Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Cumhurbaşkanı

Herkes Duysun - Cumhurbaşkanı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Cumhurbaşkanı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Balıkesir'de açıklamalarda bulundu Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan Balıkesir'de açıklamalarda bulundu

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Balıkesir 8. Olağan İl Kongresi'ne katıldı. Konuşmasına, salı günü Karesi ilçesindeki mühimmat üretim tesisinde meydana gelen patlamada vefat edenlere Allah’tan rahmet, ailelerine ve yakınlarına sabır dileyerek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Patlamanın olduğu gün, Savunma, İçişleri ve Çalışma Bakanlarımızı süratle şehrimize gönderdik. Olayla ilgili adli ve idari soruşturmalar hemen başlatıldı. Çarşamba günü Adalet, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlarımız şehrimize geldiler. Yaralılarımızı ziyaret ettiler. Ailelerimizin acılarını paylaştılar. Dün de kabine üyelerimizden bazıları, milletvekillerimiz, genel başkan yardımcılarımız buradaydı. Biz de kongremizden sonra inşallah bazı kardeşlerimizi ziyaret edeceğiz. Kendilerine geçmiş olsun ve taziye dileklerimizi sunacağız." ifadelerini kullandı. Bugün iki aileyi ziyaret ettiklerini ve onlarla da dertleştiklerini belirten Erdoğan, "Acımız büyük. Yakınlarını kaybeden ailelerimizin yürek yangınını söndürecek sabır ve tevekkül dışında hiçbir kelime yok. Acıları tarifsiz olsa da ailelerimiz son derece metanetli davranıyorlar. Allah onlardan razı olsun diyorum." diye konuştu. "85 MİLYON OLARAK HEPİMİZ MÜTEESSİR OLDUK" Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: Patlamanın sebeplerini ortaya çıkarmaya yönelik soruşturma çok yönlü ve titizlikle yürütülüyor. Tüm bu süreçler sonunda ihmali olan varsa gereken mutlaka yapılacaktır. İlk etapta 10 kişi gözaltına alınmıştır. Tüm bu süreçler sonunda hatası, kusuru veya ihmali olan varsa onlarla ilgili gereken mutlaka yapılacaktır. Bundan yakınını kaybeden hiçbir ailemiz, hiçbir Balıkesirli kardeşim şüphe duymasın. Burada samimi bir üzüntümü de sizlerle paylaşmak istiyorum. Patlamada can kayıplarının olması sebebiyle sadece Balıkesir sarsılmadı. 85 milyon olarak hepimiz müteessir olduk. Bunlar bizim ortak acılarımız. Ama bakıyorsunuz, henüz cenazeler bile kalkmadan, daha olayın nasıl olduğu dahi bilinmeden ana muhalefet partisinin genel başkanı çıkıyor ve kürsünün son derece talihsiz açıklamalar yapıyor. Devletin tüm kurumlarıyla seferber olduğu bir olayı farklı yerlere çekmenin adı siyaset değil, acıları istismar etmektir. Bu hukuki olarak doğru da değildir, ahlaki ve vicdani hiç değildir. Muhalefet, annelerini patlamada kaybetmiş masum sabilerin acılarını kirli siyasetlerine alet etmeden önce çıksın, Beşiktaş Gayrettepe’de ruhsatı sorunlu eğlence merkezinde yanarak can veren 29 işçinin hesabını versin. Bir de bizi vicdan yoksunu bu siyasetlerine çekmeye çalışmasınlar. Şunun bilinmesini isterim: Acıları yarıştırmak, acıları ayrıştırmak bizim siyasetimiz değildir. Adı ne olursa olsun bugüne kadar böyle gayri ahlaki bir yola tevessül etmedik, bundan sonra da etmeyeceğiz. Bu vesileyle çarşamba günü tırla öğrenci servisinin çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında yaralanan evlatlarımıza da Allah’tan acil şifalar diliyorum. Taburcu olan öğrencilerimize ise geçmiş olsun temennilerimi iletiyorum. Rabbim ülkemizi, milletimizi ve Balıkesirimizi görünür görünmez her türlü kazadan, beladan, afetten muhafaza eylesin diyorum. Yine bu vesileyle vefatının birinci yıl dönümü olan Balıkesir İl Gençlik Kolları Başkanımız Hüseyin Murat Uysal kardeşimizi de tekrar rahmetle yad ediyor, Mevlam cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin diyorum.  