Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Netanyahu

Herkes Duysun - Netanyahu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Netanyahu haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Filistin mesajı: Bu bayramı da buruk geçiriyorlar Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Filistin mesajı: Bu bayramı da buruk geçiriyorlar

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kurban Bayramı dolayısıyla AK Parti Genel Merkezince videokonferans aracılığıyla düzenlenen ve 81 ilin parti teşkilatıyla bayramlaşma programında bir konuşma yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şu şekilde: Sizleri muhabbetle selamlıyorum. Teşkilatımızın tüm mensuplarına selamlarımı gönderiyorum. İbadetlerin, kurbanların Allah katında kabul olmasını niyaz ediyorum. "DÜNYA GAZZE'DEKİ KATLİAMLARIN ÖNÜNE SET ÇEKMEK ZORUNDADIR" Kurban bayramımızı Filistin topraklarında katliamların yaşandığı dönemde idrak ediyoruz. Tam 76 yıldır işgal, zulüm ve sistematik katliama maruz kalan Filistin halkı, bir bayramı daha yine buruk geçiriyor; barışa hasret bir şekilde geçiriyor. Soykırımcı İsrail tarafından şehit edilen kardeşlerimizin acısı hepimizin yüreğini dağlıyor. Dünya, İsrail'in kana susamışlığına karşı tedbir almak, her gün bir yenisine şahit olduğumuz katliamların önüne derhal set çekmek zorundadır. Netanyahu'nun durdurulmasının şart olduğunu her fırsatta söylüyoruz. G7'de İtalya'da muhataplarımzıa açıkça ifade ettik, soykırımcıların hesap vermesi için imkanlarımızı seferber ettik. İsrail yönetimini ateşkese zorlamak için ticaret işlemlerimzi tamamen durdurduk. İnsani yardımlarımızı sürdürüyoruz. Hamas ile ilişkimiz devam ediyor. Filistin devletini tanıyan ülkelerin sayısının artması için çalışıyoruz. Gazze ile birlikte İslam coğrafyasındaki diğer dramlara da sessiz kalmıyoruz. Sudan'daki kardeş kavgasının durması için çabamızı sürdürüyoruz. Mazlumların imdadına koşuyoruz. İnşallah bundan sonra da dimdik durmaya, mazlumun çığlığı olmaya devam edeceğiz. Bayram dayanışmadır, kucaklaşmadır. "BİZİM YOLUMUZ MİLLETE HİZMET YOLU" İnsanlarımızın arasında dostluğun tesis edilmesini canı gönülden arzu ediyoruz. AK Parti olarak halın ve hakkın rızasını kazanmak için yürüttüğümüz mücadelede bu anlayış ile hareket ettik. Kibri, yıkıcılığı yanımıza yaklaştırmadık. Biz gerilim kavga münakaşa peşinde olmadık, bugün de değiliz. Bizim yolumuz millete hizmet yoludur. Bütün Türkiye'yi kardeş olarak görüyor her insanımızı bağrımıza basıyoruz. Seçimsiz 4 yılı Türkiye Yüzyılı'na yakışı eserlerle, reformlarla dolu dolu geçirerek bir tek günün bile heba olmasına izin vermeyeceğiz. Üretim, ihracat ve istihdam alanlarında çok iyi bir yerdeyiz. Terörle mücadeledeki kazanımlarına her gün bir yenisini ekliyoruz. Savunma sanayide çığır açan hamlelerimiz devam ediyor. Siz dava arkadaşlarıma güveniyorum. Kurban Bayramı'nın hayırlara vesile olmasını diliyorum. Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

İsrail bir kez daha Refah'a saldırdı: En az 2 Filistinli öldü Haber

İsrail bir kez daha Refah'a saldırdı: En az 2 Filistinli öldü

Birleşmiş Milletlerin yargı organı Uluslararası Adalet Divanının (UAD) saldırıları durdurma kararına rağmen İsrail ordusu Refah'a yönelik saldırılarını sürdürüyor. Filistin resmi ajansı WAFA'nın haberine göre, İsrail ordusu Refah'ın batısındaki Tel es-Sultan Mahallesi'ndeki bir evi insansız hava aracıyla (İHA) hedef aldı. Saldırıda 1 kişi öldü, 1 kişi yaralandı. Refah'ın kuzeyindeki Hirbet el-Ades bölgesini hedef alan İsrail saldırısında da 1 kişi öldü, aralarında çocuk ve kadınların da bulunduğu çok sayıda kişi yaralandı. Öte yandan yerel kaynaklardan alınan bilgilere göre, İsrail topçu birlikleri, Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nusayrat Mülteci Kampı'nın kuzeyinde yer alan Gazze Vadisi çevresini bombaladı. Saldırıda ölen ya da yaralanan olup olmadığına dair bilgi verilmedi. REFAH SINIR KAPISI 7 MAYIS'TAN BU YANA KAPALI İsrail ordusu, 7 Mayıs'ta, Gazze'nin Refah bölgesine kara saldırısı başlatarak Mısır'la olan sınır kapısının Gazze tarafını ele geçirdiğini duyurmuştu. Refah Sınır Kapısı, bölgede İsrail işgalinin başladığı 7 Mayıs'tan bu yana kapalı tutuluyor. Gazze Şeridi'nin İsrail dışında dış dünyaya açılan tek kapısı olma özelliğini taşıyan Refah Sınır Kapısı'nın kapalı olması, gıda sıkıntısıyla karşı karşıya olan Gazze'ye insani yardım girişlerini de önemli derecede etkiliyor. İSRAİL'İN GAZZE'DEKİ KATLİAMI Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi'ne 255 gündür sürdürdüğü saldırılara ilişkin bilgi verildi. İsrail ordusunun son 24 saatte Gazze'nin çeşitli bölgelerinde 2 "katliam" gerçekleştirdiği, söz konusu saldırılarda 10 Filistinlinin daha yaşamını yitirdiği, 73 Filistinlinin yaralandığı belirtildi. İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda ölenlerin sayısının 37 bin 347’ye, yaralı sayısının 85 bin 372'ye yükseldiği kaydedildi. Açıklamada ayrıca hâlâ enkaz altında ve yol kenarlarında cesetlerin bulunduğu ancak İsrail'in engellemeleri nedeniyle sağlık ekipleri ile sivil savunma görevlilerinin cenazelere ulaşamadığı yinelendi. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 7 Ekim 2023'te "olağanüstü hal hükümeti" olarak kurulan Savaş Kabinesi'ni feshetmişti. İsrail ordusu, Gazze Şeridi ile Mısır arasında yer alan ve Gazze'nin İsrail dışında dış dünyaya açılan tek kapısı durumundaki Refah Sınır Kapısı'nda yolcu binasını ateşe vererek kullanılamaz hale getirmişti..

