Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Cumhurbaşkanı

Herkes Duysun - Cumhurbaşkanı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Cumhurbaşkanı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bakan Tunç'tan AYM'nin kararına yanıt: Cumhurbaşkanı, devletin başıdır Haber

Bakan Tunç'tan AYM'nin kararına yanıt: Cumhurbaşkanı, devletin başıdır

Bolu'daki temasları kapsamında Valiliği ziyaret eden Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, şeref defterini imzaladıktan sonra Vali Erkan Kılıç ile görüştü. Ziyaretin ardından konuşan Tunç, 2018 yılında Bolu Adliyesinin ihtiyaca cevap verecek şekilde hizmete girdiğini belirterek, Bolu'da ceza infaz kurumlarına yönelik planlanan ve hayata geçirilen yatırımlardan bahsetti. Tunç, kentte hükümetleri döneminde 22 yılda, her alanda çok sayıda yatırımın hayata geçirildiğini kaydetti. Bakan Tunç, açıklamasının ardından basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. AYM'nin 703 sayılı Anayasa'da Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin bazı maddelerine ilişkin iptal kararına yönelik soru üzerine Tunç, konuyla ilgili kamuoyunda bazı tartışmaların, yanlış anlamaların olduğunu söyledi. Tunç, kararnamenin, 2017 yılındaki anayasa değişikliği sonrası Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi fiilen başlamadan önce parlamenter sistemin son Bakanlar Kurulunun Kanun Hükmünde Kararnamesi olarak TBMM'de yetki kanununa dayanılarak çıkarıldığını ifade ederek, "Bu kararnamede yer alan bazı hususların kanunla düzenlenmesi gerektiği noktasında Anayasa Mahkemesinin bir kararı oldu. Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle düzenlenemeyecek konuların kanunla düzenlenmesi gerektiği yönünde bazı tespitleri oldu Anayasa Mahkememizin. Tabii bu yanlış aktarılmaya çalışıldı bazı yorumcular tarafından." diye konuştu. "ATAMALARA İLİŞKİN HERHANGİ BİR YETKİ TARTIŞMASI SÖZ KONUSU DEĞİLDİR" Anayasanın 104. maddesinde Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerinin açıkça belirtildiğini vurgulayan Tunç, şöyle konuştu: "Cumhurbaşkanı, devletin başıdır. Devletin birliğini temsil eder ve yürütmenin başıdır, yürütmeyi temsil eder. Cumhurbaşkanı yürütmeye ilişkin konularda Cumhurbaşkanı kararnamesi çıkarabilir. Anayasamızın amir hükümleridir bunlar. Üst kademe yöneticilerini atama yetkisi de anayasadan kaynaklanan bir yetkisidir Sayın Cumhurbaşkanımızın. Cumhurbaşkanı kararnamesiyle düzenlenemeyecek hususlar da yine Anayasamızda belirtmiştir. Anayasamızın ikinci bölümünün 1, 2. ve 4. kısımlarında sayılan temel haklara ilişkin, siyasi haklara ilişkin Cumhurbaşkanı kararnamesi çıkarılamayacağı yönündedir. Aynı zamanda bir kanun hükmü varsa, kanunla düzenlenmiş bir konu varsa o konuda da Cumhurbaşkanı kararnamesinin çıkarılamayacağı yönündedir." Bakan Tunç, münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken hususlarda da Cumhurbaşkanı kararnamesinin çıkarılamayacağını aktararak, şöyle devam etti: "Burada atamalara ilişkin herhangi bir yetki tartışması söz konusu değildir. Sadece parlamenter sistemde kanunla düzenlendiği için ve sonrasında kanun hükmünde kararnameyle çakışan durumların 12 aylık süre içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kanunla düzenlenmesi gerektiğine yönelik bir Anayasa Mahkemesi kararıdır. Dolasıyısıyla Cumhurbaşkanımızın zaten üst kademe yöneticilerini atama yetkisi anayasadan kaynaklanan bir yetkidir ve yürütmeye ilişkin Cumhurbaşkanı kararnamelerini de çıkarabilir. Parlamenter sistemde kanunların her konuda ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiş olması nedeniyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde, Cumhurbaşkanı kararnamesi çıkarılması noktasındaki bir sınırlama söz konusudur. Önümüzdeki süreçte bu uyum yasalarının yapılması, çıkarılmasıyla ilgili yoğun bir çalışma parlamentomuzu bekliyor. Tüm bu tartışmaları ortadan kaldırmak için de demokratik, sivil bir anayasayı Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının başında, Türkiye Yüzyılı'nın başında gerçekleştirerek kanunlardan, anayasalardaki yorum farklarından, anayasanın maddelerindeki yorum farklarından kaynaklanan tartışmaları da sona erdirmiş oluruz diyorum." "SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZIN RESMİNİN İNDİRİLMESİ BİRLİĞİMİZE YÖNELİK SALDIRIDIR" Tatvan Belediye Başkanı Mümin