AK Parti'nin 8. Olağan İl Kongresinin Balıkesir ile birlikte ülke, millet ve demokrasi için hayırlara. vesile olmasını dileyen Erdoğan, kuruluşundan bugüne kadar AK Parti Balıkesir teşkilatlarında vazife yapanlara teşekkür etti. Vefat edenlere rahmet diledi. Nöbeti devredenlere teşekkür ederek, hizmet bayrağını devralanlara muvaffakiyetler temenni etti. "SAYISIZ AĞIR SINAVLARLA YÜZLEŞTİK" Önümüzdeki hafta Cumhuriyetin 102. yılını kucaklamaya hazırlandıkları yeni bir yıla gireceklerini hatırlatan Erdoğan, "Cumhuriyetimizin 102 yıllık tarihinin son 22 yılında milletimize hizmet etme şerefi, hamdolsun, AK Parti'ye, karşımda ki bu kadroya nasip oldu. Bu dönemde ülkemize kazandırdığımız eserler, tarihe bıraktığımız izler önceki 80 yılla mukayese edilemeyecek kadar büyüktür. Tek parti faşizminin ardından gelen çok partili siyasi hayatımıza damga vuran darbe, siyasi istikrarsızlık, sosyal gerilim, ekonomik kriz, felaketler özellikle hafızalarımızda tüm canlılığıyla durmaktadır. Rahmetli Menderes ve Özal'ın başlattığı kalkınma ve demokratikleşme hamlelerinin karanlık mahfillerde yazılan senaryolarla nasıl akamete uğratıldığını hepimiz çok iyi biliyoruz. AK Parti hükümetleri döneminde biz de benzer çelmelere, benzer oyunlara, benzer tehditlere maruz kaldık. Gezi olaylarından 17-25 Aralık emniyet yargı darbe girişimine, 15 Temmuz ihanetinden kanlı terör eylemlerine, ekonomimizi çökertmeyi amaçlayan manipülasyonlara varıncaya kadar sayısız ağır sınavlarla yüzleştik. Önceki dönemlerden farklı olarak biz şunu yaptık: Milletimizden aldığımız güçlü destekle sinsi operasyonları birer birer bozmayı başardık." ifadelerini kullandı. "MİLLETİMİZ SANDIKTA IRKÇI, FAŞİST NEFRETE GEÇİT VERMEDİ" Bugün kimine şükredecekleri, kimine ise sabredecekleri imtihanlardan geçtiklerini belirten Erdoğan, Suriye'de 13 yıldır süren insani kriz ve 61 yıllık Baas zulmünün Suriye halkının geçtiğimiz haftalarda başlatıp kısa sürede zafere ulaştırdığı bir devrimle sona erdiğini vurgulayarak şunları kaydetti; Biliyorsunuz, Suriye'deki insani kriz süresince ülkemizde misafir ettiğimiz 3,6 milyon ile sınırlarımız ötesinde güvenliklerini sağladığımız ilave 4 milyon kardeşimiz vardı. Bu yüzden pek çok vicdansız, insafsız, ahlaksız saldırıya uğradık. Her türlü kışkırtmayı, provokasyonu denediler. 14-28 Mayıs seçimlerinde bu mazlumları hedef göstererek, güya seçim kazanmaya çalışan Hitler özentisi muhterisler bile çıktı. Türkiye'yi kaosa ve kardeş kavgasına sürüklemeyi amaçlayan bu hayasız akımların tamamına milletimiz göğüs gerdi. Milletimiz de sandıkta ırkçı, faşist nefrete geçit vermedi. "BİR KÖŞEYE ATILDI VE UNUTULDU" Mülteci ve insanlık düşmanı bu zavallı zihniyetin siyasi belasını ise baba oğul gibiyiz diyerek kefil olduğu en yakınındaki isimler verdi. Ankara'daki ofisinde ne kapısını çalan var, ne halini hatırını soran var. Ne de ülke gündemine dair fikirlerini merak eden var. Bir köşeye atıldı ve unutuldu. Sosyal