Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Mahkeme

Herkes Duysun - Mahkeme haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Mahkeme haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Motokurye Ata Emre cinayeti: İlk duruşma başladı! Haber

Motokurye Ata Emre cinayeti: İlk duruşma başladı!

Olay, 11 Mayıs'ta, Balıkesir'in Karesi ilçesi Karaoğlan Mahallesi Emir Sokak'ta meydana geldi. Zincir restoranda kurye olarak çalışan Balıkesir Üniversitesi Turizm Fakültesi Turizm Rehberliği Bölümü öğrencisi Ata Emre Akman'ı, sipariş dönüşünde önünü kesen E.Ö., vücudunun 25 yerinden bıçakladı. Ata Emre Akman hayatını kaybederken, kaçan E.Ö. operasyonla yakalandı. E.Ö. ile oğlunu sakladığı iddia edilen Orhan Ö. gözaltına alındı. 'Kasten yaralama' ve 'tehdit' suçlarından 6 ayrı suç kaydı bulunan E.Ö. ile babası, polisteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. E.Ö. tutuklanırken, babası Orhan Ö. serbest bırakıldı, itiraz üzerine tekrar gözaltına alınarak tutuklandı. Öte yandan olay, yakındaki okulun güvenlik kameralarına yansıdı. Görüntülerde; Ata Emre Akman'ın vücuduna aldığı çok sayıda bıçak darbesiyle motosikletinin üzerine düştüğü görüldü. Ayrıca olaydan bir hafta önce Ata Emre Akman'ın, ailesiyle gittiği tatilden görüntüleri de ortaya çıktı. Akman'ın kameraya el salladığı, gitar çalıp, kız arkadaşıyla şarkı söylediği anlar da kameraya yansıdı. BABA İÇİN DE İDDİANAME HAZIRLANDI Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturmayı tamamlayıp, cinayetle ilgili ilk iddianamesini E.Ö. için hazırladı. E.Ö. hakkında 'canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme’ suçundan 18 yıldan 24 yıla kadar hapis cezası istendi. Ayrıca 'ruhsatsız silah taşıma' suçundan 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezası talep edildi. Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığı, E.Ö.'nün babası Orhan Ö. için de iddianame hazırladı. Orhan Ö. için 'canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürmeye azmettirme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. BABADAN 'ÖLDÜR' TALİMATI İddianamede; Orhan Ö.’nün dini nikahla yaşadığı Sultan Durmaz ile ayrıldıktan sonra Durmaz'ı sürekli rahatsız ettiği, işlediği başka suçtan hükümlü olarak bulunduğu İzmir Buca Açık Ceza İnfaz Kurumu'ndan 2 Mayıs'ta izinli çıktığı belirtildi. Orhan Ö.'nün çıktıktan sonra Durmaz'ın yaşadığı evin önüne gelip, birilerinin başına bir iş geleceği yönünde tehdit ettiği de iddianamede yer aldı. Ayrıca E.Ö.'nün olaydan önce aradığı Durmaz'a babası Orhan Ö.'nün talimatıyla kendisini öldüreceğini söylediği belirtildi. TANIK İFADELERİ DOĞRULADI İddianamede; E.