Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Erhan Güran

Herkes Duysun - Erhan Güran haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Erhan Güran haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Narin Güran cinayeti davası üçüncü güne taşındı! İşte kelime kelime savunmalar Haber

Narin Güran cinayeti davası üçüncü güne taşındı! İşte kelime kelime savunmalar

Diyarbakır'ın Bağlar ilçesine bağlı kırsal  Tavşantepe köyünde kaybolduktan 19 gün sonra ölü olarak Eğertutmaz deresi kenarında, çuvalda üzeri taşlarla örtülü şekilde bulunan 8 yaşındaki Narin Güran cinayetinde ikinci duruşma, ikinci gününde devam edecek. DURUŞMA İKİNCİ GÜNDE DEVAM EDİYOR Dün gerçekleşen ikinci duruşmanın ilk günü, tanıklar ve tutuklular dinlendi. Mahkemede yaşanan gerginliğin ardından duruşma bugün saat 09.00'da devam etmesine karar verilerek sonlandırıldı. Bugün devam eden duruşmada tutuklu sanıklar Salim Güran, Enes Güran ve Yüksel Güran, yerlerine alındı. ARİF GÜRAN SALONA ALINACAK MI? Dün yaşanan gerginliklerin ardından Mahkeme başkanı, dün salona alınmamasına karar verdiği için Arif Güran'ın bugün salona alınıp alınmayacağını açıkladı. Başkan, öğleden sonra ailelerden sadece 15 kişinin salona alınacağını belirtti. SALİM GÜRAN, SAVUNMASINI YAPTI Duruşma 09.20'de sanık kürsüsüne amca Salim Güran'ın gelmesiyle başladı. Salim Güran, savcının ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemine karşı savunmasını yaptı. Mütaalaya ilişkin savunma yapan Salim Güran, her günkü gibi o gün de sabahın erken saatlerinde kalkıp Salim Atasoy ve 15 yaşındaki oğlu R.A. ile tarlaya gittiğini dile getirdi. Olay gününü anlatan Güran, "Bağlar tarafındaki sağlık ocağına gittim. Hükümet Konağı’nın karşısında bulunan bankadan 4 bin lira para çektim ve çocuklara verdim. Daha sonra iki oğlumla çay ocağında oturdum. Ardından aynı istikametten köye döndüm. Petrolden benzin aldım ve eve geldim. Hava sıcaktı, klimanın önünde eşim ve iki oğlumla oturdum, yemek yedik ve dinlendim." dedi. Narin'in kaybolduğunu öğrendikten sonra jandarmayı aradığını dile getiren Güran, köydeki çalışmaları anlattı. Narin’in kaybolduğu saatlerde kızım beni arayıp durumu söyledi. Mehmet Selim gelmişti, onunla birlikte olay yerine gittik. Kalabalığı görünce herkesin ağladığını fark ettim. Komutanı aradım ve “Abimin kızı kayıp, ekip gönderin” dedim. Ancak komutan izinde olduğunu söyledi. Bunun üzerine Sabri’ye 'Okulun kamerasına bakalım, jandarma gelecek' dedim. Kamerayı inceledik, amcamın çocuklarının Narin ile yürüdüğünü ve patikadan yukarı çıktıklarını gördük. O bölgeye gittik, koyunların olduğu yere baktık, ama bir iz bulamadık. Gün doğmadan önce Barış kardeşimin evine gittik. Barış’ın eşi Yasemin bağırarak, 'Sabahleyin bu vahşiyi (Nevzat Bahtiyar) gördüm' dedi." Salim Güran: Nevzat eve geldi, araba meselesini konuştuk. Ona, “Senin aracı aldığın kişi cezaevine girmiş,” dedim. Nevzat, “Param yok,” dedi. Daha sonra cemaat toplandı, aramızda zararı hesapladık. Nevzat’ın parası olmadığı için, “Sen bizim evin sıvasını yaparsın,” dedik. Sonrasında Nevzat bu işi üstlendi ve 200 bin liraya sıva işini para biçti. Ancak bu olaydan sonra Nevzat ile 3 ay boyunca konuşmadık. Normalde tarlada beni gördüğünde yanıma gelir, otururdu. Ama 3 ay boyunca yanıma hiç gelmedi. Narin kaybolduktan sonra, jandarma ile konuştuk. Bana, “Dara’daki 2 kameraya bakalım,” dediler. Komutan, “Kaç tane yol var?” diye sordu. Bazı yollara beni götürdüler, bazılarına ise götürmediler. Daha sonra JASAT ekibi geldi ve, “Bütün kameraları inceleyeceğiz,” dedi. Ancak şimdi kolluk kuvvetleri aileyi suçluyor, ama kendi eksiklerinden bahsetmiyorlar. İfade almışlar ama Narin’in patikada kaybolduğu saatlerde neden kameraları incelemiyorlar? Bir şey bulamayınca aileyi suçlamaya başladılar. Sonrasında beni merkeze götürdüler. Muhtar dedi ki, “Köyde kaç tane kuyu var?” Bana sordular, “Bilmiyorum,” dedim. Köydeki kuyulara birlikte baktık. En son, “Mehmet Kaya’nın evinin arkasında bir kuyu var,” dediler, oraya baktık. Salim Güran terlik ve üfürükçü olaylarını ise şu şekilde aktardı: Komutan o sırada, “Bir şeyler var,” dedi. “Narin’in terliği bulunmuş,” dedi. Vallahi en son bilen kişi benim. Köye geldik, Melike ile Birsen okulun yanındayken, “Kamerayı