Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Kriz

Herkes Duysun - Kriz haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kriz haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

DSÖ, İsrail'in kuşattığı Gazze'nin kuzeyindeki sağlık şartlarının "kriz halinin ötesinde" olduğunu bildirdi Haber

DSÖ, İsrail'in kuşattığı Gazze'nin kuzeyindeki sağlık şartlarının "kriz halinin ötesinde" olduğunu bildirdi

Harris, 7 Ekim İsrail'in yoğun saldırıları ve kuşatması altında bulunan Gazze'deki sağlık sistemi ve hastalıklara ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu. Gazze'de sağlıkla ilgili durumun daha da kötüye gittiğini bildiren Harris, kış şartlarının Gazze halkının sağlık konusunda karşılaştığı büyük zorluklara bir yenisini daha eklediğini kaydetti. Harris, Gazze'de yaşanan aşırı yağmurların 700 binden fazla çadırda yaşayan insanın hayatını olumsuz yönde etkilediğinin altını çizdi. Solunum yolu enfeksiyonları, öksürük ve zatürre gibi hastalıklarda artış yaşandığını ve bunun özellikle çocuklarda görüldüğünü kaydeden Harris, yetersiz beslenmede sürekli bir tırmanmanın yaşandığının altını çizdi. Harris, "İnsanlar açlıktan ölüyor ve bunun en şiddetli etkileri küçük çocuklarda görülüyor çünkü gıda stokları yok. Bu yüzden haftadan haftaya, günden güne giderek daha fazla şiddetli akut yetersiz beslenme vakası görüyoruz. Gazze için yardımları temin etmemiz gerekiyor. Uzman insanları buraya ulaştırmamız gerekiyor ve gerçekten ihtiyacımız olan şey barış." dedi. Gazze'deki 17 hastanenin kısmen hizmet verebildiğini söyleyen Harris, kısmen işlevsel olmanın, bu hastanelerin genellikle sadece asgari düzeyde çalışabildiği ve çoğu zaman bunu dahi yapamadığı anlamına geldiğini belirtti. Harris, "Hastanelerin tamamının yeterli yakıtları olmadığı için zorluk çektiğini biliyoruz. Düzenli güç kaynakları yok. Ayrıca hastanelerin ve sağlık merkezlerinin yüzde 90'ından fazlasının binalarında bir şekilde hasar olduğunu ve hepsinin malzemeye ihtiyaç duyduğunu biliyoruz." diye konuştu. "BULAŞICI HEPATİT VAKALARINDA SÜREKLİ BİR ARTIŞ GÖRÜYORUZ" Gazze'de görülen hastalıklarla ilgili rakamları elde etmenin giderek zorlaştığının altını çizen Harris, "Bir milyondan fazla solunum yolu enfeksiyonu vakası olduğunu biliyoruz. Ayrıca yarım milyondan fazla gastroenterit vakası olduğunu da biliyoruz. Bulaşıcı hepatit vakalarında sürekli bir artış görüyoruz, bununla ilgili binlerce vaka var. Bu seviyeyi görmemelisiniz. İnsanların yaşamak zorunda kaldığı çok sağlıksız koşullar nedeniyle bulaşıcı hepatit görüyoruz. Ayrıca yine çok ölümcül bir hastalık olan ve çocukları çok hızlı bir şekilde öldürecek olan menenjit görüyoruz." ifadelerini kullandı. Harris, hamile kadınların ihtiyaç duydukları temel bakımı alamaması nedeniyle hamilelik ve doğum komplikasyonlarında da bir artış yaşandığını vurguladı. "GAZZE'NİN KUZEYİNDE EN FAZLA İHTİYAÇ DUYULDUĞU ANDA SAĞLIK PERSONELİNİN SAYISINDA BİR AZALMA GÖRÜYORUZ" İsrail'in uzun süredir kuşatma altında tuttuğu Gazze'nin kuzeyinde sağlık durumuna da değinen Harris, şunları kaydetti: "(Gazze'nin kuzeyindeki sağlık durumu) Özellikle kritik, kriz halinin ötesinde. Çünkü burada yaşananlar insanları sağlıksız kılıyor. Kuşatma nedeniyle insanlar yiyecek bulamıyor. Temiz su ve güvenli bir yer bulmak için mücadele ediyor. Bombardıman nedeniyle fiziksel yaralanmaların sayısında artış yaşanıyor. İnsanların ihtiyaç duyduklarında bakım almaları gereken yerler olan sığınma alanları de saldırı altında. Dolayısıyla sağlık hizmetine bu kadar kritik ihtiyaç duyan insanlara yardım etmek için mevcut sağlık personeli ve hemşire sayısı her gün azalıyor. Kemal Advan Hastanesi'ndeki yoğun bakım müdürünün işe giderken bir insansız hava aracı tarafından saldırıya uğradığını gördük. Sağlık personelinin tutuklandığını ve tutuklanmayanların saldırıya uğrayıp öldürüldüğünü gördük. Gazze'nin kuzeyinde en fazla ihtiyaç duyulduğu anda sağlık personelinin sayısında bir azalma görüyoruz." Gazze'de ihtiyaç duyanların tıbbi tahliyesinin gerçekleştirilmesi gerektiğine de işaret eden Harris, buradan hastaları kabul eden ülkelere teşekkür etti. "ACİLEN TAHLİYE EDİLMESİ GEREKEN 15 BİNDEN FAZLA KİŞİ VAR" Harris, "Kanser veya geçirdikleri kronik hastalıkları için tıbbi bakımlarını alamamış ve durumları gerçekten kötüleşmiş ya da ciddi yaralanmalar geçirmiş insanlar var. Bu insanlar genellikle uzuv kaybı yaşamış ve bu yaralanmalardan kurtulmak için kusursuz bakıma ihtiyaç duyan insanlar. Listede kesin tedavi olmaları için acilen tahliye edilmesi gereken 15 binden fazla kişi var. Ancak bu, İsrail yetkilileri tarafından izin verilmesine ve ayrıca ev sahibi ülkelerin onları almaya istekli olmasına bağlı." değerlendirmesinde bulundu. Filistin halkı ve sağlık çalışanlarının şu anda sadece barışa ihtiyaç duyduğunun altını çizen Harris, yaşananlara karşı tek yapılması gerekenin "ateşkesin sağlanması" olduğunu da sözlerine ekledi.