Ö.'nün, Orhan Ö.'nün ceza infaz kurumunda bulunduğu sürede Sultan Durmaz'a yönelik herhangi bir eyleminin bulunmamasına karşılık, Orhan Ö.'nün cezaevinden çıktığı dönemde, oğlunun Durmaz'ın evinin önüne gidip Ataman'ı öldürmesinin Orhan Ö.'nün 'azmettirici' olduğunu gösterdiği; olayla ilgili alınan tanık ifadelerin de bunu doğruladığına yer verildi. Bu iddianame de Balıkesir Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi. İddianameleri kabul eden Balıkesir Ağır Ceza Mahkemesi açılan davaların birleştirilmesine karar verdi. HASTANE KAYITLARINDA YOK Balıkesir 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tensip zaptı düzenledi. Tensip zaptında mahkeme tarafından E.Ö.'nün, nüfus ve hastane kayıtlarına göre 24 Nisan 2007'de doğduğu belirtilerek, nüfusa ise 14 Ağustos 2009'da kaydının gerçekleşmesi hususu yer aldı. Orhan Ö.'nün düşük ve ölüm de dahil başka bir çocuğu olup olmadığının araştırılması istendi. Ayrıca Balıkesir İl Halk Sağlığı Müdürlüğüne müzekkere yazılarak 24 Nisan'da 2007'de topuk kanı alınıp alınmadığı soruldu. Yine E.Ö.'nün tüm hastane kayıtları hakkında mahkemeye bilgi verilmesi, 24 Nisan 2007 tarihi öncesinde herhangi bir kayıt bulunup bulunmadığı bilgisi istendi. Balıkesir İl Sağlık Müdürlüğü tarafından mahkemeye E.Ö.'nün topuk numunesinin bulunmadığı ve anneye ait 2007 doğumlu bir bebeğin kayıtlarda olmadığı bildirildi. Balıkesir 1’inci Ağır Ceza Mahkemesinde davanın ilk duruşması görülmeye başlandı. Duruşmaya sanıklardan E.Ö. Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlanırken, babası Orhan Ö., Ata Emre Akman'ın annesi Zuhal Akman, babası Erol Akman, Akman ailesinin avukatı Özden Başak ve İbrahim Erenci, Balıkesir'deki kurye dernekleri üyeleri katıldı. '18 YAŞINDAN KÜÇÜK OLDUĞUNA HİÇ KİMSE İNANMIYOR' Duruşma öncesi adliye önünde Avukat Özden Başak basın açıklaması yaptı. Başak, "11 Mayıs'tan itibaren süregelen durum bugün artık bir noktaya geldi. Davanın ilk duruşması birazdan görülecek. Katilin 18 yaşından küçük olduğuna dair iddialar var. Fakat hem suçu işleme tarzı hem görüntüleri hem bu işi planlayabilmesi, artı tanık ifadelerini dikkate aldığımızda biz katilin 18 yaşından büyük olduğu iddiasındayız ve onunla ilgili savcılık safhasında bir talepte bulunmuştuk. Tutuklu olduğu için bir an önce iddianamenin yazılması anlamında sayın savcılık makamı ilk bunu değerlendirmedi, mahkemeye bıraktı. Bugün de bu talebimizi yineleyeceğiz. Aileyle İstanbul'dan geldik. Görüntü itibariyle katilin 18 yaşından küçük olduğuna hiç kimse inanmıyor. Dolayısıyla Türk Ceza Kanunu'ndaki yaş indiriminden faydalanmaması gerektiğini düşünüyoruz" dedi. 'BURADAN HEPİMİZİN VİCDANINI RAHATLATAN BİR KARAR ÇIKACAK' Başak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunun dışında bu tarz eylemleri yapan failler genelde haksız tahrike sokmak ister. Hep denk geldiğimiz bir durum. Burada öyle bir durum da yok. Görüntüleri dikkatle incelediğinizde çocuğumuzun olaya herhangi bir dahli yok. Yani doğrudan öldürmek kastıyla bir arabanın arkasından ona karşı hareket eden bir şahıs söz konusu. Daha birinci saniyeden sol eliyle bizim çocuğumuzun