Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Psikoloji

Herkes Duysun - Psikoloji haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Psikoloji haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bipolar ataklarını önlemek mümkün: Bunlara dikkat edin Haber

Bipolar ataklarını önlemek mümkün: Bunlara dikkat edin

Yapılan çalışmalar bipolar bozukluk hastalığının dikkat eksikliği, hiperaktive, anksiyete, algılanan stres ve dürtüsel davranış bozuklukları, alkol ve madde bağımlılığı ile ilişkili olduğunu göstermektir. Bipolar bozukluk, ataklar dışında kişinin normal hayatını sürdürebildiği bir hastalıktır. Tedavi süresinde amaç atakların önceden oluşmasını engellemektir. Hastalık her yaşta görülebilir ancak 10’lu yaşların sonu, 20’li yaşların başlarında genellikle başlamaktadır. Kadın ve erkekte eşit oranda görülmektedir. Geçirilen yoğun ve stresli dönemler, cinsel ve duygusal bir istismar, bir ilişkinin bitişi, yakın birisinin kaybı ya da beyin travmaları tetikleyici faktörler arasında yer alır. Uykusuzluk, çocukluk çağındaki dikkat eksikliği ve hiperaktivite, beyinde kimyasal dengesizliklerin olması durumlarında risk daha yüksektir. Kişilerde en çok bipolar bozukluk mani dönemde belirti vermekte ve kişide geri dönüşü olmayan sonuçlara sebep olabilmektedir. Klinik Psikolog Tülinay Seçkin, bipolar bozukluk ve mani dönem hakkında bilgi verdi.  UZMAN YARDIMI ÇOK ÖNEMLİ  Bipolar, diğer adıyla iki uçlu duygu durum bozukluğu kişinin duygu durumu başta olmak üzere; sosyal ve kişisel hayatındaki aktivitelerinde bozulmalara neden olan bir psikolojik hastalıktır. DSM-5’ e göre bipolar bozukluğun 3 tipi bulunmaktadır. Bipolar-1 bozukluk, bipolar-2 bozukluk ve siklotimi bozukluk olarak 3 gruba ayırılabilmektedir. Bipolar-1 bozukluk genellikle hasta manik bir dönem geçirirse tanı olarak konur. Bu tanı, hastanın hayatı boyunca manik, hipomanik, depresif ya da karma dönemler geçirebileceğini, bu dönemlerin süresinin belirsiz aralarla tekrarlayacağını gösterebilmektedir. Bipolar-2 bozuklukta yalnızca manik depresif ve hipomanik dönemler geçirilmektedir. Mani ve karma nöbetler bulunmamaktadır. Siklotimide ise hasta, hipomanik ve majör depresif boyuta ulaşmayan daha hafif depresif belirtiler gösterir ancak bunlar sürekli yineler, hastanın normal kaldığı dönemler ya yoktur ya da iki aylık süreyi geçmemektedir. Mani döneminde, taşkın ya da asabi duygu durumu, enerji ve etkinliklerinde artma, hızlı ve basınçlı konuşma, hızlı uçuşan düşünceler, uyku azlığı, öz güvende artış, dikkat dağınıklığı, alkol ve madde kullanımında artış, dikkatsiz cinsel hayatı, kontrolsüz para harcama gibi belirtiler gösterilmektedir. Depresif ve çökkünlük döneminde ise yukarıdaki belirtilerin tam tersini gösterilebilmektedir. Depresif dönemde hastada mutsuzluk, karamsarlık, öz güvende azalma, değersiz hissetme, abartılı suçluluk veya pişmanlık duyguları, yaptığı işlerden zevk alamama, uykusuzluk gibi değişiklikler, ölüm ve intihar düşünceleri görülebilmektedir. Karma dönem ise manik ve depresif belirtilerin karışık bulunduğu dönemdir. Örneğin hasta çok konuşup düşünce uçuşması yaşarken, bunun yanında suçluluk ve öz kıyım düşünceleri de bulunabilmektedir.  "DUYGU DURUM DÜZENLEYİCİ İLAÇLARLA TEDAVİ SAĞLAYABİLİR" Mani döneminde yoğun ve taşkın bir duygu ya da asabiyetin diğer belirtilere eşlik ettiği görülür. Uçuşan düşünceler, yüksek sesle sürekli akışkan açıklamalar, zaman zaman sözcük oyunları, şakalar, kafiyeli konuşmalarla birlikte kendine aşırı bir güven, aşırı konuşkan olma, konudan konuya hızlı geçme, aşırı harcamalar ve dikkatsiz araba kullanımı, tedbirsiz cinsel ilişkilere girme, aşırı enerjik olma ve hızlı bir şekilde öfkelenme gibi belirtiler görülür. Aile öyküsünde bipolar bozukluk olması, özellikle ebeveynlerin 21 yaş öncesi bipolar bozukluk tanısı alması, genetik faktörler, uyarıcı maddelerin kullanılması, yoğun stres bipolar bozukluğu tetiklemektedir. Duygu durum dengeleyici ilaçlar bu açıdan önemlidir. Atak dönemlerinde eğer depresif dönemdeyse hasta genellikle anti depresanlarla duygu durum düzenleyici ilaçlarla tedavi sağlayabilir, manik dönemde psikotik belirtiler varsa antipsikotik ilaçlardan yararlanılmaktadır. Buna ek olarak hasta bilişsel davranışçı terapinin psikoeğitiminden faydalanabilmektedir. Psikoeğitim içeriği, hastanın sorun çözme, işlevsellik kazanma ve duygu durumu ölçümü üzerine etkili olmaktadır. İntihar oranlarının riski de bu dönemde yüksektir. Ataklar en az 1 yıl süren iş kaybına ve işlevsel bozulmalara yol açabilir. Bipolar bozuklukta kişinin ailesinin ve yakınlarının desteği çok önemlidir.  BİPOLAR BOZUKLUĞU ÖNLEMEK MÜMKÜN Stresli ortamlardan uzak durulmalı, düzenli ve yeterli uyku uyunmalı, düzenli olarak egzersizler yapılmalı, öfke kontrolüne dair egzersizler öğrenilmeli, sağlıklı ve dengeli bir beslenme düzeni oluşturulmalı, alkolden uzak durulmalıdır. Ataklar, olağandışı neşe, coşku, çabuk tepki verme, dışa vurulan duygularda abartılı artış, unutkanlık, enerji azlığı, cinsel istekte ve alkol kullanımında artış gibi belirtiler mani dönemine ait atak belirtileri iken, unutkanlık, enerji azlığı, zevk alamama, umutsuz ve karamsar olma, ölüm ya da intihar düşünceleri ise depresif döneme ait atak belirtileridir. Yeterli ve düzenli uyumak, ani uyku değişikliklerinden kaçınmak, doktordan habersiz ilacı kesmemek, dengeli ve sağlıklı beslenmek, stresli ortamlardan kaçınmak ve düzenli egzersiz yapmak, doktor kontrollerini aksatmamak, alkolden uzak durmak atağa iyi gelebilecek önlemler arasındadır. Hastalık genel olarak tekrarlayıcı bir hastalıktır. Koruyucu ilaçların uzun süre kullanılması ve hastalık hakkında hastanın bilgi sahibi olması gerekmektedir. Tekrarlayan ataklarında hastanın doktora başvurması, hastalığın gidişatını olumlu yönde etkilemektedir.       