açsınlar! “17.30,” diye söyledi. O sırada jandarmanın benden şüphelendiği belliydi. Devlet geldi artık köye. Sonra baktık jandarma orada. Bir hoca, Muhammet ile konuşuyordu. Hocaya dedimki Dede, Narin’in yerini bize göster,” dedim. Ne demek istediğini anlamadı. Bende “Narin’in yerini göster,” dedim. “Dede, burayı aydınlat,” dediler. Şok oldum. “Narin makarna yiyor,” dedi. Yanında yaşlı bir dede varmış. “Ne yapıyor Narin?” diye sordum. “Telefonla internette,” dedi. Bir an umutlandım. Daha sonra Muhammet’i petrole bıraktım. "Yeğenimin mezarına gitmek istedim" "Benim arabamda DNA bulundu denildi. Bütün deliller medyada yer aldı. Komutan, “Sen petrole gitmişsin,” dedi ve battaniyeden bahsetti. “Komutan, ne diyorsunuz?” dedim. Kalktılar, beni tuttular ve cezaevine koydular. Ömrümde cezaevi görmemişim. Cezaevinde televizyon izliyordum, “İtirafçı” diyorlar, “N.B. kod adlı.” Kimdir bu, ben tanımıyorum. Sonra “Nevzat Bahtiyar” dedim. Narin’in cesedi bulundu. Yeğenimin mezarına gitmek istedim, ama bırakmadılar. Olayları izlediğim için televizyonu benden aldılar. Medya, bir aileyi yok etti. Beni neden tutukladılar? Eğer beni tutuklamasalardı, Nevzat itiraf edecekti. Nevzat yakalanınca, “Salim Güran,” dedi. Medyadan kan, DNA, her şeyi öğrenmişti. Kalktılar, beni tekrar adliyeye götürdüler. Nevzat sürekli ifadesinde “araba” diyor, çünkü arabada DNA olduğunu biliyor. “Araba ile gelmişim,” diyor. “Camdan verdi,” diyor ama cam bozuk. “Battaniye” diyor, medyadan duyduğu battaniyeyi söylüyor. Arabayı iki kez incelemeye götürdüler, bu kez saç bulundu. Yeğenim o arabaya binmiştir, zaten o araba benim değil. Herkes o arabayı kullanıyor. O DNA’nın iki ay öncesine mi ait olduğu belli değil. Ama ben o DNA yüzünden cezaevindeyim. Şimdi baz kaydı çıktı. Ben iki yerde birden olabilir miyim? Bu mümkün değil. Ben köydeyim, ama baz kaydı beni dere kenarında gösteriyor. Gitmediğim bir yerde nasıl baz kaydı çıkar? " BERAATİNİ İSTEDİ Açıklamalarına devam eden amca Salim Güran, "Ortada bir ölüm var, bu kadar kötü niyet neden? Ben o bölgeye gitmedim. Şimdi bütün aile nerede? Cezaevinde. Biz, Narin’i bulmak için çabalarken şimdi tüm ailemiz cezaevinde. Baba, oğul cezaevinde. Ama Nevzat Bahtiyar ve onun aile bireyleri nerede? Dışarıda. Hem kızımızı, hem de ailemizi yok etti. Buradan hakime ve devlet yetkililerine sesleniyorum: Lütfen bu kolluk kuvvetlerine geniş çaplı bir soruşturma başlatılsın. Biz vatan haini değiliz. Biz, bir dönem DEM’in yemek aracını köyden kovduk. Açlıktan ölsem bile o yemeği yemem; onlar şov peşinde. Narin’den küçük bir kızım daha var. Vallahi benim yengem çocukları için ölüyor. Kızımızı öldürdünüz, namusumuza laf atıyorsunuz, ailemizi yok etmeye çalışıyorsunuz. Bu haksızlık. Nevzat’ın avukatı, eşiyle fotoğraf çektirmiş. Allah’tan kork! Kardeşimi görünce içim parçalanıyor. Namusumuzla oynamayın. Suçlamaları kabul etmiyorum. Beraatimi talep ediyorum." şeklinde konştu. "YALANLARINDAN BIKTIK" Salim Güran’ın savunmasının ardından kürsüye sanığın avukatı Onur Akdağ çıktı. Avukat Onur Akdağ konuşmasında, "Odun gibi duran Nevzat dün tepki verdi. Bir yalan ortaya çıkaran kişinin diğer söylediklerine de itibar edilmez. Nevzat bambaşka biri. Altı yalan beyanı nasıl akla, mantığa, hukuka ve vicdana sığdırabilir? Her gelişmede ve her ortaya çıkan delil durumunda Nevzat ifadesini değiştiriyor. Biz de maalesef buna seyirci kalıyoruz. Nevzat’ın artık bu hızlı ifade değiştirme huyuna bir son verilmesini istiyoruz. Biri çıkıp şu adama, “Yeter artık, sus! Yalanlarından bıktık!” demeyecek mi? Sayın Başkan, bir kişi nerede kayboluyorsa aramalara o noktaya en yakın yerden başlamak gerekir. Olağan şüphelinin kim olduğunu hepimiz görüyoruz. Sayın Başkan, gözaltına alındığında Nevzat iki farklı hikaye anlattı. Daha sonra bu hikayeler giderek çeşitlendi ve çoğaldı. Nevzat bir keresinde, “Arka koltukta değil, bagajda değil, herkesin görebileceği şekilde ön koltuktaydı,” dedi. Bunu neden böyle vurguluyorum? Çünkü soruşturma makamlarının karar verdiği dosyalar, alenen medyaya servis edildi. DNA raporları dahil olmak üzere tüm belgeler çarşaf çarşaf yayımlandı. Bu cinayetin ne zaman işlendiğine dair yaklaşık bir zaman çizelgesi vardır. Narin, saat 15..15’te narin okul kamerasında son kez görüldü. O yol üzerinde öldürüldüğü belirtiliyor. İçinde ölü olarak taşındığı iddia edilen araç ise saat 15.40’ta bir noktada tespit ediliyor. Yani arada sadece 29 dakikalık bir zaman dilimi var. Narin’in ölüm anını size söyleyeyim mi? Ölüm anı, saat 15.19 civarında Nevzat’ın evinin bulunduğu cadde üzerinde gerçekleşmiş olmalı. 