boynunu tutup bir iki saniye sonra da zaten icra hareket başlıyor. Hepinizin de bildiği gibi onu mermi gibi yetiştiren babası da şu an azmettiren sıfatıyla yargılanıyor. Bu davanın bir milat olacağını, bu tarz can yakıcı davaları da sayın mahkemenin önüne tarihi bir fırsat geldiğini düşünüyoruz. Umarım buradan hepimizin vicdanını rahatlatan bir karar çıkacak. Tabii bugün için böyle bir beklentimiz yok ama hep birlikte yargılama sürecinde bizleri birazcık soğutacak bir karar çıkacağına inanmak istiyoruz." 'BUGÜN ATA EMRE'NİN ADALETİNİ ARAMAYA GELDİK' Kurye Hakları Derneği Başkanı Mesut Çeki ise kurye dernekleri adına yaptığı açıklamada, "Burada Emekçi Motokuryeler Derneği, Motokuryeli İşçiler Derneği, Bursa Motosikletli Kuryeler Derneği ve Ankara Kurye Esnaf Odası'ndan arkadaşlarımız var. Ata Emre kardeşimiz için geldik. Ata Emre kardeşimiz ne ilk ne de son olacak. Biz bunu biliyoruz, çok acılıyız. Ailenin acısını yürekten paylaşıyoruz. Ata Emre, karanlık bir sokakta bir cani tarafından katledildi. Çalışırken katledildi. Siparişini teslim ederken katledildi. Ailesi onun görüntülerini izlemeye dayanamadı. Biz de dayanamadık. O yüzden burada konuşurken gerçekten çok zorlanıyorum. Çünkü bugün aynı zamanda Ankara'da Samet Özgül davası görülüyor. O da üniversiteli, kurye arkadaşımızdı. 2 yıl önce 3 trafik magandası tarafından boğazından bıçaklanarak öldürüldü ve ailesi 2 yıldır adalet arıyor. Biz de bugün Ata Emre'nin adaletini aramaya geldik. Bu bizim ilk duruşmamız. Ama Ata bizim ilk kaybımız değil. 2022'de en az 58 arkadaşımızı kaybettik. 2023'te en az 68. 2024'ün ilk 6 ayında 30 arkadaşımızı kaybettik. Biz her gün ölüyoruz. Dövizlerimizde yazıyor, biz tehlikeli meslek yapıyoruz ama henüz çok tehlikeli meslekler arasında değiliz" ifadelerini kullandı. 'BUGÜN ADALETİN KAPISINI ÇALIYORUZ' Çeki, sözlerini şöyle sürdürdü: "Trafikte bize birisi vurursa, Yunus Emre Göçer davasında gördük birkaç ay hapis bile yatmadan çıkanlar var. Canımıza 27 bin 300 TL fiyat da biçildi. Katillerimiz 3-5 ay içerisinde salındı, 6 ayrı suç kaydı olan birisi Ata kardeşimizi öldürebiliyor. Bu dava sadece Akman ailesinin davası değildir. Bu dava sadece kuryelerin davası değildir. Bu dava bütün Balıkesir'in, bütün Türkiye'nin davasıdır. Aileler gerçekten yasını tutmadan adalet aramak zorunda kalıyor. Buradan bütün basın mensuplarına ricamız şudur; ailenin çığlığını yetkililere duyursunlar. Lütfen duyurun. Artık biz ölmek istemiyoruz. Öldürüldüğümüzde de katillerin çok az cezalar alarak, elini kolunu sallayarak hapisten çıkmasını istemiyoruz. Buradaki mahkeme heyeti de lütfen elini vicdanına koysun. Biz motokuryeyiz. Her gün ilaç taşıyoruz. Yiyecek taşıyoruz. Hepinizin kapısını çalıyoruz. Biz bugün adaletin kapısını çalıyoruz. Adalet istiyoruz. Ata için adalet istiyoruz. Bütün motokuryeler için adalet istiyoruz. Artık çalışırken ölmek istemiyoruz."

