Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Dem Parti

Herkes Duysun - Dem Parti haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Dem Parti haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Seçimin tekrarlandığı 7 bölgede kesin sonuçlar açıklandı Haber

Seçimin tekrarlandığı 7 bölgede kesin sonuçlar açıklandı

Resmi Gazete'de yer alan YSK kararında, 31 Mart'ta yapılan Mahalli İdareler Genel Seçimleri'nin ardından Aksaray'ın Güzelyurt, Kayseri'nin Pınarbaşı ve Şanlıurfa'nın Hilvan ilçeleri ile Sivas Yıldızeli Güneykaya, Kırklareli Lüleburgaz Büyükkarıştıran, Tunceli Mazgirt Akpazar ve Aksaray merkez Sağlık beldelerinde seçimlerin iptalinin kararlaştırıldığı ve bu yerlerdeki seçmenlerin 2 Haziran'da sandık başına gittiği anımsatıldı. Buna göre, yapılan yenileme seçimlerinde kayıtlı 58 bin 259 seçmenden 44 bin 789'u sandık başına gitti. Kullanılan oylardan 43 bin 271'inin geçerli sayıldığı seçimlerde katılımın oranı yüzde 76,88 olarak kayıtlara geçti. Seçimlerin sonucunda AK Parti 3, DEM Parti 1, CHP 2, MHP ise 1 belediye başkanlığı kazandı. 2 Haziran'daki yenileme seçimlerinde kesin olmayan sonuçlara göre Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinde CHP adayı Deniz Yağan, Aksaray'ın Güzelyurt ilçesinde AK Parti adayı Ünal Demircioğlu, Şanlıurfa Hilvan'da ise DEM Parti adayı Serhan Paydaş belediye başkanı seçilmişti. Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçesine bağlı Büyükkarıştıran belde belediye başkanlığını CHP'nin adayı Ertuğrul Çamlıca, Sivas'ın Yıldızeli ilçesine bağlı Güneykaya beldesinde AK Parti adayı Hüseyin Kırışkuzu, Tunceli'nin Mazgirt ilçesine bağlı Akpazar beldesinde AK Parti adayı Ali Aydın, Aksaray'ın merkez ilçesine bağlı Sağlık beldesinde ise MHP adayı Abdullah Tosun kazanmıştı.

Kobani Davası’nda kararlar açıklanıyor: İşte Selahattin Demirtaş'a verilen ceza Haber

Kobani Davası’nda kararlar açıklanıyor: İşte Selahattin Demirtaş'a verilen ceza

Eski HDP eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da yargılandığı Kobani Davası'nın karar duruşması Ankara Sincan'daki 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Davada karar çıktı. Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen davanın duruşmasında, mahkeme heyetinin 18'i tutuklu, 18'i tutuksuz, 72'si de firari olan sanıklar hakkındaki hükümler açıklanmaya başlandı. Duruşma öncesi, bazı siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ve davayı takip etmek isteyenler kampüs önünde toplandı. DEM PARTİ EŞ BAŞKANLARI DA DAVAYI İZLİYOR Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan ile CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır ve beraberindeki CHP heyeti de Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ne geldi. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, mahkeme heyetinin bugün tarihi bir karar verebileceğini belirterek, dava dosyanın gizli tanıklarla zorlama, yorumlarla hazırlandığını öne sürdü. Bakırhan, "Dosyadaki boş delillerle tutuklu olan arkadaşlarımızın umuyorum bugün tahliyeleri gerçekleşir." diye konuştu. