Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Gazze

Herkes Duysun - Gazze haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gazze haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

İsrail, Haber

İsrail, "Dahiye Doktrini"ni bir kez daha Beyrut'un güneyinde uyguluyor

Hizbullah'ın kalesi olarak bilinen Dahiye, 23 Eylül'den bu yana İsrail'in yoğun bombardımanına maruz kalıyor. Bu kapsamda 1992'de Abbas Musevi'nin öldürülmesiyle onun yerine geçen ve 22 yıl boyunca Hizbullah'ı yöneten Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah da 27 Eylül'de konutuna düzenlenen saldırı sonucunda öldürüldü. Hizbullah lideri Nasrallah'ın dışında, başta onun yerine örgütün başına geçmesi beklenen Hizbullah Yürütme Konseyi Başkanı Haşim Safiyuddin olmak üzere komuta kademesinden üst düzey birçok isim, Dahiye'de İsrail'in hava bombardımanının hedefi oldu. İsrail, Beyrut'un güneyindeki Dahiye'ye yönelik saldırılarını son günlerde yoğunlaştırırken geçen hafta bölgeye 50'nin üzerinde şiddetli hava saldırısı düzenleyerek birçok binayı yerle bir etti. "İSRAİL İŞGALİ, BİR DİRENİŞ HAREKETİ OLARAK HİZBULLAH'IN ORTAYA ÇIKMASINA SEBEP OLDU" Beyrut'un güneyi Dahiye hakkında AA muhabirine konuşan Beyrut Amerikan Üniversitesi Öğretim Görevlisi Sami Nadir, Arapça "dahiye" kelimesinin "banliyö" anlamına geldiğini belirterek Beyrut'un güneyinin bu sebeple "Dahiye" olarak isimlendirildiğini söyledi. Nadir, İsrail'in 1982 yılında Filistin Kurtuluş Örgütünü bitirmek için Lübnan'ı işgal ettiğini hatırlatarak "İsrail işgali, bir direniş hareketi olarak Hizbullah'ın ortaya çıkmasına sebep oldu." dedi. Dahiye'nin Hizbullah'ın kalesi haline gelişine dair ise Nadir şöyle devam etti: "Bu da bize İsrail'in bugün, yaklaşık 40 yıl önce yaratılmasına yardımcı olduğu bir sorunla başa çıkmaya çalıştığını gösteriyor. 1982'deki işgal nedeniyle Lübnan'ın güneyinde kalan pek çok Şii, Beyrut'un güney banliyösüne yerleşmek için tamamen tahrip edilmiş köylerini terk etmişti." "BU SAVAŞ DİĞER TÜM SAVAŞLARDAN ÇOK FARKLI" İsrail'in 1982'deki işgalinin ardından başta Şiiler olmak üzere yerinden edilmiş kişilerin kurduğu bölge olan Dahiye, 2006'daki İsrail-Hizbullah savaşından da en çok etkilenen yerdi. Daha önce AA'nın da aralarında bulunduğu dünyanın önde gelen haber ajansları için çalışan savaş fotoğrafçısı Remzi Haydar, "Bugün yaşadığımız savaş geçmiş tüm savaşlardan farklı. Ben ülkedeki 1982, 1996 ve 2006 savaşının yanı sıra Irak savaşı, Yemen gibi birçok yerde görevler yaptım. Ancak dediğim gibi bu savaş diğer tüm savaşlardan çok farklı." ifadelerini kullandı. Haydar, teknolojinin gelişimiyle savaşların da değiştiğini belirterek basın mensuplarının hareketinin kısıtlandığını ve özellik İsrail'in gazetecilere yönelik hareket özgürlüğüne asla müsaade etmediğini, Lübnan'da 4 gazetecinin İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybettiğini dile getirdi. "DAHİYE'NİN YÜZDE 20'SİNİN SON SAVAŞTA YIKILDIĞINI SÖYLEYEBİLİRİZ" "2006'da yıkım vardı, ancak bugünkü daha büyük. Ayrıca Dahiye de 2006 yılına göre daha büyük. İnsanlar bunu pek fark etmiyor. Yeni yapılaşmalar var ve bunlar yavaş yavaş yıkılıyor. Yani Dahiye'nin yüzde 20'sinin son savaşta yıkıldığını söyleyebiliriz. 