Erol'un Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın fotoğrafını makam odasından indirmesine yönelik soru sorulan Tunç, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, bir hukuk devleti olduğunu kaydetti. Tunç, hukuk devletinde kuralların, anayasanın, kanunların olduğunu, herkesin de anayasa ve kanunlarla bağlı olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Herkes bu kurallara uymak mecburiyetindedir. Ülkemiz 40 yıldan bu yana terörle mücadele ediyor ve bu uğurda çok büyük bedeller ödedik, şehitler verdik. Ülkemizin gelişmesi ve kalkınmasının önünde en büyük engel maalesef bölücü terör örgütü oldu. Terörün her türlüsüyle mücadele eden bir ülkeyiz. Bu anlamda birlik ve beraberlik içerisinde olmalıyız milletçe terörle mücadele konusunda. Özellikle milletin oylarıyla seçilenler, demokratik siyaset yapmak isteyenler, gerek parlamentoda gerek yerel yönetimlerde bu konuda milletimizin birlik ve beraberliğini bozacak tutum ve davranışlardan kaçınmak durumundadır. Tatvan'da ve bazı belediyelerde gördüğümüz, devletin birliğini temsil eden Sayın Cumhurbaşkanımızın resminin kameralar eşliğinde birtakım beyanlar kullanılarak indirilmesi birliğimize yönelik bir saldırıdır. Dolayısıyla hem Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik bir hakarettir hem de milletin birliğini bozmaya yönelik bir tutum ve davranıştır." Bu konularda Cumhuriyet savcılarının bir suç unsuru görmeleri halinde zaten bağımsız ve tarafsız yargı olarak soruşturma açtığına işaret eden Tunç, "Tatvan'da da böyle bir soruşturma açılmıştır. Bu tutum ve davranışlara, milletimizin birlik ve beraberliğini bozmaya yönelik bu tür eylemlere fırsat vermemek lazım. Herkesin bu konuda sorumlu davranması lazım." dedi. "ANAYASADAN VE BELEDİYE KANUNUNDAN KAYNAKLANAN BİR YETKİ SÖZ KONUSUDUR" Bakan Tunç, Mehmet Sıddık Akış'ın İçişleri Bakanlığınca Hakkari Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılması ve bundan sonraki süreçle ilgili soru üzerine, anayasanın 127. maddesinde mahalli idarelerin organlarıyla ilgili, bu organların başındaki belediye başkanı, meclis üyeleri hakkında soruşturma ya da kovuşturma olmuşsa İçişleri Bakanının görevden alma yetkisi olduğunu hatırlattı. Tunç, "Yine Belediye Kanunu'nun 45. ve 46. maddelerinde de anayasanın 127. maddesine dayanarak hakkında soruşturma ya da terör soruşturması ve davası söz konusuysa İçişleri Bakanına anayasadan kaynaklanan bu yetkiyle -bu geçici bir tedbirdir- geçici bir tedbir olarak görevden alma yetkisi ve oraya vekaleten şartları uygun yöneticinin görevlendirilmesi konusundaki yetkisi de Belediye Kanunu'nda ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir." şeklinde konuştu. Hakkari Belediye Başkanı Akış hakkında daha önceden terör nedeniyle soruşturma olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Ayrıca devam eden bir davası vardır. İlk derecede de hüküm verilmiştir. Anayasa ve Belediye Kanunu'ndan kaynaklanan bir yetki söz konusudur. Milletin oylarıyla seçilen yerel yöneticiler, belediyelerimiz, hükümetten aldıkları, merkezi hükümetten gelen milletin kaynaklarını, milletin parasını, millete hizmet olarak aktarmak durumundadırlar. Dolayısıyla bu hassasiyeti göstermeyenler olursa terörle ilgili, özellikle terör soruşturmaları ve kovuşturmalarına muhatap olurlarsa, uygulamalarıyla ve tutum ve davranışlarıyla bu konuda anayasamızın 127. maddesinin ve Belediyeler Kanunu'nun 45. ve 46. maddesinin uygulanması durumunda hiç kimsenin bundan yakınmaması lazım çünkü anayasanın amir hükümleri, kanunlarımızın amir hükümleri... Bunlar da hepimizi bağlayan hususlar." SERDAR SERTÇELİK'İN İADE SÜRECİ Ayhan Bora Kaplan suç örgütü elebaşlarından olan, kırmızı bültenle aranan ve Macaristan'da yakalanan Serdar Sertçelik'in iadesiyle ilgili soruya Tunç, "Onunla ilgili iade sürecini başlatmıştık. Gerekli dosyasını tercüme ettirdik, hem Macarca hem İngilizce'ye tercüme ettirdik. Macaristan'daki muhattaplarımızla da görüştük. Orada 40 günlük bir geçici tutuklama kararı verilmişti. O süre içerisinde iade yargılaması gerçekleşecek ve o yargılama neticesinde de Türkiye'ye iade edileceğine inanıyoruz." yanıtını verdi. Bakan Tunç'a ziyaretinde, Adalet Bakan Yardımcısı Hurşit Yıldırım, AK Parti Bolu Milletvekili Yüksel Coşkunyürek, AK Parti İl Başkanı Suat Güner, ilçe belediye başkanları ve kurum müdürleri eşlik etti.