Alışverişe çıkma isteği bir hastalık mı? Haber

Alışverişe çıkma isteği bir hastalık mı?

Psikolojik açıdan alışveriş takıntısı genellikle duygusal boşlukları doldurma, özsaygı eksikliği veya stresle başa çıkma mekanizması olarak ortaya çıkıyor. Kişinin kendini iyi hissetmesine ve geçici bir mutluluk sağlamasına yardımcı olabiliyor ancak uzun vadede finansal sorunlar, ilişki zorlukları ve duygusal sıkıntılar gibi sonuçlara da yol açabiliyor. Uzman Psikolog Uğur Kartum, sık sık alışveriş yapma isteğinin iki farklı şekilde değerlendirilebileceğini kaydetti. “İNTERNET ÜZERİNDEN ALIŞVERİŞ, PARA HARCIYORMUŞ HİSSİYATI VERMİYOR” Günümüz dünyasında teknolojinin ilerlemesiyle artık kolay bir şekilde internet üzerinden alışveriş yapılabildiğine dikkat çeken Uzman Psikolog Uğur Kartum, “İnternet üzerinden alışverişi, kredi kartı üzerinden gerçekleştirdiğimiz için bize para harcıyormuş hissiyatı vermiyor ve aşırıya kaçabiliyoruz.” ifadelerini kullandı. ALIŞVERİŞE ÇIKMA İSTEĞİ KOMPULSİF Mİ YOKSA DUYSUSAL STRES Mİ? Sıkça alışveriş yapma hususunda önemli olan iki durum olduğunun altını çizen Psikolog Kartum, “Bu durumlardan biri, kompulsif alışveriş dediğimiz yani sürekli olarak, takıntı halinde alışverişe çıkmaktır. Mesela evinizde aynı eşyadan 3-4 tane var ama siz hala onu almaya devam ediyorsunuz ve o alışveriş isteğini durduramıyorsunuz. Bu ciddi bir rahatsızlıktır ve mutlaka müdahale edilmesi gerekir." şeklinde konuştu. Diğer durumun ise bağımlılık şeklinde kendini gösterdiğini belirten Kartum, "Nasıl insanlar stresli veya mutsuzken alkol ve sigaraya yöneliyorsa, aynı şekilde o duygusal stresini bastırabilmek için alışverişe yöneliyor.” dedi. Uzman Psikolog Kartum, bu takıntıyı anlamak ve ele almak için terapi ve destek almanın önemli olduğunu vurguluyor.

Anksiyete: Zihnin gizemli dalgaları! Haber

Anksiyete: Zihnin gizemli dalgaları!

Toplumumuzda da yaygınlaşmaya  devam eden anksiyete bozukluğu rahatsızlığı gün geçtikçe artıyor. Verilere göre anksiyete artışında yüzde 32,3 ile yüzde 36,4 arasında bir değere sahip olan Türkiye, Avrupa'da anksiyetenin en çok arttığı ülkeden biri. Anksiyete krizleri, modern yaşamın yaygın bir stres reaksiyonu olarak giderek daha fazla insanı etkiliyor. Ancak, uzmanlar, bu krizlerle başa çıkmanın çeşitli etkili yolları olduğunu belirtiyorlar. Biz de uzmanların ışığında anksiyete krizini ele aldık. Bakalım uzmanlar ne öneriyor? "FARKINDALIK GELİŞTİRİLMELİDİR" Uzmanlara göre, anksiyete krizlerini yönetmenin ilk adımı, belirtileri tanımak ve farkındalık geliştirmekten geçiyor. Uzman isimler, anksiyete krizi genellikle yoğun bir endişe, korku ve panik hissi ile karakterize olduğunu, fiziksel semptomlar arasında nefes darlığı, kalp çarpıntısı, titreme ve terleme bulunabildiğini ve bu belirtileri tanımanın, krizlerin başlaması ve şiddetinin azaltılması açısından önemli bir adım olduğunu söylüyor. "KRİZİ YÖNETMENİN ÇEŞİTLİ SEMPTOMLARI VAR" Uzmanlar, anksiyete krizlerini yönetmek için çeşitli tavsiyelerde bulunuyor. Uzman isimlerin önerileri arasında derin nefes alma egzersizleri, meditasyon, kas gevşetme teknikleri ve görselleştirme egzersizleri bulunmaktadır. Bu teknikler, stresin ve kaygının azaltılmasına yardımcı olabilir ve kriz sırasında daha sakin ve kontrol edici olmanıza yardımcı olabilir. Tedavi seçenekleri arasında terapi ve ilaçlar da bulunmaktadır. Konunun uzmanları bununla ilgili, “Bilişsel davranış terapisi (BDT), anksiyete ile başa çıkmada etkili bir terapi şekli olarak kabul edilir. BDT, bireyin düşünce kalıplarını değiştirerek stres ve kaygıyla başa çıkmasına yardımcı olabilir. İlaçlar, semptomları hafifletmek ve krizlerin sıklığını azaltmak için kullanılabilir, ancak  hasta kesinlikle uzman gözetiminde alınmalıdır.’’ şeklinde konuştu.