2006 yılında belirli bir alan vardı ve o alan tamamen yıkılmıştı. Ancak bugünkü yıkım Dahiye'nin her yerine ve her köşesine uzanmış. Eğer savaş günde ortalama 10-15 binanın hedef alındığı şu anki tempoyla devam ederse büyük bir felaket yaşanacaktır." İsrail ile Hizbullah arasında 2006'da yaşanan savaşa nazaran bugün insanların bölgeyi terk etmesi nedeniyle Dahiye'de can kaybının az olduğunu ifade eden Haydar, Dahiye ve ülkenin güneyinde yerinden edilenler dahil herkesin herhangi bir ateşkes durumunda, tıpkı 2006'da olduğu gibi hiç beklemeden evlerine dönüş yolunu tutacağını savundu. DAHİYE DOKTRİNİ: ORANTISIZ GÜÇ KULLANIMIYLA SİVİLLERİN VE SİVİL ALTYAPININ KASITLI OLARAK HEDEF ALINMASI Havadan ve denizden yaptığı saldırılarla 2006'da bölgenin altyapısını yerle bir eden İsrail'in, gerçekleştirdiği bu büyük yıkım, orantısız güç kullanımıyla sivillerin ve sivil altyapının kasıtlı olarak hedef alınmasını öngören askeri bir doktrin olarak "Dahiye Doktrini" adıyla takdim edildi. Dönemin İsrail Ordusu Kuzey Kuvvetleri Komutanı, bugünün Knesset Üyesi Gadi Eisenkot, Dahiye'de olanlardan 2 yıl sonra Ekim 2008'de İsrail'in Yediot Ahronot gazetesine verdiği röportajda şu ifadeleri kullandı: "2006'da Beyrut'un Dahiye semtinde olanlar, İsrail'e ateş açılan her yerde olacak. Orantısız güç uygulayacağız, orada büyük hasar ve yıkıma yol açacağız. Bizim bakış açımıza göre, bunlar sivil bölgeler değil, askeri üsler. Bu bir öneri değil, bu bir plan ve onaylandı." Daha sonra genelkurmay başkanlığı ve bakanlık da yapan Eisenkot'un, söz konusu röportajda bahsettiği plan "Dahiye Doktrini" olarak literatüre girerken bugün Beyrut'un güneyinde ve hemen hemen tüm Lübnan'da yaşanacakların da ipucunu verdi. DAHİYE DOKTRİNİ, GAZZE'DE DE UYGULANDI Dahiye Doktrini, 2008, 2012, 2014 ve en sert göstergesi olarak 7 Ekim 2023 sonrası gibi birçok dönemde Gazze'de uygulandı. Beyrut Amerikan Üniversitesi Öğretim Görevlisi Nadir,  "Dahiye Doktrini, saldırganlığını tekrarlamaması için rakibinizi caydırmak amacıyla ona büyük bir hasar vermeniz, büyük bir darbe vurmanızdır. Bu doktrin ilk kez 2006 yılında Dahiye'ye karşı kullanıldı ya da uygulandı." İsrail'in Dahiye'ye yaptığı bu saldırıların, Hizbullah'ı 10 yıl kadar caydırabildiğini belirten Nadir, "Ama daha sonra Hizbullah, yeniden güçlü bir örgüt olarak ortaya çıktı. Suriye savaşına dahil olduktan sonra önem ve ölçek olarak büyüdü." ifadelerini kullandı. ULUSLARARASI HUKUKUN İHLALİ Orantısız güç kullanımını ve savaş suçu olan sivillerin ve sivil altyapının hedef alınmasını açıkça yasaklamasına karşın İsrail tarafından uygulanan bu doktrin, uluslararası hukukun açık bir ihlali olarak görülüyor. Önemli insan hakları sözleşmelerinden olan 4. Cenevre Sözleşmesi'nin 51. Maddesi, "Beklenen somut ve doğrudan askeri avantaja kıyasla aşırı olacak şekilde, tesadüfi sivil can kaybına, sivillerin yaralanmasına, sivillerin kullanımında olan nesnelerin zarar görmesine veya bunların bir kombinasyonuna neden olması beklenebilecek" saldırıları yasaklıyor. İsrail ise bu yasağı birçok kez çiğnerken 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze ve Lübnan'da da benzer şekilde yasağı ihlal etmeyi sürdürüyor.