Taciz ettiği iddiasıyla polisi vurmuştu: Mahkemede iki taraf da birbirini suçladı Haber

Taciz ettiği iddiasıyla polisi vurmuştu: Mahkemede iki taraf da birbirini suçladı

Olay, 31 Ocak 2024'te saat 23.00 sıralarında, İzmir'in Karabağlar ilçesi Uzundere Mahallesi 6002 Sokak TOKİ Konutları’ndaki bir apartmanda meydana geldi. İlk eşinden 4 çocuğu bulunan ve ikinci evliliğinde şiddetli geçimsizlik yaşadığı belirtilen Büşra Karademir (32), eşi Cenk Karademir'e boşanma davası açtı. 2 Şubat'ta boşanma davası görülecek olan Büşra Karademir, iddiaya göre, eşinin evine gelmesi üzerine 'KADES' uygulamasından yardım istedi. Kısa sürede eve gelen polis ekipleri, Büşra Karademir'i alarak Karabağlar İlçe Emniyet Müdürlüğü Aile İçi Şiddet Büro Amirliği'ne götürdü. KARAKOLDA VE EVDE TACİZ İDDİASI Soruşturma kapsamında Büşra Karademir ifadesinde, yaşananları anlattı. Karademir'in iddiasına göre, emniyette polis memuru Süleyman Ay, 'Buraya böyle güzel kadınlar gelmiyor' diyerek şeker verdi, ardından da yanağına dokundu. İfade işlemi bittikten sonra Karademir ekip otosuna bindi. Karademir, Süleyman Ay ile aracı kullanan diğer polis Ş.M. ile evine götürüldü. Araçtan inen Ay, 'Kapıyı kontrol edeyim' diyerek Karademir'in evine girdi. İddiaya göre polis memuru Ay, beylik silahını ve ceketini çıkararak evdeki aynanın önüne bırakıp Karademir'i köşeye sıkıştırdı. Cinsel tacizde bulunduğu Büşra Karademir'e 'Dudakların çok güzel. Sarıl bana sevgili olalım' diyen Ay, öpmeye çalıştı. Büşra Karademir, Süleyman Ay'ı engellemeye çalışıp, eline geçirdiği aynanın üzerindeki silahı ateşledi. Polis memuru Ay, karnından yaralandı. Balkona çıkan Karademir ise 'Polis bana saldırdı. İmdat. Polisi vurdum' diye bağırarak yardım istedi. Polis memuru Ay, ambulansla Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırıldı, tedavi sonrası taburcu edildi. Olay sonrası Büşra Karademir, sevk edildiği adliyede tutuklandı. Polis memuru Ay, açığa alındı. Büşra Karademir ise daha sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. ‘ÖNCEDEN DE BENZER ŞEYLER YAPMIŞTI’ Olayın şahidi diğer polis memuru Ş.M. ise ifadesinde, "Olay günü ekip aracını ben kullanıyordum. Ekip şefim Süleyman Ay, Büşra Karademir'in özel hayatına yönelik sözler söylemeye başladı. Karademir'e, 'Kaçıncı evliliğin? Başka birini bulursun. Numaramı al ararsın' gibi cümleler kurdu. Büşra Hanım’ın evine geldiğimizde Süleyman Ay, bana 'Sen araçta bekle' dedi. Süleyman Ay'ın bu davranışı beni rahatsız etti. Önceden de benzer şeyler yapmıştı. Karademir'in peşinden gitmesini uygun bulmadım. Sıralı amirime durumu anlatmak için telefonumla binaya girişlerini kaydettim. 7-8 dakika sonra ise Büşra Karademir'in balkonundan bağırdığını duydum. Süleyman Ay tek başına dışarı çıkıp bir sandalyenin üzerine oturdu. Büşra Karademir ise cinsel tacize uğradığını söyledi. Süleyman Ay ise silahını alan Kandemir'in kendini vurduğunu söyledi. Ardından sağlık ekipleri gelip Ay'ı hastaneye kaldırdı" dedi. SUÇLAMALARI KABUL ETMEDİ Süleyman Ay da ifadesinde, "Büşra Karademir evinde zarar olduğunu, bize göstermek istediğini, korktuğunu söyleyip, eşlik edilmesini istedi. Eve girip, ışıkları açtı. Kapının arkadan bombe yaptığını söyledi. Baktım. Dışarı çıkacağım esnada belimde bulunan beylik tabancamın ani bir refleks ile çekildiğini hissettim. Döndüğümde silahı bana doğrultmuş halde gördüm. Bir el tetik düşürdü. Yaralandım. Hızlı bir şekilde doldur-boşalt yaparak tetiğe bastı. Silah tutukluk yaptı. Kesinlikle iddia ettiği gibi kendisine dokunmadım, sarılmadım, herhangi bir temasta bulunmadım. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum" ifadelerini kullandı. POLİSE 36,5 YIL HAPSİ İSTEMİ İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Sanık Süleyman Ay'ın 'Nitelikli olarak konut dokunulmazlığını ihlal' suçundan 1 yıldan 3 yıla, 'Cebir tehdit hile kullanarak cinsel amaçla kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma' suçundan 3 yıldan 10,5 yıla, 'Nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs' suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar, 'Zincirleme cinsel taciz' suçundan 6 aydan 3 yıla, 'Sarkıntılık suretiyle cinsel saldırı' suçundan 2 yıldan 5 yıla kadar olmak üzere 14 yıldan 36,5 yıla kadar hapsi istendi. 'HER ŞEY 1 DAKİKADA OLDU' Büşra Karademir hakkında ise 'Kasten öldürmeye teşebbüs' suçundan 9 yıldan 15 yıla, 'Ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma, taşıma veya bulundurma' suçundan 1 yıldan 3 yıla olmaz üzere toplam 10 yıldan 18 yıla kadar hapsi istemiyle dava açıldı. İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde, tutuksuz müşteki sanıkların bugün yargılanmalarına başlandı. Duruşmaya tutuksuz sanık Karademir, avukatları Ruveyda Şule Ak ve Eriş Önen, diğer müşteki sanık Süleyman Ay, avukatı Emrullah Aksakal ile Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu üyeleri katıldı. Savunmasını yapan Süleyman Ay, soruşturma aşamasındaki ifadesini tekrar edip, olay anını anlattı. Ay, "Sırtım dönüktü. Ateş etti. Şok oldum. Yaralandım. Arkamı döndüğümde profesyonelce doldur-boşalt yaptı. Birkaç kez tetiğe bastı. İkinci merminin sıkıştığını gördüm. Her şey 1 dakikada oldu. Sağ elimle silahı aldım, sol elimle ittim. Sonra binadan çıktım. Bina girişinde sandalyeye oturdum. Ardından hastaneye kaldırıldım" dedi. Mahkeme başkanının karakolda Karademir'in yanağını elleyip ellemediğini sorması üzerine sanık Ay, bu konudaki suçlamayı kabul etmediğini söyledi. Usule göre, polis memurlarının telefon numarası verip, eve bırakması gibi bir uygulamanın olup olmadığı soruldu. Sanık Ay, müştekiler isterse böyle bir uygulamanın yapıldığını kaydetti. Ay, mahkeme başbakanın 'Büşra'nın evine neden girdin?' sorusuna "Kapıda bombe vardı. Tespit için ona bakmaya gittim" dedi. Avukat Ruveyda Şule Ak ise cep telefonu numarasını polis merkezindeki ifade işlemi sırasında Büşra Karademir'e veren Ay'a, "Büşra zor durumda kaldığına seni mi cep telefonundan aradığında olay yerine daha hızlı ekip gider, yoksa 112'yi mi aradığında mı daha hızlı mı gider?" sorusunu yöneltti. Ay ise soruyu "Bilmiyorum" diye yanıt verdi. Ay'ın tanık olarak dinlenen meslektaşı Ş.M. ise "Ortada bir şikayet yok. Zapta alınacak bir konu yok. Süleyman'ın yukarı çıkmasını gerektirecek bir durum yok" diyerek meslektaşının yaptığının yanlış olduğunu söyledi. Süleyman Ay'ı yukarı çıkarken kayda alan tanık Ş.M., "Süleyman Bey ile aramızda bir husumet yok. Sadece her çalışanın yaşadığı cinsten anlaşmazlıklarımız olmuştur. Ay, Büşra'nın evinde 8 dakika 45 saniye kaldı. Ben de tek başıma müşteki kadınları evine götürüyorum. Asla apartmandan içeri girmiyorum. Kadın apartmana girdikten sonra adresten ayrılıyorum" diye konuştu. Savunmasını veren Büşra Karademir ise "Süleyman Ay, beni yanındaki polis memuru ile evime getirdi. Araçtan indim, peşimden geldi. Benimle gelmesinin gereğinin olmadığını söyledim. Dairenin içine girdi. Şok oldum. 'Yarın çay içmeye geleyim' dedi. Sehpanın üzerine belinden çıkardığı silahını koydu. Dudağımı ve boynumu öpmeye başladı. Engel olmaya çalıştım, istemediğimi söyledim ve 'Zina yapmam' dedim. Sapıkça saldırdı, gözü dönmüştü; üstüme çullandı. Elime silah gelince korkutmak için ateş etmek istedim. Silah ateş alınca elinden kurtulup, başka bir odaya kaçtım. Peşimden koşup silahı elimden aldı. Ben de balkona çıkıp yardım istedim. Tetiğe bir kez bastım" ifadelerini kullandı. Mahkeme başkanı, tarafların esas hakkındaki savunmaları için davayı erteledi.