medya üzerinden sürekli bize sataşarak, bize hakaret ederek, bize laf yetiştirerek kendilerini hatırlatmaya çalışıyorlar. Ama ne yapsalar boş. Ne yapsalar beyhude. Tarihin tozlu raflarında silinip gitmekten kurtulamayacaklar. Bay Kemal hiç kusura bakmasın dostları tarafından atıldığı o kuyudan kendisini biz bile kurtaramayız. Sırtına yediği o paslı hançeri biz bile çıkaramayız. Her biri zorluklarla geçen 13 yıl boyunca mazlumlara kol kanat gerdiklerini, dik durduklarını ve insanlık sınavını yüz akıyla verdiklerini belirten Erdoğan, "Suriye halkının yönetimi ele almasıyla birlikte bu kardeşlerimizden isteyenlerin vatanlarına geri dönüş yolu açıldı. Ama bakıyorsunuz, dün evimizi ve ekmeğimizi paylaştığımız Suriyeli muhacirlerin varlığını olumsuz propaganda aracı olarak kullananlar bugün onların ülkelerine dönecek olmalarından rahatsızlar. Çünkü ellerindeki istismar malzemesi gidecek. Ülkenin ve milletin geleceği için söyleyecek tek bir sözleri, ortaya koyacak tek bir projeleri olmayanlar bu malzemeyi kaybedince varlık sebeplerinin ortadan kalkacağını biliyorlar. Bu siyasetçi esnafı tarihlerinin hiçbir döneminde memleketin, milletin, devletlerinin safında yer almamış daha doğrusu bunu hiç istememiştir. Bugün de bölgedeki gelişmeleri Türkiye merkezli olarak ne yazık ki okuyamıyorlar." dedi. "ELLERİNDEN GELSE ZALİM ESED'E MERSİYE YAKACAKLAR" 13 yıllık iç savaşın ardından Suriye'de Baas rejiminin devrildiğini belirten Erdoğan, "Yasını sadece Türkiye'deki ana muhalefet partisi tutuyor. Ellerinden gelse grup kürsüsünden zalim Esed'e mersiye yakacaklar." değerlendirmesinde bulundu. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: Ülke ve milletin hayrına sonuçları olabilecek hiçbir gelişmeye, Türkiye ile ilgili kurulmuş olumlu tek bir cümleye bile tahammülleri yok. Türkiye'nin bölgesindeki sorunların çözümünde anahtar ülke olduğunu zaten tüm dünya biliyor. Ama bu gerçeği Amerika'nın seçilmiş başkanı söyleyince CHP genel başkanını ve yönetimini adeta afakanlar basıyor. Sorsan bağımsızlıkçılar, hürriyetperverler, peki düne kadar Amerika'dan Avrupa'sına kapı kapı dolaşan Türkiye'de uzman yokmuş gibi Amerika'dan ekonomist ithal eden, Avrupa'dan aferin alanlar diyerek savunma sanayimize saldıran siz ve ittifak ortaklarınız değil miydi? Türk siyasetini böyle aciz bir muhalefet yapısına mahkum edenler tarih ve millet önünde mutlaka hesap vereceklerdir. Biz bunların hepsini de bir kenara bırakıp kendi işimize bakıyoruz. "KADROLARIMIZI SÜREKLİ YENİLİYOR VE GENİŞLETİYORUZ" AK Parti olarak bize düşen, demokrasilerde muhalefetin vazifesi olan; murakabe etme, alternatif üretme, toplumun hissiyatını kavrama görevini de hakkıyla yerine getirmektir. Murakabemizi kabinede, mecliste ve mahalli idarelerde yerine getirecek mekanizmaları işletmeye özen gösteriyoruz. Bu amaçla kadrolarımızı sürekli yeniliyor ve genişletiyoruz. İlk kongrelerimizin ardından yapacağımız büyük kongremize bu bakımdan büyük önem veriyoruz. Kongremizi Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun bir parçası olan partimizdeki değişim sürecinin önemli bir dönüm noktası haline getirmek istiyoruz. Alternatif üretme konusunda, vizyonda, programda, projede, eser ve hizmette kendi kendimizle yarışıyoruz. Öyle ki siyasette çıtayı yükselterek rekabet şartlarını zorlaştırdık. Yaptığımız ve yapacağımız her işin gayesi ülkemize daha çok eser kazandırmak, milletimize daha çok hizmet getirmek, büyüyen ve güçlenen Türkiye'yi dünyada en üst seviyeye çıkarmaktır.  "SAFLARIMIZI MUTLAKA SIKILAŞTIRMALIYIZ" Türkiye Yüzyılı hayalimizi samimiyetle paylaşan herkesin bu çatı altında toplanmasına mücadelemize omuz vermesine elbette hayır demeyiz. 85 milyonun fertleri arasında iç cephemizi sağlamlaştırırken siyasette kutuplaşma ve ayrışmanın artması zaten doğru da değildir. Egoları cüsselerinden büyük kibir abidelerinin ülkenin kazanımlarını heba etmesinin önüne geçmek için saflarımızı aynen burada olduğu gibi mutlaka sıklaştırmalıyız. İnşallah 2025'ten itibaren terör meselesi başta olmak üzere milli birlik ve beraberliğimizi tehdit eden akut sorunlardan kurtularak, güney sınırlarımızın ötesinde güvenliği ve istikrarı sağlayıp oralardan kaynaklanan tehditleri de ortadan kaldırarak, kuzeyimizdeki savaşın sona ermesine katkıda bulunarak, ekonomik programımızı başarıya ulaştırarak, savunma sanayii, yüksek teknoloji, yapay zeka, dışa bağımlılığımızı bitirecek enerji kaynakları gibi alanlarda atılımlar yaparak her alanda ülkemizi Türkiye Türkiye Yüzyılı hedeflerimize yaklaştırarak değerlendirmekte kararlıyız. Biz böylesine ulvi bir heyecanla işimizi yaparken, memlekete yaptıkları herhangi bir hayırlı hizmetleri olmayan muhalefet ise milletimizi umutsuzluk bataklığına sürüklemenin peşinde koşuyor. Muhalefetin ve aynı ajandaya sahip medya mecralarının milletimize sürekli karamsarlık pompalamalarının gerisindeki niyeti gayet iyi biliyoruz. Milletimizin bizden istediğinin de bu olduğuna inanıyoruz. 

Bakan Tunç'tan AYM'nin kararına yanıt: Cumhurbaşkanı, devletin başıdır Haber

Bakan Tunç'tan AYM'nin kararına yanıt: Cumhurbaşkanı, devletin başıdır

Bolu'daki temasları kapsamında Valiliği ziyaret eden Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, şeref defterini imzaladıktan sonra Vali Erkan Kılıç ile görüştü. Ziyaretin ardından konuşan Tunç, 2018 yılında Bolu Adliyesinin ihtiyaca cevap verecek şekilde hizmete girdiğini belirterek, Bolu'da ceza infaz kurumlarına yönelik planlanan ve hayata geçirilen yatırımlardan bahsetti. Tunç, kentte hükümetleri döneminde 22 yılda, her alanda çok sayıda yatırımın hayata geçirildiğini kaydetti. Bakan Tunç, açıklamasının ardından basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. AYM'nin 703 sayılı Anayasa'da Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin bazı maddelerine ilişkin iptal kararına yönelik soru üzerine Tunç, konuyla ilgili kamuoyunda bazı tartışmaların, yanlış anlamaların olduğunu söyledi. Tunç, kararnamenin, 2017 yılındaki anayasa değişikliği sonrası Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi fiilen başlamadan önce parlamenter sistemin son Bakanlar Kurulunun Kanun Hükmünde Kararnamesi olarak TBMM'de yetki kanununa dayanılarak çıkarıldığını ifade ederek, "Bu kararnamede yer alan bazı hususların kanunla düzenlenmesi gerektiği noktasında Anayasa Mahkemesinin bir kararı oldu. Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle düzenlenemeyecek konuların kanunla düzenlenmesi gerektiği yönünde bazı tespitleri oldu Anayasa Mahkememizin. Tabii bu yanlış aktarılmaya çalışıldı bazı yorumcular tarafından." diye konuştu. "ATAMALARA İLİŞKİN HERHANGİ BİR YETKİ TARTIŞMASI SÖZ KONUSU DEĞİLDİR" Anayasanın 104. maddesinde Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerinin açıkça belirtildiğini vurgulayan Tunç, şöyle konuştu: "Cumhurbaşkanı, devletin başıdır. Devletin birliğini temsil eder ve yürütmenin başıdır, yürütmeyi temsil eder. Cumhurbaşkanı yürütmeye ilişkin konularda Cumhurbaşkanı kararnamesi çıkarabilir. Anayasamızın amir hükümleridir bunlar. Üst kademe yöneticilerini atama yetkisi de anayasadan kaynaklanan bir yetkisidir Sayın Cumhurbaşkanımızın. Cumhurbaşkanı kararnamesiyle düzenlenemeyecek hususlar da yine Anayasamızda belirtmiştir. Anayasamızın ikinci bölümünün 1, 2. ve 4. kısımlarında sayılan temel haklara ilişkin, siyasi haklara ilişkin Cumhurbaşkanı kararnamesi çıkarılamayacağı yönündedir. Aynı zamanda bir kanun hükmü varsa, kanunla düzenlenmiş bir konu varsa o konuda da Cumhurbaşkanı kararnamesinin çıkarılamayacağı yönündedir." Bakan Tunç, münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken hususlarda da Cumhurbaşkanı kararnamesinin çıkarılamayacağını aktararak, şöyle devam etti: "Burada atamalara ilişkin herhangi bir yetki tartışması söz konusu değildir. Sadece parlamenter sistemde kanunla düzenlendiği için ve sonrasında kanun hükmünde kararnameyle çakışan durumların 12 aylık süre içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kanunla düzenlenmesi gerektiğine yönelik bir Anayasa Mahkemesi kararıdır. Dolasıyısıyla Cumhurbaşkanımızın zaten üst kademe yöneticilerini atama yetkisi anayasadan kaynaklanan bir yetkidir ve yürütmeye ilişkin Cumhurbaşkanı kararnamelerini de çıkarabilir. Parlamenter sistemde kanunların her konuda ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiş olması nedeniyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde, Cumhurbaşkanı kararnamesi çıkarılması noktasındaki bir sınırlama söz konusudur. Önümüzdeki süreçte bu uyum yasalarının yapılması, çıkarılmasıyla ilgili yoğun bir çalışma parlamentomuzu bekliyor. Tüm bu tartışmaları ortadan kaldırmak için de demokratik, sivil bir anayasayı Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının başında, Türkiye Yüzyılı'nın başında gerçekleştirerek kanunlardan, anayasalardaki yorum farklarından, anayasanın maddelerindeki yorum farklarından kaynaklanan tartışmaları da sona erdirmiş oluruz diyorum." "SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZIN RESMİNİN İNDİRİLMESİ BİRLİĞİMİZE YÖNELİK SALDIRIDIR" Tatvan Belediye Başkanı Mümin Erol'un Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın fotoğrafını makam odasından indirmesine yönelik soru sorulan Tunç, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, bir hukuk devleti olduğunu kaydetti. Tunç, hukuk devletinde kuralların, anayasanın, kanunların olduğunu, herkesin de anayasa ve kanunlarla bağlı olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Herkes bu kurallara uymak mecburiyetindedir. Ülkemiz 40 yıldan bu yana terörle mücadele ediyor ve bu uğurda çok büyük bedeller ödedik, şehitler verdik. Ülkemizin gelişmesi ve kalkınmasının önünde en büyük engel maalesef bölücü terör örgütü oldu. Terörün her türlüsüyle mücadele eden bir ülkeyiz. Bu anlamda birlik ve beraberlik içerisinde olmalıyız milletçe terörle mücadele konusunda. Özellikle milletin oylarıyla seçilenler, demokratik siyaset yapmak isteyenler, gerek parlamentoda gerek yerel yönetimlerde bu konuda milletimizin birlik ve beraberliğini bozacak tutum ve davranışlardan kaçınmak