Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Gazeteci

Herkes Duysun - Gazeteci haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gazeteci haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Gazeteci Can Ataklı hakim karşısında:  Kesip biçilen bir videonun sonucunda suçlandım Haber

Gazeteci Can Ataklı hakim karşısında: Kesip biçilen bir videonun sonucunda suçlandım

Gazeteci Can Ataklı şehit babasına yönelik olduğu iddia edilen sözleri gerekçesiyle ilk kez hakim karşısına çıktı. İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmada taraf avukatları da hazır bulundu. "BUNLARI HAK ETMİYORUM" Savunmasında Can Ataklı, "Böyle suçlanmış olmak çok ağrıma, zoruma gidiyor. Ben PKK'nın başladığı günden beri, 47 yıllık gazeteciyim. Devletin terörle mücadelesine yönelik en ufak kötü bir söz söylemedim. Çok sayıda yazım ve konuşmam vardır. Kesip biçilen bir videonun sonucunda bir suçlama olmuştur. Bu bir linç kampanyasının sonucudur. Ben bunları hak etmiyorum" dedi. "ŞEHİTLİK DİNİ VE MİLLİ DEĞERİMİZDİR" Türk Devletleri Şehit Yakınları ve Gaziler Vakfı avukatı İbrahim Gögsu ise, "45 yılı aşkın süredir gazetecilik geçmişi bulunan birinin daha sorumlu davranması gerekirdi. Nefret dolu bir üslupla paylaşım yapılmıştır. Silinse bile, bu içerikler olumsuz etki yaratmaktadır. Sanığın paylaşımı gündem olmuştur. Bu sözler henüz 22 yaşında şehit düşen bir askerin babası üzerinden yapılmıştır. Şehitlik dini ve milli değerimizdir. Şehit ve şehit yakınlarını aşağılayıcı bir paylaşım olmuştur. Sanığın cezalandırılmasını talep ederiz" dedi. Mahkeme Ataklı hakkındaki adli kontrol tedbirinin kaldırılmasına eksikliklerin giderilmesine karar vererek duruşmayı erteledi. "SUÇLAMANIN NEVİ BENİM İÇİN YARALAYICI" Duruşma sonrası gazetecilere konuşan Ataklı, "Üzülüyorum. Bunca yıldan sonra böyle bir suçlamaya üzülüyorum. Benim tek derdim o, yoksa dava açılır şikayetçi de olunur ama suçlamanın nevi benim için yaralayıcı. Yapmadığım bir şey. Kasıtlı olarak yürütülen kampanyanın bir sonucu bu" ifadelerini kullandı. Avukat Gögsu ise davayı sonuna kadar takip edeceklerini belirterek, "Bizler şehit yakınlarına ve gazilere yönelik her türlü nefret söylemi ve ayrıştırıcı tutumun karşısında olacağız" dedi. İDDİANAMEDEN İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 25 Aralık 2023'te sanık Ataklı'nın sosyal medya platformu YouTube'da yayınladığı 22 dakika 28 saniyelik videonun incelendiği anlatıldı. Ataklı'nın sözlerinin kışkırtıcı tutum ve davranışlar sergilemeye yönelik ifadeler içerdiği, sözlerin, halkın bir kesimini diğer kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa, ayrımcılığı gerektirecek nefrete yönlendirici nitelikte olduğu belirtildi. Ataklı'nın "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama" suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapsi istendi.

