Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Iddianame

Herkes Duysun - Iddianame haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Iddianame haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

İstanbul'daki gece kulübü yangını için hazırlanan iddianamenin detaylarına ulaşıldı Haber

İstanbul'daki gece kulübü yangını için hazırlanan iddianamenin detaylarına ulaşıldı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 29 kişi "maktul", 27 kişi "müşteki", 9 kişi ise "sanık" sıfatıyla yer aldı. İddianamede, 2 Nisan'da saat 12.35 sıralarında ''Masquerade'' isimli iş yerinde yangın çıktığına ilişkin ihbar üzerine itfaiye ve sağlık ekiplerinin buraya sevk edildiği, itfaiye görevlilerinin içeride mahsur kalan kişileri dışarıya çıkardığı ifade edilerek, yangında 29 kişinin hayatını kaybettiği anlatıldı. Yangında, müşteki şüpheli Ercan Erkan, dumandan etkilenen Usamettin Yıldırım ile Gülden Taşpınar'ın yaralandığı kaydedilen iddianamede, savcılık ve bilirkişi heyetinin olay yerinde yaptığı çalışma neticesinde gece kulübü işletmesinin sahiplerinin Şahzade Şekergümüş, Fatma Dörtgül ile Mehmet Menduh Ceylan, mesul müdürünün ise İsmet Şen olduğunun belirlendiği aktarıldı. İddianamede, işletmedeki tadilat sırasında metal işlerini yapan kişilerin Çağatay Altunel ve Kahraman Erdem olduğu, Dursun Çelik ve Sibel Çelik'in iş yerindeki asansörlü ve hidrolik destekli sandalyeyi kuran şirketin sahibi oldukları, İbrahim Bildirici'nin ise işletmenin tadilat ve tamirat işlerinden sorumlu olduğunun tespit edildiği belirtildi. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ YÖNETMELİKLERİNE UYGUN HAREKET EDİLMEMİŞ Soruşturmanın başlangıcında alınan ön bilirkişi raporunda Şekergümüş, Dörtgül ve Ceylan'ın iş yeri sahibi olarak "işveren", İsmet Şen'in ise "işveren vekili" olarak tanımlandıkları ayrıca Erdem ve Altunel'in tadilatı gerçekleştiren firma sahipleri olarak "iş yeri sahibi", Dursun Çelik'in ise "alt taşeron" olarak tanımlanması gerektiği belirtilmekle beraber, Şekergümüş, Dörtgül ve Ceylan'ın iş yerinde çalışan geçici işçilere eğitim vermek zorunda oldukları halde eğitim vermedikleri, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun "İşverenin genel yükümlülüğü" maddesinin hükümlerine uymayan bu sanıklar ile işveren vekili Şen, Altunel, Erdem ve Çelik'in kusurlu bulundukları yönünde kanaat bildirildiği ifade edildi. Soruşturma kapsamında gözaltına alınan ve kusurlu bulunan 7 şüpheli ile Sibel Çelik'in tutuklandığı ancak Çelik'in tutukluluğuna itiraz edilmesi sonrası tahliye edildiği aktarılan iddianamede, olaya ilişkin alınan yangın raporuna da yer verildi. Rapora göre, yangının söndürülmesi sonrasında yapılan incelemede, işletmenin mal kabul bölümü girişine göre yaklaşık 15 metre mesafede yanmaya dayalı ağır tahribat ve deformasyonun oluştuğu, bu alanda yapılan detaylı incelemede, tadilat amacıyla kullanılan ve prize takılı halde bulunan elektrikli kaynak makinesi, elektrikli metal kesme motoru gibi elektrikli el aletleri ile çeşitli sayıda sanayi tipi oksijen tüplerinin bulunduğunun gözlendiği aktarıldı. Güvenlik kamerası kayıtlarına göre yangının saat 12.44'te başladığının görüldüğü, mal kabul giriş kapısından yaklaşık 15 metre mesafede sahneye geçişte ve sağ tarafta bulunan localara çıkış alanında yapılan kaynak çalışması sırasında elektrikli kaynak makinesinden çıkan kıvılcımların ses yalıtım, izolasyon ve döşeme gibi kolay yanıcı nitelikteki malzemeleri tutuşturmasıyla yangının başladığı ve hızla çevresine yayıldığı, çalışanların taşınabilir yangın söndürme cihazlarıyla yangını söndürmeye çalıştıklarına vurgu yapılan