Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Doktor

Herkes Duysun - Doktor haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Doktor haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bolu'da 'KUĞU' vurgunu: Yazdıkları her ilaç için komisyon aldılar Haber

Bolu'da 'KUĞU' vurgunu: Yazdıkları her ilaç için komisyon aldılar

Edinilen bilgiye göre, Bolu İzzet Baysal Devlet Hastanesi ile İzzet Baysal Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde görevli ortopedi doktorlarının ilaç şirketinin piyasaya sürdüğü ilaçları hastaların reçetelerine yazdıkları ve her bir ilaç için mümessilden ilaç parasının yarısını aldıkları iddia edildi. HER BİR KUPÜR İÇİN BİR KUĞU EMOJİSİ Doktorların hastaların reçetelerine yazdıkları ilaçların kupürlerini toplayarak ilaç mümessiline WhatsApp aracılığıyla attıkları, bazı doktorların her bir kupür için kuğu emojisi gönderdikleri ortaya çıktı. Bolu'da ilaç mümessili olarak çalışan T.Ş., ilaç paralarının yarısını aldıkları iddiasıyla doktorlar hakkında 5 Haziran tarihinde Sağlık Bakanlığı İletişim Merkezi'ne (SABİM) şikayette bulundu. 4 DOKTOR HAKKINDA SORUŞTURMA Sağlık Bakanlığı da T.Ş'nin şikayetini İl Sağlık Müdürlüğü'ne sevk etmesinin ardından İzzet Baysal Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde görevli ortopedi doktoru U.G. ile İzzet Baysal Devlet Hastanesi'nde görevli ortopedi doktorları H.K., R.Ö. ve M.T. hakkında soruşturma başlatıldı. “BEN DE KUPÜR KARŞILIĞI YÜZDE 50'SİNİ ONA VERİYORDUM” İlaç mümessili T.Ş., başlatılan soruşturma kapsamında İl Sağlık Müdürlüğü'nde ifade verdi. T.Ş'nin ifade tutanağına yansıyan iddialarında, "Hyalüronik Asit ve PRP işlemleri sonrası FTR uzmanı ve ortopedi uzmanlarıyla buluşarak alınan paranın yüzde 50'sini taraflarına veriyordum. Uzman Doktor U.G. Hyalüronik Asit kupürlerini topluyordu. Benimle buluştuğu günlerde kupürleri bana veriyordu. Ben de kupür karşılığı yüzde 50'sini ona veriyordum. U.G. para alma işlemine halen devam etmektedir. PRP işlemlerinde ise hasta direkt beni arıyordu. Kanı hemşire alıyor, bana veriyordu. Ben PRP hazırlamasını tamamlayıp hekime bilgi veriyordum. Hekim gelip hastaya PRP işlemini uyguluyordu. Hasta işlem bittikten sonra hastaneden ayrılmadan önce nakit olarak veya IBAN numarasından tarafıma havale ile para gönderiyordu. Yine paranın yüzde 50'sini hekime elden veriyordum. Yaklaşık 2-3 yıldır kupür toplamak yerine WhatsApp'tan bana mesaj atıyorlardı. R.Ö. kuğu emojisi atıyordu” diye konuştu. T.Ş. ayrıca doktorların kendisine verdiği kupürler ile kendisine atılan kuğu emojilerinin ekran kayıtlarının yer aldığı 23 sayfalık belgeyi de İl Sağlık Müdürlüğü'nde soruşturmayı yürüten yetkililere teslim etti. Olayla ilgili inceleme sürüyor.

