Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Fetö

Herkes Duysun - Fetö haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Fetö haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan ittifak açıklaması: Omuz omuza yürüyoruz Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan ittifak açıklaması: Omuz omuza yürüyoruz

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Meclis Grup Toplantısı'nda konuşuyor. Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti; Sözlerimin hemen başında geçen hafta idrak ettiğimiz mübarek Kurban Bayramı'nızı tebrik ediyor, rabbimden bizleri daha nice bayramlara sağlık ve afiyet içerisinde kavuşturmasını niyaz ediyorum. İslam'ın 5 şartından biri olan hac farizasını yerine getirmek üzere kutsal topraklara giden vatandaşlarımızın ibadetlerinin de Allah katında kabul ve makbul olmasını diliyorum. Dini bayramlarımız Müslümanlar olarak ebedi ve ezeli kardeşliğimizi hatırladığımız dünyadaki varlık gayemizin sırrına erdiğimiz, paylaşmayı, dayanışmayı, şefkat ve merhamet medeniyetimizin kadim değerlerini yücelttiğimiz istisnai günlerdir. Her ne kadar Gazze başta olmak üzere gönül coğrafyamızda yaşanan zulümler nedeniyle biraz buruk geçirsek de Kurban Bayramı'nın sevincini, aileleri, komşuları ve dostlarıyla paylaşarak bu mübarek günleri ihya eden tüm kardeşlerimizden Allah razı olsun diyorum. "FİLİSTİN'E SAHİP ÇIKIYORUZ" Biz de Kurban Bayramı süresince İslam Dünyası'nın önde gelen ülkelerinin liderleriyle görüşerek hem milletimiz adına onların bayramlarını tebrik ettik, hem de Filistin, Lübnan, Sudan ve diğer yerlerdeki kanayan yaralarımıza derman bulmaya çalıştık. İsrail daha önceki bayramlarda olduğu gibi bu bayramda da kan dökmeye, çocukların ve sivillerin üzerine bomba yağdırmaya devam etti. İsrail'in insanlık dışı saldırıları sebebiyle çadırlarda ve enkaza dönmüş binalarda hayata tutunma mücadelesi veren yüzlerce Filistinli kardeşlerimiz şehit oldu. Buradan bir kez daha İsrail barbarlığının kurbanı olan 38 bini aşkın Filistinli şehidimizi rahmetle anıyor, yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyorum. Yiyecek bir lokma ekmek bulamadığı için derisi sırtına yapışan Gazzeli çocukların fotoğrafı modern dünyanın utanç defterine yazılmıştır. Bu fotoğraf sadece küresel sistemin iflası değil aynı zamanda İslam aleminin acizliğinin de bir sembolü olarak acıyla hatırlanacaktır. Ecdadımız tarih boyunca Filistin'e nasıl sahip çıktıysa, Yavuz Sultan Selim, Sultan Abdülhamid Filistin'e nasıl sahip çıktıysa, kuruluşundan itibaren Türkiye Cumhuriyeti nasıl Filistin'e sahip çıktıysa inşallah biz de aynı ruh, aynı kararlılık ve aynı cesaretle Filistin'e sahip çıkıyoruz ve çıkacağız. "DAHA FAZLA ÜLKENİN FİLİSTİN'İ TANIMASI İÇİN TEMASLARIMIZI SÜRDÜRECEĞİZ" Birileri Türkiye'de farklı siyasi kariyerlerinin icazet kapısı olarak gördükleri Avrupa'da farklı konuşabilir, birileri Batılı ağababalarından aferin almak, onlara şirin gözükmek, onların gözüne girmek için Filistin direnişine çamur atma peşinde koşabilir. Ama biz içeride ve dışarıda hakkı konuşacak, hakikati savunacak, masumların yanında, katillerin ise dimdik karşısında duracağız. Kimse bizden küresel siyonist şebekenin baskılarına boyun eğmemizi, zalimler karşısında düğme iliklememizi beklemesin. Kurban Bayramı'nın hemen arifesinde gerçekleştirdiğimiz İspanya ve İtalya ziyaretlerinde Gazzeli kardeşlerimize yönelik zulmü gündeme getirdik. Filistin'de işgal ve katliam politikası devam ettikçe dünyanın hiçbir yerinin güvende olmayacağını açıkça ifade ettik. İsrail'in şımarıklığına ve hukuk tanımazlığına verilecek en etkili cevabın Filistin Devleti'nin tanınması olduğunu vurguladık. Norveç, İrlanda ve Slovenya ile birlikte sergilediği vicdanlı tavrın Avrupa'nın tamamına örnek olmasını temenni ediyoruz. Başbakan Sayın Paşinyan'ın liderliğinde Ermenistan'ın da Filistin Devleti'ni tanıma kararından memnuniyet duyuyoruz. Alınan ve açıklanan son kararlarla özellikle 149'a yükselen tanıma adımlarının çok önemli olduğunu ifade ediyorum. İnşallah çok daha fazla sayıda ülkenin Filistin'i tanıması için temaslarımızı sürdüreceğiz. "TÜRKİYE KARDEŞ LÜBNAN HALKININ VE DEVLETİNİN YANINDADIR" Şu ikazı da burada yapmak durumundayım; Gazze'yi yakıp yıkan İsrail'in şimdi de gözünü Lübnan'a