iddianamede, yangının hızla büyümesi ve yayılması sırasında işletmede yoğun duman oluştuğu ve elektriğin kesildiği kaydedildi. İddianamede, iş yerinde acil durum aydınlatmaları ile yönlendirme levhaları olmadığı, mevcut sprinkler söndürme sistemi ve yangın dolaplarının çalışmadığının tespit edildiğine vurgu yapılarak, itfaiye ekiplerince yangının söndürülmesi sonrasında gece kulübünün çeşitli noktalarında hareketsiz yatan kişilerin bulunduğu belirtildi. Bilirkişi heyetinin raporuna da yer verilen iddianamede, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nda yer alan "Sağlık gözetimi" maddesi ile Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik'te yer alan "İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimi" maddesi ve aynı yönetmeliğin "Eğitim süreleri", "Acil durum planları, yangınla mücadele ve ilk yardım" maddesine uyulmadığının tespit edildiği bildirildi. RİSK ANALİZİ VE ACİL EYLEM PLANININ TADİLATA UYGUN OLMADIĞI TESPİTİ Raporda ayrıca, İş Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği'nin "İş ekipmanı ile ilgili kurallar" maddesinin hükümleri ile İş Sağlığı ve Güvenliği Risk Değerlendirme Yönetmeliği'nin "İşveren yükümlülüğü" maddesine de uyulmadığı bildirilerek, buradan hareketle işletme risk analizi ve acil eylem planının yapılan tadilata uygun olmadığının belirlendiği ifade edildi. İşletmede acil yönlendirme ve aydınlatma sistemlerinin yapılan tadilat neticesinde devre dışı bırakıldığı ve yangın sırasında işletmede kurulu sprinkler sisteminin çalışmadığı, gece kulübünde gerekli tedbirlerin alınmadığı ve tadilat işlemlerinde gerekli özenin gösterilmediğine ilişkin tespitlerin yer aldığı bilirkişi raporunda, şüphelilerde kusur bulunduğu belirtildi. YANGININ SANIKLAR TARAFINDAN ÖNGÖRÜLEBİLİR OLDUĞU VURGUSU İddianamede, mevcut söndürme sistemi ve yangın dolaplarının çalışmaması ile acil durum aydınlatmaları ve yönlendirme levhalarının olmaması tespitlerinin birlikte değerlendirilmesi neticesinde, elektrikli kaynak makinesi kullanılmak suretiyle kolay yanıcı nitelikteki malzemeleri barındıran tadilat işleminin yapıldığı gece kulübünde yangının öngörülebilir olduğu ifade edilerek, "Ancak şüpheliler tarafından özen yükümlülüğüne aykırı davranılmak suretiyle öngörülebilecek ancak istenmeyen neticenin gerçekleşmesine iradi hareketle sebebiyet verildiği ve bu haliyle şüphelilere isnat edilen eylemin bilinçli taksir boyutunda manevi unsur içerdiği yönünde tarafımızda kanaat hasıl olmuştur." denildi. Soruşturma kapsamında gece kulübü çalışanlarından şüpheli olarak ifadeleri alınan kasiyer Salim Arslan, halkla ilişkiler uzmanı Arda Arman Perihan ile tadilatta görev alan ve yangında yaralanan müşteki şüpheli Ercan Erkan'a bilirkişi raporunda kusur bulunmadığı anlatılan iddianamede, olayda yaralanan müşteki Usame Yıldırım ile olaya müdahale ederken yaralanan itfaiye eri Fatih Aşçı'nın şikayetçi olmadıkları kaydedildi. İddianamede, dönemin Beşiktaş Belediyesi başkan yardımcıları, ruhsat denetim müdürü, İstanbul Büyükşehir Belediyesi itfaiye müdür yardımcısı ve itfaiye zabıta amirinin de aralarında bulunduğu şüphelilerin soruşturmasının ayrı bir dosya üzerinden yürütüldüğü bilgisi de yer aldı. Sanıklar Kahraman Erdem, Çağatay Altunel, Şahzade Şekergümüş, Fatma Dörtgül, Mehmet Memduh Ceylan, İsmet Şen, Dursun Çelik, Sibel Çelik ve İbrahim Bildirici'nin "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak" suçundan 2 yıl 8'er aydan 22 yıl 6'şar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. İddianame, İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. Sanıklar ilerleyen günlerde hakim karşısına çıkacak.

