Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Özgür Özel

Herkes Duysun - Özgür Özel haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Özgür Özel haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Sinan Ateş cinayeti davası bugün başlıyor! 22 sanık hakim karşısına çıkacak Haber

Sinan Ateş cinayeti davası bugün başlıyor! 22 sanık hakim karşısına çıkacak

Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin 22 şüphelinin yargılanmasına bugün, Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki duruşma salonunda başlanacak. İlk duruşmayı, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu ve CHP 7’nci Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da takip etmesi bekleniyor. “1 TEMMUZ’DAN İTİBAREN DE DELİLLER MAHKEMEDE TARTIŞILACAK” Adalet Bakanı Yılmaz Tunç TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu toplantısına katılmak için Meclise gelişinde gazetecilerin sorularını yanıtlarken, tutuklu sanıklar bakımından dava açıldığını ifade ederek, “Dosya zaten bütün kamuoyunun gündeminde, tüm delilleriyle zaten kamuoyuyla paylaşılmış durumda. Soruşturması devam eden kişiler bakımından da süreç devam ediyor. 1 Temmuz'dan itibaren de deliller mahkemede tartışılacak, bağımsız ve tarafsız yargımız bu konuda adaleti tecelli ettirecektir.” ifadelerini kullanmıştı. "DAVAYA SADECE AVUKATLARIMIZ KATILACAK" Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin davaya partisinden avukatların katılacağını söylemişti. Bahçeli konuşmasında, “1 Temmuz 2024 Pazartesi günü başlayacak mahut cinayet davasıyla partimizi ve Ülkü Ocaklarını ilişkilendirmek için tek ayak üzerinde kırk yalan söylerler. Söz konusu davaya sadece avukatlarımız katılacak, bunun dışında hiç kimse orada bulunmayacaktır. Herkes eteğindeki taşı döksün de şahit olalım. Kim ne biliyorsa, hangi belge, bilgi ve bulguya sahipse, mahkemeye sunsun da hepsinin ense tıraşını görelim.” ifadelerine yer vermişti. ATEŞ’İN EŞİNDEN PAYLAŞIM Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş ise bugün görülmeye başlanacak olan dava öncesi sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Unutulmasın ki bu sürecin sonunda ya bir doğum mucizesine ya da bir defin törenine şahit olacağız. Ya ‘Bismillah!’ diyeceğiz ya da ‘Ruhuna El Fatiha!’” ifadelerini kullanmıştı. AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİSLERİ İSTENİYOR İddianamede, tetikçi Eray Özyağcı ile onu olay yerine getiren ve kaçıran Vedat Balkaya ile Suat Kurt hakkında eylem üzerinde ortak hakimiyet ile müşterek fail olarak Sinan Ateş’e yönelik toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor. Sanıklardan silahlı eylemi organize ettiği iddia edilen Doğukan Çep ve şüpheli eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş’ın ise suça azmettiren olarak maktule yönelik toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor. Dosyanın sanıklarından Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Mehmet Yüce, Mustafa Uzunlar, Askın Mert Gelenbey, Murat Can Çolak, Osman Bayraktar, Caner Güney, Umut Ersoy, Çaglar Zorlu, Aytaç Ataç, Emre Yüksel, Serdar Öktem, Erdem Karadeniz, Alper Atay, Mustafa Ensar Aykal’ın iştirak halinde işlenen suça yardım eden fail olarak maktule yönelik toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme suçundan hapis cezası isteniyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan ittifak açıklaması: Omuz omuza yürüyoruz Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan ittifak açıklaması: Omuz omuza yürüyoruz