Doktorun kafasına tekme atan şahıs serbest bırakılmıştı: Tekrar tutuklandı Haber

Doktorun kafasına tekme atan şahıs serbest bırakılmıştı: Tekrar tutuklandı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 10 Mayıs'ta Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi Ortopedi Bölümü doktoru Orkun Aşık'ın kafasına tekme atılmasına ilişkin olayda, adli kontrol şartıyla serbest bırakılan hasta yakını müşteki şüpheli Burak Özkul hakkında yeniden gözaltı kararı verdi. Tekrar gözaltına alınan Özkul, "kasten yaralama" suçundan tutuklanması talebiyle İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğine sevk edildi. Savcılığın hakimliğe gönderdiği sevk yazısında, R.D. adlı tanığın 14 Mayıs'ta, hasta yakınının doktorun yüzüne tekme attığı yönünde ifade verdiği belirtildi. Ceza Muhakemesi Kanunu'na değinilen sevk yazısında "sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla kasten yaralama" suçunun katalog suçlar arasında olduğu kaydedildi. Yazıda, müşteki şüphelinin üzerine atılı suçu işlediğine dair kuvvetli şüphenin varlığını gösteren olguların bulunduğu anlatıldı. Burak Özkul, sevk edildiği hakimlikçe tutuklandı. OLAYIN GEÇMİŞİ Eyüpsultan'da 10 Mayıs'ta motosiklet kazasında yaralanan Enes Mehmet Özkul, tedavi için Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi'ne götürülmüştü. Ortopedi bölümü kırmızı alanda muayene edilen yaralının yakını olduğu öğrenilen Burak Özkul ile doktor Orkun Aşık arasında çıkan tartışma büyümüş, sedyeden kalkan yaralı Enes Mehmet Özkul da doktor ve çevresindeki diğer kişilerle kavga etmeye başlamıştı. Kavga, güvenlik görevlileri ile hastane polisinin araya girmesiyle sonlandırılırken, olaya karışan Enes Mehmet Özkul ile Burak Özkul gözaltına alınmış ve sevk edildikleri adliyede adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı.

Kendisini doktor olarak tanıtan şahıs hurdacı çıktı: Doktorluğu sevdiği için yalan söylemiş Haber

Kendisini doktor olarak tanıtan şahıs hurdacı çıktı: Doktorluğu sevdiği için yalan söylemiş

Tekirdağ'ın Çerkezköy ilçesinde yaşayan Fahrettin Camlıca, sosyal medyadan Mersin'de yaşayan Fatma Türkkan ile tanıştı. Kendisini İstanbul'da görev yapan çocuk uzmanı doktor Selçuk Şenocak olarak tanıtan Çamlıca, Türkkan ile bir süre sosyal medya üzerinden görüşüp, evlilik vaadiyle dolandırmaya çalıştı. Çamlıca, kadını dolandıramayacağını anlayınca görüşmeleri sonlandırdı. Fahrettin Çamlıca'ya ulaşamayan Türkkan, bir televizyondaki programına katılarak başından geçenleri anlatıp, kendisini doktor Selçuk Şenocak olarak tanıtan kişinin bulunmasını istedi. Türkkan, "Bana Mersin'e geldiğini, fakat Silifke'yi bilmediğini söyledi. Ayrıca Mersin'de evi olduğunu ve 14 bin TL kirada olduğunu söyledi. Benimle evlenmek istediğini söyledi. Ben böyle çelişkili konuşmaya başladığını görünce kendisinden şüphelendim. Telefonla beni aradığında defalarca beni çok sevdiğini ve evlenmek istediğini söylüyordu. Daha sonra da 'Aramızdaki yaş farkından dolayı teyzem ilişkimizi onaylamadı, ayrılmak zorundayız' dedi bana" diye konuştu. Fatma Türkkan'ın her yerde aradığı Fahrettin Çamlıca da bağlandığı yayında, "O benim annem yaşında kadın, 7 ay da görüşmedik, 3 gün mesajlaştık" dedi. Çamlıca, doktor olup olmadığı sorusuna ise doktor olmadığını, doktorluk mesleğini sevdiği için yalan söylediğini anlattı. Çamlıca, yayından sonra kaybolurken, yayına bağlanan yakınları da kendisinin doktor olmadığını Çerkezköy'de hurdacılık işiyle uğraştığını ve daha önce de benzer şekilde adının dolandırıcılık olaylarına karıştığını söyledi. Hakkında 'Dolandırıcılık' suçundan aranması bulunan Fahrettin Çamlıca, Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde savcılığa gidip teslim oldu. Çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklanan Çamlıca'nın 8 ayrı dolandırıcılık suçundan kaydı olduğu belirlendi. Çamlıca, Çorlu Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği ekipleri tarafından adliyeden alınıp cezaevine götürüldü.