Batı Şeria'da korkunç bilanço: İsrail, 640 çocuğu gözaltına aldı Haber

Batı Şeria'da korkunç bilanço: İsrail, 640 çocuğu gözaltına aldı

İsrail, 7 Ekim 2023'ten beri Batı Şeria'da 640 Filistinli çocuğu gözaltına aldı. Filistin Esirler Cemiyetinden konuyla ilgili yazılı açıklama yapıldı. İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının başlamasının ardından en az 640 çocuğu gözaltına aldığı ifade edilen açıklamada, bu çocuklardan bazılarının serbest bırakıldığı, bazılarının ise hala hapiste tutulduğu kaydedildi. İsrail hapishanelerindeki yaklaşık 250 çocuğun işkence gördüğü aktarılan açıklamada, Gazze Şeridi'nden alıkonulan bir grup çocuğun da İsrail'in kuzeyinde bir hapishanede tutulduğu belirtildi. İsrail güçlerinin dün Ramallah'ta 7 yaşındaki bir çocuğu gözaltına aldığı, birkaç saat sonra serbest bıraktığı kaydedilen açıklamada, çocuğun darbedildiği ve kasıtlı olarak evinden çok uzak bir noktaya bırakıldığı vurgulandı. REFAH SINIR KAPISI 7 MAYIS'TAN BU YANA KAPALI İsrail ordusu, 7 Mayıs'ta, Gazze'nin Refah bölgesine kara saldırısı başlatarak Mısır'la olan sınır kapısının Gazze tarafını ele geçirdiğini duyurmuştu. Refah Sınır Kapısı, bölgede İsrail işgalinin başladığı 7 Mayıs'tan bu yana kapalı tutuluyor. Gazze Şeridi'nin İsrail dışında dış dünyaya açılan tek kapısı olma özelliğini taşıyan Refah Sınır Kapısı'nın kapalı olması, gıda sıkıntısıyla karşı karşıya olan Gazze'ye insani yardım girişlerini de önemli derecede etkiliyor. İSRAİL'İN GAZZE'DEKİ KATLİAMI Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi'ne 255 gündür sürdürdüğü saldırılara ilişkin bilgi verildi. İsrail ordusunun son 24 saatte Gazze'nin çeşitli bölgelerinde 2 "katliam" gerçekleştirdiği, söz konusu saldırılarda 10 Filistinlinin daha yaşamını yitirdiği, 73 Filistinlinin yaralandığı belirtildi. İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda ölenlerin sayısının 37 bin 347’ye, yaralı sayısının 85 bin 372'ye yükseldiği kaydedildi. Açıklamada ayrıca hâlâ enkaz altında ve yol kenarlarında cesetlerin bulunduğu ancak İsrail'in engellemeleri nedeniyle sağlık ekipleri ile sivil savunma görevlilerinin cenazelere ulaşamadığı yinelendi. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 7 Ekim 2023'te "olağanüstü hal hükümeti" olarak kurulan Savaş Kabinesi'ni feshetmişti. İsrail ordusu, Gazze Şeridi ile Mısır arasında yer alan ve Gazze'nin İsrail dışında dış dünyaya açılan tek kapısı durumundaki Refah Sınır Kapısı'nda yolcu binasını ateşe vererek kullanılamaz hale getirmişti.. Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.