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları da Türkiye tarihi açısından oldukça önemli davanın karara bağlanacağını beklediklerini ifade ederek, "Kanun işlesin, yasalar işlesin ve Kobani kumpas davasıyla yargılanan bütün arkadaşlarımız beraat alsın." dedi. VİCDANINIZA GÖRE KARAR VERİN CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır da uzun süredir görülen bu davada kararın, dosyadaki delillere göre verilmesi gerektiğini söyledi. Adaletin yerine gelmesini beklediklerini ifade eden Başarır, "Dosyada sadece gizli bir tanık var ve o gizli tanığın ifadeleri savunma tarafından çürütülmüş durumda." değerlendirmesini yaptı. Duruşmayı yöneten hakimlere de seslenen Başarır, "Bugün beklentimiz lütfen tüm ön yargılarınızdan arının, hiçbir siyasal yapıya bakmayın, vicdanınıza göre karar verin. Burada adalet bekliyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi grubu bu tip tüm davalara aynı hassasiyeti gösteriyor. Bugün de arkadaşlarımızla bu hassasiyetle davayı takip ediyoruz." diye konuştu. İŞTE VERİLEN KARARLAR Alp Altınörs, devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçuna yardımdan 18 yıl, suç işlemeye tahrik suçundan ise 4 yıl 6 ay hapse mahkum edildi. Ali Ürküt'e devletin birliğini bozma suçuna yardım suçundan 13 yıl 4 ay, suç işlemeye tahrik suçundan da 3 yıl 9 ay hapis cezası verildi. Ahmet Türk'e devletin bütünlüğünü bozma suçundan beraat, örgüt üyeliğinden ise 10 yıl hapis cezası verildi. Altan Tan'ın, devletin birliği ve bütünlüğünü bozma ile terör örgütü kurma suçundan beraatine karar verildi. Tan, hakkındaki diğer suçlamalardan da beraat etti. Ayhan Bilgen hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozma ile terör örgütü üyeliğinden ayrı ayrı beraatına karar verildi. Ayla Akat hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan beraat, terör örgütü üyeliğinden ise 9 yıl 9 ay hapis cezası verildi. Akat'ın tutuklulukta geçirdiği süre göz önüne alınarak tahliyesine karar verildi. Aynur Aşan hakkında örgüt üyeliğinden 9 yıl 9 ay hapis cezasına karar verildi. Yurt dışına kaçarken yakalanmış olması nedeniyle tutukluluk halinin devamına karar verildi. Aysel Tuğluk hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan beraatına karar verildi. Ayşe Yağcı hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan beraat, örgüt üyeliğinden 9 yıl hapis cezasına karar verildi. Yağcı'nın, tutuklulukta geçirdiği süre göz önüne alınarak tahliyesine hükmedildi. Berfin Özge Köse'nin tüm suçlardan beraatına karar verildi. Bircan Yorulmaz'ın devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan beraatına karar verildi. Bülent Parmaksız hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçuna yardımdan 16 yıl hapis, suç işlemeye tahrik suçundan ise 4 yıl 6 ay hapis cezası verilmesine hükmedildi. Parmaksız'ın tutukluluk halinin devamına karar verildi. Can Memiş hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan beraatına karar verildi. Cihan Erdal hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan 16 yıl, suç işlemeye tahrik suçundan ise 4 yıl 6 ay hapis cezası kararı verildi. Dilek Yağlı hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan 16 yıl, suç işlemeye tahrik suçundan 4 yıl 6 ay hapsine ve tutukluluk halinin devamına karar verildi. Emine Ayna hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan beraat, örgüt üyeliğinden 10 yıl hapis cezası kararı verildi. Emine Beyza Üstün hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan beraatına karar verildi. FİGEN YÜKSEKDAĞ'IN CEZASI BELLİ OLDU Figen Yüksekdağ'ın, devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçuna yardımdan 19 yıl hapsine, suç işlemeye tahrik suçundan 4 yıl 6 ay hapsine ve terör örgütü propagandası yapmak suçundan da 1 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Eski HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ın 2911 sayılı toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet suçundan 2 yıl hapsine, ayrıca iki ayrı konuşması nedeniyle de örgüt propagandası suçundan 1 yıl 6'şar ay olmak üzere toplam 3 yıl hapis cezası almasına karar verildi. Seçim yasaklarına aykırı hareket etmek suçundan da 3 ay hapis cezası verilen Yüksekdağ'ın toplam cezası 30 yıl 3 ay olurken, tutukluluk halinin devamına hükmedildi. Gültan Kışanak'a, devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan beraat, örgüt üyeliği suçundan ise 12 yıl hapis cezası verildi. Kışanak'ın tutuklulukta geçirdiği süre göz önüne alınarak, tahliyesine hükmedildi. Günay Kubilay hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçuna yardımdan 16 yıl, suç işlemeye tahrik suçundan 4 yıl 6 ay hapis ve tutukluluk halinin devamına karar verildi. İbrahim Bilici'nin, devletin birliği ve bütünlüğünü bozma ve örgüt üyeliği suçundan beraatına karar verildi. İsmail Şengül hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçuna yardımdan 16 yıl, suç işlemeye tahrik suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezası ve tutukluluk halinin devamına karar verildi. Meryem Adıbelli, devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan beraat ederken, örgüt üyeliği suçundan 9 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Adıbelli'nin tahliyesine karar verildi. Mesut Bağcık'ın devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan beraatına, örgüt üyeliğinden ise 9 yıl hapsine karar verildi. DEMİRTAŞ’A 42 YIL HAPİS CEZASI Selahattin Demirtaş hakkında ‘devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak’ suçuna yardımdan 20 yıl hapis cezası, 2 kez ‘suç işlemeye tahrik etme’ suçundan 7 yıl 6 ay hapis, 4 kez ‘terör örgütü propagandası yapmak’ suçundan 7 yıl 36 ay, ‘halkı kanunlara uymamaya tahrik’ suçundan 1 yıl 6 ay, ‘Toplantı ve Gösteri Yürüyüş Kanunu'na muhalefet’ suçundan 1 yıl 6 ay, ‘suçu ve suçluyu övme’ suçundan 1 yıl 6 ay olmak üzere toplamda 42 yıl hapis cezası verildi. Sırrı Süreyya Önder'in beraatine ve adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasına hükmedildi. Zeynep Ölbeci'ye 'propaganda'dan 3 yıl 9 ay hapis cezası, 'örgüt üyeliği'nden 9 yıl hapis cezası verildi. KOBANİ OLAYLARI NEDİR? 2011'de Suriye'de iç savaşın başlamasıyla DEAŞ'ın saldırıları sonrası PKK'nın Suriye kolu YPG, Rojava olarak adlandırılan bölgede sözde Afrin, Kobani ve Cezire kantonlarını oluşturdu. DEAŞ'ın saldırıları sonrası ortam gerildi. Terör Örgütü DEAŞ'ın PKK'ya karşı Kobani içine kadar girmesi sonrası gerilim Türkiye'ye sıçramaya başladı. DEAŞ'ın saldırılarına karşı bölgede yaşayan Kürtlerin can güvenliğinin sağlanması adına hükümete çağrıda bulunan HDP, 6 Ekim'de ülke çapında sokak eylemi çağrısı yaptı. O çağrıdan sonra ortalık savaş alanına döndü. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da sokağa çıkan gruplar, önlerine geleni yakıp yıktı. Göstericiler okullara, bankalara zarar verdi. Eylemlerde hem güvenlik güçleriyle göstericiler hem de HÜDA-PAR'lı gruplar karşı karşıya geldi. 2 POLİS ŞEHİT OLDU, 35 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ Şiddet olaylarında 2 polis şehit oldu, 35 kişi hayatını kaybetti. 435'i sivil, 326'sı güvenlik görevlisi de 761 kişi yaralandı. Hayatını kaybedenler arasında Diyarbakır'da ihtiyaç sahiplerine Kurban Bayramı'nda et dağıtan 16 yaşındaki Yasin Börü ve üç arkadaşı da vardı. 