Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Ingiltere

Herkes Duysun - Ingiltere haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ingiltere haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

İngiltere'de The Guardian ve The Observer çalışanları 48 saatlik greve gitti Haber

İngiltere'de The Guardian ve The Observer çalışanları 48 saatlik greve gitti

İngiltere'de 1791'de kurulan ve dünyanın en eski haftalık gazetesi unvanını elinde bulunduran The Observer'ın satış görüşmesine karşı çıkarak grev kararı alan çalışanlar, gazetenin Londra'daki merkezi önünde eylem başlattı. The Guardian ve The Observer'ın sahibi olan Scott Vakfı'nı "ihanet etmekle" suçlayan çalışanlar, satışla ilgili kendilerine danışılmamasını eleştirdi. Greve destek veren Ulusal Gazeteciler Sendikasından (NUJ) yapılan açıklamada ise The Guardian'da 50 yılı aşkın süredir ilk kez grev yapıldığını belirtilirken 4 Aralık'ın The Observer'ın 233'üncü yaş günü olduğu hatırlatıldı. NUJ Genel Sekreteri Laura Davison, "The Guardian ve The Observer çalışanlarının arkasında NUJ'un tam desteği vardır. Yüksek oyla alınan grev kararı, gazetecilerin başına geleceklerle ilgili okuyuculara ve sorumlu kişilere endişelerini iletme isteğini gösteriyor. The Observer, toplumumuz açısından önemli bir yere sahip ve çalışanları onun geleceğini önemsiyor." ifadelerini kullandı. Davison, satışın tüm tarafların çıkarına olması için satış görüşmelerinin askıya alınması çağrısını da yaptı. Scott Vakfı Başkanı Jacob Sunde ise çalışanlara gönderdiği e-postada herkes için doğru adımı atmak istediklerini belirterek liberal gazeteciliğin geleceği için karar almak istediklerini ifade etti. Eğer Scott Vakfı ile gazeteyi almak isteyen Tortoise Media arasında anlaşma sağlanırsa The Observer çalışanlarına gönüllü işten çıkarılma hakkı ya da aynı şartlarda görevlerine devam hakkı verilecek. "SATIŞ GERÇEKLEŞİRSE BİRÇOK ARKADAŞIMIZ ZOR TERCİHLER YAPACAK" ABD'nin eski Londra Büyükelçisi Matthew Barzun ile eski BBC haber müdürü James Harding tarafından 2019'da kurulan Tortoise Media'nın gazetecilik tecrübesi bulunmadığını kaydeden çalışanlar, bu satışın The Observer açısından doğru bir adım olmayacağını düşünüyor. AA muhabirine konuşan grev sözcüsü ve The Observer'ın kültür-sanat muhabiri Vanessa Thorpe, "Burada çalışmayı seviyoruz ve liberal gazeteciliği destekleyen bir vakıfın işlettiği şirkette kalmak istiyoruz." ifadelerini kullandı. Bir vakıf tarafından yönetilmek yerine şahıslara ait şirketlere geçmeyi riskli bulunduğunu anlatan Thorpe, kurulması planlanan internet sitesinin ücretli olacağını da belirtti. Scott Vakfı çatısı altında kalmanın daha güvenli olduğunu değerlendiren Thorpe, gazeteyi almak isteyen Tortoise Media'nın yeterli maddi kaynağının bulunmadığını söyledi. Thorpe, sözlerini şöyle sürdürdü: "Daha fazla parası olan başka teklifler de var. Eğer satış olacaksa bunların da değerlendirilmesini istiyoruz. Ancak tercihimiz burada kalmaktan yana. Burada birbirine entegre olmuş bir operasyon yürütüyoruz. Örnek olarak dış haberlerimizi The Guardian'la paylaşıyoruz. The Observer ve The Guardian'da Türkiye'yle ilgili bir haber yapılacaksa bunu aynı dış haber muhabirleri hazırlıyor. Eğer satış olursa yeni bir dış haber servisi ve birimler kurulacak. Ancak burada çok geniş bir gazeteci ağı, güvenilir gazetecilerimiz ve etik yapımız var." Thorpe, pazar günleri yayımlanan The Observer'ın pazar günleri The Guardian internet sitesine 10 milyon tıklama getirdiğini ve 100 binin üzerinde basılı gazete satışı yaptığını hatırlatarak, "Satış gerçekleşirse birçok arkadaşımız işten çıkarılmak ve farklı bir operasyonda çalışmak gibi zor tercihler yapacak." dedi. The Guardian ve The Observer çalışanlarının yüzde 75'inin katılımıyla yapılan grev oylaması yüzde 93 oyla kabul edilmişti.