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Meclis Grup Toplantısı'nda konuşuyor. Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti; Sözlerimin hemen başında geçen hafta idrak ettiğimiz mübarek Kurban Bayramı'nızı tebrik ediyor, rabbimden bizleri daha nice bayramlara sağlık ve afiyet içerisinde kavuşturmasını niyaz ediyorum. İslam'ın 5 şartından biri olan hac farizasını yerine getirmek üzere kutsal topraklara giden vatandaşlarımızın ibadetlerinin de Allah katında kabul ve makbul olmasını diliyorum. Dini bayramlarımız Müslümanlar olarak ebedi ve ezeli kardeşliğimizi hatırladığımız dünyadaki varlık gayemizin sırrına erdiğimiz, paylaşmayı, dayanışmayı, şefkat ve merhamet medeniyetimizin kadim değerlerini yücelttiğimiz istisnai günlerdir. Her ne kadar Gazze başta olmak üzere gönül coğrafyamızda yaşanan zulümler nedeniyle biraz buruk geçirsek de Kurban Bayramı'nın sevincini, aileleri, komşuları ve dostlarıyla paylaşarak bu mübarek günleri ihya eden tüm kardeşlerimizden Allah razı olsun diyorum. "FİLİSTİN'E SAHİP ÇIKIYORUZ" Biz de Kurban Bayramı süresince İslam Dünyası'nın önde gelen ülkelerinin liderleriyle görüşerek hem milletimiz adına onların bayramlarını tebrik ettik, hem de Filistin, Lübnan, Sudan ve diğer yerlerdeki kanayan yaralarımıza derman bulmaya çalıştık. İsrail daha önceki bayramlarda olduğu gibi bu bayramda da kan dökmeye, çocukların ve sivillerin üzerine bomba yağdırmaya devam etti. İsrail'in insanlık dışı saldırıları sebebiyle çadırlarda ve enkaza dönmüş binalarda hayata tutunma mücadelesi veren yüzlerce Filistinli kardeşlerimiz şehit oldu. Buradan bir kez daha İsrail barbarlığının kurbanı olan 38 bini aşkın Filistinli şehidimizi rahmetle anıyor, yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyorum. Yiyecek bir lokma ekmek bulamadığı için derisi sırtına yapışan Gazzeli çocukların fotoğrafı modern dünyanın utanç defterine yazılmıştır. Bu fotoğraf sadece küresel sistemin iflası değil aynı zamanda İslam aleminin acizliğinin de bir sembolü olarak acıyla hatırlanacaktır. Ecdadımız tarih boyunca Filistin'e nasıl sahip çıktıysa, Yavuz Sultan Selim, Sultan Abdülhamid Filistin'e nasıl sahip çıktıysa, kuruluşundan itibaren Türkiye Cumhuriyeti nasıl Filistin'e sahip çıktıysa inşallah biz de aynı ruh, aynı kararlılık ve aynı cesaretle Filistin'e sahip çıkıyoruz ve çıkacağız. "DAHA FAZLA ÜLKENİN FİLİSTİN'İ TANIMASI İÇİN TEMASLARIMIZI SÜRDÜRECEĞİZ" Birileri Türkiye'de farklı siyasi kariyerlerinin icazet kapısı olarak gördükleri Avrupa'da farklı konuşabilir, birileri Batılı ağababalarından aferin almak, onlara şirin gözükmek, onların gözüne girmek için Filistin direnişine çamur atma peşinde koşabilir. Ama biz içeride ve dışarıda hakkı konuşacak, hakikati savunacak, masumların yanında, katillerin ise dimdik karşısında duracağız. Kimse bizden küresel siyonist şebekenin baskılarına boyun eğmemizi, zalimler karşısında düğme iliklememizi beklemesin. Kurban Bayramı'nın hemen arifesinde gerçekleştirdiğimiz İspanya ve İtalya ziyaretlerinde Gazzeli kardeşlerimize yönelik zulmü gündeme getirdik. Filistin'de işgal ve katliam politikası devam ettikçe dünyanın hiçbir yerinin güvende olmayacağını açıkça ifade ettik. İsrail'in şımarıklığına ve hukuk tanımazlığına verilecek en etkili cevabın Filistin Devleti'nin tanınması