Numan Kurtulmuş: İsrail'in hiçbir saygınlığı kalmadı Haber

Numan Kurtulmuş: İsrail'in hiçbir saygınlığı kalmadı

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Özbekistan ve Kazakistan ziyaretleri dönüşünde uçakta gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı. Kazakistan Meclisi Başkanı Yerlan Koşanov ve Kazakistan Senatosu Başkanı Maulen Aşimbayev ile verimli görüşmeler yaptığını aktaran Kurtulmuş, görüşmelerde iki ülke arasındaki işbirliğinin, Türk Devletleri Teşkilatı faaliyetlerinin ele alındığını belirtti. Kurtulmuş, Özbekistan'da da Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev, Ali Meclisi Yasama Meclisi Başkanı Nurdincan İsmailov, Ali Meclisi Senato Başkanı Tanzile Narbayeva ile görüştüğünü hatırlattı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev arasında dostane ilişkilerin bulunduğuna işaret eden Kurtulmuş, Tokayev'in kendisini kabul ettiğini dile getirerek, görüşmede Hazar kıyısındaki bir tersanenin Türk savunma sanayi şirketiyle müştereken yapılması konusunun görüşüldüğünü bildirdi. Kurtulmuş, "YTB ve Yunus Emre Enstitüsünün çalışmaları hakkında da fevkalade olumlu bir görüşme gerçekleştirdik. Konuyla ilgili taleplerimizi kendilerine ilettik." dedi. Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev ve Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev'e dünyanın yeni bir döneme girdiğini söylediğini anlatan Kurtulmuş, görüşmelerde Türk dünyasının gelişen şartları iyi değerlendirmesi gerektiğini vurguladığını belirtti. TBMM Başkanı Kurtulmuş, ilişkilerin artırılması ve ortak projelerin sonuçlandırılmasıyla Türk dünyasının ciddi bir gelişmeye ve kalkınma potansiyeline ulaşacağına dikkati çekerek, şöyle devam etti: "Bu coğrafyada bahsettiğimiz özellikleri içeren bir birlikteliğin ve gücün ortaya çıkması dünya barışı için bir fırsattır. Çünkü önümüzdeki dönemin en temel özelliklerinden birisi de çok kutupluluk olacaktır. Artık soğuk savaş zamanında olduğu gibi iki kutuplu bir dünya sisteminin bir daha kurulabilmesi imkansızdır. Dünyanın birçok bölgesinde küresel sistemi etkileyebilecek yeni denklemler, yeni dengeler kurulacak, işaretlerini bugünden görüyoruz. Türk dünyası da Asya'nın içlerinden Avrupa'ya kadar uzanan 'turkuaz yay' dediğimiz o geniş tarihsel potansiyel çerçevesinde bir gelişme imkanı ve gücünü temsil ediyor. Bu gücün siyasi, kültürel ve ekonomik bir güç haline gelebilmesi için gerekli siyasi iradenin var olduğunu, dolayısıyla bu fırsatlardan önemli sonuçlar elde edebilmenin de mümkün olduğunu görüşmelerimizde paylaştık. Ben bu görüşmelerden fevkalade ümitvar ayrıldığımı ifade etmek isterim." "EŞİTSİZLİĞİN OLMAYACAĞI BİR DÜNYAYI KURMAMIZ LAZIM" Görüşmelerde, dünyada yeni, adil ve kalıcı barışı hedefleyen bir sistemin kurulması zorunluluğu üzerinde mutabakata varıldığını vurgulayan Kurtulmuş, 8 milyar insanın birbirinden üstün olmadığını söyledi. Kurtulmuş, insanlar arasında hiyerarşi oluşturan hiçbir yapının dünyada barışı tesis edemeyeceğinin altını çizerek, şunları ifade etti: "Filistin'le ilgili oylamalarda da gördüğümüz gibi 190 ülke bir tarafta, tek bir ülke ise karşı tarafta olduğunda Birleşmiş Milletler'den herhangi bir karar çıkamıyor. Bu aslında şu anlama gelir 'tek bir ülke dünyadaki 190 ülkeden daha egemen daha değerli dolayısıyla daha güçlüdür.' Bu eşitsizliğin olmayacağı bir dünyayı kurmamız lazım. Bu konudaki düşüncelerimizi sadece Türk dünyasıyla değil, yaptığımız tüm uluslararası görüşmelerde taraflarla paylaşıyoruz. Diğer yandan da dünyanın bütün ülkelerinde hakkaniyetten, barıştan yana olan halkların sayısının gittikçe arttığını ve onların barış ve adalet için kendi hükümetlerine baskılar yaptığını görüyoruz ve bundan büyük memnuniyet duyuyoruz." Bir gazetecinin Türkçe ile ilgili sorusu üzerine Kurtulmuş, görüşmelerde kardeşlik duygularını hissettiğini aktardı. TBMM Başkanı Kurtulmuş, "Gaspıralı'nın meşhur 'dilde, fikirde, işte birlik' tezini hayata geçirmemiz lazım. Aynı dili konuşuyoruz ama maalesef farklılıklar dolayısıyla birbirimizi anlayamıyoruz. Bizim dizilerimizin seyrediliyor olması Anadolu lehçesinin öğrenilmesi açısından çok önemli ama asıl çok önemli olan anlaşabilmek. Bu nedenle bence öncelikle alfabe farklılığını ortadan kaldırmamız gerekir." diye konuştu. Türk dünyasının ortak projeler hayata geçirmesi gerektiğini ifade eden Kurtulmuş, projelerin Türk dünyasınn birliği ve gelişmesi için bir imkan olduğunu vurguladı. Kurtulmuş, "Özbekistan Cumhurbaşkanı Sayın Mirziyoyev'in İslam'ın üçüncü rönesansı, üçüncü aydınlanması olarak dile getirdiği ve artık bir tez haline dönüşen; Maveraünnehir medeniyetinin birikimini güncelleme teşebbüslerini de çok önemli ve değerli buluyoruz. Kendisiyle yaptığımız görüşmelerde bunu karşılıklı olarak teyit ettik." ifadelerini kullandı. Kazakistan'daki uzay çalışmalarının da Türk dünyası için değerli olduğunu dile getiren Kurtulmuş, bu konudaki işbirliklerinin sonuçlarının kısa vadede görüleceğini söyledi. "HİÇBİR DEVLETİN NETANYAHU'YU DESTEKLEYECEK POZİSYONUNUN KALMADIĞINI GÖRÜYORUZ" Bazı ülkelerin Filistin'i tanıma kararı aldığının hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, diğer ülkelerin Devlet Başkanları ve Meclis Başkanlarıyla yaptığı görüşmelerde Gazze'deki saldırıları dile getirdiğini söyledi. İnsanlık dışı saldırıların, katliamların durdurulmasıyla ilgili Türkiye'nin tezlerini uluslararası alana taşıdıklarını ifade eden Kurtulmuş, G-20 Ülkeleri Parlamento Başkanları Toplantısı, Avrupa Parlamentoları Başkanları Toplantısı, İslam İşbirliği Parlamento Başkanları Toplantısı, Asya Parlamenter Asamblesi, MIKTA Toplantısı gibi birçok ülkenin iştirak ettiği zeminlerde de bu konuyu gündeme getirdiklerini vurgladı. Kurtulmuş, "7 Ekim'den sonra yaptığımız uluslararası görüşmelerde özellikle Batı ülkelerinin yöneticilerinin bir kısmının İsrail'den çok fazla Netanyahu yanlısı olduğunu görmek bizi hayretler içerisinde bırakıyordu. Şimdi dünyada neredeyse hiçbir devletin Netanyahu'yu destekleyecek bir pozisyonunun kalmadığını çeşitli platformlarda görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu. ABD başta olmak üzere bazı devletlerin İsrail'e desteklerinin katliamların sürdürülmesine imkan tanıdığının altını çizen Kurtulmuş, bunun savunulabilir bir durum olmadığını ifade etti. "Netanyahu çetesinin vahşeti karşısında artık bir insanlık cephesi kurulmuştur." diyen kurtulmuş, vicdan sahibi insanların ve halkların yaşananların karşısında olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Kimileri sokağa çıkıp gösteri yapıyor, kimileri uluslararası platformlarda ya da kendi ülkelerinin platformlarında görüşlerini haykırıyor, kimileri de üniversitelerde, konferanslarda ellerinde pankartlar ve yazılarla protestolarını gerçekleştiriyor. Uluslararası festivallerde her ülkeden sanatçılar protestolarını dillendiriyor. 