diktiği anlaşılıyor. Batılı güçlerin kameralar önünde farklı konuşsalar da perde arkasında İsrail'in sırtını sıvazladıklarını, hatta desteklediklerini görüyoruz. Lafa gelince özgürlükten, insan hakları ve adaletten dem vuran devletlerin Netanyahu gibi bir ruh hastasının esiri olmaları son derece vahimdir, zavallılıktır. Netanyahu'nun batının da rızasıyla savaşı bölgeye yayma planları açık söylüyorum, büyük bir felakete yol açacaktır. Bu kanlı planlara karşı batıdan önce İslam alemi ve Ortadoğu'daki kardeş ülkelerin tepki göstermesi gerekir. Fakat İslam dünyasının üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi hareket ettiğini üzülerek müşahede ediyoruz. Buna fırsat vermememiz lazım. Türkiye kardeş Lübnan halkının ve devletinin yanındadır. Bölgedeki diğer ülkeleri de Lübnan ile dayanışma içinde olmaya davet ediyorum. Bayram tatilinin 9 gün olmasıyla birlikte vatandaşlarımız memleketlerine ve tatil bölgelerine seyahat etti. Sadece şehirlerarası otobüs seferlerinin sayısı 108 bini buldu. Bu seferler sayesinde 3 milyon 782 bin insanımız sevdikleriyle buluştu. Demiryolları ile seyahat edenlerin sayısı ise 7 milyon 520 bine yaklaşıyor. Otoyollarımızı kullanan araç sayısı 21 milyonun üzerine çıktı. Asya ve Avrupa'yı birleştiren Avrasya Tüneli'nden bayramın son günü 94 bin 454 araç geçişi oldu. İstanbul, Antalya ve diğer pek çok uluslararası havalimanımız bayram tatili boyunca yolcu ve uçak seferi itibarıyla yeni rekorlar kırdı. Aynı başarı Yavuz Sultan Selim, Orhan Gazi Köprüsü gibi diğer projelerimiz için de geçerlidir. Uzakları yakınlaştırmak, sevenleri buluşturmak, vatandaşlarımıza güvenli, huzurlu ve konforlu seyahat imkanı sunmak amacıyla hizmete verdiğimiz ulaştırma yatırımlarının karşılığını kat ve kat fazlasıyla aldık, alıyoruz.  Bundan sonra da "millet yol mu yiyecek" diyerek yatırım düşmanlığı yapan çapsızlara kulak asmayacağız. Ülkemizin dört bir köşesini demir ağlarla, yollarla, otobanlarla, viyadük, köprü, tünel, alt geçit ve üst geçitlerle örmeye devam edeceğiz. Aldığımız önlemlere ve yaptığımız devasa yatırımlara rağmen kazaların önünü maalesef tamamen kesemiyoruz. Kurban Bayramı tatilinde meydana gelen 7 bin 216 trafik kazasında 72 insanımız hayatını kaybederken, 12 bin 474 kişi de yaralandı. Kazalarda vefat eden tüm kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyor, yaralılara mevladan acil şifalar niyaz ediyorum. "YANGINA MÜDAHALE NOKTASINDA GEREKEN NEYSE YAPILDI" 20 Haziran Perşembe günü Diyarbakır Çınar ve Mardin Mazıdağı'nda çıkan anız yangını milletçe hepimizin yüreğini yakmıştır. Rüzgarın da etkisiyle çok kısa sürede geniş bir bölgeye yayılan yangında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyor, yaralı kardeşlerimize acil şifalar temenni ediyorum. Mardinli ve Diyarbakırlı kardeşlerimize bir kez daha geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Devletimizin ilgili tüm kurumları ilk andan itibaren yangını söndürmek için seferber olmuş, yangına müdahale noktasında gereken neyse yapılmıştır. Yangına müdahale öncelikle büyükşehir belediyelerinin sorumluluğunda olmasına ve bunlar görevlerini yapmamalarına rağmen bakanlığımız ve il valilerimiz olaya süratle vaziyet etmişlerdir. Yaraların sarılması, oluşan zararın telafi edilmesiyle ilgili gerekli süreçler devam etmektedir. Acil yardım ödeneğiyle devletimiz madde destek sağlamaya başlamıştır. "BİR AVUÇ KEFEN HIRSIZI SELDEN KÜTÜK KAPMA YARIŞINA GİRİYOR" Adli ve idari tahkikat neticesinde yangının çıkış nedenleri hiçbir soru işaretine mahal bırakmayacak şekilde ortaya konacaktır. Hal böyleyken 15 insanımızı kaybettiğimiz bir felaket üzerinde tepinenleri Allah'a ve milletimizin vicdanına havale ediyoruz. Öyle bir siyasi fırsatçılıkla karşı karşıyayız ki biz bunları konuşmaya icap ediyoruz. Bir taraftan devletimiz tüm kurumlarıyla hava ve kara araçlarıyla yangını söndürmek için adeta canını dişine takarak çalışıyor. Diğer tarafta bakıyorsunuz bir avuç kefen hırsızı ahlaksızca selden kütük kapma yarışına giriyor. Kimse kusura bakmasın ama bunun adı siyasi nebbaşlıktır. Milletin acısını, sıkıntısını, yürek yangınını istismar etmektir. Mardin'deki taziye evinde DEM Partili provokatörlerin sergilediği kepazelik ise bunların milletin değerlerinden nasıl yoksun olduğunu göstermiştir. Mardin valimizin ve yangında yakınlarını yitiren ev sahiplerinin basiretli ve soğuk kanlı tavrı çok çirkin bir provokasyonun önüne geçmiştir.  "A MİLLİ FUTBOL TAKIMI'MIZIN YANINDA OLACAĞIZ" Bunların aslında kimin vekili olduğu, sadece başımıza gelen felaketlerde değil aynı zamanda milletçe birleştiğimiz spor müsabakalarında da ortaya çıkıyor. 85 milyonun kenetlendiği Avrupa Futbol Şampiyonası'nda Portekiz maçı sonrasında bu zihniyete mensup kansızların milletin sinir uçlarıyla oynama girişimleri asla masum değildir. Ama ne yaparlarsa yapsınlar milletimizin birliğini bozamayacaklar. Ne kadar çirkefleşseler de, toplumsal bağrışımıza kast edemeyecekler. AK Parti olarak Kandil'in ayak takımına azılı ve kadrolu militanlarına meydanı bırakmadık, Allah'ın izniyle bundan sonra da bırakmayacağız. Türkiye'nin başarıları karşısında karalar bağlayan müptezellere yeni hezimetler yaşatmayı sürdüreceğiz. A Milli Futbol Takımı'mız Gürcistan'ı 3-1 yenerek turnuvaya çok iyi bir başlangıç yaptı. Portekiz karşısında maalesef hiç hak etmediğimiz bir sonuç aldık. Millilerimiz bu akşam Çekya karşısında inşallah 85 milyonu gururlandıracak tarihi bir zafere imza atacaklarına inanıyorum. Arslanlarımıza Çekya maçında şimdiden başarılar diliyor, rabbim ayaklarına taş değdirmesin diyorum. İnşallah bu akşam 85 milyon tek yürek olarak dualarımızda A Milli Futbol Takımı'mızın yanında olacağız.  "AK PARTİ ASLA GERİLİM SİYASETİ GÜTMEDİ" Şahsen neredeyse yarım asırdır AK Parti olarak 23 senedir Türkiye'ye ve mensubu olmaktan iftihar ettiğimiz aziz milletimize siyaset yoluyla hizmet etmenin mücadelesini veriyoruz. Türkiye büyüsün, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar olsun diye gecemizi gündüzümüze katarak çalışıyoruz. Mazlum gönüllere huzur veren, bağımsızlığımızın remzi ay yıldızlı al bayrağımızı gururla dalgalandırmak için ter döküyoruz, koşturuyoruz. 85 milyonun her bir ferdini kardeşimiz, yoldaşımız, kader ortağımız olarak görüyoruz. Bakınız, daha önce de defalarca ifade etmiştim bugün altını çizerek tekrar vurgulamak istiyorum. AK Parti kurulduğu günden itibaren bugüne kadar kutuplaşmanın, kamplaşmanın tarafında hiç olmadı, asla ve asla gerilim siyaseti gütmedi. Türkiye'yi 81 vilayeti, 85 milyon vatandaşıyla bir bütün olarak kucakladık. Ne siyasetimizde ne dilimizde ne hizmet ve eserlerimizde hiçbir zaman ayrımcılık yapmadık. Bizim için doğunun batıdan, kuzeyin güneyden farkı yoktur. Biz milletten aldığımız yetkiyle hizmet üretirken vatandaşımızın diline, rengine, inancına, kökenine, yaşam tarzına bakmadık. Biz ülkemizin her köşesine hizmet götürürken, yatırım götürürken bize oy verip vermediklerine kesinlikle bakmadık ve bunu umursamadık. Bizim siyasetimiz insan odaklı siyasettir. AK Parti'nin Kasım 2002'den bu yana her seçimde milletimizin yoğun teveccühüne mazhar olması işte bu birleştirici siyasetinin, kardeşlik siyasetinin, hizmet ve eser siyasetinin bir neticesidir. "SON 22 YILDA NİCE İHANET YAŞADIK" Gerilim siyasetiyle kutuplaştırmayla, ayrıştırmayla değil bütünleştirmeyle, birleştirmeyle, yakınlaştırmayla milletimizden ilgi gördük. Tam tersine AK Parti Türkiye'de kutuplaştırıcı, kamplaştırıcı, ayrıştırıcı siyasetin her zaman hedefi ve mağduru olmuştur. Darbe senaryolarını bize karşı yazdılar. 27 Nisan'da muhtırayı bize AK Parti'ye vermek istediler. Cumhuriyet mitinglerinde bizi hedef yaptılar. Gezi vandalizminin hedefi yine bizdik. 17-25 Aralık'ta bize yargı darbesi yapmak istediler. 15 Temmuz'da doğrudan doğruya bizi hedef aldılar. Bölücü terörün de, FETÖ'nün de hedefinde daima biz olduk. Son 22 yılda bunlar gibi nice ihanet, nice darbe ve vesayet girişimi yaşadık. Tüm bu saldırılarda ana muhalefet partisi bırakın bizim yanımızda durmayı, hukukun, demokrasinin hatta siyasetin yanında bile yer almadı. Geriye dönüp bakın, ana muhalefetin AK Parti'ye yönelik her saldırının yanında durduğunu, arkasında durduğunu, hatta kışkırttığını görürsünüz. Türkiye'yi kamplara, kutuplara bölerek ayakta kalma mücadelesi içinde olduklarını görürsünüz. FETÖ'cü hainlerden Gezici vandallara kadar demokrasi düşmanlarının hepsine siyasi himaye sağladıklarını görürsünüz. 14-28 Mayıs seçimlerinde olduğu gibi siyasi çıkarları uğruna toplumun fay hatlarıyla oynamaktan çekinmediklerini görürsünüz.  "SIKILI YUMRUKLARI AÇACAK OLAN MUHALEFETTİR" Burada bir hususun üzerine basa basa ifade etmek istiyorum, bizim siyasette yumuşama, muhataplarımızın ifadesiyle normalleşme çabamız aslında muhalefeti normalleştirme çabasıdır. Sıkılı yumrukları açacak olan muhalefettir. Hançerleri kınına koyacak olan muhalefettir. Dilini, söylemini, siyaset tarzını düzeltecek olan muhalefettir. Yani yumuşaması gereken, normalleşmesi gereken muhalefettir. Bizim son 1 yılda üst üste yaşanan 3 seçim sebebiyle artan siyasi tansiyonu düşürmek için attığımız adımları kimse yanlış anlamasın. Bakınız, iktidar partisiyle ana muhalefet partisi arasında şunu iyi bilin, siyasi ittifak olmaz. Uzlaşma olur, normalleşme olur, yumuşama olur ama ittifak olmaz. Zira iktidar ve ana muhalefet arasındaki ittifak, siyasetinde, demokrasinin de, çok partili sistemin de fıtratına aykırıdır. Biz de zaten bir böyle çaba içinde değiliz. Biz günlük siyasi tartışmaların dışında tutulması gerektiğine inandığımız, ülkemize, milletimize ve devletimizin güvenliğine dair konularda bir ortak bakış açısını, bir ortak duyguyu yakalamaya çalışıyoruz. Sivil ve özgürlükçü anayasa, terörle mücadele ve dış politika gibi milli meselelerde iç cepheyi sağlamlaştırmanın gayretindeyiz. Biz durduğumuz yerde duruyoruz. Muhalefetten ise bizim durduğumuz yere yani hoşgörüye, yani birleştirici dile, yani kucaklaştırıcı siyasete, yani devleti ve milleti önceleyen politikalara yaklaşmasını bekliyoruz.  Tüm samimiyetimize ve iyi niyetimize rağmen muhalefetin çabalarımıza nasıl karşılık verdiğini hepiniz görüyorsunuz. Bütün milletimiz görüyor. Biz ülkemizin, milletimizin çıkarları için yapıcı davranmaya çalışırken CHP Genel Başkanı'nın nezaket üslubunu da aşarak siyaseti nasıl gerilime sürüklemeye çalıştığını bütün milletimiz yakından izliyor. İadeiziyaretimizin üzerinden daha 2 gün bile geçmeden yapılan ve daha sonra dozu sürekli artırılan çiğlikleri herkes takip ediyor. Karşımızdakilerin ciddi bir hazım problemi yaşadıkları anlaşılıyor. Bir defa şunu kimse unutmasın, biz 22 yıldır kimi zaman yalnız, kimi zaman da samimi dostlarımızla bu yolu yürüyoruz. Bu 22 yıl boyunca CHP'den hoşgörü de görmedik. Nezaket de görmedik. Allah'a hamdolsun bundan dolayı hiçbir şey kaybetmedik. Bugün de siyasi bir kazanç peşinde değiliz. İstiyoruz ki, CHP gerilim siyasetini artık bıraksın. Normalleşsin, milli irade ile barışsın ve bundan da milletimiz, demokrasimiz kazançlı çıksın. Diyaloğa şans tanıma arzumuz partimize, hükümetimize ve Cumhur İttifakı'na yönelik hadsizlikleri kabilleneceğiz anlamına gelmez. Edepli olmamız, edepsizliğe göz yumacağız anlamına asla gelmez. Yumuşak başlıyız ama kimse unutmasın boynu çekilecek uysal koyun da değiliz. Şimdi çıkmışlar sabah akşam sürekli suç ortaklığından bahsediyorlar. Bunlara sadece şunu söylemek isterim; Suç ortağı arayanlar kendilerini fazla yormasın, nereden geldiğini ve halen nereye gittiğini tam olarak açıklayamadıkları para kulelerine baksınlar. Suç ortağı arayanlar bize laf söylemeden, bize çamur atmadan evvel sözde kent uzlaşısında kimlerle yol yürüdüklerini sorgulasınlar. Bakınız biz ülkeye ve millete hiçbir hayrı olmayan bu tür ikili münakaşalara girmemeye özellikle itina gösteriyoruz. Muhalefetten de yapıcı davranmalarını, asgari siyasi nezakete uymalarını, eski alışkanlıklarını artık terk ederek normalleşmelerini bekliyoruz. Diyalog süreci parti içi iktidar kavgasına kurban edilmemelidir. Biz rahatız, muhalefetten gelecek her türlü müspet eleştiriye de açığız. Ama eleştiri sınırlarını aşan yakışıksız ifadeleri de sineye çekmeyiz. Cevabımızı misliyle vermekten geri durmayız ve durmayacağız. Birilerinin ortaklık arayışı şayet AK Parti'nin rekorlarla dolu 22 yıllık hizmet, eser, yatırım ve reform mirasından pay kapmaksa, kusura bakmasınlar kimseyi başarı hikayemize ortak etmeyiz. Biz yasakları kaldırırken iptali için Anayasa Mahkemesi'ne koşanlara, her devasa projemize karşı çıkmak için absürt bahaneler üretenlere, Türkiye'de parmakla gösterecekleri tek bir dikili taşları olmayanlara, darbeden sokak olaylarına, milli iradeyi hedef alan her türlü girişime çanak tutanlara hasılı son 22 yıldır AK Parti'nin hizmet ve reform siyasetine sürekli takoz koymaya çalışanlara öyle kolay yoldan prim kazandırmayız.