Dilan Polat duruşma salonuna girerken baygınlık geçirdi! Haber

Dilan Polat duruşma salonuna girerken baygınlık geçirdi!

2023'ün kasım ayında tutuklanan Engin Polat, Dilan Polat ve Sezgin Polat, Banu Parlak'ın güzellik merkezine düzenlenen silahlı saldırıyı azmettirme suçundan da yargılanmaya vaşladı. Polat ailesi suçlama ile ilgili bugün hakim karşısına çıktı. Duruşma salonuna getirilen Dilan Polat, suçsuz olduğunu söyleyerek bayıldı. Polat'ın fenalaşması üzerine infaz koruma memurları salona doktor çağırdı. "ALLAH'IM HİÇBİR SUÇUM YOK" Davayı yakından takip eden gazeteci Emrullah Erdinç'in, X hesabından verdiği bilgilere göre, mahkeme başkanı,  "Allah'ım hiçbir suçum yok" diye fenalaşan Dilan Polat'ın salondan çıkartılmasını istedi. Ancak şahıs avukatlar devreye girerek Polat'ın salonda durmasını istediklerini belirtti. Dilan Polat yaşananların ardından salondan çıkarıldı. Dilan Polat Engin Polat ve Sezgin Polat duruşma salonuna geldi. Dilan Polat duruşma salonuna girerken yere yığıldı “Allahım hiç bi sucum yok” diye bağırdı. İnfaz koruma memurları başında doktor çağrıldı — Emrullah Erdinc (@emrullaherdinc) June 25, 2024 NE OLMUŞTU? 1 Ekim 2023 tarihinde Banu Parlak'ın güzellik merkezine düzenlenen silahlı saldırıyı azmettirdiği iddia edilen Dilan ve Engin Polat çifti ile Sezgin Polat'ın 'Birden fazla kişiyle birlikte silahla tehdit', 'Mala zarar verme' suçlarından toplamda ayrı ayrı 8 yıla kadar hapsi talep edilmişti. BANU PARLAK ŞİKAYETİNİ GERİ ÇEKMİŞTİ Geçtiğimiz haftalarda Polat çifti ile hakim karşısında çıkan Banu Parlak, davadan günler sonra şikayetini geri çekmişti. Parlak açıklamasında şu ifadeleri kullanmıştı: "Yaşamış olduğum korkunç olay sonrasında eski arkadaşım Dilan Polat ve ailesi aynı dönemde zorlu süreçlerden geçmemiz sebebiyle görüşme sağlayamamıştık yakın süreçte aile ortamında bir araya geldik ve yaşadığımız zorlukları birbirimize anlattık Nilda'nın bana 'Banu abla annem senin kurşunlandığın gün çok ağladı' demesi üzerine dosya benim için kapanmıştır.