10 sene evvel, 'İsrail Uluslararası Adalet Divanında yargılanacak' denilseydi herkes bu nasıl olacak derdi. Çünkü İsrail'in eylemleri, üzerine toz kondurulmayan bir tabuydu. Bugün, siyonist devlet, uluslararası vicdan karşısında yerle yeksan haldedir ve itibarları iki paralık olmuştur. Netanyahu ve çetesi yaptıklarının hesabını Uluslararası Adalet Divanında da verecek. Uluslararası Ceza Mahkemesi savcısı da zaten kararını açıkladı." Güney Afrika Cumhuriyeti'nin Uluslararası Adalet Divanında açtığı "soykırım" davasına Türkiye'nin müdahil olacağını hatırlatan Kurtulmuş, "İrlanda, İspanya, Norveç Filistin devletini tanıdılar. Bu ülkelerin sayısı hızla artacak ve birçok ülke Filistin devletini tanıyacak. Çünkü demokrasiyle yönetilen ülkelerde halkın gücünün üstünde hiçbir şey olamaz. İsrail devletinin Netanyahu ve çetesi yüzünden hiçbir saygınlığı kalmamıştır. Birleşmiş Milletler kararlarının belirttiği gibi başkenti Kudüs olan özgür ve eşit yurttaşlığa dayalı bir Filistin devleti mutlaka kurulacaktır, duyduklarımız onun ayak sesleridir." şeklinde konuştu. TBMM Başkanı Kurtulmuş, İsrail'in bugüne kadar "dokunulamaz" olmanın verdiği rahatlıkla uluslararası sistemin kurallarını yok saydığını vurguladı. Filistin'deki işgalcilerin bulundukları yerlerden sökülüp atılması gerektiğini dile getiren Kurtulmuş, hem Filistin hem de İsrail için yeni bir dönemin başladığını belirtti. Numan Kurtulmuş, uzun yıllar sürecek bir mücadeleye tüm insanlığın hazır olması gerektiğini, vicdan sahibi insanların bir araya gelmeye başladığını sözlerine ekledi. Türkiye'de yeni anayasa yapma iradesinin olup olmadığının sorulması üzerine Kurtulmuş, tüm partilerin seçim beyannamelerinde ya da siyasi söylemlerinde anayasa talebinin bulunduğunu, bunun 1982 Anayasası'nın kalıntılarından kurtulmanın ve darbeci zihniyetin atılması için büyük bir fırsat olduğunu belirtti. Cumhuriyetin ikinci asrında bir hedef konulduğunu, Türkiye'nin daha güçlü ve sözü daha tesirli ülke olabilmesi için yeni bir dönemin başladığını ifade eden Kurtulmuş, bu konuda hükümete ve TBMM'ye önemli sorumluluklar düştüğünü söyledi. TBMM Başkanı Kurtulmuş, darbenin kodlarının dışına çıkarak sivil, özgürlükçü, kapsayıcı ve daha demokratik bir anayasayı yapmanın en başta gelen sorumluluk ve zorunluluk olduğunu vurgulayarak, "İki nedenle bu Meclis'in anayasa yapması çok kıymetli. Birincisi, Cumhuriyetimizin ikinci asrının başına denk gelmesi. İkincisi de yüzde 95'lik bir oranla en yüksek temsil kabiliyetine sahip olmasıdır." değerlendirmesinde bulundu. Halkın iradesinin yüzde 95'inin TBMM'de temsil edildiğine işaret eden Kurtulmuş, Meclis'te 6 siyasi partinin grubunun bulunduğunu, 14 siyasi partinin temsil edildiğini hatırlattı. Anayasa konusunda şeffaf ve açık bir süreci yönettiklerini dile getiren Kurtulmuş, süreçten memnun olduğunu bildirdi. "HİÇBİR PARTİMİZ, KAPIYI KAPATMAMIŞTIR" İyi niyetle yol alınarak sonuca ulaşılabileceğinin altını çizen Kurtulmuş, şöyle devam etti: "Daha ilk temaslarımız. Herhangi bir içerik tartışmasına girmeden herkesi ziyaret ettik. Israrla üzerinde durduğum, belirttiğim şey usulün esasa mukaddem olduğudur. Önce yöntemimizi belirleyip sonra tartışmalarımızı gerçekleştirmemiz gerekir. Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu olan siyasi partiler bunu belirleyecektir. Partilerimizin bir araya gelme imkanları var. Çünkü ilk ziyaretlerimizde hiçbir parti bu konuya ilişkin kapıyı kapatmamıştır. Bazı çekincelerini en baştan söylediler. Bu çekinceler anlaşılabilir, anlamlı ve demokratik tepkilerdir. Ama sonuçta hiçbir partimiz, sürece ilişkin kapıyı kapatmamıştır. Bu sevindirici bir şey. Bu Meclis her fikri kabul eder ama 'Bu Meclis anayasayı değiştirme hakkına sahip değildir' görüşünü asla kabul etmeyiz. Çünkü bu antidemokratik bir tavırdır." Anayasanın bir toplumsal sözleşme olduğunu ifade eden Kurtulmuş, anayasanın bir toplumsal bütünleşme fikri içerisinden doğması gerektiğini kaydetti. "Anayasa tartışmalarının toplumsal kamplaşmaya, kutuplaşmaya sebep olmasına müsaade etmemek gerekir." diyen Kurtulmuş, en yüksek konsensüsü, ittifakı gerçekleştirmenin gerekli olduğunu, TBMM 28. Yasama Dönemi'nin kendi üzerine düşen sorumluluğu yerine getireceğini belirtti. Siyasi partilere yaptığı ziyaretlerin hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, bugüne kadarki temaslarında esasa ve anayasanın içeriğine ilişkin görüşmesinin olmadığını bildirdi. "ANAYASAYA KATKIDA BULUNMAK İSTİYORUM DİYEN TEK BİR YURTTAŞIMIZ DAHİ OLSA ONU DİNLEYECEĞİZ" Doğru yöntem ve doğru zeminin önemli olduğunu, doğru zeminin de TBMM olduğunu, bunun "Anayasa sadece Meclis'te konuşulacak" anlamına gelmediğini dile getiren Kurtulmuş, şöyle konuştu: "TBMM Başkanı olarak ekim ayından sonra üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının, hukuk camiasının, sivil toplum kuruluşlarının ve 'Bu konuda benim fikrim var' diyen bütün platformların görüşlerini de dinleyeceğim. Bazıları bu konuda algı operasyonları yapmaya kalkıyorlar, onların gizli ajandasının aksine, 'Anayasaya katkıda bulunmak istiyorum' diyen tek bir yurttaşımız dahi olsa onu dinleyeceğiz ve görüşlerinden istifade etmeye çalışacağız. 'Ben buna karşıyım, engelleyeceğim' diyene de yapacak bir şey yok, onlar da kendi köşelerinden bağırmaya devam etsinler. Aslolan milletin iradesidir, herkes milletin iradesine saygı duyacak." "Ana muhalefet partisi ve Sayın Cumhurbaşkanı'nın siyasetteki bir yumuşama evresinden bahsettiği bir sürecin emarelerini görüyoruz. Toplumumuz bu gelişmeyi benimsedi ve destekledi. Bu toplumsal uzlaşmanın, yeni bir anayasa yapma süreçlerine katkı sunacağını düşünür müsünüz?" sorusuna Kurtulmuş, şu yanıtı verdi: "Bu çift taraflı bir süreç olacak. Hem yeni anayasa yapma çabaları siyasetin yumuşamasına katkıda bulunacak hem de siyasetin yumuşaması Türkiye'de anayasa başta olmak üzere birçok önemli problemin çözülmesine imkan sağlayacaktır. Türkiye olarak önümüzde iki yol var; ya kendi aramızda sorunlarımızı demokratik olgunluk içerisinde konuşup tartışacağız ve milletin iradesi, istikameti yönünde çözmeye çalışacağız ya da bölgemize ilişkin kötü hedefleri olan güçler bizi de etrafımızdaki ülkeler gibi biçimlendirmeye kalkacak. Zaten terör örgütleri başta olmak üzere her türlü aparatı kullanarak bu yönde baskılar oluşturmaya da çalışıyorlar. Tüm siyasi partilerin, tüm farklılıklarıyla birlikte, 'Kendi göbeğimizi kendimiz keseriz' diyerek hareket etmesi gerekiyor. Farklı görüşleri bir konsensusla anlamlandırarak, uluslararası arenada nasıl daha güçlü ve etkili bir konuma geliriz diye gayret etmemiz gerekir." Kurtulmuş, fikirlerin birbirine zıt olabileceğini, farklılıkları yakınlaştıracak mekanizmaları kurmanın da önemli olduğunu belirtti. Çatışmanın ve kutuplaşmanın işin kolayına kaçma anlamına geleceğini vurgulayan Kurtulmuş, "Meclis Başkanı seçildiğim ilk gün yaptığım konuşmada şunu söylemiştim, siyaset, birbirine yumruk sallayarak değil el uzatarak çözüm üretebilecek bir mekanizma olmalıdır. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın ana muhalefet partisi liderini kabul etmiş olması, peşinden 'Ben de iade-i ziyarette bulunacağım' diye eklemesi, Sayın Özgür Özel'in de ilk başta randevu talebinde bulunması çok önemli gelişmelerdir." diye konuştu. "HARCAMA BÜTÇESİNİN ÜÇTE BİRİ KADAR TASARRUF ETTİK" Kamuda tasarruf tedbirlerine yönelik soru üzerine Kurtulmuş, göreve başladığı günden itibaren tasarruf tedbirlerini hayata geçirdiğini söyledi. TBMM'nin tasarruf tedbirlerini güçlü şekilde uygulamasının tüm kamu kuruluşlarına örnek olacağını ifade eden Kurtulmuş, bir yıllık görev süresi içerisinde önemli tasarruf tedbirlerini hayata geçirdiklerini bildirdi. Meclis Başkanı Kurtulmuş, "Görevde olduğumuz 10 aylık süre içerisinde harcama bütçesinin üçte biri kadar tasarruf ettik ve bu tasarrufları daha da artırarak devam edeceğiz. Bir yanlış algıyı da özellikle düzeltmem gerekir, Türkiye'de siyaseti bulandırmak isteyenler ilk olarak Meclis'in ve milletvekillerinin itibarına kılçık atıyorlar. Buna da hassaten dikkat etmek lazım. Meclis'in itibarıyla bu şekilde oynanması doğru değil ve demokrasimiz için de zedeleyici bir tavırdır." ifadelerini kullandı. Özbekistan ve Kazakistan'daki görüşmelerde KKTC'nin tanınması konusunun gündeme gelip gelmediğine ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, şunları kaydetti: "Uluslararası platformlarda gündeme getirdiğimiz konulardan birisi de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tanınmasının artırılmasıdır. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın girişimleri ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne Türk Devletleri Teşkilatında gözlemci statüsü verildi. Hem Kazakistan'da hem de Özbekistan'da muhataplarımıza özellikle Nahçıvan anlaşmasının ratifikasyonu (tasdiki) sağlanarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin üye olarak Türk Devletler Teşkilatına kabul edilmesini ısrarla ifade ettik. Hepsinden de olumlu bir yaklaşım gördük. Gözlemci üye statüsü bir adımdır, ümit ederiz ki KKTC önündeki engeller böyle yavaş yavaş ortadan kalkmaya başlar."

