Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Kuraklık

Herkes Duysun - Kuraklık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kuraklık haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Başkan Çakmak: Çiftçi üretmekten vazgeçmektedir Haber

Başkan Çakmak: Çiftçi üretmekten vazgeçmektedir

Haber: Merve ÖZDEMİR ÇEVİK / HERKES DUYSUN Bursa'da tarımdaki son durumu konuştuğumuz Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Dr. Fevzi Çakmak, tarımda 16 yılda büyük kayıplar olduğunu söylerken tarım alanlarımızı koruyamadığımızın altını çizdi. Konu hakkında sözlerine devam eden Başkan Çakmak, "İlin genel arazi dağılımı içinde tarım arazisi 2016 yılında  417.420 hektarla toplam arazinin %38,34’ünü oluştururken, 15 yıl sonra yani 2021 yılında 363.150,00 hektara düşerek % 33,36’ya gerilemiştir. Yani son 16 yılda yaklaşık 54.000 ha tarım arazisi, tarım dışına çıkartılmıştır. Tarım dışına çıkartılan bu arazilerin büyük kısmı da yerleşim yerleri ve sanayi alanına dönüşmüştür. Ne yazık ki bu kadar verimli topraklara ve iklim koşullarına sahip bir şehirde bile tarım alanlarımızı koruyamamış durumdayız." dedi. ÇİFTÇİ ÜRETMEKTEN VAZGEÇMEKTEDİR Tarım arazilerinin dağılımına baktığımızda son 16 yılda tarla alanlarının son  % 60 paydan, % 39 paylara düştüğünü,  buna karşılık sebze alanları  sabit kalırken, meyvelik alanların % 5, zeytinlik alanların % 3 civarında arttığını söyleyen Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Dr. Fevzi Çakmak tarla alanlarının büyük kısmının ise yerleşim yeri ve sanayi amacıyla tarım dışına çıktığını ifade etti. Başkan Çakmak, "En dikkat çekici konu, Bursa gibi iklim koşullarının çok iyi, toprak yapısının tarıma elverişli olduğu koşullarda  hala toprakların nadasa bırakılıyor olması ve daha da vahim olanı tarıma elverişli olduğu halde her yıl daha fazla tarım alanının nedensiz bir biçimde ekilmeden boş bırakılmasıdır.2021 yılı verilerine göre yaklaşık nadas ve tarıma elverişli olduğu halde kullanılmayan arazi toplamı 97.000 ha civarına çıkmıştır. Bursa tarım arazisi varlığının yaklaşık  % 24 ‘ü ekilmemektedir. Bu arazilerin ekilmemesinin başında, arazilerin ekonomik işletme büyüklüğünde olmaması, sulama imkanlarından yararlanılamaması, arazilerin çok fazla hissedara sahip olduğu için kim tarafından ekileceğinin bilinmemesi, köyde toprağı işleyecek genç nüfusun kalmamış olması ve en önemlisi de tarımsal girdi maliyetlerinin yüksekliği nedeni ile çiftçinin zarar edeceği endişesidir. Yine devlet tarafından verilen desteklerin yetersiz ve çiftçinin ihtiyacı olduğu dönemde verilmemesi de önemli bir etkendir. Nitekim ÇKS kayıt sistemi incelendiğinde toplam işletme sayısı 2016  yılında 97.061 iken 2021 yılında bu sayı 72.105’e düşmüştür. Yani çiftçi üretmekten vazgeçmektedir.2021 yılı verilerinde bile bu işletmelerin de sadece % 49’u ÇKS kaydı yaptırmıştır. Yani çiftçilik yapan işletmelerin yarısı desteklemelerden yararlanma gereği duymamaktadır.Bu durum desteklemelerin çiftçinin yarasına merhem olmadığının açık göstergesidir." dedi. TÜRKİYE’NİN TOPRAK VERİMLİLİĞİ SON 10 YILDA %23 AZALMIŞTIR Yaşanan iklim değişiklikleri ve buna bağlı kuraklıkların tarıma etkisi konusunda ciddi uyarılarda