Terör örgütü FETÖ, Türkiye'yi Biden'a şikayet etti Haber

Terör örgütü FETÖ, Türkiye'yi Biden'a şikayet etti

Güvenlik kaynaklarından edinilen bilgilere göre, FETÖ’nün içinden gelen itiraflar, Fethullah Gülen’in sağlık durumu ve başka bir eve kaçırılması örgüt içinde çatlağın daha da derinleşmesine neden oldu. Örgüt mensupları kendi gündemini değiştirmek için şimdi de 15 Temmuz başarısız darbe girişiminin sekizinci yıl dönümüne günler kala ABD Başkanı Joe Biden’a bir mektup sunmaya hazırlanıyor. Üstelik hazırlanan mektupta ABD’li bazı kongre üyelerinin de katkısı var. Son dönemlerde FETÖ içinde artan iç hesaplaşmalar, yapılan itiraflar ve örgüt elebaşı Fethullah Gülen’in hastalığı sonrası kaçırılma iddiaları örgüt içinde parçalanmalara neden oldu. Örgüt mensuplarındaki bağlılık ve inanış giderek azalmaya, kopuşlar yaşanmaya başlandı. Örgüt üst yönetimi yaşanan bu parçalanmayı engellemek için her türlü çabayı gösterdi. Fethullah Gülen’in sağlık durumunun “iyi” olduğunu kanıtlamak için geçmiş tarihli fotoğraflar ve canlı olduğu söylenen görüntüler paylaşıldı. Örgüte mensup gazeteciler örgüt elebaşını ziyaret görüntülerini yayınladı. İnandırıcılığını kaybeden FETÖ, şimdi de yeni bir yol arayışına girdi ve ABD Başkanı Biden’a Türkiye aleyhine mektup yazdı. TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİNİ ETKİLEMEYE ÇALIŞIYORLAR FETÖ’cüler hazırladıkları mektupta, Türk hükümetine karşı yapmaya çalıştıkları darbe girişimine hiç değinmeden, örgüt mensuplarına yönelik “haksız politikalar” izlendiğine yer veriyor. FETÖ’cüler, Türkiye’nin içişlerini ilgilendiren konulara da mektupta değiniyor. Örgüt mensupları, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından alınan Selahattin Demirtaş, Osman Kavala ve Yüksel Yalçınkaya kararları konusunda Türk hükümetini ABD Başkanı Biden’a şikâyet ediyor. Mektupla, Türkiye ile ABD arasındaki ikili ilişkilere müdahale çabası dikkat çekiyor. ABD’nin Türkiye’ye yaklaşımının “insan hakları temelli” olması talep edilip, ABD Başkanı Bıden’ın Türk hükümetine baskı yapması isteniyor. FETÖ’CÜLERİN TÜRKİYE’YE DÖNME ÇABALARI SÜRÜYOR Mektupta yazılan talepler dikkate alındığında, örgüt mensuplarının Türkiye’ye dönme çabaları da göze çarpıyor. Mektuptaki taleplerden biri Fethullahçı Terör Ögütü’ne mensup tutukluların şartsız serbest bırakılarak işlerine geri dönmelerinin sağlanması. Örgüt mensupları, ABD Başkanı’na yazdıkları mektup ile 15 Temmuz’da yaptıkları kanlı darbe girişiminde hayatlarını kaybeden yüzlerce şehit ve gazi olan binlerce insanı akıllarına bile getirmeden “aklanmanın” yollarını arıyor. FETÖ’cüler, ABD Başkanı Joe Biden’a yazdıkları mektubu henüz paylaşmadı. Örgüt mektubu paylaşmadan önce bir imza kampanyası düzenlemeye başladı. FETÖ, mektuba atılacak imzaların sayısının artması ile ABD Başkanı Biden üzerinde örgütün etkisini artırmayı hedefliyor. NATO ZİRVESİ ÖNCESİ SON HAMLE FETÖ, Temmuz 2024’te ABD’de yapılacak ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılacağı NATO Liderler Zirvesi öncesinde adeta “son kozunu” oynuyor. ABD Başkanı Bıden’a verecekleri mektubun NATO Liderler Zirvesi’nde de gündeme gelmesi için çalışmalar yapıyorlar. Türkiye’ye karşı kara propaganda yaparak gündemi kendi istedikleri yöne çevirmeye çalışıyorlar.