Ömer Çelik'ten MKYK sonrası sokak hayvanları düzenlemesine ilişkin açıklama Haber

Ömer Çelik'ten MKYK sonrası sokak hayvanları düzenlemesine ilişkin açıklama

AK Parti MKYK toplantısında, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in ekonomi ve eğitim başlıklarında birer sunum gerçekleştirdiği öğrenildi. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin MKYK toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. Çelik'in açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde: Kampta Meclis, parti teşkilat çalışmaları değerlendirilir ekonomi dış politika kapsamında sunum yapılır. Kamp için hazırlıklarımızı sürdüyoruz. Önümüzdeki dönemde dış poitikada Sayın Cumhurbaşkanımızın yoğun bir mesaisi olacak. Başta Gazze meselesi ve orada uygulanan soykırıma karşı ortaya koyduğumuz tutum çerçevesinde. İç politikada da gelişmeler oldu. Sayın Cumhurbaşkanımız kapsamlı bir şekilde değerlendirdi. MKYK üyelerine önümüzdeki 4 yıllık dönemi değerlendirirken birlik beraberliğin konusunda açıklamalar yaptılar. Cumhur İttifakı içerisinde birlik ve beraberliğin korunmasıdır. Hep beraber birlik ve beraberlik içinde hareket edilmesi gerektiğini ifade ettiler. İRAN CUMHURBAŞKANI REİSİ'NİN ÖLÜMÜ Taziyelerimizi sunuyoruz. Zor günlerinde kardeş İran milletinin yanındayız. Bugün de Cumhurbaşkanı Yardımcımız ve Dışişleri Bakanımız cenaze törenine katılacaklar. Akıncı İHA gönderilmiştir. AKINCI İHA'nın çok kısa bir zaman içerisinde zorlu hava koşullarında merhumların yerini tespit etmesi Türkiye'nin bu konudaki imkan ve kabiliyetlerinin nasıl geliştiğinin göstermesi bakımından fevkalade önemlidir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, helikopter kazasında vefat eden İran Cumhurbaşkanı Reisi’nin cenaze törenine katılacak. NETANYAHU'YA TUTUKLAMA TALEBİ UCM Başsavcısı'nın Netanyahu'nun tutuklanması için tutuklama talebi talebinde bulunması çok önemlidir. Umarız ki bu talebe uygun bir karşılık verilir bu kişilerin tutuklanması talebi çıkar. 3 ÜLKENİN FİLİSTİN'İ TANIMA KARARI İspanya, Norveç ve İrlanda'nın Filistin'i tanıma kararı memnuniyet vericidir. 3 ülke de tarihin doğru tarafındadır. AB'nin tümü Filistin'i tanımalı. ABD'den duymamız gerekenleri duyuyoruz. BAŞIBOŞ KÖPEK DÜZENLEMESİ Taslak halinde henüz üzerinde çalışılıyor. Önümüzdeki ya da sonraki hafta Meclis'e gelecek. SEFERBERLİK HALİ DÜZENLEMESİ Tüzük kaldırılıp yönetmenliiğe çevrilince gündem oldu. Bu da olağan bir gündem. Seferberlik tüzüğü 1990 yılında hayata geçmişti. Bizim 2011 yılından itibaren değişen savaş koşulları ve teknolojileri etrafında bu tip belgelerin güncellenmesi gerekiyor. Burada stratejik olan şudur. Savaş durumunda bütün milli güç unsurlarının TSK'ya destek verecek şekilde koordine edilmesi esastır. Daha önce değişecekti deprem nedeniyle ertelendi. Olağan bir şekilde güncellenmiştir.

İsrailli Bakan Ben-Gvir ile Savaş Kabinesi üyesi Eisenkot arasında Gazze gerginliği Haber

İsrailli Bakan Ben-Gvir ile Savaş Kabinesi üyesi Eisenkot arasında Gazze gerginliği

İsrail'in Walla haber sitesinde yer alan habere göre, Güvenlik Kabinesi toplantısında eski Genelkurmay Başkanı Gadi Eisenkot, Gazze'ye karşı yürütülen saldırılarda hükümeti "stratejik karar almamakla" suçladı. Hükümetin gerekli adımları atması konusunda öneriler sunan Eisenkot'un sözlerini kesen Ben-Gvir ise "Sizi yeterince dinledik General." dedi. Ben-Gvir'e "Sözlerimi kesmeyi bırak." şeklinde tepki gösteren Eisenkot da "Terliklerini çıkar." ifadesiyle Tevrat'tan alıntı yaparak Ben-Gvir'e "sınırlarını aşmaması" uyarısında bulundu. Toplantı sırasında, Eisenkot'un zorunlu askerlik hizmetine alınmayan Ben-Gvir'e "asker kaçağı" diyerek yumruk savurduğu da aktarıldı. GALLANT İLE NETANYAHU DA GAZZE'NİN İDARESİ KONUSUNDA KARŞI KARŞIYA GELMİŞTİ İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, 15 Mayıs'ta Tel Aviv'de düzenlediği basın toplantısında, uzun zamandır Gazze'de Hamas'a alternatif bir yönetim bulma yönünde çalışmanın gerekli olduğunu söylediklerini ancak herhangi bir karşılık alamadıklarını belirtmişti. Gallant, "Ordunun planı tartışmaya açılmadı, daha da kötüsü yerine hiçbir alternatif getirilmedi. Gazze'de askeri-sivil bir rejim, İsrail için kötü ve tehlikeli bir alternatiftir." demişti. Gazze'de askeri bir yönetimin kurulmasını kabul etmeyeceğini belirten Gallant, Netanyahu'ya, konuya ilişkin bir karar vermesi ve İsrail'in Gazze Şeridi'nde sivil-askeri bir rejimin olmayacağını ilan etmesi ve Hamas'a alternatif bir yönetimi teşvik etmesi çağrısında bulunmuştu. Başbakan Netanyahu ise X sosyal medya platformundan paylaştığı videoda Gallant'ın eleştirilerine, "Hamas var olduğu sürece başka hiçbir aktör Gazze'yi yönetemeyecek, kesinlikle Filistin yönetimi değil." ifadeleriyle cevap vermişti. Hamas yenilene kadar "ertesi gün" tartışmalarının "anlamsız" olduğunu savunan Netanyahu, "Hamas'ın Gazze'yi askeri olarak idare etmediği netleşene kadar hiçbir aktör kendi güvenliği korkusuyla Gazze'nin sivil yönetimini tek başına kabul etmeye hazır olmayacak." iddiasında bulunmuştu.