Sınır Tanımayan Gazeteciler, İsrail'in Gazze'deki gazetecileri Haber

Sınır Tanımayan Gazeteciler, İsrail'in Gazze'deki gazetecileri "terörist" olarak göstermeye çalışmasına tepkili

Bruttin, bir programa katılmak üzere geldiği Cenevre'de AA muhabirine İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana yoğun saldırısı altında olan Gazze'deki gazetecilerin öldürülmesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Gazze'deki gazetecilerin son derece endişe verici tehditlerle karşı karşıya olduğunu kaydeden Bruttin, "Uluslararası basına kapalı böyle bir alana sahip olmak oldukça alışılmadık bir durum. Tüm haber kapsamı, sivil olarak risk altında ve hedef alınabilecek olan yerel Filistinli gazetecilere dayanıyor. Bu yüzden orada olup bitenler konusunda çok endişeliyiz." dedi. Bruttin, uluslararası toplumun öncelikli sorumluluğunun "İsrail ve ordusuna politikalarının değişmesi için gerçek anlamda baskı yapmak" olduğunu belirterek İsrail'in gazetecileri korumaya yönelik bariz niyet eksikliğinin görünen bir gerçek olduğunu söyledi. İsrail'in onları sadece koruyamamakla kalmadığının altını çizen Bruttin, 140 civarında gazetecinin önemli bir kısmının kasıtlı öldürüldüğüne ve hedef alındığına inanmak için sebeplerinin olduğunu dile getirdi. "GAZZE'DEKİ GAZETECİLERİ TERÖRİST OLARAK GÖSTERMEYE ÇALIŞIYORLAR" Bruttin, "Bu da yetmezmiş gibi şimdi İsrail ordusunun, Filistinli gazetecileri terörist olarak göstermeye çalıştığını görüyoruz. Dolayısıyla bu eğilimden de çok endişeliyiz. Geçmişte İsrail ordusundan tatmin edici olmayan yanıtlar aldık ancak yine de basının korunması açısından uluslararası standartlara uyduklarını iddia etmeye çalışıyorlardı. Şu anda açıkça yalan söylüyorlar ve Gazze'deki gazetecileri terörist olarak göstermeye çalışıyorlar." ifadelerini kullandı. Gazze'deki gazetecilerin susturulması halinde çatışmalarla ilgili habercilik açısından büyük sorun yaşanacağının çok açık olduğuna dikkati çeken Bruttin, Gazze'deki gazetecilerin bitkin olduğunu ve sivil hayatta su, yiyecek ve elektrik sıkıntısı yaşadıklarını belirtti. "GAZZE'DEKİ ÇATIŞMANIN ÖZEL DOĞASININ FARKINDAYIZ" "Gazetecilerin buna rağmen çatışmayı haber yapmaları gerekiyor ve bunu büyük bir tehlike altında yapıyorlar." diyen Bruttin, sözlerini şöyle tamamladı: "(Gazze'nin gazeteciler için tehlikeli bir yer olması) Bu kadar kısa bir sürede bunun oldukça eşi benzeri görülmemiş bir durum olduğunu düşünüyorum ancak 21. yüzyılın başında çok şiddetli ve sert savaşlar gördük. Irak'taki savaş gazeteciler için bir kabustu ve orada yüzlerce gazeteci öldürüldü. Gazze'deki çatışmanın özel doğasının farkındayız ancak maalesef, uluslararası basında çok az yer alan çatışmalarda yerel gazetecilerin çok yüksek bir bedel ödemesinin de çok olağan bir durum olduğunu biliyoruz."

