Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Lübnan

Herkes Duysun - Lübnan haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Lübnan haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

BM: İsrail'in saldırılarını sürdürdüğü Lübnan'dan yaklaşık 560 bin kişi Suriye'ye geçti Haber

BM: İsrail'in saldırılarını sürdürdüğü Lübnan'dan yaklaşık 560 bin kişi Suriye'ye geçti

Llosa ve BMMYK Lübnan Temsilcisi Ivo Freijsen, Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre Ofisinin haftalık basın toplantısına çevrim içi katılarak değerlendirmelerde bulundu. İsrail saldırılarının yoğunlaştığı 24 eylülden bu yana Lübnan'dan yaklaşık 560 bin kişinin Suriye'ye geçtiğini kaydeden Llosa, bunlardan yüzde 65'inin Suriyeli, yüzde 35'inin ise Lübnanlı olduğunu söyledi. Llosa, 2017 ile 2024 yılları arasındaki dönemde 400 bin Suriyelinin Lübnan'dan ülkesine geri döndüğünü hatırlatarak, İsrail'in saldırıları nedeniyle benzer sayıya 8 haftada ulaşıldığını aktardı. İsrail hava saldırılarının sınır kapılarına ve yollara verdiği hasarlara rağmen insanların Lübnan'daki yoğun bombardımanlardan çoğunlukla yürüyerek kaçmayı sürdürdüğünü ifade eden Llosa, bunların yaklaşık yüzde 80'inin kadın ve çocuk olduğunun altını çizdi. Llosa, Suriye'ye geçenlerin birçoğunun yiyecek, barınak, sağlık hizmeti, hukuki yardım ve giyim gibi acil ihtiyaçlardan mahrum olduğuna dikkati çekti. Suriye'nin genelindeki durumun acil müdahaleden daha fazlasına ihtiyaç duyduğuna vurgu yapan Llosa, "Acil insani ihtiyaçları ele alırken, geçim kaynaklarını yeniden tesis etmek, insanları kendilerine yetebilir hale getirmek ve geri dönen mültecilerin dönüşünü sürdürülebilir ve onurlu hale getirmek için dayanıklılık oluşturmaya öncelik veren farklı bir yaklaşıma ihtiyacımız var." diye konuştu. "LÜBNAN'DAKİ ÇATIŞMALARDAN 1,3 MİLYON KİŞİ DOĞRUDAN ETKİLENDİ" BMMYK Lübnan Temsilcisi Freijsen de son birkaç haftada yaşananların Lübnan ve halkı için son dönemin "en ölümcül ve yıkıcı" süreci olduğunu söyledi. Freijsen, devam eden çatışmaların "sayısız hayatların mahvolmasına" yol açtığını kaydederek, "Lübnan'daki çatışmaların tırmanmasından bu yana geçen iki aylık süreçte, 3 bin 500'den fazla kişi öldürüldü, 15 bin kişi yaralandı ve tahminen 1,3 milyon kişi doğrudan etkilendi ve evlerinden ayrılmak zorunda kaldı." diye konuştu. Sıcaklıkların düşmesiyle yerinden edilenlerin karşılaşacağı zorlukların artmasından endişe ettiklerini vurgulayan Freijsen, şu anda onlar için en acil ihtiyaçlar arasında yeterli barınak ve kış yardımlarının olduğunu söyledi. Freijsen, BMMYK'nın Lübnan'da ihtiyaç sahibi kişilere yardımlarını sürdürdüğünü belirterek, Ekim 2023'ten bu yana 450 bin kişiye temel yardım, barınak ve diğer hayati hizmetleri ulaştırdıklarının altını çizdi.

İsrail basınına göre, Kuzey Askeri Komutanlığı'ndaki yetkililer, ordunun Lübnan'daki performansından memnun değil Haber

İsrail basınına göre, Kuzey Askeri Komutanlığı'ndaki yetkililer, ordunun Lübnan'daki performansından memnun değil