bulunan Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Dr. Fevzi Çakmak, "Tarımsal üretim için toprak, su, güneş ışığı, sıcaklık ve oksijene ihtiyaç vardır. İklim, sayılan bileşenlerin hepsine etki eden dinamik bir bileşendir. Bu nedenle; iklim faktörünün tarım sektörü için yarattığı risk, içerdiği bilinmezlikler yüzünden çok yüksek seviyededir. Tarım sektörü ürün verimliliği, ürün deseni, azalan su kaynakları, artan sıcaklık ve gıda güvenliği bakımından iklim değişikliğinden en çok etkilenen ve bu değişikliğe neden olan sektörlerden biridir. Yapılan araştırmalara göre Türkiye’nin toprak verimliliği son 10 yılda %23 azalmıştır.Toprak verimliliğinin azalmasıyla birlikte topraktaki organik yapı zayıflamakta ve dolayısıyla bitki besin elementlerinde azalmalar görülmektedir. İklim değişikliği doğal bitki örtüsünde de değişiklilere neden olmaktadır. Bu durumun ülkemizde de, özellikle bozkır alanlarının genişlemesine ve mera alanlarının azalmasına neden olmaktadır. Bütün bu açıklamalar ışığında, gelecekte gıda güvencesinden yoksun, gıdaya erişemeyen bir toplum olmamak için, var olan su kaynaklarımızı korumalı ve amaç dışı kullanımlarını ve kirletilmelerini önlememiz gereklidir. Yine suyun her damlasından tasarruf etmemiz gerekliliğini de doğru okumamız ve suyu en fazla kullanan sektör olan tarımda kayıp kaçak oranlarını minimuma indirecek, su kullanım verimliliğini arttıracak, tarımın bilimsel veriler ışığında yapıldığı tedbirleri ivedilikle almamız gereklidir. Yine var olan su kaynaklarımızın boşa akmasını önlemeli ve suya hasret olan topraklarımızı su ile buluşturacak alt yapıları da tamamlamamız gereklidir."ifadelerini kullandı. 2023 YILI TARIM SEKTÖRÜ İÇİN KRİZ YILI OLMAYA DEVAM EDECEKTİR Tarıma verilen önem, köyünü ve toprağını bırakan çiftçi üzerine konuştuğumuz Başkan Çakmak, bu konuda da önemli sorunların altını çizerken, "2023 yılı tarım sektörü için kriz yılı olmaya devam edecektir" dedi. Başkan Çakmak, "Ülkemizde vahşi kapitalist politikaların önünü açan 1980 askeri darbesinden bu yana, IMF ve Avrupa Birliği dayatmaları ile birlikte tarımsal destekler gittikçe azaltılmış, girdi fiyatları sürekli artmış, çiftçiyi destekleyici kurumlar birer birer kapatılmış ya da özelleştirilmiş, çiftçi özel şirketlerin kucağına itilmiş ve ithalat sopası ile terbiye edilmeye çalışılmış, bütün bunların sonucu tarımsal faaliyetler  üreticilere yeter gelir sağlayamaz olmuştur. 2012 yılında çıkartılan Bütün Şehir yasası ile bir kültür olarak köylülük yok edilmiş, çiftçilik mesleği itibarsızlaştırılmış, kırsal yerleşimler yaşanılır olmaktan çıkarılmıştır. 2002 yılından bu yana ekilir tarım arazisi miktarında 3.5 milyon hektar,  Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı çiftçi sayısında yaklaşık  700 bin kişi azalma olmuş, çiftçi tarım desteği talebini dahi terk etmiştir. Köylerde genç nüfus kalmadığı için tarım mevsimlik tarım işçileri ile yapılmaya çalışılır olmuştur. Tarım sektöründe yaşanan olumsuzluklar üretimi ve üretim alanlarını daraltırken, kamu kurumları küçültülüp, müdahale kurumları kapatılıp işlevsizleştirirken, alana hizmet veren özel sektör de günden güne zayıflamaktadır. Tarımsal altyapı sorunlarının