Hamas: İsrail ordusu Gazze'nin kuzeyinde 41 günde 2 bin Filistinliyi öldürdü Haber

Hamas: İsrail ordusu Gazze'nin kuzeyinde 41 günde 2 bin Filistinliyi öldürdü

Hamas'tan yapılan açıklamada, İsrail ordusunun 41 gündür Gazze Şeridi'nin kuzey bölgesi olan Cibaliya, Beyt Hanun ve Beyt Lahiya'ya sürdürdüğü kuşatmasına ilişkin bilgi verildi. İsrail'in 41 gündür kuşatma uygulayıp kara ve hava saldırıları düzenlediği Gazze'nin kuzeyinde, 2 bin Filistinlinin yaşamını yitirdiği, 6 bin kişinin yaralandığı ve yüzlerce kişinin enkaz altında kaldığı bildirildi. Gazze'nin kuzeyinde yaşayan 80 bin Filistinlinin kuşatma altında mahsur kaldığına dikkat çekilen açıklamada, İsrail'in bölgede soykırım ve etnik temizlik gerçekleştirdiği kaydedildi. Açıklamada, "İsrail ordusu tüm barınma merkezlerini ve hastaneleri hedef aldı, sağlık personelini alıkoydu, ambulansları imha etti, tıbbi ve insani yardımların girişini engelledi." ifadesi kullanıldı. Gazze Şeridi'nin kuzey bölgesi olarak bilinen Beyt Lahiya, Beyt Hanun ve Cibaliya'nın nüfusu 200 bin olarak tahmin edilirken, bunların yarısından fazlasının Gazze kentine göçe zorlandığı biliniyor. İSRAİL'İN GAZZE'NİN KUZEYİNDEKİ FİLİSTİNLİLERİ GÖÇE ZORLAMA PLANI Cibaliya Mülteci Kampı başta olmak üzere Gazze'nin kuzeyine 5 Ekim'de yoğun hava saldırıları düzenleyen İsrail ordusu, 6 Ekim'de söz konusu bölgelere kara saldırısı başlattı. Bu adımın, daha önce İsrail basınına yansıyan ve "Generaller Planı" olarak bilinen, İsrailliler için yerleşim yeri hazırlığı yapmak amacıyla Filistinlilerin Gazze'nin kuzeyinden tahliye edilmesi adına atıldığı düşünülüyor. İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, 7 Ekim'de sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Hanun, Cibaliya ve Beyt Lahiya'daki Filistinlilere uyarıda bulunarak boşaltılması istenilen bölgelerin haritasını paylaşmıştı. Filistinlilere Gazze'nin güneyindeki Mevasi bölgesine gitme çağrısı yapan Adraee'nin paylaştığı haritanın, İsrail ordusunda eski Operasyonlar Bölümü Başkanı General Giora Eiland'ın girişimiyle hazırlanıp hükümete sunulan Filistinlilerin zorla göç ettirilmesine ilişkin plana benzerliği dikkati çekmişti. "Generaller Planı" adını taşıyan bu plan, Filistinlileri, Gazze Şeridi'nin kuzeyinden tehcir etmeyi, ardından bölgenin kuşatılarak gıda, yakıt ve temiz su girişine izin verilmemesini öngörüyor. İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda yaklaşık 17 bin 210'u çocuk, 11 bin 742’si kadın olmak üzere 43 bin 736 Filistinli öldü, 103 bin 370 kişi yaralandı. Enkaz altında hala binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.

