Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Savaş Suçu

Herkes Duysun - Savaş Suçu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Savaş Suçu haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

İsrail'in Lübnan'a yönelik saldırıları sonucu 8 Ekim 2023'ten bu yana 4 bin 47 kişi öldü Haber

İsrail'in Lübnan'a yönelik saldırıları sonucu 8 Ekim 2023'ten bu yana 4 bin 47 kişi öldü

Lübnan Sağlık Bakanı Firas el-Ebyad, İsrail'in ülkesine yönelik saldırılarının sonuçlarına ilişkin Beyrut'taki bakanlık ofisinde basın toplantısı düzenledi. Sağlık Bakanı Ebyad, "İsrail saldırılarında şu ana kadar 4 bin 47 kişi öldü, 16 bin 638 kişi yaralandı." dedi. Lübnan'da yaklaşık 1 senelik süre zarfında 645 kişinin hayatını kaybettiğini, bin 983 kişinin yaralandığını belirten Ebyad, 15 Eylül'den sonra ise İsrail saldırısı sonucunda 3 bin 402 kişinin öldüğünü, 14 bin 655 kişinin ise yaralandığını söyledi. İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin 316'sının çocuk, 790'ının kadın olduğunu paylaşan Ebyad, 1456 çocuk ve 3357 kadının da saldırılardan yaralı olarak kurtulduğunu aktardı. "İSRAİL SAĞLIK SEKTÖRÜNÜ AÇIK BİR ŞEKİLDE HEDEF ALDI" İsrail'in Lübnan'da sağlık sektörüne yönelik saldırılarına da değinen Ebyad, "İsrail sağlık sektörünü açık bir şekilde hedef aldı." dedi. Ebyad, 67 hastanenin İsrail saldırılarının hedefi olduğunu belirterek, "İsrail saldırılarının 40'ı doğrudan hastaneleri hedef aldı. Bu hastanelerden Bint Cubeyl Devlet Hastanesi, Bahman, Salah Gandur, Meys el-Cebel, Burc, Mercayun ve Murtada olmak üzere 7'si hala kapalı durumda ve bu saldırılar 16 kişinin şehit olması ve 73 kişinin yaralanmasıyla sonuçlandı." diye konuştu. Derneklere ait sağlık kurumlarının ise 280 saldırıya maruz kaldıklarını aktaran Ebyad, bu saldırılarda 206 kişinin öldüğünü ve 257 kişinin yaralandığını kaydetti. Ebyad, "Bu rakamlar İsrail'in Lübnan'da, sağlık sektörüne yönelik düzenlediği saldırıların belgesidir ve bunların büyük bir kısmı savaş suçu olarak kabul edilmektedir. Bu rakamlar, adaleti sağlamak, insan hakları ve uluslararası hukuk ihlallerinin hesabını sormak için önemli verilerdir." şeklinde konuştu. Lübnan ile İsrail arasında varılan ateşkes antlaşması, 27 Kasım Çarşamba günü yerel saatle 04.00'te (TSİ 05.00) yürürlüğe girmişti. İsrail'in ateşkesi onlarca kez ihlal ettiği bildirilmişti.