Depremden etkilenen AFAD personeline psikososyal destek Haber

Depremden etkilenen AFAD personeline psikososyal destek

Kahramanmaraş merkezli ve 11 ili etkileyen depremler, büyük hasar ve can kayıplarına neden oldu. Van Eğitim ve Araştırma Hastanesinde meydana gelen depremden etkilenen afetzedelerin yanı sıra arama kurtarma çalışmalarına katılan AFAD personellerine de psikiyatrik destek hizmeti sunuluyor. İHA muhabirine konuşan Hastane Başhekim Yardımcısı ve Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Cafer Alhan, meydana gelen depremin ardından hastanede ‘Psikososyal Destek Birimi’ni kurduklarını belirtti. Türkiye’nin birçok iline olduğu gibi Van’a da çok sayıda depremzede aile geldiğini hatırlatan Dr. Alhan, “Gelen ailelerin depremle ilgili süreçlerden etkilenmeleri dolayısıyla Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü ile İl Sağlık Müdürlüğü işbirliğiyle sosyal hizmet uzmanları ve psikolog arkadaşlarımız sahada bir çalışma yürütmektedir. Bu arkadaşlarımızın sahada yaptıkları çalışmaların bir benzerini hastanemizde yürütüyoruz. Sahadaki arkadaşlarımız psikososyal destek alması gerektiğine inandıkları depremzedeleri birimimize yönlendiriyor. Burada da psikolog arkadaşlarımız eşliğinde ön değerlendirmeleri yapılıyor. Takip gerektiren depremzedelerle alakalı sonraki süreçlerle ilgili planlamalar yapılıyor. Değerlendirilmesi gereken depremzedeler de psikiyatrik kliniklerine yönlendirilip orada takip ve tedavileri yürütülmektedir” dedi. “Onların bu işteki emeği çok büyüktür” Depremzedelerin yanı sıra bölgede arama kurtarma çalışmalarında yer alan AFAD personellerinin de süreçten etkilendiklerini dile getiren Alhan, “Tabii insani olarak bu durumdan etkilenmiş olma ihtimallerini de biz göz önünde bulundurarak bu arkadaşlarımızı da belli bir program çerçevesinde hastanemizde değerlendirmekteyiz. Eğer etkilenen arkadaşlarımız varsa onlara dönük de psikososyal destek hizmeti sunuyoruz” diye konuştu.

Uzmanlardan "çocukların da yas tutmasına izin verin" önerisi Haber

Uzmanlardan "çocukların da yas tutmasına izin verin" önerisi

Akdeniz Üniversitesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Serhat Nasıroğlu, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Üniversite Hastanesi bünyesinde depremzede yetişkin ve çocuklara yönelik "Afet ve Travma Polikliniği"ni hizmete açtıklarını ifade etti. Poliklinikte randevusuz tüm başvurulara anında cevap verildiğini aktaran Nasıroğlu, depremin ardından ilk zamanlarda çocukların ruhsal durumlarında değişikliklerin normal olduğunu ancak belirtilerin azalmadığı, şiddetli olduğu durumlarda uzmanlardan destek istenmesi gerektiğini bildirdi. "ÇOCUĞUN YAŞADIĞI DUYGULARI ANLATMASINA FIRSAT VERİLMELİ" Nasıroğlu, okul öncesi dönemde yatak ıslatma, yeni ortaya çıkan korkular, anneye aşırı bağlılık, olayı yeniden canlandırmak, sinirlilik, öfke nöbetleri, aşırı duyarlılık, uyku ve beslenme sorunlarının görülebileceğini dile getirdi. Ergenlerde ise içe çekilme, çevreden kendini soyutlama, riskli davranışlara eğilim, akademik başarıda düşme, okul devamsızlığı, dikkat ve konsantrasyon sorunları, depresyon ve hüzün oluşabileceğini aktaran Nasıroğlu, bu belirtilerin bir kısmının ilk günlerde görülmesinin doğal olduğunu kaydetti. Bu süreçte çocuğun yaşadığı duyguları anlatmasına fırsat verilmesini öneren Nasıroğlu, "Düşünce ve duygularını anlatmaları için zorlayıcı olmadan teşvik edici ve sabırlı olunması gerekiyor. Çocuk sevdiği bir yakınını kaybetmişse ölümü gizlemeden sevdiği bir kişi tarafından durum kendisine anlatılsın ve sizinle birlikte yasını yaşamasına izin verin" ifadesini kullandı. "MÜMKÜN OLDUĞUNCA YATIŞTIRICI İLAÇ KULLANMAYIN" Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Ali Erdoğan, depremzedelerin psikososyal yardım almaktan çekinmemeleri gerektiğini, bu desteğin hem kendileri hem de çocukların ruhsal sağlığı için önemli olduğunu bildirdi. Polikliniğe başvuran 100 civarında depremzedeye psikososyal destek sağlandığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti: "İlk haftalarda görülen uykusuzluk, iştahsızlık, kaygı gibi belirtiler olağandır. Mümkün olduğunca yatıştırıcı ilaç kullanmayın. Bu belirtiler genellikle birkaç hafta içinde kendiliğinden ortadan kaybolacaktır. Özellikle bu dönemde alkol kullanımından kaçının. Sizi rahatlatan hangi aktivite varsa arkadaşlarınızla sohbet etmek, ibadet, doğada bulunmak onu yapmaya çalışın. Deprem sonrası kapalı ortamlara girmekten tedirgin oluyorsanız sevdiğiniz insanlarla bunu yapabilirsiniz. Yaşadığınız olayı ve korku hissini bir yakınınızla konuşmaktan çekinmeyin." Sosyal medyada, televizyonda travmatize edici görüntülere maruz kalınmaması konusunda da uyarılarda bulunan Erdoğan, "Duygularınızı ifade etmekten çekinmeyin" açıklamasında bulundu.