BAE’den Gazze’ye 15 kamyon insani yardım Haber

BAE’den Gazze’ye 15 kamyon insani yardım

İsrail’in yoğun saldırıları nedeniyle insani durumun kötüleştiği Gazze Şeridi’nde açlık, temiz su ihtiyacı ve tıbbi malzeme eksikliği sivillerin yaşam mücadelesini zorlaştırıyor. İsrail ordusuna bağlı Filistin Topraklarındaki Hükümet Aktivitelerini Koordinasyon Birimi (COGAT) tarafından yapılan açıklamaya göre, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Medya Ofisi tarafından “MIRA” isimli bir gemiyle Aşdod Limanı'na gönderilen 15 kamyon insani yardım bugün Gazze Şeridi’nin kuzeyine giriş yaptı. COGAT açıklamasında, “Sevkiyat 2 bin 261 palet su, tıbbi malzeme, barınak malzemeleri ve hijyen ürünlerini içeriyor. 300'den fazla kamyon yardımı Erez ve Kerem Şalom Sınır Kapılarından geçmeye başladı. Uluslararası ortaklarla işbirliği içinde kara, deniz ve hava yolları üzerinden insani yardım ulaştırılmasını destekleme kararlılığımızı sürdürüyoruz” ifadeleri kullanıldı. “102 İNSANİ YARDIM KAMYONU DÜN GAZZE’YE GİRDİ” COGAT tarafından yapılan açıklamada ayrıca, “Kerem Şalom, Erez ve Kissufim geçitlerinden dün 102 insani yardım kamyonu Gazze'ye giriş yaptı. Kerem Şalom'un Gazze tarafından uluslararası kuruluşlar tarafından 50 kamyon yardım toplandı. Yaklaşık 870 kamyon yardım ise toplanmayı bekliyor. 6 tanker yemeklik gaz Gazze'ye aktarıldı. 23 kamyondan oluşan 96 konvoy Gazze'ye doğrudan 96 numaralı kapıdan giriş yaptı. 16 hasta ve hasta bakıcılar Ürdün'de tedavi olmak üzere Kerem Şalom Sınır Kapısı üzerinden Gazze'den ayrıldı. Gazze'de 4'ü kuzey Gazze'de, 8'i güney ve orta Gazze'de olmak üzere 12 fırın faaliyet göstermekte ve günde 3 milyona yakın pide üretmektedir” denildi.

İsrail'in Gazze'nin kuzeyine düzenlediği saldırılarda 11 Filistinli yaşamını yitirdi Haber

İsrail'in Gazze'nin kuzeyine düzenlediği saldırılarda 11 Filistinli yaşamını yitirdi

Görgü tanıklarından alınan bilgiye göre, kuzeydeki Cibaliya bölgesinde Filistinli Nasr ailesine ait ev İsrail savaş uçakları tarafından hedef alındı. Saldırıda 4 Filistinli yaşamını yitirdi, onlarca kişi yaralandı. İsrail ordusuna ait insansız hava aracı (İHA) ile Cibaliya'nın Nezle köyüne düzenlenen saldırıda bir Filistinli öldü, yaralananlar oldu. Cibaliya Beled beldesindeki Umri Camii yakınlarında toplanan sivillerin bombalanması sonucu 5 kişi yaralandı. İsrail'in Beyt Lahiya'da Meslem ailesine ait eve düzenlediği bombardımanda biri kadın biri çocuk 2 Filistinli yaşamını yitirdi. Beyt Lahiya'daki Radi caddesinde toplanan Filistinliler İHA ile hedef alındı, bir Filistinli öldü, 10 kişi yaralandı. İsrail, Şeyh Rıdvan mahallesindeki Hammme okulu çevresinde toplanmış sivilleri hedef aldığı saldırıda 3 Filistinli yaşamını yitirdi, 10 kişi yaralandı. İSRAİL'İN GAZZE'NİN KUZEYİNDEKİ FİLİSTİNLİLERİ GÖÇE ZORLAMA PLANI Cibaliya Mülteci Kampı başta olmak üzere Gazze'nin kuzeyine 5 Ekim'de yoğun hava saldırıları düzenleyen İsrail ordusu, 6 Ekim'de söz konusu bölgelere kara saldırısı başlattı. Bu adımın, daha önce İsrail basınına yansıyan ve "generallerin planı" olarak bilinen, İsrailliler için yerleşim yeri hazırlığı yapmak amacıyla Filistinlilerin Gazze'nin kuzeyinden tahliye edilmesi adına atıldığı düşünülüyor. İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, 7 Ekim'de sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Hanun, Cibaliya ve Beyt Lahiya'daki Filistinlilere uyarıda bulunarak boşaltılması istenilen bölgelerin haritasını paylaşmıştı. Filistinlilere Gazze'nin güneyindeki Mevasi bölgesine gitme çağrısı yapan Adraee'nin paylaştığı haritanın, İsrail ordusunda eski Operasyonlar Bölümü Başkanı General Giora Eiland'ın girişimiyle hazırlanıp hükümete sunulan Filistinlilerin zorla göç ettirilmesine ilişkin "generallerin planına" benzerliği dikkati çekmişti. "Generaller Planı" adını taşıyan bu plan, Filistinlileri, Gazze Şeridi'nin kuzeyinden tehcir etmeyi, ardından bölgenin kuşatılarak gıda, yakıt ve temiz su girişine izin verilmemesini öngörüyor.