çözülmediği, dışa bağımlı girdi fiyatlarının sürekli arttığı, uygun kredi olanaklarının yaratılmadığı, desteklerin yeterli ve zamanında ödenmediği önümüzdeki üretim döneminde iklim koşullarındaki olumsuzluklar da çiftçilerimizi daha zor bir dönemin beklediğini göstermektedir. Rant ve faiz ekonomisi yerine üretim ekonomisine geçilmediği sürece Pandemi süreci ve ülkemizde yaşanan ciddi kuraklık sorununun da etkisiyle 2023 yılı tarım sektörü için kriz yılı olmaya devam edecektir." dedi. KÖYLÜNÜN KÖYE DÖNMESİ VE TOPRAĞINA SAHİP ÇIKMASI İnsanoğlunu doyuran ve giydiren tarım sektörünün, sosyo-ekonomik ve ekonomi-politik önemi ile toplumların, dolayısıyla ülkelerin geleceğinde belirleyici rol oynayan stratejik bir sektör olduğu unutmamamız gerektiğini söyleyen Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Dr. Fevzi Çakmak, köylünün köyünde kalıp toprağını bırakmaması için bazı önerileri sıralarken, “Köyde tarımla uğraşanların yaş ortalaması 55 ve üzeridir. Gençlerin köyde kalmasını, gidenlerin de tekrar dönüşünü sağlamak ve köyde yaşamın özendirilmesi için, köydeki okulların eğitim seviyeleri yükseltilmeli, tarımla uğraşanların sosyal güvenceye kavuşması sağlanmalı, sağlık alt yapısına ulaşım kolaylaştırılmalı, köylerin büyük yerleşim yerlerine olan bağlantıları ile köylerdeki sosyal yaşam koşulları iyileştirilmelidir. Detaylı toprak etüt haritalama çalışmaları başlatılmalı, arazi kullanım planlama çalışmaları yapılarak, toprak, su varlıklarımızın sürdürülebilir kullanımları sağlanmalıdır.Tarımsal üretim ve pazarlama kooperatifleri desteklenmeli, çiftçimize örgütlülük bilinci aşılanmalı. Tarımsal mekanizasyon başta olmak üzere tarımda bilgi ve teknoloji kullanımı yaygınlaştırılarak üretim maliyetleri aşağı çekilmelidir. KDV/ÖTV indirimi dahil üreticiyi ve üretimi rahatlatıcı önlemler ivedilikle alınmalı, ek ekonomik destekler açıklanmalı. Stratejik ürünlerde girdi maliyetleri de dikkate alınarak çiftçinin karlı bir üretim yapacağı garanti altına alınarak, alım taban fiyatı üretim sezonu başında açıklanmalı ve çiftçinin zarar etmeyeceği garanti altına alınmalıdır. Ülkemiz mera alanlarının genel yapısı daha çok küçük hayvancılığa uygundur. Bu nedenle bu nedenle büyükbaş hayvan yerine küçük baş hayvan tüketimini özendirici, tüketici tercihlerini değiştirici çalışmalar yapılmalıdır.Hayvancılığın en büyük gider kalemi olan yem maliyetini aşağı çekmek için mevcut mera alanlarının korunması ve ıslah çalışmaları yapılarak iyileştirilmesi gereklidir. Bu mera alanları ıslah edildikten sonra planlama dahilinde küçük çiftçinin hizmetine sunulmalıdır. Orman köylülerinin orman altı meralardan plan dahilinde yararlanması sağlanmalı, özellikle bu tür yerlerde keçi yetiştiriciliği özendirilmelidir. Keçi çalıları, ağaçların alt dallarını yiyerek ormanların bakımını ve budamasını da yaptığı gibi dışkıları ile de ormanları gübrelerler. Yine orman altlarındaki otları yedikleri için orman yangınlarını önlemede de etkilidirler. Bu şekilde iki taraf için de karşılıklı fayda sağlanmış olur.Tarımsal afet fonu kurularak tüm tarım arazileri bu fona dahil edilmeli, oluşacak doğal afetlerdeki çiftçilerin zararları bu fondan karşılanmalıdır." dedi.