Doktoru darp eden şahsa ikinci kez tahliye kararı Haber

Doktoru darp eden şahsa ikinci kez tahliye kararı

Edirne Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Dahili Yoğun Bakım Servisinde kanser tedavisi gören Nazife K., 6 Şubat'ta çoklu organ yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetti. Serviste asistan doktor olarak görev yapan B.B.Ö., hastanın oğlu Volkan Kuşçu'ya ölüm belgelerinin doldurulması yönünde bilgi vermek istedi. Bu sırada Volkan Kuşçu, doktor B.B.Ö.'ye yumruklu saldırıda bulundu. Güvenlik görevlileri araya girerken, hastane yönetimi 'beyaz kod' bildiriminde bulundu. Hastaneye gelen polis ekipleri, Volkan Kuşçu'yu gözaltına aldı. Kuşçu'nun yapılan kontrolünde, 1,30 promil alkollü olduğu tespit edildi. Emniyetteki işlemlerinin ardından sevk edildiği adliyede çıkarıldığı hakimlikçe ev hapsiyle cezalandırılan Volkan Kuşçu, Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazı üzerine yeniden gözaltına alındı ve çıkarıldığı nöbetçi hakimlikçe 9 Şubat'ta tutuklandı. TAHLİYE EDİLMESİNİN ARDINDAN İTİRAZ ÜZERİNE YENİDEN TUTUKLANDI Volkan Kuşçu hakkında Edirne 3'üncü Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Davanın ikinci duruşmasında mahkeme heyeti, saldırı mağduru doktor B.B.Ö. ile ilgili kati doktor raporunun beklenmesine ve sanık Volkan Kuşçu'nun tahliyesine karar verdi. Avukatlar, Kuşçu'nun tahliye kararına itirazda bulundu. Kuşçu itirazın ardından, Edirne 2'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı üzerine yeniden tutuklanarak Edirne Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'na konuldu. Kuşçu'nun tutuklu yargılanmasına devam edildiği davanın üçüncü duruşması bugün Edirne 3'üncü Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Basına ve vatandaşlara kapalı olarak görülen duruşmaya Kuşçu, SEGBİS aracılığıyla tutuklu bulunduğu cezaevinden katılırken, avukatı ise salonda hazır bulundu. Duruşmaya ayrıca doktor B.B.Ö. ile Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü avukatları da katıldı. 'TUTUKLULUK HALİ DEVAM ETMELİ' Duruşmada konuşan doktor B.B.Ö.'nün avukatı Adem Eray Kozan, olayın kadın sağlık çalışanına karşı işlenen katalog suç olduğu için tutuklama şartlarının oluştuğunu ve halen devam ettiğini dile getirdi. Sanık Kuşçu'nun sosyal medya hesapları üzerinden doktor B.B.Ö.'yü tehdit ettiğini kaydeden Kozan, tutukluluk halinin devamını talep etti. 'KİMSEYLE BİR DÜŞMANLIĞIM YOK' Volkan Kuşçu ise sosyal medyadan yaptığı paylaşımların bilinçli olmadığını kaydetti. Kuşçu, "Ben videoları bilinçli olarak paylaşmadım, ayrıca 'ben kendime yakışanı değil, karşımdaki neyi hak ederse onu yaparım' sözünü 2014 yılında açtığım hesapta paylaşmıştım, tahliyemi talep ederim, benim kimse ile bir düşmanlığım yoktur, tahliyemi isterim" diye konuştu. Mahkeme heyeti, Kuşçu'nun tutuksuz yargılanmak üzere tahliyesine karar verdi. Mahkeme ayrıca Kuşçu hakkında adli kontrol şartı ile yurt dışı çıkış yasağı uygulanmasına hükmetti. Duruşma 12 Haziran'a ertelendi. 'DAVA EN ADİL ŞEKİLDE SONUÇLANMALI' Duruşma sonrası konuşan Edirne Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Gürcan Altun, duruşmaya kimsenin alınmamasına tepki gösterdi. Altun, "Bizler, meslektaşımıza destek amaçlı mahkeme salonunun önündeydik. Ancak sanki meslektaşlarına destek olmaya gelen insanlardan kaçırılan bir duruşma örneği yaşadık. Mahkeme salonuna ne biz ne de basın mensupları alındı. Acaba merak ediyorum, bizlerin orada bulunmasından ne gibi bir rahatsızlık duymuş olunabilir? Meslektaşımıza destek olmak, mahkeme heyetini niçin rahatsız etmiş olabilir? Bizim yargıdan beklentimiz; hızlı bir şekilde bu davanın bir an evvel en adil şekilde sonuçlanmasıdır, sürecin uzatılmamasıdır. Ancak gerçek adalet böyle sağlanabilir. Duruşma 12 Haziran'a ertelenmiş durumda. Umuyorum ki 12 Haziran'da mahkeme salonunda bu sefer yer alırız" ifadelerini kullandı.