İddianamede plakası bile verilmemişti: Sinan Ateş'in katilinin kaçırıldığı “çakarlı” aracın görüntüleri ortaya çıktı Haber

İddianamede plakası bile verilmemişti: Sinan Ateş'in katilinin kaçırıldığı “çakarlı” aracın görüntüleri ortaya çıktı

Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş cinayetine ilişkin 22 kişi hakkında hazırlanan iddianamede plakası dahi verilmeden “Audi marka” olarak bahsedilen ve tetikçi Eray Özyağcı’nın Ankara’dan İstanbul’a kaçırıldığı aracın görüntüsüne T24 mhabirleri ulaştı. T24'ten Asuman Aranca'nın haberine göre görüntüde, koruma tahsisli olduğu öğrenilen ve iddianamede azmettirici olarak gösterilen eski Ülkü Ocakları yöneticilerinden Tolgahan Demirbaş ile Emre Yüksel’in kullandığı aracın “çakarlı” olduğu görülüyor. Dosyadaki bilgilere göre, aracın “çakar” açık haldeki bu görüntüsü, tetikçinin İstanbul’a bırakılmasının ardından Demirbaş ve Yüksel’in Ankara istikametine dönüşleri sonrasında Çamlıca gişelerindeki Plaka Tanıma Sistemi’ne takıldı. Hakkında, daha önce işlediği suçlar nedeniyle yakalama kararı bulunan Özyağcı’yı İstanbul’dan Ankara’ya Transporter marka araçla iki özel harekât polisinin getirdiği ortaya çıkmıştı. Polislerin kullandığı aracın Ankara’ya gelişi sırasında trafik kontrolüne takıldığı ancak aracı kullanan Aşkın Mert Gelenbey isimli polisin kimlik kartını göstererek tetikçiyi yakalanmaktan kurtardığı anlaşılmıştı. Söz konusu “çakarlı ve tahsisli” aracın ise tetikçinin kaçırılmasında kullanıldığının tespit edilmesinin ardından başka kişilere devredildiği öne sürülüyor. PLAKASI DAHİ VERİLMEDEN “AUDİ MARKA ARAÇ” DENİLDİ Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş, 30 Aralık 2022’de, Ankara’nın en merkezi yerlerinden Çukurambar’da uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Üzerinden 16 ay geçen cinayete ilişkin soruşturma kapsamında, tetikçi Eray Özyağcı, silahlı eylemi organize eden Doğukan Çep, eski Ülkü Ocakları yöneticileri Tolgahan Demirbaş, Emre Yüksel ve Avukat Serdar Öktem ile 3 polisin de aralarında bulunduğu 22 tutuklu hakkında düzenlenen iddianame 7 Mayıs’ta kabul edildi. Ancak bilirkişi raporunun bulunmadığı iddianamede tetikçinin kaçırılmasında kullanılan araçtan plakası verilmeden “Audi marka” diye bahsedildi. EŞİ AYŞE ATEŞ: KORUMA TAHSİSLİ ARAÇ ARAŞTIRILSIN Ateş’in eşi Ayşe Ateş’in iddianamede yer verilmeyen ifadesinde de bu aracın plakasının 06 AT 5021 olduğunu ve koruma tahsisi bulunduğunu belirterek, “Aracın kim adına kayıtlı olduğu, kimler tarafından kullanıldığı, olay tarihi, öncesi, olay günü ve olay sonrası, gişe geçiş bilgileri, Plaka Tanıma Sistemi’nden (PTS) geçiş güzergâhlarının, o tarihlerdeki kullanıcısının, bu araçta kimlerin yer aldığının tespit edilmesini ve bu şahısların diğer şüpheli şahıslar ile baz istasyonu karşılaştırması yapılmak suretiyle tespit edilmesini talep ediyorum” dediği ortaya çıktı. ÇAKAR GÖRÜNTÜSÜ PTS’YE TAKILDI Tetikçi Özyağcı’nın kaçırılmasında kullanıldığı ortaya çıkan ve iddianamede bilgilerine yer verilmeyen Audi marka aracın, cinayetin ertesi günü PTS’ye takılan “çakarlı” görüntüsüne ulaştı. İddianamede de yer verilen görüntü inceleme tutanağına göre söz konusu aracın, cinayetin işlendiği 30 Aralık günü akşam saat 18.34’te Mevlana Bulvarı’ndan Gölbaşı İstikametine gittiği görüldü. Aynı araç 13 dakika sonra saat 18.47’de, tetikçinin, iddianamede azmettirici olarak görünen eski Ülkü Ocakları Yöneticisi Tolgahan Demirbaş tarafından cinayet sonrası ilk olarak bırakıldığı ve Gölbaşı’ndaki