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda en az 7 kişi öldü Haber

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda en az 7 kişi öldü

Görgü tanıklarından alınan bilgiye göre, İsrail'e ait insansız hava aracı (İHA), Gazze Şeridi'nin kuzeyinde Beyt Lahiya beldesinde Kenan kavşağı yakınında sivilleri bombaladı. Saldırıda 3 kişi hayatını kaybetti, yaralananlar oldu. İsrail ordusu, Beyt Lahiya'da sivillerin sığındığı bir okulun yakınlarına hava saldırısı düzenledi. Saldırıda 2 kişi yaşamını yitirdi. İsrail savaş uçaklarının ayrıca Beyt Lahiya ve Cibaliya'da sivillere ait bazı binaları havaya uçurduğu ifade edildi. Gazze'nin güneybatısındaki Tel el-Heva Mahallesinden görgü tanıkları da bölgedeki bir alışveriş merkezi yakınında El-Caruşe ailesine ait evin bombalandığını ifade etti. Saldırıda ölen, yaralanan ve enkaz altında kalanların olduğu kaydedildi. Sağlık kaynaklarından alınan bilgiye göre, İsrail ordusunun bir kaç hafta önce Gazze kentinin batısındaki Eş-Şati Mülteci Kampında Ebu Asi okulunu bombalaması sonucu yaralanan Filistinli 1 kadın hayatını kaybetti. Gazze'nin güneyindeki sağlık kaynakları da İsrail'in Refah kentinin En-Nasr beldesine düzenlediği saldırıda hayatını kaybeden 1 kişi ile yaralanan 2 kişinin, Han Yunus'taki Gazze-Avrupa Hastanesine nakledildiğini ifade etti. Sivil savunma ekipleri, İsrail'e ait savaş uçaklarının, Gazze'nin orta kesimlerindeki Deyr el-Belah kentinde bir eve düzenlediği saldırıda yaralananların olduğunu kaydetti. Ayrıca İsrail ordusu Refah kentinin doğusunda El-Cenine Mahallesinde sivillere ait bazı binaları havaya uçurdu.

İsrailli askerlerin savaş suçlarını ifşa eden Filistinli gazeteci Yunus Tiravi, AA'ya konuştu Haber

İsrailli askerlerin savaş suçlarını ifşa eden Filistinli gazeteci Yunus Tiravi, AA'ya konuştu