durumundadır. Tatvan'da ve bazı belediyelerde gördüğümüz, devletin birliğini temsil eden Sayın Cumhurbaşkanımızın resminin kameralar eşliğinde birtakım beyanlar kullanılarak indirilmesi birliğimize yönelik bir saldırıdır. Dolayısıyla hem Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik bir hakarettir hem de milletin birliğini bozmaya yönelik bir tutum ve davranıştır." Bu konularda Cumhuriyet savcılarının bir suç unsuru görmeleri halinde zaten bağımsız ve tarafsız yargı olarak soruşturma açtığına işaret eden Tunç, "Tatvan'da da böyle bir soruşturma açılmıştır. Bu tutum ve davranışlara, milletimizin birlik ve beraberliğini bozmaya yönelik bu tür eylemlere fırsat vermemek lazım. Herkesin bu konuda sorumlu davranması lazım." dedi. "ANAYASADAN VE BELEDİYE KANUNUNDAN KAYNAKLANAN BİR YETKİ SÖZ KONUSUDUR" Bakan Tunç, Mehmet Sıddık Akış'ın İçişleri Bakanlığınca Hakkari Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılması ve bundan sonraki süreçle ilgili soru üzerine, anayasanın 127. maddesinde mahalli idarelerin organlarıyla ilgili, bu organların başındaki belediye başkanı, meclis üyeleri hakkında soruşturma ya da kovuşturma olmuşsa İçişleri Bakanının görevden alma yetkisi olduğunu hatırlattı. Tunç, "Yine Belediye Kanunu'nun 45. ve 46. maddelerinde de anayasanın 127. maddesine dayanarak hakkında soruşturma ya da terör soruşturması ve davası söz konusuysa İçişleri Bakanına anayasadan kaynaklanan bu yetkiyle -bu geçici bir tedbirdir- geçici bir tedbir olarak görevden alma yetkisi ve oraya vekaleten şartları uygun yöneticinin görevlendirilmesi konusundaki yetkisi de Belediye Kanunu'nda ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir." şeklinde konuştu. Hakkari Belediye Başkanı Akış hakkında daha önceden terör nedeniyle soruşturma olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Ayrıca devam eden bir davası vardır. İlk derecede de hüküm verilmiştir. Anayasa ve Belediye Kanunu'ndan kaynaklanan bir yetki söz konusudur. Milletin oylarıyla seçilen yerel yöneticiler, belediyelerimiz, hükümetten aldıkları, merkezi hükümetten gelen milletin kaynaklarını, milletin parasını, millete hizmet olarak aktarmak durumundadırlar. Dolayısıyla bu hassasiyeti göstermeyenler olursa terörle ilgili, özellikle terör soruşturmaları ve kovuşturmalarına muhatap olurlarsa, uygulamalarıyla ve tutum ve davranışlarıyla bu konuda anayasamızın 127. maddesinin ve Belediyeler Kanunu'nun 45. ve 46. maddesinin uygulanması durumunda hiç kimsenin bundan yakınmaması lazım çünkü anayasanın amir hükümleri, kanunlarımızın amir hükümleri... Bunlar da hepimizi bağlayan hususlar." SERDAR SERTÇELİK'İN İADE SÜRECİ Ayhan Bora Kaplan suç örgütü elebaşlarından olan, kırmızı bültenle aranan ve Macaristan'da yakalanan Serdar Sertçelik'in iadesiyle ilgili soruya Tunç, "Onunla ilgili iade sürecini başlatmıştık. Gerekli dosyasını tercüme ettirdik, hem Macarca hem İngilizce'ye tercüme ettirdik. Macaristan'daki muhattaplarımızla da görüştük. Orada 40 günlük bir geçici tutuklama kararı verilmişti. O süre içerisinde iade yargılaması gerçekleşecek ve o yargılama neticesinde de Türkiye'ye iade edileceğine inanıyoruz." yanıtını verdi. Bakan Tunç'a ziyaretinde, Adalet Bakan Yardımcısı Hurşit Yıldırım, AK Parti Bolu Milletvekili Yüksel Coşkunyürek, AK Parti İl Başkanı Suat Güner, ilçe belediye başkanları ve kurum müdürleri eşlik etti.