İsrail’in Walla haber sitesinin Kuzey Askeri Komutanlığı'ndan isminin açıklanmasını istemeyen kaynaklara dayandırdığı haberine göre, komutanlıktaki bazı yetkililer, Hizbullah’ın toparlanmaya başladığını ve İsrail ordusunun çekildiği Lübnan köylerinden İsrailli askerlere tanksavar füzeleri fırlattığını belirterek askeri operasyonların yeterince etkili olmadığına dair memnuniyetsizliği dile getirdi. Kaynaklara göre, Kuzey Komutanlığı yetkilileri, ordunun faaliyetlerini sert bir şekilde eleştirerek, "Lübnan’ın güneyindeki 'hatların güçlendirilmesi' (işgal altında tutulmaya devam edilmesi) gerektiğini" savundu. Lübnan’ın güneyindeki bölgelerin İsrail güçlerince kontrol altında tutulmasını "işgal ya da güvenli bölge olarak adlandırmadıklarını" belirten bir yetkili, ancak belirlenen görevlerin tamamlanması için "düşman altyapısının yok edilmesi, silahlı kişilerin öldürülmesi ve saldırıların durdurulması gerektiğini" vurguladı. Söz konusu yetkili orduya, "Bulunduğumuz hatların istikrarını koruyun ve tanksavar füze saldırılarını azaltmaya çalışın." tavsiyesinde bulundu. Walla haber sitesi, Celil Tümeni ile Kuzey Komutanlığı ve Genelkurmay arasında büyük bir gerilim olduğunu ileri sürdü. Bu gerilimin nedeni olarak ise, "Genelkurmay’ın anlaşmaya odaklanması nedeniyle askeri ekipmanların Lübnan topraklarının derinliklerine taşınmasının engellenmesi" gösterildi. Hizbullah, dün, Ekim ayı başında İsrail’in Lübnan’ın güneyine kara harekâtına başlamasından bu yana 110’dan fazla İsrail askerinin öldürüldüğünü ve 1050’den fazlasının yaralandığını açıklamıştı. Hizbullah, İsrail’in 12 Kasım'da kara harekâtının "ikinci aşamasını" başlattığını ilan etmesinden bu yana, 18'den fazla İsrail askerinin öldürüldüğünü, 32'sinin yaralandığını belirtmişti. İsrail'in Lübnan ve Gazze Şeridi’ndeki saldırılarına destek veren ABD, bir yandan da Tel Aviv ile Hizbullah arasında ateşkes anlaşması sağlanması için arabuluculuk yapıyor. Salı gününden bu yana Beyrut’ta görüşmelerini sürdüren ABD Temsilcisi Amos Hochstein’ın yarın Tel Aviv’i ziyaret etmesi bekleniyor. Filistin, Suriye ve Lübnan topraklarını işgal altında tutan İsrail, 1967 savaşı öncesindeki sınırlar temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını reddediyor.