Tiravi, AA muhabirine, İsrailli askerlerin sosyal medya hesaplarında yayınladıkları görüntülerin savaş suçlarına dair önemli deliller oluşturduğunu belirterek bu suçların belgelenmesinin, büyük bir anlam taşıdığını söyledi. İsrail istihbaratı tarafından tehdit edildiğini dile getiren Tiravi, İsrail'in en büyük televizyon kanallarından biri olan Kanal 13'te hakkında "terör destekçisi" olarak damgalandığı bir haber yapıldığını aktardı. Tiravi ayrıca "Son olarak bir tugay komutanı bana, 'Seni ve teröre destek veren herkesi takip edip bulacağız.' dedi." ifadesini kullandı. Tiravi, İsrailli askerlerin sosyal medya hesaplarında paylaştıkları suç görüntülerinin belgelenmesinin önemine dikkati çekerek "Hiç kimse 'Gazze'de ne olup bittiğini bilmiyoruz.' diyemez. Her şey gözler önünde. Gazze halkı bir gün yas tutmaya başladığında, sevdiklerini öldüren suçluların kim olduğunu bilmek isteyecek. Bu belgeler, o gün geldiğinde adaletin sağlanması için elimizde bir araç olacak." diye konuştu. "HER ŞEY İSRAİLLİ ASKERLERİN TİKTOK PAYLAŞIMLARIYLA BAŞLADI" Gazze'de işlenen savaş suçlarını anlamak için üç farklı mercek bulunduğunu kaydeden Tiravi, şunları söyledi: "Birinci mercek, Filistinli gazetecilerden gelen görüntüler. Bunlar, Gazze'deki yıkımı, katliamları ve evlerin yakılmasını gösteriyor, bu da insanlık dramını en doğru şekilde aktarıyor. İkinci mercek, İsrail sözcüleri Daniel Hagari ve Avichay Adraee'nin açıklamaları, bunlar Batı medyası tarafından çevrilip yayımlanıyor. Üçüncü mercek ise İsrail askerlerinin sosyal medyada paylaştığı görüntüler. Bu görüntüler, Gazze'de yaşananları tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor." Tiravi, İsrailli askerlerin ilk olarak TikTok platformunda işledikleri savaş suçlarını ve insan hakları ihlallerini paylaşmaya başladıklarını anımsatarak bu askerlerin bölgede gerçekleştirdikleri yıkımı eğlence malzemesi haline getirdikleri videoları "övünme" duygusuyla yayınladıklarını ifade etti. Sosyal medyada karşılaştığı İsrail askerlerinin savaş suçlarına dair ilk görüntülerden bahseden Tiravi, "İsrail askerlerinin Gazze Şeridi'nde Birleşmiş Milletlere ait bir okulda olduğunu gösteren bir video izledim. Tamamen yıkılmış okulun içinde, histerik bir şekilde kahkahalar atarak bilgisayar klavyesiyle oynuyorlardı. Bu kahkahalar, çocukların eğitim aldığı bir okuldaydı. Bu görüntü beni derinden şoke etti." diye konuştu. Tiravi, Kasım 2023'ten sonra TikTok'un bu videolara erişimi kısıtlamasıyla İsrailli askerlerin görüntüleri paylaşmak için başka platformlara geçtiğini belirterek şöyle devam etti: "İsrailli askerler Filistinli sivillere ait binaları bombaladıklarını gösteren videolar yayınlıyordu. Bunun sebebini anlamaya çalıştım ancak savaş bölgesinde neden telefonunuzu çıkarıp bu görüntüleri kaydedersiniz? Üstelik bunu kahkahalarla yapıyorlardı. Ben çocukluğumdan beri savaşların şiddet, yıkım ve umutsuzlukla dolu olduğunu öğrendim, ancak onlar gülüp eğleniyorlardı." İsrailli askerlerin paylaşımlarında sıkça tatil havası yaratmaya çalıştığını vurgulayan Tiravi, "Askerler, 'Tayland yerine şimdi Gazze'deyim, New York yerine Refah'tayım' diyerek bu olayı adeta bir eğlenceye dönüştürdüler." görüşünü paylaştı. "FİLİSTİNLİLERİN EVLERİNE GİRİP YANGIN ÇIKARTTILAR, KADIN İÇ ÇAMAŞIRLARINI GİYEREK EĞLENDİLER" Tiravi, İsrailli askerlerin sadece yıkım görüntüleriyle sınırlı kalmadığını, Filistinli kadınlara ait özel kıyafetleri giyip sosyal medyada paylaştıklarını kaydederek, Han Yunus şehrine yapılan kara harekatı sırasında silahsız ve savunmasız