27 dakikalık bir zaman dilimi söz konusu. Bu süre içinde, eğer çocuğun patikaya çıktığı düşünülüyorsa, bu süre en fazla 19 dakika olarak kalır. Şimdi soruyorum, bu 19 dakika içinde, karmaşık bir olay örgüsüyle bu cinayetin işlendiğini kim mantık ve akılla izah edebilir? Dolayısıyla kanıtların, olay örgüsünün mümkün olduğunca basit ve mantıklı olması gerekir. Karmaşık ve akıl dışı senaryolar üzerine inşa edilen bir iddianameyle adalet sağlanamaz." dedi. İKİ SAATLİK ARANIN ARDINDAN KÜRSÜYE NEVZAT BAHTİYAR GELDİ Duruşma, 2 saatlik aranın ardından yeniden başladı. Nevzat Bahtiyar sanık kürsüsüne çıkacak. Ancak öncesinde, Nevzat Bahtiyar’ın avukatları duruşma salonunda müvekkilleriyle görüştü.  Nevzat Bahtiyar: “Ben vahşi ve papağan değilim” Nevzat Bahtiyar: Ben sadece cesedi taşıdım, sadece bu suçu işledim. Başka da bir şey yapmadım. Salim, tüm suçu benim üzerime yıkmaya çalışıyor. Salim’in avukatı bana “vahşi papağan” dedi. Ben o kelimeyi kullanmak istememiştim. Ben papağan değilim. Eğer öyle olsaydım, ormanda yaşardım. Ben ahırın içinde cesedi vahşice atmışım, öyle mi? Peki, neden öyle yapayım? Arka tarafta bir yer var, biri beni görebilirdi. Ailem güvende olmadığı için yalan söyledim, korktum. Ailem cezaevine gelince rahatladım. Güvence altına alındığımda, “Her şeyi söylemeye hazırım,” dedim. Ben papağan değilim. Ailem yanıma gelene kadar saçımı bile kestirmedim. Cezaevinde ne televizyon var, ne de radyo. Ben bu bilgileri nereden bilebilirim? “Patlıcan” dedim, herkes güldü. Ben bunu espri olsun diye söyledim. “Ben suçumu itiraf ediyorum” Ailemin güvenliği sağlanana kadar sustum. Salim, araba konusunda yalan söylüyor. Adam arabayı satamadı. Ben de Salim’e, “Paran varsa kendine al,” dedim. O da gidip anlaşarak arabayı aldı. Kardeşi bilmesin diye arabayı benim üstüme yazdırdı. Sonra ev meselesi çıktı. Bana, “Kaça yapacaksın?” diye sordu. Akşam arayıp, “270 bin lira olur ama senin için 150 bin lira olur,” dedim. O da, “Biri 140 bin lira, biri de başka bir fiyat verdi,” dedi. “İşçilik, içme suyu gibi masraflar da onlara ait olacak,” dedi. Şimdi kalkmış, “200 bin lira fiyat verdi,” diyerek yalan söylüyor. Ben sana ne söylediysem onu anlat. Sen beni çağırdın, Narin’i teslim ettim. Ben bunu inkar etmiyorum. Ben sadece taşıdım, suçumu kabul ediyorum. Ama onların da suçlarını kabul etmesi lazım. Ancak etmiyorlar, her şeyi benim üzerime atıyorlar. Benim tüm suçu üstlenmemi istiyorlar, ama bunu kabul edemem. Benim söyleyecek başka bir şeyim olmayabilir. Onlara bir şey söyleyecek ya da iftira atacak durumda değilim. Hakikat neyse o ortaya çıksın. “Anneyim parmak sallamasın” Nevzat Bahtiyar’ın Avukatı Ali Eryılmaz: Sayın Başkan, müvekkilimize yönelik “katil” değil, “sanık” olarak yaklaşılması gerekmektedir. Lütfen diğer sanık avukatları buna saygı göstersin. Toplum, gazeteciler ve mahkeme heyeti Narin için adalet mücadelesi veriyor. Ancak bazıları, kendi kabahatlerini örtmek için başkalarını suçluyor. Evet, toplumun ve gazetecilerin susmalarını istiyorlarsa, çıkıp o çocuğun katilini açıklayacaklar. Bunlardan biri çıkıp, erkekse erkek gibi çıkacak ve itiraf edecek. Jandarma tarafından tutulan bir tutanakta Yüksel Güran şöyle demiş: “Evde erkek çocuklar olduğu için bir yere gideceksem, Narin’i Maşallah’a bırakıyorum.” Bakın, başka bir dava daha var: Van’daki Rojin davası. Rojin’in babası çalmadık kapı bırakmadı. Avukat bile bu dava sırasında ağladı. Baba, gidecek yeri olmadığı için sahilde yattı. (Bu sırada avukat gözyaşlarını tutamadı.) O yüzden, Narin sadece Güran ailesinin kızı değil, artık hiç değil. 