ABD Dışişleri Bakanı Blinken: Haber

ABD Dışişleri Bakanı Blinken: "(Gazze) Savaşı sona erdirme zamanı gelmiş olmalı"

Blinken, NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ile görüşmek üzere bulunduğu Brüksel'de gazetecilere açıklama yaptı. Gazze Şeridi'nde tahliye emri verilen bölgelerden ayrılmak zorunda kalan insanların çatışmalar bittiğinde geri dönmelerinin garanti altına alınması ve insani yardımın girişini artırmak için "daha uzun süreli çatışmalara insani ara verilmesine ihtiyaç olduğunu" söyleyen Blinken, yalnızca saatler değil günler süren duraklamalara ihtiyaç olduğunu kaydetti. Blinken, Kerem Ebu Salim (Şalom) Kapısı'nda bekleyen 900 kamyon olduğunu belirterek, İsrail'in insani yardımları güvenli bir şekilde ihtiyaç sahiplerine ulaştırılma sorumluluğu olduğunu hatırlattı. "SAVAŞI SONA ERDİRME ZAMANI" İsrail'in, Hamas'ın yöneticilerini öldürmek suretiyle hareketin 7 Ekim 2023'teki gibi büyük bir saldırı düzenlemesini engelleyerek "kendisi için belirlediği hedeflere ulaştığını" ifade eden Blinken, "Savaşı sona erdirme zamanı gelmiş olmalı." dedi. Esirlerin serbest bırakılması ve ateşkes anlaşması üzerinde çalıştıklarını kaydeden Blinken, öte yandan çatışmalar sona erdikten sonrası için de bir planın olmasının önemine işaret etti. Blinken, "İsrail savaşı sona erdirmeye karar verirse ve esirleri kurtarmanın bir yolunu bulursak, İsrail'in Gazze'den çıkabilmesi ve Hamas'ın geri dönmemesini sağlamak için de net bir planımız olsun. Dolayısıyla bu planları ete kemiğe büründürmek ve uygulamaya koymak için elimizden geldiğince yoğun bir şekilde çalışıyoruz." diye konuştu.