Eşinin ölümünden sorumlu tuttuğu doktoru kaçırmıştı: Cezası belli oldu Haber

Eşinin ölümünden sorumlu tuttuğu doktoru kaçırmıştı: Cezası belli oldu

Samsun'da 13 Eylül 2023 tarihinde meydana gelen olayda, Genel Cerrahi Uzm. Dr. Mustafa Erdem, nöbetçi olduğu Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi Atakum Ek Hizmet Binası önünde aracına binen, Sinop'ta 2017 yılında safra kesesi ameliyatında aort damarının kesilmesi sonucu hayatını kaybeden 1 çocuk annesi Çiğdem Eriş'in (29) kocası Gökhan Eriş (35) tarafından silah zoruyla kaçırıldı. Çevredeki vatandaşların ihbarı üzerine alarma geçen polis, doktora ait olan 55 AEB 757 plakalı otomobili Ankara yolunda önü kesildi. Doktor herhangi bir yara olmadan kurtarılırken, Gökhan Eriş ise yaya olarak kaçtı. Kaçarken üzerinde bulunan tabancayı düşüren Eriş, polisin takibi sonucu yakalanarak gözaltına alındı. Çıkarıldığı mahkemece 14 Eylül 2023'te tutuklanan Gökhan Eriş, Samsun T Tipi Kapalı Cezaevine gönderildi. "ZARAR VERME GİBİ BİR KASTIM YOKTU" Gökhan Eriş hakkında Samsun 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Yargılandığı davada daha önce verdiği ifadede kendini savunan Eriş, "Ben üzerime atılı suçları işlesem müşteki bu kadar rahat olabilir miydi? Belli bir süre araç kullandı, telefon görüşmesi yaptı. Arkadaşının dükkanının önüne gidip aracın kornasına bastı. Bir yerde durakladı, birilerine el işareti yaptı. Kim olduğunu bilmiyorum. Araca iki kişinin yaklaştığını görünce, ben de kendisine durmaması ve devam etmesi gerektiğini söyledim. O esnada kendimi korumak amacıyla üzerimdeki silahı çıkardım. Aramızda arbede meydana geldi. Bu sırada araba kontak açık bir şekilde durdu. Aramızda meydana gelen arbede nedeniyle silah patladı. Ben kesinlikle müştekinin kafasına silah dayamadım. Üzerime atılı 'kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve yağmaya teşebbüs' suçlarını işlemedim. Benim kimsenin malına zarar verme gibi bir kastım yoktu. Silah ruhsatsızdır. Eski bir silahtır. Dededen kalmadır. Daha önce başka bir olayda kesinlikle kullanmadım. Üzerime atılı suçlamaların hiç birini kabul etmiyorum. Tahliyemi talep ediyorum" demişti. "ARACA BİNER BİNMEZ 'BENİ TANIDIN MI? SENİ ÖLDÜRMEYE GELDİM' DEDİ" Genel Cerrahi Uzm. Dr. Mustafa Erdem ise "Sanığın bana karşı bir husumeti vardır. Yaklaşık 6-7 yıl kadar önce eşinin ameliyatından dolayı bana husumet beslemektedir. Sadece bana değil, ailemi, eşimin ailesine karşı da daha öncesinde yapmış olduğu hareketler vardır. Aramızda görülen başka dava dosyalar olmuştur. Ben sırf sanık yüzünden 6-7 sene önce kadar önce Samsun'a geldim. Sinop'ta bulunduğum dönemde kendisini 1-2 kez görmüştüm. Sanığın savunmalarını kabul etmiyorum. Araca tesadüfen binmemiştir. Araca biner binmez 'Beni tanıdın mı? Seni öldürmeye geldim' gibi sözler söyledi. 