AYM'den çok konuşulacak karar: Cumhurbaşkanı'nın rektör ataması anayasaya aykırı Haber

AYM'den çok konuşulacak karar: Cumhurbaşkanı'nın rektör ataması anayasaya aykırı

Resmi Gazete'de yer alan karara göre, AYM, 2018 tarihli 703 sayılı Anayasa'da Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (KHK) iptal istemini karara bağladı. Dünya Gazetesi'nde yer alan habere göre, Yüksek Mahkeme, 703 sayılı KHK'de yer alan rektörlerin Cumhurbaşkanı tarafından atanmasına ilişkin düzenlemeyi, Anayasa'ya aykırı bularak iptal etti. Dava konusu kuralın önceki halinde, rektörlerin devlet üniversitelerine atamasında, YÖK'ün aday gösterdiği kişiler arasından seçilerek, Cumhurbaşkanı tarafından atanacağının düzenlendiği aktarılan kararda, vakıf üniversitelerine ise mütevelli heyetinin YÖK'e teklifi ve YÖK'ün olumlu görüş vermesi üzerine Cumhurbaşkanı tarafından atanacağının düzenlendiği ifade edildi. Kararda, 703 sayılı KHK ile yapılan düzenleme sonrası, YÖK'ün rektör atama sürecinde, devlet üniversiteleri yönünden aday gösterme, vakıf üniversiteleri yönünden mütevelli heyetinin teklifine olumlu görüş verme şeklindeki rolüne son verilmek suretiyle rektör atama usulünün değiştirildiği, ayrıca atanma şartları, görev süresi gibi rektör atanmasına ilişkin hükümlerin madde metninden çıkarıldığı hatırlatıldı. Yüksek Mahkemece 12 ay sonra yürürlüğe girmesi kararlaştırılan iptal kararına ilişkin gerekçede, "Kural, kamu hizmetlerine girme hakkına ilişkin düzenleme içerdiğinden Anayasa'nın mülga 91. maddesi uyarınca KHK ile düzenlenemeyecek yasak alanda kalmaktadır. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın mülga 91. maddesine aykırıdır, iptali gerekir." ifadeleri yer aldı. YÖK ÜYELERİNİN ATANMASINA İLİŞKİN İPTAL AYM, 2547 Sayılı Kanun'un 6. Maddesi'nin (b) fıkrasının (5) numaralı bendinin, 703 saylı KHK ile değiştirilmesine ilişkin düzenlemeyi de iptal etti. Yüksek Mahkeme düzenlemedeki, "21 üyeden oluşan YÖK'ün 7 üyesinin, Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) tarafından belirlenmesinin ardından Cumhurbaşkanı onayı ile görev başlayacağı"na ilişkin düzenlemenin, "... Cumhurbaşkanı tarafından atanması" şeklindeki değiştirilmesini Anayasa'ya aykırı buldu. ÜAK'ın, YÖK'e üye seçen bir kuruluş olduğu aktarılan kararda, yapılan değişiklikle ÜAK tarafından seçilen üyelerin doğrudan üye sıfatını kazanamadıkları, nihai olarak bu sıfatı kazanmalarının Cumhurbaşkanı'nın takdirine bağlı kılındığı belirtildi. Bu düzenlemenin, Cumhurbaşkanının yürütme yetkisine ilişkin olduğuna işaret edilen kararda, "Kuralın 6771 sayılı Kanun ile Anayasa'da yapılan değişikliklerle ilgisinin olduğu söylenemez. Bu itibarla kural, 7142 sayılı Kanun'un 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasında belirtilen Anayasa'da yapılan değişikliklere uyum sağlamak amacı taşımadığından Anayasa'nın mülga 91. maddesi uyarınca verilen KHK çıkarma yetkisinin amaç ve kapsamı içinde değerlendirilmemektedir. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın mülga 91. maddesine aykırıdır, iptali gerekir." ifadeleri yer aldı.

