Kılıçdaroğlu, Mersin Muhtarlar Buluşması'na katıldı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Üniversiteyi, liseyi bitiren, dünya kadar işsizimiz var. Muhtar arkadaşlara birer yardımcı personel verilse dosyaları tutsalar, gelen vatandaşla ilgilenseler, ne olur? Ben bunu söylediğimde kıyameti kopardılar. 'Vay efendim muhtarlara bu verilir mi?' Niye verilmesin? Allah nasip eder iktidar olduğumuzda vereceğiz." dedi.
Muhtarların demokrasinin temel taşı olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, bu topraklarda bakanlıktan, milletvekilliğinden çok daha önce muhtarlık seçiminin yapıldığını hatırlattı.
Kılıçdaroğlu, muhtarlık kurumu ne kadar güçlü olursa demokrasinin de o kadar güçlü olacağını dile getirdi.
Muhtarların yeteri kadar hak talebinde bulunmadığını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Hak talebinde bulunmayı parçalı bir yapı olduğu için yeteri kadar seslendiremiyorsunuz. Seslendirmeniz gerekir. Hakkınız var. Bakanı, milletvekilini, cumhurbaşkanını, il genel meclis üyesini, belediye meclisi üyesini seçen vatandaş, aynı zamanda kendi muhtarını da seçiyor. O zaman seçimler arasında, evet hiyerarşik bir fark olabilir ama en azından belli bir dengenin, sağlıklı ve tutarlı bir dengenin olması lazım. Gittiğim her yerde muhtarlarla ayrıca özel bir toplantı yaparım. Onların haklarını ve hukuklarını onlara anlatmaya çalışıyorum."
Kılıçdaroğlu, iktidara geldiklerinde gerçekleştirecekleri muhtarlara yönelik projelerle ilgili bilgi vererek, şöyle devam etti:
"Sizin birleşik oy pusulanız yok. Milletvekillerine var, diğerlerinin var. Girersiniz kabine Ankara, İstanbul, İzmir neresiyle küçük bir pusulanız var. Birden fazla muhtar adayı varsa, beğenmediğiniz kişinin muhtarı oy pusulasını alıp cebinize koyarsınız, dışarı çıkarsınız. Size oy vermek isteyen sizin pusulanızı bulamaz. Bu muhtarlık kurumuna, siyaset kurumunun yeteri kadar değer verilmediğini gösteriyor. Birden fazla muhtar adayı var mı? Var. O zaman birleşik oy pusulası yaparsınız, isteyen vatandaş isteyen muhtarın altına mührünü basar. O muhtar da diğer seçimlerde olduğu gibi kazandığı zaman gelir koltuğuna oturur. Bunun yapılması lazım. Özellikle büyükşehirlerde, yani baktığı nüfus, 20 binin, 30 binin, 40 binin hatta 100 binin üzerinde olan muhtarlar var. Tek muhtar var. Bir yardımcı personeli bile yok. Muhtarlığı kapattığı zaman vatandaşın, muhtara derdini anlatabileceği hiç kimse yok. Dünya kadar işsizimiz var. Üniversiteyi, liseyi bitiren, dünya kadar işsizimiz var. Muhtar arkadaşlara birer yardımcı personel verilse dosyaları tutsalar, gelen vatandaşla ilgilenseler, ne olur? Ben bunu söylediğimde kıyameti kopardılar. 'Vay efendim muhtarlara bu verilir mi?' Niye verilmesin? Allah nasip eder iktidar olduğumuzda vereceğiz."
"Sosyal yardımlar muhtarlar aracılığıyla dağıtılmalı"
Kılıçdaroğlu, muhtarların bir bütçesinin bulunması, belediye meclisinde de söz ve karar sahibi olmaları gerektiğini aktardı.