'Beni bir hafta kadar takip ettiğini' söyledi. Oturduğum siteye kadar gelmiş. Beni beklemiş, kapıcıların dinlenmesini ve güvenlik kamera kayıtlarının getirilmesini istiyorum. Olay günü işime gittim. 09.00-12.00 saatleri arasında çalıştım. Daha sonra aracımı park ettiğim sokağa geldim ve arabama bindim. Benden sonra araç sağ kapısından sanık bindi ve silahı doğrudan boynuma dayadı. Gergindi, 'Beni tanıdın mı? Seni öldürmeye geldim' gibi kelimeler kullandı. 'Ben zaten yedi yıldır bu anı bekliyordum' dedi. Arka koltuğa kurşun sıktı. Sanık benden hem daha uzun boylu hem yarı yaşım kadardır, gençtir. Arabaya binince aracı sürmemi istedi. Ankara yoluna sürmemi istedi. Bana, 'Beni de kendini de kurtarabilirsin. Bunun için tefeciye borcum olan 3 milyon vermen gerekir'. Vermezsem beni öldüreceğini söyledi. Benim o bölgede çok tanıdığım yoktu. Araçta iken sanık bana gerek yumruk ile gerek silah ile vurmaya devam etti. Sürekli gittiğim kuaför dükkanının önünden geçtim. Aracı hafifçe durdurdum ve elimle işaret etmeye çalıştım. Zaten berber dükkanı içerisinde bulunanlar ayaklandılar. Bu sırada sanık silahın kabzası ile bana vuruyordu. Yanlış yollara girdim. Kaza yapmaya çalıştım. Telefonum çaldı. Sadece birine cevap verebildim. Açmamı istemiyordu. Başhekimin sekreteri arıyordu. İşe gelip gelemeyeceğimi sordu. Ben de inşallah gelebilirim zor durumdayım şeklinde kelimeler kullandım. Sanık araç içerisinde giderken kendi borçlu olduğu kişiyi aradı, ne kadar borcu olduğunu sordu. Ankara yoluna çıktığımızda kendisi polisleri fark etti. Ben olay sırasında hep onun dediklerini yaptım. Polisleri gördükten sonra arka kapıyı açıp oradan kaçmaya başladı. Ben sanıktan şikayetçiyim. Cezalandırılmasını istiyorum" ifadelerini kullanmıştı. Davanın son duruşmasında Gökhan Eriş duruşmada hazır bulunurken, mağdur doktorun ise avukatları katıldı. Gökhan Eriş son söz olarak, "Beraatimi ve tahliyemi istiyorum" dedi. Mahkeme Gökhan Eriş'i "yağma" suçundan 10 yıl, "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçundan 5 yıl ve "ruhsatsız silah" suçundan da 1 yıl 6 ay olmak üzere toplam 16 yıl 6 ay hapis ve 1000 lira da adli para cezasına çarptırarak tutukluluk halinin devamına karar verdi.

