Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Mardin

Herkes Duysun - Mardin haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Mardin haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan ittifak açıklaması: Omuz omuza yürüyoruz Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan ittifak açıklaması: Omuz omuza yürüyoruz

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Meclis Grup Toplantısı'nda konuşuyor. Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti; Sözlerimin hemen başında geçen hafta idrak ettiğimiz mübarek Kurban Bayramı'nızı tebrik ediyor, rabbimden bizleri daha nice bayramlara sağlık ve afiyet içerisinde kavuşturmasını niyaz ediyorum. İslam'ın 5 şartından biri olan hac farizasını yerine getirmek üzere kutsal topraklara giden vatandaşlarımızın ibadetlerinin de Allah katında kabul ve makbul olmasını diliyorum. Dini bayramlarımız Müslümanlar olarak ebedi ve ezeli kardeşliğimizi hatırladığımız dünyadaki varlık gayemizin sırrına erdiğimiz, paylaşmayı, dayanışmayı, şefkat ve merhamet medeniyetimizin kadim değerlerini yücelttiğimiz istisnai günlerdir. Her ne kadar Gazze başta olmak üzere gönül coğrafyamızda yaşanan zulümler nedeniyle biraz buruk geçirsek de Kurban Bayramı'nın sevincini, aileleri, komşuları ve dostlarıyla paylaşarak bu mübarek günleri ihya eden tüm kardeşlerimizden Allah razı olsun diyorum. "FİLİSTİN'E SAHİP ÇIKIYORUZ" Biz de Kurban Bayramı süresince İslam Dünyası'nın önde gelen ülkelerinin liderleriyle görüşerek hem milletimiz adına onların bayramlarını tebrik ettik, hem de Filistin, Lübnan, Sudan ve diğer yerlerdeki kanayan yaralarımıza derman bulmaya çalıştık. İsrail daha önceki bayramlarda olduğu gibi bu bayramda da kan dökmeye, çocukların ve sivillerin üzerine bomba yağdırmaya devam etti. İsrail'in insanlık dışı saldırıları sebebiyle çadırlarda ve enkaza dönmüş binalarda hayata tutunma mücadelesi veren yüzlerce Filistinli kardeşlerimiz şehit oldu. Buradan bir kez daha İsrail barbarlığının kurbanı olan 38 bini aşkın Filistinli şehidimizi rahmetle anıyor, yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyorum. Yiyecek bir lokma ekmek bulamadığı için derisi sırtına yapışan Gazzeli çocukların fotoğrafı modern dünyanın utanç defterine yazılmıştır. Bu fotoğraf sadece küresel sistemin iflası değil aynı zamanda İslam aleminin acizliğinin de bir sembolü olarak acıyla hatırlanacaktır. Ecdadımız tarih boyunca Filistin'e nasıl sahip çıktıysa, Yavuz Sultan Selim, Sultan Abdülhamid Filistin'e nasıl sahip çıktıysa, kuruluşundan itibaren Türkiye Cumhuriyeti nasıl Filistin'e sahip çıktıysa inşallah biz de aynı ruh, aynı kararlılık ve aynı cesaretle Filistin'e sahip çıkıyoruz ve çıkacağız. "DAHA FAZLA ÜLKENİN FİLİSTİN'İ TANIMASI İÇİN TEMASLARIMIZI SÜRDÜRECEĞİZ" Birileri Türkiye'de farklı siyasi kariyerlerinin icazet kapısı olarak gördükleri Avrupa'da farklı konuşabilir, birileri Batılı ağababalarından aferin almak, onlara şirin gözükmek, onların gözüne girmek için Filistin direnişine çamur atma peşinde koşabilir. Ama biz içeride ve dışarıda hakkı konuşacak, hakikati savunacak, masumların yanında, katillerin ise dimdik karşısında duracağız. Kimse bizden küresel siyonist şebekenin baskılarına boyun eğmemizi, zalimler karşısında düğme iliklememizi beklemesin. Kurban Bayramı'nın hemen arifesinde gerçekleştirdiğimiz İspanya ve