Beyaz Saray İsveçi mi destekliyor? Haber

Beyaz Saray İsveçi mi destekliyor?

Günlük basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kirby, İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya üyeliklerini güçlü bir biçimde desteklediklerini ancak diğer taraftan Türkiye ile yaşanan anlaşmazlıkların bu üç ülke arasında halledilmesi gerektiğini savundu. Kirby, Türkiye'nin İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyelikleri konusundaki endişelerinin farkında olduklarını belirterek, bu husustaki müzakerelerin sürdürülmesi gerektiğinin altını çizdi. İsrail'i kınadı İsrail ile Filistin arasında son dönemde artan gerginliğe de değinen Kirby, İsrail'in operasyonları sırasında sivillerin hayatını kaybetmesinden derin üzüntü duyduklarını aktararak, "Gerilimin daha da tırmanmasına neden olan her türlü eylemi kınıyoruz." dedi. Kirby, Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ın Orta Doğu turu kapsamında Batı Şeria'ya gerçekleştirdiği ziyarette bölgede tansiyonun düşürülmesi yönünde de görüşmeler yapacağını kaydetti. Ukrayna'nın F-16 talebi Ukrayna'nın F-16 taleplerine ilişkin bir soruya ise Kirby, Ukraynalıların kendilerini savunmak için böyle bir taleplerinin bulunmasının sürpriz olmadığını ifade etti. "Onları bu konuda suçlayamazsınız." diyen Kirby, yeni bir yardıma ilişkin duyuracak bir bilginin olmadığını söyledi. Kirby ABD Başkanı Joe Biden'ın Rusya-Ukrayna savaşının yıl dönümü 24 Şubat'ta Ukrayna'yı ziyaret edebileceğine ilişkin haberlerle ilgili ise Başkan'ın ziyaret takvimiyle ilgili bilgi veremeyeceğini aktardı. Rusya'nın Afganistan'daki Taliban yönetiminden ABD'nin işgal sonrası bıraktığı silahları almak istediğine yönelik soru üzerine ise Kirby, bunu doğrulayacak bir bilgiye sahip olmadıklarını belirtti.