Enkaz altında ölüm kalım kararı Haber

Enkaz altında ölüm kalım kararı

İskenderun’daki 'Ses' adlı yerel gazetede çalışan, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) İskenderun temsilcisi Akın Bodur, depreme annesiyle birlikte kaldığı 5 katlı apartmanın birinci katındaki dairede yakalandı. Ev ilk sarsıntıda yerle bir oldu. 82 yaşındaki Anne Şükran Bodur yaşamını yitirdi. Gazeteci Bodur ise hayattaydı ama işi çok zordu, çünkü sol kolunun ve iki bacağının üzerine koca beton yığınları düşmüş, arada sıkışmıştı. Depremin ilk anlarıydı, enkaz altında çığlık seslerini duyuyor ve felaketin ne denli büyük olduğunu tahmin edebiliyordu. ÇIKARMAK İMKANSIZDI Akın Bodur, kurtulma ümidini kaybetmişti çünkü yardım ekiplerinin kente hemen ulaşmayacağını biliyordu. Kendisine yakın oturan kardeşi ve ağabeyinin de evleri yıkılmıştı. Onlar, enkaz altında kalan yakınlarını kurtardıktan sonra, hemen kardeşleri Akın Bodur'un yanına gitti. Yanlarına birkaç arkadaşlarını da almış, çekiç, tornavida, tahta gibi çevrede bulabildikleri ne varsa hepsiyle enkazı kazıp Bodur'u çıkarmaya çalışıyorlardı. Enkazda bir delik açıp Bodur'un rahat nefes almasını sağladılar. Ayaklarını kurtardılar ama sol kola ulaşınca durdular. KARDEŞLERİ KARŞI ÇIKTI Posta'da yer alan habere göre; Akın Bodur kendisini hayatının en zor kararını vermeye götüren o anları şöyle anlattı: "Ne olduğunu sorduğumda, sol kolumun çok sıkıştığını söylediler. Dışarıda konuşuyorlardı ve ben duyabiliyordum. Koluma demir saplandığını, ancak arama-kurtarma ekiplerinin aletleriyle kurtulabileceğimi söylüyorlardı. Kardeşim 'Yardım çağıracağız' dediğinde yardımların gecikebildiğini bilen birisi olarak o anda bir karar verdim ve 'Bileğimi derhal kesin' diye seslendim. Kardeşim ve arkadaşları önce 'Kesinlikle olmaz' diye cevap verdi." 'KESMEZSENİZ ÖLÜRÜM' "Ben de onlara 'Kesmezseniz burada ölürüm' diye ısrar ettim. Ambulans aramaya çalıştılar ama telefonlar çalışmadığı için ulaşmaları mümkün olmadı. 'Bakın ambulans geçmiyor. Bileğimi kesin, ben hazırım' dedim. Ardından bir hazırlık yaptılar. Sonra da küçük bir çakıyla sol bileğimi kestiler. Zaten derisi sarkar haldeydi. Sonrasını hatırlamıyorum. Öğretmen olan ağabeyim kan fışkıran bileğime üzerinden çıkardığı kazakla baskı uygulamış. Beni hastaneye götürmüşler. Bir saat bekledikten sonra ameliyata girmişim ve kolum dirsek kısmından kesilmiş." İSTANBUL'DA TEDAVİ EDİLİYOR Akın Bodur, ilk tedavisinin ardından Hatay Dörtyol Devlet Hastanesi'ne sevk edildi. Burada bacağından ameliyat edildi. Ardından önce Adana'ya sonra da ambulans uçakla İstanbul'a götürüldü. Atakent Acıbadem Hastanesi'nde yeni bir ameliyat daha geçirdi. Tedavisi devam ediyor.