85 milyonun kızıdır. Güran ailesininden hala kimse cesaret edip Narin için bir şey yapmıyor. Burada şov yapıyorlar. Belki dışarıda veya köyde drama dersi almışlardır. Ancak bu durumu düzeltmek için herhangi bir adım atmıyorlar. Para çok onlarda, daha çok 400 dönüm tarla satarsınız. Yargıtay’dan bu dosya geri geldiğinde bu tarlalar da ellerinden çıkabilir… Bu sırada Salim Güran ve Yüksel Güran cevap vermek istedi. Yüksel Güran, “Ben anneyim, bana parmak sallamasın,” dedi. Avukat Ali Eryılmaz ise, “Savunma yapıyorum susun,” diyerek karşılık verdi. “Burada Enes’i kurtarma operasyonu var”  Sayın Başkan, burada adeta Er Ryan’ı Kurtarmak filmindeki gibi bir “Enes’i kurtarma” operasyonu görüyoruz. Aile bu amaç doğrultusunda hareket ediyor. Ancak kimse Narin’i düşünmüyor. Bir sürü insan var. Peki, bir sürü insan varken neden Nevzat? Neden Salim? Ben de savunmalardan bazı örnekler vereceğim. O gün düğün olduğu için köyden herkes gitmiş. Sözde köyde kimse kalmamış. Eğer köyde kimse kalmadıysa, Salim’in en yakın, en iyi arkadaşı kim? Salim’in dostu, Nevzat. Aralarından su sızmıyor. Beraber oturup içki içiyorlar. Dahası, olaydan 9 dakika önce telefonla konuşuyorlar. Salim’in o an neyi fark etti. “Nevzat evindeydi ve ben onu kontrol edebilirim. Ben ne dersem yapar,” diyor. Salim’in abisi nerde yok, kardeşleri yok, çocukları yok. Nevzat’tan daha iyi bir “kukla” bulabilirler mi? Evet, Nevzat ifadelerini değiştirdi. Ancak bu ifadelerin içerisinde sabit olan birkaç unsur var. Nevzat her zaman, “Cesedi Salim verdi,” dedi. Her zaman, “Salim bana, ‘Şundan dolayı öldürdüm,’ dedi,” diye belirtti. Yani, öldüren kişinin sebebini ve cesedi kimden aldığını açıkça ifade etti. Nevzat’ın ifadelerinin farklılık göstermesi, davanın esasına ilişkin önemli bir değişiklik yaratmıyor. Çünkü davanın kilit noktasını yine Nevzat’ın bu ifadeleri oluşturuyor. Sayın Savcı da zaten Nevzat’ın ifadelerine dikkat çekmiştir. Ancak görüyoruz ki, bazı kişiler bu ifadeler üzerinde yeterince durmamış. Bazı unsurlar, Nevzat’ın ifadeleri kadar çelişkili olsa bile bu mahkemede dikkate alınmaya değer niteliktedir. Diğer sanıkların ifadelerine baktığınızda da onların defalarca ifade değiştirdiğini görüyorsunuz. Ama hangi ifadeyi esas aldılar? Zaten bu ifadelerin çoğu gerçekleri yansıtmıyor. Sonuç olarak, Nevzat’ın ifadeleri, mahkemenin aydınlatılmasında en önemli delillerden biri olmalıdır. “Nevzat, yatağın altında değildi” Sayın Başkan, baz raporunu kabul etmiyorum. HTS raporu delil olarak kabul edilebilir. Hatta çok güzel hazırlanmış. Ancak baz raporunu kesinlikle kabul etmiyorum. Hediye ile ilgili çok güzel şeyler anlatacaktım. Hatta bu suçların iştirakçılık boyutuna gelecektim. Yani sadece 4 kişi değiller, aslında 5 kişiler diyecektim. Ancak Sayın Nahit Hocam dün çok güzel anlattı. Bu yüzden Hediye ile ilgili artık savunma yapmayacağım. Şimdi jandarmanın Nevzat’ın tespit edilmesine gelelim. Kameraya takılan kırmızı aracın sahibini araştırıyorlar. Araştırmalar sonucunda, aracın sahibi Nevzat’ın oğlu çıkıyor. Bunun üzerine jandarma, oğlunu almak için eve gidiyor. Ancak eve vardıklarında gelişen olay şu şekilde oluyor: Nevzat Bahtiyar, “Aradığınız kişi oğlum değil, benim,” diyor. “Kendisi yatağın altında, yorganın üstünde, falan değil. Kendisi kapıya çıktı, o aradığınız kişi benim,” diye ekliyor. Bu ifadelerle birlikte, olayın çözülmesi adına Nevzat’ın beyanlarına daha dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. “Nevzatın Tahliyesini talep ediyorum” "Narin’in ölüm saati 15.16’dır. 15.16’da Narin bu dünyaya gözlerini yumdu. Nevzat Bahtiyar’ın cinayete iştirak ettiğine ilişkin somut bir delil yoktur. Bu nedenle müvekkilimin tahliyesine karar verilmesini talep ediyorum." “Nevzat neden soğukkanlı duruyor” Nevzat Bahtiyar’ın Avukatı Adnan Ataş: Sayın Başkan, bu dosyada Enes’ten bahsediyorsak, bunu bir tutanağa dayandırmıyoruz. Ancak diğer sanık avukatları, Nevzat Bahtiyar’a pedofili iftirası attılar. Bu iddiayı kesinlikle kabul etmiyoruz. Olay yeriyle ilgili olarak, bizim müvekkilimizin tek bir beyanı dahi yoktur. Müvekkilim, ailesinin güvenliğini hissettiği anda tüm beyanlarını aynı şekilde vermiştir. Narin Güran’ın odada yerde olduğunu ve ağzına köpük geldiğini söylemiştir. Ancak olay yerini hiçbir zaman tarif etmemiştir. Salim Güran da, Enes Güran da Narin kaybolduğunda Arif Güran’ı aramıyorlar. Evet, Nevzat’ın ifade değiştirmesinden bahsedildi. Ama ifade değiştirmesi bu kadar önemli bir durumsa, Güran ailesinin de tamamı ifade değiştirdi. Bu durumda, tüm bu plan yalnızca Nevzat’ı korumak için mi yapıldı? Bir başka hususa daha