Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Rapor

Herkes Duysun - Rapor haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Rapor haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

BM'nin mülteci raporundaki acı gerçek: 120 milyon kişi zorla yerinden edildi Haber

BM'nin mülteci raporundaki acı gerçek: 120 milyon kişi zorla yerinden edildi

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), "Zorla Yerinden Edilmede Küresel Eğilim 2024" başlıklı raporunu yayınladı. Raporda, zorla yerinden edilmede 12 yıllık üst üste artışın yaşandığı bildirilirken, geçen yılın rakamların dünya genelinde tarihi yeni seviyelere ulaştığı kaydedildi. Toplam rakamın Mayıs 2024 itibarıyla 120 milyona ulaştığı belirtilen raporda, Sudan, Gazze ve Myanmar'da devam eden çatışmaların yeni yerinden edilmeleri tetiklediği ve bunlara acilen çözüm bulunması gerektiğinin altı çizildi. Yerinden edilmelerdeki artışın, yeni ve uzun süredir devam eden krizlerin çözülmesindeki "başarısızlığı" yansıttığı vurgulanırken, bu durum karşısında dünyanın kayıtsızlığına ve eylemsizliğine karşı uyarı yapıldı. Raporda, zorla yerinden edilenlerin sayısının dünyanın en yoğun 12'nci nüfus yoğunluğuna sahip Japonya ile eşdeğer olduğu kaydedildi. Yerinden edilme rakamlarının artmasına Sudan'daki devam eden yıkıcı çatışmaların en büyük katkıyı yaptığı belirtilirken, Nisan 2023'ten bu yana ülke içinde 7,1 milyondan fazla kişi yerinden edildi ve 1,9 milyon Sudanlının da komşu ülkelere geçtiğine değinildi. GAZZE ŞERİDİ'NDE 1,7 MİLYON İNSANIN YERİNDEN EDİLDİ Raporda, "2023 yılı sonunda toplam 10,8 milyon Sudanlı yerinden edildi. Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Myanmar'da geçen yıl şiddetli çatışmalar nedeniyle milyonlarca kişi ülke içinde yerinden edildi." ifadesi kullanıldı. BM Yakın Doğu'daki Filistin Mültecilerine Yardım ve Bayındırlık Ajansı'nın (UNRWA), 2023'ün sonu itibarıyla Gazze Şeridi'nde yaşanan yıkıcı şiddet nedeniyle 1,7 milyona yakın insanın (nüfusun yüzde 75'i) yerinden edildiğini tahmin ettiği kaydedilirken, bazı Filistinli mültecilerin birden çok kez yerinden olduğu ifade edildi. Suriye'nin, 13,8 milyon kişinin ülke içinde ve dışında zorla yerinden edilmesiyle dünyanın en büyük yerinden edilme krizi olmaya devam ettiğinin altı çizildi. Raporda, şunlar kaydedildi: "(Dünya genelinde) Yerinden edilme rakamlarındaki en büyük artış, çatışmalardan kaçıp kendi ülkelerinde kalan kişiler nedeniyle yaşandı. Ülke İçinde Yerinden Edilme İzleme Merkezine (IDMC) göre, bu sayı 68,3 milyon kişiye yükseldi. Bu da son 5 yılda neredeyse yüzde 50'lik bir artışa karşılık geliyor." 5 milyondan fazla ülke içinde yerinden edilmiş kişi menşe ülkelerine geri döndü Mültecilerin ve uluslararası korumaya ihtiyaç duyan diğer kişilerin sayısının, BMMYK ve UNRWA'nın yetki alanı altındakiler dahil 43,4 milyona yükseldiği bildirildi. Raporda, mültecilerin büyük çoğunluğu komşu ülkelerde barındığı hatırlatılırken, bunların yüzde 75'inin düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşadığına işaret edildi. 2023'te dünya genelinde 5 milyondan fazla ülke içinde yerinden edilmiş kişinin ve bir milyondan fazla mültecinin menşe ülkelerine geri döndüğünü vurgulandı. Öte yandan iklim krizi ve bunun zorla yerinden edilmiş insanları nasıl giderek artan ve orantısız bir şekilde etkilediğine ilişkin yeni analizler de raporda aktarıldı. BM'DEN "DAYANIŞMA" ÇAĞRISI Raporda görüşlerine yer verilen BM Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi, bu keskin ve giderek artan rakamların arkasında sayısız insanlık trajedisi yattığını vurgularken, "Bu acı, uluslararası toplumu zorla yerinden edilmenin temel nedenleriyle mücadele etmek için acilen harekete geçmeye teşvik etmeli." ifadelerini kullandı. Savaşan tarafların, savaşın temel yasalarına ve uluslararası hukuka saygı duyması gerektiğinin altını çizen Grandi, çatışmalara, insan hakları ihlallerine ve iklim krizine yönelik daha iyi işbirliği ve ortak çabaların olmaması halinde, yerinden edilme rakamlarının artmaya devam edeceğini, bunun da yeni sefaletlere ve maliyetli insani müdahalelere yol açacağını belirtti. Grandi, "Mülteciler ve onlara ev sahipliği yapan toplulukların dayanışmaya ve yardım eline ihtiyacı var. Onlar, dahil olduklarında toplumlara katkıda bulunabilirler ve bulunuyorlar." ifadelerini kullandı. Geçen yıl milyonlarca insan evlerine döndüğünü hatırlatan Grandi, bunun "önemli bir umut ışığı" olduğunu da kaydetti.