Vatandaşın derdini en iyi bilenin mahallenin veya köyün muhtarı olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Eğer sosyal yardımlar dağıtılacaksa muhtarlar aracılığıyla dağıtılması lazım. Çünkü muhtarın siyasi bir kimliği yoktur. A partili, B partili diye ayırmaz. Dolayısıyla sosyal yardım yapılacaksa muhtar aracılığıyla olması lazım. Bir arkadaşımız derin yoksulluktan bahsetti ve yoksulluğun giderek arttığını söyledi. Yoksulluğun nerelerde giderek yoğunlaştığını da yine en iyi mahallenin muhtarı bilir. Ailenin pozisyonunu, durumunu bilir. Dolayısıyla onlara yardım yapılması gerektiğini gider bir şekliyle kamu yetkililerine, devlet yetkililerine aktarır. Gönül ister ki o yardımlar doğrudan muhtarlar aracılığıyla dağıtılsın."
Muhtarlığın bir kamu kurumu olarak yasal çerçeve içinde tanımlanması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Siz izin aldığınızda veya hastalandığınızda sizin aldığınız ödenek kesiliyor ama milletvekili aldığında, belediye başkanı aldığında onların izinlerinde bir kesilme yok. Cumhurbaşkanı, bakan aldığında kesilme yok. Onlara oy veren vatandaş size de veriyor. Sizinki niye kesiliyor? O soruyu da soracaksınız." dedi.
"Türkiye Muhtarlar Birliği"nin kurulması gerektiğini, Muhtarlık Temel Kanunu teklifi hazırladıklarını ancak genel kurulunda reddedildiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Şimdi ben size söz veriyorum. Bir tarafa yazın, Allah nasip eder, iktidar olduğumuzda o kanunun derhal ve ivedilikle çıktığını göreceksiniz." dedi.
Çiftçilerin ve esnafın aldıkları kredilerin faizlerini ilk bir haftada sileceğinin sözünü veren Kılıçdaroğlu, sadece ana parayı taksitle alacaklarını aktardı.
"Türkiye'yi hızla büyütmek ve kalkınmak mümkün"
Havza bazlı üretim yapacaklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Bir örnek vereyim. Erzurum, Iğdır, Kars, Elazığ, Tunceli o bölge, tümüyle tarım ve hayvancılıkta özel ekonomi bölgesi ilan edildiğinde ve bu bölge sadece tarım ve hayvancılık ürünleri üretip ve buna dayalı sanayiyi geliştirdiğimizde olağanüstü bir kalkınma sürekli yaşayacaktır. Türkiye'yi hızla büyütmek ve kalkınmak mümkün. Bunu yapacağız, göreceksiniz."
Kılıçdaroğlu, belediye başkanlarından seçildikleri andan itibaren rozetlerini çıkarmalarını, bütün vatandaşlara eşit davranmalarını istediğini dile getirdi.
Muhtarlık kurumunun sıradan bir kurum olmadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Bulunduğunuz makamda, aynı zamanda adaleti de temsil ediyorsunuz. İster köyde, ister mahallede, herkese eşit davranmak zorundasınız. Eşit davranmazsanız görevinizi yapmamış olursunuz. Ben bizim belediye başkanlarına söyledim. Seçildiğiniz andan itibaren göğsünüzdeki CHP rozetini çıkarın. Artık size oy versin veya vermesin bütün vatandaşlara eşit davranın, sadece fakir mahallelere pozitif ayrımcılık yapın, o mahallelerde yaşayan insanlar da diğer mahallelerde yaşayan insanlar gibi, huzur içinde yaşayabilmeli ve o mahallelerden başlayarak kreşler yapın, anne çocuğunu getirsin güven içinde kreşe teslim etsin diye. Bütün bunları yapmak mümkündür ve yine muhtar kardeşlerim, unutmamanız gereken bir şey daha var, devletin dini adalettir. Adaletin olmadığı bir yerde devlet dediğiniz kurumda çürüme başlar ve sizler yönetirken de adil davranmak zorundasınız. Devleti yönetenler de adil davranmak zorundadır. Adaletin olmadığı yerde huzur olmaz. Adaletin olmadığı yerde bereket olmaz. Bu ülkede adalet var mı? Adaletin olmadığını ben değil Yargıtay Başkanı söylüyor zaten. Adalete olan güven yüzde 30'a düştü. Yani vatandaşın yüzde 70'i 'adalet yoktur' diyor. Ben değil adaletin başında olan kişi bunu söylüyor. O zaman bu ülkede huzuru getireceksek önce adalet için mücadele etmek zorundayız. Adaletin olmadığı yerde açlık, sefalet olur."