değinmek istiyorum. Nevzat için “soğukkanlı” ifadeleri kullanılıyor. Ancak o ailesini düşünüyordu. Bu yüzden ailesinin buraya gelmesini bile uygun görmedik. Çünkü duruşma salonunda bile Güran ailesinden müvekkilime baskı yapılmaktadır. Sanıklar sürekli hakaret etmektedir. Nevzat kendini yalnız ve çaresiz hissetmiştir. Bu baskılar nedeniyle içine kapanmıştır. Müvekkilimin durumunun bu çerçevede değerlendirilmesini talep ediyoruz. “Enes’in yüzündeki morluk, boğuşmayı işaret ediyor” Avukat Adnan Ataş: Sayın Başkan, şimdi çingene kırmızı araç meselesine gelelim. O ses kaydında, arka tarafta yapılan bir görüşmeden bahsediliyor. Görüşmede, çevreden edinilen bilgiler jandarmaya aktarılıyor. Ancak burada şunu belirtmek gerekir: Saat 22.30’a ait bu ses kaydı, jandarmanın ilk arandığı zaman dilimine ait değildir. Jandarma ilk olarak saat 20.18’de aranmıştır. Bu aramada, Salim Gürhan jandarmayı aramış ve doğrudan “iki çingene ve bir kırmızı araç”tan bahsetmiştir. Yani bu bilgi, ilk andan itibaren jandarmaya sunulmuştur. Jandarmanın Yönlendirilmesi konusuna gelecek olacak. Bu noktada Arif Güran, kendi ailesinin jandarmayı yönlendirdiğini ifade etmektedir. Bu, yalnızca jandarmanın dikkatini çeken bir husus değil, aynı zamanda Arif Güran’ın da dikkatini çeken bir meseledir. Peki, tüm bu deliller, tüm bu çelişkiler ve yönlendirmeler Nevzat için mi yapılıyor? Ayrıca Enes’in yüzündeki morlukların “mısır koçanı” ile oluşması mümkün değildir. Bu durum, açıkça bir boğuşmayı işaret ediyor. Narin’in de bir boğuşma sırasında öldüğü düşünülmektedir. Olayın geçtiği yer ise yokuşun üst kısmında bulunmaktadır. Sayın Başkan, tüm bu detaylar birlikte değerlendirildiğinde, olayın gerçek yüzünün aydınlatılması adına daha dikkatli ve titiz bir inceleme yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Mahkeme Başkanı: “Son cümleyi biz kuracağız” Sayın Başkan, her ne olduysa ahırda ve Arif Güran’ın evinde oldu. Narin, katilini adeta avucunda sakladı ve bize göstermek için ipuçları bıraktı. O yüzden farklı saç boyutları bulundu. Bu saçların tamamı Narin’e ait olamaz; kısa ve uzun saç örnekleri var. Halı meselesine gelince, Sayın Nahit Eren dün bu konuyu çok güzel açıkladı. Evde hiç mi DNA bulunmaz? Bu, olayın çözümü açısından ciddi bir eksikliktir. Salim’in, “salatalık” dese, Nevzat Bahtiyar’ın eline tuz alıp koşacağı söyleniyor. Yani Salim ile Nevzat arasındaki arkadaşlık ve ilişki bu kadar yakındır. Ancak olay günü, ne yazık ki Salim, Nevzat’ı bu işin içine dahil etmiştir. (Avukat Adnan Ataş son cümlelerim diyerek sözünü bitirmeye çalışırken) Mahkeme Başkanı: “Son cümleyi biz kuracağız,” diyerek esprili bir yanıt verdi. “Cinayetten tahliyesini talep ediyoruz” Sayın Başkan, Nevzat Bahtiyar’ın cinayet suçundan tahliyesini talep ediyoruz. Zira kendisi, zaten diğer suçunu kabul etmiş durumdadır. Diyerek Sözlerini bu şekilde tamamladı. 46 DAKİKALIK ARA VERİLDİ Şimdi, kısa bir ara verildi. 46 dakikalık aradan sonra Enes Güran’ın ifadesine geçilecek. “Enes Güran sanık kürsüsünde” Duruşma kısa bir aranın ardından yeniden başladı. Sanık Enes Güran kürsüye çıktı. Bu sırada, dün olay çıkardıkları için salona girişleri yasaklanan Güran ailesinin yakınları da içeri alındı. Mahkeme başkanı taşkınlık yapmasınlar diye yine uyardı. AĞABEY ENES GÜRAN KÜRSÜDE “Nevzat kapımızda köpek olmazdı ama katil oldu” “Evdeyim” diye ağırlaştırılmış müebbet alacak değilim. Olay günü evdeydim, bunu inkar etmiyorum. İlk ifademde saat 4:30 dedim. Her şeyi hatırlayamıyordum, ama sonra hatırladım. Yüzümdeki morluğa gelelim. Ben neden kendime zarar vereyim? Hastanenin kameralarına baksınlar ama yok. Kolumdaki ısırık izine gelirsek, ben bunu kendim yaptığımı söyledim. Üç gün boyunca yaptım. Hakkımı helal etmiyorum. Eğer hesap soracaklarsa, gelsinler kafamı gövdemden koparsınlar ama kardeşimi suçlamasınlar. Pembe elbiseye gelecek olursak, Bertan, “Kız çingeneler tarafından kaçırılmış,” dedi. Hayvan pazarına gittik. Aklımız gitti, ama oralarda da bulamadık. O elbiseyi, etek gibi bir şeydi, aldım ve kokladım. Belimdeki izlere gelirsek, bugün bazı avukatlar, “Nevzat Bahtiyar, Güran’ların köpeği olamaz,” dediler. Doğru, köpeği olamaz ama katil oldu. Kolumdaki ısırıkla ilgili örnek alındı, ama maalesef tespit edemediklerini