Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Psikolog

Herkes Duysun - Psikolog haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Psikolog haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Alışverişe çıkma isteği bir hastalık mı? Haber

Alışverişe çıkma isteği bir hastalık mı?

Psikolojik açıdan alışveriş takıntısı genellikle duygusal boşlukları doldurma, özsaygı eksikliği veya stresle başa çıkma mekanizması olarak ortaya çıkıyor. Kişinin kendini iyi hissetmesine ve geçici bir mutluluk sağlamasına yardımcı olabiliyor ancak uzun vadede finansal sorunlar, ilişki zorlukları ve duygusal sıkıntılar gibi sonuçlara da yol açabiliyor. Uzman Psikolog Uğur Kartum, sık sık alışveriş yapma isteğinin iki farklı şekilde değerlendirilebileceğini kaydetti. “İNTERNET ÜZERİNDEN ALIŞVERİŞ, PARA HARCIYORMUŞ HİSSİYATI VERMİYOR” Günümüz dünyasında teknolojinin ilerlemesiyle artık kolay bir şekilde internet üzerinden alışveriş yapılabildiğine dikkat çeken Uzman Psikolog Uğur Kartum, “İnternet üzerinden alışverişi, kredi kartı üzerinden gerçekleştirdiğimiz için bize para harcıyormuş hissiyatı vermiyor ve aşırıya kaçabiliyoruz.” ifadelerini kullandı. ALIŞVERİŞE ÇIKMA İSTEĞİ KOMPULSİF Mİ YOKSA DUYSUSAL STRES Mİ? Sıkça alışveriş yapma hususunda önemli olan iki durum olduğunun altını çizen Psikolog Kartum, “Bu durumlardan biri, kompulsif alışveriş dediğimiz yani sürekli olarak, takıntı halinde alışverişe çıkmaktır. Mesela evinizde aynı eşyadan 3-4 tane var ama siz hala onu almaya devam ediyorsunuz ve o alışveriş isteğini durduramıyorsunuz. Bu ciddi bir rahatsızlıktır ve mutlaka müdahale edilmesi gerekir." şeklinde konuştu. Diğer durumun ise bağımlılık şeklinde kendini gösterdiğini belirten Kartum, "Nasıl insanlar stresli veya mutsuzken alkol ve sigaraya yöneliyorsa, aynı şekilde o duygusal stresini bastırabilmek için alışverişe yöneliyor.” dedi. Uzman Psikolog Kartum, bu takıntıyı anlamak ve ele almak için terapi ve destek almanın önemli olduğunu vurguluyor.

Cinsellik ile ilgili  soru soran çocuğa nasıl cevap verilmeli? Haber

Cinsellik ile ilgili soru soran çocuğa nasıl cevap verilmeli?

Merve ÖZDEMİR ÇEVİK/HERKES DUYSUN Psikolojik Danışman Bahar Özhan, çocuk ile cinsellik konuşurken bilinmesi ve dikkat edilmesi gereken konular hakkında bilgi verdi. Özhan, “Çocuk dünyayı keşfetme ve sonsuz bir öğrenme arzusuna sahip. Karşılaştığı her şeyi anlamlandırma dürtüsüyle üst üste, çok sayıda bazen de cevaplanmasına rağmen tekrar sorma ısrarcılığında... Kısacık ve sınırlı deneyimi elbette kendisinin nasıl dünyaya geldiğini, anne karnında bir bebeğin nasıl yaşayabileceğini, babayla bu konunun ne ilgisi olabileceğini anlamlandıramıyor. Çocuğun konuşma becerisini kazandığı zamandan itibaren bir gün mutlaka soracağı bu soruların ebeveynlerce endişe, utanma, korku bazen kızgınlıkla karşılanması mümkün olabiliyor.” diye ifade etti. “SUSTURULUP AYIPLAMAK İSTENMEYEN DURUMLARA YOL AÇABİLİR” Çocuğun merak ettiği şeyi sorduğunda susturulup bir daha sordurulmamasının son derece yanlış olduğunu söyleyen Psikolojik Danışman Bahar Özhan, bu durumun istenmeyen sonuçlara yol açabileceğini de ayrıca ifade etti. Özhan, “Çocuğun en çok güvenebileceği bakım verenleri tarafından, merak duygusunun giderilmesi gerekir. Giderilmeyip susturulması, ayıplanması ve bir daha sorulmaması konusunda korkutulması halinde istenmeyen durumlara yol açabilirsiniz. Sizden alamadığı bilgiyi bir yabancıdan öğrenmeye çalışabilir bu da istismar riskini oluşturabilir. İnternette karşılaştığı yanlış ve zararlı bilgileri doğru sanabilir ya da yetişkinlikte cinsellik konusuna karşı beslediği korku duygusu nedeniyle cinsel sağlık problemleri yaşayabilir. Cinsellikle ilgili böyle bir soruyla karşılaştığınızda çocuğun sorduğu sorunun niyet bağlamında "Akşam olunca neden her yer karanlık olur?" sorusundan bir farkı olmadığını bilelim. Heyecan ve utanma duygusu yaşamamız normal, korku ve endişe yaşatacak tepkiler vermeyelim. Sakince önce konuyla ilgili ne bildiğini soralım. Yanlış bilgileri düzeltmeye çalışalım. Konuşma sonrasında başka merak ettiği bir konu varsa tekrar sorabileceğini ifade edelim. 5 yaşına kadar ‘annenle-babanla birbirimizi çok seviyoruz ve güveniyoruz. Senin de ailemize katılmanı çok istedik birbirimize sevgiyle sarıldık ve sen dünyaya geldin.’ cevabı yeterli olacaktır.  Yaş ilerledikçe ebeveynler daha zor sorularla karşılaşabilirler. Çocuğunuzla konuyla ilgili sağlıklı iletişim süreci geçirmek için bir uzmandan destek almak önemli. Unutmayın çocuğun güven dolu bir ortamda bulunması en doğal hakkıdır. Merak ettiklerine cevap bulabileceğini bilmesi, öğrenme ihtiyacının karşılanması bu güven ortamının bir bileşenidir.” dedi.