çiftliğe giden yol üzerinde bulunan köpek üretim çiftliği kamerasına takıldı. Buradan Aytaç Ataç’ın sahibi olduğu çiftliğe giderek tetikçiyi alan, ön koltuğunda Tolgahan Demirbaş, şoför koltuğunda ise Emre Yüksel’in bulunduğu ancak arka kısmın görülemediği araç daha sonra İstanbul istikametine doğru devam etti. KURYE YAKALANINCA BOLU’YA DÖNDÜLER Demirbaş ve Yüksel’in telefon sinyal kayıtları ile de örtüşen PTS görüntülerine göre araç, Bolu’yu geçerek Düzce’ye geldi. Bu sıralarda, tetikçiyi olay yerine getiren kurye Vedat Balkaya’nın Kocaeli gişelerde yakalandığına ilişkin bilgi basına düştü. Arka koltuğunda tetikçinin bulunduğu değerlendirilen Yüksel ve Demirbaş’ın kullandığı araç da bu nedenle saat 22.00 sıralarında Bolu’ya döndü ve tetikçi Özyağcı burada kameraların olmadığı bir yerde indirildi. BAŞ DÖNDÜREN GÜZERGÂH Bolu’da geçici olarak tetikçiyi indiren ve burada bir restoranda yemek yiyen Demirbaş ve Yüksel, daha sonra 23.35 sularında tekrar İstanbul yönüne hareket etti ve Kurtköy’deki bir otelde konakladı. Ancak iddianamede, aracın PTS’ye takılan görüntüleri yerine ikilinin Kurtköy’de kaldığı otele ait ve araç plakasının okunmadığı görüntülerden bahsedildi. Geceyi Kurtköy’deki otelde geçiren Demirbaş ve Yüksel, sabah saatlerinde tekrar Ankara istikametine doğru yola çıktı ve 11.15 sularında Bolu’ya geldi. Tetikçiyi geçici olarak bıraktıkları Bolu’dan bir kez daha alan ikili, daha sonra bir kez daha İstanbul yönüne döndü ve saat 13.15 sularında bir kez daha Pendik’e gelerek yine kameraların bulunmadığı bir alanda tetikçiyi bıraktı ve 13.45 itibarıyla Ankara istikametine döndü. Aracın çakarlarının yandığı görüntü de bu esnada PTS kameralarına takıldı. "ARKA KOLTUĞA OTURDUM" Cinayet sonrası kaçırılan ve 6 Şubat’taki Kahramanmaraş depremlerine kadar saklanmayı başaran tetikçi Özyağcı, kaçırılmasına ilişkin süreci anlatırken, kendisine kimlerin yardım ettiğini söylememişti. Ancak Özyağcı, Ankara’dan bir araçla alındığını ve aracın arka koltuğuna bindiğini anlatmıştı. Özyağcı, cinayeti işledikten sonra kurye Vedat Balkaya’nın kullandığı motosiklete binerek yola çıktığını, Gölbaşı tarafında kendisini bekleyen araca bindiğini aktarmıştı. Gölbaşı’nda Özyağcı’yı bekleyen aracın ise Demirbaş’a ait olduğu ortaya çıkmıştı. Özyağcı’yı olaydan hemen sonra kendi arabasıyla Gölbaşı’ndaki çiftliğe bırakan Demirbaş’ın, daha sonra iddianamede “Audi” denilerek geçiştirilen koruma tahsisli ve çakarlı araçla aldığı anlaşılmıştı. Tetikçi Özyağcı ise ifadesinin olay yerinden kaçışına ilişkin bölümünde, kendisini İstanbul’a götürmek üzere gelen aracın arka koltuğuna oturduğunu söylemişti. Araç sürücüsünün ismini vermeyen Özyağcı, bırakıldığı yerden almaya aynı kişinin geldiğini ancak bu kez farklı araç kullandığını anlatmıştı. PEŞ PEŞE KAMERALARA TAKILDILAR Öte yandan, iddianamede sadece “Bolu’dan aracıyla geçtiği” anlaşılan ancak ne yaptığı anlaşılamayan tutuklu avukat Serdar Öktem’in de tetikçinin Bolu’ya bırakılmasından birkaç saat sonra 34 NR 6144 plakalı aracıyla Bolu’ya geldiği belirlendi. Bir süre sonra, iddianamede ismi geçmeyen Ülkü Ocakları Ankara İl Başkanı Ömer Şanlı’nın, 06 DB 7018 plakalı ve yine tahsisli olduğu belirlenen Passat marka araçla, Öktem’in bulunduğu yere geldiği anlaşıldı. İki araç burada peş peşe kameralara takıldı. Demirbaş ve Yüksel tarafından geçici olarak Bolu’ya bırakılan tetikçi Özyağcı, geceyi Bolu’daki yaylalardan birinde meskun bir yerde geçirirken, Şanlı ve Öktem de Bolu’da konakladı.