söylediler. Bu benim suçum mu? Bakın göstereyim. (Kolunu gösteriyor.) Ben kendim kolumu gösterdim. İl jandarmaya götürdüler. “Pantolonda kan var,” diyorlar. Bu bir makine yağı, kan değil. “Komutanım, bu kan değil,” dedim. Buradan o komutana sesleniyorum: Sen hiçbir şey bilmiyorsun. Eğer kardeşimin öldüğünü bilseydim, avukatların dediği gibi, gereğini yapardım. Annem beni korumaz, neden öyle söylesin? Nevzat Bahtiyar yakalandığında ben o saatte evde değildim. Eğer yalan konuşsam seyirci tarafında olurdum. Gerçek şu ki, ben o saatte evdeydim. Baro başkanının söyledikleri de benimle uyuşmuyor. Aleyhimde hiçbir şey yok. Kardeşim Ener, evdeki kalaşı (silahı) gösteriyor. Benim için yalan söylemez mi? Kolumu ısırdığımda iyi bakmak gerek. Deli oldum. İçimdeki acıyı görmek gerek. Kolay değil. Jandarma, “Sen aramaya katılma,” diyor. Ama içim içimi yiyor, bu kolay bir şey değil. (Enes Güran ağlayarak ifade veriyor.) ENES'LE NEVZAT ARASINDA SÖZLÜ ATIŞMA “Enes: Kızından anlayacaksın Nevzat: Şerefsizlik yapma” "Nevzat Bahtiyar, benim kardeşimin üzerine üç taş koymuş. Bu adam bana, “İnşallah bulursunuz,” diyor, sonra işe gidip çalışıyor. Hiçbir şey umurunda değil. Nevzat’ın oğlu, her gece bizimleydi. Onu camide gördüm, yardım ettim, keşke etmeseydim. Ama siz kafanızda bir şey uydurmuşsunuz, öyle olacak diye karar vermişsiniz. İnsanlar diyor ki, “Güran ailesi, Güran ailesi.” Bana savcılar, “Annen yapmıştır,” diyor. Gelsinler, burada yüzüme karşı söylesinler. Cezaevi dediğinizde sadece dört duvar düşünmeyin. Benim yanıma, beni bulmaya gelen kişiler var. İsmimi değiştirdim, ne olur ne olmaz diye kimseyle konuşmuyordum. Keşke kolumu ısırmasaydım. Benim namusumu konuşan kişilerin kendilerinin namusu yoktur. Biz suçsuz olarak çıksak ne diyecekler? Onlara zehir edeceğim. Bugün burada yatarım, 50-60-90 yıl da yatarım, ama ahirette ne diyeceğiz? O zaman karşılaştığımızda ne yapacaksınız? Ben bu mahkemede konuşmayacağım, Nevzat hakkında da konuşmam. (Dönerek Nevzat Bahtiyar’a sesleniyor) “Kızından anlayacaksın,” dedi. Nevzat Bahtiyar ayağa kalkarak, “Şerefsizlik yapma,” diye karşılık verdi. Enes Güran: “Nevzat Bahtiyar’ın ailesini nasıl bir aile olduğunu ben bilirim. Biz gençler biliriz.” “Keşke ben ölseydim. Herkesi de öldürseydim” "Keşke yatağın altındaki keleşi (silahı) alsaydım ve hepsini tarasaydım. Şimdi HTS kayıtlarını çıkardılar. “Evdesin,” dediler, evet evdeyim. Ben doğruyu konuşuyorum. İşkence yapıldı diyorum, jandarma korkuyor ve kaçıyor. Orada kadın gibi davranan erkekler, kızlar var, ama ben konuşuyorum. Bana yaptıklarını konuşsalar ya! Takmışlar, “400 dönüm tarla” diyorlar. Diğer mahkemeye kadar sizi iade ederim. 400 dönüm tarla yok! Ben bacımın mezarına bile gitmedim. Hiçbirinize hakkımı helal etmiyorum. Benim kardeşim eve gelmedi. Suçsuzum, hiçbir suçu kabul etmiyorum. Son olarak, keşke ben ölseydim. Herkesi de öldürseydim. Keşke buraya gelmeseydim. Bu iftiraları kabul etmiyorum. “Olası fail diye bir şey yoktur” Enes Güran’ın Avukatı Mahir Akbilek: Sayın Başkan, iştirak halinde işlenen cinayet fiilinin nasıl gerçekleştiği konusunda herhangi bir tartışma gayreti bulunmamaktadır. Olası faillerden bahsediliyor, ancak ben burada “olası fail” diye bir kavram kullanacağım. Çünkü bu, yasada olmayan bir tarafı temsil ediyor. Olası fail diye bir şey yoktur. Bu fiilin hangi sanığın hangi eylemiyle ve bu eylemin üzerindeki hakimiyetiyle bağlantılı olduğuna dair somut bir tespit bulunmamaktadır. Gelelim müvekkilim Enes’in olayda nasıl bir rol oynadığına… İddianame ve mütalaada, Enes’in suç oluşturan eylemi hangi vasıtalarla gerçekleştirdiği ya da bu suça nasıl iştirak ettiğine dair net bir açıklama bulunmamaktadır. Keza, hiçbir cinayet, bir saniyelik de olsa bir karar alınmadan işlenemez. Ancak bu karara müvekkilimin nasıl iştirak ettiği konusunda herhangi bir tespit yapılmadan, az önce eleştirdiğimiz bir yöntemle müşterek fail olarak değerlendirildiği görülmektedir. Sayın heyetin bu değerlendirme ile mutabık kalmış olsa da, bu yaklaşımın reddedilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Suçun iştirak boyutu, deliller ve fiil üzerindeki hakimiyet bağlamında somut bir şekilde ortaya konulmadan, müvekkilimin bu suça dahil edilmesi hukuka aykırıdır. “Enes’in