Kronik mutsuzluk ve depresyon mu yaşıyorsunuz? Haber

Kronik mutsuzluk ve depresyon mu yaşıyorsunuz?

 Merve ÖZDEMİR ÇEVİK /  HERKES DUYSUN “Bir süredir 'Nasılsın?' sorusuna gülümsemeyle gelen, dolu dolu 'İyiyim.' yanıtını almıyorum.” diyerek sözlerine başlayan Psikolojik Danışman Bahar Özhan sözlerine devam ederken, “Güven en temel ihtiyaçlardan. İnsanın çevresinde olan biteni kontrol etme arzusu, güvende kalma dürtüsünden gelir. Peki ya kontrolümüz dışındakiler? Mayıs ayında olmamıza rağmen henüz gelmeyen bahar, satın almaya gücünüzün yetmediği temel ihtiyaçlar, ertelenen gelecek planları, günden güne düşen hayat standartları, derin olmayan ilişkilerin yüzeyselliğiyle gelen yalnızlık duygusu, kötü çalışma koşulları, ülkenin seçim gündemi, pandemi ve deprem derken kimsenin içinden gülmek gelmiyor.” dedi. KRONİK MUTSUZLUK VE DEPRESYON Psikolojik Danışman Bahar Özhan, kronik mutsuzluk ve depresyonun son zamanlarda kendisinin ve meslektaşlarının sıklıkla çalıştığı konulardan birisi olduğunu söylerken, “Sürekli üzgün olma hali, hareket azlığı, günlük aktivitelerden zevk alamama, iştah kaybı, uykuya dalmada güçlük ya da sürekli uyku hali, intihar düşünceleri belirtileriyle genelde çevresi tarafından gelen yardım talebiyle başlayan danışma süreci beraberinde ilaç tedavisi için yapılan yönlendirmeyle devam ediyor. Depresyon; keşke filmlerdeki gibi çikolata yiyip battaniyenin altında şömine başında film izleyerek baş edilecek kadar basit olsa. Ya da psikolojik danışma sürecinden geçmeden sadece antidepresan ilaçlarla atlatılabilecek kadar biyolojik bir etkiye bağlı olsa.” diye ifade etti. TERAPİ SÜRECİNDEN GEÇMEK SON DERECE ÖNEMLİ Etkisi altında olduğumuz bu sayısız durumlarda ise nasıl rol alıyoruz ya da almalıyız konusunda ise bakış açımızın bize faydalı olabileceğini söyleyen Özhan, “Fırtınanın gelmesini engellemekle mi uğraşıyorsunuz yoksa fırtınanın gelme ihtimaline karşı bir eylem planınız hazır mı? Gereken sorumluluğu aldıktan sonra olacak olana karşı sağlam bir kabulleniş kendine yönelik öfkeye, üzüntüye, hayal kırıklığına serin bir su gibi gelir. Mutlaka tedavi edilmesi gereken, terapi sürecinden geçmenin önemli olduğu, hele ki hastalığın artışına binaen giderek toplumsallaşan bu rahatsızlığa müdahale hayati önem taşıyor.” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.