Hemşireye cinsel saldırı davasında karar çıktı: Doktor beraat etti Haber

Hemşireye cinsel saldırı davasında karar çıktı: Doktor beraat etti

İstanbul Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde görevli asistan doktor S.E.'nin hemşire H.Z.'ye “Nitelikli cinsel saldırı" da bulunduğu iddiasıyla yargılandığı davada karar çıktı. Sanık S.E. yeterli delil bulunamadığı gerekçesiyle beraat etti. Karar sonrası H.Z. ağlama krizine girerken kadın hakları savunucuları karara tepki göstererek sloganlar ve alkışlar eşliğinde adliye binasından çıktı. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesindeki 3'üncü duruşmaya tutuksuz sanık S.E. şikayetçi H.Z., taraf avukatları ile izleyici olarak kadın haklarını savunucular katıldı. "KENDİSİNE MASAJ YAPMAMI İSTEDİ" Davanın ilk duruşmasında sanık S.E., "Olay tarihinden 2,3 ay kadar öncesinde müştekiyle aramızda flörtöz bir ilişki başladı, bu süre içerisinde dışarıda görüşüp görüşmediğimizi hatırlamıyorum. Ancak evli olmam sebebiyle bu ilişkiyi herkesten sakladım. Olay günü nöbetçiydim, nöbetçi hemşireyi tespit etmek için hemşire odasına girdim. Burada H.Z. bulunmaktaydı. İlk başta muhabbet ettik, daha sonra benden kendisine masaj yapmamı istedi. Masaj yapmaya başladım bu sırada elimi göğsüne götürdü" dedi. S.E. hemşirenin isteğiyle ilişkiye girdiklerini öne sürerken "Midesi bulandı ve koltuğa kustu. Sonra lavaboya gitti. Bağırmış olsaydı yan odada teknisyenler vardı, duyulurdu. Suçlamaları kabul etmiyorum" şeklinde savunma yapmıştı. H.Z. ise ağlayarak verdiği ifadesinde, "Olay günü ben hemşire odasındaydım ameliyat bulunmadığı için odada dinleniyordum, uyuyakalmışım. Sanığın odaya gelmesiyle birlikte uyandım, daha doğrusu sanık beni uyandırdı. Sanık hastanede kulunç açmakta iyi olmasıyla bilinir. Olay günü bu konu hakkında konuştuk. Benim de sırtımda kulunçlarım vardı bu yüzden kendisini daha önce aramış ama bulamamıştım. Sanık kuluncumu açtı. Daha sonra beni taciz etti. Ben kendisini kardeşim gibi gördüğüm ve güvendiğim için çok şaşırdım. Yapma diyerek söylemde bulundum ancak sanık durmadı. Ben olayın şoku ile donup kaldım. Olayın şokuyla bağıramadım. Çünkü sanıktan bunu beklemiyordum. Cinsel saldırıda bulundu. Ben defalarca söylememe rağmen odadan çıkmadı bu sefer ben hızlıca odadan çıkıp lavaboya gittim, kustum. Olayı bölüm şefime anlattım bana 'Yalnızca göğüslerini sıktıysa bunda bir şey yok şikâyetçi olma' dediler. Sanık ile aramda herhangi bir ilişki yoktur. Benim yıllardır edindiğim tecrübede hastanelerde hemşireler doktorlar tarafından çoğu defa tacize uğrar ancak bunu amirlerine ilettiklerinde doktorlar koruma altına alınır. Şikâyetçiyim" demişti. SANIK DOKTOR BERAAT ETTİ Tutuksuz sanık S.E. bugün görülen duruşmada son sözünde suçlamaları kabul etmediğini belirterek beraatini istedi. Mahkeme heyeti S.E.'nin 'Nitelikli cinsel saldırı' suçunu işlediğine dair kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatına karar verdi. Karar sonrası ağlama