4 genç bir grubun saldırısına uğradı. DAEŞ üyesi oldukları iddiasıyla binadan atılan gençlerin cenazelerine bile işkence yapıldığı öne sürüldü. Olayların ardından bin 600'ü aşkın şüpheli hakkında soruşturma başlatılırken, gözaltına alınan 894 şüpheliden 386'sı tutuklandı. 244'ü hakkında adli kontrol kararı verildi. Olaylar sırasında 37 "nitelikli adam öldürme", 29 "adam öldürmeye teşebbüs", 3 bin 777 "mala zarar verme", 25 "alıkoyma", 395 "hırsızlık", 15 "yağma", 308 "iş yeri ve konut dokunulmazlığını ihlal", 13 "Türk bayrağını yakma, 7 "Atatürk'ü Koruma Kanun'una muhalefet" suçu işlendi. Azmettirici olan terör örgütü PKK/KCK'nın elebaşları ile bazı hakkında da soruşturma başlatıldı. Olayların yaşandığı dönemde HDP Eş Genel Başkanları olan Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ tutuklandı. Eylemlere ilişkin soruşturma kapsamında, 25 Eylül'de eski HDP milletvekillerinin de bulunduğu 82 şüpheli hakkında gözaltı kararı çıkartıldı. 7 ilde düzenlenen operasyonda 20 şüpheli yakalandı. Aralarında belediye başkanı da olan 17 kişi tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Kobani davasında bugün kararın açıklanması bekleniyor Haber

Kobani davasında bugün kararın açıklanması bekleniyor

6-8 Ekim 2014’te çıkan sokak eylemlerine ilişkin aralarında terör örgütü PKK elebaşılarının yanı sıra eski HDP eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın da bulunduğu 108 sanığın yargılandığı davanın karar duruşması başladı. Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen davanın duruşmasında, mahkeme heyetinin 18'i tutuklu, 18'i tutuksuz, 72'si de firari olan sanıklar hakkındaki hükmünü açıklaması bekleniyor. Duruşmada, mahkeme başkanı dosyaya gelen evrak bulunduğunu belirterek sanık avukatlarına söz verdi. Duruşma, avukatların beyanlarının alınmasıyla devam ediyor. Duruşma öncesi, bazı siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ve davayı takip etmek isteyenler kampüs önünde toplandı. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan ile CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır ve beraberindeki CHP heyeti de Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ne geldi. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, mahkeme heyetinin bugün tarihi bir karar verebileceğini belirterek, dava dosyanın gizli tanıklarla zorlama, yorumlarla hazırlandığını öne sürdü. Bakırhan, "Dosyadaki boş delillerle tutuklu olan arkadaşlarımızın umuyorum bugün tahliyeleri gerçekleşir." diye konuştu. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları da Türkiye tarihi açısından oldukça önemli davanın karara bağlanacağını beklediklerini ifade ederek, "Kanun işlesin, yasalar işlesin ve Kobani kumpas davasıyla yargılanan bütün arkadaşlarımız beraat alsın." dedi. "HİÇBİR SİYASAL YAPIYA BAKMAYIN, VİCDANINIZA GÖRE KARAR VERİN" CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır da uzun süredir görülen bu davada kararın, dosyadaki delillere göre verilmesi gerektiğini söyledi. Adaletin yerine gelmesini beklediklerini ifade eden Başarır, "Dosyada sadece gizli bir tanık var ve o gizli tanığın ifadeleri savunma tarafından çürütülmüş durumda." değerlendirmesini yaptı. Duruşmayı yöneten hakimlere de seslenen Başarır, "Bugün beklentimiz lütfen tüm ön yargılarınızdan arının, hiçbir siyasal yapıya bakmayın, vicdanınıza göre karar verin. Burada adalet bekliyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi grubu bu tip tüm davalara aynı hassasiyeti gösteriyor. Bugün de arkadaşlarımızla bu hassasiyetle davayı takip ediyoruz." diye konuştu. DAVANIN GEÇMİŞİ İddianameye göre, Suriye'deki iç savaş nedeniyle