Muhalif lider Sonko ve cumhurbaşkanı adayı Faye serbest bırakıldı Haber

Muhalif lider Sonko ve cumhurbaşkanı adayı Faye serbest bırakıldı

Senegal Dakar'daki Cap Manuel Cezaevi'nde yatan Sonko ve Faye, genel siyasi af kapsamında gece yarısı salıverildi. Serbest kalacağı haberini alan Sonko destekçileri, akşam saatlerinden itibaren cezaevinin ve Sonko'nun evinin etrafını doldurdu. Kalabalık bir kortej eşliğinde cezaevinden ayrılan Sonko ve Faye, Sonko'nun Cite Keur Gourgi Mahallesi'ndeki evine doğru yola çıktı. Sonko taraftarları, mahalleye giden neredeyse tüm yolları kapatırken, Dakar'ın birçok bölgesinde de kutlamalar yapıldı. SAĞKOLU CUMHURBAŞKANI ADAYI OLMUŞTU Muhalif lider Sonko, 28 Temmuz 2023'te kendisini kaydetmek isteyen bir jandarmanın cep telefonunu zorla aldığı için gözaltına alınmış, olaydan önce sosyal medyada destekçilerini eylem yapmaya çağırmıştı. Sonko hakkında, "ayaklanma çağrısı yapma" suçlamasıyla tutuklama kararı çıkartılmıştı. Sonko'nun tutuklanmasından kısa süre sonra partisi PASTEF de feshedilmişti. O tarihten bu yana tutuklu bulunan Sonko, daha önce Turizm Bakanı Mame Mbaye Niang'a iftira attığı gerekçesiyle aldığı mahkumiyetin onanmasıyla seçilme hakkını da yakın zamanda kaybetmişti. Kendisi cumhurbaşkanı adayı olamayan Sonko, sağkollarından birisi olan Bassirou Diomaye Faye'ı aday göstermişti. Faye da 2023'te Sonko bağlantılı sokak olaylarında tutuklanmıştı. Hapishanedeyken cumhurbaşkanı adaylığı onaylanan Faye'ın seçim kampanyasını destekçileri yürütüyordu. SEÇİME 3 HAFTA KALA GELEN ERTELEME Cumhurbaşkanı Sall'in 3 Şubat'ta seçimin ertelendiğini duyurmasının ardından başta Dakar olmak üzere birçok kentte sokak olayları yaşanmıştı. "Kurumsal ve anayasal darbe yapmakla" suçlanan Sall, tansiyonu düşürmek için ulusal diyalog ve siyasi genel af sözü vermişti. Senegal'de cumhurbaşkanı seçiminin 24 Mart'ta yapılmasına karar verilmesiyle cumhurbaşkanı adayları 9 Mart'ta kampanya sürecine başladı. Adayların kampanya süreci 22 Mart'ta sona erecek. Faye'ın yarın itibarıyla kendi seçim kampanyasını bizzat yürütmesi bekleniyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Antalya Diplomasi Forumu'nda açıklamalarda bulundu Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan Antalya Diplomasi Forumu'nda açıklamalarda bulundu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Antalya Diplomasi Forumu'nda katılımcılara hitap etti. Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti; Antalya Diplomasi Forumu'nun 3'üncü buluşması münasebetiyle sizlerle beraber olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Bilindiği gibi 6 Şubat 2023'te yaşadığımız asrın felaketi nedeniyle forumumuzu geçtiğimiz yıl iptal etmek durumunda kalmıştık. Ülkemizin 11 ilini ve 14 milyon vatandaşımızı etkileyen 53 binden fazla canımızı yitirdiğimiz deprem felaketinin yaralarını hızla sarıyoruz. Bu zorlu süreçte dost ve kardeş ülkelerden gördüğümüz maddi manevi desteği burada özellikle ifade etmek isterim. Dünyanın neresinde olursa olsun acımızı yürekten paylaşan dayanışma ve desteklerini esirgemeyen dostlarımıza bir kez daha ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Anadolu'nun manevi mimarlarından Hz. Mevlana'nın çağları aşan şu sözünün hikmetine bir kez daha şahitlik ettik; Ümitsizliğin ardında nice ümitler vardır. Karanlığın ardında nice güneşler vardır. Millet olarak destekleriyle, dualarıyla, katkılarıyla en zor günümüzde bizlere umut aşılayan dostlarımızın kadirşinaslığını asla unutmayacağız. Rabbim ülkemiz ve milletimizle birlikte tüm insanlığı bu tür tabii afetlerden korusun diyorum. Depremlerde vefat eden kardeşlerimizi bir kez daha rahmetle yad ediyorum. "KÜRESEL DİPLOMASİNİN KALBİNİN ATTIĞI YERE DÖNÜŞTÜ" Turizmin başkenti Antalya'mız forum ile birlikte küresel diplomasinin kalbinin attığı merkezlerden biri haline geliyor. Bugünkü toplantımızın etkileyici katılım düzeyi bu tespitimizin ne kadar doğru olduğunu gösteriyor.  