krizine giren H.Z. diğer duruşmaşı izleyen kadınların desteğiyle salondan çıkarıldı. Kadın hakları savunucuları da karara tepki göstererek alkışlar ve sloganlar eşliğinde adliye binasından çıktı. “BAŞKA HEMŞİRELER DE AYNI DOKTORUN TACİZİNE UĞRADI" Adliye önünde yapılan açıklamada H.Z.'nin avukatı Feyza Altun, "Bu karar Türkiye için ve Türkiye'deki kadınlar için utanç kaynağıdır. Türkiye'de hiçbir kadının artık güvende olmadığının mahkeme eliyle tescil edilmiş olduğu bir karardır. Ne hastanede çalışan, ne adliyede çalışan, ne otelde emek veren, ne özel sektörde çalışan hiçbir kadın erkeklerin cinsel şiddetine karşı korunmuyor olduğunun mahkeme eliyle ispatı ve tescilidir. Zira fail kendi fiilini kabul etmesine, önce bizim aramızda gönül ilişkisi vardı demesine, bütün bunları çürütmemize, hiçbir şekilde alt üst ilişkisi dışında bir ilişkileri olmadığını ispat etmemize rağmen, mahkeme tüm delillere rağmen delil yetersizliği dedi. Başka hemşireler aynı doktorun tacizine uğradığını beyan etmesine rağmen hala delil yetersizliği deniyorsa bu Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinin erkeklere tecavüz et, taciz et, seni aklayacağım demesidir. Bunun bu kararın tarafımızca kabul edilmesi mümkün değildir. Bütün itiraz yollarını kullanacağız. Bu kararın bozulması için elimizden geleni yapıp kadın mücadelemizi asla bırakmayacağız" dedi. “SİSTEMATİK BİR TACİZCİDEN SÖZ EDİYORUZ" Kadın hakları savunucusu Gülyeter Aktepe de, "Erkekler, yürütülen cinsiyetçi yargılamalarda aklanacaklarına duydukları güvenle bu işleri yapabiliyorlar. Cinsiyetçi yargı sistemi fail erkeği değil kadını yargılama yoluna gidiyor. Biz diyoruz ki failin işlediği suçu yargılayın. Ama inatla ve ısrarla bu mahkemelerde kadının o gün ne giydiği, kadının faille bir ilişkisi olup olmadığı, kadının o gün şunu söyleyip bunu söylemediği, kadının o gün makarnayı salçalı yapıp yapmadığını konuşuluyor. Sistematik bir tacizciden söz ediyoruz. Bir kadının değil aynı hastanede çalışan birçok kadının benzer beyanda bulunduğu, bir adamdan söz ediyoruz. Bu adam gelip o duruşma salonunda zaten ilişkimiz vardı diyebiliyor. Bu bir savunma değil. Kaldı ki ilişki olmadığına dair ispat da var. Kaldı ki ispatlanamamış olsaydı ve ilişki olsaydı bile bu suç yine suç olmaya devam edecekti" ifadelerini kullandı. İDDİANAMEDEN Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının hazırladığı iddianamede H.Z.'nin Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesinde 2004 yılından beri ameliyat hemşiresi olarak çalıştığı sanık S.E.'nin ise aynı hastanede 3,4 yıldır göğüs cerrahisi asistanı olarak çalıştığı belirtildi. 11 Mart 2023 tarihinde müştekinin hemşire odasında tek başına uyuduğu sırada S.E.'nin gelerek cinsel saldırıda bulunduğu anlatıldı. İddianamede sanık ile müştekinin sevgili olduklarına dair herhangi bir delilin bulunmadığına da yer verilirken sanığın 'Nitelikli cinsel saldırı' suçundan 12 yıldan az olmamak üzere hapisle cezalandırılması talep edildi.