sivillerin öldürülmesi, camilerin, okulların yakılması gibi suçların belgelendiğini söyledi. İsrail ordusunun Gazze'deki en büyük ikinci üniversite olan El-Ezher'de yaptığı tahribata işaret eden Tiravi, sözlerini şöyle sürdürdü: "İsrailli askerinin paylaşımlarını hiç unutamıyorum. Askerlerden biri üniversiteyi göstererek, 'Siz zavallısınız, bu üniversiteyi bombaladık, artık mühendis olmayacaksınız' demişti. Ayrıca, Filistinlilerin evlerine girip yangın çıkarttılar, kadın iç çamaşırlarını giyerek eğlendiler, nargile içip sigara tüttürdüler. Bunu yapmalarının nedeni, bilinçaltlarında burayı kendi evleri gibi görmeleriydi." Tiravi, Gazze'deki tek kanser hastanesi olan Gazze Türk-Filistin Dostluk Hastanesinin İsrail ordusu tarafından bombalanmasına da değinerek, hastanenin harekatın başında askeri operasyon merkezi olarak kullanıldığını ve duvarlarına "Araplara ölüm" ifadeleriyle, Türk bayrağının olduğu giriş bölümüne ırkçı kelimelerin yazıldığını belirtti. Gazze'nin güneyini kuzeyden ayıran Netzarim bölgesinde görev yapan İsrail'in 749. Savaş Mühendislik Taburunun büyük bir alanı tamamen yok ettiğini aktaran Tiravi, şöyle devam etti: "Bu bölgede 5 kilometrelik alan haritadan silindi. Uydu görüntülerine baktığınızda her şeyin yok olduğunu görebilirsiniz. Taburun resmi sayfasında, 'Bizim işimiz Gazze'yi dümdüz etmek, kimse bizi durduramayacak ya da engellemeyecek' şeklinde bir paylaşım yapıldı. Bu, sıradan bir askerin hesabından değil, birliğin resmi sayfasından yapılan bir açıklama. Açıkça ne Filistinlilerden ne de başkalarından çekinmediklerini ifade ediyorlar." "BU GÖRÜNTÜLER İSRAİL TOPLUMUNUN SAVAŞ RUHUNU PEKİŞTİRİYOR" Tiravi, askerlerin bu görüntüleri İsrail toplumuna mesaj vermek için yayınladığını ifade ederek, "İsrail toplumu içinde bu görüntüler savaş ruhunu pekiştiriyor. Bizler, ev yakmayı suç olarak görürüz ancak İsrail toplumunda bu normal kabul ediliyor. İsrail hükümetinin Filistin topraklarındaki operasyonlarının koordinatörü Gassan Alyan, 7 Ekim'den sonra 'İnsanlarla değil, hayvanlarla uğraşıyoruz' demişti. Bu, benim için askerlerin yaptığı her şeyin ilk kıvılcımıydı." değerlendirmesinde bulundu. Gazze'de suç işleyen İsrailli askerlerden bazılarının İsrail dışında büyüdüğünü ve çift vatandaşlığa sahip olduğunu kaydeden Tiravi, keskin nişancı birimlerinde görev yapan askerler arasında ABD, Almanya, Güney Afrika, İtalya, Fransa ve Belçika gibi ülkelerden gelenlerin bulunduğunu aktardı. Tiravi, bu kişilerin Gazze'de sivillere karşı işlenen suçlara doğrudan katıldığını vurguladı. Tiravi, askerlerin sosyal medya paylaşımlarının uluslararası hukuka aykırı suçları açıkça belgelediğinin altını çizerek, "Bir İsrail askeri, Han Yunus'ta bir evi yağmalarken, 'Şu anda mutfak eşyalarınızı kırıyorum. Eğer beni Lahey'e şikayet edecekseniz, buyurun yapın' dedi." ifadesini kullandı. İsrailli askerlerin sosyal medya üzerinden Gazze'deki sivilleri hedef alarak suçlarını meşrulaştırmaya çalıştığını dile getiren Tiravi, "Onlar için Gazze'de hiç sivil yok, herkes Hamas'tan ibaret. Küçük bir çocuk için bile 'Hamas'tan' diyorlar." şeklinde konuştu. Tiravi, Gazze'de savaş suçu işleyen askerlerin cezalandırılmadığını, aksine övülerek terfi ettirildiğini kaydederek, sözlerini "Suçluların hesap verebilirliğini sağlamak için isimlerini açıklamalıyız. Karşımızda bir İsrail ordusu değil, bir suç örgütü var ve bu örgütün failleri açıkça ortada. Gazze'deki askerler ve subaylar doğrudan cinayet işliyor. Bu nedenle, dikkatimizi onların üzerinde yoğunlaştırmalıyız." şeklinde tamamladı.