Bir barajda daha kuraklık sinyali! Haber

Bir barajda daha kuraklık sinyali!

Suşehri'ne 28 kilometre uzaklıktaki Kelkit Çayı üzerine, enerji üretimi ve tarımsal sulama amacıyla 1990 yılında inşa edilen Kılıçkaya Barajı, kuruma noktasına geldi. 64 kilometrekare alana sahip barajın 33 kilometrekaresi, Suşehri sınırlarında, geri kalan 31 metrekaresi ise Giresun'un Şebinkarahisar ilçesi sınırlarında yer alıyor. Barajın son dönemde yaşanan kuraklık nedeniyle su tutmaması ise dikkat çekiyor. Bugünlerde barajdan geri sadece ortasından geçen Kelkit Çayı'nın akıntısı kaldı.  'ALARM VERİYOR' SCÜ Eğitim Fakültesi Coğrafya Eğitimi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Fatih Kartal, baraj hakkında bilgi verdi. Barajda yıllar içinde birçok kez su bazında büyük değişiklikler gözlendiğini söyleyen Kartal, "İncelediğimizde bunda çok fazla faktör etkili. 2015 yılında yağışın dönemsel olarak farklılık göstermesi dolayısıyla genel olarak barajın yüksek su tutma kapasitesi mevcuttu hatta o dönem barajın kapaklarını açmışlardı ama günümüze baktığımızda kuraklık açısından alarm veren bir özelliğe sahip. Zaman zaman ciddi boyutta kuraklığın tetiklemesiyle birlikte suların çok fazla çekildiği ve azaldığını da görebiliyoruz. Yöreyi incelediğimizde ve tarihi şehir efsanelerine baktığımız zaman Fatih Sultan Mehmet'in yaptırmış olduğu bir cami söz konusu. O caminin dönem içerisinde yıllık periyodik kuraklıkla ortaya çıktığı, yağışın artmasıyla tekrar su içinde kaybolduğunu görüyoruz. Bu durumun en önemli etkeninin kuraklık olduğunu yağış azlığı olduğunu söyleyebiliriz. Yağışın yıllara periyodik olarak dağılmaması, kimi zaman artış kimi zaman azalış göstermesi, son yıllarda da yoğun olarak küresel ısınma nedeniyle yağışların tamamen azaldığını görüyoruz. Bu da su seviyelerinin düşmesine neden oluyor" dedi.  'ENERJİ ÜRETİMİ VE TARIMDA REKOLTE AZALACAK' Barajlardaki su azlığının sadece kuraklığa ve iklimse etkenlere bağlanmaması gerektiğini kaydeden Kartal, "Kelkit Çayı'nın barajı besleyen kolları var. Bu kolların içme suyu, tarımsal amaçta kullanımın çok fazla artması baraj suların azalmasında çok büyük etken. Barajımız enerji üretimi maksatlı kullanılan bir baraj. Dönemsel rekoltenin düşmesine bağlı kilovat olarak düşüklüğüne sebep olacak. Enerji üretiminde azalmalar meydana getirecek. Yine bununla birlikte su popülasyonu nedeniyle balık çeşitliliği ve balıkçılığı sekteye uğratacak ve azaltacaktır. Çayın kolları tarımsal sulama maksatlı kullandığı için tarımda da yıldan yıla rekolte düşüklüklerine ve verim azalmalarına sebep olacaktır" diye konuştu. 

Balıkesir'de su tehlikesi! Haber

Balıkesir'de su tehlikesi!