İngiltere, UCM'nin Netanyahu hakkındaki tutuklama emrini göz ardı etmenin yollarını arıyor Haber

İngiltere, UCM'nin Netanyahu hakkındaki tutuklama emrini göz ardı etmenin yollarını arıyor

Uluslararası hukuk uzmanı Bird-Leakey, UCM'nin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında çıkardığı tutuklama emirleri ve İngiltere'nin bu kararı uygulama konusundaki yasal yükümlülüklerine ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu. Mahkemenin tutuklama emirlerinin "son derece önemli karar" olduğunun altını çizen Bird-Leakey, "Bu karar, bize uluslararası hukukun ve UCM'nin yapması gerekeni yaptığını gösterdi." ifadesini kullandı. Bird-Leakey, İngiltere'nin, UCM'nin tutuklama emri nedeniyle hayal kırıklığına uğradığı yorumunda bulunarak, mahkemenin kararının İngiltere'yi İsrail'in eylemleri hakkında net duruş sergilemeye zorladığını aktardı. "Bu, onları tepki vermeye zorlayıp, İsrail'in ne yaptığı konusunda nerede durduklarını açıkça ifade etmeye zorladı." diyen Bird-Leakey, İngiliz hükümetinin çoğunlukla "ABD ne yapıyorsa onun yanında olma" tutumunu benimsediğini ifade etti.   "İSRAİL LOBİSİ, HER SEKTÖRE VE SİYASİ PARTİYE YERLEŞMİŞ DURUMDA" Ülkedeki genel seçimlerden önce mevcut İşçi Partisi hükümetinin, önceki hükümetten farklı olarak uluslararası hukuka dayalı tutum sergileyeceği vaadinde bulunduğunu hatırlatan Bird-Leakey, ancak yeni hükümetin bu vaadini yerine getirmediğini ve mahkemenin tutuklama emrini halen tamamen desteklemediğini bildirdi. Bird-Leakey, İngiltere'nin UCM'nin tutuklama emri karşısında net tutum sergileyememesinin temelinde ise iki önemli faktör olduğu değerlendirmesinde bulundu. İlk olarak, İngiltere ile İsrail arasındaki tarihsel ilişkiye dikkati çeken Bird-Leakey, İkinci Dünya Savaşı sonrasında İngiltere'nin hissettiği suçluluk duygusunun, "İsrail'in o tarihten bu yana tam bir dokunulmazlıkla hareket etme iznine yol açtığını" söyledi. Bird-Leakey, İngiliz hükümetinin, İsrail'i eleştirememesinin ve bağımsız mahkemelerin Netanyahu hakkında verdiği tutuklama kararına rağmen tepkisiz kalmasının, bu suçluluk duygusunun sonucu olduğunu dile getirdi. Ayrıca, ülkedeki İsrail lobisinin çok güçlü ve etkin olduğuna işaret eden Bird-Leakey, "İsrail lobisi, her sektöre ve siyasi partiye yerleşmiş durumda ve burada politikacıların, İsrail'in hoşlanmadığı herhangi bir şeyi söylemesi çok zor çünkü bu durum finansal veya diplomatik sonuçlara yol açabilir. Bu da İngiliz hükümetinin ne söyleyeceğini ve neye destek vereceğini büyük ölçüde etkiliyor." diye konuştu. İngiltere'nin UCM'nin tutuklama emrine karşı kararsız tutumunun arkasındaki ikinci önemli faktörün ise İngiltere'nin kendisinin de karara karşı ne yapacağı konusunda net olmaması olduğunu bildiren Bird-Leakey, "İngiltere'de bu konuda güvensizlik duygusu var ve rüzgarın nasıl eseceğinden tam olarak emin değiller." diye konuştu. Lara Bird-Leakey, İngiltere'nin, ABD ve İsrail ile mi yoksa diğer ülkelerle mi daha yakın duracağı konusunda halen birtakım endişeler taşıdığına işaret etti. "İNGİLTERE'NİN UCM'NİN KARARINA YAKLAŞIMI, İSRAİL'İN SOYKIRIMINI ÖRTBAS EDEN BİR POLİTİKA" Uluslararası hukuk uzmanı Bird-Leakey, İngiltere'nin UCM'nin kararına yaklaşımını, İsrail'in Gazze'deki soykırımlarını ve savaş suçlarını örtbas eden bir politika olarak değerlendirdiğini belirterek, şunları söyledi: "İngiltere sadece suç ortağı değil, aynı zamanda