Seçil Erzan davasında yeni iddianame: Mağdur sayısı arttı Haber

Seçil Erzan davasında yeni iddianame: Mağdur sayısı arttı

Aralarında spor dünyasından Arda Turan, Emre Belözoğlu, Fernando Muslera ve Selçuk İnan’ın da bulunduğu 26 kişiyi dolandırdığı iddia edilerek tutuklanan eski Denizbank Levent Büyükdere Caddesi Şube Müdürü Seçil Erzan'ın da arasında bulunduğu 2’si tutuklu 7 sanıklı davayla bağlantılı olarak bir yeni iddianame daha hazırlandı.  Soruşturmayı yürüten savcılıkça hazırlanan iddianame mahkeme tarafından kabul edilerek dosyanın birleştirilmesine karar verildi. FONA MÜŞTERİ BULMASI HALİNDE KAR PAYI VERECEĞİNİ SÖYLEMİŞ Cumhuriyet'te yer alan habere göre, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Fatih Altıntaş şikayetçi olarak yer aldı. Altıntaş’ın ifadesinde Erzan’ı eşinin annesinin akrabası olmasından dolayı tanıdığını anlattı. Altıntaş, Seçil Erzan’ın 2023 yılında kendisine ulaşarak ünlü isimlerinde içinde olduğu bir fondan bahsettiğini ve yatırım yapmasını istediğini aktardı.  Fatih Altıntaş Şubat 2023’de Seçil Erzan’a 78 bin dolar verdiğini karşılığında ise herhangi bir belge almadığını, Erzan’ın fona yatırımcı bulması halinde kendisine de kar payı vereceğini söylediğini ifade ederek şikayetçi olduğunu anlattı. İSTENEN CEZA 285 YILA ÇIKTI Savcılık, Erzan hakkında "Tacir veya Şirket Yöneticisi Olan ya da Şirket Adına Hareket Eden Kişilerin Ticari Faaliyetleri Sırasında Dolandırıcılık" suçundan düzenlediği iddianameyi, ana davanın görüldüğü İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi.  Mahkeme, yeni iddianamelerin ana dosyayla birleştirilmesine hükmetti. Böylece 26 olan mağdur sayısı 27’ye yükselirken, Seçil Erzan için istenen ceza talebi de 87 yıldan 285 yıla yükseldi.

Erzan davasında yeni gelişme: Dosyaya yeni rapor eklendi Haber

Erzan davasında yeni gelişme: Dosyaya yeni rapor eklendi

İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dava dosyasına gelen raporda, sanıklar Seçil Erzan, Ali ve Atilla Yörük'ün mesaj kayıtlarına yer verildi. Raporda, 15 Mart ve 7 Nisan 2023 tarihleri arasında sanık Erzan'ın internet aramalarında, "Hangi ilaç öldürür?", "Türkiye'ye suçlu iadesi olmayan ülkeler 2023", "İsviçre suçlu iadesi", "Suçlu iade etmeyen ülkeler", "İntihar çeşitleri", "Fare zehri insanı kaç saatte öldürür?", "Nasıl intihar edilir?", "Kendini asma", "Fare zehri insana zarar verir mi?" ve "Bilekleri kesmek" ifadeleriyle aramalar yaptığının tespit edildiği belirtildi. Erzan'ın telefonundaki pek çok fotoğrafın silindiğinin tespit edildiği aktarılan raporda, elde edilebilen fotoğraflarda ise sanığın kişisel ajandasında bazı müştekiler ile "hoca" ve "F.T." isminin yazılı olduğu kişilere ilişkin yaptığı ödeme kayıtları ve senetlerin bulunduğu fotoğraflara, 7 Nisan 2023'te müşteki Volkan Bahçekapılı ile sanık Erzan arasında gerçekleşen konuşmaların devamında Bahçekapılı'nın Erzan'a "Ya sen ne kadar yalancı bir kadınmışsın. Şimdi hocayı arıyorum." mesajına da yer verildi. 