İtalya ziyaretlerinde Gazzeli kardeşlerimize yönelik zulmü gündeme getirdik. Filistin'de işgal ve katliam politikası devam ettikçe dünyanın hiçbir yerinin güvende olmayacağını açıkça ifade ettik. İsrail'in şımarıklığına ve hukuk tanımazlığına verilecek en etkili cevabın Filistin Devleti'nin tanınması olduğunu vurguladık. Norveç, İrlanda ve Slovenya ile birlikte sergilediği vicdanlı tavrın Avrupa'nın tamamına örnek olmasını temenni ediyoruz. Başbakan Sayın Paşinyan'ın liderliğinde Ermenistan'ın da Filistin Devleti'ni tanıma kararından memnuniyet duyuyoruz. Alınan ve açıklanan son kararlarla özellikle 149'a yükselen tanıma adımlarının çok önemli olduğunu ifade ediyorum. İnşallah çok daha fazla sayıda ülkenin Filistin'i tanıması için temaslarımızı sürdüreceğiz. "TÜRKİYE KARDEŞ LÜBNAN HALKININ VE DEVLETİNİN YANINDADIR" Şu ikazı da burada yapmak durumundayım; Gazze'yi yakıp yıkan İsrail'in şimdi de gözünü Lübnan'a diktiği anlaşılıyor. Batılı güçlerin kameralar önünde farklı konuşsalar da perde arkasında İsrail'in sırtını sıvazladıklarını, hatta desteklediklerini görüyoruz. Lafa gelince özgürlükten, insan hakları ve adaletten dem vuran devletlerin Netanyahu gibi bir ruh hastasının esiri olmaları son derece vahimdir, zavallılıktır. Netanyahu'nun batının da rızasıyla savaşı bölgeye yayma planları açık söylüyorum, büyük bir felakete yol açacaktır. Bu kanlı planlara karşı batıdan önce İslam alemi ve Ortadoğu'daki kardeş ülkelerin tepki göstermesi gerekir. Fakat İslam dünyasının üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi hareket ettiğini üzülerek müşahede ediyoruz. Buna fırsat vermememiz lazım. Türkiye kardeş Lübnan halkının ve devletinin yanındadır. Bölgedeki diğer ülkeleri de Lübnan ile dayanışma içinde olmaya davet ediyorum. Bayram tatilinin 9 gün olmasıyla birlikte vatandaşlarımız memleketlerine ve tatil bölgelerine seyahat etti. Sadece şehirlerarası otobüs seferlerinin sayısı 108 bini buldu. Bu seferler sayesinde 3 milyon 782 bin insanımız sevdikleriyle buluştu. Demiryolları ile seyahat edenlerin sayısı ise 7 milyon 520 bine yaklaşıyor. Otoyollarımızı kullanan araç sayısı 21 milyonun üzerine çıktı. Asya ve Avrupa'yı birleştiren Avrasya Tüneli'nden bayramın son günü 94 bin 454 araç geçişi oldu. İstanbul, Antalya ve diğer pek çok uluslararası havalimanımız bayram tatili boyunca yolcu ve uçak seferi itibarıyla yeni rekorlar kırdı. Aynı başarı Yavuz Sultan Selim, Orhan Gazi Köprüsü gibi diğer projelerimiz için de geçerlidir. Uzakları yakınlaştırmak, sevenleri buluşturmak, vatandaşlarımıza güvenli, huzurlu ve konforlu seyahat imkanı sunmak amacıyla hizmete verdiğimiz ulaştırma yatırımlarının karşılığını kat ve kat fazlasıyla aldık, alıyoruz.  Bundan sonra da "millet yol mu yiyecek" diyerek yatırım düşmanlığı yapan çapsızlara kulak asmayacağız. Ülkemizin dört bir köşesini demir ağlarla, yollarla, otobanlarla, viyadük, köprü, tünel, alt geçit ve üst geçitlerle örmeye devam edeceğiz. Aldığımız önlemlere ve yaptığımız devasa yatırımlara rağmen kazaların önünü maalesef tamamen kesemiyoruz. Kurban Bayramı tatilinde meydana gelen 7 bin 216 trafik kazasında 72 insanımız hayatını kaybederken, 12 bin 474 kişi de yaralandı. Kazalarda vefat eden tüm kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyor, yaralılara mevladan acil şifalar niyaz ediyorum. "YANGINA MÜDAHALE