AYM'den çok konuşulacak karar: Cumhurbaşkanı'nın rektör ataması anayasaya aykırı Haber

AYM'den çok konuşulacak karar: Cumhurbaşkanı'nın rektör ataması anayasaya aykırı

Resmi Gazete'de yer alan karara göre, AYM, 2018 tarihli 703 sayılı Anayasa'da Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (KHK) iptal istemini karara bağladı. Dünya Gazetesi'nde yer alan habere göre, Yüksek Mahkeme, 703 sayılı KHK'de yer alan rektörlerin Cumhurbaşkanı tarafından atanmasına ilişkin düzenlemeyi, Anayasa'ya aykırı bularak iptal etti. Dava konusu kuralın önceki halinde, rektörlerin devlet üniversitelerine atamasında, YÖK'ün aday gösterdiği kişiler arasından seçilerek, Cumhurbaşkanı tarafından atanacağının düzenlendiği aktarılan kararda, vakıf üniversitelerine ise mütevelli heyetinin YÖK'e teklifi ve YÖK'ün olumlu görüş vermesi üzerine Cumhurbaşkanı tarafından atanacağının düzenlendiği ifade edildi. Kararda, 703 sayılı KHK ile yapılan düzenleme sonrası, YÖK'ün rektör atama sürecinde, devlet üniversiteleri yönünden aday gösterme, vakıf üniversiteleri yönünden mütevelli heyetinin teklifine olumlu görüş verme şeklindeki rolüne son verilmek suretiyle rektör atama usulünün değiştirildiği, ayrıca atanma şartları, görev süresi gibi rektör atanmasına ilişkin hükümlerin madde metninden çıkarıldığı hatırlatıldı. Yüksek Mahkemece 12 ay sonra yürürlüğe girmesi kararlaştırılan iptal kararına ilişkin gerekçede, "Kural, kamu hizmetlerine girme hakkına ilişkin düzenleme içerdiğinden Anayasa'nın mülga 91. maddesi uyarınca KHK ile düzenlenemeyecek yasak alanda kalmaktadır. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın mülga 91. maddesine aykırıdır, iptali gerekir." ifadeleri yer aldı. YÖK ÜYELERİNİN ATANMASINA İLİŞKİN İPTAL AYM, 2547 Sayılı Kanun'un 6. Maddesi'nin (b) fıkrasının (5) numaralı bendinin, 703 saylı KHK ile değiştirilmesine ilişkin düzenlemeyi de iptal etti. Yüksek Mahkeme düzenlemedeki, "21 üyeden oluşan YÖK'ün 7 üyesinin, Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) tarafından belirlenmesinin ardından Cumhurbaşkanı onayı ile görev başlayacağı"na ilişkin düzenlemenin, "... Cumhurbaşkanı tarafından atanması" şeklindeki değiştirilmesini Anayasa'ya aykırı buldu. ÜAK'ın, YÖK'e üye seçen bir kuruluş olduğu aktarılan kararda, yapılan değişiklikle ÜAK tarafından seçilen üyelerin doğrudan üye sıfatını kazanamadıkları, nihai olarak bu sıfatı kazanmalarının Cumhurbaşkanı'nın takdirine bağlı kılındığı belirtildi. Bu düzenlemenin, Cumhurbaşkanının yürütme yetkisine ilişkin olduğuna işaret edilen kararda, "Kuralın 6771 sayılı Kanun ile Anayasa'da yapılan değişikliklerle ilgisinin olduğu söylenemez. Bu itibarla kural, 7142 sayılı Kanun'un 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasında belirtilen Anayasa'da yapılan değişikliklere uyum sağlamak amacı taşımadığından Anayasa'nın mülga 91. maddesi uyarınca verilen KHK çıkarma yetkisinin amaç ve kapsamı içinde değerlendirilmemektedir. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın mülga 91. maddesine aykırıdır, iptali gerekir." ifadeleri yer aldı.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Herkes Duysun En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.