Üç gün boyunca, günümüz liderlerinden geleceğin liderlerine, iş insanlarından akademisyenlere yaklaşık 4 bin civarında katılımcı, burada aynı çatı altında biraraya gelecek. Yapılacak fikir teatilerinin ve tartışmaların bizleri doğruya, iyiye, adalete ve gerçekliğe bir adım daha yaklaştıracağına inanıyorum. Forumumuzun bu yılki temasını “Krizler Döneminde Diplomasiyi Öne Çıkarmak” olarak belirledik. Küresel siyasetin kaotik durumuna şöyle bir göz attığımızda, Forumun temasının ne kadar isabetli seçildiği anlaşılacaktır. İnsanlık olarak gerçekten sancılı, sıkıntılı ve biteviye krizlerin yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Sadece dış politikada değil; üretim, iletişim, yönetim, sanat, ticaret ve teknoloji gibi pek çok alanda ezberler bozuluyor. Gönül ister ki; bu değişim insanlığın güncel sorunlarına çözüm getirsin; açlığa, yoksulluğa, geri kalmışlığa çare olsun. Maalesef bu konuda ümitvar konuşamıyoruz. "ULUSLARARASI SİSTEM ASGARİ MESULİYETLERİNİ BİLE YERİNE GETİREMİYOR" Ülkeler arasındaki gelir adaletsizliği katlanarak artıyor. Savaşlar, eskisinden çok daha kanlı ve yıkıcı geçiyor. Sömürgecilik, yeni yöntemlerle, ne yazık ki, devam ettiriliyor. Karşı karşıya olduğumuz gerçeklik şudur: Refah, huzur, barış ve özgürlük asrı olmasını umduğumuz 21’inci yüzyıl; beklentilerin tam aksine giderek bir “buhranlar çağına” dönüşmektedir. Herkesin diline pelesenk ettiği “kural temelli uluslararası düzen”, anlamını ve ağırlığını kaybetmekte, bir slogandan öteye geçememektedir. Dayanışma, adalet ve güven gibi temel kavramlardan yoksun olan cari uluslararası sistem ise asgari mesuliyetlerini bile yerine getiremiyor. "DEAŞ İLE GÖĞÜS GÖĞÜSE MÜCADELE EDEN YEGANE NATO ÜLKESİYİZ" Tüm bunları, olayların uzağında bir ülkenin lideri olarak söylemiyorum. Türkiye, gerek coğrafi konumu, gerek beşeri ve kültürel bağları, gerekse beynelmilel ilişkileri itibarıyla krizlerden en çok etkilenen ülkelerden biridir. İnsanlığın gündemini meşgul eden çatışmaların, gerilimlerin, savaşların, risklerin kahir ekseriyeti bizim yakın coğrafyamızda yaşanıyor. Örneğin, pek çok ülkenin son 5-10 yılda yüzleştiği terör tehdidiyle biz tam 40 yıldır mücadele ediyoruz. DEAŞ’la sahada göğüs göğüse mücadele edip bu örgütü bozguna uğratan yegâne NATO müttefikiyiz. Yükselen İslam düşmanlığının hedef aldığı toplum kesimlerinin başında bizim yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız geliyor. Son dönemde protesto eylemi kılıfı altında Avrupa’da mukaddes kitabımız Kur’an’ı Kerim’e yönelik yapılan saldırıların çoğu, Türk Büyükelçiliklerinin önünde gerçekleştirildi. Türkiye ve Avrupalı Türkler bu süreçte özellikle provoke edilmek istendi. Düzensiz göç meselesinde zaten 12 yıldır ciddi baskı altındayız. Çatışmalardan ve terör örgütlerinin baskılarından kaçan yaklaşık 4 milyon sığınmacıya evsahipliği yapıyoruz. İnsanlığın yüzleştiği bir diğer önemli sorun olan iklim değişikliği konusunda da durum farklı değildir. Akdeniz çanağında olmamız hasebiyle iklim değişikliğinin menfi etkilerine her geçen yıl daha fazla maruz kalıyoruz. Bu listeyi daha da uzatmak mümkündür. "TÜRKİYE'NİN UZAKTAN SEYRETME LÜKSÜ YOKTUR" Türkiye’nin hiçbir hadiseyi uzaktan seyretme veya görmezden gelme lüksü yoktur. Sorumluluk sahibi bir ülke olarak; doğru bildiklerimizi cesaretle söylemek, hem kendi insanımıza, hem de tüm insanlığa karşı görevimizdir. Hakikati konuşanların seslerinin kısıldığı günümüzde böyle bir misyonun zorluklarının şüphesiz farkındayız. Ama buna rağmen acı da olsa, birileri için rahatsız edici de olsa, gerçekleri dillendirmeye devam edeceğiz. Forum boyunca ortaya konacak fikirlerin, bizlere bu mücadelemizde katkı