Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Internet

Herkes Duysun - Internet haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Internet haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Stantlardan ve internetten gözlük almayın! Haber

Stantlardan ve internetten gözlük almayın!

Çağımızın ve teknolojinin gelişmesi ile birlikte numaralı gözlük ve güneş gözlüğü kullanımı oldukça yaygın hale geldi. Gözlük ihtiyacı olan birçok kişi, numaralı dahi olsa internetten veya stantlardan, butiklerden gözlük almayı tercih ediyor. Peki bu durum göz sağlığımız için ne kadar güvenli? Optik işletmecisi Haluk Devletkuşu, gözlük seçerken dikkat etmemiz gereken noktalardan bahsetti. Her türlü gözlüğün optiklerden alınması gerektiğini söyleyen Devletkuşu, “Artık çeşitli markalar sokaklara ve şehirlerin kalabalık noktalarına kendi stantlarını açıyorlar. Bunun yanı sıra numaralı gözlüklerin internette satılması da bir o kadar benzer bir durum. Biz de farkındayız ki her çeşit gözlük artık yüksek fiyatlarda. Tabii ucuza da bulunuyor, fakat kaliteli bir gözlük arayışına giren insanlar, bir gözlüğe göre yüksek miktarlar ödemek zorunda kalıyor. Ama her ne olursa olsun, bu fiyat, ucuz olsun diye internetten alınan numaralı gözlüklerin gözünüze verebileceği zararın yanında hiçbir şey." dedi. Doktorun önerdiği, reçeteli ve optikten alınması gereken gözlüklerin başka şekilde, başka yerlerden alındığı zaman, göze ciddi zararlar verebildiğine de değinen Devletkuşu, "Yanlış numaralı gözlük kullanımı, bulanık görme, mide bulantısı, baş ağrısı, bağ dönmesi, kaş ağrısı, göz ağrısı gibi semptomlara sebep olabilir. O yüzden doktorun tavsiye ettiği ve optiklerden alınan gözlükleri kullanmalıyız. Aynı şekilde güneş gözlükleri için de bu durum geçerlidir. UV 400 oranına uymayan güneş gözlükleri, göz sağlığımıza ciddi zararlar verebilir. O yüzden stantlardan veya internetten değil de, optiklerden UV 400 kuralına uygun güneş gözlükleri alırsanız gözlerinize iyilik yapmış olursunuz." şeklinde konuştu.