İsrail, Haber

İsrail, "Dahiye Doktrini"ni bir kez daha Beyrut'un güneyinde uyguluyor

Hizbullah'ın kalesi olarak bilinen Dahiye, 23 Eylül'den bu yana İsrail'in yoğun bombardımanına maruz kalıyor. Bu kapsamda 1992'de Abbas Musevi'nin öldürülmesiyle onun yerine geçen ve 22 yıl boyunca Hizbullah'ı yöneten Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah da 27 Eylül'de konutuna düzenlenen saldırı sonucunda öldürüldü. Hizbullah lideri Nasrallah'ın dışında, başta onun yerine örgütün başına geçmesi beklenen Hizbullah Yürütme Konseyi Başkanı Haşim Safiyuddin olmak üzere komuta kademesinden üst düzey birçok isim, Dahiye'de İsrail'in hava bombardımanının hedefi oldu. İsrail, Beyrut'un güneyindeki Dahiye'ye yönelik saldırılarını son günlerde yoğunlaştırırken geçen hafta bölgeye 50'nin üzerinde şiddetli hava saldırısı düzenleyerek birçok binayı yerle bir etti. "İSRAİL İŞGALİ, BİR DİRENİŞ HAREKETİ OLARAK HİZBULLAH'IN ORTAYA ÇIKMASINA SEBEP OLDU" Beyrut'un güneyi Dahiye hakkında AA muhabirine konuşan Beyrut Amerikan Üniversitesi Öğretim Görevlisi Sami Nadir, Arapça "dahiye" kelimesinin "banliyö" anlamına geldiğini belirterek Beyrut'un güneyinin bu sebeple "Dahiye" olarak isimlendirildiğini söyledi. Nadir, İsrail'in 1982 yılında Filistin Kurtuluş Örgütünü bitirmek için Lübnan'ı işgal ettiğini hatırlatarak "İsrail işgali, bir direniş hareketi olarak Hizbullah'ın ortaya çıkmasına sebep oldu." dedi. Dahiye'nin Hizbullah'ın kalesi haline gelişine dair ise Nadir şöyle devam etti: "Bu da bize İsrail'in bugün, yaklaşık 40 yıl önce yaratılmasına yardımcı olduğu bir sorunla başa çıkmaya çalıştığını gösteriyor. 1982'deki işgal nedeniyle Lübnan'ın güneyinde kalan pek çok Şii, Beyrut'un güney banliyösüne yerleşmek için tamamen tahrip edilmiş köylerini terk etmişti." "BU SAVAŞ DİĞER TÜM SAVAŞLARDAN ÇOK FARKLI" İsrail'in 1982'deki işgalinin ardından başta Şiiler olmak üzere yerinden edilmiş kişilerin kurduğu bölge olan Dahiye, 2006'daki İsrail-Hizbullah savaşından da en çok etkilenen yerdi. Daha önce AA'nın da aralarında bulunduğu dünyanın önde gelen haber ajansları için çalışan savaş fotoğrafçısı Remzi Haydar, "Bugün yaşadığımız savaş geçmiş tüm savaşlardan farklı. Ben ülkedeki 1982, 1996 ve 2006 savaşının yanı sıra Irak savaşı, Yemen gibi birçok yerde görevler yaptım. Ancak dediğim gibi bu savaş diğer tüm savaşlardan çok farklı." ifadelerini kullandı. Haydar, teknolojinin gelişimiyle savaşların da değiştiğini belirterek basın mensuplarının hareketinin kısıtlandığını ve özellik İsrail'in gazetecilere yönelik hareket özgürlüğüne asla müsaade etmediğini, Lübnan'da 4 gazetecinin İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybettiğini dile getirdi. "DAHİYE'NİN YÜZDE 20'SİNİN SON SAVAŞTA YIKILDIĞINI SÖYLEYEBİLİRİZ" "2006'da yıkım vardı, ancak bugünkü daha büyük. Ayrıca Dahiye de 2006 yılına göre daha büyük. İnsanlar bunu pek fark etmiyor. Yeni yapılaşmalar var ve bunlar yavaş yavaş yıkılıyor. Yani Dahiye'nin yüzde 20'sinin son savaşta yıkıldığını söyleyebiliriz. 2006 yılında belirli bir alan vardı ve o alan tamamen yıkılmıştı. Ancak bugünkü yıkım Dahiye'nin her yerine ve her köşesine uzanmış. Eğer savaş günde ortalama 10-15 binanın hedef alındığı şu anki tempoyla devam ederse büyük bir felaket yaşanacaktır." İsrail ile Hizbullah arasında 2006'da yaşanan savaşa nazaran bugün insanların bölgeyi terk etmesi nedeniyle Dahiye'de can kaybının az olduğunu ifade eden Haydar, Dahiye ve ülkenin güneyinde yerinden edilenler dahil herkesin herhangi bir ateşkes durumunda, tıpkı 2006'da olduğu gibi hiç beklemeden evlerine dönüş yolunu tutacağını savundu. DAHİYE DOKTRİNİ: ORANTISIZ GÜÇ KULLANIMIYLA SİVİLLERİN VE SİVİL ALTYAPININ KASITLI OLARAK HEDEF ALINMASI Havadan ve denizden yaptığı saldırılarla 2006'da bölgenin altyapısını yerle bir eden İsrail'in, gerçekleştirdiği bu büyük yıkım, orantısız güç kullanımıyla sivillerin ve sivil altyapının kasıtlı olarak hedef alınmasını öngören askeri bir doktrin olarak "Dahiye Doktrini" adıyla takdim edildi. Dönemin İsrail Ordusu Kuzey Kuvvetleri Komutanı, bugünün Knesset Üyesi Gadi Eisenkot, Dahiye'de olanlardan 2 yıl sonra Ekim 2008'de İsrail'in Yediot Ahronot gazetesine verdiği röportajda şu ifadeleri kullandı: "2006'da Beyrut'un Dahiye semtinde olanlar, İsrail'e ateş açılan her yerde olacak. Orantısız güç uygulayacağız, orada büyük hasar ve yıkıma yol açacağız. Bizim bakış açımıza göre, bunlar sivil bölgeler değil, askeri üsler. Bu bir öneri değil, bu bir plan ve onaylandı." Daha sonra genelkurmay başkanlığı ve bakanlık da yapan Eisenkot'un, söz konusu röportajda bahsettiği plan "Dahiye Doktrini" olarak literatüre girerken bugün Beyrut'un güneyinde ve hemen hemen tüm Lübnan'da yaşanacakların da ipucunu verdi. DAHİYE DOKTRİNİ, GAZZE'DE DE UYGULANDI Dahiye Doktrini, 2008, 2012, 2014 ve en sert göstergesi olarak 7 Ekim 2023 sonrası gibi birçok dönemde Gazze'de uygulandı. Beyrut Amerikan Üniversitesi Öğretim Görevlisi Nadir,  "Dahiye Doktrini, saldırganlığını tekrarlamaması için rakibinizi caydırmak amacıyla ona büyük bir hasar vermeniz, büyük bir darbe vurmanızdır. Bu doktrin ilk kez 2006 yılında Dahiye'ye karşı kullanıldı ya da uygulandı." İsrail'in Dahiye'ye yaptığı bu saldırıların, Hizbullah'ı 10 yıl kadar caydırabildiğini belirten Nadir, "Ama daha sonra Hizbullah, yeniden güçlü bir örgüt olarak ortaya çıktı. Suriye savaşına dahil olduktan sonra önem ve ölçek olarak büyüdü." ifadelerini kullandı. ULUSLARARASI HUKUKUN İHLALİ Orantısız güç kullanımını ve savaş suçu olan sivillerin ve sivil altyapının hedef alınmasını açıkça yasaklamasına karşın İsrail tarafından uygulanan bu doktrin, uluslararası hukukun açık bir ihlali olarak görülüyor. Önemli insan hakları sözleşmelerinden olan 4. Cenevre Sözleşmesi'nin 51. Maddesi, "Beklenen somut ve doğrudan askeri avantaja kıyasla aşırı olacak şekilde, tesadüfi sivil can kaybına, sivillerin yaralanmasına, sivillerin kullanımında olan nesnelerin zarar görmesine veya bunların bir kombinasyonuna neden olması beklenebilecek" saldırıları yasaklıyor. İsrail ise bu yasağı birçok kez çiğnerken 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze ve Lübnan'da da benzer şekilde yasağı ihlal etmeyi sürdürüyor.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.