Komşunun sahte bono oyunu mahkeme tarafından reddedildi Haber

Komşunun sahte bono oyunu mahkeme tarafından reddedildi

İstanbul'da bir kişi, komşusuna imzalattığı boş kağıdı 325 bin liralık bono haline dönüştürdü ve komşusu hakkında takip başlatılmasına neden oldu. Boş kağıda imza atan komşunun çocukları, "85 yaşındaki babalarına hileyle, yaşlılığından faydalanarak boş kağıt imzalatıldığını, kağıdın bonoya dönüştürüldüğünü" belirterek, babalarının "borçlu bulunmadığının tespitine" karar verilmesi istemiyle dava açtı. Davalı ise "12 yıldan beri komşusu olan yaşlı adama, iyi komşuluk ilişkileri nedeniyle iş yerinde muhafazası zor ve riskli olan 325 bin lirayı, yapacağı kısa bir seyahat nedeniyle evinde muhafazası için verdiğini, seyahat dönüşünde komşusunun paranın çalındığını bildirdiğini" öne sürdü. Davalı, bunun üzerine komşusuyla senet düzenlediğini, davacının bu durumu ikrar eden imzalı belgesi de bulunduğunu, senedin bizzat kendisinin huzurunda imzalandığını bildirerek davanın reddini istedi. İstanbul Anadolu 3. Ağır Ceza Mahkemesi, davayı kabul ederek, yaşlı komşunun borcunun bulunmadığına karar verdi. İlk derece mahkemesinin kararında, bononun üzerindeki imzanın davacının el ürünü olduğu, ancak bononun sahte olarak tanzim edildiği, gerçekte davacının davalıya borcu olmadığı tespiti yapıldı. İMZANIN KÖTÜYE KULLANILMASI SUÇUNDAN HAPİS CEZASI ALDI Davalının borç verme nedeni olarak bildirdiği durumun hayatın olağan akışına uygun bulunmadığı aktarılan yerel mahkeme kararında ayrıca, davalının "açığa atılan imzanın kötüye kullanılması" suçundan Kadıköy 1. Ağır Ceza Mahkemesince 2 yıl 6 ay hapis cezası aldığı ve kararın kesinleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği vurgulandı. Karara karşı davalı, istinaf kanun yoluna başvurdu. İstinaf başvurusu esastan reddedilen davalı, dosyayı bu kez Yargıtay'a taşıdı. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, istinaf tarafından verilen, davanın esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına vararak, kararı onadı.

Tartıştığı eşini 58 kez bıçaklamıştı: Cezası belli oldu Haber

Tartıştığı eşini 58 kez bıçaklamıştı: Cezası belli oldu

Anadolu 21. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki karar duruşmasına tutuklu sanık Yunus Yıldırım, müşteki Merve Veziroğlu ve taraf avukatları katıldı. Duruşmada geçen celse verdiği mütalaayı tekrar eden cumhuriyet savcısı, tutuklu sanığın "eşi hürriyetinden yoksun kılma" ve "eşe karşı kasten öldürmeye teşebbüs" suçlarından 15 yıldan 30 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep etti. Mütalaaya karşı savunması sorulan sanık Yıldırım, eşini kasten yaralamadığını öne sürerek, "Korkutmak amacıyla bıçağı aldım. Eşimin elindeki yaralar sardım. Eşimi isteyerek yaralamadım. Boğuşma esnasında kendimi savunmak zorunda kaldım." dedi. Sanık Yıldırım, olayın ardından polisi ve ambulansı aradığını da ifade etti. Kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık Yunus Yıldırım'ı, "eşe karşı kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan 20 yıl, "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçundan da 6 yıl olmak üzere 26 yıl hapse çarptırdı. Heyet, sanığın tutukluluk halinin devamını da kararlaştırdı. İDDİANAMEDEN Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 4 Ağustos 2023'te Merve Veziroğlu ile Yunus Yıldırım çifti arasında kıskançlık nedeniyle tartışma çıktığı, sanığın müştekiyi farklı yerlerinden 58 bıçak darbesiyle yaraladığı aktarılıyordu. Bıçak darbelerinden 37'sinin hayati tehlike oluşturacak bölgelerde olduğu kaydedilen iddianamede, sanık Yıldırım'ın cinayete teşebbüsü daha önceden planladığıyla ilgili delil bulunamadığı, ancak bıçaklama olayını öldürmek amaçlı yaptığı belirtiliyordu. İddianamede, Yunus Yıldırım'ın "eşe karşı kasten öldürmeye teşebbüs" ve "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlarından 34 yıla kadar hapsi isteniyordu.