BM, Gazze'deki Soykırım Karşısında Etkisiz Kaldı Haber

BM, Gazze'deki Soykırım Karşısında Etkisiz Kaldı

AA'nın, İsrail'in Gazze'de soykırım suçu işlemeye devam etmesi karşısında BM'nin bunu durduracak kararlar alamaması ve etkin adımlar atamamasını konu edinen dosya haberinin ilk bölümünde, İsrail'in BM kuruluşları ve yetkililerini defalarca yıpratmaya çalışarak etkisizleştirmesi ele alındı. İsrail, Gazze'deki saldırılarında çoğunluğu kadın ve çocuk 43 binden fazla sivili öldürmesinin yanı sıra bölgede görev yapan BM çalışanlarını da hem sözlü hem de fiziki olarak hedef aldı. İsrail saldırılarında yüzlerce Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) personeli yaşamını yitirirken Ajansın binaları, eğitim merkezleri ve kampları da İsrail tarafından vuruldu. UNRWA'nın "Hamas'ın uzantısı haline geldiği" ve "İsrail aleyhinde çalışan bir kuruluş" olduğu yönünde iddialarda bulunan İsrailli yetkililer, birçok UNRWA misyonunu da engelledi. İsrail yetkilileri, BM Genel Sekreteri Antonios Guterres'e de defalarca tepki göstererek onun liderliğindeki BM'nin "İsrail ve Yahudi karşıtı bir yapı haline dönüştüğünü" savundu. Guterres'in ateşkes çağrılarını "Hamas'a destek" olarak yorumlayan İsrail yönetimi, Orta Doğu'da gerilimin acilen düşürülmesi çağrıları yapan Guterres'i "istenmeyen kişi" ilan ederek ülkeye girişini yasakladığını duyurdu. İsrail, BM raportörlerini de sık sık hedef gösterdi. BM Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese, Gazze'ye ilişkin "Bir Soykırımın Anotomisi" başlıklı raporunda, İsrail'in Gazze'de Filistinlilere karşı "soykırım" yaptığını gösteren eşiği aştığına inanmak için haklı gerekçeler olduğunu bildirmesinin ardından tehditler aldığını açıkladı. Tel Aviv yönetimi, Albanese'ye İsrail'e giriş yasağı getirirken BM Filistin İnsani İşler Koordinatörü Lynn Hastings'in vizesini iptal etti. İsrail Meclisi (Knesset), UNRWA'nın faaliyetlerine son verilmesini öngören yasa tasarısını da kabul etti. "UNRWA'YA YÖNELTİLEN BU ELEŞTİRİ TAMAMEN YERSİZ" UNRWA Kıdemli İletişim Yöneticisi Jonathan Fowler ve BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) Sözcüsü Jens Laerke, İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana BM kurumları ve çalışanlarını defalarca sözlü veya fiziki olarak hedef almasına ilişkin AA muhabirine değerlendirmede bulundu. Saldırıya uğramalarının faaliyetlerini gerçekleştirme yetenekleri üzerinde çok büyük etkisi olduğunu kaydeden Fowler, çalışanların hepsinin bundan etkilendiğini, bunun psikolojik yansımalarının çok belirgin olduğunu söyledi. Fowler, "Savaş öncesi Gazze'de 13 bin personelimiz vardı ve bunların çoğu eğitim sektöründe çalışıyordu. Savaşın başlamasıyla açıkçası eğitim faaliyetlerimizi durdurmak zorunda olduğumuzu biliyorduk, bu da okullarımızın acil durum barınaklarına dönüştürülmesi anlamına geliyordu. Yaklaşık 200 binamız savaştan etkilendi veya vuruldu, binalarımıza sığınan 560'tan fazla kişi öldürüldü. Gazze'deki 13 bin personelimizin yaklaşık 5 bini hala faaliyet gösteriyor. Maalesef savaşın başlangıcından bu yana Gazze Şeridi'nde 230'dan fazla personelimiz öldürüldü. Çoğu aileleriyle birlikte öldü. Onlar Filistinliydi, birçoğu görev başında öldürüldü. Bu tam bir trajedi. (Gazze'deki) Bu personel ölüm sayısının, BM tarihindeki en yüksek ölüm sayısı olduğunu gerçekten vurgulamak istiyorum. Kesinlikle benzeri görülmemiş bir durum ve bu kendi başına son derece şok edici." dedi. Meslektaşlarının hayatını kaybetmesinin, sahada operasyonlarını da etkilediğini vurgulayan Fowler, İsrailli