9 NİSAN 2023'TEN ÖNCEKİ TELEFON KAYITLARINI SİLMİŞ Raporda, Ali Yörük ve Atilla Yörük'ün 9 Nisan 2023'ten itibaren telefonlarını kullanmaya başladıklarının belirlendiği, sanıkların telefon değiştirme ya da sıfırlama işlemlerini anlaşıp birlikte yapmış olabileceklerinin tespit edildiği değerlendirildi. Sanıkların telefonlarında 9 Nisan 2023'ten öncesine ait çok az sayıda veri olduğu bildirilen raporda, Atilla Yörük'ün 3 kişiye "Telefonu değiştirdim." mesajını gönderdiğine işaret edildi. Raporda, Ali ve Atilla Yörük'ün olaya ilişkin soruşturmanın başladığı tarihlerde yazılan haberlerin sayfalarını birbirlerine yolladığının görüldüğü kaydedildi. Sanık Ali Yörük'ün rehberinde kayıtlı olmayan yabancı bir hat numarasıyla aralarında geçen konuşmada söz konusu numaranın Yörük'e "Sizi o zaman uyardım. Devam ettiyseniz takibi vardır, yanarsınız." şeklinde mesaj gönderdiği de raporda yer aldı. İDDİANAMEDEN İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, sanık Seçil Erzan'ın, bir bankanın Levent'teki şubesinde müdür olarak çalıştığı ve müşteki Bülent Çeviker'den kişisel güven ilişkisine dayalı 2 milyon dolar alarak yüksek kar vaadiyle yeniden kendisine iade edeceğini bildirdiği kaydediliyor. İddianamede, müşteki Çeviker'e para karşılığında yazılı evrak verildiği ancak daha sonra Çeviker'in Erzan'a ulaşamadığı, durumu bankaya bildirdiği, banka tarafından araştırma yapıldığı, Erzan hakkında suç duyurusunda bulunulduğu ifade ediliyor. Sanık Erzan'ın bu yöntemle futbolcular, iş insanları ve çeşitli meslek gruplarından müştekilere, yüksek kar getirisi olan güvenilir bir fon bulunduğunu, kamuoyunda tanınan Fatih Terim ve Hakan Ateş gibi isimlerin bu fona dahil olduğunu söyleyerek, müştekileri bu fona para yatırmaya ikna ettiği anlatılan iddianamede, gerçekte ise böyle bir fonun hiç olmadığının tespit edildiği belirtiliyor. İddianamede, Erzan'ın, müştekilerin verdiği paralara ilişkin sahte belgeler oluşturup, bu belgelere bankanın kaşesini ve ıslak imzasını atıp müştekilere teslim ettiği ve dolandırıcılık kastıyla hareket ettiği kaydediliyor. SANIK ERZAN'IN 252 YILA KADAR HAPSİ İSTENİYOR Sanık Erzan'ın "özel belgede sahtecilik" ve "tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında, kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında nitelikli dolandırıcılık" suçlarından 69 yıldan 226 yıla kadar hapsi istenen ana iddianamenin ardından hazırlanan yeni iddianameyle Erzan hakkında istenen hapis cezası da yükseldi. Erzan'ın, 77 yıldan 252 yıla kadar hapsinin talep edildiği iddianamede, sanıklar Ali Yörük, Kerem Can, Hüseyin Eligül, Nazlı Can, Atilla Yörük ve Asiye Öztürk'ün ise aynı suçlardan 3 yıl ile 85 yıl arasında hapisle cezalandırılması isteniyor. İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dava kapsamında 2'si tutuklu 7 sanığın yargılaması sürüyor.