sunacağına inanıyorum. "DİKKATLİ BİR POLİTİKA İZLİYORUZ" Karşı karşıya olduğumuz jeopolitik riskleri yönetmek için her zamankinden daha aktif, çok yönlü, dikkatli ve soğukkanlı bir politika izliyoruz. Girişimci, insanı ve diplomasiyi öne çıkaran dış politikamızın temelinde kadim değerlerimizle çıkarlarımızın uyumlu birlikteliği vardır. Prensiplerimizden taviz vermeden, ülkemizin menfaatlerini her alanda güçlü bir şekilde savunmanın gayretindeyiz. Yakın dönemde yaşadığımız hadiseler ve tecrübeler bize şunu öğretti: Diplomasi, krizlerin barışçıl çözümünde elimizdeki en büyük araçtır. Yeter ki; diplomasiye şans tanıyalım, alan açalım. Yeter ki, maksimalist hedefler peşinde koşmayalım. Her zaman söylediğimiz gibi; sıkılı yumruklarla musafaha olmaz. Hüsnüniyet, irade ve kararlılığın olduğu her yerde, diplomasi ve diyalogla mesafe almak pekâlâ mümkündür. Elbette tüm bunları dillendirirken, gerçeklerden kopuk bir romantizmden bahsetmiyorum. Tarih boyunca olduğu gibi bugün de, jeopolitik rekabetin kıran kırana geçtiği bir coğrafyada yer aldığımızı asla unutmuyoruz. "BEKAMIZI KORUMAK İÇİN HER TÜRLÜ ADIMI ATTIK" İçeride güçlü olmadan, dışarıda güçlü olunamayacağını, sahada varlık göstermeden masada kazanım elde edilemeyeceğini de çok iyi biliyoruz. Nitekim bu hakikatleri göz önüne alarak, son 21 yılda ekonomiden ticarete, savunmadan ihracata her alanda büyük atılımlar gerçekleştirdik. Diklenmeden dik durabilmek için, milli onurumuzu, bekamızı, milletimizin hak ve hukukunu koruyabilmek için her türlü adımı attık. "EKONOMİMİZİ YÜZDE 5,5 BÜYÜTTÜK" Ekonomide ülkemizi yılda ortalama yüzde 5,5 oranında büyüttük. Milli gelirimizi 238 milyar dolardan, tam 5 kat artışla, 1 trilyon 118 milyar dolara yükselttik. Ülkemizi satın alma paritesine göre milli gelir sıralamasında dünyada 11’inci sıraya çıkarttık. İhracatı 36 milyar dolardan 256 milyar dolara, turizm gelirlerimizi 13 milyar dolardan yaklaşık 54,5 milyar dolara getirdik. En stratejik alanlardan biri olan savunma sanayiinde yerli ve milli üretimin payını yüzde 20’lerden bugünkü yüzde 80’ler seviyesine ulaştırdık. Silahlı-Silahsız İnsansız Hava Araçları teknolojisinde Türkiye’nin yazdığı başarı hikâyesi herkesin malumudur. "KAAN İLE FARKLI BİR LİGE YÜKSELDİK" Geçtiğimiz hafta 5’inci nesil savaş uçağımız KAAN’ın da ilk uçuşunu başarıyla yapmasıyla, artık bu alanda farklı bir lige yükseldik. Dışişlerinde 163 olan temsilcilik sayımız, bugün itibarıyla 261’e çıktı. Dünyanın en geniş diplomasi ağına sahip üçüncü ülkesiyiz. Böylece ülkemizi her alanda yakından takip edilen; sözü, duruşu ve tavrı dikkate alınan, krizlerin ve çatışmaların çözümünde anahtar rol üstlenen bir konuma getirmeyi başardık. Bugün büyük bir gururla ifade etmek isterim ki Türkiye; Hem Batı’yla, hem Doğu’yla kazan-kazan temelinde ilişkiler kurabilen... Ukrayna-Rusya arasındaki savaşta hakkaniyetli bir tutum benimseyen... Avrupa Birliği’yle Gümrük Birliği içinde olup, dünyanın dört bir yanıyla güçlü ticari ilişkiler geliştirebilen... Hiçbir ayrım yapmadan mazluma, mağdura ve ihtiyaç sahibine el uzatan... Bekası tehlikeye girdiğinde sahada her türlü tedbiri süratle alabilen... Velhasıl her alanda güçlü, dirayetli, vicdanlı “müessir bir aktör” olarak öne çıkmaktadır. İnşallah önümüzdeki dönemde de hakkı haykırmaya, adaleti savunmaya, tüm dünyada dostlarımızın sayısını artırmaya devam edeceğiz. "ULUSLARARASI DÜZENİN İFLAS BAYRAĞINI ÇEKTİĞİ YER, GAZZE OLMUŞTUR" Suriye, Yemen, Libya ve son olarak Ukrayna’daki çatışmalar, bize mevcut küresel sistemin işlevini tamamen kaybettiğini göstermiştir. Ülkemizin gönül coğrafyasında patlak veren bu krizlerde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi başta olmak üzere, uluslararası kurum ve kuruluşlar; kanı, gözyaşını ve yıkımı durduracak adımları atamadılar. Üçüncü