Altıeylül ilçesi sınırları içindeki baraj, Kille Çayı üzerinde, sulama, içme suyu ve taşkınları önlemek amacıyla 1986-1991 yıllarında inşa edildi. Yıllık 157 milyon metreküp su kapasiteli baraj, son dönemdeki mevsimsel kuraklıktan olumsuz etkilendi. Seviyesi yüzde 23 olan barajın bulunduğu bölgede önceki yıllarda su altında kalan eski Balıkesir-İzmir kara yolu görünür hale geldi. Sındırgı ilçesinde tarımsal sulamada kullanılan Çaygören Barajı'nın su seviyesinin de yüzde 20 olduğu öğrenildi. BASKİ Genel Müdürü Günal ve Sındırgı Belediye Başkanı Yavaş'tan tasarruf çağrısı Balıkesir Su ve Kanalizasyon İdaresi (BASKİ) Genel Müdürü İzzet Günal, AA muhabirine, beklenen yağışların düşmemesi nedeniyle kuraklık riskinin tetiklendiğini söyledi. Son yağışların kısmen katkı sağladığını ancak riskin sürdüğünü belirten Günal, "Neye sahip olduğumuz değil suyumuza nasıl sahip çıktığımız çok önemlidir. Devlet Su İşleri, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi ve BASKİ Genel Müdürlüğü olarak bu konuda hassasiyet gösteriyor, su kaynaklarını daha etkin ve verimli kullanmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Vatandaşlarımızdan da suyumuzu tasarruflu kullanmaları için aynı hassasiyette ve farkındalıkta olmalarını bekliyoruz." diye konuştu. Sındırgı Belediye Başkanı Ekrem Yavaş ise Çaygören Barajı'nın son yılların en kurak mevsimini geçirdiğini dile getirdi. İlçe halkının su tüketiminde dikkatli olmaları gerektiğini vurgulayan Yavaş, "Yoksa daha büyük sıkıntılara gireriz. Özellikle vahşi sulama sisteminden vazgeçilmeli, çok su isteyen ekonomik kazancı düşük üretimden uzak durulmalı." dedi. İlçeye bağlı Pürsünler Mahallesi'nin muhtarı Mustafa Tekel de çiftçilerin sulamayı daha dikkatli yapmaları gerektiğini söyledi. Tekel, barajdaki su seviyesinin çok düşük olduğunu anlatarak, "Şu anki su, balıkların yaşamasına yetecek kadar. İnşallah yağmurlar yağar, vatandaşlarımız da mevcut suyu daha dikkatli kullanır." ifadesini kullandı.

Eskişehirde yağmur ve kar, tarım arazilerine ilaç gibi geldi Haber

Eskişehirde yağmur ve kar, tarım arazilerine ilaç gibi geldi

Hava sıcaklığının en düşük sıfırın altında 3 derece, en yüksek 4 derece ölçüldüğü kentte çiftçilerin uzun süredir beklediği yağışlar başladı. Kar kalınlığının 7 santimetreye ulaştığı Eskişehir'de, Meteoroloji 3. Bölge Müdürlüğü verilerine göre son 3 günde metrekareye 5,7 kilogram yağış düştü. Yağışların düşük rakımlı noktalarda yağmur, yüksek rakımlı merkezlerde kar olarak düştüğü kentte, sıcaklıklar mevsim normallerinde seyrediyor. Yarın ilin batı kesimlerinde yağış bekleniyor. Rüzgarın ise güney ve doğu yönlerinden orta kuvvette eseceği tahmin ediliyor. - 15 günlük süreçte sık sık ve yoğun kar bekleniyor Eskişehir Ticaret Borsası Başkanı Ömer Zeydan, çiftçinin hasretle beklediği tarımsal üretim için ihtiyaç duyulan kar yağışının başlamasından mutlu olduklarını söyledi. Tarım arazilerindeki kar örtüsünün, bitkilerin gelişmesi için önemli olduğunu vurgulayan Zeydan, şöyle konuştu: "Günyüzü ilçemizde halihazırda merkeze benzer bir kar yağışı yok. Sivrihisar'ımızda var. Çifteler, Mahmudiye'de maalesef yine çok az vaziyette. Bu gece aldığımız yağış gibi onlar yağış almadılar. Beylikova ilçemizde de oldukça iyi, Eskişehir'in merkezine benzer ölçüde bir kar var. Diğer taraflara da bugünlerde gelecektir diye düşünüyorum. Meteoroloji yetkilileriyle irtibat halindeyiz. Önümüzdeki 15 gün içinde de sık sık ve yoğun kar yağışlarıyla karşılaşacağımızı söylediler. Çiftçi adına, Türk tarımı adına, özellikle Eskişehir tarımı adına çok sevinçliyim, çok mutluyum." Beylikova ilçesinde yaklaşık 500 dönüm alanda arpa, buğday ve mısır yetiştiren çiftçi Lütfü Dalgıç ise mevsimsel kuraklık nedeniyle kar yağışını uzun süredir beklediklerini ifade etti. Toprakla buluşan tohumların gelişimi için kar yağışını önemsediklerini anlatan Dalgıç, "İlerleyen günlerde devam etmesi tarımsal üretimimiz adına faydalı olacaktır. Yağış bizi memnun etti." dedi.