Türkiye'de sosyal medya kullanım süresi belli oldu Haber

Türkiye'de sosyal medya kullanım süresi belli oldu

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'nda (BTK) "Hep birlikte daha iyi bir internete" temasıyla düzenlenen "Güvenli İnternet Günü" etkinliğinde konuştu. Bilgiye erişim konusunda sıkıntı çekilmeyen bir çağda yaşandığını vurgulayan Uraloğlu, insanlığın hiç olmadığı kadar manipülasyona ve dezenformasyona açık hale geldiğini dile getirdi. İnternetin, özellikle son 25 yılda alışkanlıkları, zorunlulukları değiştirip dönüştürdüğünü belirten Uraloğlu, "Hayatımızın baş rolünde internet bağlantısı bulunan mobil cihazlar var. Bireysel kullanıcılar açısından riskleri ve tehditleri bünyesinde barındıran bu yeni dönem, kamunun 7 gün 24 saat kesintisiz internet verebildiği sistemlerle hayatımıza değer kattı" ifadelerini kullandı. "ÇOCUKLARIMIZI, GENÇLERİMİZİ İNTERNET DÜNYASINDA YALNIZ BIRAKMAYIN" Son birkaç yıldır internetin, ihtiyaç doğduğunda kullanılan bir yol, bir araç olmaktan çıktığına dikkati çeken Uraloğlu, şu değerlendirmelerde bulundu: "İnternetin yeni bir kültürel mekan, gerçeklik, özgürlük alanı ve ekonomik bir pazar olarak ortaya çıkması, küresel değerlerin, alışkanlıkların değişmesini de sağladı. Zamanının büyük kısmını internette geçiren gençlerimizin 'değerlerini' artık sadece ailesi ya da çevresindeki insanlar belirlemiyor maalesef sosyal medya ağları aracılığıyla internet, kültürü belirliyor. Bu nedenle bir ebeveynin, kendi çocuğunun evin dışında, nerede, kiminle olduğunu bilmesi gerekiyorsa, dijital dünyada da çocukların kontrolsüz bırakılması, tehlikeli sonuçlar doğurabiliyor. Tüm anne babalara sesleniyorum, çocuklarımızı, gençlerimizi başıboş ve uçsuz bucaksız bir ortam olan internet dünyasında yalnız bırakmayın. Farklı koruma ve güvenlik yöntemleriyle onları dijital alemin kötülüklerinden uzak tutun. İnterneti güvenli şekilde kullanmanın yollarını öğrenmek ve uygulamak hepimizin sorumluluğunda." Uraloğlu, günlük internet kullanım süresinin, dünyada 6 saat 40 dakika iken Türkiye'de bu rakamın 6 saat 57 dakika, yani yaklaşık 7 saat olduğunu söyledi. Sosyal medya kullanım süresinin ise dünyada 2 saat 23 dakika iken, Türkiye'de 2 saat 44 dakika olduğuna, yani yaklaşık 3 saati bulduğuna işaret eden Uraloğlu, "Dolayısıyla bu alan asla boş bırakılmaması ve ciddiyetle ele alınması gereken bir konu. Bakanlık olarak Güvenli İnternet Günü vesilesiyle vatandaşlarımızı dijital dünyada güvende tutmanın yolları konusunda bilinçlendirmek istiyoruz" dedi. DEPREM BÖLGESİNDE 2 BİN 500 ÖĞRENCİYE EĞİTİM VERİLDİ Uraloğlu, dijital platformlarda karşılaşılan sorunlardan birinin bilgi kirliliği olduğunu belirterek, internetin ve sosyal medya platformlarının bilinçli kullanılması ve dijital okuryazarlık becerilerinin geliştirmesi gerektiğini ifade etti. Siber zorbalık, çocukların çevrim içi istismarı, sosyal medya ve oyun bağımlılığı gibi pek çok dijital riskin çocukları ve gençleri tehdit ettiğini dile getiren Uraloğlu, "İşte bu tehlikelere karşı 2016'da BTK bünyesinde Güvenli İnternet Merkezi'ni kurduk. Merkezimizde 2023'te gerçekleştirilen 167 eğitim ve seminerle yaklaşık 26 bin kişiye 'İnternetin Bilinçli ve Güvenli Kullanımı' eğitimini verdik. Böylece son 5 yılda 824 eğitim ve seminerle 116 bin kişiye ulaştık." diye konuştu. Uraloğlu, "İnternet Yardım Merkezi" ile internetin bilinçli, güvenli ve etkin kullanımı kapsamında kullanıcıların internet ortamlarında yaşadıkları sorunlara çözüm önerileri sunduklarını kaydetti. "ALO 141 İnternet Bilgi Destek Hattı" ile de dijital ortamlarda yaşanan sorunların çözüme kavuşturulduğuna işaret eden Uraloğlu, "2023 itibarıyla 70 binden fazla çağrıya cevap verdik. 