İsrail'de yargı krizi! Haber

İsrail'de yargı krizi!

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümetinin "yargıyı zayıflatma" girişimleri ve aşırı sağcı politikaları ülkede krize neden oldu. Netanyahu hükümetinin yargının bazı yetkilerini meclise devretmeye yönelik hamleleri sonrası sosyal medya hesabı üzerinden açıklama yapan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, "tarihi anayasal krizi önlemek" amacıyla "ilgili taraflarla" görüştüğünü belirterek, "Ulusumuzu parçalayan derin bir anlaşmazlığın pençesindeyiz. Bu çatışma, İsrail ve diasporadaki pek çok kişi gibi beni de derinden endişelendiriyor" dedi. İki kritik noktaya odaklandığını aktaran Herzog, bunların "tarihi bir anayasal krizi önlemek” ve “İsrail içinde devam eden anlaşmazlığı durdurmak" olduğunu açıkladı. Cumhurbaşkanlığı’nın meseleleri ele almak için tüm tarafların güvendiği belki de tek yer olduğunu vurgulayan Herzog, söz konusu görüşmelerin başarısız olabileceğinin farkında olduğunu belirterek, “Bu çabanın başarısından emin olmadığımı alçakgönüllülükle kabul ediyorum. Sorumluluğun bulunduğu çeşitli taraflarda iyi niyet var, ancak daha gidilecek çok yol ve önemli boşluklar var" dedi. Herzog, arabuluculuk çabalarına odaklanırken protestoculara da saygı duyduğunu ifade ederek, "Bana yönelik eleştirilere saygı duyuyorum" diye konuştu. Netanyahu liderliğindeki koalisyon hükümetinin planladığı ve protestolara yol açan yargı reformunda, Yüksek Mahkeme’nin yetkilerinin sınırlandırılması, meclisin mahkeme kararlarını geçersiz kılması ve yargının hakimlerin seçimi üzerindeki etkisinin azaltılması öngörülüyor.

2022'nin 1 numaralı krizi 'su', 2023'ün ise... Haber

2022'nin 1 numaralı krizi 'su', 2023'ün ise...