Katliam bitmiyor: İsrail Batı Şeria'da 1 Filistinliyi öldürdü Haber

Katliam bitmiyor: İsrail Batı Şeria'da 1 Filistinliyi öldürdü

Filistin haber ajansı WAFA'ya göre, İsrail askerleri Tulkerim'in Bela ve Anebta kasabaları ile Kalkilya'ya baskın düzenledi. Bela'da İsrail güçlerinin açtığı ateş sonucu ağır yaralanan 23 yaşındaki bir Filistinli kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. İsrail güçleri, ateş açarak yaraladığı başka bir gencin ise ambulansla hastaneye kaldırılmasına izin vermedi. Yaralının sağlık durumuyla ilgili bilgi alınamadı. İsrail güçleri ayrıca, Bela kasabasının Batı Mahallesi'nde Filistinli tutuklu Muhammed Talal Ebu Yasin'in aile evine baskın düzenledi ve evi patlatmak için ölçülerini aldı. Tulkerim'in Anebta kasabasındaki baskında da Filistinlilere ateş açan İsrail askerleri, 16 yaşındaki bir çocuğun bacağından yaralanmasına neden oldu. Yaralı çocuk hastaneye kaldırıldı. Kalkilya kentindeki baskında ise motosiklet kullanan bir genç, İsrail askerlerinin açtığı ateş sonucu yaralandı. Sosyal medyaya yansıyan görüntülerde, askerlerin, genci doğrudan hedef aldığı görüldü. İsrail güçleri ayrıca kent merkezindeki Eş-Şeyma Kavşağındaki "şehit" Mahmud Hilal'in anıtını yıktı ve Kefr Saba Mahallesi'nde bazı noktalara keskin nişancı yerleştirdi. Böylelikle, İsrail güçlerinin, dün geceden bu yana Tulkerim'de öldürdüğü Filistinli sayısı 4'e yükseldi. Bir grup Yahudi yerleşimci ise Ramallah'ın doğusundaki yasa dışı Kokhav HaShahar yerleşim biriminde Filistinliye ait bir tırı ateşe verdi, sürücüsünü ise yaraladı. İsrail basınındaki haberlerde ise yerleşimcilerin, tırın Gazze'ye yardım taşıdığını zannettiği ve bu yüzden saldırı düzenlediği iddia edildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bürokratik vesayete fırsat vermeyiz Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bürokratik vesayete fırsat vermeyiz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan partisinin grup toplantısında konuşuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar: Dün Genişletilmiş İl Başkanları toplantımızı yine coşku ve heyecan dolu bir atmosferde icra ettik. 2024 yılının bu ilk il başkanları toplantısında hem son 5 ayın muhasebesini yaptık hem de illerimizin adeta röntgenini çektik. Teşkilatımızın kararlılığı, dinamizmi ve heyecanı karşısında partimizin Genel Başkanı ve bir neferi olarak hakikaten büyük bir gurur duydum. Bizi örselemeye çalışanlara inat üstat Necip Fazıl'ın o veciz ifadesiyle "Yolumuza pekleşe pekleşe" devam ediyoruz. "BELEDİYE BAŞKANLARIMIZLA 1-2 TEMMUZ'DA BİR ARAYA GELECEĞİZ" AK Parti'nin ayırıcı vasfı, istişareye önem vermesi, attığı her adımı istişareyle atmasıdır. Partimizin kuruluşundan itibaren daima ortak akılla hareket ettik. İnşallah bunu güçlendirerek sürdüreceğiz. Son bir yılımıza damga vuran seçimler dolayısıyla gelenekselleşmiş istişare kamplarımızı yapamamıştık. İstişare toplantımızı önümüzdeki haftalarda gerçekleştiriyoruz. Milletvekillerimiz de 7-8 Haziran tarihinde, belediye başkanlarımızla da 1-2 Temmuz'da inşallah bir araya geleceğiz. Önümüzdeki döneme dair yol haritamızın da şekilleneceği bu toplantıların şimdiden partimiz ve davamız için hayırlara vesile olmasını diliyorum. "TAKVİMİ YAKINDA İLAN EDECEĞİZ" Kongrelerimizle ilgili takvimi de inşallah yakında ilan edeceğiz. Yetkili arkadaşları gerekli hazırlıkları yapmak üzere talimatlandırdık. Bu süreci de dava ve yol arkadaşlarımıza halel getirmeden yürüteceğiz. AK Parti'nin siyaset tasavvurunda görev ve sorumluluk almak kadar gerektiğinde tüm rütbelerden azade bir şekilde bu partinin bir eri olarak çalışmak da büyük bir şereftir. "BUNDAN SONRA DA AYNI ÇİZGİDE HAREKET EDECEĞİZ" Her kongre sürecini kadrolarımız arasındaki bir bayrak yarışı olarak görüyoruz. Yorulan arkadaşlarımız, motivasyonunu yitiren arkadaşlarımız varsa hatası, kusuru, yanlışı olanlar varsa, kardeşlik hukukumuzu koruyarak onları dinlenmeye alacağız, yeni, heyecanlı, dinamik arkadaşlarımızla kadromuzu güçlendirerek yolumuza devam edeceğiz. Kurulduğumuz günden beri yenilenerek, tazelenerek geliyoruz. İnşallah bundan sonra da aynı çizgide hareket edeceğiz. "İÇ SİYASETTE YOĞUN GAYRET İÇİNDEYİZ" 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılan genel seçimin üzerinden dün itibarıyla bir yıl geçti. TBMM, bu bir yıl içinde yine gece günüz demeden çalıştı ve milletimizin beklentilerini karşılayacak yasaları çıkardı. Aynı süreçte hükümetimiz de başta şahsım olmak üzere tüm kabine üyelerimiz de gecemizi gündüzümüze katarak ülkemizin refahı, kalkınması ve güvenliği için ter döktük, döküyoruz. Sadece son grup toplantımızdan bu yana yurt içinde ve yurt dışında birçok programa katıldık. Farklı liderleri ülkemizde misafir ettik. Dış politika kulvarında özellikle yoğun bir dört haftayı geride bıraktık. Diplomaside olduğu gibi iç siyasette de yoğun gayret içindeyiz. Meclis'imizin gündeminde adaletten ticarete, ekonomiden güvenliğe ve eğitime geniş bir yelpazede kanunlaşma sürecinde olan teklifler var. Gerek hayat pahalılığı ve fırsatçılık, gerekse son dönemde sıkça basında yer alan öğretmenlerimize yönelik şiddetle mücadelede yasal zeminin güçlendirilmesine ihtiyaç duyuyoruz. "ANAYASA ÇALIŞMALARINDA YAPICI VE UZLAŞMACI TUTUMUMUZU KORUYACAĞIZ" AK Parti grubumuzun, Cumhur İttifakı'ndaki ortağımız MHP ile işbirliği ve eşgüdüm içinde bu konuları çok iyi takip etmesini bekliyorum. Meclis tatile girmeden yasal düzenlemeleri çıkarmamız gerekiyor. Yeni ve sivil anayasa meselesinde Meclis başkanımızın çalışmalarına destek vermemiz önemlidir. Cumhuriyetin ilk asrını darbe anayasasıyla karşılamış ve geçirmiş olmanın mahcubiyeti içindeyiz. Toplumsal