2017'de hayata geçirilen Güvenli Mobil İnternet Tırı, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından deprem bölgelerine gitti ve Adıyaman ve Hatay illerindeki çadır kentlerde 7-13 yaş arası 2 bin 500 öğrenciye robotik kodlama eğitimi verdi." ifadelerini kullandı. Uraloğlu, BTK'nin ücretsiz güvenli internet hizmetinden gönüllü yararlanan yaklaşık 40 milyon abonenin bulunduğunu bildirdi. Bütün vatandaşlara, temiz ve güvenli bir dijital dünya sunmanın en önemli hedefleri arasında olduğunu dile getiren Uraloğlu, bu hedefe ulaşabilmek için her türlü çalışmayı yapmaya devam edeceklerini söyledi. USOM GEÇEN HAFTA 66 MİLYON ZARARLI İSTEĞİ ENGELLEDİ Uraloğlu, dijital dönüşümün getirdiği fırsatlar ve zorluklarla birlikte siber güvenlik konusunun da büyük bir önem taşıdığına dikkati çekti. Bakanlık olarak ülkede dijital alanda güvenliği sağlamaya odaklandıklarını aktaran Uraloğlu, şunları kaydetti: "Dünya genelinde her yıl 1 milyondan fazla siber saldırı gerçekleştiriliyor. Bu da neredeyse her 39 saniyede bir siber saldırı gerçekleştiği anlamına geliyor. 2023'te dünya genelinde 8 trilyon doların üzerinde siber suç maliyetinin olduğu tahmin ediliyor. Siber güvenlik konusunda ulusal ve uluslararası düzeyde işbirlikleri kurarak, siber tehditlere karşı etkin bir mücadele yürütüyoruz. Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi'mizce (USOM) bugüne kadar yerli yazılımlarımızla engellenen 314 binden fazla zararlı bağlantıyı engelleyememiş olsaydık vatandaşlarımız sadece geçtiğimiz hafta içinde 66 milyona yakın zararlı isteğin hedefi haline gelecekti." Uraloğlu, çocukların ve gençlerin dijital medya ortamlarının etkisiyle çeşitli dijital sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kaldığının altını çizdi. Güvenli İnternet Günü'nün, interneti güvenli ve sağlıklı kullanmak için farkındalık oluşturulacak fırsatlar sunduğuna işaret eden Uraloğlu, "Bugünü bir başlangıç olarak görmeli ve güvenli internet kullanımı konusunda çaba göstermeliyiz. Birlikte hareket ederek internetin sunduğu olanaklardan faydalanabilir ve güvenli bir dijital gelecek inşa edebiliriz." GÜVENLİ İNTERNET MERKEZİ İLE FARKINDALIK ARTIRILIYOR BTK Başkanı Ömer Abdullah Karagözoğlu, içinde bulunulan yüzyılda yaşanan değişim ve ilerlemelerin bilişim teknolojisinin de gelişimini ve çeşitlenmesini sağladığını dile getirdi. İnternetin, insanların yaşamında kendine önemli bir yer edinen, birçok insan tarafından kullanılan ve her geçen gün erişiminin arttığı bir teknoloji olduğunu belirten Karagözoğlu, "Kurumumuz bünyesindeki Güvenli İnternet Merkezi'mizle, internetin sadece zararlı yönlerini değil, getirmiş olduğu fırsatlar konusunda da çocuk, genç ve ailelerimizin farkındalığını artırmak hedeflerimiz arasında bulunuyor" diye konuştu. AK Parti Bilgi ve İletişim Teknolojileri Başkanı Ömer İleri de teknoloji ve toplum ilişkisinin karmaşık bir konu olduğunu vurgulayarak, teknolojinin toplum üzerindeki etkisinin hiçbir zaman bugün olduğu kadar yoğun olmadığını ifade etti.