NOKTASINDA GEREKEN NEYSE YAPILDI" 20 Haziran Perşembe günü Diyarbakır Çınar ve Mardin Mazıdağı'nda çıkan anız yangını milletçe hepimizin yüreğini yakmıştır. Rüzgarın da etkisiyle çok kısa sürede geniş bir bölgeye yayılan yangında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyor, yaralı kardeşlerimize acil şifalar temenni ediyorum. Mardinli ve Diyarbakırlı kardeşlerimize bir kez daha geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Devletimizin ilgili tüm kurumları ilk andan itibaren yangını söndürmek için seferber olmuş, yangına müdahale noktasında gereken neyse yapılmıştır. Yangına müdahale öncelikle büyükşehir belediyelerinin sorumluluğunda olmasına ve bunlar görevlerini yapmamalarına rağmen bakanlığımız ve il valilerimiz olaya süratle vaziyet etmişlerdir. Yaraların sarılması, oluşan zararın telafi edilmesiyle ilgili gerekli süreçler devam etmektedir. Acil yardım ödeneğiyle devletimiz madde destek sağlamaya başlamıştır. "BİR AVUÇ KEFEN HIRSIZI SELDEN KÜTÜK KAPMA YARIŞINA GİRİYOR" Adli ve idari tahkikat neticesinde yangının çıkış nedenleri hiçbir soru işaretine mahal bırakmayacak şekilde ortaya konacaktır. Hal böyleyken 15 insanımızı kaybettiğimiz bir felaket üzerinde tepinenleri Allah'a ve milletimizin vicdanına havale ediyoruz. Öyle bir siyasi fırsatçılıkla karşı karşıyayız ki biz bunları konuşmaya icap ediyoruz. Bir taraftan devletimiz tüm kurumlarıyla hava ve kara araçlarıyla yangını söndürmek için adeta canını dişine takarak çalışıyor. Diğer tarafta bakıyorsunuz bir avuç kefen hırsızı ahlaksızca selden kütük kapma yarışına giriyor. Kimse kusura bakmasın ama bunun adı siyasi nebbaşlıktır. Milletin acısını, sıkıntısını, yürek yangınını istismar etmektir. Mardin'deki taziye evinde DEM Partili provokatörlerin sergilediği kepazelik ise bunların milletin değerlerinden nasıl yoksun olduğunu göstermiştir. Mardin valimizin ve yangında yakınlarını yitiren ev sahiplerinin basiretli ve soğuk kanlı tavrı çok çirkin bir provokasyonun önüne geçmiştir.  "A MİLLİ FUTBOL TAKIMI'MIZIN YANINDA OLACAĞIZ" Bunların aslında kimin vekili olduğu, sadece başımıza gelen felaketlerde değil aynı zamanda milletçe birleştiğimiz spor müsabakalarında da ortaya çıkıyor. 85 milyonun kenetlendiği Avrupa Futbol Şampiyonası'nda Portekiz maçı sonrasında bu zihniyete mensup kansızların milletin sinir uçlarıyla oynama girişimleri asla masum değildir. Ama ne yaparlarsa yapsınlar milletimizin birliğini bozamayacaklar. Ne kadar çirkefleşseler de, toplumsal bağrışımıza kast edemeyecekler. AK Parti olarak Kandil'in ayak takımına azılı ve kadrolu militanlarına meydanı bırakmadık, Allah'ın izniyle bundan sonra da bırakmayacağız. Türkiye'nin başarıları karşısında karalar bağlayan müptezellere yeni hezimetler yaşatmayı sürdüreceğiz. A Milli Futbol Takımı'mız Gürcistan'ı 3-1 yenerek turnuvaya çok iyi bir başlangıç yaptı. Portekiz karşısında maalesef hiç hak etmediğimiz bir sonuç aldık. Millilerimiz bu akşam Çekya karşısında inşallah 85 milyonu gururlandıracak tarihi bir zafere imza atacaklarına inanıyorum. Arslanlarımıza Çekya maçında şimdiden başarılar diliyor, rabbim ayaklarına taş değdirmesin diyorum. İnşallah bu akşam 85 milyon tek yürek olarak dualarımızda A Milli Futbol Takımı'mızın yanında olacağız.  "AK PARTİ ASLA GERİLİM SİYASETİ GÜTMEDİ" Şahsen neredeyse yarım asırdır AK Parti olarak 23 senedir Türkiye'ye ve mensubu olmaktan iftihar ettiğimiz aziz milletimize siyaset yoluyla hizmet etmenin mücadelesini veriyoruz. Türkiye büyüsün, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar olsun diye gecemizi gündüzümüze katarak çalışıyoruz. Mazlum gönüllere huzur veren, bağımsızlığımızın remzi ay yıldızlı al bayrağımızı gururla dalgalandırmak için ter döküyoruz, koşturuyoruz. 85 milyonun her bir ferdini kardeşimiz, yoldaşımız, kader ortağımız olarak görüyoruz. Bakınız, daha önce de defalarca ifade etmiştim bugün altını çizerek tekrar vurgulamak istiyorum. AK Parti kurulduğu günden itibaren bugüne kadar kutuplaşmanın, kamplaşmanın tarafında hiç olmadı, asla ve asla gerilim siyaseti gütmedi. Türkiye'yi 81 vilayeti, 85 milyon vatandaşıyla bir bütün olarak kucakladık. Ne siyasetimizde ne dilimizde ne hizmet ve eserlerimizde hiçbir zaman ayrımcılık yapmadık. Bizim için doğunun batıdan, kuzeyin güneyden farkı yoktur. Biz milletten aldığımız yetkiyle hizmet üretirken vatandaşımızın diline, rengine, inancına, kökenine, yaşam tarzına bakmadık. Biz ülkemizin her köşesine hizmet götürürken, yatırım götürürken bize oy verip vermediklerine kesinlikle bakmadık ve bunu umursamadık. Bizim siyasetimiz insan odaklı siyasettir. AK Parti'nin Kasım 2002'den bu yana her seçimde milletimizin yoğun teveccühüne mazhar olması işte bu birleştirici siyasetinin, kardeşlik siyasetinin, hizmet ve eser siyasetinin bir neticesidir. "SON 22 YILDA NİCE İHANET YAŞADIK" Gerilim siyasetiyle kutuplaştırmayla, ayrıştırmayla değil bütünleştirmeyle, birleştirmeyle, yakınlaştırmayla milletimizden ilgi gördük. Tam tersine AK Parti Türkiye'de kutuplaştırıcı, kamplaştırıcı, ayrıştırıcı siyasetin her zaman hedefi ve mağduru olmuştur. Darbe senaryolarını bize karşı yazdılar. 27 Nisan'da muhtırayı bize AK Parti'ye vermek istediler. Cumhuriyet mitinglerinde bizi hedef yaptılar. Gezi vandalizminin hedefi yine bizdik. 17-25 Aralık'ta bize yargı darbesi yapmak istediler. 15 Temmuz'da doğrudan doğruya bizi hedef aldılar. Bölücü terörün de, FETÖ'nün de hedefinde daima biz olduk. Son 22 yılda bunlar gibi nice ihanet, nice darbe ve vesayet girişimi yaşadık. Tüm bu saldırılarda ana muhalefet partisi bırakın bizim yanımızda durmayı, hukukun, demokrasinin hatta siyasetin yanında bile yer almadı. Geriye dönüp bakın, ana muhalefetin AK Parti'ye yönelik her saldırının yanında durduğunu, arkasında durduğunu, hatta kışkırttığını görürsünüz. Türkiye'yi kamplara, kutuplara bölerek ayakta kalma mücadelesi içinde olduklarını görürsünüz. FETÖ'cü hainlerden Gezici vandallara kadar demokrasi düşmanlarının hepsine siyasi himaye sağladıklarını görürsünüz. 14-28 Mayıs seçimlerinde olduğu gibi siyasi çıkarları uğruna toplumun fay hatlarıyla oynamaktan çekinmediklerini görürsünüz.  "SIKILI YUMRUKLARI AÇACAK OLAN MUHALEFETTİR" Burada bir hususun üzerine basa basa ifade etmek istiyorum, bizim siyasette yumuşama, muhataplarımızın ifadesiyle normalleşme çabamız aslında muhalefeti normalleştirme çabasıdır. Sıkılı yumrukları açacak olan muhalefettir. Hançerleri kınına koyacak olan muhalefettir. Dilini, söylemini, siyaset tarzını düzeltecek olan muhalefettir. Yani yumuşaması gereken, normalleşmesi gereken muhalefettir. Bizim son 1 yılda üst üste yaşanan 3 seçim sebebiyle artan siyasi tansiyonu düşürmek için attığımız adımları kimse yanlış