olduğunu vurguladık. Norveç, İrlanda ve Slovenya ile birlikte sergilediği vicdanlı tavrın Avrupa'nın tamamına örnek olmasını temenni ediyoruz. Başbakan Sayın Paşinyan'ın liderliğinde Ermenistan'ın da Filistin Devleti'ni tanıma kararından memnuniyet duyuyoruz. Alınan ve açıklanan son kararlarla özellikle 149'a yükselen tanıma adımlarının çok önemli olduğunu ifade ediyorum. İnşallah çok daha fazla sayıda ülkenin Filistin'i tanıması için temaslarımızı sürdüreceğiz. "TÜRKİYE KARDEŞ LÜBNAN HALKININ VE DEVLETİNİN YANINDADIR" Şu ikazı da burada yapmak durumundayım; Gazze'yi yakıp yıkan İsrail'in şimdi de gözünü Lübnan'a diktiği anlaşılıyor. Batılı güçlerin kameralar önünde farklı konuşsalar da perde arkasında İsrail'in sırtını sıvazladıklarını, hatta desteklediklerini görüyoruz. Lafa gelince özgürlükten, insan hakları ve adaletten dem vuran devletlerin Netanyahu gibi bir ruh hastasının esiri olmaları son derece vahimdir, zavallılıktır. Netanyahu'nun batının da rızasıyla savaşı bölgeye yayma planları açık söylüyorum, büyük bir felakete yol açacaktır. Bu kanlı planlara karşı batıdan önce İslam alemi ve Ortadoğu'daki kardeş ülkelerin tepki göstermesi gerekir. Fakat İslam dünyasının üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi hareket ettiğini üzülerek müşahede ediyoruz. Buna fırsat vermememiz lazım. Türkiye kardeş Lübnan halkının ve devletinin yanındadır. Bölgedeki diğer ülkeleri de Lübnan ile dayanışma içinde olmaya davet ediyorum. Bayram tatilinin 9 gün olmasıyla birlikte vatandaşlarımız memleketlerine ve tatil bölgelerine seyahat etti. Sadece şehirlerarası otobüs seferlerinin sayısı 108 bini buldu. Bu seferler sayesinde 3 milyon 782 bin insanımız sevdikleriyle buluştu. Demiryolları ile seyahat edenlerin sayısı ise 7 milyon 520 bine yaklaşıyor. Otoyollarımızı kullanan araç sayısı 21 milyonun üzerine çıktı. Asya ve Avrupa'yı birleştiren Avrasya Tüneli'nden bayramın son günü 94 bin 454 araç geçişi oldu. İstanbul, Antalya ve diğer pek çok uluslararası havalimanımız bayram tatili boyunca yolcu ve uçak seferi itibarıyla yeni rekorlar kırdı. Aynı başarı Yavuz Sultan Selim, Orhan Gazi Köprüsü gibi diğer projelerimiz için de geçerlidir. Uzakları yakınlaştırmak, sevenleri buluşturmak, vatandaşlarımıza güvenli, huzurlu ve konforlu seyahat imkanı sunmak amacıyla hizmete verdiğimiz ulaştırma yatırımlarının karşılığını kat ve kat fazlasıyla aldık, alıyoruz.  Bundan sonra da "millet yol mu yiyecek" diyerek yatırım düşmanlığı yapan çapsızlara kulak asmayacağız. Ülkemizin dört bir köşesini demir ağlarla, yollarla, otobanlarla, viyadük, köprü, tünel, alt geçit ve üst geçitlerle örmeye devam edeceğiz. Aldığımız önlemlere ve yaptığımız devasa yatırımlara rağmen kazaların önünü maalesef tamamen kesemiyoruz. Kurban Bayramı tatilinde meydana gelen 7 bin 216 trafik kazasında 72 insanımız hayatını kaybederken, 12 bin 474 kişi de yaralandı. Kazalarda vefat eden tüm kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyor, yaralılara mevladan acil şifalar niyaz ediyorum. "YANGINA MÜDAHALE NOKTASINDA GEREKEN NEYSE YAPILDI" 20 Haziran Perşembe günü Diyarbakır Çınar ve Mardin Mazıdağı'nda çıkan anız yangını milletçe hepimizin yüreğini yakmıştır. Rüzgarın da etkisiyle çok kısa sürede geniş bir bölgeye yayılan yangında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyor, yaralı kardeşlerimize acil şifalar temenni ediyorum. Mardinli ve