Parti yöneticisini öldüren MHP İlçe Başkanı için istenen ceza belli oldu Haber

Parti yöneticisini öldüren MHP İlçe Başkanı için istenen ceza belli oldu

Ankara’nın Pursaklar ilçesinde 29 Nisan 2023 tarihinde MHP eski il yöneticilerinden Ferhat Özcan, MHP Pursaklar İlçe Başkanı Mehmet Ersin Ekinci tarafından iş yerinde tabancayla vurularak öldürüldü. Silah sesini duyanların ihbarı üzerine olay yerine çok sayıda polis ve sağlık ekibi sevk edildi. Özcan, sağlık ekiplerinin müdahalesine rağmen olay yerinde hayatını kaybederken, cinayeti işleyen Ekinci ise polise teslim oldu. Şüpheli, emniyetteki işlemlerinin ardından çıkarıldığı sulh ceza hakimliğince tutuklandı. “KIZ ARKADAŞIM FERHAT ÖZCAN İLE GÖRÜŞMEMİ İSTEMEDİĞİNİ SÖYLEDİ” Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma tamamlandı. İddianamede yer alan ifadesinde Ekinci, maktul Özcan ile çocukluktan beri arkadaş olduklarını belirtti. Kendisinin eski kız arkadaşı F.S. ile Özcan'ı tanıştırdığını belirten Ekinci, "2017'de tanıştığım ve sonradan sevgili olup ayrıldığım F.S., bana o dönem Ferhat ile görüşmemi istemediğini söyledi. Bunun nedenini sorduğumda Ferhat'ın hal ve hareketlerini beğenmediğini söyledi. 2023 yılı başında F.S. ile ilişkimize ara verdik ama görüşüyorduk. F.S. sosyal medya hesabından sigorta reklamı yaptığı için Ferhat da ona ulaşmış, F.S'ye sigorta işlerini yaptırmaya başlamış. Ben de bunu F.S. ile aynı ortamda olduğumda telefonuna gelen bir mesajdan öğrendim. F.S. bana, Ferhat'ın Sincan'da ofis açtığını ve kendisinin de yanında işe başladığını söyledi. F.S'nin sosyal medya hesabında bir paylaşım gördüm. Aracın ön kısmında bir çiçek vardı ve yolcu koltuğundan yolu çekiyordu. Öndeki araç Ferhat'ın arabasına benziyordu. F.S'yi aradım, bana bir şeyler söyledi. Bir süre sonra Ferhat beni aradı nerede olduğumu sordu, ben de söyledim. Ferhat ile birlikte 3 kişinin olduğu bir araç önüme kırdı, ben de kaza yapmamak için durdum. Ferhat bana vurmaya başladı, yanındakiler yanımda bulunan silahı alarak beni aracıma bindirdi. Bir benzinlikte durdum ve Ferhat ile F.S'nin aracını gördüm. Ferhat beni tekrar arayıp küfür etmeye başladı. Beni takip ettiklerini düşündüğüm için ben de onları takip ettim. Bulundukları yerde ben de durunca silahımı alan kişiler bu sefer beni yine aracıma bindirip gitmem gerektiğini söyledi. Ferhat beni tekrar aradı ve 'Silahın bende, erkeksen gel al' dedi. Ben de Ferhat'ın evinin önüne silahımı almaya gittim. Çünkü silah babamındı, bir olay olursa olan babama olur diye silahı almak istedim. Ferhat'ın ziline bastım ancak kimse açmadı. Balkona çıktığında elinde bir tüfeğin olduğunu gördüm. Bana 'Seni asfalta sereceğim' dedi. Oradan ayrılıp ofisime gittim, uyudum. Ofiste olan bir silahım vardı, onu alıp Ferhat'ın evine gittim. Kapıda sadece babamın silahını istedim. Küfürler edince ben de karşılık verdim. İçeri doğru hamle yapınca belimdeki silahı çıkararak ateş ettim ve evden kaçtım. 1-2 saat sonra kendime gelince polise teslim oldum" dedi. İddianamede, maktul Ferhat Özcan'ın vücudunda 5'i öldürücü nitelikte 7 ateşli silah mermi çekirdeği yarası tespit edildiği belirtildi. Ayrıca şüpheli Ekinci'nin söz konusu eve giriş ve çıkış süresinin yaklaşık 4 dakika olduğu kaydedildi. Mehmet Ersin Ekinci hakkında 'tasarlayarak kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet ve 'ruhsatsız silah taşımak' suçundan 3 yıla kadar hapis cezası talep edildi. Hazırlanan iddianame, Ankara 1'nci Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.