anlamasın. Bakınız, iktidar partisiyle ana muhalefet partisi arasında şunu iyi bilin, siyasi ittifak olmaz. Uzlaşma olur, normalleşme olur, yumuşama olur ama ittifak olmaz. Zira iktidar ve ana muhalefet arasındaki ittifak, siyasetinde, demokrasinin de, çok partili sistemin de fıtratına aykırıdır. Biz de zaten bir böyle çaba içinde değiliz. Biz günlük siyasi tartışmaların dışında tutulması gerektiğine inandığımız, ülkemize, milletimize ve devletimizin güvenliğine dair konularda bir ortak bakış açısını, bir ortak duyguyu yakalamaya çalışıyoruz. Sivil ve özgürlükçü anayasa, terörle mücadele ve dış politika gibi milli meselelerde iç cepheyi sağlamlaştırmanın gayretindeyiz. Biz durduğumuz yerde duruyoruz. Muhalefetten ise bizim durduğumuz yere yani hoşgörüye, yani birleştirici dile, yani kucaklaştırıcı siyasete, yani devleti ve milleti önceleyen politikalara yaklaşmasını bekliyoruz.  Tüm samimiyetimize ve iyi niyetimize rağmen muhalefetin çabalarımıza nasıl karşılık verdiğini hepiniz görüyorsunuz. Bütün milletimiz görüyor. Biz ülkemizin, milletimizin çıkarları için yapıcı davranmaya çalışırken CHP Genel Başkanı'nın nezaket üslubunu da aşarak siyaseti nasıl gerilime sürüklemeye çalıştığını bütün milletimiz yakından izliyor. İadeiziyaretimizin üzerinden daha 2 gün bile geçmeden yapılan ve daha sonra dozu sürekli artırılan çiğlikleri herkes takip ediyor. Karşımızdakilerin ciddi bir hazım problemi yaşadıkları anlaşılıyor. Bir defa şunu kimse unutmasın, biz 22 yıldır kimi zaman yalnız, kimi zaman da samimi dostlarımızla bu yolu yürüyoruz. Bu 22 yıl boyunca CHP'den hoşgörü de görmedik. Nezaket de görmedik. Allah'a hamdolsun bundan dolayı hiçbir şey kaybetmedik. Bugün de siyasi bir kazanç peşinde değiliz. İstiyoruz ki, CHP gerilim siyasetini artık bıraksın. Normalleşsin, milli irade ile barışsın ve bundan da milletimiz, demokrasimiz kazançlı çıksın. Diyaloğa şans tanıma arzumuz partimize, hükümetimize ve Cumhur İttifakı'na yönelik hadsizlikleri kabilleneceğiz anlamına gelmez. Edepli olmamız, edepsizliğe göz yumacağız anlamına asla gelmez. Yumuşak başlıyız ama kimse unutmasın boynu çekilecek uysal koyun da değiliz. Şimdi çıkmışlar sabah akşam sürekli suç ortaklığından bahsediyorlar. Bunlara sadece şunu söylemek isterim; Suç ortağı arayanlar kendilerini fazla yormasın, nereden geldiğini ve halen nereye gittiğini tam olarak açıklayamadıkları para kulelerine baksınlar. Suç ortağı arayanlar bize laf söylemeden, bize çamur atmadan evvel sözde kent uzlaşısında kimlerle yol yürüdüklerini sorgulasınlar. Bakınız biz ülkeye ve millete hiçbir hayrı olmayan bu tür ikili münakaşalara girmemeye özellikle itina gösteriyoruz. Muhalefetten de yapıcı davranmalarını, asgari siyasi nezakete uymalarını, eski alışkanlıklarını artık terk ederek normalleşmelerini bekliyoruz. Diyalog süreci parti içi iktidar kavgasına kurban edilmemelidir. Biz rahatız, muhalefetten gelecek her türlü müspet eleştiriye de açığız. Ama eleştiri sınırlarını aşan yakışıksız ifadeleri de sineye çekmeyiz. Cevabımızı misliyle vermekten geri durmayız ve durmayacağız. Birilerinin ortaklık arayışı şayet AK Parti'nin rekorlarla dolu 22 yıllık hizmet, eser, yatırım ve reform mirasından pay kapmaksa, kusura bakmasınlar kimseyi başarı hikayemize ortak etmeyiz. Biz yasakları kaldırırken iptali için Anayasa Mahkemesi'ne koşanlara, her devasa projemize karşı çıkmak için absürt bahaneler üretenlere, Türkiye'de parmakla gösterecekleri tek bir dikili taşları olmayanlara, darbeden sokak olaylarına, milli iradeyi hedef alan her türlü girişime çanak tutanlara hasılı son 22 yıldır AK Parti'nin hizmet ve reform siyasetine sürekli takoz koymaya çalışanlara öyle kolay yoldan prim kazandırmayız.