Diyarbakırlı kardeşlerimize bir kez daha geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Devletimizin ilgili tüm kurumları ilk andan itibaren yangını söndürmek için seferber olmuş, yangına müdahale noktasında gereken neyse yapılmıştır. Yangına müdahale öncelikle büyükşehir belediyelerinin sorumluluğunda olmasına ve bunlar görevlerini yapmamalarına rağmen bakanlığımız ve il valilerimiz olaya süratle vaziyet etmişlerdir. Yaraların sarılması, oluşan zararın telafi edilmesiyle ilgili gerekli süreçler devam etmektedir. Acil yardım ödeneğiyle devletimiz madde destek sağlamaya başlamıştır. "BİR AVUÇ KEFEN HIRSIZI SELDEN KÜTÜK KAPMA YARIŞINA GİRİYOR" Adli ve idari tahkikat neticesinde yangının çıkış nedenleri hiçbir soru işaretine mahal bırakmayacak şekilde ortaya konacaktır. Hal böyleyken 15 insanımızı kaybettiğimiz bir felaket üzerinde tepinenleri Allah'a ve milletimizin vicdanına havale ediyoruz. Öyle bir siyasi fırsatçılıkla karşı karşıyayız ki biz bunları konuşmaya icap ediyoruz. Bir taraftan devletimiz tüm kurumlarıyla hava ve kara araçlarıyla yangını söndürmek için adeta canını dişine takarak çalışıyor. Diğer tarafta bakıyorsunuz bir avuç kefen hırsızı ahlaksızca selden kütük kapma yarışına giriyor. Kimse kusura bakmasın ama bunun adı siyasi nebbaşlıktır. Milletin acısını, sıkıntısını, yürek yangınını istismar etmektir. Mardin'deki taziye evinde DEM Partili provokatörlerin sergilediği kepazelik ise bunların milletin değerlerinden nasıl yoksun olduğunu göstermiştir. Mardin valimizin ve yangında yakınlarını yitiren ev sahiplerinin basiretli ve soğuk kanlı tavrı çok çirkin bir provokasyonun önüne geçmiştir.  "A MİLLİ FUTBOL TAKIMI'MIZIN YANINDA OLACAĞIZ" Bunların aslında kimin vekili olduğu, sadece başımıza gelen felaketlerde değil aynı zamanda milletçe birleştiğimiz spor müsabakalarında da ortaya çıkıyor. 85 milyonun kenetlendiği Avrupa Futbol Şampiyonası'nda Portekiz maçı sonrasında bu zihniyete mensup kansızların milletin sinir uçlarıyla oynama girişimleri asla masum değildir. Ama ne yaparlarsa yapsınlar milletimizin birliğini bozamayacaklar. Ne kadar çirkefleşseler de, toplumsal bağrışımıza kast edemeyecekler. AK Parti olarak Kandil'in ayak takımına azılı ve kadrolu militanlarına meydanı bırakmadık, Allah'ın izniyle bundan sonra da bırakmayacağız. Türkiye'nin başarıları karşısında karalar bağlayan müptezellere yeni hezimetler yaşatmayı sürdüreceğiz. A Milli Futbol Takımı'mız Gürcistan'ı 3-1 yenerek turnuvaya çok iyi bir başlangıç yaptı. Portekiz karşısında maalesef hiç hak etmediğimiz bir sonuç aldık. Millilerimiz bu akşam Çekya karşısında inşallah 85 milyonu gururlandıracak tarihi bir zafere imza atacaklarına inanıyorum. Arslanlarımıza Çekya maçında şimdiden başarılar diliyor, rabbim ayaklarına taş değdirmesin diyorum. İnşallah bu akşam 85 milyon tek yürek olarak dualarımızda A Milli Futbol Takımı'mızın yanında olacağız.  "AK PARTİ ASLA GERİLİM SİYASETİ GÜTMEDİ" Şahsen neredeyse yarım asırdır AK Parti olarak 23 senedir Türkiye'ye ve mensubu olmaktan iftihar ettiğimiz aziz milletimize siyaset yoluyla hizmet etmenin mücadelesini veriyoruz. Türkiye büyüsün, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar olsun diye gecemizi gündüzümüze katarak çalışıyoruz. Mazlum gönüllere huzur veren, bağımsızlığımızın remzi ay yıldızlı al bayrağımızı gururla dalgalandırmak için ter döküyoruz, koşturuyoruz. 