beraatını talep ediyoruz” Avukat Mahir Akbilek: Sayın Başkan, biz eminiz ki mahkeme, kimseye aldırış etmeden ve duygusal bir yaklaşım sergilemeden doğru kararı verecektir. Bu sebeple, müvekkilim Enes Güran hakkında beraat kararı verilmesini ve tüm tedbirlerin kaldırılmasını talep ediyoruz. Eğer mahkeme farklı bir görüşte ise ve tutukluluğun devamına karar verilecekse, müvekkilime ev hapsi verilmesini talep ediyoruz. Kürsüye savunma yapmak için sanık Enes Güran’ın avukatı Muhammet Fatih Demir geldi. Avukat Muhammet Fatih Demir: Önyargılar var. Bu önyargılarla insanlar idam istiyor. Böyle bir dünya yok. Paylaşımlara bakıyorum, ‘Sanıklar en ağır cezayı alsın,’ diyorlar. Bir dakika! Sanıklar değil, fail cezalandırılsın. Ya masum biri varsa? Ya gözden kaçan bir gerçek varsa? “Aile Üyesi Tertibi” Şimdi burada, karşımızda bir anne yok, bir baba yok, bir ağabey yok, bir abla yok. Artık karşımızda yalnızca “aile tertibi” denilen bir kavram varmış gibi gösteriliyor. Bu mantıkla hareket ederek, saldırı üzerine saldırı yapılıyor. Kamuoyu oluşturulmuş, haberler paylaşılmış, iddialar yayılmış. Ancak biz böyle bir yaklaşımı kabul etmiyoruz. Bu tür bir kanunlama ya da saldırı mantığı hukukta yoktur. Bu çizgilerin vasfı bellidir. İddia makamının iddianame ve esas hakkındaki mütalaasında “Güran Ailesi” ya da “aile üyesinin tertibi” kavramıyla ortaya koyması kabul edilemez. Bu ifadelerin kabul edilemez olmasının nedeni, bunların yalnızca bir iddia olmasıdır. Çünkü bu davada hüküm, dört kişinin cinayet faili olup olmadığı üzerine kurulacaktır. Hüküm, bu tarz temelsiz beyanlar üzerine icra edilmeyecektir. Dolayısıyla, mütalaada anlatılan bu tür beyanlar temelsizdir ve bunlara katılmamız mümkün değildir, “Nevzat Gerçekten Çok Zeki” Sayın Başkan, Nevzat Bahtiyar gerçekten çok zeki. Önce, “Salim’i aramadım,” diyor, sonra “Aradım,” diyor. Bu şekilde bir kurgu yaratıyor. Köyden ayrıldıktan sonra söyledikleri genel olarak tutarlı görünüyor. Ancak saat 15:08’e geldiğimizde, bu kurgu devreye giriyor. Hem annenin evinden su çektiğini söylüyorsun hem de Salim’i su için aradığını belirtiyorsun. Peki, neden tam o saat? Oysa orada olmaman gerekiyor. Eğer su için aradıysa, bu durum samimi gelmiyor. Ayrıca, annesinin evinin önünde sulama yaparken Narin’i görme ihtimali oldukça yüksek. Şimdi, Narin’in camiden geldiği an ile Nevzat Bahtiyar’ın karşılaşması gerekiyor. Ancak Nevzat, “Görmedim,” diyor. Halbuki o saatte Narin’e en yakın kişi Nevzat Bahtiyar. Dahası, dün yapılan duruşmada, “Ben oradan naaşı alacaktım,” dedi. Peki, senin motivasyonun neydi? Narin’in cesedinin bulunmasını istiyorsun ama jandarma cesedi buluncaya kadar tek bir kelime bile etmiyorsun. Bu durum, ciddi şüpheler uyandırıyor. “DURUŞMADA GERGİNLİK! 2 AVUKAT SALONDAN ÇIKARTILDI” Sayın Başkan, Nevzat 30 dakika boyunca orada. Peki, bu süre boyunca ne yaptı? Kendisi 52 yaşında, oldukça akıllı bir adam. Şimdi, bir adli hata yapılmış olması mümkün. Peki, bir vakayı adli hataya götüren nedir? Genellikle görgü tanıklarının yaptığı hatalar. Bu dosyada da buna benzer birçok durum var. (Güran ailesinin avukatları medyanın davayı izlemesini talep etmiş, ancak mahkeme bu talebi reddetmiştir.) Daraltılmış baz çalışması yapanların bilirkişi olmadığına dikkat çekmek istiyorum. Bu konuyla ilgili bilirkişi olarak çalışanlarla konuştum ve bu çalışmalara “saçmalık” dediler. Ancak ne yazık ki bize bu konuda resmi bir rapor veren olmadı. Dün Nahit Eren yaptığı konuşma… (Bu sırada Nahit Eren ve avukat ekibi hakkında konuşulması üzerine Diyarbakır Barosu’ndan bir avukat müdahale etti.) Mahkeme Başkanı, savunmanın sözünü kesen iki avukatın dışarı çıkarılmasını istedi. İtiraz edilmesi üzerine, Başkan, “Polis tarafından dışarı çıkarılmasına karar veriyorum. Çıkmıyorlarsa yaka paça çıkarılmalarının talimatını veririm,” diyerek iki avukatın salondan çıkarılmasını sağladı. Savunma kaldığı yerden devam ediyor. “Enes’e son darbeyi siz vurmayın” Avukat Muhammet Fatih Demir gerginlik sonrası savunmasına devam ederek, "Sayın Başkan, bu anlamda yasaya uygun bir şekilde karar vermenizi diliyorum. Enes ilk darbeyi Narin öldüğünde yedi, ikinci darbeyi iddianame ile yedi. Üçüncü darbeyi siz vurmayın diyerek müvekkilimin tahliyesini talep ediyorum." dedi.