temsil kabiliyeti en yüksek Meclislerden olan 27'nci dönemin milletimize, demokrasimize ve gelecek nesillere yapacağı iyiliklerin zirvesinde Türkiye'nin 64 yıllık sivil anayasa hasretini dindirmek olacaktır. Sivil anayasa iradesinin günlük siyasetin geçici tartışmalarına kurban edilmemesi kanaatindeyiz. Aceleye getirmeden ama çok da fazla uzatmadan istişari temasları bitirip somut adımlar atılmasında fayda görüyoruz. Biz sonuna kadar yapıcı ve uzlaşmacı tutumumuzu koruyacağız. Önümüzde inşallah kesintisiz bir 4 sene daha var. Bu 4 yılın her gününü ilk günkü heyecanla, ilk günkü aşkla dolu dolu geçirecek, ülkemizi her alanda Allah'ın izniyle yeni seviyelerle, yeni rekorlarla buluşturacağız. "31 MART'TA MİLLETİN VERDİĞİ MESAJI DUYMAZDAN GELECEK DEĞİLİZ" Türkiye'nin son 21 yılına mührünü vurmuş bir kadro olarak gelecek asrına da eserlerimiz ve projelerimizle inşallah biz istikamet çizeceğiz. Şunu unutmayalım, 14 mayıs seçimlerinde aziz milletimiz iktidar olma yetkisini bizlere tevdi etmiş, 10 ay sonrasında 31 Mart yerel seçimlerinde ise bizlere bir ikazda bulunmuştur. 31 Mart seçimleri bir güven oylaması değildir. Seçmenin ülkenin idaresine ilişkin tercihlerinde bir kırılma, bir değişiklik olmamıştır. Önce 14 Mayıs'ta, 2 hafta sonra 28 Mayıs'ta seçmen kararlı bir şekilde hükümeti Cumhur İttifakı'na emanet etmiş, yerel seçimde tercihini sandığa farklı şekilde yansıtmıştır. Bu ikisini birbirinden ayırmak durumundayız. Elbette 31 Mart'ta milletin verdiği mesajı duymazdan gelecek değiliz. Biz o mesajı aldık, gereğini de yapmaya başladık. Ancak milletin AK Parti'den ya da Cumhur İttifakı'ndan desteğini çektiğini zannedenler fena halde yanılırlar. Bu yanılgıya özellikle sizler düşmeyeceksiniz. Bakanlarımız, milletvekillerimiz, bütünüyle teşkilatımız, aziz milletimizin bize 14 Mayıs'ta yüklediği emanetin idrakinde olacağız. Bu emanetin bize 5 yıllığına yüklendiğinin farkında olacağız. Hiç ağa sola bakmadan, işimize, hedeflerimize kilitlenecek, milletimizin yüklediği emanetin inşallah hakkını vereceğiz. "KADROLARIMIZDA YANLIŞ DEĞERLENDİRMELER YAPANLAR VARSA YOLLARIMIZI AYIRIRIZ" Bu noktada içimizde, kadrolarımızda eğer yanlış değerlendirmeler yapanlar, milletin mesajını yanlış okuyanlar varsa atalete veya tembelliğe tevessül edenler olursa onlarla hiç tereddüt etmeden yollarımızı ayırırız. AK Parti'nin çalışma usulü bellidir, hemen yarın seçim olacakmış gibi hazırlıklıyız, hemen yarın milletimiz tarafından hesaba çekilecekmiş gibi çok çalışırız. Aynı zamanda biz hiç seçim olmayacak gibi süreye bakmadan, tarihe bakmadan kendimizi seçim tarihleriyle kısıtlamadan çalışan bir kadroyuz. Şunu çok net ifade etmek isterim. Ne teşkilatımızda ne de bürokrasi kadrolarında rehavete, tembelliğe, gevşemeye, isteksizliğe, gönülsüzlüğe asla ve asla tahammülümüz olamaz. "KANUNUN DIŞINA ÇIKAN KİM VARSA HESABINI MUTLAKA SORUYORUZ" Son 21 yılda çetin mücadeleler sonucu gerilettiğimiz bürokratik vesayetin tekrar nüksetmesine fırsat vermeyiz, vermeyeceğiz. Son dönemde gündeme gelen her hadiseyi tüm boyutlarıyla en ince detayına kadar takip ediyoruz. Kanunun dışına çıkan, hatası, kastı veya marazı olan kim varsa hukuk zemininde hesabını mutlaka soruyoruz. Ülkeye ve millete karşı vazifesini yapmamanın hiçbir bahanesi olmaz. Bizim için her bir saniye milletimizin emanetidir, o her saniyeyi milletimiz için sarf etmek boynumuzun borcudur. "BU DAVAYA İHANET EDENLERİN ESAMELERİ OKUNMUYOR" Biliyorsunuz son 22 yılda AK Parti'yle ilgili de hükümetlerimizle ilgili de bize karamsar, kötümser senaryolar yazanlar oldu. Bize süre biçenler oldu, bize gazete manşetlerinden ömür biçenler oldu, bu iş bitti deyip yolunu değiştirenler oldu, bu davaya ihanet edenler oldu, korkanlar, ürkenler, hırslarına yenilenler oldu. Onlar şimdi yoklar, esameleri okunmuyor, unutulup gittiler. Ama Allah'a hamdolsun biz buradayız, dimdik, sapasağlam ayaktayız. Dava burada, inşallah yarın da burada olacak. Mevla ömür, milletimiz de yetki verdikçe burada olmaya devam edeceğiz. "TÜRKİYE'DE SİYASETİN BİR YUMUŞAMAYA İHTİYACI VAR" Önceki hafta Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Özgür Özel'i AK Parti Genel Merkezi'nde kabul ettik ve kendisiyle bir buçuk saati aşkın verimli bir görüşme gerçekleştirdik. Görüşme sonrasında da ifade ettiğim gibi Türkiye'de siyasetin bir yumuşamaya ihtiyacı var ve biz bu konuda her zaman olduğu gibi üzerimize düşeni yapıyoruz, yapacağız. Esasen biz hiçbir zaman kutuplaşmanın, gerilimin, kamplaşmanın tarafı olmadık, olmayacağız. Türkiye'yi bir gördük, beraber gördük, hiçbir ayrım yapmadan bir bütün olarak 85 milyonun tamamını kucakladık. Milletimizin her bir ferdini Türkiye ortak paydasında buluşturmak için gerçekten büyük mücadeleler verdik. Siyasetimizi gerilim ve kutuplaşma üzerine değil, hizmet üzerine, hedefler, projeler, yatırımlar üzerine inşa ettik. Haksızlık, adaletsizlik karşısında elbette öfkelendik ancak milletimizle irtibatımızda her zaman kucaklayıcı, kuşatıcı olduk. "ÖNÜMÜZDEKİ DÖRT YIL GERİLİMLE DEĞİL, HOŞGÖRÜYLE GEÇSİN" Temennimiz odur ki önümüzdeki dört yıl gerilimle değil, karşılıklı hoşgörüyle geçsin. İstiyoruz ki muhalefet yıkıcı, kırıcı değil, yapıcı olsun. Arzumuz odur ki, Türkiye'nin meseleleri siyasetin günlük polemiklerinin üzerinde ele alınsın. Biz milletimizin de takdir ve talep ettiği bu iklimin Türk siyasetinin normali haline gelmesini ümit ediyoruz. Siyaseti yüksek gerilim hattına hapsetmek isteyenler her zaman olacaktır ama olmasını istemiyoruz. FETÖ'ye diyet borcunu ödemek için Yenikapı ruhunu baltalayanlar görüyoruz ki asla boş durmuyor. Siyasetteki tüm sermayesi köken, meşrep, inanç, bunun üzerinden