TTKD bilim danışmanı emekli öğretim üyesi hidrobiyolog Dr. Erol Kesici, geride kalan 2022 yılının bir numaralı krizinin, su sorunu olduğunu belirtti. Dr. Erol Kesici, yapılan hataların bedelinin çok ağır olacağı, geleceğin ve gerçek zenginliğin belirleyicisinin su olduğunu vurguladı. Su varsa, hayatın da var olabileceğini kaydeden Dr. Kesici, dünya nüfusunun en az dörtte birinin aşırı derecede susuzluk çektiğini, birçok ülkede çeşme suyu dahi verilemeyecek derecede kuraklık yaşandığını açıkladı. 2040'TA TÜRKİYE EN RİSKLİ İKİNCİ KATEGORİDE Türkiye topraklarının yarısında, aşırı yüksek ya da yüksek derecede su sıkıntısı görüldüğünü anlatan Dr. Kesici, “Dünya Su Stresi Haritası'na (WRI) göre, 2040 yılına gelindiğinde ülkemizin su kıtlığı çekecek ve iklim krizinden en fazla etkilenecek ülkelerden biri olacağı belirtilmektedir. Ayrıca ülkemiz yer altı sularının çok ciddi risk altında olduğu ve kuraklığı çok şiddetli şekilde yaşayacağı da belirtilmektedir. Su sorununda 17 ülkenin 'aşırı yüksek derecede' gösterildiği dünya ülkeleri arasında Türkiye 27'nci sırada, 'yüksek derecede' en riskli ikinci kategoride" dedi. SU MİKTARI 100 MİLYAR METREKÜPE GERİLEDİ Yer altı suyunun azalmasının, tarımsal üretimin geleceği için kuraklıkla birlikte yıkıcı sinerjik bir etki yaratacağına dikkat çeken Dr. Kesici, “Ülkemizde 2020 yılında 112 milyar metreküp olan kullanılabilir su miktarı 100 milyar metreküpe geriledi. Bu suyun yaklaşık 46 milyar metreküpü sulamada, 15 milyar metreküpü içme-kullanma ve sanayide olmak üzere, 61 milyar metreküpü sektörler bazında kullanılıyor. Son 20 yılda ülkemizde su tüketimi yüzde 42 oranında artmıştır" diye konuştu. 2023 VE SONRASI GEREKSİNİM DAHA DA ARTACAK  Tarım, sanayi, evsel kullanım ihtiyaçlarının giderek arttığını dile getiren Dr. Kesici, düzensiz göçün de su gereksinimini aşırı artırdığını belirterek, “Bu nedenlerle 2023 yılı ve sonrası suya olan ihtiyacın 100 milyar metreküpün üzerinde olacağı öngörülüyor. Bu öngörüye göre, yıllık toplam su kaynaklarının tükenebileceği söylenebilir. Aşırı kuraklık nedeniyle su kaynaklarında su seviye miktarlarının adeta dip suyu haline gelmesi, birçok bölgede 100-500 metre derinlikte bile sondajla su alınamaması önemli bir göstergedir" dedi. KİŞİ BAŞI SU MİKTARI 1000 TONA GERİLEDİ Türkiye'de 1980'li yıllarda kişi başına düşen su miktarı 5 bin tona yakınken, 1995'ten sonra 1800 tona, son yıllarda ise 1000 bin tona kadar düştüğünü açıklayan Dr. Kesici, bu şekilde devam ettiği takdirde 1000 tonun da altına ineceği uyarısında bulundu. Göller Yöresi'nde birçok gölün yok olduğunu hatırlatan Dr. Kesici, "Bolluğunda değer verilmeyen su, yokluğunda ölümle eşdeğerdir. Örneğin anne sütünün yüzde 88'ini su oluşturur. Geleceğin ve gerçek zenginliğin belirleyicisi sudur" diye konuştu. SU KANUNU ÖNERİSİ Türkiye'nin gittikçe azalan ve bozulan su varlığının korunması için Su Kanunu çıkartılması gerektiğini vurgulayan Dr. Kesici, şu önerilerde bulundu: “Türkiye'de tarımsal üretim, en yüksek su ayak izli faaliyettir. Havzalarımızın iklim, toprak ve su özelliklerine göre; toprak işleme ve iyileştirme, sulama, ürün seçme ve çeşitlendirme, tohum iyileştirme, zararlılarla mücadele, hasat kayıplarını önleme konularında geliştirilecek ileri teknikler uygulanmalıdır. Su ayak izini doğrudan olumlu etkileyecek ve su kaynaklarının korunum ve kullanım dengesini destekleyecektir. Su kaynakları, hava ve toprağın, susuz-nemsiz kalması ve aşırı kirlilik, bunlara gereksinimleri artıracaktır. Buna bağlı artışı karşılayabilmek için bu kaynakların iyi yönetilmesi, verimli ve sürdürülebilir şekilde kullanımı zorunlu hale gelmiştir."

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Herkes Duysun En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.