terör örgütü DAEŞ'in Kobani'ye (Ayn el-Arap) saldırması üzerine Ekim 2014'te HDP yönetimi ile terör örgütü PKK elebaşları sokağa çıkma çağrısında bulundu. Bunun üzerine aralarında İstanbul, Ankara, Bursa ve Diyarbakır'ın da olduğu 35 il ve 96 ilçede yasa dışı gösteriler başlatıldı, kolluk güçlerinin yanı sıra siviller de hedef alındı. OLAYLARDA 37 KİŞİ YAŞAMINI YİTİRDİ, 761 KİŞİ YARALANDI Olaylarda 37 kişi hayatını kaybetti, 761 kişi yaralandı, 197 okul yakıldı, 269 kamu binası tahrip edildi, 1731 ev ve iş yeri yağmalandı, 1230 araç kullanılamaz hale getirildi. Olayların "azmettiricisi" olmakla suçlanan eski HDP eş genel başkanlar Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile terör örgütü PKK'nın sözde üst düzey yöneticilerinin de aralarında olduğu 108 sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis ve süreli hapis cezaları istendi. DEMİRTAŞ VE YÜKSEKDAĞ'A 7'ŞER KEZ AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİS TALEBİ İddianamenin kabulünden sonra davanın ilk duruşması, Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 26 Nisan 2021'de Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görüldü. Davanın 14 Nisan 2023'teki duruşmasında, Cumhuriyet Savcısı Cemalettin Şimşek esasa ilişkin son görüşünü açıklandı. Savcı esas hakkındaki mütalaasında, sanıklar Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ Şenoğlu, Ahmet Türk, Bircan Yorulmaz, Ali Ürküt, Alp Altınörs, Altan Tan, Ayhan Bilgen, Ayla Akat Ata, Aysel Tuğluk, Ayşe Yağcı, Bircan Yorulmaz, Bülent Barmaksız, Cihan Erdal, Nazmi Gür, Dilek Yağlı, Emine Ayna, Sırrı Süreyya Önder, Gülser Yıldırım, Gültan Kışanak, Günay Kubilay, İsmail Şengül, Zeki Çelik, Pervin Oduncu, Sebahat Tuncel, Zeynep Karaman, İbrahim Binici, Can Memiş, Gülfer Akkaya, Berfin Özgü Köse, Emine Beyza Üstün, Meryem Adıbelli, Sibel Akdeniz, Mesut Bağcık, Nezir Çakan ve Aynur Aşan'ın "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak" suçundan birer kez ağırlaştırılmış müebbet hapsini istedi. Ayrıca sanıklar Demirtaş, Şenoğlu, Türk, Yorulmaz, Ürküt, Altınörs, Tan, Bilgen, Ata, Tuğluk, Yağcı, Yorulmaz, Barmaksız, Erdal, Gür, Yağlı, Ayna, Önder, Yıldırım, Kışanak, Kubilay, Şengül, Çelik, Oduncu, Tuncel ve Karaman'ın, aralarında Yasin Börü'nün de bulunduğu 6 kişinin öldürülmesine ilişkin "nitelikli insan öldürme" suçundan 6'şar kez daha ağırlaştırılmış müebbetle cezalandırılması talep edildi. Savcı mütalaasında, aynı suçtan sanık Nezir Çakan ve Sibel Akdeniz'in 4'er kez, Meryem Adıbelli'nin ise 1 kez daha ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilmesi yönünde görüş açıkladı. Söz konusu sanıklar hakkında ayrıca "mala zarar verme", "hürriyeti tahdit", "öldürmeye teşebbüs", "kasten yaralama" ve "hırsızlık" suçlarından ise farklı oranlardan süreli hapis cezası talep edilen aynı mütalaada aralarında terör örgütü elebaşlarının da bulunduğu 72 sanığın ise dosyasının ayrılması talep edildi. DURUŞMALARDA 1299 SAAT KAYIT YAPILDI Davanın görüldüğü Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesine hakim Yıldıray Kaya başkanlık etti. Dava, karar duruşmasına kadar 82 celse sürdü. Sanık ve avukatlarının iddianame, esasa ilişkin mütalaa ve gelen evraka karşı savunmaları ile tanık, müşteki ve avukatlarının beyanları, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kayda alındı. Duruşmalarda 1299 saati bulan kayıt, 12 katip tarafından deşifre edildi. Sanık, tanık ve müştekiler ile taraf avukatlarının beyanları 18 bin sayfayı geçti.