85 milyonun her bir ferdini kardeşimiz, yoldaşımız, kader ortağımız olarak görüyoruz. Bakınız, daha önce de defalarca ifade etmiştim bugün altını çizerek tekrar vurgulamak istiyorum. AK Parti kurulduğu günden itibaren bugüne kadar kutuplaşmanın, kamplaşmanın tarafında hiç olmadı, asla ve asla gerilim siyaseti gütmedi. Türkiye'yi 81 vilayeti, 85 milyon vatandaşıyla bir bütün olarak kucakladık. Ne siyasetimizde ne dilimizde ne hizmet ve eserlerimizde hiçbir zaman ayrımcılık yapmadık. Bizim için doğunun batıdan, kuzeyin güneyden farkı yoktur. Biz milletten aldığımız yetkiyle hizmet üretirken vatandaşımızın diline, rengine, inancına, kökenine, yaşam tarzına bakmadık. Biz ülkemizin her köşesine hizmet götürürken, yatırım götürürken bize oy verip vermediklerine kesinlikle bakmadık ve bunu umursamadık. Bizim siyasetimiz insan odaklı siyasettir. AK Parti'nin Kasım 2002'den bu yana her seçimde milletimizin yoğun teveccühüne mazhar olması işte bu birleştirici siyasetinin, kardeşlik siyasetinin, hizmet ve eser siyasetinin bir neticesidir. "SON 22 YILDA NİCE İHANET YAŞADIK" Gerilim siyasetiyle kutuplaştırmayla, ayrıştırmayla değil bütünleştirmeyle, birleştirmeyle, yakınlaştırmayla milletimizden ilgi gördük. Tam tersine AK Parti Türkiye'de kutuplaştırıcı, kamplaştırıcı, ayrıştırıcı siyasetin her zaman hedefi ve mağduru olmuştur. Darbe senaryolarını bize karşı yazdılar. 27 Nisan'da muhtırayı bize AK Parti'ye vermek istediler. Cumhuriyet mitinglerinde bizi hedef yaptılar. Gezi vandalizminin hedefi yine bizdik. 17-25 Aralık'ta bize yargı darbesi yapmak istediler. 15 Temmuz'da doğrudan doğruya bizi hedef aldılar. Bölücü terörün de, FETÖ'nün de hedefinde daima biz olduk. Son 22 yılda bunlar gibi nice ihanet, nice darbe ve vesayet girişimi yaşadık. Tüm bu saldırılarda ana muhalefet partisi bırakın bizim yanımızda durmayı, hukukun, demokrasinin hatta siyasetin yanında bile yer almadı. Geriye dönüp bakın, ana muhalefetin AK Parti'ye yönelik her saldırının yanında durduğunu, arkasında durduğunu, hatta kışkırttığını görürsünüz. Türkiye'yi kamplara, kutuplara bölerek ayakta kalma mücadelesi içinde olduklarını görürsünüz. FETÖ'cü hainlerden Gezici vandallara kadar demokrasi düşmanlarının hepsine siyasi himaye sağladıklarını görürsünüz. 14-28 Mayıs seçimlerinde olduğu gibi siyasi çıkarları uğruna toplumun fay hatlarıyla oynamaktan çekinmediklerini görürsünüz.  "SIKILI YUMRUKLARI AÇACAK OLAN MUHALEFETTİR" Burada bir hususun üzerine basa basa ifade etmek istiyorum, bizim siyasette yumuşama, muhataplarımızın ifadesiyle normalleşme çabamız aslında muhalefeti normalleştirme çabasıdır. Sıkılı yumrukları açacak olan muhalefettir. Hançerleri kınına koyacak olan muhalefettir. Dilini, söylemini, siyaset tarzını düzeltecek olan muhalefettir. Yani yumuşaması gereken, normalleşmesi gereken muhalefettir. Bizim son 1 yılda üst üste yaşanan 3 seçim sebebiyle artan siyasi tansiyonu düşürmek için attığımız adımları kimse yanlış anlamasın. Bakınız, iktidar partisiyle ana muhalefet partisi arasında şunu iyi bilin, siyasi ittifak olmaz. Uzlaşma olur, normalleşme olur, yumuşama olur ama ittifak olmaz. Zira iktidar ve ana muhalefet arasındaki ittifak, siyasetinde, demokrasinin de, çok partili sistemin de fıtratına aykırıdır. Biz de zaten bir böyle çaba içinde değiliz. Biz günlük siyasi tartışmaların dışında tutulması gerektiğine inandığımız, ülkemize, milletimize ve devletimizin güvenliğine dair konularda bir ortak bakış açısını, bir ortak duyguyu yakalamaya çalışıyoruz. Sivil ve özgürlükçü anayasa, terörle mücadele ve dış politika gibi milli meselelerde iç cepheyi sağlamlaştırmanın gayretindeyiz. Biz durduğumuz yerde duruyoruz. Muhalefetten ise bizim durduğumuz yere yani hoşgörüye, yani birleştirici dile, yani kucaklaştırıcı siyasete, yani devleti ve milleti önceleyen politikalara yaklaşmasını bekliyoruz.  