İstanbul'daki gece kulübü yangını için hazırlanan iddianamenin detaylarına ulaşıldı Haber

İstanbul'daki gece kulübü yangını için hazırlanan iddianamenin detaylarına ulaşıldı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 29 kişi "maktul", 27 kişi "müşteki", 9 kişi ise "sanık" sıfatıyla yer aldı. İddianamede, 2 Nisan'da saat 12.35 sıralarında ''Masquerade'' isimli iş yerinde yangın çıktığına ilişkin ihbar üzerine itfaiye ve sağlık ekiplerinin buraya sevk edildiği, itfaiye görevlilerinin içeride mahsur kalan kişileri dışarıya çıkardığı ifade edilerek, yangında 29 kişinin hayatını kaybettiği anlatıldı. Yangında, müşteki şüpheli Ercan Erkan, dumandan etkilenen Usamettin Yıldırım ile Gülden Taşpınar'ın yaralandığı kaydedilen iddianamede, savcılık ve bilirkişi heyetinin olay yerinde yaptığı çalışma neticesinde gece kulübü işletmesinin sahiplerinin Şahzade Şekergümüş, Fatma Dörtgül ile Mehmet Menduh Ceylan, mesul müdürünün ise İsmet Şen olduğunun belirlendiği aktarıldı. İddianamede, işletmedeki tadilat sırasında metal işlerini yapan kişilerin Çağatay Altunel ve Kahraman Erdem olduğu, Dursun Çelik ve Sibel Çelik'in iş yerindeki asansörlü ve hidrolik destekli sandalyeyi kuran şirketin sahibi oldukları, İbrahim Bildirici'nin ise işletmenin tadilat ve tamirat işlerinden sorumlu olduğunun tespit edildiği belirtildi. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ YÖNETMELİKLERİNE UYGUN HAREKET EDİLMEMİŞ Soruşturmanın başlangıcında alınan ön bilirkişi raporunda Şekergümüş, Dörtgül ve Ceylan'ın iş yeri sahibi olarak "işveren", İsmet Şen'in ise "işveren vekili" olarak tanımlandıkları ayrıca Erdem ve Altunel'in tadilatı gerçekleştiren firma sahipleri olarak "iş yeri sahibi", Dursun Çelik'in ise "alt taşeron" olarak tanımlanması gerektiği belirtilmekle beraber, Şekergümüş, Dörtgül ve Ceylan'ın iş yerinde çalışan geçici işçilere eğitim vermek zorunda oldukları halde eğitim vermedikleri, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun "İşverenin genel yükümlülüğü" maddesinin hükümlerine uymayan bu sanıklar ile işveren vekili Şen, Altunel, Erdem ve Çelik'in kusurlu bulundukları yönünde kanaat bildirildiği ifade edildi. Soruşturma kapsamında gözaltına alınan ve kusurlu bulunan 7 şüpheli ile Sibel Çelik'in tutuklandığı ancak Çelik'in tutukluluğuna itiraz edilmesi sonrası tahliye edildiği aktarılan iddianamede, olaya ilişkin alınan yangın raporuna da yer verildi. Rapora göre, yangının söndürülmesi sonrasında yapılan incelemede, işletmenin mal kabul bölümü girişine göre yaklaşık 15 metre mesafede yanmaya dayalı ağır tahribat ve deformasyonun oluştuğu, bu alanda yapılan detaylı incelemede, tadilat amacıyla kullanılan ve prize takılı halde bulunan elektrikli kaynak makinesi, elektrikli metal kesme motoru gibi elektrikli el aletleri ile çeşitli sayıda sanayi tipi oksijen tüplerinin bulunduğunun gözlendiği aktarıldı. Güvenlik kamerası kayıtlarına göre yangının saat 12.44'te başladığının görüldüğü, mal kabul giriş kapısından yaklaşık 15 metre mesafede sahneye geçişte ve sağ tarafta bulunan localara çıkış alanında yapılan kaynak çalışması sırasında elektrikli kaynak makinesinden çıkan kıvılcımların ses yalıtım, izolasyon ve döşeme gibi kolay yanıcı nitelikteki malzemeleri tutuşturmasıyla yangının başladığı ve hızla çevresine yayıldığı, çalışanların taşınabilir yangın söndürme cihazlarıyla yangını söndürmeye çalıştıklarına vurgu yapılan iddianamede, yangının hızla büyümesi ve yayılması sırasında işletmede yoğun duman oluştuğu ve elektriğin