Psikolojisi bozuldu arabayı çöple doldurdu! Haber

Psikolojisi bozuldu arabayı çöple doldurdu!

Eyüpsultan’da oturduğu apartmanda kiracıların şikayet etmesi üzerine evden çıkartılarak sokağa atılan adam bir senedir arabada yaşamaya başladı. Eyüpsultan Alibeyköy’de 72 yaşındaki Yavuz Menekşe, kirada oturduğu daireyi temiz kullanmadığı için apartmandaki başka bir kiracı tarafından belediye ekiplerine şikayet edildi. Şikayet üzerine belediye ekipleri yaşlı adamın evini temizledi. Fakat apartman sakinleri yaşlı adamın orada yaşamasında rahatsız olduğu için oturduğu ev başka birine kiralandı. Sokakta kalan yaşlı adam çareyi 2 sene önce aldığı arabasında kalmakta buldu. Yalnız yaşayan adam psikolojik sorunlar yaşadığı için arabasına sokaktan topladığı çöplerle doldurmaya başladı. Arabanın içerisinde kendisine uyumak için küçük bir alan bırakan yaşlı adam battaniye ile ısınmaya çalışıyor. Emekli maaşı ile geçinmeye çalışan yaşlı adam, kendisine kız kardeşinin sahip çıkmadığını belirtti. Bir senedir içerisini çöplerle doldurduğu arabasında yaşamaya çalışan Yavuz Menekşe kendisine ev verilmesi için belediye ekiplerinden yardım bekliyor. “Benim üzerimde psikolojik olarak moral bozukluğu var” Moral bozukluğu yaşadığı için arabasını çöplerle doldurduğunu söyleyen Yavuz Menekşe; “Ben kirada oturuyordum, evi de biraz dağınık kullanıyordum. Ama ev sahibi bir şey demiyordu. Alt kattaki kiracı beni belediyeye şikayet etti. Belediye de evimi temizledi. Daha sonra benim evimi elimden alıp başkasına kiralamak istediler. Ben de dışarıda kaldım. Arabada kalmaya başladım. Bir seneden beri arabada yatıp kalkıyorum. Otoparkta kalmak istedim fakat böyle yaptığım için beni istemediler. Ben bu arabayı 2 sene önce aldım. Benim üzerimde psikolojik olarak moral bozukluğu var. Kız kardeşim gelmiş bana, ‘Arabada kalma, seni huzurevine verelim, maaşını da huzurevine verelim bedava geçinirsin’ diyor. Beni bu şekilde kandırmaya çalışıyorlar. Arabada battaniyem var, kapıları kapatıyorum, ısınmaya çalışıyorum. Evim olsa daha iyi olur. Böyle çok zor ve sıkıntılı oluyor. Kış var ve insanlar hırsız ve sahtekarlar” dedi. Yaşlı adamın bir seneye yakın arabada kaldığını söyleyen mahalle sakini Arif Arslan, “Amca aşağı yukarı 6 ay 1 senedir burada yaşıyor. Benim için bir sıkıntı yok. Ama tabi ki adama yardımcı olmalarını isterim. Adam kışın da burada yazın da. Onun burada durması iyi değil. Gelen giden ondan rahatsız oluyor. Kadınlar ve çocuklar arabada uyuyan birini görünce korkup kaçıyor” şeklinde konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.