Gazze'de gördüğümüz olaylarda aktif katılımcıdır. İngiltere, İsrail'i diplomatik, siyasi, ekonomik ve savunma alanlarında sadece 7 Ekim'den sonra değil, çok daha önce de destekledi ve Gazze'de şu anda ne olduğunu anlayan herkes, bunun yalnızca 1948'den beri İsrail'in tam bir dokunulmazlıkla hareket etmesine izin verildiği için gerçekleşebildiğini bilir." "İNGİLTERE ŞU ANDA PANİK HALİNDE" Lara Bird-Leakey, UCM'nin kararı sonrası, İngiliz mahkemelerinin, Netanyahu'nun İngiltere'ye seyahat etmesi durumunda "dokunulmazlık dahil" çeşitli konuları değerlendireceği iddialarına ilişkin de konuştu. Bird-Leakey, İngiliz hükümetinin, tutuklama kararına uymamak için böyle bir yöntem seçmesinin muhtemel olduğunu dile getirdi. Bird-Leakey, İngiliz hükümetinin bu politik söylemini, uluslararası hukukta diplomatik kişilerin dokunulmazlığı ilkesi ve ülke içinde izlenmesi gereken bazı iç hukuk süreçlerine dayandırdığını aktardı. İngiliz araştırmacı sözlerini şöyle sürdürdü: "İngiltere şu anda panik halinde çünkü birdenbire gerçekten bunu uygulamak zorunda kalabilecekleri gerçeğiyle karşı karşıya kaldı ve yargı süreciyle ilgili bu tür politik söylemin, süreci ertelemek için kullanmaya devam etmelerinin çok olası olduğu kanaatindeyim. Ancak, uluslararası bağlamda, İngiltere'nin tutuklama ve gözaltı işlemi yapıp yapamayacağını değerlendirme süreci, Roma Statüsü altındaki yükümlülüklerini ve UCM'ye karşı olan yükümlülüklerini geçersiz kılmaz. Bu yükümlülükler, iç hukuk yasalarından önce gelir. Bu tutuklama kararı onaylandığına göre ve İngiltere, Roma Statüsü'ne taraf ülke olduğu için bu onların birinci yükümlülüğüdür ve iç süreçle geri alınamaz. İngiltere bireyleri kendi yasalarına göre değerlendirmeye karar verebilirler, ancak bu, tutuklama ve gözaltı yükümlülüğünü göz ardı edebilecekleri anlamına gelmez." "DAVİD LAMMY VE KEİR STARMER'IN ARTIK SAKLANACAK YERİ KALMADI" Bird-Leakey, İngiliz hükümetinin, uluslararası mahkemelere karşı yükümlülüklerini yerine getirip getirmeyeceğini açıkça ortaya koyması gerektiğinin altını çizdi. Bu bağlamda, ikisi de avukat olan İngiltere Başbakanı Keir Starmer ve Dışişleri Bakanı David Lammy'nin uluslararası hukukla bağdaşmayan açıklamalarına da tepki gösteren Bird-Leakey, şöyle devam etti: "David Lammy ve Keir Starmer'ın artık saklanacak yeri kalmadı. İngiltere, artık uluslararası güç veya hukukun üstünlüğünü savunan güçlü bir ülke olarak kabul edilmiyor çünkü Keir Starmer ve David Lammy, sistematik olarak tüm yükümlülüklerini ve İngiltere'nin sahip olduğu tüm güvenilirliğini zayıflattı. Her ikisi de avukat ve bu ünvanlarını, büyük ve akıllıca bir şey söylemek istediklerinde, kendilerini yetkiliymiş gibi göstermek istediklerinde kullanıyorlar fakat hukuki bir çıkmazla karşılaştıklarında, dönüp kapıyı çarpıyorlar." "SİYASİLERİN HOŞLANMADIKLARI BİR SONUÇTAN KAÇINMA ÇABASI" Bird-Leakey, Lammy ve Starmer'ın, genel seçimlerden önceki muhalefet dönemlerinde, Muhafazakar Parti hükümetinin tutumunun karşısında durduklarını ancak iktidara geldiklerinde hukuk geçmişlerini, Dışişleri Bakanlığından ve kendi avukatlarından gelen hukuki analiz ve tavsiyeleri dikkate almadıklarını bildirdi. Uluslararası hukuk uzmanı Bird-Leakey, ülke siyasetindeki bu iki önemli ismin, uluslararası mahkemelerin kararı karşında sergilediği kararsız tutumu, "hoşlanmadıkları bir sonuçtan kaçınma çabası" olarak değerlendirdi.