Bakan Tunç: DEM Parti'de siyaset yapanların teröre karşı mesafe koyması gerekir Haber

Bakan Tunç: DEM Parti'de siyaset yapanların teröre karşı mesafe koyması gerekir

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, TBMM'nin açılışının 104. yılı ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla TBMM Tören Salonu'nda düzenlenen resepsiyonda, basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, "DEM Parti'ye kapatma davası açılması" çağrısıyla ilgili soru üzerine Tunç, "Eğer hukukta bir suç işlenmişse, bir Anayasa, kanun ihlali varsa orada yetkili makamlar devreye girer, gereğini yapar" dedi. DEM Parti'nin, terör örgütüyle arasına mesafe koyamadığını, hatta terör örgütünün eylemlerini destekler mahiyette söylemleri ve uygulamaları olduğunu ifade eden Adalet Bakanı Tunç, "O nedenle HDP hakkında bir kapatma davası açıldı. Şimdi DEM Parti de terörle arasına mesafe koyamazsa, teröre karşı tavrını koymak istemezse ve terörü destekleyen birtakım faaliyetler içerisinde olursa bu kaçınılmaz olur" değerlendirmesinde bulundu. Demokratik siyaset yapmak isteyenlerin şiddeti ve terörü reddetmesi gerektiğine dikkati çeken Tunç, demokrasilerde şiddetin olamayacağını, demokratik hukuk devletinde de şiddeti teşvik etmenin suç olduğunu belirtti. Tunç, "40 yıldan bu yana mücadele ettiğimiz, ülkemizin bölünmesi için gayret gösteren bir terör örgütüne karşı tavrınızı koymazsanız, özellikle o terör örgütünden soruşturma, kovuşturma geçirmiş kişileri aday gösterirseniz burada sorun ortaya çıkıyor" diye konuştu. Adalet Bakanı Tunç, şöyle devam etti: "O nedenle DEM Parti'de siyaset yapanlar öncelikle kendilerine oy verenlere saygı duyması ve bu ülkenin huzurunu, birlik ve beraberliğini bozmak isteyen terör örgütlerine karşı da mesafe koyması gerekir. Koymadığı taktirde de demokratik hukuk devletinde yetkili makamlar devreye girer. Kimse bir partinin kapatılmasını istemez. Durup dururken de bir parti hakkında kapatma davası açılmaz. Siz, Anayasa'nın amir hükümlerini göz ardı eder ve şiddete karşı, teröre karşı tavrını koymaz, bilakis onları destekler mahiyette bir politika yaparsanız o zaman elbette ki bu istenmeyen kapatma davaları ve eleştirilerle baş başa kalırsınız."

MHP Genel Başkanı Bahçeli'den DEM Parti'ye tepki Haber

MHP Genel Başkanı Bahçeli'den DEM Parti'ye tepki

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla yayınladığı yazılı mesajda DEM Parti'ye tepki gösterdi. MHP Lideri Bahçeli'nin basın açıklamasının tamamı şu şekilde: "23 Nisan 1920 Cuma günü Ulus’taki tek katlı taş binada milli iradenin tecellisiyle beraber Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri atılmış, meşalesi yakılmıştır. Kuran-ı Kerim tilavetleriyle, kesilen kurbanlarla, dudaklardan dökülen aminlerle, yüreklerden kopan dileklerle İlk Meclis tarih sahnesindeki yerini muazzam bir inançla almıştır. Mustafa Kemal Paşa’nın 19 Mart 1920 tarihinde yayımladığı Genelge kapsamında seçimler yapılmış, seçilen mebuslar Meclis-i Mebusan’dan iltihak eden mebuslarla birlikte Ankara’da toplanmıştır. Türk milleti makus talihini yenmek, tarihsel rotasını yenilemek amacıyla bizzat devreye girmiştir. O tarihte tadilatı tamamlanmamış binada toplumun her kesiminden, ülkenin her yöresinden, her meslek grubundan, farklı farklı dünya görüşleri olsa bile ortak paydaları vatanseverlik olan mebuslar istiklal sevdasıyla bir araya gelmişlerdir. Dünya üzerinde, zillet ve zulmete, işgal ve ihanete Meclisi’nin etrafında kenetlenip savaş açan ikinci