Ailelere ‘internet' uyarısında bulundu Haber

Ailelere ‘internet' uyarısında bulundu

Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde görev yapan Psikolog Erhan Ateş küçük yaştaki çocukların kontrolsüz bir şekilde internet ve cep telefonu kullanımlarıyla ilgili ailelere uyarı ve tavsiyelerde bulundu. Dünyanın her geçen gün biraz daha dijitalleştiğini aktararak Türkiye'nin de bu durumdan doğrundan etkilendiğini kaydeden Ateş, dijital hayattan kopuk bir yaşantının günümüz koşullarında sürdürmenin mümkün olmadığını da kaydetti. 4 yaşındaki bir çocukla, 14 yaşındaki ergen ya da 30 yaşındaki yetişkin bir bireyin aynı şekilde internette zaman harcamaması gerektiğini belirten Ateş, "Dijital çağda yaşıyoruz. Yaşadığımız koşul itibariyle dijital hayattan kopuk bir yaşantı süremeyiz. Dijitalle yaşantı ile yaşamı sürdürmenin yollarını belirlemeliyiz. Bunu sürdürmenin yolları da kişinin yaşına, cinsiyetine ve var olan sosyal koşullarına göre bunu belirlemek gerekiyor. 4 yaşındaki bir çocukla, 14 yaşındaki ergen ya da 30 yaşındaki yetişkin bir birey aynı şekilde zaman harcamaması gerekiyor. Zaman harcamaması için de çocuğun temel ihtiyacını bilmek gerekiyor. Çocuğun yaşına göre temel ihtiyacı, beslenme, bakım sonra sosyalleşmedir. Sosyalleşme sürecine başlamadan önce aileler çocuklarda dijitalleşme sürecini başlatıyor. Çocuk 3-4 yaşından itibaren hatta daha erken akıllı telefonlar ya da tabletler verilmeye başlanıyor. Çocuğun dış hayatla olan teması telefonla başlıyor. Telefon ile başladığı içinde çocuk hayatı telefon üzerinden algılamaya başlıyor" dedi. Ailelere önerilerde de bulunarak çocukların yaşlarına göre uygun örnekler izletilebilineceğini ifade eden Ateş, “4 yaşındaki bir çocuğa soyut işlemi gelişmediği için, çocuğa uçan ya da farklı özellikteki çizgi filmler izlettiğiniz zaman ya da o tür sosyal sitelere girdiği zaman çocuk kendinin de böyle bir şey yapabileceği algısına gelebiliyor. Çocuk uçabileceğinin düşünüyor ya da farklı özellikler yapabileceğini düşünüyor. Bu tür eylemler de çocuğa hem fiziksel hem de ruhsal olarak zarar vermektedir. Bu süreçte de aile yıpranıyor. Kullanılan sosyal medyalar, telefonlar hatta kullanılan televizyonlar bile akıllı diye lanse edilmeye başlandı. Akıllıdan kasıt yoğun bir trafiğin içinde her an her yere akabilecek her türlü aktiviteyi sağlayabilecek imkan. Bu da çocuklardaki ve ailedeki kopukluğu da yanında getiriyor. Çocuk aile içindeki sosyal iletişimi internet üzerinden sağlamaya çalışıyor ve internet üzerinden o duyguyu tatmin etmeye çalışıyor. O duyguyu tatmin edemediği için ya da yanlış tatmin ettiği için karşısına ciddi problemler ortaya çıkıyor. Bu problemler, fiziksel olarak el titremeleri, gözde kızarmalar, halsizlik gibi belirtiler ortaya çıkıyor. Ruhsal belirti olarak da çocuklar gerçeklik yetisini yavaş yavaş kaybediyor. Çünkü birey sosyal medyadaki özellikle ergenlerde youtuber denilen kavramlar üzerinden, örnek alma onlar gibi yaşama, hayat sürme algısı içine girmektedir. Bu da bireyde gerçek olmayan hayali bir sürecin üzerine yoğunlaşma. Bu yoğunlaşmaya bağlı olarak da ciddi anlamda gerçekleştirememe durumu ortaya çıkıyor. Çünkü her birey bu trafiği olumlu bir şekilde değerlendiremeyecek bu da ailelerde tartışma durumunu artırmaktadır" ifadelerini kullandı. Kontrollü internet kullanımının önemine vurgu yaparak sosyal medyanın kullanımının belirli zaman dilimlerinde gerçekleşmesinin çok daha doğru bir uygulama olacağını belirten Ateş, "Çocuk anne veya babaya bir şey soracak. Ebeveyn o anda akıllı telefondan bir şeyler izliyor. Bu da çocuğun motivasyonunu kırıyor. Bu durumda çocuk gerçek anlamda algı olarak telefona bakmanın doğru olabileceğini algılıyor. Her ilde bu durum ciddi manada yükselmekte bu da aile tartışmalarını karşımıza vaka olarak çıkarmakta ve ciddi anlamda akran zorbalığını da ortaya çıkarmakta. Akran zorbalığında birey daha popüler olmak için her türlü davranışı sergileyebilmektedir. Sosyal medyada kendini ispatlamak için canını ortaya koyacak aktiviteler görüyoruz. Bu da ister istemez bireylerin ve toplumun birbirinden yaşanabilecek problemler sayısını arttırıyor. Bu da ciddi bir tehlike arz ediyor. Bununla ilgili önlem olarak, biz bireylere diyoruz ki temel ihtiyacınız nedir onu belirlemeniz lazım. Yemek yemenin bir saati varsa sosyal medyanın da bir saati olacak. Zamanı belirledikten sonra süreyi belirlemek gerekiyor. Bu süre yaşına göre değişmeli" diye konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.