Tüm samimiyetimize ve iyi niyetimize rağmen muhalefetin çabalarımıza nasıl karşılık verdiğini hepiniz görüyorsunuz. Bütün milletimiz görüyor. Biz ülkemizin, milletimizin çıkarları için yapıcı davranmaya çalışırken CHP Genel Başkanı'nın nezaket üslubunu da aşarak siyaseti nasıl gerilime sürüklemeye çalıştığını bütün milletimiz yakından izliyor. İadeiziyaretimizin üzerinden daha 2 gün bile geçmeden yapılan ve daha sonra dozu sürekli artırılan çiğlikleri herkes takip ediyor. Karşımızdakilerin ciddi bir hazım problemi yaşadıkları anlaşılıyor. Bir defa şunu kimse unutmasın, biz 22 yıldır kimi zaman yalnız, kimi zaman da samimi dostlarımızla bu yolu yürüyoruz. Bu 22 yıl boyunca CHP'den hoşgörü de görmedik. Nezaket de görmedik. Allah'a hamdolsun bundan dolayı hiçbir şey kaybetmedik. Bugün de siyasi bir kazanç peşinde değiliz. İstiyoruz ki, CHP gerilim siyasetini artık bıraksın. Normalleşsin, milli irade ile barışsın ve bundan da milletimiz, demokrasimiz kazançlı çıksın. Diyaloğa şans tanıma arzumuz partimize, hükümetimize ve Cumhur İttifakı'na yönelik hadsizlikleri kabilleneceğiz anlamına gelmez. Edepli olmamız, edepsizliğe göz yumacağız anlamına asla gelmez. Yumuşak başlıyız ama kimse unutmasın boynu çekilecek uysal koyun da değiliz. Şimdi çıkmışlar sabah akşam sürekli suç ortaklığından bahsediyorlar. Bunlara sadece şunu söylemek isterim; Suç ortağı arayanlar kendilerini fazla yormasın, nereden geldiğini ve halen nereye gittiğini tam olarak açıklayamadıkları para kulelerine baksınlar. Suç ortağı arayanlar bize laf söylemeden, bize çamur atmadan evvel sözde kent uzlaşısında kimlerle yol yürüdüklerini sorgulasınlar. Bakınız biz ülkeye ve millete hiçbir hayrı olmayan bu tür ikili münakaşalara girmemeye özellikle itina gösteriyoruz. Muhalefetten de yapıcı davranmalarını, asgari siyasi nezakete uymalarını, eski alışkanlıklarını artık terk ederek normalleşmelerini bekliyoruz. Diyalog süreci parti içi iktidar kavgasına kurban edilmemelidir. Biz rahatız, muhalefetten gelecek her türlü müspet eleştiriye de açığız. Ama eleştiri sınırlarını aşan yakışıksız ifadeleri de sineye çekmeyiz. Cevabımızı misliyle vermekten geri durmayız ve durmayacağız. Birilerinin ortaklık arayışı şayet AK Parti'nin rekorlarla dolu 22 yıllık hizmet, eser, yatırım ve reform mirasından pay kapmaksa, kusura bakmasınlar kimseyi başarı hikayemize ortak etmeyiz. Biz yasakları kaldırırken iptali için Anayasa Mahkemesi'ne koşanlara, her devasa projemize karşı çıkmak için absürt bahaneler üretenlere, Türkiye'de parmakla gösterecekleri tek bir dikili taşları olmayanlara, darbeden sokak olaylarına, milli iradeyi hedef alan her türlü girişime çanak tutanlara hasılı son 22 yıldır AK Parti'nin hizmet ve reform siyasetine sürekli takoz koymaya çalışanlara öyle kolay yoldan prim kazandırmayız.

Özgür Özel ve Yılmaz Özdil çatışması: Seçmene bidon kafa diyen zihniyet! Haber

Özgür Özel ve Yılmaz Özdil çatışması: Seçmene bidon kafa diyen zihniyet!