bir millet o güne kadar ne duyulmuş ne de görülmüştür. Nitekim Meclis’in kurulması milli kurtuluş fikrinin demokratik olarak teşkilatlanması, maşeri vicdanda kök salmasıdır. İlk Meclis, imkânsızlığa karşı imanın adı, yıkıma karşı yükselişin ahlakı, zalimlere karşı milletin aklı haline gelerek; ordular kurup ordular yönetmiş, zaferden zafere koşarak vatanın harem-i ismetinden düşmanı söküp atmıştır. Meclisimizin açılışı, milletler mücadelesinin acımasızca sürdüğü bir dönemde Türk milletinin; Tam bir mutabakatla, milli kimlik, milli onur ve milli hedefte buluşmasının kaynağı, Yıllardır süren kayıpların çöküntüsünü atarak güç ve moral depolamasının kararı, Teslimiyet ve tavizlere son vererek derlenip toparlanmasının kararlılığı, Silahla verilen bir mücadelede bile demokratik, hukuki ve toplumsal uzlaşmayla sağlanan milli meşruiyetin kalpgahıdır. 23 Nisan 1920 tarihi, elbette üç yıl sonra varlığını ve bağımsızlığını bütün dünyaya ilan edecek olan Türkiye Cumhuriyeti'nin siyasi ve hukuki alt yapısının hazırlandığı bir dönemin başlangıcıdır. Bu yönüyle İlk Meclis Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu iradesidir. Gerek Büyük Millet Meclisi'nin açılış şartları, gerekse müteakiben yaşanan hadiselerin tamamı; mukadderatımıza ve mukaddesatımıza el ve dil uzatmaya yeltenen, gücümüzü sınamaya kalkışan müstevlileri, hatta onların işbirlikçilerini nasıl bir akıbetin beklediğini göstermesi bakımından tarihi bir ibret ve ihtar levhasıdır. Yedi düvelin başımıza üşüştüğü karanlık yıllarda Türk milleti varoluş haklarından, istiklal şerefinden, irade haysiyetinden asla ödün vermemiş, gazilik ve şehadet pahasına husumet cephesine meydan okumuştur. İlk Meclis işte bu meydan okuyuşun cesaret, celadet, fazilet, hamiyet, feragat ve dirayet mefkûresi olarak teçhiz ve teşkil edilmiş halidir. 31 Mart seçimlerinden kısa süre sonra, DEM’lenmiş bazı belediye başkanlıklarında sahnelenen azgın tahrikler, Türkiye Cumhuriyeti’nin hükmü şahsiyetine yönelik hakaretamiz muamele ve haince tacizler geçmişten ders almayan muhasım tortularının dış bağlantılı sipariş eylemleridir. Vatanımızın bir bölümünde İstiklal Marşının söylenmesine direnen, Türk bayrağının asılmasını ve şehitlerimize saygı duruşunu reddeden, Aziz Atatürk ile Cumhurbaşkanımıza kaba ve yaralayıcı ifadeler kullanan bölücü alçaklar bu milletin evladı, Türkiye Cumhuriyeti’nin de mensubu olamazlar. Ülkemizi fiilen işgal altında gösterme provalarını hazmetmek mümkün değildir. Türk milletini “yerel halk” ifadesiyle değersizleştirmeye hizmet eden müfsit zihniyetin, son günlerde maruz kaldığımız skandalların asal sorumlusu olduğunu hiç kimse inkar edemeyecektir. Küresel Emperyalizmin tasallut ve telkini altında iç huzur ortamını zedelemek suretiyle faal halde bulunan terör sevicilere boyun eğmek, serpilen hıyaneti özgürlük ve demokrasi çerçevesinde normalleştirip yumuşatmak, bilinmelidir ki, milli felakete çanak tutmak, devlete ve millete kast etmektir. Ay yıldızlı al bayrak bağımsızlığımızın simgesi, İstiklal Marşı hürriyet namusumuzun, birlik ve beraberlik hissiyatımızın manzum seslenişidir.Bunlara kim karşı geliyorsa, bunlarla kimlerin sorunu varsa, mutlak surette hukukun amir hükümleri işletilerek hesaba çekilmelidir. Gelişmeler karşısında aziz milletimiz infial halindedir.Türk bayrağını kabullenemeyen şerefsizlerin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından derhal çıkarılması, mallarına-mülklerine el konulması, bunun yanında DEM Parti hakkında kapatma