kesildiği kaydedildi. İddianamede, iş yerinde acil durum aydınlatmaları ile yönlendirme levhaları olmadığı, mevcut sprinkler söndürme sistemi ve yangın dolaplarının çalışmadığının tespit edildiğine vurgu yapılarak, itfaiye ekiplerince yangının söndürülmesi sonrasında gece kulübünün çeşitli noktalarında hareketsiz yatan kişilerin bulunduğu belirtildi. Bilirkişi heyetinin raporuna da yer verilen iddianamede, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nda yer alan "Sağlık gözetimi" maddesi ile Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik'te yer alan "İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimi" maddesi ve aynı yönetmeliğin "Eğitim süreleri", "Acil durum planları, yangınla mücadele ve ilk yardım" maddesine uyulmadığının tespit edildiği bildirildi. RİSK ANALİZİ VE ACİL EYLEM PLANININ TADİLATA UYGUN OLMADIĞI TESPİTİ Raporda ayrıca, İş Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği'nin "İş ekipmanı ile ilgili kurallar" maddesinin hükümleri ile İş Sağlığı ve Güvenliği Risk Değerlendirme Yönetmeliği'nin "İşveren yükümlülüğü" maddesine de uyulmadığı bildirilerek, buradan hareketle işletme risk analizi ve acil eylem planının yapılan tadilata uygun olmadığının belirlendiği ifade edildi. İşletmede acil yönlendirme ve aydınlatma sistemlerinin yapılan tadilat neticesinde devre dışı bırakıldığı ve yangın sırasında işletmede kurulu sprinkler sisteminin çalışmadığı, gece kulübünde gerekli tedbirlerin alınmadığı ve tadilat işlemlerinde gerekli özenin gösterilmediğine ilişkin tespitlerin yer aldığı bilirkişi raporunda, şüphelilerde kusur bulunduğu belirtildi. YANGININ SANIKLAR TARAFINDAN ÖNGÖRÜLEBİLİR OLDUĞU VURGUSU İddianamede, mevcut söndürme sistemi ve yangın dolaplarının çalışmaması ile acil durum aydınlatmaları ve yönlendirme levhalarının olmaması tespitlerinin birlikte değerlendirilmesi neticesinde, elektrikli kaynak makinesi kullanılmak suretiyle kolay yanıcı nitelikteki malzemeleri barındıran tadilat işleminin yapıldığı gece kulübünde yangının öngörülebilir olduğu ifade edilerek, "Ancak şüpheliler tarafından özen yükümlülüğüne aykırı davranılmak suretiyle öngörülebilecek ancak istenmeyen neticenin gerçekleşmesine iradi hareketle sebebiyet verildiği ve bu haliyle şüphelilere isnat edilen eylemin bilinçli taksir boyutunda manevi unsur içerdiği yönünde tarafımızda kanaat hasıl olmuştur." denildi. Soruşturma kapsamında gece kulübü çalışanlarından şüpheli olarak ifadeleri alınan kasiyer Salim Arslan, halkla ilişkiler uzmanı Arda Arman Perihan ile tadilatta görev alan ve yangında yaralanan müşteki şüpheli Ercan Erkan'a bilirkişi raporunda kusur bulunmadığı anlatılan iddianamede, olayda yaralanan müşteki Usame Yıldırım ile olaya müdahale ederken yaralanan itfaiye eri Fatih Aşçı'nın şikayetçi olmadıkları kaydedildi. İddianamede, dönemin Beşiktaş Belediyesi başkan yardımcıları, ruhsat denetim müdürü, İstanbul Büyükşehir Belediyesi itfaiye müdür yardımcısı ve itfaiye zabıta amirinin de aralarında bulunduğu şüphelilerin soruşturmasının ayrı bir dosya üzerinden yürütüldüğü bilgisi de yer aldı. Sanıklar Kahraman Erdem, Çağatay Altunel, Şahzade Şekergümüş, Fatma Dörtgül, Mehmet Memduh Ceylan, İsmet Şen, Dursun Çelik, Sibel Çelik ve İbrahim Bildirici'nin "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak" suçundan 2 yıl 8'er aydan 22 yıl 6'şar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. İddianame, İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. Sanıklar ilerleyen günlerde hakim karşısına çıkacak.