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, EKOL TV'deki bir programda gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Özel, partisinin genel başkan adaylığı kararını Manisa'daki evinde yaklaşık 3 saat düşündükten sonra tek başına aldığını söyledi. İnternethaber'in haberine göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptıklarını görüşmeye dair bazı kesimlerden gelen eleştirilere değinen Özel, "Endişeler haklı ve dikkatli olmak lazım. Bu kutuplaşma ortamından beslenenler, normal bir siyasi düzlemde kendilerine yer olmadığını düşünenler var." diye konuştu. "OY VERMEYEN SEÇMENE BİDON KAFA DİYEN ZİHNİYET" Özel, eleştirilerde bulunanlardan birinin geçmiş yıllarda seçmene "bidon kafalı" dediğini belirterek "İyi ki onunla aramda böyle bir açı var. O, oy alamayınca hata bizde nerede demek yerine oy vermeyen seçmene bidon kafa diyen zihniyet. Zaten bu partinin 47 yıldır ilk kez birinci parti olmasının sebebi, bu zihniyetten yaşadığımız kopuş." ifadelerini kullandı. "İKİ TARAF BİRBİRİYLE ÇATIŞMA HALİNDE OLSUN BİZ DE BU TARAFA MERMİ SATALIM" Seçmene kafa tutan yaklaşımı reddettiğini kaydeden Özel, "Arkadaş seçmene sövüyor falan. Hiç duymadığı şeyler gibi olmuş gibi anlatıyor, sonra attığı iftira viral oluyor, her tarafta dolaşıyor sonra en yakının bile ona inanıyor. Bunlar kutuplaşma olmazsa yaşayamazlar, beslenemezler, geçinemezler. İki taraf birbiriyle sürekli çatışma halinde olsun biz de bu tarafa mermi satalım falan. Savaş ekonomisinden beslenenler. Boşuna endişeleniyorlar. Zaten bu içine girdiğimiz süreç ne bütün sorunları çözer, ne bütün tartışmaları bitirir ne biz gidip AK Parti ile koalisyon oluruz." şeklinde konuştu. "SANA BU İFTİRANI YEDİRECEĞİM" Özel'in sert sözlerine Özdil'den yanıt gecikmedi. Sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan Özdil,  Özel'in kendisine iftira attığını savundu. Özdil'in Özel'e yanıtı böyle oldu: "Bana milletvekiliyken yıllarca “Yılmaz abi” diyen Özgür Özel, şimdi niye çıkıp iftira attığını -gözlüğü çıkardın ama- gözüne sokacağım. Bütün dünyada, birinci parti olmasına rağmen erken seçim istemeyen ilk ve tek genel başkan” dediğim için, “ AK Parti'nin dört yıl daha iktidarda kalması için özel çaba harcıyor” dediğim için bana saldıran özgür özel, bu iftiranı sana yedireceğim. Namuslu gazetecilere küfreden trollerin abisi Özgür Özel, sana bu iftiranı yedireceğim. “Erken seçim istemiyor, AK Parti'nin toparlanmasına fırsat tanıyor” dediğim için bana saldıran özgür özel, sana bu iftiranı yedireceğim."

Özel'den Cumhurbaşkanı Erdoğan'a: Madem atamayacaktın 1 milyon günahsızı niye okuttun? Haber

Özel'den Cumhurbaşkanı Erdoğan'a: Madem atamayacaktın 1 milyon günahsızı niye okuttun?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İstanbul’da 'Büyük Eğitim Mitingi' düzenledi. Cumhuriyet'te yer alan habere göre, mitinge atanmayan öğretmenler, mülakat ve müfredat mağdurları, Eğitim İş Sendikası, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile CHP milletvekilleri katıldı. Siyasette CHP için yeni bir dönem başladığını ifade eden CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 18 Mayıs'ta atama bekleyen öğretmenler için İstanbul Saraçhane Meydanı'nda, 26 Mayıs'ta da emekliler için Ankara Anadolu Meydanı'nda miting yapacaklarını bildirmişti. BUGÜNE ÇAĞRI YAPMIŞTI Özel, şu ifadeleri kullanmıştı: "Herhalde bunu açıklamak için en doğru kürsü ve en doğru yer burasıdır. CHP olarak 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı'ndan bir gün önce tüm atanmayan öğretmenleri, tüm mülakat mağdurlarını, müfredattan endişe duyanları, laik eğitim isteyenleri, çağdaş cumhuriyet için çağdaş eğitim talep edenleri İstanbul’da saat 13.00'te Saraçhane Meydanı'na bekliyoruz. Onların sesini duyuracağız. Onları dinleyeceğiz. Onların sesine ses olacağız. Bir büyük mücadelenin ateşini hep birlikte yakacağız." SARAÇHANE'Yİ DOLDURDULAR CHP liderinin çağrısı ile birlikte İstanbul'da sabah saatlerinden itibaren yurttaşlar Saraçhane Meydanı'nı doldurdu. Mitinge katılanlar arasında Eğitim-SEN, Eğitim-İŞ gibi sendikalar, 