davasının açılarak bölücü milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması, müfettiş görevlendirilmesiyle oyalanmaktan ve zamana oynamaktan vazgeçilmesi tarihe, ecdada, vatana ve millete namus borcudur. Türkiye Cumhuriyeti’ni sömürge ülkesi veya çadır devleti görenlerin taşıdıkları sorumluluk ne olursa olsun bedel ödemeleri hayat memat konusudur. Sandık sonuçlarını, bekamızın ve bağımsızlığımızın önüne, hatta üstüne çıkarmaya gayret eden terör maşalarının ateşle oynadıklarını ikazla bildirmek tarihi bir vazifemizdir. Bu nedenle, Millet Meclisimizin açılması ile başlayan sürecin manasını ayrıntıları ile bilmenin, devlet ve millet hayatımızda yeniden karşımıza çıkan tehditlerin doğru anlaşılmasında mühim bir tesiri olacağına inanıyorum. Türkiye’yi Mondros ve Sevr şartlarına tekrar sürüklemeye çalışan terör piyonları bu hesap hatasının sonuçlarına en ağır şekilde katlanmak durumundadır. En müşkül anlarda bile Türk milletine gücü yetmeyenlerin, bugün yeni metotlarla şanslarını bir kez daha denemeye kalkışmaları beyhude bir çabadır. Tarihin acı ve tatlı hatıralarla kapanmış sayfalarını, son bulmayan intikam duygularıyla, asla hak etmediğimiz insanlık dışı iftiralarla yeniden açılmasına heveslenmek dikkat etmemiz gereken bir tehlike olarak karşımızdadır. Türkiye'nin yükselişi, tıpkı 23 Nisan 1920‘de tecelli eden şuurda anlamını bulduğu gibi; ayrışmayı değil birleşmeyi, dağılmayı değil buluşmayı, parçalanmayı değil kucaklaşmayı, farklılaşmayı değil bütünleşmeyi hedefleyen kolektif anlayışla mümkündür. Dün olduğu gibi bugün de, kardeşliğimize musallat olan gelişmeler karşısında en önemli direnç gücümüz milli birlik ve dayanışma ruhumuzdur. Meclis’i Gazi, varlığı Gazi, devleti Gazi olan bir milletin teröre ve hıyanete bulaşmış, dış düşmanlarla el ele vermiş siyasi bölücülere göz yumması düşünülemeyecektir. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ve millet ise Türk’tür. Hiçbir bölücü odağın, terörizme yardım ve yataklık yapan hiçbir menfur oluşumun, Mehmetlerimize kurşun sıkan hiçbir hain örgüt uzantısının, İstiklal Marşımıza ve Türk bayrağına düşmanlık besleyen hiçbir işgal artığının Gazi Meclis’te yeri olamaz, demokrasi adına söyleyecek tek bir sözleri dahi bulunamaz. Dün en buhranlı anlarda, en ağır şartlarda bile demokrasinin erdeminden ayrılmayan Gazi Meclis’te her fikre cevaz vardır, ama ihanete, bölücülüğe, bölünmeye icazet yoktur, izin yoktur, fırsat yoktur, katiyen de olamayacaktır. Bu tarihi ve milli kararlılığa herkesin riayeti samimi dileğimdir. Cumhuriyetimizden üç yıl önce açılmış olan TBMM, nasıl ki yeni Türk devletinin doğuşunu müjdelemişse, pırıl pırıl çocuklarımız da ülkemizin onurlu ve yüksek geleceğini müjdelemektedir. Milletimiz, bağrından yetişen yeni nesillerle varlığını sürdürecek, devletimiz genç kuşaklarla geleceğe umutla bakmaya devam edecektir. Bu vesileyle sevgili çocuklarımızın ve bugünün kendilerine ithaf edildiği dünyadaki bütün çocukların 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutluyor, hepsinin gözlerinden öpüyorum. Yüzyıllarca hüküm sürdüğümüz coğrafyalarda, varlığını feda ederek huzur içinde yatan meçhul kahramanların muhterem hatıralarını minnetle yâd ediyorum. Bugün Türkiye Cumhuriyeti'nde hayat ve vücut bulmamızı sağlayan kahraman şehitlerimizi, kutlu Meclis'i emanet eden büyük Atatürk'ü, ilk Meclis’in muhterem üyelerini, ebediyete irtihal etmiş tüm milletvekillerini rahmetle, hürmetle anıyorum."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.