yılına giren Ukrayna krizinde, Antalya’daki buluşmayla başlayan, İstanbul Süreci’yle bir üst seviyeye çıkan barış umutları, maalesef, gerekli destek verilmediği için âkim kaldı. Onbinlerce insanın hayatını kurtaracak, yaşanan acının, yıkımın önüne geçecek tarihi bir fırsat heba edildi, daha doğrusu sabote edildi. Ancak kural temelli uluslararası düzenin iflas bayrağını asıl çektiği yer, Gazze olmuştur. "İSRAİL'İN SALDIRILARI SONUCU 30 BİN GAZZELİ ŞEHİT EDİLDİ" 7 Ekim’den bu yana Gazze’de yaşanan barbarlığı ve katliamları, hepimiz içimiz kanayarak takip ediyoruz. İsrail’in, sivil yerleşim yerlerini hedef alan kasıtlı saldırıları sonucunda bugüne kadar çoğu çocuk ve kadın 30 bin Gazzeli şehit edildi, 70 binden fazla Filistinli yaralandı ve 1,9 milyon insan evlerinden göçe zorlandı. Burada bir hususu çok açık ve net ifade etmek isterim: Gazze’de sadece çocuklar, kadınlar ve siviller canice katledilmedi... Aynı zamanda milyarlarca insanın uluslararası sisteme, adalete ve hukuka dair inancı da yok edildi. Söz konusu İsrail olunca; İnsan hakları evrensel beyannamesinin... Görevi küresel barışı temin olan Birleşmiş Millet Güvenlik Konseyi’nin... Avrupa Birliği’nin sürekli hak ve hukuktan bahseden kurumlarının... Tarafsızlıktan dem vuran uluslararası basın-yayın organlarının... Hâsılı yıllardır bize örnek gösterilen, güvenmemiz, itibar etmemiz gerektiği söylenen yapıların ne kadar aciz ve işlevsiz olduğunu hep birlikte gördük. "GAZZE'DE YAŞANANLAR BİR SOYKIRIM GİRİŞİMİDİR" Gazze’de yaşananlar kesinlikle bir savaş değildir; bir soykırım girişimidir. Çünkü savaşın bile uyulması gereken bir ahlâkı, adabı ve hukuku vardır. Ana kucağındaki yavruları açlığa ve susuzluğa mahkûm eden; hastaneleri, kiliseleri, camileri, okulları, üniversiteleri, mülteci kamplarını, ambulansları bombalayan bir barbarlıktan bahsediyoruz. Ailesiyle güvenli bir yer ararken araçları İsrail güçleri tarafından vurulan ve tüm ailesini kaybeden 6 yaşındaki Hind Receb'in trajik hikâyesi, aslında Gazze’de öldürülen 15 bine yakın masum çocuğun da hikâyesidir. İnsanlık olarak "Beni almaya gelecek misiniz? Korkuyorum" diyen 6 yaşındaki bir kız çocuğunun hayatını, 12 gün boyunca kurtarmayı başaramadık. Maalesef, Hind’le birlikte diğer Gazzeli çocuklara karşı sorumluluklarımızı tam manâsıyla yerine getiremedik. Saldırıların ilk gününden itibaren ortaya koyduğumuz çabalara... "BATI İKİYÜZLÜ POLİTİKALARIYLA DÖKÜLEN KANA ORTAK OLUYOR" Bölgeye gönderdiğimiz 37 bin tona varan insani yardımlara... Küresel ölçekte yürüttüğümüz tüm diplomatik temaslara... Refakatçileri dâhil 900’den fazla Gazzeli hastayı ülkemize getirmemize rağmen, bunun mahcubiyetini iç dünyamızda halen yaşıyoruz. Uluslararası Adalet Divanı’nın İsrail'in soykırımı önlemesi yönünde aldığı ihtiyati tedbir kararı apaçık ortadayken, Netanyahu yönetimi işgal, yıkım ve katliam politikalarını pervasızca sürdürebiliyor. İsrail’e ilk günden beri koşulsuz destek veren Batılı güçler ise “tazıya tut, tavşana kaç” diyen ikiyüzlü politikalarıyla dökülen kana ortak oluyor. Sözler eylemle desteklenmedikçe, ne Filistin’deki zulmü durdurmak, ne de uluslararası sisteme güveni yeniden inşa etmek mümkündür. "GARANTÖR OLARAK SORUMLULUK ALMAYA HAZIRIZ" Uluslararası toplum, Filistin halkına olan borcunu, ancak Filistin devletinin kurulmasıyla ödeyebilir. Bunun için 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz Filistin Devleti’nin teşekkülü şarttır. Bu maksatla, garantörlüğü de içerecek şekilde sorumluluk almaya hazır olduğumuzu belirttik. Gelecekte de Filistinli kardeşlerimize gereken desteği verecek, Gazze'nin yeniden toparlanmasına da elimizden gelen katkıyı sağlayacağız. Buradan bir kez daha uluslararası toplumu Gazze’ye ve Filistin davasına sahip çıkmaya davet ediyorum. Dünyanın bir yanında hemen her hafta