Kahramanmaraş'ta 230 gazeteci görev yapıyor Haber

Kahramanmaraş'ta 230 gazeteci görev yapıyor

Merkezde ve depremin olduğu illerdeki bölge müdürlüklerinde ilk andan itibaren 24 saat çalışma düzenine geçilerek basın mensuplarının sahadaki çalışmalarını kolaylaştırmak için alanlar oluşturuldu. Sahadaki basın mensuplarına çalışma ortamı sağlamak ve akreditasyon işlemleri gibi konularda destek verildi. Depremden etkilenen bölgelerde haberciler için basın merkezleri kuruldu. Bu kapsamda Adana, Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa'da Bölge Müdürlüklerinde, Kahramanmaraş'ta çadır basın merkezinde, Hatay'ın İskenderun ilçesinde AFAD Kriz Merkezi'ndeki merkezler, medya mensuplarının hizmetine sunuldu. 13 karavan habercilere tahsis edildi Kahramanmaraş'ta 3, Gaziantep'te 3, Adıyaman'da 3, Malatya'da 1, Hatay'da 3 olmak üzere toplam 13 karavan tipi araç da basın mensuplarına çalışmaları için tahsis edildi. Kahramanmaraş'a getirilen karavanlar İl Emniyet Müdürlüğü yakınlarına konuşlandırıldı. Bir karavan da Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi yakınında gazetecilerin hizmetine sunuldu. Ayrıca basın mensuplarına yönelik powerbank, termos, çanta, temizlik malzemeleri, koruma kıyafeti, maske gibi sahada ihtiyaç duydukları malzemeler de temin edildi. Basın kartı olmayan gazetecilerin de sahada rahatlıkla çalışabilmeleri için gereken adımlar atıldı. Bununla beraber uluslararası medyanın çalışmalarını kolaylaştırmak amacıyla da geçici akreditasyon kartları basıldı. Bu kapsamda ulusal ve uluslararası medya mensuplarıyla çeşitli görüşmeler yapılarak İstanbul ve Sabiha Gökçen havaalanlarında İletişim Başkanlığı masası kuruldu ve bilgi akışının sağlanması adına personel görevlendirildi. Uluslararası basın mensuplarına mihmandarlık hizmeti İstanbul'dan bölgeye gidecek ulusal basın mensuplarının akreditasyonunu yapılarak ulaşımları organize edildi. Yurt dışından gelen ve mihmandarlık hizmeti verilen uluslararası basın mensuplarına, gerektiğinde çekim izni alınması konusunda yardımcı olmak adına ilgili kurumlarla koordinasyon sağlandı. Depremlerin merkez üssü olan Kahramanmaraş'ta, 140 yerli basın mensubu faaliyetlerini yürütürken 90'ın üzerinde yabancı gazetecinin görev yaptığı tespit edildi. Böylelikle bir taraftan bölgedeki depremzedelere gıda, battaniye, giyim, hijyenik ürün gibi yardımlar da ulaştırılırken bir taraftan da hızlı bir iletişim için basın mensuplarına istihdam ve imkân sağlandı.