İngiltere'de Filistin destekçisi göstericiler Dışişleri Bakanlığının girişini kapattı Haber

İngiltere'de Filistin destekçisi göstericiler Dışişleri Bakanlığının girişini kapattı

Başkent Londra'daki Dışişleri Bakanlığı binası önüne gelen toplanan göstericiler, kol kola girerek bina girişini kapattı. Ellerinde Filistin bayraklarının yanı sıra "İsrail'i silahlandırmaya son ver" yazılı tişörtler giyen göstericiler, "David Lammy ellerinde kan var", "Soykırımı durdurun" ve "Silah satışını durdurun" sloganları attı. Polisin yoğun güvenlik önlemleri altında eylemini sürdüren grup, İngiliz hükümetinden İsrail'e silah satışlarını durdurarak Gazze'deki soykırıma ortak olmaması çağrısında bulundu. Bir diğer Filistin destekçisi grup da, İş ve Ticaret Bakanlığı önünde toplanarak İngiltere'nin İsrail'e silah satışını protesto etti. Protestonun ardından Dışişleri Bakanlığı önünden toplu yürüyüşe geçen göstericiler ile polis arasında arbede yaşandı. Göstericilerin etrafını sararak müdahalede bulunan polis memurları, en az 2 göstericiyi gözaltına aldı. "İNGİLİZ HÜKÜMETİ ULUSLARARASI HUKUKA AYKIRI DAVRANIYOR" Dışişleri Bakanlığı önündeki gösteriye katılan ve soy ismini vermek istemeyen protestoculardan Micha, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İsrail'in Gazze'ye yönelik 1 yılı aşkın süredir devam eden saldırılarında 44 binden fazla Filistinlinin öldürülmesine duydukları öfke nedeniyle toplandıklarını anlattı. Micha, "İngiliz hükümetinin uluslararası hukuka aykırı davrandığını düşünüyoruz. Bu nedenle bugün İş ve Ticaret Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığının girişlerini kapatıyoruz ve esasen artık yeter diyoruz. Artık her zamanki gibi devam edemeyiz. Tam silah ambargosu talep ediyoruz." ifadelerini kulandı. "YAHUDİLER ADINA SOYKIRIM YAPILMASINA ÖFKE DUYAN ATALARIMIN KANINI TAŞIYORUM" İş ve Ticaret Bakanlığı önündeki protestoya katılan aktivistlerden Yahudi kökenli Dan Glass, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Ben bir Yahudiyim ve bu soykırımın Yahudiler adına yapılmasına ve Gazze'de her 10 saniyede bir çocuğun öldürülmesine öfke duyan atalarımın kanını taşıyorum." dedi. Glass, taleplerinin soykırımın sürmesine katkı sağlayan gemilere ve uçaklara yüklenen her bir silahın durdurulması olduğunu belirterek, "Bir Yahudi ve Holokost'tan kurtulanların torunu olarak, 'Bir daha asla' ifadesine çok değer veriyorum." diye konuştu. 350 SİLAH SATIŞ İZİN LİSANSINDAN YALNIZCA 30'U ASKIYA ALINMIŞTI İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy, 2 Eylül'de yaptığı açıklamada, İsrail'e silah satışına yönelik verilen 350 lisansın yaklaşık 30'unu askıya alacaklarını bildirmişti. Ancak kısmi silah ambargosuna, İsrail'in elindeki F-35 savaş jetlerinin İngiltere menşeli bileşenleri dahil edilmemişti. Bu bileşenlerin İsrail'in Gazze'yi bombalamak için kullandığı jetlerin yüzde 15'ini oluşturduğu ve İngilizlerin İsrail ordusu için sağladığı en önemli ekipmanları içerdiği tahmin ediliyor. İngiltere Savunma Bakanı John Healey de bu kararın İsrail'in güvenliği üzerinde "önemli etkisi olmayacağını" açıklayarak, İsrail'in genel güvenliğinin tehlikeye atılmayacağına dair güvence vermişti. Uluslararası insan hakları örgütleri ve sivil toplum kuruluşları, İngiltere'nin İsrail'e kısmi silah ambargosu kararının "yetersiz" ve "geç alınmış" olduğu eleştirisinde bulunarak, silah tedarikinin tamamen durdurulmasını istiyor.