Hrant Dink cinayeti davasında 8 sanık için istenen ceza belli oldu Haber

Hrant Dink cinayeti davasında 8 sanık için istenen ceza belli oldu

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz, jandarma ve eski emniyet görevlileri ve gazetecilerin de aralarında olduğu 78 sanığın yargılandığı davanın, Yargıtay'ın 15 sanık hakkında verdiği bozma kararı ardından yeniden görülmesine bugün devam edildi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, sanıklar Muharrem Demirkale, Yavuz Karakaya, Okan Şimşek, Veysal Şahin, Ali Öz, Volkan Şahin, Onur Karakaya'nın arasında bulunduğu tutuklu sanıklar ve taraf avukatları katıldı. 8 SANIK İÇİN AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET TALEBİ Duruşmada, Cumhuriyet Savcısı esasa ilişkin mütalaasını açıkladı. Mütalaada, sanıklar Osman Gülbel, Veysel Şahin, Onur Karakaya, Okan Şimşek, Mehmet Ayhan, Hasan Durmuşoğlu, Gazi Günay, Ali Öz, hakkında “Tasarlayarak kasten öldürme" ve “Anayasayı ihlal" suçlarından 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis talep edildi. Sanık Bekir Yokuş hakkında ise, “Tasarlayarak kasten öldürmeye yardım" ve “Anayasayı ihlal" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 22,5 yıldan 30 yıla kadar hapis istendi. "HİÇBİRİNİ TANIMIYORUM" Mütalaaya karşı savunma yapan Veysel Şahin, "İşlemediğim bir suçtan dolayı tutuklu olmaktan, burada olmaktan kendim adına, sizin adınıza, ailem adına, devletim adına utanç duyuyorum. Cinayeti planlayanlarla, işleyenlerle hiçbir bağlantım yok. İstenen cezaya bakıyorum akıl, mantık almıyor. Ben bir uzman çavuş olarak aldığım bilgiyi paylaştım. Ben hala keşfe iştirakli gösteriliyorum, bu hatalar düzeltilmiyor. Hiçbirini tanımıyorum. Emniyetten tanıdığım yok, İstanbul jandarmadan tanıdığım yok" dedi. Mahkeme, sanıklar ve avukatlarının mütalaaya karşı savunmalarını hazırlamaları için duruşmayı erteledi.

İstanbul'da 'FETÖ' buluşması: Birbirine sarılarak para alışverişi yaptılar Haber

İstanbul'da 'FETÖ' buluşması: Birbirine sarılarak para alışverişi yaptılar

İstanbul Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü ve MİT tarafından FETÖ/PDY’nin güncel kadın yapılanmasına ilişkin yürütülen soruşturmada, 7 Mayıs’ta 4 ilçede eş zamanlı operasyon düzenlendi. Güvenlik ve istihbarat birimlerince yürütülen ortak çalışma sonucunda 38 şüphelinin yakalandığı öğrenildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında emniyet güçleri tarafından yapılan çalışmada, Anadolu illerinden İstanbul'a üniversite okumak için gelen ya da İstanbul’da yaşamını sürdüren örgütle irtibatlı ailelere mensup kadınlardan oluşan üniversite öğrencilerinin, FETÖ’yle bağlantısı olmayan kişilere ev kiralatıp, bu evlere öğrenci yerleştirdikleri tespit edildi. Çalışmalar sonucunda, yurt dışında yaşayan örgüt sorumlusu T.K. tarafından görevlendirilen FETÖ mensuplarınca söz konusu evlere eşya temin edildiği, aylık kira giderlerinin karşılandığı ve ihtiyaçların karşılanıp, örgütsel faaliyetlerinin denetlendiği tespit edildi. Yapılan teknik ve fiziki takipte, örgüt üyesi kişilerin FETÖ’nün güncel yapılanma kapsamında evlerin masrafları için toplanan paraların sorumlulara yeni bir taktikle verildiği ortaya çıktı. Sözde örgüt sorumlularının, paraları alacak örgüt evlerinden sorumlu kişilerle önceden anlaşıp şehrin yoğun olduğu kalabalık meydanlarında biraya gelerek, “yeni karşılaşmış” gibi birbirlerine sarılırken içinde paraların bulunduğu poşetleri örgüt fertlerine verdikleri belirlendi. Polis, FETÖ/PDY’nin güncel yapılanma faaliyetleri kapsamında toplanan paraların bu yöntemle 10 saniye içerisinde el değiştirmesini de takip unsurlarınca kayda aldı. Diğer yandan yine aynı soruşturma dosyasında yer alan iddialara göre, küçük yaştaki 14 çocuğun da aileleri tarafından, FETÖ evlerine ya da örgüt sorumlusuna teslim edildiğini belirleyen güvenlik ve istihbarat birimleri, pedagog eşliğinde bilgilerine başvurulan söz konusu çocukları ailelerine teslim etti. Öte yandan FETÖ üyesi kadınların birbirlerine para verdikleri anlar polis kamerasına yansıdı. SORUŞTURMANIN GEÇMİŞİ Fetullahçı Terör Örgütünün örgütsel faaliyet kapsamında güncel kadın yapılanmasına yönelik çalışmalarda, kentin 4 ayrı ilçesinde önceden tespit edilen adreslere 7 Mayıs'ta operasyon düzenlenmiş, 38 kişi yakalanmıştı. Yakalanan FETÖ/PDY üyelerinin, emniyetteki işlemlerin ardından adliyeye sevk edildikleri ve zanlılardan 28'inin tutuklandığı öğrenildi. Geri kalan diğer 10 örgüt mensubunun ise “adli kontrol hükümleri” uygulanarak serbest bırakıldığı aktarıldı Üç hafta önce yapılan o operasyonda, 41 bin 550 dolar, 1 kilogram altın ile çok sayıda örgütsel doküman ile dijital materyal ele geçirilmişti.