Abdi İpekçi ölümünün 44.yılında anıldı Haber

Abdi İpekçi ölümünün 44.yılında anıldı

Abdi İpekçi için Zincirlikuyu’daki mezarı başında düzenlenen anma töreni saat 11.00’da başladı. Törene, Abdi İpekçi’nin kızı Nükhet İpekçi İzet, eski çalışma arkadaşları, Milliyet Gazetesi çalışanları, ve sevenleri katıldı. Kuran-ı Kerim okunmasıyla başlayan törende Nükhet İpekçi İzet ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş konuşma gerçekleştirdi. "HALA 1979 YILINDAYIM BORCUN AĞIRLIĞIYLA ÇÖKEN OMUZLARIMLA BURADAYIM" Konuşmasına törene katılanlara teşekkür ederek başlayan Nükhet İpekçi İzet, "Bu yıl içinde bir arkadaşımın 'artık uğraşma, kimse hatırlamıyor o günleri.' sözleri dikkat çekiciydi. Çok sevgili bir yakınım da 'En iyisi bu yıl protesto et, oraya hiç gitme.' demişti. Aslında bir zamanlar onu da yapmıştık. Annemle birlikte 'konuşacak ne kaldı ki' demiştik. Bütün suikast kurbanlarıyla alay edercesine, engellenen çabalarla dolu bir oyunun parçası olmayı, oradan oraya çekiştirilip kullanışlı mağdur haline getirilmeyi içimize sindirememiştik. O zaman da 'Bu bir vazifedir, bir sorumluluktur. Susmak korkmaktır, suça yer açmaktır. Konuşmak, var olmak, olanları hatırlatmak, tanıklık etmek, unutturmamak zorundasınız' diyenler olmuştu. Hala 1979 yılındayım. O zamanki İçişleri Bakanı' nın kendi makam odasının ardında, gizli bir oda daha olduğunu dehşet içinde fark ettiği ve bir komploya uğratıldığı dönemdeyim. O andaki hakikatin, yani aslında hepimizi ilgilendiren bu dehşetli hakikat, incelenip irdelenmemiş, isimlendirilmemiş ve tarihteki yerine resmen kaydedilmemiş haliyle olduğu gibi duruyor. Bütün bu birikimle, burada o sorumluluğu ve çaresizliği hissediyorum. Başı dik ve keskin bir kararlılıkla değil, yerine getirilmemiş bir borcun ağırlığıyla çöken omuzlarımla buradayım. ‘Bir varmış, bir yokmuş' tan öteye gidemiyoruz. Bütün bunlar bir borç duygusu yaratıyor." dedi. "CİNAYET DOSYALARININ YENİDEN AÇILMASI, TAŞ KOYANLARIN, ENGEL OLANLARIN ORTAYA ÇIKMASI NE İYİ OLURDU" Konuşmasına devam eden Nükhet İpekçi İzet, "Cinayet dosyalarının yeniden açılması, bir arkeolog titizliğiyle çalışılması tuzaklar kuran, engel olan, taş koyan, duvar ören, üstüne toprak örten, şaşırtmaca ve kandırmacalar yayanların ortaya çıkarılması, ne kadar iyi olurdu. Hatta o zamanlar neye hizmet ettiğinin bile ayrımında olamayanların bazıları kendiliğinden de mertçe ortaya çıkabilir hakikate katkıda bulunabilirlerdi. Ne iyi olurdu. Abdi İpekçi henüz 30 yaşına varmadan yazdığı bir yazıda bu borçluluk duygusunu şöyle dile getirmiş: "Vatana borç, yedek subaylık vazifesi ile ne başlar ne de biter. Borcumuz hayatımızla kaimdir. Doğduğumuz gün başlar, öleceğimiz güne kadar devam eder.". Gazetecilik vazifesi boyunca hep bu anlayış ve vicdanla yaşarken onun öleceği günü planlayıp canımı almasalar ne iyi olurdu." ifadelerini kullandı. Nükhet İpekçi İzet’in konuşmasının ardından tören sona erdi. Öte yandan, bir anma töreni de Nişantaşı’nda Abdi İpekçi’nin 44 sene önce saldırıya uğrayarak hayatını kaybettiği noktada bulunan Abdi İpekçi Anıtı’ının önünde gerçekleştirildi. Türkiye Gazeteciler Sendikası temsilcileri, sabah saatlerinde Abdi İpekçi Anıtı’na karanfil bıraktı.

Gazeteci Uğur Mumcu evinin önünde anıldı Haber

Gazeteci Uğur Mumcu evinin önünde anıldı

Ankara’da 24 Ocak 1993 tarihinde evinin önünde uğradığı bombalı saldırı sonucu hayatını kaybeden Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu, ölümünün 30. yıl dönümünde ailesi, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, siyasi parti temsilcileri ve sevenleriyle evinin önünde düzenlenen programla anıldı. Sabahın erken saatlerinde Mumcu’nın evinin karşısında bulunan anıt önüne gelen birçok vatandaş ‘Uğur Mumcu Anıtı’nın bulunduğu alanda mum yakarak karanfil bıraktı. Tören öncesinde Mumcu ailesinin evini ziyaret eden Kılıçdaroğlu, ziyaretin ardından Uğur Mumcu Anıtı’na karanfil bıraktı. “Hep sıkıntılar çekti, darbeler yedi ama yılmadı” Her sene Mumcu’nun ölüm yıl dönümünde evinin önünde anmak için erken saatte geldiğini belirten Mehmet Yüksel, “Gazete ve televizyonlarda duyduk. Çok üzüldük, bizim nesildendi. Sanırım kendisi siyasal bilimler fakültesinde okuyordu, Mehmet Ağar ve Vildan Hanımla beraber. Ben de Ankara Akademi mezunuydum. Mumcu askerliğini de sakıncalı piyade er olarak yaptırdılar, asteğmen olma hakkını elinden aldılar. Hep sıkıntılar çekti, darbeler yedi ama yılmadı. Almanya’daki Türk imamlarının paralarının Araplar tarafından verildiğini ortaya çıkarttı. 12 Eylül döneminden sonra bile yiğit bir gazeteciydi. Birçoklarının işine gelmedi ve katlettiler” ifadelerine yer verdi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.