İngiltere’de eski asker, İran için casusluk yapmaktan suçlu bulundu Haber

İngiltere’de eski asker, İran için casusluk yapmaktan suçlu bulundu

İngiltere’de eski asker Daniel Abed Khalife İran’a casusluk yapmakla suçlandı. Başkent Londra’daki Woolwich Crown Mahkemesi’nde görülen davada, Khalife, Mayıs 2019 ile Ocak 2022 arasında hassas bilgiler toplayarak İran Devrim Muhafızları ile bağlantılı kişilere ilettiği ve özel kuvvetlerden 15 askerin ismini topladığı gerekçesiyle suçlu bulundu. Khalife ayrıca, geçtiğimiz yıl Ocak ayında kışlasından kaçmadan önce bir masanın üzerine sahte bomba bırakmakla suçlandı. Yargıç Bobbie Cheema-Grubb, eski askerin eylemlerinin “Resmi Sırlar Yasasını ve Terörizm Yasasını” ihlal ettiğini belirterek, “Gelecek yıl küküm giydiğinde uzun bir hapis cezasıyla karşı karşıya kalacak” dedi. MI6’YA ÇİFTE AJAN OLMAK İSTEDİĞİNİ SÖYLEDİ Savcılar, Khalife'nin Eylül 2018'de orduya katıldıktan kısa bir süre sonra İran istihbaratıyla bağlantılı bir adamla temasa geçtiğini ve daha sonra İngiltere Dış İstihbarat Servisi’ne (MI6) çifte ajan olmak istediğini söylediğini belirtti. Khalife'nin İran Devrim Muhafızları Ordusu (IRGC) ile bağlantılı kişiyle Facebook üzerinden irtibata geçtiğini aktardı. Kraliyet Savcılık Servisi'nin terörle mücadele bölümü başkanı Bethan David, Khalife'nin bir asker olarak “bu ülkenin ulusal güvenliğini sağlamak ve korumak için istihdam edildiğini ve görevlendirildiğini” söyledi. David, “Ancak Daniel Khalife, görevini kendi amaçları doğrultusunda, ulusal güvenliği baltalamak için kullandı” ifadelerini kullanarak, bilgi paylaşımının askeri personeli ciddi zarara veya hayati riske maruz bırakabileceğini ve Birleşik Krallık'ın emniyet ve güvenliğini zarara uğratabileceğini söyledi. KIŞLASINDA BOMBA DÜZENEĞİ KURMAK SUÇLAMASINDAN DA AKLANDI Khalife duruşmada, Eylül 2023'te Londra'daki Wandsworth cezaevinden kendisini bir yemek dağıtım kamyonunun altına bağlayarak kaçtığını itiraf ederken, topladığı listeyi İranlılara gönderdiğini reddetti ve onlara verdiği bilgilerin çoğunlukla sahte olduğunu iddia etti. Khalife, kışlasında bomba düzeneği kurmak suçlamasından da aklandı. BİSİKLET SÜRERKEN YAKALANMIŞTI Londra'daki Wandsworth cezaevinden geçtiğimiz yıl Eylül ayında kendisini bir yemek dağıtım kamyonunun altına bağlayarak kaçan Khalife, bisiklet sürerken yakalanmış ve tutuklanmıştı.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Herkes Duysun En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.