Dilan ve Engin Polat hakim karşısına çıktı: Bir erkeği darp edebilmem mümkün değil Haber

Dilan ve Engin Polat hakim karşısına çıktı: Bir erkeği darp edebilmem mümkün değil

Dilan Polat ve Engin Polat çifti 2 Haziran 2023 tarihinde komşularıyla ettiği park kavgasının ardından komşu Metin Serhat Atayeter ve Esra Atayeter, Polat çiftinden şikayetçi oldu. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Dilan Polat hakkında 'Hakaret', 'Basit yaralama' ve 'Tehdit' suçlarından 8 yıl 4 aya kadar, sanık Engin Polat hakkında ise ‘Hakaret’, ‘Basit yaralama’, ‘Tehdit’ ve ‘Konut dokunulmazlığını ihlal’ suçlarından 11 yıla kadar hapis cezası talebiyle dava açıldı. Anadolu 35. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya sanıklar Dilan Polat ve Engin Polat SEGBIS (Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi) ile bağlandı, müşteki Metin Serhat Atayeter ve Esra Atayeter ise duruşmaya katılmadı. Taraf avukatları ise salonda hazır bulundu. “BİR ERKEĞİ DARP EDEBİLMEM MÜMKÜN DEĞİL” Duruşmada savunma yapması için söz verilen sanık Dilan Polat, “Avukatlarım orada değil mi? Ne diyeceğimi bilemiyorum. Biz uzlaştık. Kimseyi darp etmedim. Zaten benim bir erkeği darp edebilmem mümkün değil. Hakaret veya tehdit içerikli bir söz söylemedim. Şikayetçi değilim. Müştekilerle geçmişten gelen husumetim yoktur. Otopark nedeniyle tartışma yaşadık sadece. Müştekilerin evine girmedim. Zaten kamera görüntülerinde de mevcuttur. Suçlamayı kabul etmiyorum. Beraatimi istiyorum” dedi. “HANIMEFENDİYE HAKARET YA DA TEHDİT ETMEDİM” Sanık Engin Polat ise, “Olay günü arkadaşlarımız bize misafir olarak gelmişti. Metin bey aracını arkadaşımın arabasının arkasına çekmişti. Misafirimizin çocuğu hastalanınca acil çıkmak durumunda kaldı. Eşim bu durumu kendisine bildirince aralarında tartışma çıktı. İçeride otururken eşimin çığlık sesini duydum. Kalkıp gittiğimde evin içinde bana eşime saldırıldığını ve küfür edildiğini söylediler. Bunun üzerine Metin beyin evine doğru gittim. Kapı zaten açıktı. Eşine kapının eşiğinde durarak eşinin nerede olduğunu sordum. Hanımefendiye hakaret ya da tehdit etmedim” dedi. “EŞİMİ KORUMAK AMACIYLA BİR KERE GERÇEKLEŞMEK ÜZERE DARP OLDU” Savunmasını devamında Polat, “Kamera kayıtlarından da görüleceği üzere kısa süre orada kaldıktan sonra geri döndüm. Aşağı doğru indiğimde Metin ile eşimin tartıştığını gördüm. Eşimin göğsüne elleriyle vurduğunu görünce endişelendim. Eşimi korumak amacıyla bir kere gerçekleşmek üzere darp oldu. Metin isimli kişiyle hiçbir konuşma imkanımız olmadı. Bu nedenle hakaret veya tehdit içerikli bir söz söylemem mümkün olmadı. Suçlamayı kabul etmiyorum. Beratımı talep ederim” dedi. Sanık avukatları müştekilerinin şikayetinden vazgeçtiğini bildirerek dosyanın düşürülmesini talep etti. “SENİ ÇOK SEVİYORUM ENGİN” Ara kararını açıklayan mahkeme, müştekilerin dinlenmesi için bir sonraki celse hazır edilmesi üzere süre vererek duruşmayı erteledi. Mahkeme ayrıca, misafirlerin olay gecesi çocuğunu hastaneye götürdüğüne ilişkin rapor talep etti. Duruşma 14 Haziran tarihine ertelendi. Mahkemenin bitmesinin ardından sanık Dilan Polat, Engin Polat’a “Engin seni çok seviyorum” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.