'atanmayan' öğretmenler, mülakat mağdurları ve çok sayıda yurttaş yer aldı. "BU MEYDAN TARİHİ BİR MEYDAN" Mitingde konuşan CHP lideri Özgür Özel'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, katledilen lise öğretmeni İbrahim Oktugan’ı, terör örgütünün katlettiği Aybike öğretmeni minnetle anıyoruz. Bu meydan Saraçhane, bu meydan tarihi bir meydan. Bu meydan ilk işçi mitinginin yapıldığı bir meydan. Saraçhane’den Türkiye işçi sınıfını saygıyla selamlıyorum. Bu meydanda bugün atanmayan öğretmenler, mülakat mağdurları, müfredat itiraz edenler var. Bir kusurları yok ki atanamamış olsunlar atanmayan öğretmenler. Kaldırılacağına söz verilen mülakatın sınavda 1,2. olduğu halde sorulan soruya yandaşça cevap veremediği için liyakatlı olduğu halde mülakat mağdurlarıyla birlikte herkes ve onlara destek olmak üzere burada bulunan herkese hoş geldiniz diyorum." CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'A SESLENDİ Diyorlar ki 3 yıl boyunca tasarruf tedbirleri kapsamında emekli olan kadar öğretmen atayacağız. Bu hesapla mevcut öğretmenlerin göreve gelmesi için 65 yıla kadar ihtiyaç var. Burada hatırlatıyorum. Ne diyordunuz itibardan tasarruf olur eğitimden olmaz. Buradan Erdoğan’a sesleniyorum: madem atamayacaktın, bu 1 milyon günahsızı niye okuttun? Niye umut verdin, niye onlara sırtını dönüyorsun? Üç yıl tasarruf tedbirleri yapacağız, emekli kadar atayacağız' diyorlar. Yani hiç öğretmen almazsak 65 yıl sürecek öğretmenlerin ataması. İtibardan tasarruf olur ancak eğitimden tasarruf olmaz. Diğer yaramız mülakattır. Yüzde 50 mülakat, yüzde 50 KPSS diyorlar. Hani mülakat kaldırılacaktı? ‘YENİ MÜFREDAT’ TEPKİSİ *Cumhuriyetle derdi olan bir Bakan, Cumhuriyetle sorunu olan bir müfredat dayatmaktadır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarıyla sorunu olan bu müfredat yok hükmündedir. Seçim sloganı müfredat adı olamaz. Bu kafaya sonuna kadar direneceğiz. Ferman tek adamınsa, mücadele milletindir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Özel'in ziyareti iktidar ve ana muhalefet için olumlu bir gelişmedir Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Özel'in ziyareti iktidar ve ana muhalefet için olumlu bir gelişmedir

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Üsküdar'daki Hz. Ali Camisi'nde kıldığı cuma namazının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar: "SİYASETİN YUMUŞAMA SÜRECİNİ BAŞLATALIM İSTİYORUM" "Özgür Bey şu an CHP'de genel başkan oldu. Genel Başkan olduktan sonra böyle bir ziyareti kendisinin gerçekleştirmiş olması iktidar ve ana muhalefet arasında olumlu bir gelişme. Bundan önceki süreçlerde bu tür adımlar atılmıyordu. Bu adımın atılmasıyla siyasetin ülkemizde çok daha yumuşama dönemine girdiğini görüyoruz. Ben de Özgür Bey'e ilk fırsatta böyle bir ziyaretin karşılığını yapacağımı söyledim. Türkiye'nin buna ihtiyacı var. İlk fırsatta da bu ziyareti gerçekleştirerek Türkiye'de siyasetin yumuşama sürecini başlatalım istiyorum." İSRAİL İLE TİCARET HAKKINDA İsrail-Filistin arasındaki gelişmelerin kabul edilebilir bir yanı yok. İsrail 45 bin Filistinliyi acımasızca öldürdü. Bir Müslüman olarak bizim seyirci kalmamız düşünülemez. Atılacak adımlar nelerdir, yaptık. Ülkemizde de maalesef siyasetin acımasız yüzü olan bazı partiler bunu acımasızca kullandı. Bizim İsrail ile ilişkimizin onların düşündüğünün dışındaymış gibi ifadeler kullandılar. Biz de acele etmeden süreci değerlendirelim istedik. Bu adımı attık. İsrail bizim bu yaklaşımlarımıza, Netanyahu ile ABD'de yaptığım görüşmeyi durup dururken yapmadım. Ama Netanyahu acımasız. Bu acımasızlığını da bu çocuklara, kadınlara, yaşlılara karşı gösterdi. Tüm batı İsrail'e çalışıyor. Başta ABD olmak üzere, İsrail'e çalışıyorlar. İmkanlar seferber edilerek ne yazık ki Filistin'in fakir, yoksul insanları İsrail'in bombaları karşısında ölüme mahkum edildiler. Bunun karşısında daha sabredemezdik, adımlarımızı attık. 9,5 milyar dolarlık ticaret hacmi vardı. Bunu yok farz ederek bu kapıyı kapattık. Bundan sonrası hayırlı olsun."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.