yetkililerin, hayatlarını riske atarak çalışan UNRWA çalışanlarının Gazze Şeridi'ne yardım malzemesi getirmesine, onları dağıtmasına ve bu bölgede dolaşmasına izin vermediğini kaydetti. Fowler, İsrailli yetkililerin UNRWA'nın İsrail aleyhinde çalışan bir kuruluş olduğu yönündeki açıklamalarına da işaret ederek "Bize yöneltilen bu eleştiri tamamen yersiz. Tamamen yanlış ve bunun için hiçbir dayanak yok. BM Genel Kurulu tarafından verilmiş bir yetkimiz var. Bu yetki 1949'da Filistinli mülteciler için yardım çalışmaları yapmak üzere belirlendi. 75 yıl sonra hala orada olmamızın sebebi sorunun özgür, adil ve kalıcı bir şekilde çözülmemesidir. İsrail'in çıkarlarına aykırı bir şekilde çalıştığımız yönündeki algı tamamen yanlış." diye konuştu. UNRWA'nın herhangi bir ulusun lehine veya aleyhine çalışmadığının, insani yardım ve kalkınma kuruluşu olarak var olduğunun altını çizen Fowler, bu faaliyetleri göstermemeleri halinde, bütün bu sorumlulukların hepsinin işgal altındaki Filistin topraklarında işgalci güç olarak İsrail'in yükümlülüğünde olacağını da vurguladı. Fowler, İsrail Meclisi'nin (Knesset), UNRWA'nın faaliyetlerine son verilmesini öngören yasa tasarısının kabul etmesine ilişkin de değerlendirmelerde bulunarak "Elbette, bunun Gazze Şeridi'ndeki uluslararası yardım operasyonunun sonunu getireceğinden çok endişeliyiz. Biz bu yardım operasyonunun omurgasıyız ve bunu sadece biz söylemiyoruz. UNRWA olmadan başka hiçbir BM kuruluşu faaliyet gösteremez. UNRWA'ya alternatif yok. (UNRWA'nın faaliyetlerinin durdurulması) Bunun olmasına izin verilemez, verilmemeli. Savaş son bulmalı. Bu yasanın iptal edilmesi gerekiyor. Ancak elbette önümüzdeki aylarda neler olabileceğinden korkuyoruz." ifadelerini kullandı. "GAZZE'DEKİ BM, UNRWA VE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARINDAN YARDIM GÖREVLİLERİNE SALDIRILAR BİR REZALET" OCHA Sözcüsü Laerke ise 7 Ekim 2023'ten bu yana, başta UNRWA personeli olmak üzere insani yardım görevlilerinin Gazze'de, hiçbir yerde görülmemiş ölçekte acımazsız saldırılara maruz kaldığını bildirdi. Bu saldırılarda en az 239 UNRWA çalışanının öldürüldüğünü kaydeden Laerke, bazılarının da gözaltına alındığını veya işkence gördüğünü anlattı. Laerke, UNRWA tesislerinin 3'te 2'sinden fazlasının hasar gördüğünü veya yok edildiğini, bazı tesislerin de askeri amaçlarla kullanıldığının altını çizdi. "Bu tür eylemler, devlet ve devlet dışı aktör olsun tüm tarafların insani yardım görevlilerini koruması gerektiğini vurgulayan uluslararası insancıl hukukun ciddi ihlallerini oluşturuyor." ifadesini kullanan Laerke, insani yardım çalışanlarına yönelik saldırıların kabul edilemeyeceğini ve onları korumak için her türlü çaba gösterilmesi gerektiğinin altını çizdi. Laerke, şöyle devam etti: "Gazze'deki BM, UNRWA ve sivil toplum kuruluşlarından yardım görevlileri, tarafsızlık ve bağımsızlık ilkelerine göre hareket ederek sivillerin acısını hafifletmek için orada. Onlara yönelik devam eden saldırılar bir rezalet ve uluslararası toplum, bunu derhal ele almalı. Bu şiddeti sona erdirmek için harekete geçmeli ve hesap verebilirliği sağlamalıdır." Medyada ve çevrim içi mecralarda yardım görevlilerine yönelik rahatsız edici sözlü saldırılara da tanık olduklarını vurgulayan Laerke, bu tür düşmanlıkların kabul edilemeyeceğini ve nefret ortamını beslediğini kaydetti. Laerke, "Savaşı sona erdirmek ve Gazze'deki 2 milyon kişinin ve hala rehine olarak tutulanların acılarını gidermek için tam tersine ihtiyaç duyulmaktadır." dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.