Uluslararası hukuk uzmanından UCM'nin Netanyahu kararına "tarihi" değerlendirmesi Haber

Uluslararası hukuk uzmanından UCM'nin Netanyahu kararına "tarihi" değerlendirmesi

Londra'da 2020'de kurulan "Filistin İçin Hukuk" Kuruluşunun Başkanı Adil, UCM kararının, "İsrail'i destekleyen ülkeler için büyük bir zorluk teşkil ettiğini" ve bu ülkeleri, "İsrail'in savaş suçlarına devam eden destekleri konusunda ahlaki ve hukuki sorumluluk altına soktuğunu" ifade etti. UCM'nin kararının "çok önemli ve tarihi olduğunun" altını çizen Adil, böylece uzun süredir Gazze'de işlenen suçları araştırdıklarını iddia eden İsrail'i destekleyen ülkelerin argümanlarının sona erdiğini ve bu iddiaların "önünün kesildiğini" kaydetti. Adil, UCM'nin kararının doğal olarak İsrail'e silah tedarikinin ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde (BMGK) siyasi korumasının devamını olumsuz etkileyeceğini savundu. Kararın Almanya, Avustralya, Kanada ve İngiltere de dahil UCM üyesi 124 ülke için bağlayıcı olduğunu hatırlatan Adil, ancak UCM üyesi olmadığı için ABD için bağlayıcı olmadığını aktardı. "Hakkında karar çıkarılan iki İsrailli yetkili, UCM'ye üye 124 ülkeden birine giderse bu ülkeler onları derhal tutuklamak zorunda." diyen Adil, "Burada teyit edebileceğim şey şu ki, bu karar mahkemeyi kuran Roma Tüzüğü'ne taraf olan 124 devlet için bağlayıcıdır ve İsrailli yetkililer tutuklanma riski olmadan bu ülkeleri ziyaret edemeyeceklerdir." diye konuştu. İnsan haklarına saygı duyduğunu iddia eden üye ülkelerin, uluslararası yükümlülüklerini ihlal etmemek için İsrailli bu yetkilileri ülkelerine kabul edemeyeceklerini söyleyen Adil, "Almanya'ya gelirler ve tutuklanmazlarsa dünyanın Almanya'yı işgal edeceğini söylemeyeceğim, ancak insan haklarına saygı duyduğunu iddia eden ve mahkemeye taraf olan bu ülkeler, bu İsraillileri kabul etmeyi kabul etmeyeceklerdir. Çünkü bu, Uluslararası Ceza Mahkemesini kuran Roma Tüzüğü kapsamındaki yükümlülüklerin ihlali anlamına gelecektir." değerlendirmesinde bulundu. Mahkemenin, hakimlerin oybirliğiyle verdiği tutuklama kararının "tarihi bir karar" ve adalet ile Filistinli mağdurlar için önemli bir zafer olduğunu vurgulayan Adil, "İsrail ve müttefikleri, Filistin'in mahkemeye katılmaya yönelik ilk girişiminden bu yana mahkemenin işleyişine hukuki engeller koymak için her yolu aradı." ifadesini kullandı. UCM'nin kararının Netanyahu ve Gallant'ın üye ülkelerden birine gittiğinde tutuklanması yönünde çok açık bir karar olduğunu tekrarlayan Adil, UCM'nin Netanyahu ve Gallant'ı, "Gazze'deki sivil halkı kasten, gıda ve ilaçtan mahrum bırakma ve açlıktan öldürme, savaş suçundan ve insanlığa karşı işlenen cinayet ve zulümle binlerce insanın yaşamına son verme" suçlarından sorumlu tuttuğunu kaydetti. UCM'nin, "siyasi lider olmalarına rağmen ordunun Gazze'de cinayet işlemesini engellememek ve Filistinlilere yönelik kasıtlı bir saldırı gerçekleştirmekten Netanyahu ve Gallant'ı sorumlu gördüğünü" aktaran Adil, kararın sadece "mahkeme salonunda kalmayacağını", soruşturmanın devam ettiğini dile getirdi.   UCM'NİN NETAHYAHU VE GALLANT HAKKINDAKİ KARARI UCM, dün açıkladığı kararda, "Gazze'de işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan ötürü" İsrail Başbakanı Netanyahu ile eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emri çıkardığını duyurdu. Kararda Netanyahu ve Gallant'ın açlığı bir savaş yöntemi olarak kullanma, savaş suçu ile cinayet, mahkum etme ve diğer insanlık dışı muameleleri içeren insanlığa karşı suçları işlediğine dair makul şüphe olduğu belirtildi. Kararda ayrıca, Netanyahu ve Gallant'ın bilinçli olarak sivil nüfusu hedef alan bir saldırının talimatını verdiklerine dair makul şüphe olduğu ifade edildi.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Herkes Duysun En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.