MSB duyurdu: Son bir haftada 44 terörist etkisiz Haber

MSB duyurdu: Son bir haftada 44 terörist etkisiz

Milli Savunma Bakanlığı (MSB), Irak ve Suriye'nin kuzeyi dahil, 44'ü son bir haftada olmak üzere 1 Ocak'tan bugüne kadar 1092 teröristin etkisiz hale getirildiğini bildirdi. MSB Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Tuğamiral Zeki Aktürk, İzmir'de icra edilen EFES-2024 Tatbikatı'nda düzenlediği basın bilgilendirme toplantısında, Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) PKK/KCK/PYD-YPG, DEAŞ ve FETÖ terör örgütleri başta olmak üzere bekaya yönelen tüm tehdit ve tehlikelere karşı mücadelesini kararlılıkla sürdürdüğünü belirtti. Aktürk, başarıyla icra edilen operasyonlarla Irak ve Suriye'nin kuzeyi dahil, 44'ü son bir haftada olmak üzere 1 Ocak'tan bugüne kadar 1092 teröristin etkisiz hale getirildiğini kaydetti. Birliklerin imkan ve kabiliyetlerinin sürekli geliştirildiğini, hudutların dünya standartlarında ve teknoloji yoğunluklu sistemlerle korunduğunu vurgulayan Aktürk, "316'sı son bir haftada olmak üzere, 1 Ocak'tan bugüne kadar yasa dışı yollarla geçmeye çalışan 4 bin 661 şahıs yakalanmıştır. Yakalanan şahıslardan 7'si terör örgütü mensubudur. Son bir haftada engellenen 1442 şahıs ile birlikte bu yıl içerisinde engellenen kişi sayısı 56 bin 949 olmuştur." bilgisini verdi. BÖLGESEL VE KÜRESEL BARIŞA KATKILAR Tuğamiral Aktürk, İspanya, İrlanda ve Norveç'in Filistin Devleti'ni tanıma kararlarını hatırlatarak, "Uluslararası Adalet Divanı'nın, İsrail'in Refah'a yönelik saldırılarını durdurmasına ve Refah sınır kapısının insani yardımlara derhal açılmasına hükmeden ihtiyati tedbir kararını memnuniyetle karşıladığımızı bir kez daha vurguluyor, İsrail'in derhal Uluslararası Adalet Divanı kararına uymasını, uluslararası toplumun da bu konuda daha aktif bir tutum sergilemesini bekliyoruz." ifadelerini kullandı. İsrail'in, Refah'a saldırılarını sürdürdüğünü ve çadır kamplarda kalan yerlerinden edilmiş Filistinlileri öldürdüğünü hatırlatan Aktürk, "Çocukların ve anne karnındaki bebeklerin öldürülmesinin hiçbir meşru sebebi olamaz. İsrail, toplu katliamlarına derhal son vermelidir. Bugüne kadar İsrail'in saldırılarını durdurmasına yönelik alınan kararlar memnuniyet verici olsa da yeterli değildir. Filistinliler için acı ve zulmün son bulması adına bölgede kalıcı çözüme yönelik kararların alınması ve uygulanması gerekmektedir." diye konuştu. EĞİTİM, TATBİKAT VE FAALİYETLER Aktürk, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, sayısı ve kapsamı her geçen yıl artan tatbikatlarla karada, denizde ve havadaki etkinlik ve caydırıcılığını her geçen gün artırdığına dikkati çekerek, bu kapsamda düzenlenen EFES-2024 Tatbikatı'nın, Türkiye ev sahipliğinde, Ege Ordusu Komutanlığının sevk ve idaresinde, dost ve müttefik ülke unsurlarının katılımıyla icra edildiğini bildirdi. TSK'nın en büyük birleşik, müşterek tatbikatlarından olan EFES-2024'e milli unsurlarla birlikte 45 ülkeden gözlemci, birlik ve unsurların yer aldığı yaklaşık 11 bin personelin katıldığını aktaran Aktürk, şunları kaydetti: "EFES-2024 Tatbikatı, Teröristle Mücadele Harekatı, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Bahar Kalkanı Harekatları ile Pençe Serisi operasyonlardan elde edilen tecrübelerin muharebe sahasına yansıtılması, hibrit harekat ortamının esas alınması, meskun mahal muharebeleri, Özel Kuvvetler ile gece denizden ve havadan sızma, baskın ve kritik personelin kurtarılması hususlarında geçtiğimiz yıllarda icra edilen tatbikatlardan farklılıklar göstermektedir." Tuğamiral Aktürk, tatbikatın maksadının, birleşik ve müşterek harekatta, karargah ve birliklerin askeri imkan ve kabiliyetleri, harbe hazırlık seviyeleri ve komuta kontrol usullerinin geliştirilmesi gibi olguları içerdiğini belirterek, şöyle devam etti: "Tatbikatın maksadı, katılımcı ülkelerin kara, deniz ve hava kuvvetleri envanterindeki harp silah ve araçlarının birleşik ve müşterek bir harekatta denenmesi, siber savunma kapsamında farkındalık seviyesinin artırılması ve ortak siber güvenlik anlayışı oluşturulması, asimetrik tehditlere müşterek olarak karşı koyma ve hibrit harekat icra etme imkan ve kabiliyetlerinin geliştirilmesidir. Tatbikatta, jenerik bir senaryo kapsamında topçu atışları ile desteklenen amfibi harekat icra edilmekte; hedefler kara ateş destek vasıtaları, savaş uçakları ve taarruz helikopterleri ile vurulmaktadır." Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde tam bağımsız savunma sanayi hedefi doğrultusunda geliştirilen yüksek teknoloji ürünü silah sistemlerinin de EFES-2024 Tatbikatı'nda başarıyla kullanıldığına işaret eden Aktürk, şunları aktardı: "Tatbikat kapsamında, yeni nesil Fırtına-2 ve Boran Obüsü, PARS OMTAS kuleli tekerlekli araç, araca monteli mayın tespit sistemi, KARGU hedefe yönlendirilebilen mühimmat sistemi, BAHA insansız hava aracı, TOGAN otonom döner kanatlı gözcü İHA sistemi, füzyon silah gece görüş dürbünü, MİLKAR taarruz sistemleri, C-70 termal silah nişangahı E- 60 termal silah dürbünü, A-960 gündüz görüş dürbünü, A-600 gece görüş dürbünleri, silah tespit radarı, SERHAT ve ACAR radar sistemleri, İHTAR sistemi, şişirilebilir sahte tank ve sistemler, TB-3 İHA, helikopterden havadan tahliye platformu, MİKON mikro kamikaze dron, BOYGA havan mühimmatı taşıyan döner kanatlı İHA, MX-908 patlayıcı madde tespit cihazı, URGAN IP kamera sistemi, CADEX keskin nişancı tüfeği ve NIGHT FORCE ATACR silah üstü optik dürbün gibi muhtelif silah ve sistemler farklı şekillerde ve ilk defa atışlı bir tatbikatta kullanılmaktadır." SAVUNMA SANAYİSİ Tuğamiral Aktürk, yerli ve milli savunma sanayi ürünleriyle TSK'nın etkinlik ve caydırıcılığının artırılması faaliyetlerine devam edildiğini ifade etti. Bu kapsamda, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ziya Cemal Kadıoğlu'nun, 22 Mayıs'ta TUSAŞ tesislerini ziyaret ederek, ülkenin ilk insanlı jet motorlu uçağı HÜRJET ile ilk uçuşunu gerçekleştirdiğini hatırlatan Aktürk, Kara Kuvvetleri Komutanlığınca muhtelif miktarda T-70 genel maksat helikopterinin de muayene ve kabul faaliyetlerinin tamamlandığını bildirdi. SORULAR MSB kaynakları, basın bilgilendirme toplantısında gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Kaynaklar, terör örgütü PKK'nın Suriye'de sözde yerel seçim hazırlıklarına ilişkin sorular üzerine şunları kaydetti: "Terör örgütü, üçüncü tarafların verdiği cesaret ve destekle kendini meşrulaştırmaya çalışmaktadır. Sözde seçim çalışmaları Suriye'nin toprak bütünlüğü açısından kabul edilemez bir durum olduğu gibi bölgede huzurun ve barışın sürdürülebilmesi açısından olumsuz etkiler doğurabilecek potansiyele de sahiptir. Dün MGK bildirisinde ifade edildiği gibi Irak ve Suriye'de gasbettiği toprakları terör yuvası haline getiren PKK/KCK-PYD/YPG'nin ve ona sağlanan desteğin bölgemizdeki tüm unsurlarıyla birlikte bertaraf edileceğini, milli güvenliğimiz ve komşularımızın toprak bütünlüğü hilafına herhangi bir oldubittiye fırsat verilmeyeceğini bir kez daha vurguluyoruz." Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, Milli Savunma Komisyonunda görüşülen kanun değişiklik teklifi haberlerine yönelik olarak ise şu bilgileri paylaştı: "Taslak kanun maddelerinin görüşülmesi halen Mecliste Milli Savunma Komisyonunda devam etmektedir. Taslak kanun maddelerinde makam ve görevlere ilişkin unvanlar kullanılarak yapılan beyanlar dışında beyanat verilmesi konusunda bir sınır yoktur. Mevcut düzenleme ile sadece geçici suretle ve görev nedeniyle sahip olunan makam ve görev unvanlarının kullanılmasına sınırlama getirmek amaçlanmıştır. Söz konusu düzenleme henüz taslak aşamasındadır ve komisyonda görüşülmektedir. Komisyonda uygun bulunması halinde Meclis Genel Kurulunda da görüşülecektir. Henüz yasalaşmamış bir düzenleme üzerinden tartışma yaratmanın hiç kimseye faydası yoktur."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.