Dilan Polat Adli Tıp Kurumu'na götürüldü: Tahliye durumu rapor söyleyecek Haber

Dilan Polat Adli Tıp Kurumu'na götürüldü: Tahliye durumu rapor söyleyecek

Sosyal medya fenomeni Dilan Polat ve eşi Engin Polat, kara para aklama soruşturması kapsamında tutuklanmıştı. Geçtiğimiz günlerde ise Polat'ın, cezaevinde sinir krizi geçirdiği ve kendini yaraladığı öne sürüldü. Vücudunda kesik ve morluklar oluştuğu iddia edilen Dilan Polat hakkında avukatı tarafından, cezaevinde kalmasının elverişli olmadığı gerekçesiyle tahliye talebinde bulunulmuştu. Bu başvurunun ardından Polat'ın tahliye talebi reddedilmiş ve tutukluluk halinin devamına karar verildi. Ensonhaber'de yer alan habere göre, Dilan Polat cephesinden yeni bir tahliye talebi daha geldi. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı da Dilan Polat'ın Adli Tıp Kurumu'na sevk edilmesine karar verdi. Ardından bu karar cezaevine gönderildi. Savcılığın ayrıca, Polat'ın tutuklu olarak cezaevi koşullarında bulunmasının sağlık durumu açısından tehlike arz edip etmediği, tıbbi açıdan cezaevi koşulları altında bulunmasında sakınca olup olmadığı konusunda rapor alınmasını istediği belirtildi. ADLİ TIP'TA 1,5 SAAT KALDI Başsavcılığın bu kararının ardından Marmara Cezaevi'nde tutuklu bulunan Dilan Polat, dün sabah saat 10.00 gibi cezaevinden jandarma ekipleri tarafından alınarak Yenibosna'daki Adli Tıp Kurumu'na götürüldü. Polat, yaklaşık 1.5 saat içeride kaldı. Polat'ın yaklaşık 2 hafta önce cezaevinden tam donanımlı devlet hastanesine götürüldüğü ve tam muayeneden geçip, tahlillerinin yapıldığı öğrenildi. GELEN RAPORA GÖRE KARAR VERİLECEK Adli Tıp Kurumu'ndaki heyetin de bu raporlara baktığı, daha sonra da kendilerinin muayene ettiği öğrenildi. Adli Tıp Kurumu'ndaki işlemlerin ardından Dilan Polat yeniden cezaevine götürüldü. Adlı Tıp Kurumu tarafından hazırlanacak rapor, soruşturma dosyasına gönderilecek. Gönderilecek rapora göre, Dilan Polat'ın sağlık sorunlarından dolayı tahliye edilip edilmeyeceği de belirlenecek. NE OLMUŞTU? Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu'nun tarafından yapılan soruşturma kapsamında Dilan Polat ve Engin Polat’ın aralarında bulunduğu 12 şüpheli, 5 Kasım 2023 günü tutuklanarak Marmara Cezaevine gönderilmişti. 6 aydır cezaevinde bulunan Dilan Polat hakkında, Banu Parlak’ın iş yerinin kurşunlanması ve komşularıyla yaşadıkları kavga dahil birçok soruşturma başlatılmıştı. 19 Nisan tarihinde Polat Ailesi'ne yönelik açılan ilk soruşturma olan, kara para aklama soruşturması kapsamında vergi usul kanununa muhalefet suçundan tahliye kararı verilmiş ancak diğer 3 suçtan tutukluluklarının devamına karar verilmişti.