Kobani Davası’nda kararlar açıklanıyor: İşte Selahattin Demirtaş'a verilen ceza Haber

Kobani Davası’nda kararlar açıklanıyor: İşte Selahattin Demirtaş'a verilen ceza

Eski HDP eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da yargılandığı Kobani Davası'nın karar duruşması Ankara Sincan'daki 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Davada karar çıktı. Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen davanın duruşmasında, mahkeme heyetinin 18'i tutuklu, 18'i tutuksuz, 72'si de firari olan sanıklar hakkındaki hükümler açıklanmaya başlandı. Duruşma öncesi, bazı siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ve davayı takip etmek isteyenler kampüs önünde toplandı. DEM PARTİ EŞ BAŞKANLARI DA DAVAYI İZLİYOR Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan ile CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır ve beraberindeki CHP heyeti de Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ne geldi. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, mahkeme heyetinin bugün tarihi bir karar verebileceğini belirterek, dava dosyanın gizli tanıklarla zorlama, yorumlarla hazırlandığını öne sürdü. Bakırhan, "Dosyadaki boş delillerle tutuklu olan arkadaşlarımızın umuyorum bugün tahliyeleri gerçekleşir." diye konuştu. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları da Türkiye tarihi açısından oldukça önemli davanın karara bağlanacağını beklediklerini ifade ederek, "Kanun işlesin, yasalar işlesin ve Kobani kumpas davasıyla yargılanan bütün arkadaşlarımız beraat alsın." dedi. VİCDANINIZA GÖRE KARAR VERİN CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır da uzun süredir görülen bu davada kararın, dosyadaki delillere göre verilmesi gerektiğini söyledi. Adaletin yerine gelmesini beklediklerini ifade eden Başarır, "Dosyada sadece gizli bir tanık var ve o gizli tanığın ifadeleri savunma tarafından çürütülmüş durumda." değerlendirmesini yaptı. Duruşmayı yöneten hakimlere de seslenen Başarır, "Bugün beklentimiz lütfen tüm ön yargılarınızdan arının, hiçbir siyasal yapıya bakmayın, vicdanınıza göre karar verin. Burada adalet bekliyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi grubu bu tip tüm davalara aynı hassasiyeti gösteriyor. Bugün de arkadaşlarımızla bu hassasiyetle davayı takip ediyoruz." diye konuştu. İŞTE VERİLEN KARARLAR Alp Altınörs, devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçuna yardımdan 18 yıl, suç işlemeye tahrik suçundan ise 4 yıl 6 ay hapse mahkum edildi. Ali Ürküt'e devletin birliğini bozma suçuna yardım suçundan 13 yıl 4 ay, suç işlemeye tahrik suçundan da 3 yıl 9 ay hapis cezası verildi. Ahmet Türk'e devletin bütünlüğünü bozma suçundan beraat, örgüt üyeliğinden ise 10 yıl hapis cezası verildi. Altan Tan'ın, devletin birliği ve bütünlüğünü bozma ile terör örgütü kurma suçundan beraatine karar verildi. Tan, hakkındaki diğer suçlamalardan da beraat etti. Ayhan Bilgen hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozma ile terör örgütü