Narin cinayeti davasında amca Erhan Güran tanık olarak dinlendi Haber

Narin cinayeti davasında amca Erhan Güran tanık olarak dinlendi

Diyarbakır'ın Bağlar ilçesine bağlı kırsal Tavşantepe Mahallesi’nde 21 Ağustos günü kaybolmasından 19 gün sonra 8 Eylül'de Eğertutmaz Deresi’nde cesedi bulunan 8 yaşındaki Narin Güran cinayetine ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca başlatılan soruşturma kapsamında açılan davanın ikinci duruşması sürüyor. Diyarbakır 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen duruşmada, ''iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme'' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılanacak olan Narin’in annesi Yüksel Güran, amcası Salim Güran ve ağabeyi Enes Güran ile Narin'in cansız bedeninin bulunduğu dereye taşıyan komşuları Nevzat Bahtiyar, yargılanıyor. Davanın ikinci duruşmasında tanıklar dinleniliyor. Duruşmada, Narin'in cansız bedeninin bulunduğu bir gün önce evinde aile toplantısı yapılan amca Erhan Güran, tanık olarak ifade verdi. Güran, çoban Ahmet Akgün ile yaşadığı olayı şu sözlerle aktardı: "Biz çocuğu kaybolan bir aileydik. Saat 18.00 gibi köye gelirken Ahmet'i çağırdım. ‘Sen bir şey gördün mü’ diye sordum. Bunun üzerine Ahmet kaçınca peşinden gittim. Kapıyı açamayınca duvardan atladı. Bu şüpheli hareketleri nedeniyle jandarmaya bilgi verdim. Bir gün sonra evime çağırdım. Ahmet'in şüpheli hareketleri nedeniyle eve çağırıp soru sorduk. Ahmet bir şey biliyor mu, bilmiyor mu diye sorduk." Enes'in bir kızla görüldüğü iddialarıyla ilgili amca Erhan Güran, "O söylenen kız benim kızım. Kızımın Enes ile ahırda olduğu söylendi. Ama benim kızımın çarşıda alışveriş yaparken görüntüsü var. Yeter artık namusumuzla uğraşmasınlar. Bizi kızımızla öldürmekle artık itham etmesinler" dedi. ‘Enes, neden toplantıda yoktu’ sorusuna ise Erhan Güran, "Bilinçli bir toplantı değildi, Enes'in ise nerede olduğunu bilmiyorum" diye yanıt verdi. Aile toplantısında çoban Ahmet Akgün'ün dövüldüğü iddialarıyla ilgili de Erhan Güran, şunları söyledi: "Arkaya gittim çobanla konuştum, bana ‘İsa'yı ve bir kadını gördüm’ dedi. Ama çoban yalan söyledi. Çok dövmedik. Bir iki tokat atıldı. Ben çobana vuranlara da kızdım. Biz bir senaryo kurmadık, Güran ailesi olarak bir senaryonun içindeyiz. Güran ailesine bir senaryo kuruldu." Bunun üzerine Mahkeme Başkanı, "Bir senaryo peşindesiniz gibi görünüyor" dedi. Erhan Güran ise "Yeter artık bu namus namus nedir ya. Benim kızımın ahırda olduğunu iddia ediyorlar. Biz şüpheli hareketleri için çobanı çağırdık" dedi. Mahkeme Başkanı, bu kez Erhan Güran'a "Geçen celse sordum, başka biri geldi mi diye. Niye söylemediniz bu çobanı" sorusunu yöneltti. Erhan Güran, "Aklıma gelmedi" diye yanıt verdi. Ardından Mahkeme Başkanı, "Bırak Allah'ını seversen hepinize sordum. Hiçbir şey söylemediniz. Siz bizden bir şey gizliyorsunuz" ifadelerini kullandı. Güran, çobanı şüpheli hareketlerinden dolayı sorguladıklarını belirterek bir art niyetlerinin olmadığını öne sürdü.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.