Seçil Erzan davasında yeni detaylar: Senin ölün de para etmez Haber

Seçil Erzan davasında yeni detaylar: Senin ölün de para etmez

Yüksek kar getirili fon vaadiyle aralarında Arda Turan, Fernando Muslera ve Emre Belözoğlu gibi isimlerin de bulunduğu 21 kişiyi dolandırdığı iddiasıyla tutuklu yargılanan eski banka müdürü Seçil Erzan davasında yeni mesajlar raporlandı. Davada yeni bilirkişi raporunun da dosyaya girmesiyle, Erzan’ın kuzeni Tanın Yılmaz ve eşi Merve Özer Yılmaz’ın Whatsapp grubu kurarak ısrarla paralarını geri istedikleri, paralarını alamadıklarında ise Erzan’a ağır küfürler ve tehditler sarf ettikleri mesajlar da ortaya çıktı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca açılan dava kapsamında ‘özel belgede sahtecilik’ ve ‘nitelikli dolandırıcılık’ suçlarından 77 yıldan 252 yıla kadar hapis istemiyle tutuklu yargılanan Seçil Erzan ile 'nitelikli dolandırıcılık' suçundan 3 yıl ile 85 yıl arasında hapis cezası istenen 6 yargı süreci devam ediyor. Bu kapsamda gündeme oturan davanın 3'üncü duruşması 8 Mart'ta görülecek. Cumhuriyet’te yer alan habere göre, mahkemece talep edilmesi üzerine sanıklar Seçil Erzan’a ait 4 adet cep telefonu ve 3 adet sim kartı, Nazlı Can, Ali Yörük ve Atilla Yörük’e ait telefonlar ve sim kartları bilirkişi tarafından incelenerek rapor halinde mahkemeye sunuldu. “O PİSLİKLERE KALMASIN” Dava dosyasına giren raporda Seçil Erzan’ın telefonunda “Nuri Bey” diye kayıtlı kişiyle arasında geçen mesajlara da yer verildi. Raporda, Erzan’ın “Bozcaada’ya 300 bin USD borç var Çarşamba günü ödeyip orayı üzerine al o pisliklere kalmasın” dediği “Nuri Bey” isimle kayıtlı şahsın “Kim o pislikler” sorusuna ise Erzan’dan “Merve (Özer Yılmaz) ile Tanın (Yılmaz)” şeklinde cevap verdiği görüldü. “NE KADAR YALANCI BİR KADINMIŞSIN” Dosyaya eklenen raporda ayrıca, müştekilerden olan Emre Çolak’ın 7 Nisan 2023 tarihinde Seçil Erzan’a "Seçil Hanım bekliyorum saat 2 oldu", "Şaka mı yapıyorsunuz ya", "Seçil Hanım?" şeklinde mesajlar gönderdiği, Volkan Bahçekapılı’nın da yine aynı tarihte Erzan’a "Ya sen ne kadar yalancı bir kadınmışsın", "Şimdi hocayı arıyorum" diye mesaj attığı görüldü. Seçil Erzan’ın, kuzeni Tanın Yılmaz ile arasında geçen yazışmaların yer aldığı raporda Tanın Yılmaz’ın Erzan’a verdiği parayı geri alamaması üzerine ağır küfürler sarf ettiği ve Erzan’ı tehdit ettiği görüldü. Yılmaz’ın Erzan’dan para istediği Erzan’ın ise parayı ayarlamaya çalıştığını bildirdiği ifadeleri yer aldı. Raporda yer alan mesajlarda Tanın Yılmaz’ın Erzan’ın verdiği sözlere inanmadığı görüldü. “SENİN ÖLÜN DE PARA ETMEZ” Tanın Yıl’az'ın eşi Merve Özer Yılmaz’ın ise Erzan’a "Bugün bizden çaldıklarından geri ödeme yapmaya başlamazsan yarın show başlasın", "Sana çocuğumuzun geleceği olan, emanet edilen her kurusu kurduğun sahte fona bizden habersiz transfer edip yok etme hakkını kim verdi", "Senin ipini ben çekerim", "Köylü kurnazı foncu", "Bu numaramı da azrailim diye kaydet", "Seni pis lağım faresi foncu. Seni kaçtığın yere kovalayacağım" dediği mesajlar ve Erzan'ın buna cevaben, "Merve beni rahat bırak ben bu işleri çözücem", "Sen gel öldür beni kurtul" dediği kaydedildi. Bu mesajlaşmanın üzerine Merve Yılmaz'ın ise, "Hırsız senin ölün de para etmez" karşılığını verdiği ortaya çıktı. WHATSAPP GRUBU KURDULAR Bilirkişi raporunda Tanın Yılmaz ile Merve Özel Yılmaz’ın Erzan’dan paralarını geri alabilmek için Erzan’ı da dahil ettikleri bir Whatsapp grubu kurdukları, bu grupta ısrarla paralarını istedikleri, paralarını alamadıklarında ise Seçil Erzan’a küfürler ederek, kendisini tehdit ettikleri görüldü.