Eczacıların kredileri durduruldu mu? Piyasadaki ilaç sıkıntısı ne durumda? Haber

Eczacıların kredileri durduruldu mu? Piyasadaki ilaç sıkıntısı ne durumda?

Merve Özdemir ÇEVİK /  Onur ULUFER / HERKES DUYSUN Çok uzun zamandır piyasada bulunamayan ilaç sıkıntısı halen devam ederken eczacıların sorunlarına bir yenisi daha eklendi. Şimdi de neredeyse ticari kredilerin tamamının durdurulması üzerine eczacılar ilaç depolarından ilaç temin etmekte sıkıntı yaşıyorlar. Konu hakkında ise açıklamada bulunan Bursa Eczacı Odası Başkanı Okan Şahin eczacıların yaşadıkları öncelikli sıkıntıları anlatırken çözümleri için ise yapılması gereken şeyleri de bir bir sıraladı. PİYASADA BULUNMAYAN İLAÇ SIKINTISI DEVAM EDİYOR Bursa Eczacı Odası Başkanı Okan Şahin en büyük sıkıntıların başında bulunamayan ilaçların olduğunu bir kez daha vurgulayarak başladığı cümlesine, “Piyasada bulunamayan ilaçlar birinci önceliğimiz konumunda. Bizler piyasada bulunamayan yaklaşık % 5 kadar bir oranı kabul edebiliyoruz. Ancak şuan ki oran ila 14 seviyelerinde. Bu grup ilaçların içerisinde de kanser ilaçları, antibiyotikler, göz damlaları, tamamen yurtdışından gelen ilaçlar var. Özellikle bize son dönemde kan ürünleri ile alakalı “Human Albumın” dediğimiz ürünlerle ilgili ciddi talepte bulunuluyor. Bizlerde elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyoruz ama hepsinde başarılı olamıyoruz. Geçtiğimiz Kasım ayında bu ilaç yoklukları neredeyse %35’ler seviyesine kadar çıkmıştı. Aralık ayında Euro kurunda artırım yapıldıktan sonra ilaç firmaları ilaçları getirmeye başladılar. Ancak şuan ki ilaçtaki güncel Euro kuru Aralık ayındaki arttırılmış haliyle maalesef 10,75 seviyesinde. Tabi ilaç firmaları bu noktada işin ticaretine bakarlar. Bizler eczacılar olarak ilaç firmalarıyla sürekli diyalog halindeyiz ve ürün temini için mümkün olduğunca talebin karşılanması adına sıkıştırmaya çalışıyoruz. Ancak maalesef tam olarak sonuç alabilmiş değiliz. Bunun sıkıntısını yaşıyoruz hep beraber. Ümit ediyoruz ki yakın zamanda vatandaşlarımızın hepsi istediği ilaca ulaşabilir.” dedi. ÜLKEMİZDE İLAÇ ÜRETİMİNE CİDDİ ANLAMDA DESTEK VERİLMELİ Yaşanan ilaç sıkıntısına karşı yapılabilecek en doğru şeyin dışa bağımlılığın azaltılması ve ülkemizde kendi ilacımızı üretmemiz ile bu sıkıntının ortadan kalkabileceğine değinen Şahin, “İlaçta maalesef çok fazla dışa bağımlıyız. Bugün ülkemizde üretilen ilaç miktarına baktığımızda %55 civarında gözüküyor. Ancak bu ilaçların etken maddesi durumuna baktığımız zaman neredeyse tamamına yakını Çin ve Hindistan gibi ülkelerden ülkemize getirilerek ilaç firmaları tarafından ülkemizde birleşme yapılarak halkımıza ülkemizde üretiliyor diye sunuluyor. Tabi öncelikle bunun aşılması gerekiyor. Ülkemizde ilaç üretimine çok ciddi anlamda destek verilmesi gerekiyor. Nasıl ki bizler TOOG gibi bir otomobil ürettik bu ülkede devletimizin desteğiyle özel firmalarımızla beraber böyle bir araç üretildi ilaç sektöründe de sanırım böyle bir önceliklendirme yapılması gerekir. Bu etken madde, yardımcı madde üretiminde gerçekten bunu başarabilelim. Çünkü ilaç gerçekten herkes için çok hayati ve çok önemli. Bu sektöre çok daha fazla yatırım yapılması gerektiğini düşünüyoruz.” diye ifade etti. DURDURULAN KREDİLER ECZACILARI ZORA SOKTU Bazı özel bankaların gelen talimat üzerine ticari kredilerin neredeyse tamamını durdurduğunu ifade eden Bursa Eczacı Odası Başkanı Okan Şahin bu durumda oluşabilecek sıkıntıları ifade ederkerken, “Geçen hafta Perşembe günü saat 16:30 civarında bazı özel bankalara genel merkezleri tarafından bir yazı gittiği ve bu yazı ile ticari kredilerin neredeyse tamamının durdurulduğu bizlere aktarıldı. Bunların arasında eczacı meslektaşlarımızın bekleyen kredileri de var. Kredi noktası bizler için çok önemli çünkü bizler de bu ilaçları ecza depolarından belirli ücretler karşılığında alıyoruz ve vatandaşlarımıza ulaştırıyoruz. İlaç fiyatları arttıkça da eczacılarımızın içeriye aktarması gereken sermaye artmakta işte kredi de asıl bu zamanda önemlilik arz ediyor.  Bu noktada bu sefer kredi çıkmayınca eczanelerimizdeki ilaç çeşidi yavaş yavaş azalmaya başlıyor. Eczacılarımızın ecza depolarından alacağı ilaç adetleri düşmeye başlıyor. Bununla ilgili birkaç görüşme yaptık, başvurularımızı da yaptık. Türk Eczacılar Birliği’nin de bu konuda biran önce konuyu muhataplarıyla görüşerek çözümlendirmesini bekliyoruz.” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.