üyeliğinden ayrı ayrı beraatına karar verildi. Ayla Akat hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan beraat, terör örgütü üyeliğinden ise 9 yıl 9 ay hapis cezası verildi. Akat'ın tutuklulukta geçirdiği süre göz önüne alınarak tahliyesine karar verildi. Aynur Aşan hakkında örgüt üyeliğinden 9 yıl 9 ay hapis cezasına karar verildi. Yurt dışına kaçarken yakalanmış olması nedeniyle tutukluluk halinin devamına karar verildi. Aysel Tuğluk hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan beraatına karar verildi. Ayşe Yağcı hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan beraat, örgüt üyeliğinden 9 yıl hapis cezasına karar verildi. Yağcı'nın, tutuklulukta geçirdiği süre göz önüne alınarak tahliyesine hükmedildi. Berfin Özge Köse'nin tüm suçlardan beraatına karar verildi. Bircan Yorulmaz'ın devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan beraatına karar verildi. Bülent Parmaksız hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçuna yardımdan 16 yıl hapis, suç işlemeye tahrik suçundan ise 4 yıl 6 ay hapis cezası verilmesine hükmedildi. Parmaksız'ın tutukluluk halinin devamına karar verildi. Can Memiş hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan beraatına karar verildi. Cihan Erdal hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan 16 yıl, suç işlemeye tahrik suçundan ise 4 yıl 6 ay hapis cezası kararı verildi. Dilek Yağlı hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan 16 yıl, suç işlemeye tahrik suçundan 4 yıl 6 ay hapsine ve tutukluluk halinin devamına karar verildi. Emine Ayna hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan beraat, örgüt üyeliğinden 10 yıl hapis cezası kararı verildi. Emine Beyza Üstün hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan beraatına karar verildi. FİGEN YÜKSEKDAĞ'IN CEZASI BELLİ OLDU Figen Yüksekdağ'ın, devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçuna yardımdan 19 yıl hapsine, suç işlemeye tahrik suçundan 4 yıl 6 ay hapsine ve terör örgütü propagandası yapmak suçundan da 1 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Eski HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ın 2911 sayılı toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet suçundan 2 yıl hapsine, ayrıca iki ayrı konuşması nedeniyle de örgüt propagandası suçundan 1 yıl 6'şar ay olmak üzere toplam 3 yıl hapis cezası almasına karar verildi. Seçim yasaklarına aykırı hareket etmek suçundan da 3 ay hapis cezası verilen Yüksekdağ'ın toplam cezası 30 yıl 3 ay olurken, tutukluluk halinin devamına hükmedildi. Gültan Kışanak'a, devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan beraat, örgüt üyeliği suçundan ise 12 yıl hapis cezası verildi. Kışanak'ın tutuklulukta geçirdiği süre göz önüne alınarak, tahliyesine hükmedildi. Günay Kubilay hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçuna yardımdan 16 yıl, suç işlemeye tahrik suçundan 4 yıl 6 ay hapis ve tutukluluk halinin devamına karar verildi. İbrahim Bilici'nin, devletin birliği ve bütünlüğünü bozma ve örgüt üyeliği suçundan beraatına karar verildi. İsmail Şengül hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçuna yardımdan 16 yıl, suç işlemeye tahrik suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezası ve tutukluluk halinin devamına karar verildi. Meryem Adıbelli, devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan beraat ederken, örgüt üyeliği suçundan 9 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Adıbelli'nin tahliyesine karar verildi. Mesut Bağcık'ın devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan beraatına, örgüt üyeliğinden ise 9 yıl hapsine karar verildi. DEMİRTAŞ’A 42 YIL HAPİS CEZASI Selahattin Demirtaş hakkında ‘devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak’ suçuna yardımdan 20 yıl hapis cezası, 2 kez ‘suç işlemeye tahrik etme’ suçundan 7 yıl 6 ay hapis, 4 kez ‘terör örgütü propagandası yapmak’ suçundan 7 yıl 36 ay, ‘halkı kanunlara uymamaya tahrik’ suçundan 1 yıl 6 ay, ‘Toplantı ve Gösteri Yürüyüş Kanunu'na muhalefet’ suçundan 1 yıl 6 ay, ‘suçu ve suçluyu övme’ suçundan 1 yıl 6 ay olmak üzere toplamda 42 yıl hapis cezası verildi. Sırrı Süreyya Önder'in beraatine ve adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasına hükmedildi. Zeynep Ölbeci'ye 'propaganda'dan 3 yıl 9 ay hapis cezası, 'örgüt üyeliği'nden 9 yıl hapis cezası verildi. KOBANİ OLAYLARI NEDİR? 2011'de Suriye'de iç savaşın başlamasıyla DEAŞ'ın saldırıları sonrası PKK'nın Suriye kolu YPG, Rojava olarak adlandırılan bölgede sözde Afrin, Kobani ve Cezire kantonlarını oluşturdu. DEAŞ'ın saldırıları sonrası ortam gerildi. Terör Örgütü DEAŞ'ın PKK'ya karşı Kobani içine kadar girmesi sonrası gerilim Türkiye'ye sıçramaya başladı. DEAŞ'ın saldırılarına karşı bölgede yaşayan Kürtlerin can güvenliğinin sağlanması adına hükümete çağrıda bulunan HDP, 6 Ekim'de ülke çapında sokak eylemi çağrısı yaptı. O çağrıdan sonra ortalık savaş alanına döndü. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da sokağa çıkan gruplar, önlerine geleni yakıp yıktı. Göstericiler okullara, bankalara zarar verdi. Eylemlerde hem güvenlik güçleriyle göstericiler hem de HÜDA-PAR'lı gruplar karşı karşıya geldi. 2 POLİS ŞEHİT OLDU, 35 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ Şiddet olaylarında 2 polis şehit oldu, 35 kişi hayatını kaybetti. 435'i sivil, 326'sı güvenlik görevlisi de 761 kişi yaralandı. Hayatını kaybedenler arasında Diyarbakır'da ihtiyaç sahiplerine Kurban Bayramı'nda et dağıtan 16 yaşındaki Yasin Börü ve üç arkadaşı da vardı. 4 genç bir grubun saldırısına uğradı. DAEŞ üyesi oldukları iddiasıyla binadan atılan gençlerin cenazelerine bile işkence yapıldığı öne sürüldü. Olayların ardından bin 600'ü aşkın şüpheli hakkında soruşturma başlatılırken, gözaltına alınan 894 şüpheliden 386'sı tutuklandı. 244'ü hakkında adli kontrol kararı verildi. Olaylar sırasında 37 "nitelikli adam öldürme", 29 "adam öldürmeye teşebbüs", 3 bin 777 "mala zarar verme", 25 "alıkoyma", 395 "hırsızlık", 15 "yağma", 308 "iş yeri ve konut dokunulmazlığını ihlal", 13 "Türk bayrağını yakma, 7 "Atatürk'ü Koruma Kanun'una muhalefet" suçu işlendi. Azmettirici olan terör örgütü PKK/KCK'nın elebaşları ile bazı hakkında da soruşturma başlatıldı. Olayların yaşandığı dönemde HDP Eş Genel Başkanları olan Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ tutuklandı. Eylemlere ilişkin soruşturma kapsamında, 25 Eylül'de eski HDP milletvekillerinin de bulunduğu 82 şüpheli hakkında gözaltı kararı çıkartıldı. 7 ilde düzenlenen operasyonda 20 şüpheli yakalandı. Aralarında belediye başkanı da olan 17 kişi tutuklanarak cezaevine gönderildi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.