çocuklarımı öldürdüğümü hatırlamıyorum" ifadelerini kullanmıştı. "SİZLER BENİM İÇİMDE BİRER MELEK OLARAK YAŞAYACAKSINIZ" İlk duruşmada, sanığın çocuklarını öldürdükten sonra yazdığı mektup da okunmuştu. Mektupta, "Melek evlatlarım benim. Bu dünyada sizden başka kimsem yok. Ben hem annesiz hem de babasız büyüdüm. Sizi asla kimselere mahcup ettirmem. Sizler meleksiniz. Artık sizi bu kötü dünyanın insanlarına emanet etmeyeceğim. Ben sizi almadan yaşamam. Sizlere asla babasızlığın acı gününü yaşatmam. Dolandırıldım, annenizle aramızda maddi olarak hep kavga vardı. Sizlerden ayrılmak benim için ölüm gibi geliyor. Sizler benim içimde birer melek olarak yaşayacaksınız. Sizi seven babanız. Sizleri çok seviyorum, onun için sizleri Allah'a emanet ediyorum, varsın ben yanayım" satırları yer almıştı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.