meydanları dolduran, zulmü lanetleyen, tüm baskılara rağmen gerçekleri cesaretle dile getiren Filistin dostlarına şükranlarımı sunuyorum. Forumumuzun, bir daha benzer katliamların yaşanmaması için neler yapabileceğimiz noktasında verimli tartışmalara vesile olmasını diliyorum. Dünya genelinde etkili olan olumsuzluklara rağmen, Türkiye Yüzyılı hedeflerimiz doğrultusunda kararlılıkla ilerliyoruz. Balkanları bölgesel sahiplenme ve işbirliği temelinde, barış, istikrar ve refahın hâkim olduğu bir coğrafya olarak görüyoruz. Kıbrıs Türk Halkı’nın müktesep hakları olan egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün tescili için çabalarımızı yoğunlaştırdık. Orta Asya’daki kardeşlerimizle ekonomiden enerjiye, eğitimden kültüre, ulaşımdan savunma sanayiine işbirliğimiz güçleniyor. Türk Devletleri Teşkilatımız aracılığıyla Türk Dünyası’nın birlikte daha güçlü kılınmasına yönelik çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Karabağ’ın 30 yıllık işgalinin sona ermesiyle Ermenistan’la başlattığımız normalleşme sürecini, Azerbaycan’la yakın eşgüdüm içerisinde yürütmeye devam edeceğiz. "DAHA ADİL BİR DÜNYA MÜMKÜN ŞİARIYLA ÇALIŞACAĞIZ" Köklü bağlarımızın olduğu Afrika kıtasıyla ve Latin Amerika ülkeleriyle işbirliğimizi karşılıklı saygı temelinde inşallah daha da ilerleteceğiz. “Dünya beşten büyüktür” ve “Daha adil bir dünya mümkün” şiarlarıyla çalışmaktan geri durmayacağız. Bu düşüncelerle sözlerime son verirken Antalya Diplomasi Forumu’nu teşrifiniz için bir kez daha sizlere teşekkür ediyorum. Dışişleri Bakanımızın şahsında tüm Bakanlık mensuplarımızı ve Forumun başarıyla icra edilmesinde emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Bizlere yeniden evsahipliği yapan güzel ilimiz Antalya’nın tüm sakinlerine teşekkür ediyorum.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bulgaristan Cumhurbaşkanı Radev ile görüştü Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bulgaristan Cumhurbaşkanı Radev ile görüştü

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Antalya Diplomasi Forumu için Türkiye’de bulunan Bulgaristan Cumhurbaşkanı Rumen Radev ile Antalya’da görüştü.  İletişim Başkanlığı'nın resmi sosyal medya hesabı üzerinden yapılan açıklamada, "Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Antalya Diplomasi Forumu için Türkiye’de bulunan Bulgaristan Cumhurbaşkanı Rumen Radev ile Antalya’da bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmede, Türkiye ve Bulgaristan ilişkileri, Ukrayna-Rusya ve İsrail-Filistin çatışmaları ile ilgili son gelişmeler ele alındı. Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, Türkiye ve Bulgaristan arasında özellikle savunma sanayii ve enerji alanlarında iş birliğinin artırılması ve diğer alanlarda da ilişkilerin geliştirilmesinin önemli olduğunu ifade etti; Türkiye’nin Bulgaristan ile karayoluyla LNG ihracatı, tecrübe paylaşımı ve yenilenebilir enerji alanlarında iş birliğine hazır olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin hem Ukrayna-Rusya hem İsrail-Filistin meselelerinde çatışmaların bölgeye yayılmasını engellemeyi öncelediğini, sorunların diyalog ve barış yoluyla çözülmesi için azami gayret sarf ettiğini söyledi. Görüşmede Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, MİT Başkanı İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç hazır bulundu." sözlerine yer verildi. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Antalya Diplomasi Forumu için Türkiye’de bulunan Bulgaristan Cumhurbaşkanı Rumen Radev ile Antalya’da bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmede, Türkiye ve Bulgaristan ilişkileri, Ukrayna-Rusya ve İsrail-Filistin çatışmaları ile ilgili… pic.twitter.com/VGqKE32RGN — T.C. İletişim Başkanlığı (@iletisim) March 1, 2024

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.