insanları ayırmak olanların nereye varmaya çalıştığının idrakindeyiz. Kuklayı da kuklacıyı da oyunu kimin yazdığını da çok iyi biliyoruz. "CUMHUR İTTİFAKI SURLARINDA GEDİK AÇMAK İSTEYENLER OLDUĞUNU BİLİYORUZ" Ne kadar çirkinleşirse çirkinleşsinler biz o tuzağa düşmeyeceğiz. Bize yakışan ağırbaşlılıktır, bize yakışan, tevazudur, bize yakışan hoşgörüdür. Başkaları ne yaparsa yapsın biz kucaklayıcı ve kuşatıcı olacağız. Bu noktada şu hususun da altını çizmek isterim. Partimizin kapıları, ilkeleri bizim ilkelerimizle örtüşen herkese açıktır. Biz milletimizin, devletimizin çıkarları için kin tutarız. Ama siyasette kin kavramını asla kabul etmeyiz. İhanete varmayan her dostluk bizim için bakidir. Yeter ki samimiyet olsun, hüsnüniyet olsun, ülkeye ve millete hizmet derdi olsun. Diğer her şey bir şekilde hal yoluna koyulur. Tabii siyasette yumuşama iklimini kara kışa çevirmeye çalışanlar olduğunu, Cumhur İttifakı surlarında gedik açmak isteyenler olduğunu biliyoruz ve görüyoruz. Daha önce de bu tarz teşebbüslerle karşılaştık. Allah'a hamdolsun hepsinden güçlenerek çıktık. İnşallah yine aynısı olacak. Fitne ve nifak odaklarına kesinlikle göz açtırmayacağız. Cumhur İttifakı daha da güçlenerek, saflarını sıklaştırarak, dayanışmasını artırarak yoluna devam edecek. Türkiye Yüzyılı'nın inşası için omuz omuza çalışmayı her zamankinden daha adanmış şekilde sürdüreceğiz. "NEKBE'NİN ACISINI EN AZ ONLAR KADAR HİSSEDİYORUZ" Bugün 15 Mayıs dünya genelindeki tüm Filistinliler için, onlarla birlikte bizim için son derece anlamlı bir gün. Bugün büyük felaket anlamındaki Nekbe'nin 76'ncı yıl dönümü. Osmanlı cihan devleti, Filistin topraklarından çekilmek zorunda kalınca İngilizlerin himayesinde Siyonistler, bu topraklarda adım adım işgale başladılar. Filistin topraklarında ilk kitlesel katliam esasen 1918 yılında Osmanlı'nın çekilmesiyle başladı. Siyonist çeteler, Siyonist terör örgütleri, toplu cinayetler işleyerek Filistinlileri topraklarından sürdü, göç etmek zorunda bıraktı. Yüz binlerce Filistinli yanlarına sadece evlerinin anahtarlarını alarak Lübnan'a, Ürdün'e, Suriye'ye, diğer bölge ülkelerine gitti ve mülteci kamplarında on yıllar sürecek zor bir hayata başladılar. Kalanların durumu gidenlerden daha kötüydü. 14 Mayıs 1948'de İsrail devleti kuruldu ve işgal, soykırım politikaları artık bir devlet politikası olarak sürdürüldü. İşte Filistinliler İsrail devletinin kurulmasının hemen ertesi günü 15 Mayıs'ı 'Büyük Felaket', yani Nekbe olarak ilan ettiler ve her yıl 15 Mayıs'ta evlerine, bağımsızlıklarına kavuşma umudunu tazeliyorlar. Bu Nekbe gününde tüm Filistinli kardeşlerimize kalpten selamlarımızı gönderiyorum. Nekbe'nin acısını en az onlar kadar yüreğimizde hissediyoruz. Nekbe'nin yıldönümünde en az onlar kadar umudu muhafaza ediyoruz. Er ya da geç Filistinliler evlerine dönecekler. Er ya da geç, Filistinliler yastıklarının altında muhafaza ettikleri ve nesilden nesile emanet bıraktıkları o anahtarlarını kullanacak, inşallah kendi evlerine, yuvalarına kavuşacaklardır. "BİR GÜN HESAP VERECEKLERİNİ HİÇ HESABA KATMIYORLARDI" Bugün burada bazı gerçekleri açık açık konuşmak durumundayım. Hitler, Yahudi soykırımını yaparken yalnız değildi. Avrupa'daki birçok ülke Hitler'i destekliyordu. Hitler, acımasızca katliam yaparken, soykırım yaparken kendisini çok güçlü, çok kudretli, yenilmez hissediyordu. Ne oldu? Kafasına bir kurşun sıktı, yanmış cesedi Almanya gibi harabeye dönmüş sığınağında bulundu. Aynı şekilde Bosna'da Bosna Sırplarının lideri Miladic, Bosna'da kıyım yaparlarken Avrupa ve birçok ülke arkalarındaydı. BM'nin güya koruması altındaki Srebrenitsa'da soykırım yaparken dünyanın güçlü ülkeleri arkalarındaydı. Dünyanın gözü önünde 8 bin 372 Boşnak kardeşimizi şehit ettiler. Yenileceklerini asla düşünmüyorlardı. Bir gün hesap vereceklerini hiç hesaba katmıyorlardı. Ne oldu? Yakalandılar, mahkemeye çıktılar ve bir zamanların o kudretli politikacıları, o soykırımcı generalleri hesap verdiler, şimdi hapiste ölümü bekliyorlar. "GAZZE KASABI NETENYAHU DÖKTÜĞÜ HER KANIN HESABINI VERECEK" Er ya da geç Gazze kasabı Netenyahu'yu ve onunla birlikte Gazze'de soykırıma ortak olanları da unutmayın, aynı akıbet bekliyor. Göreceksiniz, döktükleri her damla kanın hesabını mutlaka verecekler. Vahşice katlettikleri 35 bin Filistinlinin yaralanan ve uzvunu kaybeden 80 bini aşkın Gazzelinin ahı bunların peşini asla bırakmayacak. Biz de soykırımcıların hukuka hesap vermesi için enselerinde olacağız. Artık tüm dünyanın bir hakikati kabullenmesi lazım. Gazze soykırımının hesabını sormadan dünya huzura kavuşamaz, dünya temiz kalamaz. Kimse bizden susmamızı, sözümüzü yumuşatmamızı beklemesin. Bakınız bunlar cani oldukları kadar küstahlar, barbar oldukları kadar da şımarıklar. Bombalarla, mermilerle, en ölümcül silahlarla, keskin nişancılarla, açlıkla, susuzlukla insan öldürdüler. Hastaneleri, ambulansları vurdular, insanları evlerinden çıkarıp güya güvenli bölgelere yönlendirdiler. Güvenli bölgelerde sivil katlettiler. Yardım için bir parça ekmek için koşuşan insanları öldürdüler. Annelere evlatlarının parçalarını toplattılar. Tarihte bunun örneği yok. Hitler bile tarihe kara bir leke olarak geçen o insanlık dışı holokostu yaparken bu kadar aleni yapmadı, bu kadar cüretkar değildi. Bunlar o kadar pervasız ki kameralar önünde, canlı yayınlarda gazetecileri, doktorları, sivilleri, daha kundaktaki bebekleri katlettiler, camileri, okulları, kiliseleri bombaladılar. Bundan kaçamazlar, kaçamayacaklar. Mahkeme-i kübraya çıkmadan önce inşallah dünyada bunun hesabını verecekler, cezalarını çekecekler.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.