Kuraklığa karşı tarımsal çözüm Haber

Kuraklığa karşı tarımsal çözüm

Tüm dünyada küresel ısınma ve kuraklık tehdidinin artmasıyla birlikte, suyu korumanın ve gelecek nesillere yeterli su bırakmanın bilinciyle hareket eden Tarsus Belediye Başkanı Haluk Bozdoğan, tarımın kenti Tarsus’ta kuraklıkla mücadele etme konusunda açıklamalarda bulundu. Bozdoğan, "Tarsus’umuzun temel direği olan tarım şu an çok büyük tehdit altında olduğu hepimizin malumu. Bu nedenle yağmurla gelen suyun tarlalardan akıp gitmesinin engellenmesi için eğimli arazilerde eğime dik sürüm yapılması, budama artıklarının bahçelerde toprağa sürülerek karıştırılmasını, bahçelerde ağaç altına tava yapılarak suyun tutulmasını öneriyoruz" ifadelerini kullandı. "Su tasarrufu çok kritik" Su tasarrufunun kuraklıkla mücadele sürecinde önemini kaydeden Bozdoğan, "Yakında kuraklık nedeniyle başlamasını beklediğimizin sulamaların sulama sırasında tarla ve bahçenizde suyun indiği derinliğin kontrol edilerek sulamanın planlanması su tasarrufu için çok kritiktir. İkinci ürün mısır, pamuk ve soya ekimi yapacak çiftçilerimizin gündüz yerine gece saatlerinde sulamalarını planlaması, salma sulamadan kaçınılması ile sulamada yüzde 50’nin üzerinde tasarruf sağlayacaktır. Köylerimizdeki kuyu ve sarnıçlarında temiz tutulması da son derece önemlidir. Sitelerde çok su tüketen çim alanlarının mümkünse azaltılması hatta iptal edilmesi, site içi sulamaların gündüz değil akşam saatlerinde yapılmasını sizlerle paylaşmak istiyoruz" ifadelerine yer verdi. "Hep birlikte başarılı olacağız" Kuraklıkla mücadele etme konusunda Tarsus Belediyesi olarak vatandaşların yanında olduğunu söyleyen Bozdoğan, "Biz de belediye olarak park ve bahçe sulamalarımızı son derece dikkatli ve programlı yapmaktayız. Yeşil alanlarda kuraklığa dayanıklı peyzaj bitkilerini yetiştirip uyguluyoruz. Bu uygulamaların sitelerimize de yaygınlaştırılmasını rica ediyoruz. Evlerde bozuk çeşmelerin kontrol edilmesi, musluklardan boşa su akıtılmaması ufak ama toplamda çok büyük etki yapacak uygulamalar olacaktır. Kuraklıkla mücadele için, sorularınız için Belediyemizin hizmetinizde olduğu belirtmek isterim" şeklinde konuştu.Tüm dünyada küresel ısınma ve kuraklık tehdidinin artmasıyla birlikte, suyu korumanın ve gelecek nesillere yeterli su bırakmanın bilinciyle hareket eden Tarsus Belediye Başkanı Haluk Bozdoğan, tarımın kenti Tarsus’ta kuraklıkla mücadele etme konusunda açıklamalarda bulundu. Bozdoğan, "Tarsus’umuzun temel direği olan tarım şu an çok büyük tehdit altında olduğu hepimizin malumu. Bu nedenle yağmurla gelen suyun tarlalardan akıp gitmesinin engellenmesi için eğimli arazilerde eğime dik sürüm yapılması, budama artıklarının bahçelerde toprağa sürülerek karıştırılmasını, bahçelerde ağaç altına tava yapılarak suyun tutulmasını öneriyoruz" ifadelerini kullandı.  

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.