Yıkılan binalarda ciddi malzeme eksiklikleri var Haber

Yıkılan binalarda ciddi malzeme eksiklikleri var

Asrın felaketi olarak kayıtlara geçen deprem, Kahramanmaraş merkezli olarak 6 Şubat'ta yaşandı. İlk olarak gece 04.17'de hissedilen 7.7 büyüklüğündeki depremin ardından öğle saatlerinde 7.6 şiddetinde deprem meydana geldi. Sarsıntı; Kahramanmaraş'ın yanı sıra Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Malatya, Şanlıurfa, Adıyaman ve Hatay'da da yıkıma sebep oldu. 6'ncı güne girilen felakette, can kayıplarındaki bilanço ise giderek ağırlaşmaya başladı. Devletin tüm kurumları da ilk andan itibaren afet bölgelerine seferber oldu. Zamana karşı yarışta umut bir kez bile azalmazken, 125'inci saatte dahi mucizevi kurtarışlar oldu. Şanlıurfa'da bilirkişi heyeti oluşturuldu Depremzedelerin de yaraları sarılmaya başlanırken, sahada hummalı çalışmalar yürütüldü. Şehirlerde enkaza dönen binalarda da araştırmalara başlandı. Depremden en çok etkilenen illerden biri olan Şanlıurfa'da da bilirkişi heyeti oluşturuldu. Arama-kurtarma çalışmalarının tamamlanmasıyla, heyet tarafından yıkılan 209 binada inceleme başlatıldı. Ciddi malzeme eksiklikleri olduğu belirlendi Yapılan ilk araştırmalarda, ihmalkarlıklar gözler önüne serildi. Görevlilerin 33 kişinin ölümüne neden olan binadaki ilk bulgularında, ciddi malzeme eksiklikleri olduğu tespit edilirken, kullanılan malzemelerin de kalitesiz ve betonun dayanıksız olduğu belirlendi. "Yumruk büyüklüğünde büyük taşlar gördük" Osmanağan Apartmanı'nda inşaattaki malzeme kalitesinin standartların çok altında olduğunu belirten görevli, “İnşaatlarda en fazla 3 santimetre büyüklüğünde çakıl olması gerekiyorken yumruk büyüklüğünde büyük taşlar gördük. Bu da beton dayanımında ciddi düşüşlere sebep olan bir şey.” İfadelerini kullandı. Heyet, enkazda çok ince demirlerin olduğunu belirtirken, büyük kısmının paslı ve yapısı bozuk olduğunu da aktardı. 

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.