Otel işletmecisi çifti katledildi! Yargılanmaya devam edildi Haber

Otel işletmecisi çifti katledildi! Yargılanmaya devam edildi

Avcılar’da otel işletmeciliği yapan Nuri Yıldız ve Esra Yıldız çiftinin katledilmesine ilişkin davada maktulleri öldürdükleri iddia edilen yeğenlerin yargılanmasına devam edildi. Küçükçekmece 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuklu sanıklar Aleyna Yıldız, Ferhat Yıldız, Mühyettin Yıldız ve müştekiler hazır bulundu. Duruşmaya taraf avukatları da katıldı. Duruşmada ayrıca tanıklar dinlendi. “Aynı koğuşta kalıyorduk. Koğuş küçüktü, konuşulanlar duyuluyordu” Tanık Oğulcan Durmuş beyanında, “Ben 2 Aralık’ta metris cezaevinde tutukluydum. Orada sanık olan Ferhat ve Mühyettin ile tanıştım. Aynı koğuşta kalıyorduk. Koğuş küçüktü, konuşulanlar duyuluyordu. Mühyettin zaten cinayeti söyledi, Ferhat söylemedi. Kriminalde bir ayakkabı varmış onda ve kamerada oynama yaptıklarını söylüyorlardı. Bunu koğuştaki herkes biliyordu. Tek bir delil kalmış oda HTS kayıtları. Olayı hasım cinayeti olarak bildiğim için böyle bir olayı yaptım. Ben dışarı çıktığım zaman ‘Bir hattı dışarı çıkarabilirim. Sonra kız arkadaşın kullanır. Senin kullanmadığın anlaşılır’ dedim. Belli bir miktarda anlaştık. Önce Gamze’yle görüştük sonra ablası Sünniye ile plan program yaparak her şeyi görüştüm. Daha sonra ben internetten haberleri görünce çekindiğimden bu olayın içerisine girmek istemedim. Bende ablasını oyaladım" dedi. “Amcalarına bunu yapmış insanlar bana neler yapmaz bu işe girilmez diye düşündüm” Tanık Oğulcan Durmuş beyanında, "Sünniye’nin psikolojisi çok iyi değildi. Ben kendilerini oyalama başladıktan sonra sana para vereyim demeye başladı. Sonra beni tehdit etti. Ben de amcalarına bunu yapmış insanlar bana neler yapmaz para için bu işin içine girilmez diye düşündüm. Tehdit de edildiğimden Fatih’teki oteli arayıp olayı anlattım. Tehditler devam edince Yasemin Hanımın numarasını istedim. Benimle yüz yüze görüştü. Kendisine durumu anlattım. Ben hattı vermedim. Sünniye beni karşı tarafın adamı sandı. Bana ‘Sen benden para almıyorsun demek ki başkasından para alıyorsun’ dedi. Yasemin Dallı’dan da para almadım" şeklinde konuştu. Maktul Esra Yıldız’ın annesi müşteki Yasemin Dallı, “Biz hiçbir şey bilmezken, dosyada gizlilik kararı olmasına rağmen Oğulcan her şeyi biliyordu” dedi. “Kendisi bizi tehdit etti” Sanıkların kardeşi tanık Sünniye Yıldız beyanında, “Oğulcan abimin koğuşunda kaldığını söyleyerek benden 10 milyon TL para talep etti. Bunun karşılığında dosyayı bana vereceğini söyledi ‘Hattın sahibini buluruz’ dedi. Karşı tarafa gidelim otellerine bir şey yapalım gibi konuştu. Ben bunu kabul etmedim. Benden bir karşılık alamayınca ‘Bakın görün size neler yapacağım’ dedi. Kendisi bizi tehdit etti. Ben sonra onu engelledim. Bizim ondan öyle bir talebimiz olmadı kendisi bize ulaştı” diye konuştu. “Cenazeyi defnetmek üzere onu beklerken kendisi gitmiş kebap yiyip keyif yapmış” Tanık Hadim Yıldız, “Sanıklar yeğenlerim olur. Cenazemizi defnedeceğimiz gün Mühyettin cenaze arabasındaydı. Biz cenazeyi defnetmek üzere onu beklerken kendisi gitmiş kebap yiyip keyif yapmış. Dosyadaki görüntülerde olan kişilerde yüzde yüz bunlardır. Bunlar bir oyun oynayıp otelin üstüne konmak istediler” dedi. Emniyetteki ifadelerine göre görüntülerdeki kişileri teşhis eden sanıkların ailesi duruşmada o ifade ve teşhisi kabul etmedi. O gece sanıkların evde oldukları söylendi. Mahkeme sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Eksik hususların giderilmesi için duruşma ertelendi. İddianameden Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede olay şöyle anlatıldı, 11 Ekim 2021 tarihinde Esenyurt Haramidere mevkiinde otoyol kenarında bulunan araç yanar vaziyette bulundu. Söndürme işlemleri sırasında yapılan incelemede aracın içinde kimsenin bulunmadığına ve aracın dış kısmında kan olduğu tespit edilirken, şoför mahallinde maktul Nuri Yıldız’a ait nüfus cüzdanı bulundu. Nuri Yılmaz’a ulaşmak için Denizköşkler Mahallesi'nde bulunan ikametine gidildiği kaydedildi. Evin kapısının kilitli olması üzerine çilingirle kapının açtırılıp içeri girildiğinde maktulün eşi Esra Yıldız’ın boğazının kesilerek öldürüldüğüne ve yapılan aramalar sonucunda Beylikdüzü’nde cesedi bulunan maktul Nuri Yıldız’ın başına isabet eden 3 kurşunla hayatını kaybettiğine yer verildi. Soruşturma çerçevesinde incelenen güvenlik kamera görüntülerinde Esra Yıldız'ın öldürüldüğü gece evine gelen koyu renk şapkalı ve maskeli iki erkeğe kapıyı açtığı, bu kişilerin 10 dakika sonra binadan çıktıkları tespit edildi. Nuri Yıldız'ın ise, Beyoğlu'ndaki bir otelden tek başına ayrıldıktan sonra, bir parkın önünde dörtlüleri yanan bir otomobilin önünde durduğu, daha sonra Edirne yönüne gittiği belirlendi. Şüphelilerin kullandığı cep telefonu hatlarının HTS kayıtlarının incelenmesi üzerine şüphelilerin olay saatinde evde olmadıkları belirlendi. Yapılan araştırmada şüpheliler, maktul Esra Yıldız’ın bulunduğu konuta girdikleri kamera görüntülerinde ve HTS kayıtlarından tespit edildi. Tespitler sonucunda şüpheliler Ferhat Yıldız ve Mühyettin Yıldız olduğu belirlendi. Otomobili park edip ayrılan şüphelinin ise Aleyna Yıldız olduğu teşhis edildi. Cumhuriyet Başsavcısı, 3 sanık hakkında ‘ tasarlayarak öldürme’ suçundan 2’şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 3 ayrı suçtan 9’ar yıl hapis cezası talep edildi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.